Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/110 E. 2020/464 K. 11.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/110
KARAR NO : 2020/464

DAVA : FSEK-Tescil Belgesinin Gerçeğe Aykırı Bilgi İçerdiğinin Tespiti
DAVA TARİHİ : 05/03/2018
KARAR TARİHİ : 11/12/2020

Mahkememizde görülmekte bulunan FSEK-Tescil Belgesinin Gerçeğe Aykırı Bilgi İçerdiğinin Tespiti davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; müvekkili …’ın uzun yıllardır Türkiye’de pek çok öykü ve romanı yayımlanan, pek çok sinema filminin senaryolarını kaleme alan ve sinema sektörüne dair eğitici ve bilgilendirici çok sayıda esere imza atmış, okuyucularının ilgiyle takip ettiği başarılı ve ödüllü bir yazar olduğunu, davalılardan …, hayata geçirmek istediği bir sinema eseri fikrine ilişkin olarak 2015 yılında müvekkili ile bir görüşme yaptığını, yapılan görüşmeler neticesinde, söz konusu sinema eserinin hayata geçirilmesi için davalılardan …’in öne sürdüğü hikâye fikri kapsamında müvekkilinin senaryoyu yazması hususunda karşılıklı anlaşıldığını, davalılardan … ve …ismiyle belirtilen yapım şirketi dava konusu sinema eserinin yapımcılığını üstlendiğini, taraflar arsındaki yazışmalarda davacının davaya konu film için treatman çalışması yaptığını davalılardan …’den aldığı karakter listesine ilişkin karakterlerin yaşam ve kişilik bilgilerinin geliştirmesi üzerinde çalıştığını gösterdiğini, davaya konu filmin başlığının önce “…” olarak belirlendiğini, ancak daha sonra başlığın “…” olmasına karar verildiğini, 2015 yılından 2016 yılı sonuna kadar hikaye, karakterlerin oluşturulması ve senaryo metninin yazılarak geliştirilmesi konusunda uzun ve titiz bir çalışma yapan müvekkilinin işbu sinema filminin senaryosu ile birlikte treatman, sinopsis gibi tüm yapıma hazırlık çalışmalarını da tamamladığını, bu süre içerisinde senaryo ve karakterler kapsamında istenen en ufak bir değişiklik ya da değerlendirmeyi dahi her zaman yapıcı bir şekilde karşılayan müvekkilinin, senaryoya son halini verene dek tüm süreçte yapımda yer alan diğer kişilere destek vermiş ve katkılarını sunduğunu, dava konusu sinema eserinin yapımı aşamasında Kültür Bakanlığı’nın her sene belirlenen sinema eserlerine temin ettiği destek fonundan yararlanmak üzere başvuru yapıldığını, bu başvuru sürecinde müvekkilinin gerekli tüm işlemlerde yapım ekibine destek vermiş ve başvuru belgelerini senaryo yazarı olarak imzaladığını, akabinde film için 2018 yılı Şubat ayı içerisinde “sinema eserleri için kayıt tescili belgesi” alındığını, filme ilişkin olarak Kültür Bakanlığı’na teslim edilen resmi evrakta senaryo yazarı olarak davalılardan …’in belirtilmiş olduğunu kısa bir süre önce haricen öğrenildiğini, ayrıca davaya konu filmin kayıt tescil belgesinde ve Kültür Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürlüğü’nün internet sitesinde verilen bilgilerden müvekkilin eser sahipleri arasında yer almadığının anlaşıldığını, İki yıla yakın süre büyük bir özen ve titizlikle çalışarak senaryosunu hazırladığı sinema eserinin seyirciyle buluşmasını beklerken, bir başka kişinin senaryo yazarı olarak gösterilmesi karşısında büyük şaşkınlığa uğrayan Müvekkil, her ne kadar durumla ilgili olarak davalı …’den bilgi almaya çalıştıysa da çabaları sonuç vermediğini müvekkilin senaryosunu yazdığı dava konusu sinema eserinin kayıt tescil başvurusuna ilişkin olarak bilgilendirilmediğini, söz konusu başvuru için rızası, muvafakati ve onayı kesinlikle alınmadığını, müvekkilin söz konusu sinema eseri kapsamındaki eser sahiplerinden biri olduğunu, davaya konu sinema eseri için farklı tarihlerde hazırlanan her iki fragmanda da verilen eser künyelerinde “senarist” olarak yer verildiğini, davalılardan …’in, davaya konu fragmanlarda ve eser künyesinde hiçbir görev başlığı altında yer almadığını, dava konusu sinema eserinin çekimleri başlamadan önce oyuncular ve yapım ekibi ile yapılan toplantı ve röportajlarda film hakkında “ …’ın senaryolaştırdığı” ifadesiyle eser sahipliğine açık şekilde atıf yapıldığını, hazırlanan kayıt tescil belgesinin fahiş bir hata içerdiğini, Fikir ve Sanat Eserlerinin Kayıt ve Tescili Hakkında Yönetmelik kapsamında gerçeğe aykırı bilgi verilen işlemlere ilişkin belgelerin iptalinin düzenlendiğini, bu aşamada yapımcı Davalı … tarafından müvekkili yerine aslında senaryo yazarı olmayan davalı …’in senaryo yazarı olarak eser sahibi gösterilmesinin gerçeğe aykırı olduğunu, …” eserinin kayıt tescili için yapılan başvurunun ve başvuru neticesinde düzenlenen kayıt tescil belgesinin iptalinin gerektiğini, müvekkilin bilgisi, rızası ve onayı dışında yapılan başvuru neticesinde Müvekkilin isminin senaryo yazarı olarak gösterilmediği kayıt tescil belgesi ile vizyona girecek olan “…” filminin bu şartlar altında umuma arz edilmesinin müvekkilinin eser sahipliğinden kaynaklanan hakları ve mesleki saygınlığı bakımından büyük bir risk taşıdığını, bu sebeplerle verilecek hükmün açıklanmasına ve söz konusu karar uyarınca gerekli işlemlerin tamamlanmasına kadar “…” filminin 09.03.2017 tarihindeki gösteriminin tedbiren durdurulması gerektiğini, aksi takdirde müvekkilinin telafisi oldukça zor zararlarla karşı karşıya kalacağını belirtmiş, müvekkilinin “…” isimli sinema eseri kapsamında senaryo yazarı olarak iştiraken ve müşterek eser sahiplerinden biri olduğunun FSEK’in 15. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca tespiti ile sinema eserinin Kültür Bakanlığı nezdindeki kayıt tescili için düzenlenen belgelerin senaryo yazarı yönünden gerçeğe aykırı bilgi içerdiğinin Fikir ve Sanat Eserlerinin Kayıt ve Tescili Hakkında Yönetmelik’in 13. maddesi uyarınca tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özette; davacı ile hikayesi Davalı …’e ait olmak üzere birlikte senaryoyu oluşturmaya başlandığını, ancak Kültür Bakanlığına gönderilen senaryonun sağlığa aykırı bulunması itibariyle red edilmesi nedeniyle destek alamadığını, bunun üzerine davacıdan senaryonun yeniden yazılması istendiği, ama davacının senaryo bedelini almasına rağmen ben yazamam diyerek ortadan kaybolduğunu, kendisiyle hiçbir şekilde bağlantı kurulamadığını, senaryonun yeniden yazılması için başka kişilerle görüşüldüğünü, davalının bütçesi kısıtlı olduğu için ilk etap başka bir senaristle anlaşma gidilmediği için senaryonun yönetmen … tarafından yazıldığını ve ismini “…” olan eserle hiçbir bağlantısının kalmadığını, bu versiyonunun da bakanlık tarafından destek alamaması karşısında davalının kendi olanakları içersinde filmi çekmeye karar verdiği, ancak elinde çekmeye yarar bir senaryo olmadığından diğer davalı … ile senarist olarak anlaştığını, filmin bu senaryoya göre çekildiğini, davacının bu aşamada çalışmalara hiçbir şekilde katılmadığını, film montaja girdiğinde tesadüfen orada bulunan davacının filmi görünce “…” diye bağırmaya başlayıp mekanı terk ettiğini, davacının web sayfasında isminin yazılmasını delil olarak ileri sürdüğünü, müvekkilin maddi durumunun iyi olmadığından başka bir senaristle anlaşmaya gidemediğini ve senaryo bedelini ödediği davacıdan başka kimse olmadığı için o aşamada davacının ismininin yazdığını ancak diğer davalı … ile anlaşma yapıldıktan sonra sonraki fragman ve film afişlerinde davacının isminin çıkartıldığını, davacının kendi edimlerini yerine getirmediğini, haksız kazanç elde ettiğini, her ne kadar Kültür Bakanlığı destek fonlarına başvurularında oyuncu, senarist ve yönetmen isminin verilse de ancak yapımcının bunlarla çalışmak zorunda olmadığını, değiştirme talebinde bulunarak değiştirme hakkına sahip olduğunu, bu itibarla davacının açmış oldu dava ve ihtiyati tedbir talebi hukuku aykırı bulunduğundan reddi gerektiğini belirtmiş haksız açılan davanın reddi ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … tarafından cevap dilekçesi sunulmadığı gibi yargılamaya katılım da olmamıştır.
Davalı … 05/04/2018 tarihli celsedeki beyanlarında özetle; “Davacı mahkeme huzurunda bu senaryonun tümüyle kendine ait olduğunu beyan etmesi halinde tüm haklarımdan vazgeçmeye hazırım” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.
28/02/2019 tarihli celsede davacı vekili ” 05/04/2018 tarihli celsede davalı asil …in beyanları dikkate alınarak müvekkilimizin beyanları tespit olunsun” şeklinde beyanda bulunmuş olup, aynı celsede davalı vekili” müvekkilimiz …’in beyanlarına ilişkin olarak kendisi mahkeme huzurunda davacının senaryonun tümünün kendisine ait olduğunu beyan etmesi halinde haklarından vazgeçtiğini beyan ettiğini, davacı asilin beyanı alınıp alınmaması hususunda takdir mahkemenindir” şeklinde beyanda bulunmuş, aynı celsede davacı asil ” ben dava dilekçemi tekrar ediyorum, bahse konu eserin hak sahipliği tarafıma aittir, karşı tarafın cevap ve itirazlarını kabul etmiyorum” şeklinde beyanda bulunmuş, 02/07/2019 tarihli celsede davalı asil “Aşamalardaki beyanlarımızı tekrar ediyorum, esasan senaryo çalışmalarını benim yönlendirmem doğrultusunda beraber çalışmaya başlamıştık, sonrasında bu senaryo onay almayınca ve kendiside bizimle çalışmak noktasında istek göstermeyince ben kendi imkanlarımla başka bir senaristle davacının hazırlamış olduğu senaryodan çok farklı bir senorya hazırlayarak film çekimine geçtim, benim senaryomun başkası tarafından yazıldığı ve çalışmalarının sürdürüldüğü noktasında kendisi haberdardır, hatta muvafakatı vardır, ancak buna ilişkin yazılı bir delilimiz yoktur, bu senaryo davacının yazmış olduğu senaryo değildir, onun yazılmış olduğu senaryo üzerinde çalışılmış bir senaryo da değildir, bu aşamada ben karşı tarafa herhangi bir yemin teklifinde bulunmuyorum, tanıklarımız dinlendikten sonra beyanda bulunacağım, şeklinde beyanda bulunmuş, aynı celsede davacı asil ” bu senaryonun tamamı bana aittir, benim filmin jeneriklerini izledikten sonra göstermiş olduğum tepki kısıtlı imkanlarla çekilmiş olmasından kaynaklı senaryonun tam oturtulamamış olmasından kaynaklıdır, benim senaryonun başkası tarafından yazılmasına rıza gösterdiğime ilişkin iddiaları kabul etmiyorum, filmin yönetmeni beni aradı ve editöryal olarak üzerinden geçmek istediğini söylediğinde her filmde olduğu gibi her yönetmenin buna hakkının olduğunu gözeterek kabul ettim” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı tanığı … 02/07/2019 tarihli celsedeki yeminli beyanlarında özetle; “…, yönetmen … tarafından tarafıma gönderilen ilk senaryoda davacı …’ın ismi yazıyordu, biz bu senaryo üzerinde çalıştık, yönetmenler genelde kendilerine gelen senaryoyu editöryel ve sahne oluşumları yönünden değerlendirmek suretiyle bir kısım değişiklikler yapılabilmektedir ancak bu esaslı bir değişiklik niteliğinde değildir, daha sonra senarist olarak …’de ön hazırlık aşamasında sahne değişiklikleri ve senaryonun uyarlanması ile alakalı olarak bizimle çalıştı, ancak biz temel senaryoya bağlı kalmak suretiyle sektörel bazda değişiklik yaptık hatta bu değişikliklere davalı …’de katkı sağladı, yönetmen ile birlikte gerekli katkıyı sağladılar, genelde film çekimlerinde senaristin bulunma zorunluluğu yoktur, dizi çekimlerinde ise bildiğim kadarı ile bulunmaz, benim çektiğim filmlerde senarist ve yönetmen aynı olduğu için bu yönden herhangi bir çatışma görmedim, ancak senaristin bulunması az öncede söylediğim üzere zorunlu değildir, benim bildiğim kadarıyla öykü davalı …’e aittir, …’in öyküsü davacı … tarafından senaryo haline getirilmiştir, filme ilişkin olarak film tamamlandıktan sonra jeneriğin hazırlanması aşamasında bana başvurduklarında ben yönetmen …’ı aradım … ve …’in jenerikte ne şekilde yer alması gerektiğini sordum, kendisi bana senarist olarak …’ın, editör olarak da …’in jenerikte yer alması gerektiğini söyledi ve benim jenerik olarak ilettiğim listede isimler bu şekilde yer almasına rağmen sonradan senarist olarak …’in ismi yer almış, bana sorarsanız … tarafından yapılan katkı normal bir film çekiminde yönetmen tarafından gerçekleştirilebilecek olan bir katkıdır, …’in bildiğim kadarıyla filmin ön hazırlığında hatırladığım kadarıyla yirmi gün civarında çalıştı tam bir gün veremem ben o sırada oyuncuları çalıştırıyordum, benden jenerik listesini … istedi, ona sormak suretiyle düzenlediği listeyi kendisine gönderdim, filmin isminin … şeklinde olmasını …’in dile getirdiğini biliyorum, benim çekim sürecinde davacı ile herhangi bir iltibatım olmadı, yönetmenin davacı ile senaryo üzerinde gerekli çalışmaların yapılacağını söylediğini biliyorum şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.
Davacı tanığı … 05/12/2019 tarihli celsedeki yeminli beyanlarında özetle; “Davacı benim eşim olur, aynı zamanda kendisinin asistanlığını aynı zamanda yapım şirketimizin yapım kordinatörlüğünü yürütmekteyim, …’e ait fikir eşim tarafından senaryolaştırıldı, senoryolaştırma sürecinde ben kendisinin yanında idim, yoğun bir çalışma süreci yaşandı, … ile sık sık görüşüldü, senaryo teslim edildikten sonra bizim herhangi bir çekim sürecinden haberimiz olmadı, senaryonun izin sürecinde iadesine ilişkin herhangi bir bilgim yoktur, çekilen filmi ben izlemedim, ancak eşimin senaryoyu yazdığını biliyorum” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.
Davalı tanığı … 05/12/2019 tarihli celsedeki yeminli beyanlarında özetle; “Ben tarafları tanımam ancak bahse konu filmin çekim setinin çalışmalarını yürüttüğü …’de çalışmam sebebi ile filmin çekimine ilişkin bilgi sahibiyim, bildiğim kadarı ile filmin senaryo çalışmaları bizim cafenin üst katında bulunan bölümde davalı … ve … ile birlikte yapıldı, esasen ben film ve senaryo işlerinden anlamam o senaryonun orda yazıldığına ilişkin tam bir şey söyleyemem ama çalışmalar esnasında senaryoya ilişkin konuşmalara şahit oluyordum, cafenin alt katı tiyatro sahnesidir, üst kat ise çalışmalara ayrılmıştır” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.
Davalı tanığı … 05/12/2019 tarihli celsedeki yeminli beyanlarında özetle; “Ben filmi stüdyo işlemlerini yaptım, … hatırladığım kadarı ile … stüdyo işlemlerine katıldılar, filmin senaryosunun kim tarafından yazıldığı, başka bir senaryonun bulunup bulunmadığı, hangi senaryonun filme aktarıldığı noktasında biz bilgi sahibi değiliz, biz sahada çekilen filmin stüdyo da sinemaya aktarılacak hale getirilmesi ile mükellefimiz, ben … beyin bahse konu filmin stüdyo işlemlerinde ne şekilde katılımının olduğu konusunda bilgi sahibi değilim, bilme şansım yoktur, esasen sektör uygulamalarında senaristlerin filme herhangi bir ortaklıkları bulunmaması halinde filmin çekim sürecine katılmaları söz konusu değildir, … beyi ben sektörden tanıyorum kendisini ara ara gördüğüm zamanlar da oldu, ancak filmin senaryosunun … bey tarafından yazılıp yazılmadığı veya bir başkası tarafından yazılıp yazılmadığı hususlarında bilgi sahibi olmam söz konusu değildir, filmin kurgusunda birden fazla değişiklik oldu, kısa sürede tamamlanması gereken filim bu değişiklikler sebebi ile uzun bir süreçte tamamlanabildi, bir gün … beyin stüdyoya geldiğinde kurguyu izledikten sonra bu benim senaryom değil şeklinde seslendiğini duydum, ama tam ayrıntılı birşey söyleyemem” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.
Dosyadaki bilgi ve belgelerin taraf iddia ve savunmaları kapsamında değerlendirilmesi, Kültür Bakanlığı nezdindeki kararlar ve sektör uygulamaları da gözetilerek davaya konu sinema filmi yönünden davacının senarist olarak kabulünün gerekip gerekmediği irdelenerek davacının hak sahipliği ve mevzuat kapsamında eser işletme belgesinin iptal şartlarının oluşup oluşmadığı hususlarında rapor tanzimi yönünden Fsek uzmanı bilirkişi …, senarist/yönetmen bilirkişi …, yapımcı bilirkişi … bilirkişi olarak seçilmek suretiyle bilirkişi heyetine tevdi olunmuş; 10/03/2020 tarihli heyet raporunda bilirkişiler “Öyküsü davalı yapımcı …e ait olan … adlı sinema eserinin senaryosunun esas olarak davacı …’ın yazdığı, ancak yapım süreci içerisinde … tarafından yönetmen ve yapımcının görüşleri doğrultusunda ana hîkaye, karakter yapıları, olay örgüsü ve akışı, sahneleme ve diyaloglar açısından revize edildiği başka bir deyişle editoryal bir çalışma olduğu, ve yapılan bu müdahalelerin yönetmen revizyonu ölçüsünü aşmadığı yani davacı senaryosunun hususiyet taşıyan bir ameliye ile FSEK 6 anlamında işlenme eser olarak bir katkı sunulma düzeyine erişmediği, davacının davaya konu filmin senaristi olduğu halde kendi adının değil başkasının adının senarist olarak yazılması sebebiyle eser işletme belgesinin iptali talebinin haklı olup olmadığının mahkemece değerlendirilmesi gerektiği” yönünde kanaat bildirmiş oldukları anlaşıldı.
İş bu dava eser sahipliğinin tespiti ve gerçeğe aykırı olduğu iddia olunan eser işletme belgesinin iptali talebine ilişkindir.
Bilirkişi heyet raporunda da tespit olunduğu üzere Senaryo bir filmin çevrilmesine temel olan metindir. Senaryo, bir filmin neyi konu olduğunu, filmde varsa karakterinin kimler olduğunu, bunlar arasında-eğer varsa- geçen diyalogları içeren bir anlamda çekilecek olan filmin iskeletini oluşturan yapıdır ve filmin çıkış noktalarından biridir Senaryo hususiyet taşımak koşuluyla FSEK m.2/1 anlamında dil ve yazı ile ifade olunan ilim ve edebiyat eseri sayılmaktadır.
Bu kapsamda yine FSEK 5846 kapsamında senarist; yapımcı, yönetmen, özgün müzik bestecisi, animasyon tasarımcısı ile birlikte eser ortak hak sahibidir. Bir Sinema filminin yapımı, hikayenin seçilmesi, o hikayenin çerçevesinin geliştirilmesi (tretman) ve görsel olarak filmin dünyasını anlatan senaryonun yazılması süreçleri ile başlar. Bu süreçte eser, tretman, ve senaryo yazarları başkaları olabileceği gibi tüm süreci tek bir kişi de yürütebilir. Sonuç olarak çekimden önce yapımcı ve senaristin karşılıklı olarak mutabakata vardığı senaryolar üzerinde o filmin yönetmeni de çalışma yapar. Eğer senaristin aksi yönde hükmü yoksa yönetmen senaryoyu kendi algı ve duygu dünyasına göre revize ederek içselleştirmek ister. Ancak bu süreç senaryonun esasına bağlı kalınarak yapılır. Bu bağlamda yönetmen bazı sahneleri kısaltabilir, diyalogları değiştirebilir, karakterleri kısmen farklı yorumlayabilir. Bu tür müdahalelere yönetmen revizyonu dahilindedir. Kimi zaman kurguda bile yönetmen kendi anlayışına göre filmin akışını değiştirebilir.
Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 13 son hükmüne göre; “Filmlerin ilk tespitini gerçekleştiren film yapımcıları ile seslerin ilk tespitini gerçekleştiren fonogram yapımcıları, hak ihdas etmek amacı taşımaksızın, sahip oldukları hakların ihlâl edilmemesi, hak sahipliklerinin belirlenmesinde ispat kolaylığı sağlanması ve malî haklara ilişkin yararlanma yetkilerinin takip edilmesi maksadıyla, sinema ve müzik eserlerini içeren yapımlarının kayıt ve tescilini yaptırırlar. Aynı maksatla, eser sahiplerinin talebi üzerine, bu Kanun kapsamında korunan tüm eserlerin kayıt ve tescili yapılabilir, mali haklara ilişkin yararlanma yetkileri de kayıt altına alınabilir. Beyana müstenit yapılan bu işlemlerden Bakanlık sorumlu tutulamaz. Ancak, kayıt ve tescil işlemlerine esas teşkil edecek işlemlerde, mevcut olmadığını bildiği veya bilmesi icap ettiği veya kendisine ait olmayan malî ve manevî haklara ilişkin yanlış beyanda bulunanlar, bu Kanunda öngörülen hukukî ve cezaî müeyyidelere tabidirler. Bu Kanun kapsamında yapılan tüm kayıt ve tescil işlemlerine ilişkin ücretler Bakanlık tarafından belirlenir. Kayıt ve tescilin usul ve esasları, ücretlerinin belirlenmesi ile diğer hususlar Bakanlıkça çıkarılacak bir yönetmelikle belirlenir”. hükümlerini içermektedir.
Fikir Ve Sanat Eserlerinin Kayıt Ve Tescili Hakkında Yönetmelik 4 üncü maddesinin g ve h bentlerine göre; “Kayıt-tescil: Eser üzerindeki mali ve manevi hakların ihlal edilmemesi, mali haklara ilişkin yararlanma yetkilerinin takip edilmesi maksadıyla bu Yönetmelik ile düzenlenen prosedüre uygun olarak Bakanlık tarafından gerçekleştirilen, hak sahipliklerinin belirlenmesinde ispat kolaylığı sağlayan işlemi, h) Kayıt-tescif belgesi: Kayıt-tescif yapıldığına dair başvuru sahibine verilecek belgeyi” ifade eder.
Yönetmeliğin 5/1 hükmüne göre ise; “Sinema ve müzik eserlerinde filmlerin ilk tespitini gerçekleştiren film yapımcıları ile seslerin ilk tespitini gerçekleştiren fonogram yapımcıları, hak ihdas etmek amacı taşımaksızın, sahip oldukları hakların ihlal edilmemesi, hak sahipliklerinin belirlenmesinde ispat kolaylığı sağlanması ve mali haklara ilişkin yararlanma yetkilerinin takip edilebilmesi amacıyla sinema ve müzik eserlerini içeren yapımlarının kayıt ve tescilini yaptırırlar.”
Yönetmeliğin 5/2 hükmünde Zorunlu kayıt tescile tabi eser gruplarında, hak sahipleri; ilgili alan meslek birliklerinin incelemesinden geçirilmiş başvuru dosyasıyla birlikte belgelerin Bakanlığa sunarak yapımlarının kayıt-tescilini yaptırılacağı düzenlenmiş olup, belirtilen belgelerin eksiksiz olarak ibraz edilmesi üzerine kayıt ve tescil gerçekleştirileceği öngörülmüştür. Bu işlem sonucu başvuru sahibine kayıt ve tescil belgesi verileceği bu belgede, eserin adı, dili, menşei, yapım yılı, yapımcısının adı, yapımcı kodu, eser sahipleri, diğer komşu hak sahipleri, eser grubunun baş harflerini içerir kayıt ve tescil numarası, kayıt ve tescil tarihi, daha önce herhangi bir kayıt ve tescil işlemi yapıldıysa tarih ve numarası ile gerekli görülebilecek diğer bilgiler yer alacağı, Sinema filmlerinde ayrıca değerlendirme ve sınıflandırma kararının tarihi ve numarası, ortak yapımlarda ortak yapımcıların her biri ile ilgili bilgilerin yer alacağı, başvuranların sayısından üç adet fazla olacak şekilde düzenlenen kayıt ve tescil belgesinin üçü Bakanlıkta muhafaza altına alınacağı öngörülmüş olup yine aynı yönetmeliğin 13 üncü maddesinde ise “Bu Yönetmelik hükümleri uyarınca gerçekleştirilen işlemlerde gerçeğe aykırı bilgi verildiği, idari birimlerce veya mahkemece tespit edilen, sahte belge kullanıldığı sabit olan, hakkında yargı mercileri tarafından verilmiş iptal karan bulunan veya mükerrer olduğu tespit edilen işlemlere ilişkin belgeler iptal olunur”. Hükümlerine amir olduğu anlaşılmıştır.
Görüldüğü üzere eser işletme belgelerinin kayıt ve tescili uygulamasında başvurucunun beyanına ve taahhüdüne göre kayıt ve tescil usulü öngörülmüş bu beyanın ileride hatalı, yanlış gerçeğe aykırı olması halinde ise kayıt ve tescil belgesinin iptaline karar verilmesi yetkisi tanınmıştır. Dolayısıyla davalı İdarenin kayıt tescil belgelerinin alınması sırasında verilen beyan ve taahhütlerin, eser sahipleri ile İcracı sanatçılardan alması gereken muvafakatnamelerin olmaması veya yanlış olması halinde bu belgeleri iptali mümkündür.
Sunulan deliller incelendiğinde;
-Davacının davalı yapımcı … yapımcılığını davalının üstleneceği yapacağı davaya konu sinema eseri üzerinde anlaştığı, dava konusu sinema eseri üzerindeki çalışmaları gösteren e posta iletilerinin delil olarak dosyada sunulduğu, 20/04/2015 tarihli yazışmanın ilk yazışma olduğu, davacının davaya konu filmi için tretman çalışması yaptığı, 10/12/2015 tarihli yazışma ile davacının davalılardan …iden aldığı hikaye ve karakter listesine ilişkin karakterlerin yaşam ve kişilik bilgilerinin geliştirmesi üzerinde çalıştığı, bu aşamada Umutlar Sönmesin adını alan sinema eserinin, daha sonra … olmasına karar verildiği, 02.11.2016 tarihli yazışmada ise yapıma geçilmeden önce hazırlanan 20 ve 50 kelimelik tanıtım metinlerinin, tretman ve sinopsis çalışmalarının ve uzun metraj film senaryosunun davacı tarafından yapım ekibine e posta ile iletildiği,
-Kültür Bakanlığına yazılan yazıya istinaden gelen 27/03/208 tarihli cevapta “Otomasyon sistemimizde yapılan incelemeler sonucunda … adlı filmin kayıt tescil belgesinde ve dosya muhteviyatındaki sözleşmelerde senaristin … olarak geçtiği” nin bildirildiği,
-Davacının sunduğu DVD’de var olan fragmanda Senarist olarak Davacı …’ın adının yer aldığı,
-Dava dosyasında yer alan görsel belgelerde de yine Senarist olarak Davacı … olarak yazıldığı,
– Kültûr ve Turizm Bakanlığı tarafından 02/02/2018 tarihinde verilen Eser İşletme Belgesinde Senaryo ve Diyalog yazarı bölümlerinde Davalı …’in adının bulunduğu, Davacı …’a dair hiçbir ibarenin olmadığı sunulan delillerden anlaşılmıştır.
Uyuşmazlığın çözümü yönünden sinema formatında bitmiş eserin davacının mı yoksa Davalılardan …’in senaryosu üzerinden gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği bu iki eserin birbirinden ne ölçüde farklı olduğunun tespitinin gerektiği sonucuna ulaşılmış olup, rapordaki bu yönde yapılan değerlendirmelerde; ana hikaye, yan öykülerin esası, karakter yapıları, örgüleme ve sahneleme ve diyaloglar bakımından önemli ölçüde benzeştiği, ana hikaye, yan öykülerin esası, karakter yapıları, örgüleme ve sahneleme ve diyaloglar bakımından önemli ölçüde benzeştiği, davaya konu film ve davalı senarist …’in senaryosu davacı senarist …’ın eserinin sadeleştirme yönünde revizyon edilmiş hali olduğu, davacı senaryosunun hususiyet taşıyan bir ameliye ile FSEK 6 anlamında işlenme eser olarak bir katkı sunulma düzeyine erişmediği raporda tespit olunduğu analşılmıştır.
Sonuç olarak; öyküsü davalı yapımcı …e ait olan … adlı sinema eserinin senaryosunun esas olarak davacı …’ın yazdığı, ancak yapım süreci içerisinde … tarafından yönetmen ve yapımcının görüşleri doğrultusunda ana hikaye, karakter yapıları, olay örgüsü ve akışı, sahneleme ve diyaloglar açısından revize edildiği başka bir deyişle editoryal bir çalışma olduğu ve yapılan bu müdahalelerin yönetmen revizyonu ölçüsünü aşmadığı yani davacı senaryosunun hususiyet taşıyan bir ameliye ile FSEK 6 anlamında işlenme eser olarak bir katkı sunulma düzeyine erişmediği raporda saptanmıştır.
Tüm dosya kapsamı, tanık beyanları celp olunan belgeler ve alanında uzman bilirkişi heyetince düzenlenen rapor içeriği izahı yapılan mevzuat kapsamında değerlendirildiğinde; davaya konu “…” isimli sineme eserinin senaryosunun hususiyet taşıdığı FSEK 2/1 anlamında “dil ve yazı ile ifade olunan ilim ve edebiyat eseri” olduğu noktasında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığı, yine bahse konu filmin yapımcısının davalı … olduğu noktasında uyuşmazlık bulunmadığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın davaya konu senaryonun kime ait olduğu ve senarist olarak kayıtlarda kimin yer alması gerektiği noktasında toplandığı, taraflar arasındaki kabuller de dikkate alındığında davalı … yapımcılığını üstlendiği ve öyküsü davalı yapımcıya ait hikâye fikri kapsamında davacı senarist ile anlaşmaya varıldığı, davacının davalı yapımcı …’den aldığı hikayeyi senaryolaştırdığı, davaya konu filmin başlığının önce “…” olarak belirlendiği, ancak daha sonra başlığın “…” olmasına karar verildiği, senaryonun davacı tarafça yazımı sonrasında filmin çekim sürecinde taraflar arasında iletişim sıkıntısından kaynaklı olarak davalı yapımcının diğer davalı senarist … ile çalışmış ise de filmin ana hikaye, yan öykülerin esası, karakter yapıları, örgüleme ve sahneleme ve diyaloglar bakımından davacıya ait senaryo ile önemli ölçüde benzeştiği, bu bağlamda davaya konu film ve davalı senarist …’in çekimdeki katkısının davacı senarist …’ın eserinin sadeleştirme yönünde revizyon edilmiş hali olduğu, davacı senaryosunun hususiyet taşıyan bir ameliye ile FSEK 6 anlamında işlenme eser olarak bir katkı sunulma düzeyine erişmediği, sektörde fiilen yer aldığı ve film çekim sürecine birebir şahitlik ettiği anlaşılan davacı tanığı … ‘nun beyanları dikkate alındığında davacıya ait senaryonun kullanıldığı ve davalı … katkısının editör düzeyinde kaldığı, senaristin çekimlere katılma gibi bir zorunluluğunun bulunmadığı, ilk jenerik listesinde davacının isminin listede yer almasına rağmen sonradan değiştirildiği, şu hale göre davacının davaya konu filmin senaristi olduğu, senarist olarak kayıtlarda yer alması gerekirken diğer davalı …’in senarist seviyesinde ya da işleme eser seviyesinde katkısı bulunmamasına rağmen kayıtlarda senarist olarak yer almasının hatalı olduğu anlaşılmakla davacının sübut bulan davasının kabulüne karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KABULÜ ile, davaya konu “…” isimli filmin senaristinin davacı … olduğunun TESPİTİNE, bu kapsamda davaya konu … sinema eseri için Kültür Bakanlığı tarafından verilen 02/02/2018 tarihli eser işletme belgesinin ve kayıt tescili için düzenlenen belgelerin senarist (senaryo yazarı yönünden) gerçeğe aykırı bilgi içerdiğinin TESPİTİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 54,40 TL karar harcından peşin yatırılan 35,90 TL’nin mahsubu ile kalan 18,50 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan: 2.366,00 TL bilirkişi ücreti, 634,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 3.000,50 TL ve 71,80 TL harç (peşin+başvuru) olmak üzere toplam 3.072,30 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 11/12/2020

Katip …
¸

Hakim …
¸

Bu belge 5070 sayılı elektronik imza kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır