Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/691 E. 2021/114 K. 09.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/691
KARAR NO : 2021/114

DAVA : Alacak (Fikir Ve Sanat Eseri İle İlgili Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/10/2017
KARAR TARİHİ : 09/03/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Alacak (Fikir Ve Sanat Eseri İle İlgili Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin kendisine ait “…” adlı romanın basım, yayın, çoğaltma, telif , senaryo, dizi, sinema, tiyatro, şiir bestelemesi vb. Tüm haklarını 02.08.2016 tarihli yayın sözleşmesi kapsamında davalıların sahip olduğu … yayınlarına devrettiğini, sözleşme kapsamında ilk etapta eserden 03.10.2016 tarihinde 1.000 adet basıldığını, sözleşmenin başlangıcından kısa bir süre sonra, davalılar ile müvekkili arasında iletişim sorunu yaşandığını, davalıların müvekkilinin taleplerini yerine getirmediklerini, düzenlenen fuarlarda müvekkiline yer vermediklerini, sözleşmeye aykırı talepler ile müvekkilini zor duruma soktuklarını, müvekkilinin ek tanıtım talebinin davalılarca bloke edildiğini, fuara katılım ve imza günü taleplerinin karşılıksız bırakıldığını, müvekkilinin sözleşme ile devrettiği haklarının esaslı surette etkilendiğini, Sözleşmenin Yayın Hakkı başlıklı bölümünün 4/6 maddesi gereği, sözleşme imzalanmas ile başlayan yayın sürecinde eserin üretimi ve dağıtımı ile ilgili parasal giderleri ek tanıtım giderleri hariç olmak üzere yayın evine ait olduğunu, ancak davalıların müvekkilinden ikinci basım ücreti, kitap basım ücreti matbaa, iç kapak basım ücreti, iç dış tasarım, ayraç tasarımı, ek fuar içi kitap görsel ve yazar reklam tasarımları karşılığı KDV dahil 3800 TL talep edildiğini, ancak bu bedelin nereye harcandığının müvekkiline bildirilmediğini, sözleşmede yazılı olmadığı halde kitabın satılmaması ihtimaline binaen tahsil edildiğini ancak davalılarca gönderilen maillerde eserin satışının kısa süre içerisinde başarılı olduğunun bildirildiğini, davalıları Noter kanalı ile müvekkilinden tahsil ettikleri ücretin faturalarının, makbuzlarının bildirilmesini, kalan kısmının iade edilmesini ihtar ettiklerini, davalıların ihtara karşı cevaplarında bu hususları inkar ettiklerini, sonrasında müvekkilinin 02.08.2016 tarihli sözleşmeden 5846 Sayılı FSEK 58.mad. Gereği mehil tayini olmadan cayma hakkını kullandığını içerir … 39.Noterliği …tarih … yevmiye numaralı cayma ihbarı gönderdiğini, davalıların cayma ihbarını kabul etmediklerini … Noterliği … tarih … yevmiye numaralı ihtarname ile bildirdiklerini, bunun üzerine müvekkilinin 24.02.2017 tarihi ihbarnameye atıfla muaccel olmuş %l0 telif alacakları ve sözleşmede yazılı olmadığı halde haksız talep edilen 3.840 TL’nin iadesini talep ettiğini, davalıların bu talepleri karşılamadıklarını, müvekkillinin cayma hakkına karşı itiraz davası açmadıklarını, böylelikle müvekkilinin cayma hakkının tamamlandığını, sözleşme ile davalılar devrettiği eserin tüm haklarının davacıya avdet olduğunu, müvekkilinin 17.03.2017 tarihinde Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürlüğüne yazılı müracaat ederek, “…” adlı kitabına ilişkin olarak … Yayınları-… ve … ile akdettiği 02.08.2016 tarihli sözleşmeye ilişkin olarak FSEK 58.madde uyarınca cayma hakkını kullandığım ve iş bu fesih kapsamında işlem yapılmasını talep ettiğini, Telif Haklan Genel Müdürlüğü’nün cevabı yazılarında , bu esere ilişkin olarak … Yayınları-… ve … tarafından gerçekleştirilecek bandrol başvurularının kabul edilmemesi hususunda bandrol satış işlemlerini gerçekleştiren Yayımcı Meslek Birlikleri Federasyonu’na (…) gerekli bildirimde bulunulduğunun da bildirildiğini beyanla, davanın kabulü ile 02.08.2016 tarihli münfesih sözleşme gereği, müvekkilinin muaccel olmuş %10 telif ücretinden fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 500 TL, sözleşmeye aykırı şeklide tahsil edilen 3.840 TL bedelin de şimdilik 1800 TL’sinin 14.12. 2016 tarihli ihtarname tarihinden bu yana işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava ettiği, 04.09.2020 tarihli ıslah dilekçesi ile de; Telif ücreti alacağı yönünden 29.06.2020 tarihli bilirkişi raporunda tespit edilen 243,04 TL ‘nin 14.12.2016 tarihinden itibaren yasal faizi ile, dava dilekçesinde kitap basım ve tasarım vb ücret olarak talep ettikleri 1.800- TL’nin 2.207 -TL yükselterek dava değerini 3.007- TL ıslah ettiklerini, söz konusu alacağın 1800 TL’sinin 14.12.2016 tarihinden, 1.207 TL’sinin de ıslah tarihinden itibaren yasal faizi ile müştereken müteselsilen davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Davalılar vekilinin cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde iddia edildiği gibi davacı ile iletişimsizlik yaşanmadığını, her sorduğu soruya detaylı bilgilendirmeler yapıldığını, mesai saatleri dışında ve uygun olmayan saatlerde telefon ettiği, rahatsız ettiği ve mesaj yazdığı için sadece özel mesaj kanalları, kendi özel telefon ve sayfalarından yanıtlamadıklarını, bunun dışında tüm haberleşme kanatlarının açık bırakıldığını, hatta defalarca kendisinin ofislerine davet edildiğini, davacının yayın bilgilendirmesi dışında hiçbir isteği olmadığını, sözleşmeye konu kitabın yayında olduğunu ve her taraftan ulaşılabilir durumda olduğunu, yayınevlerine ekonomik girdi sağlama amaçlı genel yapılan pazarlama çalışmalarına …’nın yazdığı “…” isimli kitabının da dahil olduğunu, gidilen her fuarda sergilendiğini, tüm pazarlama çalışmalarının yapıldığını, davacının yayın ile ilgili olarak hiçbir zorlukla ve sorunla karşılaşmadığını, sözleşmeyle veya başka şekilde zorunlulukları bulunmadığı halde davacının … Kitap Fuarı’na davet edildiğini, istediği saatlerde gün boyu kısıtlama yapılmadan imza günü düzenlendiğini, fuarlara katılım veya yazarlara imza günü düzenleme faaliyetlerinin tamamen yayınevinin ticari şartlarının uygunluğuna bağlı olduğunu, bu etkinlikleri yapma zorunluluklarının bulunmadığını, Sözleşmenin 4/6 maddesine göre eserin üretimi ve dağıtımı ile ilgili giderleri yayınevinin karşıladığını, yalnız ikiyüzseksen sayfa bir kitabın ek giderleri konusunda davacı ile ayrıca yapılan bir sözlü anlaşma ile 3800 TL tahsil edildiğini, bu paranın yayınevinin sıradan yaptığı çalışmalar dışında kendisine özel yapılan ek çalışmalar için kitap basım ücreti, kapak basım ücreti, eser tasarımı, iç ve dış tasarımı, grafik, paster tasarımı, ayraç tasarımı, ek fuar içi kitap ve yazar reklam tasarımları özel editör hizmeti, ek editör kontrolleri, ek redaksiyon incelemeleri ve ekip halinde yapılan sesli okumalar, yayınevinin zorunlu olmamakla birlikte uygun görmesi halinde yapılabilecek tanıtımlar, eserin fuarlarda sergilenmesi, yayınevinin uygun görmesi durumunda satışın kısa sürede başarılı olması koşulu ile ikinci bandrol temininin ücret alınmadan yapılması, bandrol vergileri, afiş tasarımları gibi ayrıca yapılan çok sayıda çatışma için tahsil edildiğini, bu çalışmaların yoğun mesai ile gerçekleştiğini ve bu sayede eserin oldukça kaliteli yayınlandığını, eserin satılmama ihtimali için tahsil edildiği iddiasının doğru olmadığını, davacının avukatı aracılığı ile gönderdiği ihtarnamelerde haksız isteklerde bulunduğunu, bu isteklere ayrıntılı bilgiler verilerek süresi içerisinde yanıt verdiklerini, hatta … ve … yevmiye nolu İhtarnamede uzlaşma teklif edildiğini, bu teklife göre tüm yayın hakları kendilerinde olmasına rağmen depolarında bulunan tüm kitapların maliyet bedeli olan 6,30 TL’ya KDV eklenerek ve yayınevi çıkış fiyatı üzerinden de vergiler ve %10 telif gelirleri düşüldükten sonra kargo giderleri kendilerine ait olmak şartı ile almaları durumunda tüm haklarından feragat edip yayın haklarını tamamen davacıya vereceklerini bildirdiklerini ancak davacının uzlaşma teklifine cevap vermediğini, beyanla dava dilekçesindeki iddiaları kabul etmediklerini, davacının sözleşmeye göre kitabın satışı olması durumunda yayınevi çıkış fiyatı üzerinden vergileri düşerek kalan tutann %10 telif gelirinden başka hak talebi bulunmadığını, uzlaşmak istediklerini, maddi-manevi tazinat davası açma haklarının saklı tutularak davanın reddine karar verilmesini talep ettikleri anlaşılmıştır.
Dosyada tarafların bildirdikleri tüm deliller toplanmış, Kültür ve Turizm Bakanlığından kayıtlar getirtilmiş özel ve teknik bilgi gerektirmesi nedeniyle bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınmıştır.
Dosyaya sunulan 16.09.2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle”…Taraflar arasında sözleşmenin davaya konu eser üzerindeki mali hakların davalı yayımcıya devrini öngören bir yayım sözleşmesi olduğu; davacının bu sözleşme ile tüm mali haklarını davalılara devrettiği, buna karşılık davacının eserin satışından elde edilen gelirden yayınevi çıkış fiyatı üzerinden vergileri düşerek kalan tutarın %10’u telif ücreti alma hakkının bulunduğu; davalıların davacıya … Fuarı katılım, … Fuarı tüm gün imza günü, … ve … fuarları katılım ve .. afişi gibi tanıtım hizmetlerini sundukları fakat kitap ayracı, fuar katılım kitapçığı gibi tanıtım hizmetlerini vermemiş olabilecekleri, zira bu konuda her hangi bir delilin dosyada yer almadığı; ayrıca, ek PR çalışmalarının, reklam ve tanıtım çalışmalarının yapıldığına yönelik bir delilin de mevcut olmadığı, yapılmış olan PR ve reklam çalışmalarının ise çok vasat, etkisiz ve yetersiz kaldığı, davalıların davacıdan tahsil ettikleri 3.840-TL’nin 2.174-TL’sinin eser ve iç kapak basımının özel olarak gerçekleştirilmesi karşılığında, 833-TL’sinin tasarım ve yukarıda belirtilen ek tanıtım faaliyetlerinin yapılması karşılığında, 833-TL’sinin ise editörlük hizmeti karşılığında alındığının taraflar arasındaki 29.07.2016 tarihli e-posta yazışmasından anlaşıldığı, yine aynı e-posta yazışmalarına göre, davacının, bahsi geçen editörlük hizmetini aldığının sabit olduğu, buna karşılık, diğer “özel baskı”, “tasarım” ve “ek tanıtım” gibi (davacıya özel) hizmetlerin verildiğine dair herhangi bir delile dosyada rastlanamadığı, davalıların cevap dilekçesinde davacıdan tahsil ettikleri bedele gerekçe olarak sundukları diğer bazı hizmetlerin ise zaten sözleşme nedeniyle davacıya hâlihazırda (bedelsiz) verilmesi zorunlu olan hizmetler olduğu, davalıların davacıdan tahsil ettikleri bedele karşılık her hangi bir fatura, dekont vs. belgeyi de davacıya ve dava dosyasına sunmamış oldukları, ayrıca davalıların ofis giderleri ile iletişim, ulaşım, yemek ve mesai gibi giderlerinin davacıya fatura edilmesinin sektör teamüllerine de uygun bulunmadığı, bu nedenle, davacının ödemiş olduğu 3.840-TL’nin (özel/paralı editörlük hizmetinin karşılığı olan 833-TL haricinde kalan) 3.007-TL’sini davalı yayımcıdan talep edebileceği, davacının cayma beyanının haklı sebebe dayandığı ve taraflar arasındaki sözleşmenin 24.02.2017 tarihli cayma beyanıyla ileri etkili şekilde sona ermiş olduğu, davacının davaya konu kitabın 24.02.2017 tarihli cayma beyanından önce gerçekleşen satışları nedeniyle taraflar arasındaki sözleşmenin 5/1. maddesi uyarınca telif ücreti talep edebileceği, eserin satışlarına yönelik davalı kayıtlarının incelenemediği bu nedenle davacının telif ücreti olarak talep edebileceği meblağın hesaplanıp tespit edilemediği…” ” sonuç ve kanaatinin bildirildiği, eksikliğin giderilmesine ilişkin olarak alınan 29.06.2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle “…Taraflar arasında 02.08.2016 tarihinde imzalanan … Yayınları Eser Yayınlama ve Yayın Hakları Sözleşmesinin 5. Maddesi Telif hakları başlıklı olup: … yayınları eser sahibine (Yazar) ve/veya eser sahibinin resmi yetki verdiği kişilere veya kanuni varislerine, dağıtımı tamamlayıp ekonomik kazanca dönüşen eser adedi başına yayınevi çıkış fiyatından vergileri düşerek % 10 telif ödemeyi garanti eder. Denildiği, 25.06.2020 tarihi itibariyle davalı … yayınları dava konusu … adh kitabın 350 adedini sattığı, satış bedeli KDV dahil 7,50 TL olduğu, Toplam satılan kitap 350 adet x 7,5 = 2.625,00 TL KDV’li tutar, 2.625,00/1,08=2.430,56 TL KDV’ siz kitap satış tutarı, 194,44 KDV olarak hesaplanmıştır, satış tutarı 2.430,46 TL x % 10 Telif hakkı= 243,04 TL olarak hesaplandığı, Bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 16.09.2019 tarihli kök raporumuza ek olarak davacının talep edebileceği telif hakkı olarak 243,04 TL olarak hesaplandığı…” sonuç ve kanaatinin bildirildiği anlaşılmıştır.
KANAAT VE GEREKÇE
Dava FSEK kapsamında açılmış, eser yayım ve hak devrine ilişkin sözleşmeden kaynaklı telif alacağı ve basın sözleşmesi kapsamında davacı tarafından davalıya ödenen 3.840,00 TL’nin istirdadı talebine ilişkindir.
Taraflar arasında 02.08.2016 tarihinde yayın sözleşmesi imzalanmıştır. Sözleşmenin 4/3 maddesinde; “… Yayınları, sözleşme ile devraldığı eserin içeriğinde, eser sahibinin (yazarın) yazılı onayı olmadan, editöryal düzeltmeler hariç, hiçbir değişiklik yapamaz” ve 4/6 maddesinde; “Sözleşme onayı (imzalanması) ile başlayan yayın sürecinde, eserin (kitabın) üretimi ve dağıtımı ile ilgili parasal giderleri ek tanıtım giderleri hariç … Yayınları üstlenmiştir’ şartları imza altına alınmıştır. Bu maddelere göre; davalı yayınevi, davacıya ek tanıtım giderleri hariç, kitabın üretimi ve dağıtımı ile ilgili parasal giderleri üstlenmeyi taahhüt etmiştir. Sözleşmeye göre; tanıtım giderleri kapsamında; yeteri kadar A3 boyutunda afiş, imza günü organizasyonu için davetiye ve yayınevinin düzenleyeceği organizasyonlarda kullanacağı tanıtım argümanları, Ek tanıtım giderleri kapsamında ise; Eser sahibinin, eserin dağıtımı konusunda vermekle yükümlü olduğu destek için yayınevinden bağımsız düzenleyeceği imza günleri, yazılı ve görsel basındaki reklam giderleri, ek afiş gibi tanıtım giderleri ve kargo giderleri gibi yayınevi dışında gelişen giderler yer almaktadır. Sözleşmenin 4/7 maddesinde; Ek tanıtım giderleri başlıklı maddede “Eser sahibi eserin dağıtımı konusunda vermekle yükümlü olduğu destek için yayınevimizden bağımsız düzenleyeceği imza günleri, vazıh ve görsel basında ki reklam giderleri, ek afiş ve tanıtım giderleri ve kargo giderleri gibi yayınevi dışında gelişen giderler.” şeklinde düzenlenmiştir. Ayrıca sözleşmenin 4/6. Maddesinde de ek tanıtım giderleri dışındaki tüm giderlerden davalı yayınevinin sorumlu olacağı belirtilmiştir.
Davacı tarafından, dava konusu eserin tanıtımı, reklamı, fuar katılımları, okuyucu ile buluşması gibi hususlarda eksik ve özensiz hizmet verdiği gerekçeleri ile, davalılara … 39.Noterliği’nin … tarih, … no’lu ihtarnamesi keşide edilmiştir. İhtarname ile eserin telif ücretleri ve davacıdan haksız talep edilen 3.800 TL’nin resmi gider makbuzlarının ya da faturalarının taraflarına bildirilmesi, kalan kısmın ise geri iadesi talep edilmiştir.
Davalılar iş bu ihtara karşı … 9.Noterliği … tarih, … no’lu ihtarnamesi ile davacı tarafından iddia edilen cayma nedenlerini inkâr yoluna gitmişler, hizmetin eksiksiz verildiğini beyan etmişlerdir.
Davacı, … 39.Noterliği … tarih … yevmiye numaralı cayma ihbarını davalılara göndermiştir. İşbu ihbara göre; davacı taraf, 02.08.2016 tarihli sözleşmeden 5846 sayılı FSEK in 58.maddesi gereği mehil tayini olmadan cayma hakkını kullandığını beyan etmiştir.
Davalılar, … Noterliği’nin … tarih, … yevmiye numaralı “cayma ihbarını kabul etmediklerine” içerir ihtarnameyi davacı tarafa göndermişlerdir. Ancak davalılar, cayma ihbarına yönelik her hangi bir işlemde bulunmamışlardır. Bu durum davacının bila tarihli cevaba cevap dilekçesinde; “30.03.2017 ihtarname den itibaren FSEK 58.madde gereği 4 haftalık süre için de cayma hakkının kullanılmasına karşı itiraz davası da ikame etmemişlerdir” ifadeleriyle belirtilmiştir.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürlüğü’nün, mahkememize göndermiş olduğu 30.11.2017 tarih, … sayılı cevabi yazısında; “Genel Müdürlüğümüz otomasyon sisteminde yapılan incelemede “…” isimli esere ait herhangi bir kayıt tescil belgesine rastlanmamıştır. Ayrıca, yapılan araştırmada söz konusu eser için alınmış süreli olmayan yayın bandrolü olduğu tespit edilmiş olup, ilgili bandrol talep formu ve taahhütnamesi yazımız ekinde gönderilmektedir” şeklinde beyan mevcuttur.
Dosyaya sunulan ve mahkememizce celp edilen tüm delillerin toplanması sonrasında somut olaya uygulanacak mevzuat hükümlerine değinilecek olursa; FSEK m. 58/1 hükmüne göre: “Mali bir hak veya ruhsat iktisap eden kimse, kararlaştırılan süre içinde eğer bir süre tayin edilmemişse icabı hale göre münasip bir zaman içinde hak ve salahiyetlerden gereği gibi faydalanmaz ve bu yüzden eser sahibinin menfaatleri esaslı surette ihlal edilirse eser sahibi sözleşmeden cayabilir.” denilmektedir. Kanun lafzından da anlaşılacağı gibi, FSEK m. 58/1, eser üzerinde başkasına mali hak veya ruhsat vermiş olan bir eser sahibinin cayma hakkını kullanabileceği iki farklı durum öngörmektedir. Bunlardan ilki mali hakkı veya ruhsatı devralanın bu hakkı veya ruhsatı süresi içinde hiç kullanmaması, İkincisi ise gerçekleşen kullanımın “gereği gibi olmaması” halidir. FSEK m. 58/1 hükmünde bahsedilen “gereği gibi faydalanmama” hali geniş yorumlanmakta; mali hakkı veya ruhsatı iktisap eden kişinin bu hakkı “gereği gibi” kullanıp kullanmadığı belirlenirken, hakların verilmesine sebep teşkil eden sözleşmenin amacının dikkate alınması gerektiği savunulmaktadır. Böylece, örn. bir kitabın rahat okunabilir şekilde çoğaltılmaması, yeterli dağıtımının yapılmaması ya da bir piyesin yeterli sıklıkta sahnelenmemesi gibi sadece (çoğaltma, yayma, temsil vb.) mali hakların kapsamına doğrudan giren fillerdeki eksiklik ve özensizliklerin değil, ayrıca, bu fiillerin sözleşmede öngörülen amacı sağlamasını engelleyecek her tür eksiklik ve özensizliğin de “mali haktan veya ruhsattan gereği gibi faydalanmamak” anlamına geleceği ifade edilmektedir. Bir edebiyat eserinin ya da müzik eserinin çoğaltılması/yayımı neticesinde ulaşılmak istenen satış rakamlarını yakalamak için gerekli ve mutat olan tanıtımın eksik yerine getirilmesi de şüphesiz bu kapsamda yer almaktadır. Bu nedenle, eserin tanıtımı/pazarlanması için gerekli ve mutat faaliyetlerin eksik yerine getirilmesi de “alınan mali haktan ya da ruhsattan gereği gibi faydalanmamak” olarak değerlendirilmekte ve FSEK m. 58/1 hükmündeki cayma hakkının kullanılması için haklı sebep teşkil edebileceği belirtilmektedir. ( Nişim FRANKO, “Eser Sahibinin Cayma Hakkı (FSEK. Madde 58)”, Prof. Dr. Ernst E. Hirsch’in Hâtırasına Armağan, Ankara 1986, 389-408, s. 402; Fırat ÖZTAN, Fikir ve Sanat Eserleri Hukuku, Ankara 2008, s. 583-584; Savaş BOZBEL, Fikir ve Sanat Eserleri Hukuku, İstanbul 2012, s. 262; Levent YAVUZ / Türkay ALICA / Fethi MERDİVAN, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu Yorumu, Cilt II (48 – 91. Maddeler), s. 1762.)
Yayım (neşir) sözleşmesinde, yayımlanacak eserin tanıtımının yapılmasının, mali hakların bu sözleşme çerçevesinde yayımcıya devri ile güdülen amacın gerçekleşebilmesi açısından taşıdığı önem ve gereklilik izahtan varestedir. Nitekim yayım sözleşmesini düzenleyen TBK m. 487-501 hükümleri arasında yer alan TBK m. 492/I hükmünde de: “Yayımcı, eseri… uygun biçimde çoğaltmakla yükümlüdür; ayrıca, satışın artırılması için gerekli tanıtım ve dağıtımı yapmak ve bu konuda her türlü önlemi almak zorundadır’ denilmek suretiyle yayımcının eserin tanıtımını sağlama yükümü, eseri çoğaltma ve yayma yükümlülükleri ile bir arada düzenlenmiştir. Şu halde, yayımcının eserin satışı artırmak için gerekli tanıtım faaliyetlerindeki yetersizliğini de FSEK m. 58/1 anlamında “mali haktan veya ruhsattan gereği gibi faydalanmamak” olarak değerlendirmek ve bu durumun eser sahibine cayma hakkı vereceğini kabul etmek gerekir.
TBK m. 491/1 emredici nitelikte bir düzenleme değildir. Tarafların bu hükmün veya yayımcılık sektöründeki genel teamüllerin aksine anlaşma yapmaları, örn. tanıtım faaliyetinin bizzat eser sahibi tarafından yerine getirileceği veya tanıtımın yayımcı tarafından yapılacağı ve fakat masraflarının eser sahibince karşılanacağı ya da eserin bazı basıma hazırlık aşamalarını bizzat eser sahibinin gerçekleştireceği vb. hususlarda anlaşmaları mümkündür.
Somut olaya dönüldüğünde; Taraflar arasındaki 2.8.2016 tarihli sözleşmenin 4/6. maddesinde davaya konu eserin tanıtımı için yapılacak giderlerin “tanıtım giderleri” ve “ek tanıtım giderleri” olarak ikiye ayrıldığı, “ek tanıtım” giderlerinin yayımcı tarafından üstlenilmeyeceğinin belirtildiği; 4/6-a maddesinde tanıtım giderlerinin: “…yeteri kadar A3 boyutunda afiş, imza günü organizasyonu için davetiye ve yayınevinin düzenleyeceği organizasyonlarda kullanacağı tanıtım argümanlarıdır” şeklinde tanımlandığı; 4/7. maddesinde ise ek tanıtım giderlerinin: “Eser sahibi (yazarın)… yayınevimizden bağımsız düzenleyeceği imza günleri, yazılı ve görsel basındaki reklam giderleri, ek afiş gibi tanıtım giderleri, ve kargo giderleri gibi yayınevi dışında gelişen giderler^ olarak tarif edildiği görülmektedir. Ancak, anılan sözleşme hükümlerinin sadece “tanıtım giderlerinin karşılanması” konusunu düzenledikleri; tanıtım faaliyetlerinin eser sahibi tarafından yürütüleceği hususunda özel bir düzenlemenin sözleşmede yer almadığı anlaşılmaktadır. Hatta sözleşmenin 4/5. maddesinin: “Yayınlanacak eserin kapak tasarımı, afiş çalışmaları, yazılı ve görsel basındaki görsel tasarımları gibi, eserin içeriği dışında olan bütün tanıtım ve tasarımlarını … Yayınları, eser sahibinin bilgisine ve/veya onayına sunmadan yapma hakkına sahiptir” şeklindeki hükmünden, tanıtıma ilişkin tüm faaliyetin (ek tanıtım gideri davacı tarafından ödenmek şartıyla) davalının sorumluluğunda yürütülmesinin öngörüldüğü sonucuna ulaşılmaktadır. Dolayısıyla, tıpkı “tanıtım” faaliyetleri gibi, gideri davacı tarafından ödenmiş bulunmasına rağmen davalı yayıncının “ek tanıtım” faaliyetlerini eksik yerine getirmesi de TBK m. 491/1 hükmüne aykırılık teşkil edecek; davacı eser sahibinin FSEK m. 58/l’de öngörülen cayma hakkını kullanması için haklı sebep teşkil edebilecektir. Dava dilekçesinin ekindeki e-posta yazışmaları arasında bulunan ve davalı yayımcı tarafından davacı eser sahibine gönderildiği anlaşılan 29.07.2016 tarihli e- postada, davalının davacıdan tahsil edilen gider kalemlerinin karşılıklarını ve giderin hesaplanma şeklini açıkça izah etmiş olduğu görülmüştür. Taraflar arasındaki takip eden e-posta yazışmaları dikkate alındığında davacı tarafça da kabul edildiği anlaşılan bu gider kalemlerine ve hesaplanma (toplam 770 TL’lik indirimin beher gider kalemine oranlanma) şekline göre davalının davacıdan tahsil ettiği (4.610 TL – 770 TL =) 3.840-TL’nin (2.610 – 436 =) 2.174-TL’sinin eser ve iç kapak basımının özel bir firmada gerçekleştirilmesi karşılığında; (1.000 – 167 =) 833-TL’sinin iç ve dış tasarım, grafik/poster tasarımı, ayraç tasarımı, ek fuar için kitap görseli ve yazar reklamı tasarımları karşılığında; (1.000 – 167 =) 833-TL’sinin de editörlük hizmeti karşılığında alındığı anlaşılmaktadır. Editörlük hizmetinin bir tanıtım faaliyeti olmamasının yanısıra, taraflar arasındaki sözleşmenin 4/8. maddesinde de: “… Yayınları, eser sahibine istemesi durumunda, sözleşme sürecinde yayınladığı ve/veya yayına hazırladığı bütün süresiz yayın dosyalarına editör hizmeti ve çalışma ortamı sunmak zorundadır” hükmüyle editörlük hizmetinin eserin tanıtımı faaliyetlerinden ayrı olarak düzenlendiği görülmektedir.02.08.2016 tarihli bu sözleşmenin akdinden önce yapılan 29-30 Temmuz 2016 tarihli e-posta yazışmaları, davacının, taraflar arasındaki sözleşmenin imzalanmasından önce davalıdan bedeli karşılığı editörlük hizmeti almayı kabul ettiğini ve bu hizmeti aldığını göstermektedir. Nitekim davalı taraf da … 9. Noterliği 20.12.2016 tarih ve 34048 yevmiye no.lu cevabi ihtarnamesinde, davacıdan alınan ücretin “…editoryal hizmetler gibi ek giderler…” için tahsil edildiğini beyan etmiştir. Şu hale göre, sözleşmenin imzalanmasından önce alınmış olan 833-TL’lik özel/paralı editörlük hizmeti bedelinin bir tanıtım faaliyeti karşılığı alındığını söylemek mümkün olmadığı gibi, 02.08.2016 tarihli sözleşme kapsamında olduğunu da söylemek mümkün değildir.
Geriye kalan (2.174 + 833 =) 3.007-TL’nin ise özel kalitede baskı, tasarım, poster, ayraç, reklam vb. pazarlama ve tanıtım giderleri karşılığında tahsil edildiği anlaşılmaktadır. Davalı vekilinin cevap dilekçesinin (3) no.lu paragrafında söz konusu bedelin davacıdan, davacıya özel yapılan ek çalışmalar için kitap basım ücreti, kapak tasarım ücreti, iç-dış tasarım ücreti, grafik/poster ve ayraç tasarımı, kitap ve yazar reklamı, afiş tasarımı vb. karşılığı alındığı beyan edilmiştir. Ne var ki, davalı vekilinin bu beyanları dosya kapsamı ile örtüşmemektedir. Dosya kapsamında davacı eser sahibine ya da dava konusu kitaba özel hazırlanmış bir afişe, postere veya ayraca rastlanmadığı gibi; sektör bilirkişisinin tespitlerine göre, incelenen kitap nüshalarının gerek tasarım ve gerekse basımda kullanılan materyal, kapak ve baskı kalitesi açısından herhangi bir özellik/orijinallik taşıdığını söylemek de olanaklı değildir. Şu hale göre, davalı yayımcının, davacıdan tahsil ettiği 3.007-TL’ye rağmen söz konusu ek/özel tanıtım ve pazarlama faaliyetlerini gerçekleştirmediği; tarafların dava konusu kitaba ilişkin öngördükleri reklam ve tanıtımın yeterli şekilde yerine getirilmediği kanaatine ulaşılmıştır. Bu durum davacının hem FSEK m. 58/I hükmündeki cayma hakkını kullanması için haklı bir sebep teşkil etmekte hem de sözleşmenin feshi ile gerçekleştirilmeyen pazarlama/tanıtım faaliyetleri için ödediği 3.007-TL’yi geri isteyebileceğini göstermektedir.
Bir diğer uyuşmazlık konusu ise; davacının cayma/fesih hakkını kullanmak için davalı yayımcıya herhangi bir mehil tanımasının gerekli olup olmadığına ilişkindir.. FSEK m. 58/II hükmüne göre: “Cayma hakkını kullanmak istiyen eser sahibi sözleşmedeki hakların kullanılması için noter vasıtasiyle diğer tarafa münasip bir mehil vermeye mecburdur. Hakkın kullanılması, iktisap eden kimse için imkânsız olur veya tarafından reddedilir yahut bir mehil verilmesi halinde eser sahibinin menfaatleri esaslı surette tehlikeye düşmekte ise mehil tayinine lüzum yoktur.” Keza karşılıklı borç yükleyen sürekli edimli sözleşmelerin feshini düzenleyen genel hüküm nitelikli TBK m. 123 ve 126’ya göre de, sözleşmeyi feshetmek isteyen alacaklının, kural olarak, temerrüde düşen borçluya edimini yerine getirmesi için uygun bir mehil tanıma mecburiyeti bulunmakta; ancak TBK m. 124 bent (1) hükmü, süre verilmesinin etkisiz olacağının borçlunun durumundan veya tutumundan anlaşılması halinde mehil tanınmasına gerek olmadığını belirtmektedir.
Davacı taraf ilk olarak, davalıya gönderdiği … 39. Noterliği …tarih ve … yev. no.lu ihtarnameyle taraflar arasındaki sözleşmenin haklı sebeple feshi beyanında bulunmuştur. Davalı ise davacının bu ihtarnamesine cevaben gönderdiği … 9. Noterliği … tarih ve … yev. no.lu ihtarnamede “…tarafımıza yöneltilen asılsız suçlamaya konu olan, afiş, ayraç yapımı ve tüm fuar organizasyonlarına katılım konusu … Yayınları isteğine bağlıdır. Bu konularda eser sahibi hiçbir istekte bulunmaz” şeklinde beyanıyla, gerekli tanıtım faaliyetlerinin yerine getirilmesine ilişkin davacı isteğini açıkça reddetmiştir. Davacı söz konusu isteğinin davalı yayımcı tarafından bu şekilde reddedilmesini takiben, bu kez … 39. Noterliği … tarih ve … yev. no.lu ihtarnameyi keşide etmek suretiyle, FSEK m. 58 uyarınca mehil tayin etmeksizin cayma hakkını kullandığını bildirmiştir. Şu hale göre, davacının, ilk ihtarnamesindeki fesih beyanı velev ki mehil tayin edilmediği için geçersiz/etkisiz addedilecek olsa bile; ayraç, afiş vb. (bedelini 2016 yılı itibariyle hâlihazırda ödemiş olduğu) tanıtım faaliyetlerinin ifası isteğinin davalı tarafça 20.12.2016 tarihli cevabi ihtarnameyle reddedilmesinden sonra, 24.02.2017 tarihinde mehilsiz cayma beyanında bulunmasının “hakkın kullanılması, iktisap eden kimse… tarafından reddedilir… ise mehil tayinine lüzum yoktur” şeklindeki FSEK m. 58/II ikinci cümle hükmü uyarınca geçerli kabul edilmesi gerekir. Kaldı ki, caymanın sonuçlarını ve caymaya itirazı düzenleyen FSEK m. 58/III hükmüne göre: “Verilen mehil neticesiz geçerse veya mehil tayinine lüzum yoksa noter vasıtasiyle yapılacak ihbar ile cayma tamam olur. Cayma ihbarının tebliğinden itibaren 4 hafta geçtikten sonra caymaya karşı itiraz dâvası açılamaz.” denilmektedir. Bu hükümde düzenlenen “caymaya itiraz davasının” caymanın haklı nedene dayanmadığı yönündeki itirazları kapsadığı gibi, mehilsiz cayma hakkı veren bir sebep olmadığı halde yapılan mehilsiz caymanın hüküm doğurmayacağı yönündeki itirazları da kapsadığı kabul edilmelidir.Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 13.04.2004 tarih ve E.2003/8990 K.2004/4032 sayılı kararında, süresi içinde açılmış bir “caymaya itiraz davası” bulunmamasına rağmen, 4 haftalık hak düşürücü süre geçtikten açılan davalarda caymanın haklı sebebe dayanıp dayanmadığının ve geçerli olup olmadığının tartışılması gerekliliğine ilişkin içtihadı ve benzer davalarda ki uygulamalarda nazara alındığında davaya konu somut olayda FSEK m. 58/III hükmünde öngörülen 4 haftalık hak düşürücü süre huzurdaki davaya konu olayda da geçmiş olmasına rağmen, davacı tarafın cayma beyanının haklı sebebe dayandığı ve davacıya FSEK m. 58/II son cümle uyarınca mehilsiz cayma imkânı veren sebeplerin bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Taraflar arasında ki bir başka uyuşmazlık konusu ise, 24.02.2017 tarihli cayma beyanının taraflar arasındaki sözleşme ilişkisini geçmişe etkili olarak mı, yoksa ileri etkili olarak mı sonlandırdığı sorunudur. Cayma hakkının bozucu yenilik doğuran bir hak olduğu ve cayma beyanının karşı tarafa ulaşmakla taraflar arasındaki sözleşmeyi sona erdireceği şüphesizdir. Hâkim görüş, tek taraflı cayma beyanının, sözleşmeden dönme değil, ileriye etkili fesih niteliğinde olduğunu ve sözleşmeyi, geçmişe etkili değil, ileriye etkili ortadan kaldıracağını savunmaktadır. Cayma beyanının taraflar arasındaki sözleşmeyi ileri etkili olarak sonlandırdığı dikkate alındığında; hükme esas alınan bilirkişi raporu ile de tespit edildiği üzere, davacı eser sahibinin, 24.02.2017 tarihli cayma beyanından önce gerçekleşen kitap satışları nedeniyle taraflar arasındaki sözleşmenin 5/1. maddesine göre %10 oranında hesaplanan 243.04 TL telif ücreti alacağına hak kazandığı ve bu ücreti talep edebileceği kanaatine ulaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, tarafların sunmuş oldukları dilekçeler, ihtarnameler, dava konusu kitap, belgeler ve hükme esas alınan bilirkişi raporları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davacının 02.08.2016 tarihli yayın sözleşmesi ile tüm mali haklarını davalılara devrettiği, buna karşılık davacının eserin satışından elde edilen gelirden yayınevi çıkış fiyatı üzerinden vergileri düşerek kalan tutarın %10’u telif ücreti alma hakkının bulunduğu; davalı yayınevi tarafından yapılmış olan PR ve reklam çalışmalarının vasat, etkisiz ve yetersiz kaldığı; davalıların, davacıdan tahsil ettikleri 3.840-TL’nin 2.174-TL’sinin eser ve iç kapak basımının özel olarak gerçekleştirilmesi karşılığında, 833-TL’sinin tasarım ve yukarıda belirtilen ek tanıtım faaliyetlerinin yapılması karşılığında, 833-TL’sinin ise editörlük hizmeti karşılığında alındığının taraflar arasındaki 29.07.2016 tarihli e-posta yazışmasından anlaşıldığı; yine aynı e-posta yazışmalarına göre, davacının, bahsi geçen editörlük hizmetini aldığının sabit olduğu; buna karşılık, diğer “özel baskı”, “tasarım” ve “ek tanıtım” gibi (davacıya özel) hizmetlerin verildiğine dair herhangi bir delile dosyada rastlanamadığı; davalıların cevap dilekçesinde davacıdan tahsil ettikleri bedele gerekçe olarak sundukları diğer bazı hizmetlerin ise zaten sözleşme nedeniyle davacıya hâlihazırda (bedelsiz) verilmesi zorunlu olan hizmetler olduğu; davalıların davacıdan tahsil ettikleri bedele karşılık her hangi bir fatura, dekont vs. belgeyi de davacıya ve dava dosyasına sunmamış oldukları; ayrıca, davalıların ofis giderleri ile iletişim, ulaşım, yemek ve mesai gibi giderlerinin davacıya fatura edilmesinin sektör teamüllerine de uygun bulunmadığı; bu nedenle, davacının, ödemiş olduğu 3.840-TL’nin (özel/paralı editörlük hizmetinin karşılığı olan 833-TL haricinde kalan) 3.007-TL’sini davalı yayımcıdan talep edebileceği; davacının cayma beyanının haklı sebebe dayandığı ve taraflar arasındaki sözleşmenin 24.02.2017 tarihli cayma beyanıyla ileri etkili şekilde sona ermiş olduğu kanaatine varılarak davanın kısmen kabulü ile, telif ücreti alacağı yönünden 243.04 TL’nin 14/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, diğer talebe konu kitap, basım, tasarım vb. Ücret alacağı kalemlerine ilişkin 3.007,00 TL’nin 1.800,00 TL’sinin 14/12/2016 tarihinden, kalan 1.207,00 TL’sinin ise 04/09/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
a) Telif ücreti alacağı yönünden 243.04 TL’nin 14/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
b) Diğer talebe konu kitap, basım, tasarım vb. Ücret alacağı kalemlerine ilişkin 3.007,00 TL’nin 1.800,00 TL’sinin 14/12/2016 tarihinden, kalan 1.207,00 TL’sinin ise 04/09/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 222,01 TL karar harcından peşin yatırılan 60,28TL’nin mahsubu ile kalan 161,73 TL bakiye karar harcının davalılardan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen telif ücreti alacağı yönünden davacı vekili yararına hesap olunan 243,04 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen diğer alacak talebi yönünden davacı vekili yararına hesap olunan 3.007,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan: 2.000,00 TL bilirkişi ücreti, 261,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 2.261,00 TL ve 91,66 TL harç (peşin+başvuru+ıslah) olmak üzere toplam 2.352,68 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin ve davalı Köksel Aydının yüzüne karşı, verilen karar, kesin olmak üzere karar verildi. 09/03/2021

Katip …

Hakim …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında E-İmza ile imzalanmıştır.