Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/155 E. 2020/426 K. 02.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/155 Esas
KARAR NO : 2020/426

DAVA : Tecavüzün Kaldırılması, Önlenmesi, Tazminat(FSEK)
DAVA TARİHİ : 14/03/2018
KARAR TARİHİ : 02/12/2020

Mahkememizde görülmekte bulunan Tecavüzün Kaldırılması, Önlenmesi, Tazminat (FSEK) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkillerinin babası olan …’ın davalı şirket ile yapmış olduğu telif hakkı devir sözleşmesi kapsamında murise ait kitaplar için basım ve yayım hakkı verildiğini, telif hakkı devir sözleşmelerinin telif sürelerinin sona erdiğini, …’ın 18/11/2013 tarihinde vefat ettiğini, davacılar ile davalı şirket arasında 26/03/2014 tarihinde Eser Sahibi Telif Sözleşmesi akdedildiğıni, 02/12/2015 tarihli ihtarname ile davalı şirket ile murise ait eserlere ilişkin tüm sözleşmelerin feshedildiğini, davalı şirketin 10/12/2015 tarihinde gönderdiği ihtarnamede tüm sözleşmelerin devam ettiğini beyan ettiğini, … 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … Değişik İş, …Karar sayılı dosyası ile bilirkişi tarafından davalı şirketin işyeri ve internet sitesinde inceleme yapıldığını, … ve … , …, …, … isimli kitapların 02/12/2015 tarihinden sonra basıldığını tespit ettiklerini, davacıların davalı şirket ile olan sözleşmeyi feshettikten sonra … A.Ş. ile 06/11/2017 tarihinde Mali Hakların Devri Sözleşmesi imzaladıklarını, davalı şirketin ise Eser Sahibi Telif Sözleşmesinin halen geçerli olduğunu belirttiğini, davalı şirketin sözleşmenin devam ettiğini beyan etmesinin hukuka aykırı olduğunu, davalı şirketin dava dışı … Şirketine ihtarname göndererek davacılar ile aralarında akdettikleri sözleşmesinin geçerli olduğunu ve basım-dağıtıma devam edeceklerini belirttiklerini, davalı şirketin internet sitesini 21/02/2018 tarihinde incelediklerinde 27/04/2016 tarihli bilirkişi raporundan sonra …, …, …, …, …, …, …, …, … isimli 9 adet kitabın yeni baskılarının yapıldığını, belirterek Fsek m.68/69 gereği davalı şirketin müvekkillerin mali haklarına ihlallerinin durdurulması ile muhtemel diğer tecavüzlerin önlenmesine, tespit edilecek rayiç bedelin üç katı fazlasının tazminini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Muris …’ın vefatından sonra uzun bir zaman yasal mirasçıları veya hak sahipleri konusunda bir açıklık olmadığını, davalı şirketin iyiniyetli bir şekilde üzerine düşeni yerine getirdiğini, davacı tarafin davalı şirketle ilgili suç duyurusunda bulunduğunu ancak kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, davacı tarafından gönderilen 02/12/2015 tarihli ihtarnameye cevaben ihtarnamede belirtilen hususları kabul etmediklerini, Eser Sahibi Telif Sözleşmesi’nin 17. maddesinde taraflar sözleşme süresinin bitiminden 1 ay önce sözleşmeyi sona erdirmek için yazılı bir bildirimde bulunmadıkça sözleşmenin aynı koşullarla uzadığına ilişkin hüküm bulunduğunu, bu madde gereği sözleşmenin 25/05/2020 tarihine kadar uzadığını, 18. maddesinde ise sözleşmenin herhangi bir sebeple sona ermesi durumunda eser sahibinin eserin yeni nüshalarını yayıncı dışında başka bir yerde basabilmesi için öncelikle yayıncının elindeki tüm baskıların bitmiş olması gerekeceğinin belirtildiğini, bu sebeple sözleşmenin 25/05/2020 tarihinde biteceği kabul edilse dahi öncelikle yayıncının elindeki nüshaların bitmesinin gerekeceğini, … l. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin talimatı doğrultusunda hazırlanan bilirkişi raporunda tespit edilen eserlerin sözleşmeye uygun olarak basıldığını, davacı tarafın davalı şirketin internet sitesini 21/02/2018 tarihinde incelediğini ve murise ait 11 kitabın varlığını tespit ettiklerini ancak kendilerine gönderilen e-mailde basılan eserler, miktarları, ödenen telif ücretleri ve ödemenin yapıldığı banka bilgilerini liste halinde gönderdiklerini, davacılar ile davalı şirket arasında akdedildîği iddia edilen sözleşmenin tarihinin 26/03/2014 olduğu ve sözleşmenin süresinin 5 yıl olması sebebiyle 26/03/2019 tarihinde son bulacağını, davacıların davalı şirkete göndermiş olduğu ihtarlarda muris ile davalı şirket arasındaki sözleşmeleri feshettiklerini belirttiklerini, 26/03/2014 tarihli sözleşmeden bahsetmeyip feshettiklerini beyan etmediklerini, 26/03/2014 tarihli sözleşmeden davalı şirketin habersiz olduğunu, şirket yetkilisinin imzasının bulunmadığını, yayıncı kısmının boş olduğunu, söz konusu sözleşmenin davalı şirketçe imzalanmadığını, davalı şirket ile muris arasında imzalanan sözleşmeden kaynaklanan telif bedellerini davacıların almaya devam ettiklerini, bunun kabul anlamına geldiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Tarafların bildirdikleri tüm deliller toplanmış, … 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin … D. İş sayılı dosyası, dosyamız arasına alınmış, özel ve teknik bilgi gerektirmesi nedeniyle bilirkişi raporu aldırılmıştır.
Mahkememize sunulan bilirkişi raporunda özetle; Taraflar arasında imzalanan 25/05/2010 tarihli Eser Sahibi Telif Sözleşmesinin 17. maddesinin, “‘Taraflar sözleşme süresinin bitiminden bir ay önce sözleşmeyi sona erdirmek için yazılı bir bildirimde bulunmadıkları sürece iş bu sözleşme aynı koşullarla tekrar uzar. “şeklinde düzenlenmiş olduğu, yine Sözleşmede “İşbu sözleşme iki nüsha halinde tanzim edilip, imza tarihinden 5 yıl süre ile geçerli olmak üzere 25/05/2010 tarihinde eser sahibi ile yayıncı tarafından özgür iradeleri ile karşılıklı okunarak imzalanmıştır ” Hükmünün yer aldığı, bu hükümler çerçevesinde, sözleşmenin sona erme süresi olan 25/05/2015 tarihinden 17. madde uyarınca bir ay önce yazılı bildirim yapılmaması üzerine sözleşmenin bir beş yıl daha uzamış sayılacağından bahisle, sözleşmenin 25.05.2020’ye kadar uzamış olduğunun düşünüldüğü, bu doğrultuda davalı yayınevinin 25/05/2020 tarihine kadar sözleşmede yer alan mali hakları kullanma hakkının olacağı ve davalının kullanımının sözleşme kapsamında kaldığından bahisle telif hakkı ihlali oluşturmayacağının düşünüldüğü, davacıların fesih bildiriminin 2 Aralık 2015 tarihinde yapıldığı, oysa sözleşme hükümleri uyarınca değerlendirilecek olduğunda, sözleşmenin bir beş yıl daha uzamaması için fesih bildiriminin, en geç, 25/05/2015’den bir ay öncesine tekabül eden tarihte (25.04.2015’de) yapılmasının gerektiği, fesih bildiriminin haklı sebebe dayandığının kabulü halinde tazminat hesaplaması için dava konusu tüm kitapların satış fiyatı bilgisine ihtiyaç duyulduğunu bazı kitapların satış fiyatı bilgisinin dosyada bulunmadığı eksikliğin tamamlanması halinde tazminat hesabı yapılabileceği görüş ve kanaati bildirilmiştir.
KANAAT VE GEREKÇE
İşbu dava 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu hükümleri uyarınca Muris … mirasçıları tarafından açılmış, murisin eserlerine ilişkin telif sözleşmesinin feshi iddiasına bağlı olarak eser sahipliğine dayalı hak ihlalinin tespiti, durdurulması, önlenmesi ile FSEK 68 kapsamında maddi tazminat davasıdır.
Uyuşmazlığa konu tarafları davalı …Ltd Şti ile eser sahibi … olan Eser Sahibi Telif Sözleşmesi başlıklı 25/05/2010 tarihli sözleşme incelendiğinde davacıların murisi …’ın hak sahibi olduğu eserlerin mali haklarının davalı yayınevine devrine ilişkin olduğu, tarafların hak ve yükümlülüklerinin madde madde belirlendiği anlaşılmıştır.
Sözleşmenin 1. Maddesine göre, “Eser sahibi, gerek daha önce yayınlanmış gerekse sözleşme tarihinden sonra eser sahibi tarafından oluşturulacak tüm eserlerin her türlü yazılı, görsel,sözel, elektronik, dijital, e kitap ve benzeri her türlü ortamda 5846 sayılı FSEK 21. Maddesinde belirtilen işleme hakki, 22. Maddede belirtilen çoğaltma hakkı, 23. Maddesinde belirtilen yayma hakkı, 24. Maddesinde belirtilen temsil hakkı, 25. Maddesinde belirtilen işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletim hakkı, tercüme, devir hakkı, promosyon anlaşması yapma hakkı ve mali tüm haklarını, yayıncıya bu sözleşmedeki koşullarla devretmeyi beyan kabul ve taahhüt eder. Eserin Türkçe dışında bir dilde yayınlama hakkı eser sahibine aittir. ” demektedir.
Sözleşmenin 17. Maddesine göre, ‘Taraflar sözleşme süresinin bitiminden bir ay önce sözleşmeyi sona erdirmek için yazılı bir bildirimde bulunmadıkları sürece iş bu sözleşme aynı koşullarla tekrar uzar.” demektedir.
Sözleşmenin 18. Maddesine göre, İş bu sözleşmenin herhangi bir nedenden dolayı sona ermesi durumunda eser sahibinin eserin yeni nüshalarını yayıncı dışında başka bir yerde veya kendi adına basabilmesi için öncelikle yaymanın elindeki tüm baskıların bitmiş olması gerekmektedir.
Sözleşmenin son kısmında ise sözleşmenin süresini ihtiva eden; “İş bu sözleşme iki nüsha halinde tanzim edilip, imza tarihinden 5 yıl süre ile geçerli olmak üzere 25/05/2010 tarihinde eser sahibi ile yayıncı tarafından özgür iradeleri ile karşılıklı okunarak imzalanmıştır” kısmı yer almaktadır.
… 6. Noterliği’nin, … tarih, … yevmiye numaralı ihtarnamesi incelendiğinde, dosyamız davacıları/ sözleşmedeki eser sahibinin mirasçıları tarafından davalı yayınevine karşı tek taraflı fesih hakkının kullanıldığı ve sözleşmenin feshedildiği, eser sahibinin eserlerine ilişkin bakiye telif ücretlerinin de taraflarına ödenmesi şeklinde ihtarat yapıldığı görülmüştür. Davalı yayınevi’nin … 13. Noterliği’nin … Tarih, … yevmiye numaralı cevabi ihtarnamesi incelendiğinde ise, yukarıda belirtilen “Eser Sahibi Telif Sözleşmesi” başlıklı 25/05/2010 tarihli sözleşmenin 17. Maddesi uyarınca sözleşme süresinin bitiminden 1 ay öncesinde fesih bildiriminde bulunulmadığından sözleşmenin artık 25/05/2020 tarihinde sona ereceğini ayrıca yine mezkur sözleşmenin 18. maddesi gereğince sözleşmenin sona ermesi halinde dahi eser sahibinin eserin yeni nüshalarını yayıncı dışında başka bir yerde veya kendi adına basabilmesi için öncelikle yayıncının elindeki tüm baskıların bitirilmesi gerektiğini, önceki telif ücretlerinin de … 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin … tereke dosyasına istinaden bankaya yatırılmış bulunduğundan sözleşme hükümleri uyarınca yükümlülüklerini yerine getirdiğine ilişkin ihtaratta bulunduğu görülmüştür.
“Eser Sahibi Telif Sözleşmesi” başlıklı 25/05/2010 tarihli sözleşme taraflara karşılıklı edimler yükleyen bir sözleşme olup, davacıların sözleşmenin feshi ve buna bağlı olarak taleplerinin yerinde olup olmadığının tespiti için, davalının sözleşmeye aykırı davranıp davranmadığı hususu önem teşkil etmektedir. Davacılar bu bağlamda herhangi bir iddia ileri sürmemiş olup, yalnızca tek taraflı olarak fesih iradelerini kullanmış olduklarını beyan etmişlerdir. Her ne kadar fesih beyanı bozucu yenilik doğuran bir hak olup, hüküm ve sonuçları muhatabının hakimiyet alnına girdiği anda geleceğe etkili sonuçlar doğursa da sözleşmede belirlenen yükümlülükler doğrultusunda tazminat ve diğer taleplerin irdelenebilmesi için haklılık durumuna bakmak gerekecektir.
Her hak gibi, haklı sebeple feshin de geçerliliği için gereken şartları ihtiva etmemesi halinde hiçbir hukuki sonuç doğurmayacağı ifade edilmektedir, Gerçekten aksi yöndeki görüşün kabulü, borçlar hukukunun temel ilkeleriyle de bağdaşmamaktadır. Borçlar hukukunda hakim olan ahde vefa ilkesi gereği, bir sözleşme ilişkisini keyfî olarak sona erdirmek kural olarak mümkün değildir…TBKmd. 438’de düzenlenen haksız feshin sözleşmeyi sona erdirerek tazminat ödenmesini gerektireceği yönündeki istisnayı genelleştirerek diğer sözleşmelere de uygulamak mümkün değildir. Haklı sebeple feshin geçerli bir şekilde sonuç doğurabilmesi için, içeriğe ilişkin şartı olan haklı sebebin mevcudiyeti gerekir. Aksi takdirde yapılan fesih geçersiz olacak ve sözleşmenin (en azından derhal) sona ermesi sonucuna yol açamayacaktır. Aksi yöndeki görüşün kabulü, sürekli borç ilişkilerininkeyfi bir şekilde sona erdirilmesine yol açacaktır. Nitekim İsviçre Federal Mahkemesi de 6 Mart 2007 tarihli, lisans sözleşmesinin derhal feshini konu alan kararında (ATF 133 111 360), feshin haklı sebep mevcut olmaksızın sözleşmeyi derhal sona erdirmeyeceği görüşünü kabul etmiştir.
Somut olayda, 25/05/2010 tarihli Sözleşmenin 17. Maddesine göre, “Taraflar sözleşme süresinin bitiminden bir ay önce sözleşmeyi sona erdirmek için yazılı bir bildirimde bulunmadıkları sürece iş bu sözleşme aynı koşullarla tekrar uzar.” demektedir. “Yine sözleşmenin son kısmında sözleşmenin süresini de ihtiva eden şu kısım yer almıştır “İşbu sözleşme iki nüsha halinde tanzim edilip, imza tarihinden 5 yıl süre ile geçerli olmak üzere 25/05/2010 tarihinde eser sahibi ile yayıncı tarafından özgür iradeleri ile karşılıklı okunarak imzalanmıştır ” demektedir. 5 yıl süreli 25/05/2010 tarihli sözleşmenin sona erme süresi olan 25/05/2015 tarihinden -17. Madde uyarınca- bir ay önce yazılı bildirim yapılmaması üzerine sözleşmenin bir beş yıl daha uzamış sayılacağı, ayrıca yukarıda belirtildiği şekilde haklı bir nedenin varlığı da ispatlanamadığından bahisle, sözleşmenin 25.05.2020’ye kadar uzamış olacağı sonucuna ulaşılmıştır. Bu doğrultuda yukarıdaki yaklaşım uyarınca davalı yayınevinin 25.05.2020 tarihine kadar sözleşmede yer alan mali hakları kullanma hakkı olduğunun kabulü ile davalı kullanımının sözleşme kapsamında kaldığından bahisle telif hakkı ihlali oluşturmayacağı kanaatine varılmıştır.
Tüm bu bilgiler ışığında, Eser Sahibi Telif Sözleşmesi içeriği, taraf iddia ve savunmaları, denetim ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu dikkate alındığında subut bulmayan davanın esestan reddine karar verilerek yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulması gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 54,40 TL karar harcından peşin yatırılan 35,90 TL’nin mahsubu ile kalan 18,50 TL bakiye karar harcının davacılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı vekili yararına hesap olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
4-Davalı tarafından yapılan: 43,85 TL yargılama gideri’nin (posta masrafı) davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.02/12/2020

Katip …
¸

Hakim …
¸