Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/768 E. 2020/294 K. 01.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/768
KARAR NO : 2020/294

DAVA : Marka İptali
DAVA TARİHİ : 13/12/2017
KARAR TARİHİ : 01/10/2020

Mahkememizde görülmekte bulunan marka iptali davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; müvekkili tarafından başlanacak konut projesinin isminin “…” olmasına karar verildiğini, 19 ve 37. sınıflarda … nolu “…”, … nolu “…” ibareli markalar için tescil başvurusunda bulunulduğunu, ilgili markaların TPMK tarafından tescil taleplerinin kabulü üzerine “…” markasının ilgili proje kapsamında kullanıldığını, “…” markasının müvekkili tarafından kullanılmaya devam ettiği süreçte davalının … 1. FSHHM … esas sayılı dosyası ile müvekkilinin tescilli markaları olan “…” ve “…” ve yine aynı mahkemenin …esas sayılı dosyası üzerinden “…” markalarının iptali talebi ile dava açtığını, bunun üzerine davalı şirketin de TPMK nezdinde 29/07/2011 tarihinde yapılan başvuru doğrultusunda 05/11/2012 tarihinde tescil edilmiş olan … tescil nolu “…” ibareli markasının bulunduğundan haberdar olduklarından bahisle iş bu davanın açıldığını, ancak 6769 sayılı SMK uyarınca tescil tarihinden davanın ikame edildiği tarihe kadar geçen 5 yılı aşan süreçte davalı şirketin Türkiye’de ciddi bir şekilde hatta hiçbir şekilde markanın kullanılmadığını, bu durumun davalının internet sitesi olan … adresinde görüldüğünü iddia ederek, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla, TPMK nezdinde davalı adına kayıtlı … tescil nolu “…” ibareli markanın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; müvekkilinin markasının kullanılmadığına ilişkin davacı iddialarının kabulünün mümkün olmadığını, davacının davayı açmakta menfaatinin bulunmadığını, davanın aktif husumet ehliyeti bulunmadığından reddi gerektiğini, müvekkili şirketin 1970’li yıllarından başında eğitim sektöründe yaptığı çalışmalar ile yola çıktığını, günümüze kadar birbirinden farklı inşaat projeleri gerçekleştirdiğini, sektörde öncü firmalardan biri konumunda olduğunu, bugüne kadar …, …, …, …, …, … gibi birçok projeleri tamamladığını, …. ile başlayan markalarla … arasında bağ kurarak kurumsal kimlik yarattığını, başka markalarla birlikte … ibareli markayı da … numarası ile TPMK nezdinde tescil ettirdiğini ve markayı kullanmaya başladığını, müvekkili markasının tescilli olmasına rağmen davacı şirket tarafından kötü niyetli bir şeklide yalnızca 37.sınıfta “asansör ve bakım hizmetleri” ile sınırlı olarak tescil talebinde bulunulduğunu, aynı anda “…” ve “…” ibareli markalar içinde tescil başvurusunda bulunduklarını, davacı tarafından müvekkili şirketi markasına tecavüz olacak şekilde … ismi ile inşaat projesinin tanıtıldığını ve yoğun bir tanıtım kampanyası ile müvekkili şirketin marka hakkının ihlal edildiğini, tecavüzün önlenmesi amacıyla … 1. FSHHM’nin… esas sayılı davasının açıldığını, davanın halen derdest olduğunu, davacının müvekkilinin markasını kullanmadığına ilişkin iddiaların gerçeği yansıtmadığını, müvekkilinin birçok projesinin devam ederken de … projesinin geliştirilmesi için çalışmalara başlandığını, ancak aynı anda birden fazla şantiye kurulmasının zorlukları, ülkedeki ekonomik kriz, terör olayları, 15 Temmuz darbe girişimi mücbir sebeplerden yeni projenin inşasına başlanamadığını, inşaat projesinin inşasına başlanmamasının markanın kullanılmadığı anlamına gelmediğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, 6769 sayılı SMK hükümleri uyarınca açılmış kullanmama nedeniyle markanın iptali ve sicilden terkini talebine ilişkindir.
Dosyada taraflarca bildirilen tüm deliller toplanmış, TPMK kayıtları getirtilmiş, bilirkişi rapor ve ek raporu alınmıştır.
Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtlarının incelenmesinde, … tescil nolu “…” ibareli markanın 37.sınıf hizmetlerde 05/11/2012 tarihinde tescil edildiği ve …Şirketi adına kayıtlı olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce alınan raporda bilirkişilerin, … tescil no.lu “…” markası 37. sınıfta 05/11/2012 tarihinde davalı adına tescil edilmiş olduğu, dava 13/12/2017 tarihinde ikame edilmiş olmakla, markanın tescilinden itibaren beş yıllık sürenin geçmiş olduğu, davaya konu … tescil no.lu “…” markasının tescil edildiği sınıfta son beş yıl içinde ciddi kullanıldığını gösterir bir delilin tespit edilemediği, kullanma yükümlülüğünün yerine getirildiği ispat edilemeyen dava konusu markanın iptali şartlarının mevcut olduğu, davalının İstanbul’daki projesinde kullanacağını belirttiği “…” markasını kullanmasına engel teşkil edecek haller olarak ileri sürdüğü hallerin mücbir sebep hali olarak değerlendirilemeyeceği, bu hallerde markayı kullanmanın davalının takdirinde olduğu, hususlarında görüş ve kanaatlerini bildirdikleri anlaşılmıştır.
Davalı vekili rapora itiraz dilekçesinde özetle; raporda dosyaya sunulan ve Uyap sisteminde yer alan delillerin incelenmediğini, dosyada mübrez tapu kaydı, mimari projelerin başlatılmasına dair mimarlık firması … Şti tarafından verilen yazı, markanın kullanıldığını gösteren kataloglar, müvekkilinin yan kuruluşu olan dava dışı … Tic. A.Ş. ile … arasında yapılan kira sözleşmesi ile … Projesinin tanıtıldığı “…”nun incelenmeden raporun hazırlandığını, raporda tapu kaydı ve tanıtım videosunun olmadığının belirtildiğini, müvekkilinin tescil ettirdiği … markasına alacak olan projesini gerçekleştirmek için … ilçesinde 235 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 09/04/2014 tarihinde grup şirketi olan …adına satın alındığını, yapılacak AVM inşaatı için mimari tüm projelerin hazırlanarak inşaata başlandığını, hatta bu alanda yapılacak … projesi içinde yer alacak olan kat planında gösterilecek olan 2 katın en 1635 metrakarelik brüt alanı ile eklentilerinden oluşan dükkan nitelikli kiralanan alanın kiracı … ile kira sözleşmesi akdedildiğini, markanın iyiniyetle kullanıldığının sabit olduğunu, müvekkilinin grup şirketi adına satın aldığı taşınmaz üzerinde inşaatı tamamlayamamasının nedeninin ülkede yaşanan ekonomik koşullar olduğunu, mücbir sebebe ilişkin rapordaki görüşü kabul etmediklerini, … markasının sürekli tanıtılarak, her fırsatta tüketicinin markayı öğrenmesi için çaba gösterildiğini, marka kullanımının ciddi olduğunun dosyadaki deliller ile ortaya konulduğunu, tekrar inceleme yapılmasını talep ettiği anlaşılmıştır.
Davacı vekili rapora itirazında, bilirkişi heyetinin tespit ve değerlendirmelerinin iddia ve savunmaları karşılar mahiyette olduğunu, davalının 07/05/2019 tarihli dilekçesinde iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağını ihlal ederek dosyaya sunduğu 1 adet CD ve 2 adet katalogun delil olarak kabul edilmesine muvafakat etmediklerini, davalının dava konusu markayı tescil tarihinden itibaren 5 yıl süre ile kullanmadığını ve markanın iptal koşullarının oluştuğunun açıkça ortada olduğunu, davalının haksız ve hukuka aykırı ek rapor alınması talebinin reddi gerektiğini beyan etmiştir.
Mahkememizce yapılan 01/10/2019 tarihli oturum 1 nolu ara karar uyarınca rapor sunan heyetten ek rapor alınmasına karar verildiği, dosyanın bilirkişilere tevdi edildiği ve raporun sunulduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce alınan ek raporda bilirkişilerin, kök rapordaki görüşlerini muhafaza ettiklerini belirterek, … tescil nolu “…” markası 37. sınıfta 05/11/2012 tarihinde davalı adına tescil edilmiş olduğu, dava 13/12/2017 tarihinde ikame edilmiş olmakla, markanın tescilinden itibaren beş yıllık sürenin geçmiş olduğu, davaya konu … tescil nolu “…” markasının tescil edildiği sınıfta son beş yıl içinde ciddi kullanıldığını gösterir bir delilin tespit edilemediği, kullanma yükümlülüğünün yerine getirildiği ispat edilemeyen dava konusu markanın iptali şartlarının mevcut olduğu, davalının İstanbul’daki projesinde kullanacağını belirttiği “…” markasını kullanmasına engel teşkil edecek haller olarak ileri sürdüğü hallerin mücbir hali olarak değerlendirilemeyeceği, bu hallerde markayı kullanmanın davalının takdirinde olduğu, hususlarında görüş ve tespitlerini bildirdikleri anlaşılmıştır.
İş bu dava SMK 9 ve 25 maddeleri kapsamında açılmış kullanmamaya dayalı marka iptali talebine ilişkindir.
Marka üzerindeki hakkın kazanılması için sicile tescil edilmesi yeterli olsa da kanun koyucu tescil edilmiş marka ile marka hakkı sahibine sağlanan korumanın devam edebilmesini bazı şartlara bağlamıştır. Bunun arkasında; tescil edilen bir markanın haksız yere sahibinin tekelinde kalmasının engellenmesi, Marka sicilinin kullanılmayan markalarla dolu bir ‘çöplük’ haline gelmesini önlemek veya kullanılmayan bir markadan onu kullanmak ve bir değer yaratmak isteyen bir başka kişinin yararlanmasının önünü açmak gibi pek çok ekonomik ve toplumsal nedenler yatmaktadır. Zira marka hakkı sahibine inhisari bir yetki veren ve herkese karşı ileri sürülebilir nitelikte olduğundan kanun koyucu, bu geniş hakkın yanı sıra marka sahibine hakkaniyet ölçüsünde birtakım sorumluluklar da yüklemiştir. Markanın usulünce kullanılması zorunluluğu da bunlardan bir tanesidir.
Bilindiği üzere, markanın en önemli fonksiyonu, farklı işletmelere ait mal veya hizmetleri birbirinden ayırt etmek olduğu için, ancak kullanılmakla hu fonksiyon yerine getirilmiş olur. Bu sebeple markanın, tescilli olduğu her bir mal ve/veya hizmet sınıfı bakımından kullanılması gerekir, her ne kadar markanın korunması için mutlaka kullanılıyor olması gerekli değilse de, bu kullanmamanın 5 yılı geçmemesi gerekir. Aksi halde marka, iptal yaptırımı ile karşı karşıya kalabilecektir. Kullanılmayan markaların marka teşdi kütüğünü işgal etmesinin önlenmesi ve tescil edilmiş olmakla birlikte kullanılmayan bir markanın, onu kullanmak isteyen kimselerin kullanabilmesine imkan tanınması gerekir. Bundan hareketle, markanın kullanılmaması bir iptal sebebi olarak kabul edilmiştir.
SMK’nın “İptal halleri ve iptal talebi” başlıklı 26. maddesinin 1. fıkrasının a) bendinde “9’uncu maddenin birinci fıkrasında belirtilen hallerin mevcut olması” markanın iptali sebepleri arasında sayılmıştır. Yine aynı yasanın 26/5 e göre “İptal halleri markanın tescil edildiği bir kısım mal veya hizmetlere ilişkin bulunuyorsa sadece o mal ve hizmetler yönünden kısmi iptale karar verilir. Markanın örneğini değiştirecek biçimde iptal kararı verilemez.”
SMK m.9/f.1: “Tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde haklı bir sebep olmadan tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından marka sahibi tarafından Türkiye’de ciddi biçimde kullanılmayan ya da kullanımına beş yıl kesintisiz ara verilen markanın iptaline karar verilir” hükmüne amirdir.
SMK m.9/f. 2 ve 3 hükümleri uyarınca markayı kullanma olarak kabul edilen durumlar; i) markanın ayırt edici karakteri değiştirilmeden farklı unsurlarla kullanılması, ii) markanın sadece ihracat amacıyla mal veya ambalajlarında kullanılması ve iii) markanın, marka sahibinin izni ile kullanılmasıdır. Bu kullanım halleri sınırlı sayıda değildir. Bunlar belli başlı kullanma halleri olmakla birlikte, markanın gazete ilanlarının bulunması, gazete ve dergilere reklam verilmesi, TV reklamlarının yayınlanması, halkla ilişkilerde kullanılması, marka ile ihalelere girilmesi, faturalarda işletme adından ya da ticaret unvanından öteye işletme adında/unvanda yer alan ayırt edici kelime öne çıkarılıp markasal olacak biçimde kullanım, internette ticari etki yaratacak biçimde kullanılması gibi markanın ayırt edicilik fonksiyonunu taşıyan diğer kullanma halleri de 9. madde anlamında birer kullanma halidir.
Dosya içeriği dikkate alındığında 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK)’nın 9 ile getirilen marka iptaline ilişkin düzenleme ile, mülga 556 sayılı Marka KHK’nın 42/1-c ve 14.maddesinin AYM’nin iptal kararı ile oluşan boşluğun ne şekilde doldurulması gerektiği üzerinde de durulması gerekmektedir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK)’nın 9 kullanmamaya dayalı marka iptaline ilişkin olup anılan yasal düzenlemeden önce, mülga 556 sayılı Marka KHK’nın 42/1-c ve 14.maddesinde de en az beş yıldır kullanılmayan markaların, hükümsüzlük/iptal davaları ile sona erdirilmesinin hedeflendiği anlaşılmaktadır. Mülga 556 sayılı Marka KHK henüz yürürlükte iken, 42/1-c maddesinin AYM’nin 09.04.2014 ve 2013/147-2014/75 sayılı, 14.maddesinin ise 14.12.2016 tarih ve 2016/148–189 sayılı kararıyla iptal edildiği, ikincisinin Resmi Gazete’de yayın tarihinin 06.01.2017 olduğu ve bu tarih itibariyle kullanmama nedeniyle hükümsüzlük/iptal davalarına ilişkin mülga KHK’da yer alan yasal dayanak ortadan kalkmış ise de markanın son beş yıllık süre içerisinde kullanılmaması bu tarihten önce TBMM tarafından kabul edilen 22.12.2016 tarihli 6769 sayılı SMK’nın 9, 19, 25, 26 ve 27.maddelerinde, iptal ve def’i sebebi olarak kabul edildiği anlaşılmıştır.
Kural olarak kanunlar geriye yürümez ve ileriye etkili olarak sonuç doğurur ise de, TBMM’nin geçmişe etkili olacak şekilde kanun çıkarmasına da bir engel bulunmamaktadır. Her ne kadar 6769 sayılı SMK’da kullanmama nedeniyle iptal ve def’i haklarını düzenleyen Kanun maddelerinin yürürlük tarihi konusunda özel bir düzenleme yapılmadığı için Resmi Gazetede yayını tarihi itibariyle yürürlüğe girdiği anlaşılmakta ise de, Kanunun Resmi Gazetede yayın tarihinin 10.01.2017, kabul tarihinin ise 22.12.2016 olduğu dikkate alındığında, mülga 556 sayılı Marka KHK’nın 14.maddesinin iptaline dair AYM kararının 06.01.2017 tarihinde R.G.’de yayınlanması ve bu tarihte yürürlüğe girmesi nedeniyle, 14.maddenin bu tarihe kadar hukuki varlığını sürdürüyor olması karşısında, SMK’nin kabul tarihi konusunda kanun koyucunun iradesi 22.16.2016 tarihinde ortaya çıktığından, Kanun Koyucunun asıl amacının geçmişe etkili olacak şekilde kullanmama sebebiyle markanın iptalini öngördüğünün kabulünün gerektiği, Kanunun kabulünden sonra ve henüz yürürlüğe girmesinden önce, yürürlük konusunda öngörülemeyen AYM kararı ile ortaya çıkan kanun boşluğunun bu şekilde doldurulması gerektiği (Numan Sabit SÖNMEZ,” 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanununa Göre Markanın Kullanılmaması Neticesinde Ortaya Çıkan Sonuçlar” İHFM,S.76(1), s.283 vd., erişim: https://dergipark.org.tr/download/article-file/545172), sonuç olarak 6769 sayılı SMK’nın yürürlük tarihinden önceki dönemi de kapsayacak şekilde kullanmamaya dayalı iptal şartlarının değerlendirilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 14/06/2019 T. 2019/1765 E. 2019/4421 K sayılı kararı)
Markanın iptal ve sicilden terkin yaptırımı ile karşılaşmamak için, tescil kapsamındaki her bir sınıf ve alt sınıf mal ve hizmetlerde kullanılması gerekir. Markanın bir mal veya hizmet bakımından kullanılması, sadece kullanmanın gerçekleştiği mal veya hizmet için markayı ayakta tutmaktadır. Benzer bile olsa, kullanılmayan mal ve/veya hizmet yönünden iptal koşulları oluşmaktadır. Bir Başka deyişle, şayet marka benzer bazı mal veya hizmetlerde kullanılmışsa, sınıflar benzer bile olsa kullanılmayan mal veya hizmet bakımından marka iptal edilebilir. O halde kullanımın, her bir mal veya hizmet bakımından marka sahibi tarafından ayrı ayrı ispatı gerekir ispat yükü iptali talep edilen marka hakkı sahibine yüklenir, marka hakkı sahibi markasının kullanıldığını ispat edecektir.
Ciddi Kullanım Yönünden Değerlendirme;
Davalı vekili 05/11/2012 tarihinde tescil edilen … tescil nolu “…” ibareli markanın 37.sınıf hizmetlerde kullandıklarını, başlamış oldukları projenin tamamlanamamasının sebebinin ülkede yaşanan ekonomik koşullar olduğunu, mücbir sebeple tamamlanamadığını … markasının sürekli tanıtılarak, her fırsatta tüketicinin markayı öğrenmesi için çaba gösterildiğini, marka kullanımının ciddi olduğunun iddia etmektedir.
Davalı adına tescilli olan ve davada iptali talep edilen markaya ait bilgiler Türk Patent ve Marka Kurumu’nun 04/01/2018 tarih … sayılı yazısı ekinde gönderilmiştir. Buna göre, … tescil nolu “…” markası 37. sınıfta “İnşaat hizmetleri, inşaat araç-gereçlerinin ve iş makinelerinin kiralanması hizmetleri. Temizlik hizmetleri; dezenfeksiyon hizmetleri; haşere ilaçlama hizmetleri; temizlik araçları ve makinelerinin kiralanması hizmetleri. Kara araçları servis istasyonu hizmetleri (bakım, tamir ve yakıt dolumu). Deniz araçlarının bakımı ve tamiri hizmetleri; gemi inşaatı hizmetleri. Hava taşıtlarının bakım ve tamiri hizmetleri. Mobilyalara ilişkin döşeme, tamir, restorasyon hizmetleri. Isıtma, havalandırma ve su tesisatının kurulması (tesis edilmesi), bakımı ve tamiri hizmetleri. Giysilerin temizliği, bakımı ve tamiri hizmetleri. Sınai makinelerin ve cihazların, büro makinelerinin ve cihazlarının, haberleşme cihazlarının, elektrikli ve elektronik cihazların tesisi, bakımı ve tamiri hizmetleri. Saat tamiri hizmetleri. Madencilik, maden çıkartma hizmetleri. Ayakkabı, çanta, kemer tamiri hizmetleri” için tescil edilmiştir. Marka tescil başvurusu 29/07/2011 tarihinde yapılmış olup, 05/11/2012 tarihinde markanın tesciline karar verilmiştir.
Davalı vekili, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…” projelerinin tamamlandığını, “…” ile başlayan markalarla … arasında bağ kurularak kurumsal kimlik yaratıldığını, bu amaçla “…” markasını da tescil edip kullanmaya başladıklarını, müvekkili şirketin “…” markasını şirket tanıtımlarında müşterilerle doğrudan iletişim kurulan satış ofislerinde, şirket merkezinde kullanıldığını, bu markanın kullanılacağı proje hazırlıklarının olduğunu beyan etmiş ve bu beyanı ispat etmek amacıyla broşürler, tanıtım materyalleri, satış ofislerindeki tanıtımlar vb. delilleri göstermiştir.
Davalı, “…” projesi için …’un … ilçesi 235 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 09/01/2014 tarihinde grup şirketi olan … Tic. A.Ş. tarafından satın alındığını beyan etmiştir. Dosyaya sunulan tapu senedinden; … ili, … ilçesi, … Köyü, … Mevkiinde 235 ada 1 parselde bulunan taşınmazın 09/01/2014 tarihi itibariyle sahibinin … Tic. A.Ş olduğu görülmektedir.
Davalı 04/09/2018 tarihli kiraya verenin …Tic. A.Ş. kiracısının …A.Ş olduğu kira sözleşmesi ibraz etmiştir. Gerek gayrimenkulün satın alınması gerekse kiraya verilmesi “…” markasının kullanıldığı ya da kullanılacağını ispat eder bir delil olarak değerlendirilmemiştir. Halihazırda sonuçlanmış bir proje de söz konusu değildir.
Delil olarak mimari projelerin başlatılmasına dair mimarlık firması … Ltd. Şti tarafından verilen 04/06/2018 tarihli yazı sunulmuş olup yazıda “…… projesinin mimari tasarım çalışmalarına 01/03/2017 tarihi itibariyle başlandığı, yapının ruhsata konu mimarı projelerinin tamamlandığı…” belirtilmektedir. Söz konusu yazı “…” markasının kullanıldığını ispat eder bir delil olmadığı gibi dava tarihi sonrası oluşturulduğu dikkate alınarak delil olarak kabul görmemiştir.
Markanın kullanıldığının kabul edilebilmesi için, söz konusu kullanımın “ciddi” bir kullanım olması gerekmektedir. SMK m.9/f.1’de öngörülen ciddi kullanım ile neyin anlaşılacağı SMK’da açık değildir, ancak salt markanın iptalini önlemek için, göstermelik olarak küçük ölçekte ve sembolik kullanımlar ciddi nitelikte kullanım olarak kabul edilemez.
Ciddi kullanımdan kasıt o markanın tescil edildiği mal veya hizmetler için pazar yaratmak veya mevcut pazarı korumak amacıyla temel işlevine uygun olarak söz konusu mal veya hizmetlerin menşe kimliğini garanti edecek şekilde kullanılmasıdır.
Ciddi biçimde kullanımdan bahsedebilmek için en öncelikli kriter markanın kullanım yoğunluğu ve markadan elde edilen ekonomik yarardır. Markanın sadece birkaç defa ambalajlara basılması veya az sayıda bastırılan broşürlerde kullanılması gibi kullanım süresi ve etkisi sınırlı, hatta göstermelik denebilecek kullanımlar SMK md.9 anlamında ciddi kullanım teşkil etmez. Markanın ciddi kullanımı belirlenirken markanın kullanım şekli, kapsamı, süresi gibi objektif kriterlerden hareket edilmelidir. Marka sahibi markasını aynı mal veya hizmeti üreten teşebbüslerin oluşturduğu piyasada farklı bir yer edinmek veya yeni bir mal veya hizmet piyasası oluşturmak biçimde kullanmışsa ciddi bir kullanımdan söz edilebilir.
Ciddi kullanım, her somut olayın koşullarına göre değerlendirilir. Genel olarak, ciddi kullanım markanın tescil amacı dahilinde ticari bir amaçla kullanılması olarak ifade edilebilir. Ancak, ciddi kullanımın varlığından söz edebilmek için markanın kullanımı neticesinde bir kazanç elde edilmesi şart değildir. Ciddi kullanımın kabulü için markanın tüm unsurlarıyla birlikte kullanılması şart değildir. Markanın sadece esas unsurlarının kullanılıyor olması da ciddi kullanma yükümlülüğünü karşılar.
Dosya kapsamında yer alan ve yeni sunulan tüm deliller incelendiğinde davaya konu … tescil no.lu “…” markasının tescil edildiği sınıfta beş yıl içinde ciddi kullanıldığını ispata yarar bir delil tespit edilememiştir.
Davalının ekonomik koşullar ve mücbir sebep savunmalarının ise TTK’nın basiretli tacir ilkesi ve tescil ve kullanmama süreci dikkate alındığında haklı olduğunun kabulünü gerektirir bir durumun bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Bu yöndeki bilirkişi tespitlerine de itibar olunmuştur.
Tüm dosya kapsamı sunulan bilirkişi heyet raporu kapsamında değerlendirildiğinde davaya konu … tescil nolu “…” ibareli markanın 37.sınıf hizmetlerde 05/11/2012 tarihinde davalı adına tescil edildiği, kullanmamaya dayalı iptal davaları yönünden ispat yükünün davalıda olduğu, tescil sonrası 5 yıllık süreçte davalının tescilli markasını tescilli olduğu sınıflarda izahı yapılan kapsamda ciddi kullanımının bulunduğunu ispata yarar yeterli delilin sunulmadığı, sunulan delillerin ciddi kullanım olarak kabul olunamayacağı, davalının kullanmamaya ilişkin mücbir sebep savunmalarının dinlenilemeyeceği şu hale göre ispat yükü üzerinde olan davalının ciddi kullanımı ispatlayamadığı kullanmamaya dayalı iptal yönünden yukarıda izahı yapılan SMK 25 ve 9 maddeleri kapsamında marka iptal şartlarının oluştuğu anlaşılmakla davacının sübut bulan davasının kabulüne karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KABULÜ İLE, TPMK nezdinde davalı adına … no ile tescilli “…” ibareli markanın İPTALİNE, SİCİLDEN TERKİNİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 54,40 TL karar harcından peşin yatırılan 31,40 TL’nin mahsubu ile kalan 23,00 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 4.910,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan: 2.050,00 TL bilirkişi ücreti, 287,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 2.337,50 TL ve 62,80 TL harç (peşin+başvuru) olmak üzere toplam 2.400,30 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 01/10/2020

Katip …
¸

Hakim …
¸

Bu belge 5070 sayılı elektronik imza kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır