Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/779 E. 2019/156 K. 25.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/779
KARAR NO : 2019/156

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/12/2017
KARAR TARİHİ : 25/04/2019

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin geçmişte “…” ismiyle bir marka sahibi olup ticari faaliyette bulunduğunu, ancak 2004 yılında ekonomik bazı sıkıntılar sebebiyle faaliyetine son verdiğini, ekonomik olarak hazır olduğunda tekrar ayakkabı üretmek amacıyla, piyasadaki itibarı ve bilinirliği nedeniyle aynı markayı kullanmayı hedeflediğini ve daha önceden tescil altına aldırmadığı “…” ibaresini korumak maksadıyla TPE’ye başvurduğunu, bu başvurusunun davalıya ait “…” markası sebebiyle reddedildiğini, davalının “…” markası altında sadece kot pantolon ürettiğini, ayakkabı imalatı, satışı, ihracat yahut ithali ve istifleme anlamında herhangi bir faaliyeti bulunmadığını, başvuru tarihinden itibaren ve yenileme süresinde de hiçbir faaliyette bulunmadığını, bir çok alanda tescil edilen markanın, faaliyette bulunmadığı halde rekabet kurallarına aykırı ve kötü niyetli olarak davalı tarafın hakimiyetinde olduğundan bahisle, davalıya ait “…” markasının ayakkabıyı da kapsayan kullanılmayan alanı bakımından iptaline karar verilmesini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 1995 yılında tüzel kişilik kazanarak ticari faaliyetine başladığını, hazır giyim, tekstil, konfeksiyon ve ayakkabı ürünlerinin üretimi, satım ve pazarlaması, ihracat ve ithalatı alanlarında faaliyet gösterdiğini, müvekkili şirket tarafından üretilen, satılan ve ihraç edilen tüm ürünlerin, Türk Patent ve Marka Kurumunda müvekkil şirket adına tescilli değişik marka adları altında piyasaya sürüldüğünü, müvekkili şirket adına tescilli bulunan bütün markaların, tüm ülke sathında bilinen ve tanınmış markalar olduğunu, davacı tarafından davaya konu edilen “…” markasının, Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde … tescil numarası ile 07.02.1997 tarihinde müvekkili şirket adına tescil edilip koruma altına alındığını ve koruma kapsamındaki tüm sınıflarda üretilen ve/veya satılan ürünlerde çok ciddi bir şekilde kullanıldığını, müvekkili adına tescilli marka adıyla üretilen ve/veya satılan kot ve kumaş pantolon, gömlek, kazak, mont, pardesü ve ayakkabı gibi dış giyim ürünlerinin birbirleriyle bağlantılı ürünler olduğunu, bu ürünlerden bir kısmının aynı marka adıyla üretilmesi veya satılmasının tescilli marka ile iltibas oluşturacağını ve tüketiciler nezdinde de yanılgıya neden olabileceğini, davacı tarafın, müvekkili adına tescilli markanın, ayakkabı sınıfı bakımından kısmen hükümsüzlüğünü talep etmesinin hukuka uygunluğunun bulunmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Dava, 6769 sayılı SMK hükümleri uyarınca açılmış, davalıya ait “…” markasının ayakkabıyı da kapsayan kullanılmayan alanı bakımından iptali ve sicilden terkini talepli davadır.
Dosyada tarafların bildirdikleri tüm deliller toplanmış, TPMK kayıtları getirtilmiş özel ve teknik bilgi gerektirmesi nedeniyle bilirkişi raporu alınmıştır.
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan gelen kayıtların incelenmesinde, … tescil nolu “… şekil” ibareli markanın sahibinin … Ticaret Limited Şirketi olduğu, 10, 25 ve 28. emtia sınıfları bakımından tescilli olduğu anlaşılmıştır.
Yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde; davalı şirketin incelenen 2013, 2014, 2015, 2016 ve 2017 yılları ticari defterinin 6102 sayılı TTK 64-66 maddelerine göre yaptırılması gereken açılış ve kapanış tasdiklerinin zamanında ve usulüne uygun şekilde yaptırıldığı, ticari defterlerin sahibi lehine delil olabileceği, … markasının … tescil numarası ile 19.06.1997 tarihinde davalı şirket adına 10. 25. 28. Emtia Sınıflarında tescil edildiği, 556 Sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 40. Maddesi gereğince 18/06/2017 tarihinden itibaren ON YIL müddetle yenilendiği, davalı şirkette, ticari defterlerin incelendiği dönemde alınan ve satılan ürünlere ilişkin bir Stok Hareket Listesi tespit edilmediği, şirketin düzenlediği satış faturaları üzerinde ünvan ile birlikte “… + Şekil” markasının bulunduğunu, şirket ticari defter ve belgelerinde incelenen dönemde; iplik, Şort, Pantolon, Kumaş, Kemer, Ceket, Gömlek, Etek ürün çeşitleri satışları ve fason dikim faaliyetlerinin yoğun şekilde yapıldığı, incelenen dönemde 3.048 çift ayakkabının 74.229,40 TL Tutar ile satıldığı hususlarının tespit edildiği ve “…Davalı tarafın … numara ile tescilli “… şekil” markasını 25.sınıfta yer alan ayakkabı emtiaları bakımından ciddi olarak kullanmadığı, davalı tarafın markasını ayakkabı ürünlerinde ciddi olarak kullandığını ispatlayamaması sebebiyle SMK m.9 uyarınca markanın tescil edildiği 25.sınıfın alt grubu “çoraplar, ayak giysileri, konçlar, sayalar” ürünleri bakımından markanın kısmi iptalinin söz konusu olabileceği…” kanaatine varıldığı anlaşılmıştır.
SMK’da yapılan yasal düzenleme uyarınca markanın iptali için başvurular Türk Patent ve Marka Kuruntuna yapılabilecektir. Ancak Kurum içi iptal yolunun uygulanması SMK 4 nın yürürlüğe girdiği 10.01.2017 tarihinden itibaren 7 yıl sonra uygulanacaktır. Bu aşamada İptal yetkisi Mahkemeler tarafından kullanılmaktadır.
SMK’nın “Markanın kullanılması” başlıklı Madde 9- “(1) Tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde haklı bir sebep olmadan tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından marka sahibi tarafından Türkiye ’de ciddi biçimde kullanılmayan ya da kullanımına beş yıl kesintisiz ara verilen markanın iptaline karar verilir.
(2) Aşağıda belirtilen durumlar da birinci fikra anlamında markayı kullanma kabul edilir:
a) Markanın ayırt edici karakteri değiştirilmeden farklı unsurlarla kullanılması.
b) Markanın sadece ihracat amacıyla mal veya ambalajlarında kullanılması,
(3) Markanın, marka sahibinin izni ile kullanılması da marka sahibi tarafından kullanım olarak kabul edilir.” hükümlerine amirdir.
SMK marka sahibine marka tescilinin kullanımı konusunda yükümlülük getirmiştir. Marka sahibinin 5 yıllık hoşgörü süresi içinde tescil ettirdiği markayı kullanması gerekmektedir. Bu düzenlemenin amacı marka sicilinin gereksiz tescillerle işgal edilmesinin ve markayı kullanmayacak kişilerin seçip tescil ettirmesinin önüne geçilmesidir. Marka sahibinin markayı kullanmaması halinde iptal edilebilecektir.
Marka kullanımının “ciddi” olması gerektiği düzenlenmiştir. Kullanım pazar yaratabilmek için ciddi bir ölçüde olmalıdır. Marka sahibi bizzat veya izin vermek suretiyle 3. kişi aracılığıyla markasını kullanabilir. Markayı ciddi bir şekilde kullanma, markadan işlevlerine uygun bir tarzda yarar elde edecek, yani onun malın veya hizmetin piyasada tanınmasını ve diğer işletmelerin mal ve hizmetlerinden ayrılmasını sağlayacak şekilde ve yoğunlukla piyasada veya piyasaya hitap eden, piyasayı etkileyen yerlerde kullanılması demektir. Bu tanımdan markanın piyasada veya reklam, katalog, tanıtma malzemesi gibi yerlerde kullanılması, kullanma yoğunluğu ve markadan ekonomik yarar elde etme unsurlun ön plana çıkmaktadır. Markanın iptal yaptırımı ile karşılaşmamak için birkaç kere malın veya ambalajın üstüne konulması, bir hizmetle ilgilendirilmesi görünüşte kullanma sayılmaktadır.
SMK md.26 da markanın iptal halleri ve iptal talebi düzenlenmiştir, SMK md. 26/ 4 uyarınca; “Markanın, beş yıllık sürenin dolması ile iptal talebinin Kuruma sunulduğu tarih arasında tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından ciddi biçimde kullanılmış olması hâlindetbirinci fıkranın (a) bendine ilişkin iptal talepleri reddedilir. İptal talebinde bulunulacağı düşünülerek kullanım gerçekleşmişse talebin Kuruma sunulmasından önceki üç ay içinde gerçekleşen kullanım dikkate alınmaz ” şeklindedir.
Markanın kullanıldığı yönündeki ispat yükü davalıya ait olup bu kapsamda davalının ticari defterleri üzerinde bilirkişilerce inceleme gerçekleştirilmiş yapılan incelemede, davalı şirkette incelenen dönemde 3.048 çift Ayakkabının 74.229,40 TL Tutar ile satıldığı, davalı tarafından 5 yıllık inceleme döneminde 4 adet fatura düzenlendiği, ilk iki faturanın 2015 yılına diğer 2 faturanın 2017 yılına ait olduğu, 03.11.2015 tarihli fatura ile 106 adet, 18.11.2015 tarihli fatura ile 92 adet ve 15.08.2017 tarihli fatura ile 100 adet ayakkabı satışı yapıldığı tespit edilmiştir. Davalının 2.750 adet olarak en yüksek ayakkabı satışının 13.11.2017 tarihinde yapıldığı; sözkonusu tarihin davacının 24.10.2017 tarihli Türk Patent ve Marka Kurum una yapılan marka başvurusundan sonra ve iş bu davanın açılma tarihi olan 20.12.2017 tarihinden yaklaşık 1 ay önce olduğu anlaşılmıştır. Davalının marka kullanımının markadan işlevlerine uygun bir tarzda yarar elde edecek şekilde yani onun malın veya hizmetin piyasada tanınmasını ve diğer işletmelerin mal ve hizmetlerinden ayrılmasını sağlayacak şekilde ve yoğunlukla piyasada veya piyasaya hitap eden, piyasayı etkileyen yerlerde kullanılmadığı, yapılan kullanımın görünüşte olduğu ve davalının ayakkabı ürünleri için marka kullanımının SMK kapsamında ciddi olmadığı anlaşılmaktadır.
Markanın tescil edildiği mal ve hizmetlerin bir kısmı için kullanıldığı halde, bir kısmı için kullanılmamış ise kısmi iptali mümkün olmaktadır. Yargıtay 11. HD1 nin 17.02.2011 tarihlî 2009/3224 Esas ve 2011/1805 sayılı kararı;”…Bu durumda mahkemece davalının kullanıma dair sunduğu delillerin dava konusu 138085 sayılı markanın tescilli olduğu her bir emtia için ayrı ayrı değerlendirilmesi suretiyle davalının markasının kullanılmadığı mallar yönünden kısmen hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerekirken dava konusu markanın 25. Sınıf emtia üzerinde kullandığına dair yetersiz değerlendirme ve kararda yazılı gerekçeyle davanın reddi dahi isabetli olmadığından kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir…” şeklindedir.
Davalının … numaralı ” … şekil” markası 25, Sınıfla “Giysiler (iç ve dış giysiler): iç çamaşırları, külot, sütyen,jüpon, kaşkorse, body, korse, jartiyer, sabahlıklar, gecelikler, kot giysiler, palto, manto, kaban, pardesü, trençkot, mont, ceket, pantolon, etek, elbise, yelek, gömlek tişört, bluz, şortlar, bermuda şortlar, tulumlar, iç elbiseleri, okul önlükleri, rahat giysiler, spor yaparken giyilen giysiler, banyo ve plaj giysileri, pareolar, büstiyerler, Çoraplar, Ayak giysileri: Konçlar, sayalar. Baş giysileri: başlıklar, şapkalar, haç örtüleri. Aksekuarlar: pantolon askıları, giysi ilaveleri, kemer, kravat, papyon, eldiven, şal, kol bantları, baş bantları, bileklikler, dizlikler, suspansuvarlar.” için 07.02.2001 tarihinden beri tescilli olduğu, davalının markasını ayak giysileri yönünden pazar yaratıcı biçimde ciddi kullanımının olmadığı anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı ve alınan bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; markanın tescilli bulunduğu mal ve hizmetler yönünden ciddi kullanımında ispat yükünün davalıda bulunduğu, davalının adına … numara ile tescilli “…+ şekil” markasını 25. sınıfa alt gruplarında yer alan “Çoraplar, Ayak giysileri, Konçlar, Sayalar” emtiaları bakımından markadan işlevlerine uygun bir tarzda yarar elde edecek şekilde yani onun malın veya hizmetin piyasada tanınmasını ve diğer işletmelerin mal ve hizmetlerinden ayrılmasını sağlayacak şekilde ve yoğunlukla, piyasada veya piyasaya hitap eden, piyasayı etkileyen şekilde kullanılmadığı, yapılan kullanımın SMK kapsamında tescil korumasını sağlayacak ciddi kullanım olarak değerlendirilemeyeceğine kanaat getirilmekle davacının sübut bulan davasının kabulü yönünde aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KABULÜ ile davalı adına … numara ile tescilli …+ şekil markasının 25. sınıfa alt gruplarında yer alan “Çoraplar, Ayak giysileri,: Konçlar, sayalar” emtiaları bakımından kısmen iptaline ve bu emtialar yönünden sicilden terkinine,
2-Alınması gereken 44,40 TL karar harcından peşin yatırılan 31,40 TL’nin mahsubu ile kalan 13,00 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsiline,
3-Davacı yargılamada kendini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT’sine göre tespit olunan 3.931,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Davacı tarafından yapılan: 2.100,00 TL bilirkişi ücreti, 282,25 TL posta gideri olmak üzere toplam 2.382,25 TL ve 62,80 TL harç (peşin+başvuru) olmak üzere toplam 2.445, 05 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 25/04/2019

Katip …
¸

Hakim …
¸

Bu belge 5070 sayılı elektronik imza kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır