Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/737 E. 2020/147 K. 26.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO:2017/737
KARAR NO:2020/147

DAVA:Marka (Maddi Tazminat İstemli)
DAVA TARİHİ :22/11/2017
KARAR TARİHİ:26/02/2020

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Maddi Tazminat İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı Vekili 21.11.2017 tarihli dava dilekçesinde özetle; … numara ile … isimli markanın müvekkili adına 22.09.2010 tarihinde başvurusu yapıldığını, 13.12.2012 tarihinde tescil edilerek … Sınıfta koruma altına alındığını, davalının … internet adresi ve muhtevasında yer alan, başta web adresi olmak üzere tüm muhtevanın müvekkilinin markasına yönelik tecavüz ve hukuki ihlallerle sebep olduğunu, Davalı tarafa müvekkilinin markasına yönelik tecavüzün durdurulması için 21.09.2016 tarihinde ihtarname gönderilmesine rağmen hukuki ve fiili tecavüzün devam ettiğini, Müvekkilinin markası ile birebir benzerlik arz eden ve tescil kapsamına giren başta sanal ve fiziki ortamda iltibasa mahal verecek her türlü karakter, ses, görüntü, data, logo, telefon, görüşme kayıt sistem ve tanıtımları, ticari etki yapacak biçimde alan adı, yönledirici kodu, anahtar sözcük, web sitesi, sosyal medya tanıtım ve reklam gibi faaliyetlerin derhal sonlandınlmasmı, buna ilişkin hakların bila bedel müvekkiline devri, müvekkilinin zararının tazmini için bu davanın açılma zaruretinin hasıl olduğunu, açıklanan nedenlerle; … numara ile … isimli markaya yönelik tecavüzün önlenmesi, durdurulması, davalının … intemet sitesinin ve buna bağlı her türlü sesli, görüntülü, internet, yazdı ve sosyal medya üzerinden tanıtım ve dokümanların, markalarına ilişkin faaliyetlerine iltibas yaratması sebebiyle kaldırılması, davalıya ait internet sitesinin bila bedel müvekkiline devri ile şimdilik 10.000.-TL maddi tazminat, elkonulan ürünlerin imhası ile hükmün ilanını talep ettiklerim beyan etmiştir.
Davalı vekili 07.06.2018 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu … internet sitesinin davalı adına 22.11.2008 tarihinde alan adı olarak tescil edildiğini, müvekkilinin 1993 tarihinde kurulduğunu, sağlık, yardım ve destek hizmetleri veren uluslararası bir şirket olduğunu, müvekkilinin bağlı diğer grup şirketlerle birlikte turizm alanında uluslararası sektörde sigorta kapsamında sağlık hizmetlerinin organizasyonu ile birlikte destek ve danışmanlık hizmetleri verdiğini, ayrıca yurtiçinde … Çalışan Destek Hizmetleri çatısı altında destek ve danışmanlık hizmetleri verdiğini, … şekil markasının …- Sınıflarda, … şekil markasının … ve … Sınıflarda tescilli olduğunu, … alan adı ve internet sitesinin davalı adına 22.11.2008 tarihinde tescil edilerek kesintisiz hizmet verdiğini, kısa sürede tanındığını, davalının müvekkilinin alan adından 2 yıl sonra kötüniyetle marka için başvuru yaptığını, davacının bu marka ile aktif olarak faaliyet göstermediğini, kullanıma ilişkin bir belge sunmadığını,davacının şirket unvanında … ibaresinin geçmesinin markanın kullanıldığı anlamına gelemeyeceğini, marka davacı adına tescilli olsa da kullanılmama nedeniyle hükümsüz hale geldiğini, davacımn internet sitesi olmadığım, Davacı şirket unvanı ve ile internet arama motorunda araştırma yapıldığında “…” isimli siteden şirketin sadece unvanı ve adresinin yer aldığını, firma iş konusunun “şirketin faaliyetlerinden kaynaklanan her türlü zarar ve kayıplarının önlenmesine ve tespit edilmesine katkıda bulunan danışmanlık hizmetinin verilmesi” dışında şirkete ait iştigal konusu, faaliyetlerin tanıtımı ile ilgili hiçbir bilginin yer almadığını, davacının … markası ile hangi faaliyetleri sürdürdüğünü açıklaması gerektiğini, davacının markayı alan adından 2 yıl sonra tescil ettirip kullanmadığını, ihlal edilen bir hakkı olmadığını, ayrıca markayı ticari faaliyetlerinde aktif olarak kullandığını ispat edemediğini, hak ihlali yaparım davacı olduğunu, davanın reddini talep ettiklerini beyan etmiştir.
GEREKÇE
Yapılan yargılama, tarafların beyanları ve sunulan mütalaa, alınan bilirkişi raporu muvacehesinde;
Davanın marka hakkına tecavüzün önlenmesi, durdurulması , sonuçlarının kaldırılması ve tecavüz nedeniyle uğranılan zararın tazminine dair olduğu anlaşılmıştır.
Davalının … sitesini 22.11.2008 tarihinde satın aldığı ….tr sitesinin ise 03.08.2011 satın aldığı tespit edilmiştir.
… sitesinin hizmete kesin olarak ne zaman başladığı bilinmese de 01.02.2011 tarihinde yayında olduğu tespit edilmiştir.
….tr sitesinin hizmete kesin olarak ne zaman başladığı bilinmese de 28.12.2012 tarihinde yayında olduğu tespit edilmiştir.
Dava konusu … internet sitesi mevcut hali itibari ile kullanmada değildir. Dosya kapsamı ile sunulan belge ve delillerden davacının … markasına ilişkin herhangi bir kullanımı ve internet sayfası tespit edilememiştir.
Bir işaret üzerinde hak iddia edebilmek için üçüncü kişinin tescil başvurusundan veya rüçhan hakkının doğumundan önce bu işareti kullanmak için ve belli bir oranda tanınır hale getirmek gerekmektedir. Ancak bu halde işaret üzerinde bir hak elde edilmiş olabilir. Gerçekten bir işareti ilk kullanan ve ona ayırt edici nitelik kazandıran kişi onun hak sahibi olarak kabul edilir (Yasaman, Marka Hukuk, s.406). Gerçek hak sahibi tarafından yapılan kullanımın belirli bir hizmet ile ilişkilendirilmesi ve markasal kullanım olarak nitelendirilebilmesi, en azından belirli bir bölge ve ilgili çevrede ayırt edicilik sağlanması yeterli görülmektedir.
Yargıtay tarafından “Gerçek Hak Sahipliği İlkesi” ile ilgili olarak verilmiş olan bir kararda; “Marka üzerindeki öncelik hakkı, o markayı ihdas ve istimal eden ve piyasada maruf hale getiren kişiye aittir. Buna gerçek hak sahibi denilir ve bu tescil açıklayıcı etkiye sahiptir. Buna mukabil bir markayı ihdas ve istimal etmeksizin seçip tescil ettiren kimsenin bu tescili kurucu etkiye sahiptir. Ancak, bu tescil sadece hak sahibine başlangıçta şarta bağlı bir hak sağlayabilir. Gerçek hak sahibinin dava açıp bu markayı tescil ettireceği tarihe kadar kurucu etkiye sahipliği devam eder. Çünkü, hakiki, gerçek hak sahipliği ikinci bağımsız ve münferit mülkiyete hak vermez, markanın hakiki hak sahibi markasının aynısını veya tefrik edilemeyecek benzerini, her nasılsa marka olarak tescil ettiren kimsenin, bu tecavüz TTK’nun 56. da yer alan haksız rekabet hükümlerine ve 556 sayılı Markaların Korunması Hakkındaki KHK’nin 8/III ve 42/f ve 551 sayılı Markalar Kanunu’nun 47. maddesine göre sonradan tescil edilmiş markanın terkininin istenebileceğini kabul edilmektedir.” (11. HD, 6.6.1999, E.1998/1734, K. 1999/5146- FMR, C.l s.149).
Davacı markasının başvuru tarihi 22.09.2010’ dur. Davalı tarafından bu tarihten önce … ibaresinin davacı markasının tescil edildiği mal ve hizmetler açısından kullanımlar, gerçek hak sahipliği açısından davalıya hak sağlayacaktır. Davalının … internet sitesine ilişkin alan adını 22.11.2008 tarihinde satın aldığı, bu siteye ilişkin ilk ekran görüntüsünün 01.02.2011 tarihi olduğu ancak bunun kesin olmadığı daha önceki bir tarih olabileceği de belirilmiştir. Davalı tarafından … alan adının alındığı tarih davacının 22.09.2010 tarihli marka başvurusundan önceki bir tarihtir. Davacı markayı seçip tescil ettirmiştir.
Ayrıca salt alan adının kullanımının tecavüz oluşturması için ticari etki yaratması gerektiği, davacının markası ortaya çıkmadan önce oluşturulup kullanılmaya başlanan alan adının, davacıya zarar vermek veye faydalanmak kastıyla ondan önce oluşturulması gerekeceği ancak bu yönde yeterli kanıt bulunmadığı, davacının da markasını tescil ettirdiği şekilde kullandığına ilişkin bir verinin de bulunmadığı. Sunulan delillerdeki e-maillerde marka belirterek bir kullanıma gönderim yapılmadığı, e-mail adreslerindeki benzerliğin markaya tecavüz oluşturduğuna dair bir yorumun somut olaya uygun düşmeyeceği zira davalının da bu adresi davacının markasının tescilinden önce aldığı ve kullanmaya hakkı olduğu, bu sebeplerle davalının alan adı ve marka kullanımının davacı marka tesciline tecavüz teşkil etmediği sonucuna varılmıştır.
HÜKÜM:Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın REDDİNE
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 54,40 TL karar harcının peşin yatırılan 170,78 TL’den mahsubu ile artan 116,38 TL karar harcının talep edilmesi halinde davacıya iadesine,
3-Reddedilen tecavüze yönelik talepler yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı vekili yararına hesap olunan 4.910,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
4-Reddedilen maddi tazminata yönelik talepler yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı vekili yararına hesap olunan 4.910,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 26/02/2020

Katip …

Hakim …