Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/83 E. 2021/292 K. 05.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/83
KARAR NO : 2021/292

DAVA : Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
DAVA TARİHİ : 28/04/2017
KARAR TARİHİ : 05/10/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; … ailesinin taşımacılık sektörü ile başladığı iş hayatında, geçen 89 yılı aşkın sürede çok büyük mesafeler katettiğini, başta insan taşımacılığı olmak üzere, kara taşımacılığı, deniz taşımacılığı, lojistik, inşaat ve enerji sektörlerinde gösterdiği üstün başarılarla Türkiye’nin en saygın ailelerinden biri haline geldiğini, … ailesi tarafından 09.07.2008 tarihinde yapılan protokolle; ailenin faaliyet gösterdiği iş kolları ve mal varlıkları üç kardeş (…/…/… varisleri) arasında paylaştırıldığını, buna göre kardeşlerden …’un birtakım iş kollarını ve mal varlıklarını, diğer kardeş olan …’un varisleri birtakım iş kollarını ve mal varlıklarını, merhum …’un ise bazı iş ve mal varlıklarını paylaştıklarını, Buna göre “Otobüs Grubu+ Tüm Otobüsler” in merhum …’a bırakıldığını, Protokolün 8. Maddesinin ilk fıkrasında tüm ailenin sahibi olduğu “…” markasının ise yine tüm ailenin ortağı bulunduğu … A.Ş. üzerinde bırakılmasına karar verildiğini, Bununla birlikte 8. Maddenin son fıkrasında da “…” markasının kullanım hakkının (lisans) “Otobüs işletmesi” alanında merhum …’a verildiğini, Son olarak, yine protokolün 8. Maddesinin ikinci fıkrasında “…” markasının başka bir tüzel ya da gerçek kişiye devrinin mümkün olmayacağının da kararlaştırıldığını, “…” markasının, … A.Ş. adına 1997 yılından bu yana pek çok şekilde (marka ve logo ile) tescil edildiğini, ayrıca … numarası ile tanınmış marka olarak da tescilli olduğunu, “…” markasının “Otobüs İşletmesi” alanında kullanım hakkı nın …’a ve dolayısıyla …’un varislerine ait olduğunu, müvekkili …’un merhum …’un evlatlarından biri olduğunu, müvekkilinin davalı şirketin hukuka aykırı fiilerini tespit etmesi akabinde derhal … 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … D.İş ve … 2. Fikri ve Sınai … D. İş sayılı dosyaları üzerinden davalının hukuka aykırı kullanımlarının mahkeme kanalıyla tespitini talep ettiğini, bu dosyalardan alınan bilirkişi raporlarında; davalının “… A.Ş.” adına tescilli … marka ve logosunu, hukuka aykırı bir şekilde birebir olarak kullandığı hususunun tespit edildiğini, müvekkilinin “…” markasının lisans (kullanma hakkı) sahibi olarak, söz konusu hukuka aykırılığı, … 6. Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye no.lu ihtarnamesi ile … A.Ş.’ye bildirdiğini ihtarnameye herhangi bir cevap verilmediğini, … A.Ş. nin “…” markasını “Otobüs İşletmesi” alanında otobüsler üzerinde, biletlerde, biletleme ofislerinde ve … alan adlı internet sitesinde kullandığının tespit edildiğini, davalının … markasını iltibas teşkil edecek şekilde ve lisans hakkı sahibi olan müvekkilinin izni olmak sazın kullandığını, bu markaların bilinirliğinden faydalandığını, davalının ticari faaliyetini … ve Ticaret A.Ş unvanı ile yürüttüğünü ve şirketi …’e bağlı bir şirketmiş gibi tanıttığından bahisle, davalnın, …” tescilli markasına doğan haklarına tecavüz teşkil eden fiilleri nedeniyle müvekkilinin mağduriyetinin işbu dava sonuçlarıncaya kadar önlenmesi amacıyla davalıya herhangi bir tebligat ve duruşma yapılmaksızın, Marka Hakkına Tecavüz ve Haksız Rekabet teşkil eden tüm faaliyetlerin durdurulması ve önlenmesi, bu bağlamda, “…” marka ve logosunun davalı tarafından otobüsler üzerinde, biletlerde, biletleme ofislerinde ve bunlarla sınırlı kalmamak kaydıyla tüm tanıtım unsurlarında (tabela, kartvizit, broşür , afiş vs.) kullanımının durdurulması, davalı tarafından kullanıları www … alan adlı internet sitesine erişimin engellenmesi, hususlarında ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davalımın eylemlerinin 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu anlamında marka hakkına tecavüz teşkil ettiğinin tespitine, marka hakkına tecavüz eden eylemlerin önlenmesi (men’ine) ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, bu bağlamda “…” marka ve logosunun davalı tarafından otobüsler üzerinde, biletlerde, biletleme ofislerinde ve bunlarla sınırlı kalmamak kaydıyla tüm tanıtım unsurlarında (tabela, kartvizit, broşür , afiş vs.) kullanımının durdurulmasına, davalı tarafından kullanılan www …. alan adlı internet sitesine erişimin engellenmesine, davalının haksız olarak kullandığı ticaret unvanından “…” ibaresinin terkinine ve verilecek hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davacının dava konusu yaptığı “…” markasının, davacının da dava dilekçesinde belirttiği üzere TPE nezdinde … AŞ adına tescilli olduğunu, 03.10.1986 tarihinde kurulan kuruluş tarihinde muris …’un ortak olduğu daha sonra da davacının da veraset yoluyla ortağı olduğu dava dışı … AŞ’nin “…” markasını yarattığı ve kurulduğu tarihten bugüne kadar kesintisiz olarak karayolu-otobüs yolcu taşımacılığı-turizm sektöründe kullandığını, daha sonra … AŞ’nin o dönemdeki ortakları arasında 10.05.1994 tarihinde … AŞ’nin kurularak tüm grup şirketlerinin holding çatısı atlında toplandığını, bu şirketin kurulmasından sonra ortaklık yapıları aynı olan grup şirketlerince yaratılan ve kullanılagelen markaların … AŞ adına tescil ettirildiğini, … AŞ tarafından karayolu ve otobüs taşımacılığı sektöründe yaratılan ve kullanılan “…” markasının da bunlardan biri olduğunu, 2008 yılında dava dışı … AŞ ve … AŞ’nin de yer aldığı ortaklık yapıları aynı olan … Grubu şirketlerinin davacının merhum mürisi …’un da yer aldığı kardeşler arasında paylaşılmasına karar verildiğini, malların paylaşımına ilişkin olan 09.08.2008 tarihli protokolün markaların kullanımının düzenlendiği 8. maddesinde; “Şirketler tarafından fiilen kullanılan marka ve logoların aynışekilde kullanılabileceği”nin düzenlendiğini, … markasını yaratan ve 1986 yılından beri otobüs ve karayolu yolcu taşımacılığı ve turizm sektöründe kullanan, davacının da ortakları arasında yer aldığı …AŞ’nin son yıllarda yaşadığı ekonomik problemler sebebi ile “…” markasının ciddi anlamda itibar kaybına uğradığını, müvekkili şirket ile dava dışı …AŞ arasında yapılan görüşmeler nelicesinde, müvekkil şirket ve … AŞ arasında 01.04.2016 tarihli “… Şirketi’nin marka ve yolcu taşımacılığına ait hak ve varlıklarının uzun süreli olarak kiralanmasına ilişkin sözleşme” akdedildiğini, bu sözleşme ile müvekkili şirketin, … AŞ’nin sahibi olduğu yolcu taşımacılığına ilişkin hak ve varlıkları ile “…” marka, logo, alan adları dahil tüm fikri ve smai haklarını kullanma hakkını 5 yıl süre ile kiraladığını ve 1986 yılından beri otobüs işletmeciliği ve yolcu taşımacılığı alanında … Seyahat tarafından kullanılagelen … markası aynı sektörde 01.04.2016 tarihinde kullanmaya başladığını, müvekkilinin sektörde itibar kaybına uğraya … markasını yeniden ayağa kaldırmak için büyük mücadeleler verdiğini bu amaçla büyük miktarda yatırım yaptığını ve yatırımlarına devam ettiğini, davacının … markasının kullanımı ile ilgili herhangi bir lisans veya başka bir hakkı bulunmadığını, davacının bu hak iddiasını markanın adına tescilli olduğu şirket olan … AŞ ‘nin eski ortaklarından muris merhum …’un varisi olmasına dayandırmaya çalıştığını, ancak … AŞ’nin o dönemdeki ortakları arasında yapılan 09.08.2008 tarihli protokolün hükümlerinin açık olduğunu, marka ve logoları kullanma hak ve yetkisinin sadece o döneme kadar markayı kullanan şirketlere verildiğini, o da davacının da ortağı olduğu … AŞ olduğunu, davacının davayı açmada taraf sıfatı bulunmadığını, davanın husumetten reddi gerektiğini, Marka kullanımı ile ilgili olarak müvekkili şirkete karşı sözleşmeye aykırılık olması durumunda yegane dava açabilecek kişinin kiralayan … AŞ olduğunu, müvekkili şirketin de marka ve alan adını kullanımının hukuki dayanağı olan 01.04.2016 tarihli sözleşme uyarınca …AŞ’ye karşı tüm yükümlülüklerini fazlasıyla yerine getirdiğini, müvekkili şirketin yetkili temsilcisi ile sözleşme yaptığı … AŞ ortakları arasındaki ihtilafın 3.kişi konumunda olan müvekkili şirketi hiçbir şekilde ilgilendirmediğini, müvekkili şirketin tek muhatabının …AŞ olduğunu beyanla , haksız ihtiyati tedbir talebinin reddine ve davacının tüm taleplerinin husumet yönünden reddine karar verilmesini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır.
Dosyada tarafların bildirdikleri tüm deliller toplanmış, Türk Patent ve Marka Kurumu Marka Dairesi Başkanlığından dava konusu markaya ilişkin kayıtlar istenmiş, teknik ve özel bilgi gerektirmesi nedeniyle bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınmıştır.
Dosyaya sunulan 07.03.2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle”… 09.07.2008 tarihli protokolün kardeşler arasında akdedildiği, …’i bağlayıcı herhangi bir imzanın bu protokolde yer almadığı, dolayısıyla dosya kapsamındaki delillere göre marka hakkı sahibi olan …’in “…” markasının kullanımı için herhangi bir kişiye lisans hakkı vermediği kanaati oluştuğu, Davacı tarafın murisinin hukuka uygun bir şekilde lisans hakkı sahibi olmadığı, dolayısıyla davacının da lisans hakkına sahip olmadığı, dava açma hakkının ise Mahkemenin takdirinde olduğu, Davalı tarafın “…” markasını kullanım hakkını entpa iddia ettiği …’in de …’den hukuka uygun şekilde lisans almış bir kişi olmadığı, lisans alınmış olsa dahi …’in davalı …’e marka kullanım hakkını verebilmesi için lisans sözleşmesinde kendisine bu hakkın ayrıca tanınmış olması gerektiği, nitekim somut bilgi ve belgeler ışığında bu hususun da vaki olmadığı…” sonuç ve kanaatinin bildirildiği, 03.10.2018 tarihli bilirkişi heyeti raporunda özetle”… ibareli markaların adına tescilli olduğu, … ibareleri bakımından lisans hakkı verme yetkisini haiz tek firma olan … A.Ş. ya da onun yetkilendirdiği kişi ya da firmalar tarafından davanın taraflarına verilmiş bir lisans sözleşmesinin bulunmadığı, heyetimiz tarafından aksi düşünülmekte ise de; Mahkeme tarafından 2008 tarihli protokol ile … A.Ş.’ye ait markaların kullanım hakkının tanındığı yönünde irade oluşur ise; davalı yan her ne kadar davaya konu 2008 tarihli protokol ile marka kullanım hakkı verilen …A,Ş’nden marka lisans hakkı aldığını iddia etmiş ise de; ilgili protokolün 8. Maddesinde … marka ve logosunun devrinin yasaklanmış olduğu, yalnızca protokolün taraflarına marka kullanım hakkı tanındığı görüldüğünden, davalının alt lisans hakkı sahibi olduğuna ilişkin iddialarının geçerli olarak kabul edilemeyeceği…” sonuç ve kanaatinin bildirildiği, 01.10.2018 tarihli ayrık bilirkişi raporunda özetle”… Dosya kapsamındaki mevcut belge ve bilgiler ışığında, üyesi bulunduğumuz heyetin tespitlerine katılmakla birlikte ek olarak, Aksi açık delillerle ispat edilmedikçe marka hakkı sahibinin ve markayı kiralamaya yetkili kişinin … A.Ş. olduğu, bu nedenle marka kira sözleşmesi bağlamında gerçekleştirilen markasal kullanımların marka hakkına tecavüz teşkil ettiği, Protokolde imzası bulunan kimselerin şirketin genel kurul üyelerinin tamamını içermesi halinde protokolün şirket genel kurulu tarafından akdedildiğinin kabul edilebileceği, ancak genel kurul üyelerinin tamamının protokolde imzasının bulunmadığının tespit edilmesi halinde protokolün şirketi bağlamayacağı, …A.Ş.’nin markayı kiralamaya yetkili olmadığı, davacının işbu davayı ikame etmeye yetkili olmadığı, aksi kabul halinde hakkın kötüye kullanımının da incelenmesi gerektiği…” sonuç ve kanaatinin bildirildiği anlaşılmıştır
KANAAT VE GEREKÇE
Dava 6769 Sayılı Kanun kapsamında açılmış marka hakkına tecavüzün tespiti, men’i, sonuçlarının ortadan kaldırılması, durdurulması, ticaret unvanının sicilden terkini taleplerine ilişkin davadır.
Davacı vekilinin iddiaları davalı … Ticaret A.Ş.’nin (… Ticaret), kendilerinin lisans sahibi oldukları “…” markalarını haksız olarak kullanarak marka hakkına tecavüz ettikleri yönündedir. Davalı … Ticaret tarafından da “…” markasının kullanıldığı hususu kabul edilmekte olup ancak bu kullanımın hukuka uygun şekilde, markayı kullanma hakkını devre yetkili kişilerden alınan yetki ile gerçekleştiği iddia edilmektedir. O halde marka hakkına tecavüz iddiasının değerlendirilmesi bakımından incelenmesi gereken öncelikli husus, 2008 tarihli protokol kapsamında tarafların geçerli bir lisans sözleşmesi çerçevesinde … markasını kullanıp kullanmadıkları, diğer bir ifadeyle tarafların hukuka uygun olarak markayı koruma/kullanma hakkına sahip olup olmadıklarıdır.
Davacı taraf 2008 yılında akdedilen protokole göre … markasını kullanma hakkının muris …’a bırakıldığını, bu nedenle marka kullanma hakkının kendisine ait olduğunu, … A.Ş. (… ) adına tescilli olan markanın davalı tarafından kullanılması nedeniyle …’e gerekli tedbirlerin alınması için başvuru yapıldığını ancak herhangi bir tedbir alınmaması üzerine işbu davayı açmak durumunda kaldığını iddia etmektedir. Bu çerçevede öncelikle 2008 tarihli protokol hükümleri incelenerek gerçekten de marka kullanma hakkının …tarafından muris …’a bırakılıp bırakılmadığının incelenmesi gerekir.
Öncelikle belirtelim ki, iddia markarın devredildiği yönünde olmayıp markayı kullanma hakkının devredildiği, yani lisans verildiği yönündedir. Lisans sözleşmeleri ilgili protokol akdedildiği tarihte yürürlükte bulunan 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin (KHK) 15. ve 20. vd. maddelerinde düzenlenmiş bulunmaktadır. KHK’nın 15. maddesi gereğince öncelikle lisans sözleşmelerinin yazılı şekilde akdedilmesi gerekmektedir. Yine KHK’nın 21. maddesine göre lisans inhisari veya inhisari olmayan şekilde verilebilmektedir. İnhisari lisans sahibi olah kişiler KHK 21/6”ya göre marka hakkının korunması için gerekli davaları açabilirken ve inhisari olmayan lisans sahipleri ancak KHK 21/7 hükmünde öngörülen şartlar dahilinde marka sahibine marka hakkının korunması için başvurmaları ancak marka sahibinin herhangi bir işlemde bulunmaması halinde mümkündür. KHK 21/4’e göre, lisans sözleşmesinde aksi belirtilmediği sürece, lisans alan lisanstan doğan haklarını devredemeyeceği gibi alt lisans da veremez. Lisans hakkı sahibinin hukuki durumu yukarıda ifade edildiği şekilde olmakla birlikte, somut olayın değerlendirilebilmesi açısından öncelikle varlığı iddia olunan lisans sözleşmesinin taraflarının ve bu kişilerin lisans verme hakkının bulunup bulunmadığının incelenmesi gerekmektedir.
Taraflarca da kabul edildiği üzere marka hakkı sahibinin … olduğu konusunda herhangi| bir tereddüt bulunmamaktadır. Nitekim uyuşmazlığa konu olan …, …, …, … tescil numaralı sözcük ve şekil markalarının tescil bilgileri incelendiğinde, tüm markaların … adına kayıtlı olduğu görülmektedir. Şu halde marka hakkının sahibi … olduğuna göre, lisans verme hakkının sahibi de ancak … olacaktır. Davacı tarafın iddiası bu açıdan değerlendirildiğinde, muris …’a lisans hakkı verilebilmesi için … ile … veya bu kişilerin temsilcileri arasında akdedilen yazılı bir lisans sözleşmesinin varlığı gerekmektedir.
Dosyaya sunulu deliller incelendiğinde, davacı tarafın lisans hakkının varlığına dair dayanak göstermiş olduğu 09.07.2008 tarihli protokolün … tarafından değil, çeşitli … Şirketlerinde pay sahibi olan …, … ve …’un varisleri arasında imzalandığı görülmektedir. Kaldı ki protokolün tarafları arasında yapılan taksime göre belirlenen (A), (B) ve (C) gruplarına dahil edilen şirketler ve malvarlığı unsurları incelendiğinde, …’in bu gruplar içerisinde de yer almadığı görülmektedir. … şirketi bir anonim şirket olduğuna göre, temsile yetkili orgarı olan yönetim kurulu veya ayrıca yetkilendirilen kişiler tarafından şirket adına imzalanmayan bir sözleşmenin …’i bağladığı söylenemeyecektir. Bu meyanda mezkur protokol çerçevesinde davacının murisi …’a lisans hakkı verildiğinin, dolayısıyla davacının da lisans hakkı sahibi olduğunun kabulü mümkün değildir. O halde davacının hukuka uygun şekilde lisans hakkı sahibi olmadığı sonucuna varılmaktadır.
6100 sayılı HMK’nin 114. maddesi uyarınca, aktif husumet ehliyeti dava şartı olup, aynı Kanunun 115. maddesi uyarınca, dava şartı noksanlığını taraflar her zaman ileri sürebilecekleri gibi, mahkemelerin de yargılamanın her aşamasında dava şartlarının mevcut olup olmadığını araştırması gereklidir.
Tüm bu açıklamalar muvacehesinde 09.07.2008 tarihli protokolün kardeşler arasında akdedildiği, …’i bağlayıcı herhangi bir imzanın bu protokolde yer almadığı, dolayısıyla dosya kapsamındaki delillere göre marka hakkı sahibi olan …’in “…” markasının kullanımı için herhangi bir kişiye lisans hakkı vermediği, davacı tarafın murisinin hukuka uygun bir şekilde lisans hakkı sahibi olmadığı, dolayısıyla davacının da lisans hakkına sahip olmadığı, bu nedenlerle davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığı anlaşılmakla davanın 6100 sy. HMK 114/1-d ve 115/1, 2 md.’leri gereği usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın husumet yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 59,30 TL karar harcından peşin yatırılan 31,40 TL’nin mahsubu ile kalan 27,90 TL bakiye karar harcının davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı vekili yararına hesap olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 05/10/2021

Katip

Hakim

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında E-İmza ile imzalanmıştır.