Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/88 E. 2019/42 K. 29.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/82
KARAR NO : 2019/126

DAVA : Marka Tecavüzünün Tespiti, Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 26/04/2017
KARAR TARİHİ : 21/03/2019

Mahkememizde görülmekte bulunan marka tecavüzünün tespiti, maddi ve manevi tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili kurumun … markası ve ilgili şekil, logo, yazı sözcük ile ilgili olarak TPMK bünyesinde tescilli hak sahibi olduğunu, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında herhangi bir lisans veya kullanım sözleşmesinin mevcut olmadığını, davalı firmanın herhangi bir belge sertifika ve izne sahip olmaksızın “…” markalı ürünlerinin reklam görselinde “…” markasını haksız kullanımının söz konusu olduğunu, bu konuda Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulduğunu ve soruşturmanın halen devam ettiğini, davalının müvekkiline ait “…” markasını iltibasa meydan verecek şekilde kullandığını, müvekkilinin marka hakkına tecavüz ettiğini, davalının bu kullanımının bilinçli ve kasıtlı olduğunu, haksız ve izinsiz kullanımın 556 sayılı KHK’ya aykırılık teşkil ettiğini, davalının müvekkiline ait markayı kullanarak haksız avantaj sağladığını, müvekkiline ait markanın reklam gücü ve bilinirliğinden faydalanarak bu yolla haksız kazanç elde ettiğini, diğer yandan dünyaca bilinen bu markanın ayırt edici karakterine zarar vererek “…” markasını ve dolayısı ile müvekkili kurumu zarara uğrattığını, davalının eyleminin haksız ve kasıtlı olduğunu iddia ederek, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla 3.550 TL maddi, 10.650 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, müvekkili firmanın yerli üretim yaparak ihracat ve ithalat ve … marketleri hedefleyerek satış yapan, itibarlı bir şirket olduğunu, müvekkilinin satışını yaptığı dava konusu … marka yataklarını, kendi alanında tanınır ve itibarlı markalara üretim yapan dava dışı “… Ticaret A.Ş.” tarafından müvekkilinin siparişi üzerine ve aralarında var olan sözleşmeler uyarınca müvekkili şirket tarafından satışa sunulduğunu, müvekkilinin akdedilen sözleşmeye istinaden, dava dışı şirketin fabrikasında üretilen yaylı ürün grubuna sağlanan 10/03/1994-10/03/2017 tarihleri arasında geçerli TSE Uygunluk Belgesini esas alarak, aynı fabrikada aynı üretici tarafından aynı gruba ait olarak üretilen … markalı yaylı yatak ürününe ait reklamda davacı kurum marka işaretini kullandığını, bunu da dava dışı üretici firma ile sözleşmesel ilişkisine dayanarak yaptıklarını, reklamda davacının markasının kullanımının dava dışı şirketin tüm üretim izin ve onaylarını alarak dava konusu marka işaretini kullanmasından ileri geldiğini, müvekkilinin dava dışı şirket ile iş ilişkisini bitirdiğini, bitirdiktan sonra da hiçbir üründe davacı kurum markasını kullanmadığını, müvekkilinin tutumumun KHK 61 uyarınca sayılan fiillerden birine girmediğini, davacının tüketici nezdinde itibarının zedelenmesi iddiasının doğru olmadığını, müvekkili şirketin daha öncesinde … marka 3 boyutlu yataklarla ilgili bir tüketici şikayetine maruz kalmadığını, müvekkilinin ticari hayatta bilinen ve güvenilir bir şirket olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Dava, 556 sayılı KHK hükümleri uyarınca açılmış marka tecavüzünün tespiti, maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
Davacı vekilinin mahkememizce yapılan 21/03/2019 tarihli oturumda, karşı tarafın gerekli ödemeleri yaptığını, açmış oldukları davadan feragat ettiklerini, yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin olmadığını beyan ettiği anlaşılmıştır.
Davalı vekilinin mahkememizce yapılan 21/03/2019 tarihli oturumda, feragate bir diyeceklerinin olmadığını, yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin olmadığını beyan ettiği anaşılmıştır.
HMK.nun 307 ve devamı maddelerinde davadan feragat ve şekli açıkça belirtilmiştir. HMK 307. maddesi düzenlemesine göre feragat davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir.
Feragat beyanı dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır, hüküm ifade etmesi için karşı tarafın veya mahkemenin muvafakatine bağlı değildir (HMK 309. madde). Feragat hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir (HMK 310. Madde).
Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde davanın vaki feragat nedeniyle REDDİNE karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın vaki feragat nedeniyle REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca peşin yatırılan 242,51 TL’den 44,40 TL karar harcının mahsubu ile fazladan yatırıldığı anlaşılan 198,11 TL’nin karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Tarafların yargılama gideri ve vekalet ücreti talepleri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/03/2019

Katip …
¸

Hakim …
¸
Bu belge 5070 sayılı elektronik imza kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır