Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/699 E. 2020/27 K. 15.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/699
KARAR NO : 2020/27

DAVA : Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 26/10/2017
KARAR TARİHİ : 15/01/2020

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka Hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dosyada bulunan dilekçelerinde özetle; müvekkilin şirketinin her türlü gıda maddelerinin üretimini, toptan ve perakende alım- satim ve dağıtımını yapan bir şirket olduğunu, hizmetlerinde kullandığı “… markası olduğunu ve markayı 10,04.2015 tarihinden itibaren kullanıp, satışını bu markayla yaptığını, Davalı tarafın ise müvekkil şirketle aynı ticari alanda faaliyet gösteren aynı ihalelere katılan bir şirket olduğunu, müvekkile ait “…” Şekil+markasının birebir aynısını özellikle şekil bakımından ayırt edilemeyecek benzerini “…”+Şekil markası olarak üretip kötü niyetle satışını yaptığını, davalının bu markayı TPE nezdinde … numarasıyla tescil ettirdiğini, davalının TPE nezdinde 23.05.2016 tarihinde yapmış olduğu “…”+Şekil markasının başvurusunda bu markanın başvurudan önce davacı tarafından da kullanıldığım bildiğini, bu yüzden kötü niyetle hareket ederek müvekkilinin “…”+Şekil markasının, kendine has şekil unsurundan ibaret olduğunu davalı tarafa ait “…” markası ve bu markanın şekil unsuruna benzemediğini, dolayısıyla arada bir haksız rekabetin söz konusu olmadığını, “…”+Şekil markası run müvekkiline TPE nezdinde tescil edilmemiş olmasının markanın hukuken korunamayacağı anlamına gelmediğini, TPE nezdinde sadece kelime markası olarak “…” şeklindeki marka için bir başvurularının olduğunu dava konusu markanın ise “…” “…” şekil unsuruyla bütün olarak ayırt edici niteliğe sahip olduğunu, müvekkilinin TPE nezdinde markasının tescilli olmadığını fırsat bilerek markayı kendi adına tescil ettirdiğini ve haksız rekabet oluşturduğunu, Davalı tarafın, davacı tarafa açtığı … 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …E sayıh dosyasında 31.12.20015 tarihli dilekçede müvekkil şirketin ürünlerinde kullandığı markanın “”…”+Şekil markasının TPE nezdinde tescil ettirilmediğini görerek bu markanın birebir aynısını, şekil renk ve kelimeler bakımından ayırt edilemeyecek kadar benzeri olan “…+markası olarak üretime geçtiğini ve bu markayı da TPE nezdinde tescü ettirdiğini, ürünü aynı ambalaj ve kutularla satışım gerçekleştirdiğini bunun da haksız bir rekabet ve müvekkilinin haklarına açıkça bir tecavüz olduğunu, Davalı tarafın müvekkil şirketin kullandığı marka ve işareti TPMK nezdinde tescü ettirdikten soma da … 3.Noterliği … tarih ve … yevmiye numarasıyla davacı tarafa bu markayı kuüanmaması hususunda ihtarname gönderdiğini iddia etmek suretiyle, … tescil numaralı “…”+Şekil markasının hükümsüzlüğünü talep etmiştir.
Davalı vekili dosyada bulunan cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 1991 yılında Öncü …A.ş adı altında kurulduğunu, Türkiye’nin ilk hazır sandviç firması olduğunu ve “…” markası altında ticari hayatına devam ettiğini, müvekkilinin adına tescil ettirdiği çok sayıda marka ve şekil unsurları olduğunu, Davalı tarafın ise müvekkilinin eski çalışanları tarafından kurulmuş bir şirket olduğunu ve müvekkiline ait “…+şekil unsurlarının birbirleriyle karıştıracak şekilde benzerlerini üretip haksız bir rekabet yapıp kazanç sağladığını, bu yüzden müvekkil şirket tarafından … 4.Asliye Ticaret Mahkemesi … E sayılı dosyasıyla davalı tarafa açılmış bir tazminat davası bulunduğunu , Davacı tarafın kullandığı “…” isim+şekil markasının tescilli markası olmadığını, TPE’ye yapılan başvurularının da reddedildiğini, bu yüzden müvekkil şirkete böyle bir dava açmanın da mümkün olamayacağını, davacının haksız eylemlerine son vermesini istemek amacıyla … 3.Noterliği … tarih ve … yevmiye numarasıyla ihtarname yollandığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
YAPILAN YARGILAMA VE TOPLANAN DELİLLER
Tarafların dayandıkları ve sundukları deliller getirilmiş ve Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtları dosyaya alınmıştır.
Konunun kısmen teknik bilgi gerektirmesi nedeniyle bilirkişi raporu alınmıştır. 07.03.2019 tarihli bilirkişi raporunda sonuç olarak : ” Tespit edilen davacı kullanımlarının … ibaresi üzerinden gerçek hak sahipliği sağladığı, davalı adına … tescil numarası ile tescil edilen … markasının davacının gerçek hak sahibi olduğu … markası ile ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğu,” kanaatine ulaşıldığı bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Davalının dava konusu markasının … numarası ile tescilli bulunan … ibareleri ve şekilden oluşan marka olduğu , 30. Sınıf mallar yönünden Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer; börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül., ürünlerini kapsadığı görülmüştür.
6769 sy. SMK 6/3 uyarınca: Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir. SMK m.6/9 uyarınca: Kötü niyetle yapılan marka başvurulan itiraz üzerine reddedilir. SMK m.25/I uyarınca: 5 inci veya 6 ncı maddede sayılan hâllerden birinin mevcut olması hâlinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir.
Davacı taraf, davalı adına 2016 45941 tescil numarası ile tescil edilen markasını, kendisinin daha önce kullanmaya başladığını, davalının … 4. Asliye Ticaret Mahkemesi … E. Sayıh dosyası kapsamındaki yargılama sırasında markasından haberdar olup tescil ettirdiğini, davalının kötüniyetli hareket ettiğini iddia etmiştir.
Davacı taraf iddiasını ispatlamak amacıyla söz konusu markanın kullanıldığı fatura örneklerini dosyaya sunmuştur. Davalı taraf marka başvurusunu 23.05.2016 tarihinde yapmıştır. Bu tarihten daha önce gerçekleşen davalı kullanımları işbu dava bakımından dikkate alınacaktır. Faturalar ve tahsilat makbuzları incelendiğinde 19.10.2015 – 20.01.2016 tarihlerini kapsayan dönemde 17 adet fatura sunulduğu görülmüştür. Bu kullanımların sandviç, dürüm ve tost emtiası bakınundan gerçekleştirildiği görülmektedir. Davacının sunduğu diğer görsellerde tarih tespit edilememiştir.
Markanın bilinirliğinden söz edebilmek için, bir ülkede yaşayanların tamamının söz konusu markayı bilmesi zorunlu olmayıp; marka sahibinin hedef kitlesinin esas alınması gerekir. Bir ülkede yaşayan herkes, her tür mal veya hizmetle ilgilenmediğinden, bu grupların tanınmışlık kavramının belirlenmesinde dikkate alınması uygun değildir (Hanife Dirikkan, Tanınmış Markanın Korunması, Ankara 2003 s.125). SMK m.6/3’ün uygulanabilmesi için markaya belli bir ayırt edicilik bir başka ifadeyle bilinirlik kazandırılması gerekmektedir. Bir işaret üzerinde hak iddia edebilmek için üçüncü kişinin tescil başvurusundan veya rüçhan hakkının doğumundan önce bu işareti kullanmak ve belli bir oranda tanınır hale getirmek gerekmektedir. Ancak bu halde işaret üzerinde bir hak elde edilmiş olabilir. Gerçekten bir işareti ilk kullanan ve ona ayırt edici nitelik kazandıran kişi onun hak sahibi olarak kabul edilir. ( Yasaman, Marka Hukuk, s.406.) Gerçek hak sahibi tarafından yapılan kullanımın belirli bir mal/hizmet ile ilişkilendirilmesi ve markasal kullanım olarak nitelendirilebilmesi, en azından belirli bir bölge ve ilgili çevrede ayırt edicilik sağlanması yeterli görülmektedir. Yargıtay tarafından “Gerçek Hak Sahipliği İlkesi” ile ilgili olarak verilmiş olan bir kararda;
“Marka üzerindeki öncelik hakkı, o markayı ihdas ve istimal eden ve piyasada maruf hale getiren kişiye aittir. Buna gerçek hak sahibi denilir ve bu tescil açıklayıcı etkiye sahiptir. Buna mukabil bir markayı ihdas ve istimal etmeksizin seçip tescil ettiren kimsenin bu tescili kurucu etkiye sahiptir. Ancak, bu tescil sadece hak sahibine başlangıçta şarta bağlı bir hak sağlayabilir. Gerçek hak sahibinin dava açıp bu markayı tescil ettireceği tarihe kadar kurucu etkiye sahipliği devam eder. Çünkü, hakiki, gerçek hak sahipliği ikinci bağımsız ve münferit mülkiyete hak vermez, markanın hakiki hak sahibi markasının aynısını veya tefrik edilemeyecek benzerini, her nasılsa marka olarak tescil ettiren kimsenin, bu tecavüz TTK’nun 56. da yer alan haksız rekabet hükümlerine ve 556 sayılı Markaların Korunması Hakkındaki KHK’nin 8/3 ve 42/f ve 551 sayılı Markalar Kanunu’nun 47. maddesine göre sonradan tescil edilmiş markanın terkininin istenebileceğini kabul edilmektedir:’ (11. HD, 6.6.1999, E.1998/1734, K. 1999/5146- FMR, C.l s.149).
Mahkememizce davacının tespit edilen kullanımlarının, markasal nitelikte olduğu ve SMK m.6/3 uyarınca hak sahipliği sağlayacak nitelikte kullanımlar olduğu sonucuna varılmıştır. Dosyada bulunan evrakın, fatura gibi tarih ve kullanım şeklini güvenilir şekilde ispatlayan bir ispat aracı ile ortaya konulması, bu husus açık hale getirmiştir.
Kötü niyetli tescil olup olmadığı değerlendirirken hem markalar, hem de markalarm kullanıldığı emtialar ve tescil edildikleri sınıflar ve markaların kullanım şekli incelenmelidir.
Marka tescilindeki kötüniyet başvuru sahibinin amacına bakılarak açıklanabilir. Başvuru sahibinin kullanımı olan markadan haberdar olarak, onun imajından yararlanmak veya o markayı kullanan firmaya zarar verme kastı ile hareket etmesi durumunda kötüniyetli olduğu kabul edilebilecektir. Aynı sektörde faaliyette bulunan firmaların birbirinden haberdar olmaları beklenebilecektir.
… 4. Asliye Ticaret Mahkemesi …E. Sayılı dosyası incelendiğinde, işbu davanın davalısı olan … firmasının 28.10.2015 tarihli dava dilekçesinin 8. Sayfasının son satırında … ibaresinin işbu davanın davacısı … firması tarafından kullanıldığı ifade edilmektedir. Bu ifade açık şekilde davalının davacı markasından haberdar olduğunu ve onun markasını kullandığı emtia bakımından tescil ettirdiği anlaşılmaktadır. Bu durumda davalının kötüniyetli hareket ederek markasını tescil ettirdiği sonucuna da varılmıştır.
Davalı adına … tescil numarası ile tescil edilen … markasının davacının gerçek hak sahibi olduğu … markası ile ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğu, davalının aynı sektörde olması ve aralarındaki hukuki ihtilaf dolayısıyla davacı markasından haberdar olduğunun anlaşılması sebebiyle SMK m.6/9 anlamında kötüniyetli olduğu, bu sebeple SMK 6/3 ve 25/1 uyarınca davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KABULÜNE, Davalı adına tescilli … tescil nolu … şekil ve ibareli markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 54,40 TL karar harcından peşin yatırılan 31,40 TL’nin mahsubu ile kalan 23,00 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsiline,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı vekili yararına hesap olunan 4.910,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan: 2700 TL bilirkişi ücreti, 170,80 TL posta gideri olmak üzere toplam 2870,80 TL ve 62,80TL harç (peşin+başvuru) olmak üzere toplam 2.933,60TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 15/01/2020

Katip …
¸

Hakim …
¸

Bu belge 5070 sayılı elektronik imza kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır