Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/775 E. 2020/424 K. 01.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/775
KARAR NO : 2020/424

DAVA : Maddi ve Manevi Tazminat (Fikir ve Sanat Eseri Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/12/2017
KARAR TARİHİ : 01/12/2020

Mahkememizde görülmekte bulunan Tazminat (Fikir Ve Sanat Eseri Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkiline ait “…” ve ” …” isimli eserlerin, davalı tarafça yapımcılığı ve yayımcılığı yapılan “…” ve “…” ve “…” adlı yarışma programlarında, ülke çapında yayın yapan ve çok izlenen televizyon kanallarında ve bizzat kendisine ait … adresinden yayın yapan internet kanalında izinsiz olarak kullanıldığını, taraflar arasında bir sözleşme olmadığını belirterek, Fsek m.68 kapsamında 15.000,00 TL manevi tazminat ve 15.000,00 TL maddi tazminatın üç katı bedelin tazminini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davaya konu programların, müzik yarışma programları olduğunu, bu tarz müzik yarışma programlarında, bir takım müzik eserlerinin kullanıldığı süresinde gerekli bildirimlerin yapıldığını ve bunların delil olarak dosyaya sunulacağını, Davacı tarafça dava dilekçesinde öngörülen bedellerin fahiş olduğunu, ayrıca yarışma programlarının kısa sürede güncelliğini yitirdiğini, televizyonlarda defalarca yayınlanmadığını, söz konusu videoların halen müvekkiline ait internet sitesinde yayınlanmadığını, izinsiz kullanımın olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkememizce Kültür Bakanlığından davaya konu eserlerin eser işletme belgelerinin tasdikli suretleri, … davaya konu eserlere ilişkin kayıtlar ve …’e şirketinden dava konusuna ilişkin emsal bedeller getirtilmiş olup, özel ve teknik bilgi gerektirmesi nedeniyle bilirkişi raporu aldırılmıştır.
Mahkememize sunulan ilk bilirkişi raporunda özetle; Davaya konu şarkıların FSEK 3.maddesi anlamında müzik eseri oldukları, Kültür Bakanlığı tarafından gönderilen fonogram kayıt tescil belgelerine ve …’ın 07.06.2017 tarihli dava dilekçesi ekindeki yazısı birlikte değerlendirildiğinde davacının her iki eserin söz yazarı ve bestecisi olduğu bu çerçevede bu eserlerin FSEK m.11 ‘deki karine çerçevesinde eser sahibi olduğu, dosyada davacının iddia ettiği kullanımlara ilişkin CD veya kayıt bulunmamakla biriikte dava dilekçesi ekinde sunulan 07.06.2017 tarihli … yazısına itibar edilmesi halinde, … İsimli müzik eserinin … yarışmasında 13 kez … yarışmasında 4 kez olmak üzere toplamda 17 kez kullanıldığı, … isimli müzik eserinin … yarışmasında 1 kez kullanılmış olduğu, vaki kullanımın izinsiz olması nedeniyle FSEK m.24’te düzenlenen temsil hakkının ihlal edilmiş olduğu, Davacı tarafından mali hak ihlali nedeniyle talep edilecek telif bedelinin toplam 9.100,00 TL olduğu ve bu bedelin 3 katı olan 27.300 TL’nin FSEK 60 çerçevesinde talep edilebileceği, dosyada kullanıma ilişkin herhangi bir kayıt veya CD sunulmadığından davacının bahsettiği gibi eserlerde değişiklik, eser sahibi olarak belirtilmeme gibi hususların tespit edilemediğinden manevi tazminata ilişkin değerlendirme yapılamadığı görüş ve kanaati bildirilmiştir.
Davacılar vekilinin itirazı üzerine, bilişim uzmanı eklenmek suretiyle alınan ek raporda davaya konu şarkıların izinsiz kullanımı nedeniyle 13.650,00 TL telif bedeli hesaplanabileceği, internet adreslerinde ki incelemede bır kısım linklerde davacının eser sahibi olarak isminin belirtilmediği, bu anlamda Fsek m.15 gereği eser sahibinin manevi haklarının ihlal edildiği görüş ve kanaati bildilmiştir.
KANAAT VE GEREKÇE
Dava 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu Uyarınca Hak Sahipliğinden Kaynaklanan Hakların İzinsiz Kullanımı nedeniyle Maddi ve Manevi Tazminat talepli davadır.
Eser Vasfı Yönünden Yapılan Değerlendirme
Yargıtay kararlarına göre, FSEK kapsamındaki uyuşmazlıkta dava konusu fikri ürünün “eser” niteliği taşıyıp taşımadığı re’sen araştırılmalıdır. FSEK in 1/B maddesinde öngörülen tanım dikkate alındığında bir fikir ve sanat ürününün eser olarak nitelendirilebîlmesi için iki unsuru haiz olması gerekir. Bunlardan ilki, fikir ve sanat ürününün sahibinin hususiyetini taşıması, İkincisi ise kanunda sayılan eser kategorilerinden birine dahil olmasıdır Doktrinde, bu unsurlardan ilkine sübjektif unsur’ veya esasa ilişkin şart, İkincisine ise objektif unsur veya şekle ilişkin şart denilmektedir. Sübjektif unsur gereğince, bir fikir ve sanat ürününün eser olarak kabul edilebilmesi için, bu ürünün onu meydana getiren kişinin “hususiyetini” taşıması gerekmektedir. Başka bir deyişle eser onu yaratan zihnin bireyselliğini gösteren özellikler taşımalıdır. Objektif unsur gereğince, bir fikir ve sanat ürününün hukuk alanında korunmayı hak edebilmesi için, sahibinin hususiyet arz eden fikri çabasının somut neticesi olması gerekir. Başka bir deyişle bu fikri çaba gözle görülebilir, elle tutulabilir , kulakla duyulabilir, kısaca algılanabilir olmalıdır. Fikir ve düşünceler, ancak bir şekle büründüğünde yani eser formunda açıklığında fikri hukuk kapsamına girer. Diğer taraftan eserde algılanabilir olma dışında düşüncenin açıklanış formatı da önemlidir. Yani fikir ve sanat ürününün FSEK’te öngörülmüş olan düşünceyi ifade formatlarından birine dahil olması gerekir. FSEK’te eser formatları olarak, ilim ve edebiyat eserleri, musiki eserleri, güzel sanat eserleri, sinema eserleri ve bağlı eser olarak kabul edilen işlenme eserler gösterilmiştir Dolayısıyla bir fikir ve sanat ürününü bu formatlardan birine sokmak mümkün değilse, onu kanuna göre eser saymak ve korumak da mümkün olmayacaktır.
Dava konusu uyuşmazlıktaki şarkıların eser vasfını haiz olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir. … FSEK’in 3. maddesinde; her nevi sözlü ve sözsüz besteler” olarak tanımlanmıştır. …, bir muhtevayı seslerle ifade eden, kulak vasıtasıyla istifade edilebilecek sanat eserleridir…. ifade aracı sestir. Seslerin bir müzik aletinden, elektronik araçlardan veya İnsan gırtlağından çıkması, seslerin güzel ya da çirkin olması, eserin musiki eser olmasını engellemez. Diğer taraftan seslerin eser niteliğinde olması için notalarla yahut manyetik bant veya plakla tespit edilmesine de gerek yoktur Ancak tespit, eser olabilme ve korunma açısından şart olmamakla beraber, eserin kalıcılığının sağlanması ve tekrar edilebilirlik açısından önemlidir. Aynca müzik parçasının melodi ve harmoniye sahip olup olmaması da önem taşımaz, modem atonal müzik eserleri de himaye görür.
Somut olayda; davaya konu “…” ve ‘…” İsimli şarkıların melodi ile yarattığı ahenk, sıra bağlılık ve ritim yönüyle hususiyet arz eden FSEK 3 anlamında müzik eseri oldukları tespit edilmiştir..
Eser Sahipliği Yönünden Değerlendirme
Yargıtay kararlarında FSEK kapsamındaki uyuşmazlıklarda, “eser sahipliği” ya da hak sahipliği sıfatının da re’sen gözetilmesi gereğine işaret edilmektedir. Dolayısıyla huzurdaki davada da, uyuşmazlık konusu fikri ürünlere ilişkin “eser sahipliği” ya da hak sahipliği sıfatının re’sen irdelenmesi gerekmektedir. Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu nda eser sahipliği veya hak sahipliği ile ilgili çeşitli karinelere yer verilmiştir.
FSEK md 11 hükmüne göre; “Yayımlanmış eser nüshalarında veya bir güzel sanat eserinin aslında, o esenn sahibi olarak adını veya bunun yerine tanınmış müstear adını kullanan kimse, aksi sabit oluncaya kadar o eserin sahibi sayılır. Umumi yerlerde veya radyo-televizyon aracılığı ile verilen konferans ve temsillerde, mutat şekilde eser sahibi olarak tanıtılan kimse o eserin sahibi sayılır; meğer ki, birinci fıkradaki karine yoluyla diğer bir kimse eser sahibi sayılsın.
… eser sahipliği ile ilgili olarak şu hususlara değinmekte de fayda vardır. Bir musiki eserin güftesi veya bestesi aynı kişiye ait olabileceği gibi, eserin güftesinin veya bestesinin farklı kişilere ait olması da mümkündür. Güftesi ve bestesi farklı kişilere ait olan musiki eserlerinin de FSEK md.9 anlamında “ortak eseri durumu söz konusudur. Yani beste ve güfte kendi başına eser olma vasfını korumaktadır Zira, güfte bağımsız bir ilim ve edebiyat eseri iken, beste bağımsız bir müzik eseridir ve sahipleri buniar üzerinde münferiden tasarrufta bulunabilirler.
Somut olaya dönüldüğünde; dosyada mübrez Kültür Bakanlığı tarafından gönderilen fonogram kayıt tescil belgelerine ve …’ın 07.06.2017 tarihli dava dilekçesi ekindeki yazısı birlikte değerlendirildiğinde davacının her iki eserin söz yazarı ve bestecisi olduğu bu çerçevede bu eserlerin FSEK md. 11’deki karine çerçevesinde eser sahibi olduğu kanaatine varılmıştır.
Dosyada davacının iddia ettiği kullanımlara ilişkin CD veya kayıt bulunmamakla birlikte dava dilekçesi ekinde sunulan 07 06.2017 tarihli … kayıtlarında … isimli müzik eseri … yarışmasında 13 kez … yarışmasında 4 kez olmak üzere toplamda 17 kez kullanılmıştır. … isimli müzik eseri isimli müzik eseri … yarışmasında 1 kez kullanılmıştır.
Davaya konu uyuşmazlık davacının eser sahibi olduğu 2 adet müzik eserinin yarışmada icrasının hangi hakkın ihlali olduğu ve somut uyuşmazlıkta bu kullanımın hak ihlali sayılıp sayılmayacağı noktasında toplanmaktadır.
Davaya konu musiki eserlerinin yarışmada icrası başka bir deyişle okunması bir musiki eserinin söylenmesi, seslendirmesi FSEK m.24’te eser sahibinin mali hakları arasında düzenlenen temsil hakkı kapsamında olabilir. Eser sahibinin mali haklarından biri olan temsil hakkı, FSEK m 24 te düzenlenmiştir. Anılan bu hükme göre, ‘bir eserden doğrudan doğruya yahut işaret, ses veya resim nakline yarayan aletlerle umumi mahallerde okumak, çalmak, oynamak ve göstermek gibi temsil suretiyle faydalanma hakkı münhasıran eser sahibine aittir. Temsilin umuma arz edilmek üzene vuku bulduğu mahalden başka bir yere teknik vasıta ile nakli de eser sahibine aittir. Temsil hakkı; eser sahibinin veya meslek birliğine üye olması halinde, yetki belgesinde belirttiği yetkiler çerçevesinde meslek birliğinin yazılı izni olmadan, diğer gerçek ve tüzel kişilerce kullanılamaz. Ancak 33 üncü ve 43 üncü maddelerdeki hükümler saklıdır. Temsil hakkı için kural olarak eser sahibinden veya hak sahiplerinden izin alınması şarttır. Diğer taraftan FSEK m,33 ve 43 üncü maddede belirtilen bir istisna söz konusu ise temsil hakkının ihlali de söz konusu olmayacağından davaya konu somut uyuşmazlık yönünden bu istinasların uygulanıp uygulanmayacağının da değerlendirilmesi gerekir. Bu istisnalardan ilki olan FSEK m.33 hükmüne göre, “yayımlanmış bir eserin, tüm eğitim ve öğretim kurumfannda, yüz yüze eğitim ve öğretim maksadıyla doğrudan veya dolaylı kar amacı girmeksizin temsili, eser sahibinin ve eserin adının mutat şekilde açıklanması şartıyla serbesttir. Davaya konu uyuşmazlıkta davalının eylemi eğitim ve öğretim maksadına yönelik olmadığından FSEK m.33’teki istisnanın işbu uyuşmazlıkta uygulanması söz konusu olamayacaktır.
İkinci istisnayı düzenleyen FSEK m.43 hükmüne göre ise; “ Radyo- televizyon kuruluşları, uydu ve kablolu yayın kuruluşları ile mevcut veya ileride bulunacak teknik imkanlardan yararlanarak yayın ve/veya iletim yapacak kuruluşlar, yayınlarında yararlanacakları opera, bale, tiyatro ve benzeri sahneye konmuş eserlerle ilgili olarak hak sahiplerinden önceden izin almak zorundadırlar. Bu kuruluşlar sahneye konmuş eserler dışında kalan eser, icra, fonogram ve yapımlar için ilgili olan meslek birlikleri ile 52 nci maddeye uygun sözleşme yaparak izin almak, söz konusu yayın ve/veya iletimlere ilişkin ödemeleri bu birliklere yapmak ve kullandıktan eser, icra, fonogram ve yapımlara ilişkin listeleri bu birliklere bildirmek zorundadırlar,’’. Bu hüküm ile ilgili olarak davalı taraf davaya konu esefler yönünden meslek birliklerinden izin aldığını iddia etmiştir. Dosyada bu hususta herhangi bir delil bulunmamakla birlikte genel olarak meslek birlikleri ile yapılan sözleşmelerde verilen yetki TV Yayın İstasyonunun programlarında Umuma İletim Hakkı kapsamında kullanılmasıyla sınırlı olup, FSEK’ten ve diğer mevzuattan doğan diğer mali haklan içermemektedir. FSEK m.25 hükmüne göne; ‘bir eserin aslını veya çoğaltılmış nüshalarını, radyo-televizyon, uydu ve kablo gibi telli veya telsiz yayın yapan kuruluşlar vasıtasıyla veya dijital iletim de dahil olmak üzere işaret ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla yayınlanması ve yayınlanan eserlerin bu kuruluşların yayınlarından alınarak başka yayın kuruluşları tarafından yeniden yayınlanması suretiyle umuma iletilmesi hakkı münhasıran eser sahibine aittir. Eser sahibi, eserinin aslı ya da çoğaltılmış nüsbalannın telli veya telsiz araçlarla satışı veya diğer biçimlerde umuma dağıtılmasına veya sunulmasına ve gerçek kişilerin seçtikleri yer ve zamanda eserine erişimini sağlamak suretiyle umuma iletimine izin vermek veya yasaklamak hakkına da sahiptir. Bu madde ile düzenlenen umuma iletim yoluyla eserlerin dağıtım ve sunumu eser sahibinin yayma hakkını ihlal etmez FSEK.m.25 te tanzim edilen umuma iletim hakkı FSEK md.24’teki temsil hakkından farklı bir mali hak türü olup, anılan sözleşmede temsil hakkının da devredildiğine dair bir hüküm olmadığından, televizyon kanalındaki yayınlarda musiki eserinin başka bir kişi tarafından seslendirilebilmesi, başka bir deyişle eserinin, dinleyici veya seyircilere okumak, suretiyle sunulması yani doğrudan temsil için, eser sahibi veya mirasçılarından izin alınması gereklidir. Dosyada bu hususa ilişkin herhangi bir izin bulunmadığından sunulan meslek birliği sözleşmesinin bu hakkı içermediği dikkate alındığında ihlal edilen mali hakkın FSEK 24 çerçevesinde temsil hakkı olduğu kanaatine varılmıştır.
FSEK 68 Çerçevesinde Tazminat Talebi Yönünden Değerlendirme
FSEK m 68/1 hükmüne göre; “Eseri, icrayı, fonogramı veya yapımları hak sahiplerinden bu Kanuna uygun yazılı izni almadan, işleyen, çoğaltan, çoğaltılmış nüshaları yayan, temsil eden veya her türlü işaret, ses veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletenlerden, izni alınmamış hak sahipleri sözleşme yapılmış olması halinde isteyebileceği bedelin veya bu Kanun hükümleri uyarınca tespit edilecek rayiç bedelin en çok üç kat fazlasını isteyebilir”. denilmektedir.
FSEK md. 68 kapsamında bu taleplerin ileri sürülebilmesi için, mütecavizin kusurunun olması ya da zarann gerçekleşmiş bulunması şart değildir Yine Yargıtay’a göre; eser sahibinin mali hakları korunurken sadece bu tecavüzün haksız fiil olduğu varsayımından hareket edilmeyecektir. Somut olayın özelliğine göre varsayımsal sözleşme bedeli tayin edilirken eser sahibinin bilimsel/sanatsal yeteneği, üretim kapasitesi gibi sübjektif nitelikleri, eserin beğeni ölçüsü, sayfa sayısı, estetik görünümü, nitelik ve niceliği, ihlal edilen mali hakkın türü, coğrafi kapsamı, ihlal süresi, ihlalin yapıldığı vasıta, bunun geniş halk kitlesine ulaşımı gibi objektif kriterler dikkate alınarak eser sahibi İzinsiz yayın yapanla sözleşme yapması halinde, bu sözleşme uyarınca isteyebileceği bedel, bunun faizi 68. madde uyarınca açılacak davada dikkate alınacaktır.
Bu ilkeler doğrultusunda dosyaya sunulan emsal bedeller de dikkate alınarak bilirkişilerce yapılan hesaplamada davaya konu müzik eserlerinin bir defalık kullanımı için eserlerin söz+müzık toplam 650 TL kullanım bedeli olabileceği tespit edilmiştir. Dosyada mübrez … kayıtlarında … isimli eserin 13 adet, … isimli eserin ise 1 adet kullanımı olduğu görülmüştür. Bu çerçevede davacının talep edebileceği telif bedelinin 9.100 TL olabileceği bilirkişilerce hesaplanmıştır. Davacının kullanım sayısına ilişkin dijital mecrada daha fazla hak ihlali yapıldığı şeklindeki itirazlarının değerlendirilmesi noktasında dosya bu kez içerisinde medya bilişim uzmanı bilirkişi eklenmek sureti ile yeniden bilirkişilere tevdi edilmiş, teknik inceleme sonucunda davaya konu eserlerden … isimli eserin 12 kez …, 8 kez TV’de; … isimli eserin ise 1 kez … da yayınlanmak sureti ile toplamda 21 kez ihlalin gerçekleştiği sonucuna varılmış, bu kapsamda yukarıda belirtildiği üzere bilirkişilerce belirlenen 650 TL rayiç bedel üzerinden davacının 13.650 TL telif bedeli talep edebileceği, eserlere ilişkin tecavüz sabit bulunduğundan, ihlalin yoğunluğu da gözetilerek ,bu bedelin 3 katı olan 40.950 TL’nin FSEK 68 çerçevesinde talep edilebileceği kanaatine varılmıştır.
Manevi Tazminat Talebi Yönünden Değerlendirme
Her ne kadar sunulan heyet raporunda davacının FSEK 16.maddeye dayalı “eserde değişiklik” ve FSEK 15’te yer alan “eser sahibi olarak belirtilme” hakkının ihlal edildiğinin tespit edilmediği yönünde kanaat bildirilmiş ise de 5846 sayılı FSEK nun manevi haklar kısmında düzenlenen “ADIN BELİRTİLMESİ SALAHİYETİ” başlıklı Madde 15 – “Eseri, sahibinin adı veya müstear adı ile yahut adsız olarak, umuma arzetme veya yayımlama hususunda karar vermek salahiyeti munhasıran eser sahibine aittir.” hükmüne amirdir.
Somut olayda davacıya ait eserlerin izinsiz olarak yarışma programında kullanıldığı anlaşılmaktadır. Şu hale göre davacının isminin yayınlarda eseri seslendiren kişinin görüntüsü altından bant şeklinde belirtilmesinin kanunun amir hükmü ve kullanımların izinsiz olduğu dikkate alındığında bu konuda tek yetkili olan eser sahibinin manevi haklarının ihlalini oluşturmayacağını değerlendirmek kanunun amacına uygun düşmeyeceği ve ihlal oluşturacağı izahtan varestedir. Sonuç olarak davacının ve eserlerinin tanınmışlığı, hak ihlallerinin ağırlığı dikkate alındığında takdiren 15.000,00 TL manevi tazminatın yerinde olduğuna kanaat getirilmekle davacının bu yöndeki talebinin kabulüne karar vermek gerekmiş heyet raporuna bu yönüyle belirtilen gerekçe ile itibar edilmemiştir.
Tüm dosya kapsamında toplanan deliller, hükme esas alınan bilirkişi raporları ve mevzuat hükümleri bir arada değerlendirildiğinde; davaya konu “…” ve ‘…” isimli eserlerinin davacıya ait olduğu, davalı kullanımlarının davacının mali haklarından FSEK 24 çerçevesinde temsil hakkını ihlal ettiği, davaya konu eserlerden … isimli eserin 20, … isimli eserin ise 1 kez olmak üzere toplamda 21 kez ihlalinin gerçekleştiği, davaya konu eserlerin popülerliği, kalitesi, eserin ne kadarının kullanıldığı, eserin kullanıldığı program formatı, program tekrarları vb. gibi kriterler dikkate alınarak sektör bilirkişileri tarafından yapılan değerlendirmeye göre davalı kullanımlarının rayiçler dikkate alındığında 13.650,00 TL’ye tekabül ettiği FSEK 68 kapsamında 3 kat hesabı ile davacının davalıdan 40.950,00 TL talep edebileceği sonucuna ulaşılmış maddi tazminat talebinin bu miktar üzerinden kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş yine davalı kullanımlarının izahı yapılan mevzuat kapsamında manevi hak ihlaline de sebebiyet verdiği eser sahibinin isminin belirtilmiş olmasının izinsiz kullanım dikkate alındığında FSEK 15 kapsamındaki manevi hak ihlalini ortadan kaldırmayacağı anlaşılmakla hak ve nesafet kuralları dikkate alınarak takdiren 15.000,00 TL manevi tazminatın yerinde olduğuna kanaat getirilmekle bu miktar üzerinden manevi tazminata hükmolunmuş, hüküm özetinin karar kesinleştiğinde masrafı davalıya ait olmak üzere bir defaya mahsus Türkiye çapında yayın yapan tirajı en yüksek üç gazeteden birinde ilanı ile aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın kısmen kabulü ile davacıya ait eserlerin (…, …) davalı tarafa ait “…” “…” “…” isimli programlarda ve … adlı internet sitesinde izinsiz kullanımdan kaynaklı davacının Fsek kapsamında mali, manevi haklarının ihlal edildiğinin tespitine,
2-Davacının maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile (13650×3 hesabı ile) 40.950 TL’nin 27/12/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin 4.050,00 TL’lik kısmın reddine,
3-Davacının manevi tazminat davasının kabulü ile 15.000,00 TL’nin 27/12/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Hüküm özetinin karar kesinleştiğinde masrafı davalıya ait olmak üzere bir defaya mahsus Türkiye çapında yayın yapan tirajı en yüksek üç gazeteden birinde ilanına,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 3.821,94 TL karar harcından peşin yatırılan 512,33 TL’nin mahsubu ile kalan 3.309,61 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen maddi tazminat talebi yönünden davacı vekili yararına hesap olunan 6.123,50 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen manevi tazminat talebi yönünden davacı vekili yararına hesap olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
8-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen maddi tazminat talebi yönünden davalı vekili yararına hesap olunan 4.050,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
9-Davacı tarafından yapılan: 2.100,00 TL bilirkişi ücreti, 215,10 TL posta gideri olmak üzere toplam 2.315,10 TL’den kabul ve ret oranına göre hesap olunan 2.158,83 TL ve 543,73 TL harç (peşin+başvuru) olmak üzere toplam 2.702,56 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
11-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.01/12/2020

Katip …
¸

Hakim …
¸