Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/154 E. 2021/36 K. 28.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/154
KARAR NO : 2021/36

DAVA : İtirazın İptali (Fikir Ve Sanat Eseri Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/03/2018
KARAR TARİHİ : 28/01/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan İtirazın İptali (Fikir Ve Sanat Eseri Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekil dava dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; … A.Ş. hakkında … 11. İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyası ile 06/12/2005 tarihli … Sözleşmesi ve faturalardan kaynaklanan 33.270,61 TL alacağın tahsiline ilişkin olarak 29/11/2016 tarihinde ilamsız takıp başlatıldığını, borçlunun 05/10/2016 tarihli itiraz dilekçesi ile borca ve işlemiş faize, yetkiye itiraz ettiğini, takibin durdurulmasına karar verilmesini talep ettiğini, taraflar arasında imzalanan 06/12/2005 tarihli Lisans Sözleşmesi kapsamında yapılan doğrudan/dolaylı müzik yayınları karşılığı olarak, lisans alan davalının, 01/01/2006 – 31/12/2006 tarihine kadarki süreci de kapsayacak şekilde ödenmesi gereken mali hak bedelinin … için 2006 yılı … tarifesinin …kategorisi uyarınca … mali hak bedeli yıllık 16.667 YTL + KDV olduğunu, %35 nüfus indirimi uygulandığını, yayın Kuruluşu tarafından yıllık mali hak bedeli peşin ödeneceğinden %30 peşin ödeme ve grup indirimi uygulandığını ve yıllık mali hak bedelinin 7.583 YTL + KDV olacağını, yayın kuruluşunun mali hak bedelini en geç 31 Ocak 2006 tarihine kadar ödeyeceğini, sözleşmenin süresi başlıklı 1/l maddesinde; “İşbu sözleşme 01.01,2006 tarihinden başlayarak 31.12.2006 tarihini kapsayan süre için geçerli olup taraflardan herhangi biri sözleşmenin bitiminden en geç l(bir) ay evvel sözleşmeyi feshettiğini bildirmemesi halinde sözleşeme aynı şartlarla ve … tarafından ilan edilecek tarifelerle yıldan yıla yenilenerek devam eder.” şeklindeki düzenleme nedeniyle sözleşmenin uzayarak devam ettiğini, sözleşmenin mali şartlar başlıklı 4.maddesi uyarınca “ Sözleşmenin 2007 ve sonraki yıllar için yenilenmesi halinde ilgili yılın … tarifeleri geçerli olacaktır.” dendiğini, söz konusu düzenlemeler gereği sözleşmenin yenilendiği dönemler için davalı/borçlu tarafından müvekkili …’ne ödenmesi gereken mali hak bedelinin faturalarda gösterildiğini, davalı aleyhine başlatılan davaya konu icra takibinde, sözleşmede belirtilen şartlara göre düzenlenen fatura alacaklarının 01/09/2009 tarihli … No’lu 963,85 TL bedelli fatura, 12/10/2009 tarihli … No’lu 963,85 TL bedelli fatura, 23/11/2009 tarihli … No’lu 1.927,70 TL bedelli fatura, 21/07/2010 tarihli 086281 No’lu, 3.999,57 TL bedelli fatura, 14/09/2011 tarihli … No’lu 4.341,54 TL bedelli fatura, 09/10/2012 tarihli … No’lu 4.722,73 TL bedelli fatura, 08/11/2013 tarihli … No’lu 5.076,45 TL bedelli fatura, 16/06/2014 tarihli … No’lu 5.380,54 TL bedelli fatura, 01/10/2015 tarihli … No’lu 5.894,38 TL bedelli fatura alacağı olmak üzere davalıdan toplam 33.270,61 TL asıl alacağın bulunduğunu, asıl alacağa ek olarak sözleşmenin mali şartlar başlıklı 4.maddesi c. bendi uyarınca “Yayın Kuruluşları ödemesi gereken mali hak bedellerini, sözleşmede belirtilen vadelerde ödemediği takdirde Türk Lirası üzerinden aylık %8 temerrüt faizini ödeyeceklerdir.” şeklinde olduğunu, davalı-borçlunun basiretli tacir olarak sözleşmeyi açıkça okuduğunu, anladığı ve kabul edip imzaladığını, bu sebeple borçlu-davalının işlemiş faiz alacağına itirazının kabul edilmediğini, davalı-borçlunun gerek sözleşmenin imzalanması döneminde gerekse faturaları tebliğ aldığında, faturalarla ve mali hak bedelleriyle ilgili hiçbir itirazda bulunmadığını, faturalardan ve sözleşmeden haberdar olan borçlu-davalının itirazının kötü niyetli olduğunu ve kaldırılması gerektiğini, Türk Borçlar Kanunu’nun borçlunun temerrüdü başlıklı 117. maddesine göre; “Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bu günün geçmesiyle; haksız fiilde fiilin işlendiğini, sebepsiz zenginleşmede ise zenginleşmenin gerçekleştiği tarihte borçlu temerrüde düşmüş olur, ancak sebepsiz zenginleşenin iyi niyetli olduğu hâllerde temerrüt için bildirim şarttır.” bu sebeple başkaca ihtara gerek olmaksızın açık olarak sözleşmede düzenlenmiş vadelerin geçmesiyle birlikte borçlunun temerrüde düştüğünü, sözleşmede belirtilen tarihten itibaren ve sözleşmede belirlenen oranda faiz ödemesi gerektiğini, söz konusu alacaklara ilişkin herhangi bir ödeme yapılmadığından, itirazın iptali ile söz konusu takibin devamına karar verilmesini talep ettiklerini, ayrıca iş bu davaya sebep icra takibinde alacağın fatura alacağı olduğunu, fatura alacaklarında TBK m. 146 uyarınca genel zaman aşımı uygulanacağı ve bu sürenin 10 yıl olduğunu, alacağın zamanaşımına uğramasının söz konusu olmadığını, dolayısıyla borçlu – davalının zaman aşımına ilişkin itirazının hukuki temelden yoksun bir itiraz olduğunu, sözleşmenin uyuşmazlıkların çözümü başlıklı 9. Maddesi uyarınca; “Aksi halde bu sözleşmeden doğacak uyuşmazlıkların çözümünde İstanbul Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi ile İstanbul İcra Daireleri yetkilidir” dendiğini, kanun gereğince yetkinin kamu düzenine ilişkin olmadığı hallerde tarafların yetki sözleşmesi yapabileceğini, buna göre icra takibinin İstanbul İcra Dairelerinde başlatıldığını, Yargıtay daireleri ve Hukuk Genel Kurulu’nun kararlılık kazanmış uygulamasına göre, itirazın iptali davalarında İcra ve İflas Kanununun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra ve inkar tazminatına hükmedilebilmesi için; usulüne uygun şekilde yapıldığını bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde İtiraz etmesi ve alacaklının İcra hakimliğine başvurmadan alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerektiğini, buna göre, icra inkar tazminatının, hakkındaki icra takibine itiraz ederek takibi durduran ve çabuk sonuçlandırılmasına engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırım olduğunu, bu yasal koşulların yanında, takibe konu alacağın likit olmasının da gerektiğini, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlarının bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması gerektiğini, böylece borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunmasını, başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerektiğini, sonuç olarak gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise ortada likit bir alacak bulunduğunun kabul edileceğini, Yargıtay daireleri ve Hukuk Genel Kurulunun kararlılık kazanmış uygulamalarına ilişkin açıklamalar doğrultusunda, davalı borçludan talep edilen alacağın, sözleşme hükümleri gereğince likit olduğunu, belirlenebilir-bilinebilir nitelikte olması sebebiyle İcra ve İflas Kanununun 67. maddesi uyarınca müvekkili meslek birliği lehine icra inkar tazminatına karar verilmesi gerektiğini, açıklanan nedenlerle; itirazın iptali ile takibin devamına, müvekkili lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesine, dava masrafları ve ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin 10/05/2018 tarihli cevap dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; müvekkilinin borcunun bulunmadığını, takibe itiraz ettiklerini, icra takibi dayanak alınmak suretiyle açılan davanın reddini talep ettiklerini, 7 örnek olarak başlatılan icra takibinde müvekkiline gönderilen ödeme emrinde takibe dayanak olarak “Toplam 9 Adet 33.270,61 TL Bedelli Fatura Alacağı” belirtildiğini, ancak müvekkiline buna ilişkin herhangi bir evrak ve sair belge gönderilmediğini, bu hali ile müvekkili hakkında başlatılan icra takibinde, geçerli bir icra takibinden, alacaktan ve yine geçerli bir ödeme emrinden bahsedilemeyeceğini, geçerli bir takip ve ödeme emrine dayanmayan icra takibine itiraz üzerine açılan işbu itirazın iptali davasının da hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, öncelikle bu yönü ile davanın reddini talep ettiklerini, davacı tarafça, aynı sözleşme dayanak alınarak … 11. İcra Müdürlüğü’nün…Esas ve … 11. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyalarından müvekkili aleyhine icra takibi başlatıldığını, her iki icra takibi incelendiğinde, takibe konu faturaların aynı sözleşmeden kaynakladığını, sıra numaralarının birbirini takip eder şekilde olduğunun görüleceğini, davacının aynı yıla dair bu kadar çok fatura kesmesinin, nasıl bu bedellere ulaştığının ve hesap edildiğinin, anlaşılamayan ve yine yıllara göre çok farklı kabul edilemez sonuçlar ortaya çıkmasına sebep olduğunu, davacının, aynı gün veya devam eden günlere birbirinin ardışığı şekilde faturalar kesmesinin ve yine bu bedelleri neye göre hesap ettiğinin de kabul edilebilir ve anlaşılabilir olmadığını, hukuki dayanaktan da yoksun ve kötü niyetli olduğunu, davacının aynı icra takibine konu edebilecekken ayrı ıcra takibine konu etmesinin davacının haksız ve kötün niyetli bir şekilde haksız kazanç peşine düştüğünün açık olduğunu, Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin 29.01.2008 tarihli, 2007/5188 Esas 2008/645 Karar sayılı kararında; “Alacağın küçük parçalara bölünmesi suretiyle ayrı davalara konu yapılıp, birden fazla vekalet ücreti edinilmesine yol açar şekilde dava hakkının kötüye kullanılmasının iyi niyet kurallarıyla korunmasına olanak bulunmadığı ve bu yönün kamu düzenine ilişkin olduğu gözetilmelidir.” şeklinde karar verdiğini, söz konusu karardan da anlaşılacağı üzere davacının açıkça haksız ve kötüniyetli olduğunu, icra takiplerinin hakkın kötüye kullanılması mahiyetinde geçersiz ve iptali gereken geçersiz icra takipleri olduğunu, davacı tarafça; … 11. İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı takibi ve dosyaya konu … 11. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takibinin 29/11/2016 tarihinde aynı gün peşi sıra açıldığının görüldüğünü, daha sonraki bir faturanın icra takibine konu edilmesinin önceki tarihli faturanın ödendiğine karine teşkil ettiğini, davacının icra takibine dayanak olarak sadece faturaları belirtmesine rağmen davasında hem sözleşmeyi hem de faturaları alacağının dayanağı olarak belirttiğini, iki alacak dayanağından lehine olanlarını cımbızlama çabasında olduğunu, bu durumun hukuki sonuçlan itibari ile oldukça farklı sonuçlar doğurduğunu, öncelikle aynı gün peşi sıra faturalara ilişkin iki takip açılması ile ikinci takipteki sonra tarihli her faturanın, ilk takipteki önce tarihli her faturanın ödendiği karinesini ortaya koyduğunu, TBK’nun 104. maddesinde; “Faiz veya kira bedeli gibi dönemsel edimlerden biri için, alacaklı tarafından çekince belirtilmeksizin makbuz verilmişse, önceki dönemlere ait edimler de ifa edilmiş sayılır”‘ şeklinde olduğunu, bu yönü ile anılı takiplerin dayanaksız kaldığını, müvekkiline gönderilen ödeme emri ile müvekkilinden tahsili istenen faiz ve faiz oranının kabulünün mümkün olmadığını, davacının icra takibine dayanak olarak sadece faturaları belirtmesine rağmen davasında hem sözleşmeyi hem de faturaları alacağının dayanağı olarak belirttiğini, icra takibinde fatura dayanak olarak belirtilmesine rağmen takip talebinde aylık%8 sözleşmesel faiz istenemeyeceğinin sabit olduğunu, zaman aşımı defii hususunda davacının, alacak dayanağının fatura olduğunu ve 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu iddia ettiğini, diğer yandan dönemsel edimli sözleşmeye rağmen TBK m. 147 gereği 5 yıllık zaman aşımından kurtulmaya çalıştığını, ne bir alacaktan ne de muaccel bir alacaktan bahsedilemeyeceğinden müvekkilinden faiz istenemeyeceğini, hangi alacak kaleminin ne zaman oluştuğunu, herhangi muacceliyet yahut hangi döneme ilişkin faiz istendiğini, faiz başlangıç ve bitiş tarihleri ve faiz oranlarına ilişkin bir husus belirtilmeksizin geçersiz bir takip başlatıldığını ve ödeme emri gönderildiğini, yine devamla takipte çıkışından itibaren “aylık %8” şeklinde bir oranla faiz istendiğini, aylık %8 gibi bir oranla istenen faizin geçersiz ve fahiş olduğunu, takibe konu faturaların açık fatura niteliğinde olduğunu, bu şekilde sadece fatura düzenlenmiş olmasının faturaya konu işin yapıldığını malın teslimi ve sair herhangi bir veri içermeyeceğini, ispata yetmeyeceğini, takibe konu faturaların dikkatli bir şekilde incelendiğinde faturaların teslim eden ve teslim alan kısmının boş olduğunu, yani faturaların teslim eden kısmında davacıya ait yazı, imza ya da kaşe bulunmadığı gibi teslim alan kısmında da müvekkilinin imzası, yazısı, kaşesi bulunmadığını, söz konusu faturalarda, faturaların davacı tarafça müvekkiline gönderildiğine dair hiçbir bilgi yazmadığı gibi müvekkilince alındığına dair herhangi bir ibarenin de mevcut olmadığını, faturaları da kabul etmediklerini, davacı davasına dayanak olarak 06.12.2005 Tarihli Müzik Eseri yayın sözleşmesi adlı dönemsel edimli sözleşmeyi dayanak aldığını, bu sözleşmenin dönemsel edimli sözleşme olduğu hususunun tartışmasız olduğunu, açıkça görüldüğü üzere davacının talep etmekte olduğu alacak kalemlerinin dönemsel edimli bir alacak olduğunu, davacının kendi vermiş olduğu dava dilekçesinde, sözleşmenin yıldan yıla tekrar ettiğinden, yenilendiğinden bahsetmek suretiyle zaten dönemsel edimli bir borç olduğunu kabul ettiğini, takibe ve davaya dayanak belirtilen alacakların zaman aşımına uğradığını, sayılan sebeplerle yapılan icra takibine müvekkilinin itirazının haklı olduğunu, takibinde haksız ve kötüniyetli olduğu aşikar olan alacaklı-davacının mesnetsiz davasının reddi ile % 20 kötüniyet tazminatı istemek zorunluluğunun doğduğunu, açıklanan nedenlerle, yetki itirazı ve görev itirazı doğrultusunda, görevsizlik karan verilerek dosyanın yetkili ve görevli … Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesini, davacının iddia ettiği borçların dönemsel edimli bir borç oluşturması karşısında zaman aşımı defiinde de bulunduklarını, müvekkili hakkında açılmış bulunan işbu itirazın iptali davasının reddini, takibinde haksız ve kötü niyetli olan alacaklı hakkında takip konusu alacağın % 20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalının ticari defter ve kayıtlarının SMMM bilirkişisi tarafından incelenmesi yönünde … FSHHM’ye talimat yazılmış olup, … FSHHM’nin … sayılı talimatı ile davalı tarafça bildirilen adreste yapılan ticari defter ve kayıtların incelenmesi sonucu düzenlenen 09/12/2019 havale tarihli bilirkişi raporunda; Davalı … A.Ş. 2008-2009-2012-2013-2014 ve 2015 yıllarına ait kanuni defterlerin incelendiği, … sayılı icra takip dosyası ile alakalı toplamda 7 adet faturanın defter kayıtlarına alındığı ancak ödenmediği, kanuni defterleri sunulmayan (21/07/2010 Tarih, No: … 3.999,57-TL ve 14/09/2011 tarih, No: … 4.341,54-TL) tutarlı faturaların da mahkemece ödenmediğinin kabul edilmesi halinde toplamda 33.270,61-TL borcunun bulunduğu sonuç ve kanaatinin bildirildiği anlaşılmıştır.
Talimat incelemesi sonucunda davacıya ait kayıtların incelenmesi yönünden dosya tekrardan mali müşavir bilirkişiye tevdi olunmuş, yapılan inceleme sonrası dosyaya sunulan 30/09/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; dava dosyası ve eki dosyalar ile davacı … ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan incelemede edinilen bilgiler neticesinde; … kodlu olarak düzenlenen sözleşme ile davalının sahibi olduğu …isimli yayıncı kuruluş tarafından yapılacak yayınlara lisans verilmesi ve buna ilişkin ücretin düzenlendiği, davalı tarafın cevap dilekçesi ve diğer beyanlarında bahsi geçen … 11. İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı dosyasının … ile alakalı iş bu sözleşmeden kaynaklandığı ve huzurdaki davaya konu faturalarla mükerrerlik içermediği, sadece taraflarının aynı olduğu, davacı …’nin incelemeye ibraz edilen 2009-2016 mali dönemine ait ticari defterinin ait olduğu yılda yürürlükte olan T.T.K. ve V.U.K. hükümlerine göre tutulduğu, ticari defterinin yasal süreleri içerisinde açılış ve kapanış tasdiklerini yaptırmış olduktan, sahibi lehine delil niteliğinde olduğu, 07.05.2009 tarihinde davacı ve davalı tarafından düzenlenen … kodlu sözleşme ile davalının sahibi olduğu … isimli yayıncı kuruluş tarafından yapılacak yayınlara lisans verilmesi ve buna ilişkin ücretin düzenlendiği, davacı tarafından kesilen lisans bedellerine ilişkin faturaların sözleşme hükümlerine uygun olduğu, dava konusu olan 9 adet faturanın davacı kayıtlarına usulüne uygun olarak işlendiğinin tespit edildiği, takip tarihi İtibariyle davalıdan olan alacağın 128 “Şüpheli Ticari Alacaklar” hesabı altında 33.270,61 TL bakiyesi ile takip edildiği, başka bir deyişle takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 33.270,61 TL alacaklı olduğu, talimatla alınan bilirkişi raporunda da davacı alacağının aynı tutar olarak tespit edildiği, taraflar arasındaki sözleşmeye göre; “YAYIN KURULUŞU, ödemesi gereken mali hak bedellerini, sözleşmede belirlenen vadelerde ödemediği takdirde, TL Üzerinden yıllık olarak yasal ve ticari faizin ortalaması oranında faiz ödeyecektir.” Hükmüne istinaden ortalama faizin hesaplanarak buna göre faiz hesaplandığı, takip tarihinden dava tarihine kadar hesaplanan gecikme faizinin 4.019,14 TL olduğu hususları tespit olunmuştur.
İş bu dava taraflar arasındaki uyuşmazlığın lisans sözleşmesine dayalı faturadan kaynaklı takibe vaki itirazın İİK.’nın 67. Maddesine dayalı iptali istemine ilişkindir.
Dosyada taraflarca bildirilen tüm deliller toplanmış, icra müdürlüğü dosyaları dosyamız arasına alınmıştır.
Anılan maddede “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. (Değişik fıkra: 09/11/1988 – 3494/1 mad.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibin de haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare: 02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” hükümlerine amirdir.
Davaya konu … 11. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasının incelendiğinde; davalının davacı aleyhine 29/11/2016 tarihinde asıl alacak 33,270,61-TL üzerinden ilamsız icra başlattığı, davalı tarafa tebliğ olunan ödeme emrine, davalı şirketin borcun tamamına, işlemiş faize ve yetkiye itiraz ettiği ve süresinde yapılan itiraz üzerine takibin durdurulduğu davanın süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Celp olunan … 11 İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasının incelenmesinde … tarafından … A.Ş… aleyhine toplam 32.389,69-TL tutarında icra takibi başlatıldığı borçlu vekili tarafından 09/12/2016 tarihinde takibin durdurulması için borca itiraz edildiği anlaşılmıştır.
Yapılan yargılama, davacı tarafın iddiaları, tanzim olunan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında imzalanan 06/12/2005 tarihli Lisans Sözleşmesi kapsamında davacı tarafça düzenlenen faturaların ödenmemesi üzerine … 11. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile davalı hakkında icra takibinin başlatıldığı, davalıya çıkartılan ödeme emrinin tebliği üzerine davalı tarafından süresi içerisinde itiraz edildiği ve yine davacı tarafından itiraz üzerine süresi içerisinde itirazın iptali davasının açıldığı, davalının icra dairesinin ve mahkemenin yetkisine yönelik itirazının sözleşme hükümleri dikkate alındığında yerinde olmadığı, yine görev itirazının da yerinde olmadığı lisans sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmalık yönünden mahkememizin görevli olduğu, mahkememizce taraflar arasındaki sözleşme hükümleri dikkate alınarak yaptırılan bilirkişi incelemesinde her ne kadar davalı takibe itiraz etmiş ise de takibe konu faturalın ticari kayıtlarında yer aldığı gibi herhangi bir ödeme kaydının da bulunmadığı, mükerrerlik iddiasında bulunduğu … 11. İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyasındaki takibe konu faturaların davaya konu dosyadaki takibe konu faturalardan farklı olduğu mükerrer takibin bulunmadığı, ayrıntısı bilirkişi raporunda gösterildiği şekilde davacının takip talebindeki asıl alacak talebinin yerinde olduğu anlaşılmakla, davacının sübut bulan davasının kabulü ile; … 11. İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı takip dosyasında davalı tarafından yapılan itirazın iptaline, takibin aynen devamına ve alacağın likit olduğu davalının itirazında haksız ve kötü niyetli olduğuna kanaat getirilmekle takip miktarının %20’si oranında inkar tazminatına hükmolunarak aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davacının davasının KABULÜ ile, … 11. İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı takip dosyasında davalı tarafından yapılan İTİRAZIN İPTALİNE, takibin AYNEN DEVAMINA,
2-İcra İflas Kanun’unun 67/2. maddesi uyarınca asıl alacak miktarının (33.270,61 TL) %20.’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 2.272,71 TL karar harcından peşin yatırılan 568,18 TL’nin mahsubu ile kalan 1.704,53 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan: 1.500,00 TL bilirkişi ücreti, 232,38 TL posta gideri olmak üzere toplam 1.732,38 TL ve 604,08 TL harç (peşin+başvuru) olmak üzere toplam 2.336,46 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan herhangi bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
7-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.28/01/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında E-İmza ile imzalanmıştır.