Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/171 E. 2019/306 K. 09.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/171
KARAR NO : 2019/306

DAVA : FSEK-Tecavüzün Men’i, Ref’i, Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 16/05/2014
KARAR TARİHİ : 09/07/2019

Mahkememizde görülmekte bulunan FSEK-tecavüzün men’i, ref’i, maddi ve manevi tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davalı … tarafından bestelenen …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …’da adlı şarkıların çoğaltma, yayma ve temsil haklarının, davalının 01/01/1995 tarihli yazılı devir beyanı ile müvekkiline devredildiğini, bu eserlerin, müvekkillerinin izni olmaksızın çoğaltılmasının, yayımının, dağıtımının ve temsilinin hukuka aykırı olduğunu, buna rağmen davalı tarafın 3.kişi konumundaki yapım şirketleri aracılığıyla albümlerde kullandığını, bundan dolayı müvekkilinin mali ve manevi haklarının ihlal edildiğini iddia ederek, mali haklara tecavüzün men’ini ve ref’ini, 1.000 TL manevi tazminatın ve FSEK 68.madde gereğince şimdilik 500 TL’nin 3 katı olan 1.500 TL maddi tazminatın tecavüz tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacının sunmuş olduğu 01/01/1995 tarihli … imzalı yazıda hangi albümün hangi eserlerin ifade edildiğinin belirtilmediğini, bunun geçerli bir sözleşme olmadığını, FSEK 52. madde uyarınca mali hakların devrinin söz konusu olmadığını, geçerli olsaydı dahi basit ruhsat niteliğinde olduğunu ve geçerli olsa dahi müvekkilinin cayma bildiriminde bulunması ve 4 haftalık süresi içerisinde caymaya itiraz davası açılmadığından davacının iş bu davayı açma hakkının bulunmadığını, ayrıca davacının söz yazarlarından izin almadan bu eserleri kullanamayacağını, müvekkilinin dava konusu eserleri hiçbir albümde kullanmadığını, savunarak davanın reddini istemiştir.
YARGITAY BOZMA İLAMI:
Mahkememizce (Kapatılan İstanbul 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi) yapılan yargılama sonunda 2014/116 esas, 2015/71 sayılı ve 07/04/2015 tarihli kararı davacı vekilince temyiz edilmiş olup, Yargıtay 11.HD’nin 15/02/2016 tarihli, 2015/7073 esas, 2016/1411 sayılı kararı ile “5846 Sayılı Yasa’nın 52. maddesinde eserden kaynaklanan mali haklara dair sözleşme ve tasarrufların yazılı olması ve konuları olan hakların ayrı ayrı gösterilmesi gerektiği belirtilmiştir. Somut olayda, dava konusu yapılan ve davalı tarafından bestelenen müzik eserlerinin nota ve sözlerinin yer aldığı nota albümünün kapağına eser sahibi davalı tarafından “Bu albümdeki bütün şarkıların yasal hakları 1.1.1995 tarihinde …’e devredilmiştir. Sahibinin izni olmadan bu eserlerin basımı, yayını, kaydı, ve seslendirilmesi yasaktır.” yazılarak altının imzalandığı hususunda ihtilaf bulunmamaktadır. Uyuşmazlık söz konusu yazılı belgenin 5846 Sayılı Yasa’ya uygun bir hak devri olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Dava konusu belgede yazılı şekil şartının gerçekleşmiş olması, devredilen hakların tek tek sayılması, hangi eserlere ilişkin hak devri yapıldığın anlaşılabilir olması ve özellikle cayma hakkının kullanıldığı tarihe kadar devir hususunda muarazanın yaratılmış olmaması karşısında söz konusu belgenin 5846 Sayılı Yasanın 52. maddesine uygun bir mali hak devir sözleşmesi olduğu sonucuna varılmaktadır. Bu durum karşısında mahkemece işin esasının incelenip sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesiyle bozulmuş olup, karar düzeltme aşamasından geçen bozma ilamı sonrası Yargıtay bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuştur.
Dava, 5846 sayılı FSEK hükümleri uyarınca tecavüzün men’i, ref’i, maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
Dosyada tarafların bildirdiği tüm deliller toplanmış, dava konusu edilen müzik eserleriyle ilgili Kültür Bakanlığı ve Meslek Birliği kayıtları, 7 Mart 2014 tarihli cayma ihtarname örneği ve diğer deliller celp edilmiş, incelenmiştir.
Mahkememizce alınan raporda bilirkişiler, “Dava dosyasına sunulmuş olan CD’nin içerisinde … – … ve … – … isimli eserlerin kullanılmış olduğu, CD’nin 2013 yılında…’ten çıkarıldığı, CD’nin tanıtım kitapçığında; davalının 1994 yılında şarkılarını o yıllarda yaşadığı Berlin’de bestelediğinin, … ile şarkıları Almanya’da pek çok konserde seslendirdikleri, daha sonra … ile yollarını ayırdıkları ve bu albümde ise 10 şarkı derlediklerinin belirtildiğinin görüldüğü, davalının verdiği iddia edilen konserlerin delillerinin dava dosyasında mevcut olmadığı, davalının ıslak imzasının olduğu belgenin dava dosyasında mevcut olduğu, yerel mahkemece ilgili belge FSEK md.52’ye uygun bir belge olarak görülmemesine rağmen, Yargıtay bozma ilamında belirtildiği üzere, söz konusu belgenin 5846 sayılı Yasanın 52. maddesine uygun bir mali hak devir sözleşmesi olduğu sonucu doğrultusunda değerlendirmede bulunmak gerekirse, bu devir sözleşmesinin kapsamının belirlenmesinin gerektiği, heyetimiz sektör bilirkişisinin dikkat çektiği üzere, sektörde bir müzik eseri üzerindeki haklar devredilmek istendiğinde FSEK md.52 uyarınca FSEK md.21 ve devamında düzenlenmiş mali hakların ayrı ayrı gösterildiği hatta eser isimlerine yer verilmek suretiyle bir sözleşme düzenlendiği, öte yandan davalının imzasını taşıyan belgedeki “bu albümdeki” ibaresi de dikkate alınarak davalının iradesinin sadece o albümle sınırlı olmak kaydıyla bir işlem yapmak ve o albümle sınırlı olmak üzere davacıya hak tahsisinde bulunmak olduğunun anlaşıldığı, sınırsız bir devri amaçlamadığı, sektörel uygulamada eseri meydana getirenin eser üzerindeki mali haklarını devretmesinin bir daha bu eserler üzerinde hiçbir hakka sahip olmayacağı veya kendi konserlerinde ve albümlerinde seslendiremeyeceği anlamına gelmediği, dolayısıyla davalı tarafından düzenlenmiş belgenin sektörde FSEK md.52’ye uygun olarak hazırlanan sözleşme örneklerine uygun olmadığı bununla birlikte bu belgenin geçerli olduğunun kabulü durumunda dahi belgenin sektörel işleyişe uygun bir şekilde yorumlanmasının gerekeceği, öte yandan sektör bilirkişisinin yine dikkat çektiği üzere, bir eser sahibinin eseri üzerindeki mali haklara ilişkin tasarrufta bulunmuş olmasının o eserleri konserlerinde veya albümlerinde kullanamayacağı anlamına gelmeyeceği, somut olayda, davalının sözkonusu eserleri albümlerimde veya konserlerimde kullanmayacağım şeklinde bir taahhüdünün de olmadığı, eser sahibinin eserini konserlerinde icra edebilmek veya albümlerinde kullanabilmesi için izin alması şeklinde bir sektörel işleyiş olmadığı, bu tür bir emsal sözleşme olmadığından bu konuda rayiç bedel tespitinde bulunamayacağı” şeklinde görüşlerini bildirdikleri analılmıştır.
… 56. Noterliği tarafından … tarihinde gönderilen belgede; … tarihli ve … sayılı ihtarname, davalının cayma beyanı ve tebliğ mazbatası yer almaktadır. İhtarnamenin içeriğinde ise; “… – … Birliği Genel Sekreterliği’ne de bildirildiği üzere, 01/01/1995 tarihli belgenin 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu 52. maddesi uyarınca mali hakların devri sözleşmesi olmadığı, bu nedenle, müvekkile ait eserlerin hiçbirinin, mali haklarının, tarafınıza devrinin söz konusu olmadığı, böyle bir devir beyanının geçerli olduğu kabul edilse bile 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu 58. Maddesi uyarınca cayma haklarını kullandıkları” beyan edildiği anlaşılmıştır.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürlüğü’nden gönderilen 12 Ağustos 2014 tarihli belgede; yapılan arşiv sorgulamasında söz konusu eserlerin “…” adlı albüm içinde yer aldığı tespit edilmiş olup adı geçen albüme ait bandrol teslim tutanaklarının onaylı birer örneğinin gönderildiği, ancak konser bilgileri ile ilgili herhangi bir kayıt bulunamadığı ve ekte 13 adet bandrol teslim tutanağı olduğu anlaşılmıştır.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürlüğü’nden gönderilen 25 Eylül 2014 tarihli belgede; “…” ve “… (…)” adlı eserlerin parça adı olduğu ve farklı birçok albümde seslendirildiği, “…” adlı parçanın yer aldığı albümlerin … adlı firma adına kayıtlı olmadığı, “… (…)” adlı parçanın ise … adına kayıtlı “…” adlı albümde seslendirildiği tespit edilmiştir. Söz konusu albüme ait kayıt tescil belgesi ile bandrol bilgilerinin yer aldığı tutanakların onaylı birer örneğinin ekte gönderildiği, verilen konserlere ilişkin bilgilerin ise bulunmadığını bildirdikleri, ekte 13/06/2003 tarihli müzik eseri işletme belgesi, 19/06/2013 tarihli bandrol teslim tutanağı, 03/05/2012 tarihli bandrol teslim tutanağı, 31/08/2012 tarihli bandrol teslim tutanağı, 18/06/2003 tarihli bandrol teslim tutanağı ve 19/10/2010 tarihli bandrol teslim tutanağının bulunduğu anlaşılmıştır.
… Birliği’nden (…) 06.11.2014 tarihinde gönderilen belgede; dava konusu müzik eserlerinin … veri tabanından kontrolünün yapıldığını, “…” adlı eserin sözleri … (…) adına kayıtlı olduğu, eserin birçok üye tarafından bestelendiğinin belirtildiği anlaşılmıştır.
… Birliği’nden (…) 04.03.2015 tarihinde gönderilen belgede ise; “…” ve “…” isimli eserlerin bestecisi olarak … olduğu, diğer eserlerin bestecisi olarak … adına kayıt bulunmadığı, “…” isimli esere 01/01/1995 – 16/05/2014 tarihleri arasında 0,09 TL temsili telif tahakkuk edilğini, “…” isimli esere ise belirtilen tarihlerde herhangi bir temsili alan telif tahakkuku olmadığı, “…” ve “…” isimli eserlerin … şirketinin yapımcı, …’ın yorumcu olduğu “…” adlı yapımda 2013 yılının Kasım ayında kullanılmış olduğu, dilekçede belirtilen 16/05/2014 tarihine kadar 54.000 adet CD çoğaltımı yapıldığı, yapılan çoğaltıma ilişkin …’a “…” ve “…” isimli eserlerin bestesi için net 2.091,59 TL mekanik alan telif ödemesi yapıldığı belirtilmiştir.
Dava konusu eserler; “…, (…)- …”, “…, (…)- …”, “…, (…)- …”, “…, (…)- …”, “…, (…)- …”, “…, (…)- …”, “…, (…)-…”, “…, (…)- …”, “…, (…)- …” ve “…, (…)-…” isimli müzik eserleridir. Dava konusu eserlerin, söz yazarları da eserlerin yanında belirtilmiştir.
Eserler arasında yer alan “…” isimli eserin hem söz yazarı hem de bestecisi davalıdır.
Dava dosyasındaki deliller arasında 01/01/1995 tarihli el yazısıyla hazırlanmış bir belgeye mevcuttur. Bu belgede “bu albümdeki bütün şarkıların yasal hakları 01/01/1995 tarihinde …’e devredilmiştir. Sahibinin izni olmadan bu eserlerin basımı, yayını, kaydı ve seslendirmesi yasaktır. … ” yazmaktadır. Bu notun altında birde imza yer almaktadır. Dava dosyasına sunulmuş olan eserlerin notalarının da bulunduğu belgelerde; davalının adının, resimlerinin ve “…, 1994” yazılı notun olduğu bir sayfa, …- … – “…” – “…, …, …, …, …, …, …, …’ım …” yazan bir sayfa, “bu albümdeki bütün şarkıların yasal hakları 01/01/1995 tarihinde …’e devredilmiştir. Sahibinin izni olmadan bu eserlerin basımı, yayını, kaydı ve seslendirmesi yasaktır. … ” yazan bir sayfa, eserlerin isimlerinin ve söz yazarlarının yazılı olduğu sayfalar, eserlerin sözlerinin yazdığı sayfalar, eserlerin notalarının yazılı olduğu nota kâğıtları ve davalının kara kalem yapılmış resmi yer almaktadır. Bu belgeler arasında davalının altında imzasının bulunduğu ve eserleri devrettiğini belirttiği belge de mevcuttur. Dolayısıyla davalının bu belge ile hangi albümden ve hangi eserlerden bahsettiği (her ne kadar eser isimleri bir bir yazılmamış olsa da) anlaşılmaktadır. İşbu belgede; hangi hakların (temsil hakkı, çoğaltma hakkı, yayma hakkı) devredildiği de belirtilmiştir. Ancak söz konusu belgede eserlerin ne kadar süre ile devredildiği ve ne tür bir lisans verildiği detaylı olarak belirtilmemiştir.
Dava konusu eserlerle ilgili taraflar arasında şartların detaylı olarak belirtildiği herhangi bir sözleşme de yapılmamıştır. Zira dava dosyasındaki deliller arasında her hangi bir sözleşme yer almamaktadır.
Ayrıca davalı taraf, davacıya … 56. Noterliği aracılığıyla … tarih ve … sayılı cayma bildirimini göndermiştir. Söz konusu cayma bildirimi, davacıya … tarihinde tebliğ edilmiştir.
Dava dosyasına sunulmuş olan CD’nin içerisinde dava konusu edilen eserler arasından … – … – … isimli eserlerin kullanılmış olduğu görülmektedir. CD 2013 yılında … ‘ten çıkarılmıştır. CD’nin tanıtım kitapçığında; “…. … ile şarkıları Almanya’da pek çok konserde seslendirmiştik. … ile …, bu …’de “…”nun, …’a ait olanlar ise 2003’de “…”nın temellerini oluşturdu. …” yazmaktadır.
… … tarafından 05.03.2015 tarihinde sunulan müzekkere cevabında; “…” ve “…” isimli eserlerin … Şirketinin yapımcı, …’ın yorumcu olduğu, “…” adlı yapımda 2013 yılının Kasım ayında kullanılmış olduğu, dilekçede belirtilen 16/05/2014 tarihine kadar 54.000 adet CD çoğaltımı yapıldığı, yapılan çoğaltıma ilişkin …’a “…” ve “…” isimli eserlerin bestesi için net 2.091,59 TL mekanik alan telif ödemesi yapıldığı belirtilmiştir.
Davacı taraf 10/06/2014 tarihinde sunmuş olduğu dilekçesinde davalının birçok konser gerçekleştirdiğini ve kendilerinin tespit edebildikleri konserlerin; “… – …, …, … – …, …, …, …, …, …, …, … ,… , …, …, …, …, …, …, …, …ve …’in programı – …” olduğunu beyan etmiştir. Ancak dava dosyasında bu konserlere ait her hangi bir delil yer almamaktadır.
Tüm dosya kapsamı bozma ilamı ile bir arada değerlendirildiğinde; her ne kadar dava konusu yapılan ve davalı tarafından bestelenen müzik eserlerinin nota ve sözlerinin yer aldığı nota albümünün kapağına eser sahibi davalı tarafından “Bu albümdeki bütün şarkıların yasal hakları 1.1.1995 tarihinde …’e devredilmiştir. Sahibinin izni olmadan bu eserlerin basımı, yayını, kaydı ve seslendirilmesi yasaktır.” yazılarak altı imzalanmış ve söz konusu yazılı belgenin bozma ilamında da belirtildiği üzere 5846 Sayılı Yasanın 52. maddesine uygun bir mali hak devir sözleşmesi olduğu kabulü gerek ise de; bozma sonrası dosyaya sunulan heyet raporundaki sektör bilirkişi tespitleri dikkate alındığında “sektörel uygulamada eseri meydana getirenin eser üzerindeki mali haklarını devretmesinin bir daha bu eserler üzerinde hiçbir hakka sahip olmayacağı veya o eserleri konserlerinde veya albümlerinde kullanamayacağı anlamına gelmeyeceği, somut olayda, davalının söz konusu eserleri albümlerimde veya konserlerimde kullanmayacağım şeklinde bir taahhüdünün de olmadığı, eser sahibinin eserini konserlerinde icra edebilmek veya albümlerinde kullanabilmesi için izin alması şeklinde bir sektörel işleyiş olmadığı” nın değerlendirildiği, sektör uygulamasından ziyade taraflar arasındaki mali hal devrine ilişkin sözleşmenin uyuşmazlıkta dikkate alınmasının gerektiğinin kabulü halinde dahi davalı tarafından imzalanan beyan irdelendiğinde esasen bu eserlerin 3. Bir kişi tarafından basımı, yayını, kaydı ve seslendirilmesi halinde halinde davacının hak sahipliğinin ileri sürülmesi gerektiği, eserlerin davalı tarafından kullanımını kısıtlayan herhangi bir ibarenin bulunmadığı, şu hale göre davalı kullanımlarının gerek devir sözleşmesi gerek sektör uygulamaları dikkate alındığında davacının mali haklarına tecavüz olarak değerlendirilemeyeceği, ref talebi yönünden yine devre ilişkin imzalı beyan içeriği de dikkate alındığında eser sahibinin kullanımlarının ortadan kaldırılmasının mümkün olmadığı, aksi kabulün izah olunduğu üzere sektör uygulamaları ve sözleşme içeriği ile bağdaşmayacağı anlaşılmakla davacının sübut bulmayan davasının reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davacının eser mali hak sahipliğine dayalı tecavüzün men’i ve ref’ine ilişkin açmış olduğu davanın REDDİNE,
2-Davacının maddi ve manevi tazminat davalarının REDDİNE,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 44,40 TL karar harcından peşin yatırılan 25,65 TL’nin mahsubu ile kalan 18,75 TL bakiye karar harcının davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
4-a)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ret edilen tecavüzün men’i ve ref talebine ilişkin 3.931,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
b)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13/2 maddesi uyarınca ret edilen maddi tazminat talebine ilişkin 1.500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
c)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13/2 maddesi uyarınca ret edilen manevi tazminat talebine ilişkin 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, davalı tarafından yapılan 52,50 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/07/2019

Katip …
¸

Hakim …
¸

Bu belge 5070 sayılı elektronik imza kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır