Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/746 E. 2020/410 K. 26.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/746
KARAR NO : 2020/410

DAVA : Marka Hakkına Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti, Durdurulması, Önlenmesi, Tecavüzün Giderilmesi, Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 27/11/2017
KARAR TARİHİ : 26/11/2020

Mahkememizde görülmekte bulunan marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, durdurulması, önlenmesi, tecavüzün giderilmesi, maddi ve manevi tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin 1995 yılında ticari hayatına başlayan ve butik seçkin tekstil ürünleri üreten bir firma olduğunu, tekstil sektörünün önde gelen firmaları arasında yer alan müvekkili şirketin son teknolojik imalat teknikleri ile sadece Türkiye de değil Rusya, Ukrayna, İngiltere ve Amerika başta olmak üzere birçok ülkeye ihracat yapan seçkin bir kuruluş olduğunu, müvekkilinin markalarının hem Türkiye’de hem de yurt dışında tescilli olduğunu, bu markalar üzerinde tek başına hak sahibi olduğunu, erkek giyimi alanında sektörün en eski ve bilinen … ibareli markalarını 2014 yılında …Tic. AŞ’den bedel ödeyerek satın aldığını ve TPMK nezdinde tescil ettirdiğini, TPMK nezdinde tescilli … nolu … ibareli, … nolu … ibareli, …nolu … ibareli ve … nolu … ibareli markaların maliki olduğunu, uzun yıllardan beri kullanarak ayırt edicilik kazandırdığı … markası ile ticari faaliyetlerine devam ettiğini, davalı tarafın müvekkilinin iznini almaksızın her türlü fikri ve sınai mülkiyet hakkı müvekkiline ait tescilli marka belgeleri ile koruma altına alınan ürünlerin birebir aynılarının veya ayırt edilemeyecek derecede benzerlerinin imalatını yaptığı veya yaptırdığını ve her türlü ticareti yaptığını, taklit ve tecavüz mahsulü ürünlerin piyasada çeşitli firmalara dağıtımının gerçekleştirildiğini ve yine piyasada çeşitli firmalara taklit ürünlerin imalatı için siparişler alındığını ve taklit ürünlerin çeşitli tanıtım vasıtalarında kullanıldığının tespit edildiğini, … linkinde müvekkiline ait markalı ürünlerin aynısının bulunduğunun ve …’e ait olduğunun tespit edildiğini, …’e ait … adresinde yapılan incelemede sitenin ana sayfasında ve erkek ürünleri arasında müvekkiline ait … markasının kullanıldığı ürünlerin tespit edildiğini, bunun üzerine … 1. FSHHM’nin … D.iş sayılı dosyası ile bilirkişi vasıtasıyla delil tespiti yaptırıldığını, davalının haksız eylemlerinin tespit edildiğini, karşı tarafın itiraz etmesi üzerine ek rapor alındığını ve bilirkişi tarafından ürünlerin orijinal olduğu yönünde değerlendirme yapıldığını, tedbir taleplerinin reddedildiğini, davalının eylemlerini 2011 tarihli bir adet fatura ile satın aldığı 105 adet ürüne dayandırdığını, ancak 7 yıllık bir süreçte 105 adet sayısında bir ürünün hala satılıyor olmasının ticari hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, 105 adet ürünün aradan geçen onca zamana rağmen ve internet üzerinde sürekli satışlarının devam etmesine rağmen hala nasıl bitirilemediğinin anlaşılamadığını, davalının müvekkilinin markayı başka bir firmadan devir aldığını bildiğini ve bu devir sürecinden faydalanıp kendine maddi olarak menfaat sağladığını, bu fatura dışında taklit ürünler üreterek piyasaya sürdüğünü iddia ederek, davalının müvekkilinin … markasına tecavüz ve haksız rekabetinin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine ve tecavüzün giderilmesine, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla şimdilik 10.000 TL maddi ve 10.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işletilecek merkez bankası krediler avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı… Tic. A.Ş vekili cevap dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; yer sağlayıcı konumunda olan müvekkili şirketin sorumluluğunun bulunmadığını, müvekkilinin … adlı internet sitesinin sahibi ve yöneticisi olduğunu, site aracılığı ile çeşitli mal ve hizmetleri tüketicilere sattığını, sitede yer alan mal ve hizmetlerin üye satıcılarla yapılan sözleşmeler gereği üretici veya tedarikçilerden/satıcılardan temin edilerek satış için internet sitesine konulduğunu ve tüketicilerin talepleri doğrultusunda mesafeli satış sözleşmeleri gereğince tüketicilere satış gerçekleştirildiğini, davacı yanın delil tespiti talebinde bulunduğu … 1. FSHHM’nin …D.iş sayılı dosyasında alınan raporda da dava konusu iki sitenin de sanal ortamda satış imkanı veren siteler olduğunu, müşterilerin ürünlerin bedellerini banka kartı vs yollarla ödeyerek ürünün müşteriye kargolandığını, söz konusu sitelerin çoğu zaman yer sağlayıcı görevi görüp satılan ürünlerin birçoğunun bu sitelere ait olmadığının belirtildiğini, yer sağlayıcı konumunda bulunan müvekkili şirketin yer sağladığı içeriği kontrol etmek veya hukuka aykırı bir faaliyetin söz konusu olup olmadığını araştırmakla yükümlü olmadığını, yer sağladığı hukuka aykırı içerikten resmi makamlarca haberdar edilmesi halinde, yer sağladığı içeriği yayından çıkarmakla yükümlü olduğunu, davaya konu ürünlerin davalılardan …tarafından satıldığını, alınan tespit raporunda da bu durumun tespit edildiğini, … adlı sitede yapılan arslanlı filtrelemesi sonucu çıkan tüm giysi ürünlerinin tamamının … adlı mağazaya ait olduğunun tespit edildiğini, … isminin ise dava konusu sitelerde ve faturada ulaşılan satıcı bilgilerinde yer aldığını, müvekkilinin diğer davalı tarafından satışı yapılan ürünlerle ilgili bir sorumluluğunun bulunmadığını, ürünlerin gerek içerik gerekse fikri haklardan kaynaklı tüm sorumluluğunun satıcıya ait olduğunu, davacının iddialarının aksine davaya konu ürünlerin orijinal ürünler olduğunun değişik iş dosyasında alınan bilirkişi raporu ile de tespit edildiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte müvekkili şirkete ait internet sitesinde davaya konu uyuşmazlığa konu ürünlerin kaldırıldığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … A.Ş vekili cevap dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin Türkiye’nin önde gelen Pazar yeri sitelerinden … internet sitesinin sahibi olduğunu, sektörde yer sağlayıcı hizmetini sağlayarak faaliyetlerini devam ettirdiğini, müşteriler ile üye işyerleri arasında aracı gibi alışverişin gerçekleştirilmesini sağladığını, müşteri tarafından site üzerinden yapılan alışveriş sonucunda alışverişe konu ürünün satıcısı ile müşteri arasında mesafeli satış sözleşmesi akdedildiğini, alışverişe konu ürünün satıcı tarafından müşteriye gönderildiğini ve ürün bedelinin müvekkili şirkete ait sanal pos üzerinden tahsil edilerek komisyon tutarı düşüldükten sonra satıcıya gönderildiğini, müvekkilinin hiçbir şekilde yapılan alışverişin tarafı olmadığını, müvekkili şirketin online bir alışveriş merkezi olduğunu ve açık pazar modeli ile çalıştığını, kendi uhdesinde stok tutmadığını, doğrudan ürün satışı kesinlikle yapmadığını, müvekkili şirketin … üzerinden satılan orijinal ürünlere müdahale yetkisinin bulunmadığını, müvekkili şirketin 5651 sayılı Kanun’un 5. maddesinin 2. Fıkrası uyarınca kendine hukuka aykırılık bildirimi bulunulması halinde hukuka aykırı içeriği yayından çıkarması yükümlülüğünün kendisine yüklendiğini, müvekkili şirketin de kendisine ulaşan her türlü hukuka aykırılık iddialarını titizlikle incelediğini, gerek iddiada bulunan tarafla gerekse hukuka aykırı satış yaptığı iddia edilen mağazayla irtibata geçerek iddialarını ve savunmalarını destekleyen belgeleri sunmalarını talep ettiğini ve kendisine ulaşan belgeler doğrultusunda işlem yaptığını, davaya konu ürünlerin orijinal olmadığı iddiası ile marka hakkına tecavüzün tespiti ile … 1. FSHHM’nin … D.iş sayılı dosyası üzerinden yapılan incelemede dava konusu ürünlerin orijinal olması nedeniyle ürünlerin satışının engellenmesine ilişkin olarak talep edilen ihtiyati tedbirin reddine karar verildiğini, ürünlerin orijinal olması nedeniyle hukuka aykırılık olmadığından müvekkili şirkete ait internet sitesi üzerinden söz konusu ürünlerin satışının sağlandığı gerekçesi ile dava açılmasının kabul edilemeyeceğini, müvekkili şirketin orijinal ürünlere müdahale edebilmesinin hukuken mümkün olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Ticaret – … vekili cevap dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; müvekkili …’ün … markası adı altında birleşen … Tic. Ltd. Şti ile … tic. Ltd. Şti’nin yetkilisi olup 42 yıldır hazır giyim toptancısı olarak faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin dava dışı … AŞ’nin 1980 yılından başlayarak Ege ve Akdeniz bölgesinde 30 yıl boyunca tek yetkilisi ve toptan bayiliği ile … markalı ürünlerin fatura karşılığı alınarak taşradaki müşterilerine yine fatura karşılığı satışı ve pazarlamasını yaptığını, müvekkilinin ilerleyen zamanlarda … markası altında bayan giyim toptancılığına ağırlık vermesi ile taraflar arasındaki ticari ilişkinin zayıfladığını, ancak Ege ve Akdeniz bölgesi bayiliği nedeniyle geçmiş yıllardan elinde yüklü miktarlarda çeşitli renk ve modellerde orijinal erkek kazak, ceket ve yelek kaldığını, müvekkilinin elinde kalan … markalı orijinal ürünleri muhafaza etmek için ciddi masraf ve mesai harcaması nedeniyle oluşan gideri karşılamak ve elinde kalan orijinal malları rayiç fiyatları üzerinden …, … ve … adlı internet sitelerinden satışa çıkardığını, müvekkilinin marka hakkının tüketilmesi ilkesi gereği markayı değiştirmeden, kötülemeden, amacı dışında kullanmadan … AŞ ile aralarındaki ticari ilişki gereği bu orijinal ürünleri internet üzerinden satışını yaptığını, … 1. FSHHM’nin … D.iş sayılı dosyasında ihtiyati tedbir talep edilmiş ancak bilirkişi raporu ile internette satışa sunulan ürünlerin orijinal olması nedeniyle tedbirin reddine karar verildiği, ancak ürünlerin satışının yapıldığı bloglara erişimin engellenmesi nedeniyle satışı yapılamayan mal bedeli ile yoksun kalınan kar için maddi tazminat ve … ile …’deki toptan hazır giyimciler gerekse internet ortamında satış yapan tanınmış bloglar nezdinde müvekkilinin ticari itibarının zedelenmesi nedeniyle manevi tazminat talebi ile … 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile davacı aleyhine dava açıldığını, bu davadaki yargılama sürecini uzatmak ve müvekkilinin tazminat alacağını akamete uğratmak adına açtığı iş bu davasının da reddedilmesi gerektiğini, müvekkilince satışa sunulan ürünlerin taklit ürünler olmadığını, … AŞ’nin vermiş olduğu izne dayanılarak yıllarca perakende mağazacılara satışı yapılmış ürünlerden müvekkilinin elinde kalan ürünler olduğunu, müvekkilinin toptancı olduğunu ve herhangi bir şekilde imalat yapmadığını, markalı ürünleri taklit etme bunları çeşitli firmalara dağıtma ve sipariş alma gibi bir durumun söz konusu olmadığını, ticaret hayatında haklı bir saygınlığı olan müvekkilinin taklit ürün imal ettiği ve pazarladığı iddiasıyla açılan davayla ticari itibarının da oldukça zedelendiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosyada taraflarca bildirilen tüm deliller toplanmış, TPMK kayıtları getirtilmiş, bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınmıştır.
Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtlarının incelenmesinde, … tescil nolu “…” ibareli markanın 25 ve 35.sınıf emtialarında 12/02/2017 tarihinde tescil edildiği, … tescil nolu “…” ibareli markanın 25.sınıf emtialarında 31/12/1997 tarihinde tescil edildiği, … tescil nolu “…” ibareli şekil markasının 25 ve 35.sınıf emtialarında 03/03/2005 tarihinde tescil edildiği, … tescil nolu “…” ibareli markanın 35.sınıf emtialarında 05/08/2015 tarihinde tescil edildiği ve dava tarihi itibarı ile… Limited Şirketi adına kayıtlı oldukları anlaşılmıştır.
Mahkememizce yapılan 07/02/2019 tarihli oturum 1 nolu ara karar uyarınca … FSHHM’ye talimat yazılarak marka patent uzmanı, tekstil sektör bilirkişisi ve mali müşavirden oluşturulacak olan heyetten rapor alınmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Talimat mahkemesi aracılığı ile alınan raporda bilirkişilerin; … tescil nolu … ibareli, … tescil nolu … ibareli ve …tescil nolu … ibareli markaların, davacı tarafından 2014 yılında dava dışı … AŞ’den devir alındığı, dava tarihi itibariyle 25 ve 35.sınıflardaki mal ve hizmetlerde tescil korumasının devam ettiği ve davacı lehine tescilden kaynaklanan SMK’da belirtilen hukuki koruma haklarını sağladığı, davalı …’e ait … adresindeki iş yerinin “giyim satış mağazası” olduğu, girişteki tabelada “…” ibarelerinin yazılı olduğu, dava konusu markaların eski sahibi … AŞ tarafından … Ltd. Şti adına tanzim edilen son faturanın ve sevk irsaliyesinin 13/10/2011 tarihli olduğu, dava konusu markaların eski sahibi … Ltd. Şti arasındaki ticari alım-satım ilişkisinin 03/01/2000-17/11/2011 tarihlerini kapsadığı, 17/11/2011 tarihinden sonrasında gerek … Ltd. Şti gerekse … ile markaların eski ve yeni sahipleriyle olan herhangi bir ticari kayda rastlanmadığı, davacı işletmede sadece “…” markalı ürünlerin satışının yapılmaması, gerek markaların devir tarihi itibariyle geriye dönük 5 yıllık kayıtlardan “arslanlı” markalı ürünlere ilişkin satışların tek tek çıkarılmasının imkansız olması ve tanzim edilen her satış faturasında “arslanlı” marka açıklamasına yer verilmemesi nedenleriyle bu yönde herhangi bir tespit yapılamadığı, davalının iş yerinde yapılan sayım sonucunda mevcut ürün adedinin stok kodu-adı ve miktar bilgilerini içerir davalı listesiyle uyumlu olacak şekilde stokta “…” markalı 1019 adet ürün bulunduğu, davalı stoklarında bulunan 1019 adet “arslanlı” markalı ürünün daha önceki bayilik ilişkilerinden kalan “orijinal” ürünlerden olduğu, hususlarında görüş ve tespitlerini bildirdikleri anlaşılmıştır.
Mahkememizce yapılan 27/06/2019 tarihli oturum 1 nolu ara karar uyarınca, davalılar …’e diğer davalı … tarafından taraflarına gönderilen … ibareli ürünlere ilişkin ürün adet ve çeşidini bildirir 2011 yılı sonrası faturaları sunmaları için bir aylık süre verildiği, sonrasında dosyanın mali müşavir bilirkişiye tevdi ile davalı … tarafından diğer davalılara 2011 yılı sonrası satışı gerçekleştirilen … markalı ürün adedine ilişkin gerekli tespitlerin yapılması yönünden rapor alınmasına karar verildiği, dosyanın bilirkişiye tevdi edilerek rapor alındığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce alınan 14/09/2020 tarihli mali müşavir raporunda bilirkişinin; davalı … AŞ’nin ticari defter ve kayıtlarında yapılan incelemede, … davalı … tarafından internet sitesi üzerinden yaptığı satışlardan “…” markası içeren satışlarının 288 adet ürün içerdiği, söz konusu satışların toplamının 21.396,24 TL (KDV dahil) tutarında olduğu, davalı … Tic. AŞ’nin ticari defter ve kayıtlarında yapılan incelemede, … davalı … tarafından internet sitesi üzerinden yaptığı satışlardan “…” markası içeren satışlarının 518 adet ürün içerdiği söz konusu satışların toplamının 39.459,65 TL (KDV dahil) tutarında olduğu, diğer davalıya ilişkin alınan talimat raporunda, stoklarında bulunan 1019 adet arslanlı markalı ürünün, daha önceki bayilik ilişkilerinden kalan orijinal ürünlerden olduğu yönündeki tespitleri de dikkate alındığında diğer davalılara ait internet sitesi üzerinden yapılan satışlarının stokları dahilinde yapıldığı, hususunda tespit ve görüşünü bildirdiği anlaşılmıştır.
Dava, 6769 sayılı SMK hükümleri uyarınca açılmış marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, durdurulması, önlenmesi, tecavüzün giderilmesi, maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
Markaya Tecavüz iddiası yönünden;
6769 sayılı Kanunun 29. maddesinde marka hakkına tecavüz sayılan fiiller sayılmıştır. Bunlar Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7. maddede belirtilen biçimlerde kullanmak, marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak, marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek halleridir.
İlgili Kanunun 7 inci maddesi; “Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır: a)Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması. b)Tescilli marka ite aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle betik tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması. c)Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci /fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir: a)İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması. b)İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi. c)İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi. ç)İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması. d)İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya me?ru bagtoaftsı c/maması şartıyla işaretin aynt veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması. ” hükümlerine amirdir.
SMK’nın 149.maddesinde “Sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi, mahkemeden aşağıdaki taleplerde bulunabilir: a) Fiilin tecavüz olup olmadığının tespiti. b) Muhtemel tecavüzün önlenmesi. c) Tecavüz fiillerinin durdurulması. ç) Tecavüzün kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini. d)Tecavüz oluşturan veya cezayı gerektiren ürünler ile bunların üretiminde münhasıran kullanılan cihaz, makine gibi araçlara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde elkonulması. e) (d) bendi uyarınca elkonulan ürün, cihaz ve makineler üzerinde kendisine mülkiyet hakkının tanınması f)Tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınması, özellikle masraflar tecavüz edene ait olmak üzere (d) bendine göre elkonulan ürünler ile cihaz ve makine gibi araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya sınai mülkiyet haklarına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise imhası. g)Haklı bir sebebin veya menfaatinin bulunması hâlinde, masrafları karşı tarafa ait olmak üzere kesinleşmiş kararın günlük gazete veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesi veya ilgililere tebliğ edilmesi” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
Mutlak hak niteliğini taşıyan markanın, marka sahibinin izni olmaksızın bir başkası tarafından kullanılması yasaklanmış bulunmaktadır. Markanın sahibinden başkası tarafından aynen veya taklit, tağyir, iltibas suretiyle kullanılıp kullanılmadığının saptanmasında her şeyden önce markanın şekil ve anlam itibariyle taşıdığı baskın unsur göz önünde tutulmalıdır. Bu baskın unsurun aynen veya değiştirilerek başkası tarafından kullanılması, haksız olarak kullanımın tespitinde büyük önem taşır. Bir marka ana özellikleri itibariyle başkası tarafından bir hakka dayanmadan kullanıldığında tecavüz unsuru gerçekleşmiş olur (Erdal Noyan, Marka Hukuku, Ankara 2006, s.545). Bir marka hakkına tecavüz teşkil edilebilmesi için, markayla ayniyet taşıyan veya benzer olan işaretin, tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal veya hizmetlerde alıcıların karıştırılmasına sebebiyet verecek şekil ve surette kullanılması gerekir.
Markaların baskın unsurlarının değerlendirmesinde ise logo etkisi, baskın hece veya kelime etkisi, yazılış biçimi etkisi, kelime anlamı etkisi gibi unsurların baskınlığına bakılır.
6769 sayılı SMK ‘nın “Hakkın tüketilmesi” başlıklı Madde 152- (1) Sınai mülkiyet hakkı korumasına konu ürünlerin, hak sahibi veya onun izni ile üçüncü kişiler tarafından piyasaya sunulmasından sonra bu ürünlerle ilgili fiiller hakkın kapsamı dışında kalır. (2) Marka sahibi, birinci fıkra hükmü kapsamına giren ürünlerin üçüncü kişiler tarafından değiştirilerek veya kötüleştirilerek ticari amaçlı kullanılmasını önleme hakkına sahiptir. Hükümlerine amirdir.
Sonuç olarak; İzahı yapılan mevzuat, rapordaki tespitler dikkate alındığında; her ne kadar davacı davalı tarafından piyasaya sunulan ürünlerin devren iktisap etmiş olduğu … tescil nolu … ibareli, … tescil nolu … ibareli ve … tescil nolu … ibareli markalara tecavüz teşkil ettiği iddiası ile iş bu davayı açmış ise de davaya konu ürünlerin davalı Sude giyim tarafından markanın eski sahibiyle olan ticari ilişkiden kaynaklı olarak piyasaya sunulduğu, dava konusu markaların eski sahibi … AŞ tarafından davalının eski unvanı olan … Ltd. Şti sude giyim adına tanzim edilen son faturanın ve sevk irsaliyesinin 13/10/2011 tarihli ise de marka eski tescil sahibi ile davalı arasındaki ticari alım-satım ilişkisinin 03/01/2000-17/11/2011 tarihlerini kapsadığı, davalı kullanımlarının SMK 152 kapsamında kaldığı, her ne kadar davalı uhdesinde ne kadar mal kaldığı tam olarak tespit edilememiş ise de sude giyim dışındaki davalılarca yapılan satışların davalı … in bildirdiği stok adedi kapsamında kaldığı, önceki tarihli ilişkinin de bulunduğu dikkate alındığında son faturada yer alan ürün adedinin bu noktada belirleyici olamayacağı anlaşılmakla ürünlerin sonradan sahte üretildiği ya da haricen temin edilen ürünler olduğuna ilişkin iddiaları ispatlayacak herhangi bir delilin bulunmadığı davacının markaya tecavüze yönelik iddialarının sübut bulmadığına kanaat getirilmekle bu yöndeki davaların reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalılar … yönünden değerlendirme ;
Dosya kapsamında 5651 sayılı “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun”’ un ilgili maddelerine değinilmesi gerekmektedir.
5651 sayılı Kanun’ un Tanımlar Başlıklı 2. Maddesinde; İçerik sağlayıcının; “ İnternet ortamı üzerinden kullanıcılara sunulan her türlü bilgi veya veriyi üreten, değiştiren ve sağlayan gerçek veya tüzel kişiler” olduğu, Yer sağlayıcının ise; “Hizmet ve içerikleri barındıran sistemleri sağlayan veya işleten gerçek veya tüzel kişiler” olduğu belirtilmiştir.
5651 sayılı Kanun’un 4. Maddesinde, “içerik sağlayıcının internet ortamında kullanıma sunduğu her türlü içerikten sorumlu olduğu” belirtildiği halde, Aynı Kanunun 5. Maddesinde ise “Yer sağlayıcının, yer sağladığı içeriği kontrol etmek veya hukuka aykırı bir faaliyetin söz konusu olup olmadığını araştırmakla yükümlü olmadığı” anılan 5. maddenin ikinci fıkrasında ise; “Yer sağlayıcının, yer sağladığı hukuka aykırı içeriği bu Kanunun 8 inci ve 9 uncu maddelerine göre haberdar edilmesi hâlinde yayından çıkarmakla yükümlü” olduğu belirtilmiştir. Anılan Kanunun 8. Maddesinde “Erişimin engellenmesi kararı ve yerine getirilmesi” düzenlenmiş olup, “Erişimin engellenmesi kararının soruşturma evresinde hâkim, kovuşturma evresinde ise mahkeme tarafından verileceği” hüküm altına alınmıştır.
Anılan Kanun’un 9.maddesinin birinci bendinde ise; “ İnternet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle kişilik haklarının ihlal edildiğini iddia eden gerçek ve tüzel kişiler ile kurum ve kuruluşların, içerik sağlayıcısına, buna ulaşamaması hâlinde yer sağlayıcısına başvurarak uyarı yöntemi ile içeriğin yayından çıkarılmasını isteyebileceği gibi doğrudan sulh ceza hâkimine başvurarak içeriğe erişimin engellenmesini de isteyebileceği” (2) İnternet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle kişilik haklarının ihlal edildiğini iddia eden kişilerin taleplerinin, içerik ve/veya yer sağlayıcısı tarafından en geç yirmi dört saat içinde cevaplandırılacağı (3) İnternet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle kişilik hakları ihlal edilenlerin talepleri doğrultusunda hâkimin bu maddede belirtilen kapsamda erişimin engellenmesine karar verebileceği” hususları düzenlenmiştir.
5651 sayılı Yasa uyarınca yer sağlayıcı olan Davalılar …’in aynı yasanın 5. maddesinin 2. Fıkrası uyarınca kendine hukuka aykırılık bildirimi bulunulması halinde hukuka aykırı içeriği yayından çıkarması yükümlü olduğu, kaldı ki dosya kapsamında yapılan incelemelerde davalı kullanımlarının SMK 152 kapsamında kaldığı, … 1. FSHHM’nin … D.iş sayılı dosyası üzerinden yapılan inceleme sonrası talep edilen ihtiyati tedbirin reddine karar verildiği de dikkate alındığında bu davalıların herhangi bir yükümlülüğünün bulunmadığı anlaşılmakla bu davalılar yönünden de açılan davaların reddine karar vermek gerekmiştir.
Haksız rekabet iddiası yönünden;
6102 sayılı TTK’nın 54 vd maddeleri Haksız Rekabete ilişkindir. Madde 54- “(1)Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. (2)Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” hükümlerine amridir. Yine TTK Madde 55- (1)Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır: a)Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve özellikle;…. 4.Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak,… dürüstlüğe aykırı davranmış olur. Şeklinde düzenlenmiş Madde 56 da “Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse; a)Fiilin haksız olup olmadığının tespitini, b)Haksız rekabetin men’ini, c)Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını, d)Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini, e)Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini isteyebileceği düzenlenmiş kararların ilanının talep edebileceği öngörülmüştür.
Somut olaya dönüldüğünde; rapordaki tespitler dikkate alındığında davalı sude giyim ‘in kullanımlarının SMK 152 kapsamında kaldığı, diğer davalıların yer sağlayıcı sıfatları dikkate alındığında sorumluluklarının bulunmadığı izahı yapılan TTK md. 54 ve TTK md. 55 kapsamında haksız rekabet şartlarının oluşmadığı sonucuna ulaşılmış, yine davacının haksız rekabete dayalı taleplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davacının açmış olduğu markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, durdurulması, önlenmesi, ortadan kaldırılması, maddi ve manevi tazminata yönelik davaların REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 54,40 TL karar harcından peşin yatırılan 31,40 TL’nin mahsubu ile kalan 23,00 TL bakiye karar harcının davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-a)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ret edilen tecavüz talebine ilişkin 4.910,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalılara verilmesine,
b) Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ret edilen maddi tazminat talebine ilişkin 4.910,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalılara verilmesine,
c) Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ret edilen manevi tazminat talebine ilişkin 4.910,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı … tarafından yapılan 100 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
6-Davalı … tarafından yapılan 50,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
7-Davalı … tarafından yapılan herhangi bir yargılama gideri bulunmadığından hüküm kurulmasına yer olmadığına,
8-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/11/2020

Katip …
¸

Hakim …
¸

Bu belge 5070 sayılı elektronik imza kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır