Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/686 E. 2020/234 K. 02.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/686
KARAR NO : 2020/234

DAVA : Marka Hükümsüzlüğü ve Sicilden Terkin
DAVA TARİHİ : 17/10/2017
KARAR TARİHİ : 02/07/2020

Mahkememizde görülmekte bulunan marka hükümsüzlüğü ve sicilden terkin davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin Türkiye’de ilk vasıf destekli devlet üniversitesi olarak 21/07/2010 tarihli 27648 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yükseköğretim Kurumları Teşkilat Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair 6005 nolu Kanun’un ek 130.maddesi uyarınca kurulduğunu, ilk öğrencilerini ise 2013-2014 akademik yılında kabul ettiğini, faaliyete geçtiği günden itibaren Üniversitenin “…” ve “…” ibarelerini kullandığını ve yine 2013 yılından itibaren bu yönde yoğun bir kampanya yürüttüğünü, davalının … Üniversitesi’nin mütevelli heyeti başkanı olup davalı tarafından noter kanalıyla müvekkiline ihtarname gönderildiğini, davalı adına TPMK nezdinde 28/06/2016 tarih ve … numara ile … Üniversitesi … ve 30/11/2016 tarih ve … numara ile … markalarını kendi adına tescil ettirdiğini, müvekkilinin … markasına tecavüz ettiğini iddia ederek kullanım konusunda ihtarname gönderdiğini, davalı adına yapılan araştırmada adına kayıtlı 82 ayrı marka tespit edildiğini bunlardan ikisinin dava konusu markalar olduğunu, davalı adına tescilli “…” markası ise genel ve jenerik bir ifade olup ayırt edicilik özelliğe sahip olmadığını, ülkemizde değişen piyasa koşullarının üniversiteler üzerinde baskıyı arttırdığını ve devlet desteği ile varlığını sürdüren üniversitelerinin kaynaklarını çeşitlendirmeye vakıflar veya iş adamlarından destek almaya çalışmaya, önemli mezunları ile bağlantıları güçlendirmeye yönlendirdiğini, bu nedenle … kavramının ülkemizde de üniversiteler tarafından artık bir eğitim modeli olarak benimsenip kullanılmaya başlandığını, … kavramının genel ve jenerik bir ifade olduğunu, TPMK tarafından markalaştırılmasının hukuka aykırı olduğunu, bu kavramın sadece müvekkili tarafından değil birçok üniversite tarafından kullanıldığını, jenerik bir kavram ve bir eğitim modeli olduğunu, davalı adına markalaştırılmasının bu olgunun sadece davalı tekelinde olmasının hukuka aykırı olduğunu iddia ederek, davalı… adına TPMK nezdinde 30/11/2016 tarih ve … numara ile … esas unsurlu markanın 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu uyarınca hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, müvekkilinin mütevelli heyeti başkanı ve kurucularından olduğu … Üniversitesinin … Eğitim ve Kültür Vakfı tarafından … Meslek Yüksekokulu olarak temelleri atılmış olup, … tarih ve … sayılı kuruluş kararının 17/09/2009 tarih ve 27352 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmasıyla meslek yüksekokulu olarak yükseköğretim sistemine katıldığını, 10/10/2010 tarihinde de ön lisans eğitim-öğretimine başlamış bir vakıf yükseköğretim kurumu olduğunu, üniversitenin 2013-2014 akademik yılında İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesinde 13, Mühendislik-Mimarlık Fakültesinde 5 ve Sanat-Tasarım Fakültesinde 5 olmak üzere toplam 23 bölüm ile eğitim hizmeti verdiğini, müvekkilinin eğitim sektöründe tanınan bir kişi olduğunu ve eğitim sektöründe birçok markasının bulunduğunu, bu markaları kullanarak ayırt edicilik kazandırdığını ve maruf hale getirdiğini, müvekkiline ait çok sayıda … esas unsuru taşıyan markası bulunduğunu, 2010 yılından beri müvekkilinin Nişantaşı esas unsurlu seri markaların maliki olup uzun yıllardan beri yoğun ve ciddi surette kullandığını, davacının henüz başvurusunun bulunmadığı tarihte müvekkilinin TPMK nezdinde … ibareli markayı tescil ettirdiğini, bu marka bakımından marka tescilinin taraflar arasında artık çekişme konusu olmaktan çıktığını, davacı kurum tarafından herhangi bir tescil veya tescil başvurusu bulunmadan dava konusu … ibareli markanın kullanıldığının tespit edildiğini, davacıya kullanımlarına son vermesi hususunda noter kanalıyla ihtarname gönderdiklerini, davacının ihtarnameye cevap vermeden davayı ikame ettiğini, … 2.FSHHM’nin … esas sayılı dosyasında düzenlenen kök ve ek bilirkişi raporlarında da Nişantaşı esas unsurlu markaların oldukça bilenen markalar olduğunun tespit edildiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosyada taraflarca bildirilen tüm deliller toplanmış, TPMK kayıtları getirtilmiş, bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınmıştır.
TPMK kayıtları incelendiğinde; davaya konu davalı adına tescilli … tescil nolu “… + şekil” ibareli markanın;
16.sınıfta yer alan; “Kağıt, karton (mukavva); kağıt veya karton malzemeden mamul ambalajlama ve sarma malzemeleri, karton kutular; kağıttan yapılmış tek seferlik kullanıma mahsus ürünler (kırtasiye amaçlı ürünler hariç) kağıt havlular, tuvalet kağıtları, kağıt peçeteler, plastik malzemeden mamul ambalajlama ve sarma malzemeleri, matbaa ve ciltleme malzemeleri, basılı yayınlar, basılı evrak kitaplar, dergiler, gazeteler, faturalar, irsaliyeler, gelir makbuzları, takvimler, posterler, fotoğraflar, afişler, tablolar, çıkartmalar, pullar, kırtasiye, büro, eğitim-öğretim, yazım, çizim, resim ve sanatçılar için malzemeler (mobilyalar ve cihazlar hariç); kırtasiye tipi kağıt ürünler, yapıştırıcılar, kalemler, silgiler, kırtasiye tipi bantlar, el işi için karton, yazı kağıtları, kopyalama kağıtları, yazarkasa kağıt ruloları, çizim aletleri, kara tahtalar, resim boyaları, büro makineleri. Badana ve boya işleri için fırçalar ve rulolar. Tespihler.”, 41.sınıfta yer alan; “eğitim ve öğretim hizmetleri, sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil). Dergi, kitap, gazete v.b. gibi yayınların basıma hazır hale, getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). Film, televizyon ve radyo programlan yapım hizmetleri. Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. Fotoğrafçılık hizmetleri. Tercüme hizmetleri”, 43.sınıfta yer alan; “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri. Geçici konaklama hizmetleri. Gündüz bakımı (kreş) hizmetleri. Hayvanlar için geçici barınma sağlanması hizmetleri.” yönünden tescilli olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce alınan raporda bilirkişiler özetle; “…” ibaresi bir eğitim modeli olup yurt dışında yurt içinde uygulana gelen ve harcıalem bir model olup bu model üzerinde ne davacının ne de davalının önceye dayalı hak sahipliğinin söz konusu olamayacağını, dosya kapsamında davalının kötü niyetli olarak markayı tescil ettiğine ilişkin yeterli delile rastlanmadığını, davalının … nolu “…” markasında yer alan ve asıl unsur haline gelen “…” ibaresinin eğitim ve öğretim alanında tanımlayıcı işaret olmakla ayırt edici niteliğinin bulunmadığını, davaya konu markanın tescilli olduğu, 16.sınıfta yer alan; “Kağıt, karton (mukavva); kağıt veya karton malzemeden mamul ambalajlama ve sarma malzemeleri, karton kutular; kağıttan yapılmış tek seferlik kullanıma mahsus ürünler (kırtasiye amaçlı ürünler hariç) kağıt havlular, tuvalet kağıtları, kağıt peçeteler, plastik malzemeden mamul ambalajlama ve sarma malzemeleri, matbaa ve ciltleme malzemeleri, basılı yayınlar, basılı evrak kitaplar, dergiler, gazeteler, faturalar, irsaliyeler, gelir makbuzları, takvimler, posterler, fotoğraflar, afişler, tablolar, çıkartmalar, pullar, kırtasiye, büro, eğitim-öğretim, yazım, çizim, resim ve sanatçılar için malzemeler (mobilyalar ve cihazlar hariç); kırtasiye tipi kağıt ürünler, yapıştırıcılar, kalemler, silgiler, kırtasiye tipi bantlar, el işi için karton, yazı kağıtları, kopyalama kağıtları, yazarkasa kağıt ruloları, çizim aletleri, kara tahtalar, resim boyaları, büro makineleri.”, 41.sınıfta yer alan; “eğitim ve öğretim hizmetleri, sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil). Dergi, kitap, gazete v.b. gibi yayınların basıma hazır hale, getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). Film, televizyon ve radyo programlan yapım hizmetleri. Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. Fotoğrafçılık hizmetleri. Tercüme hizmetleri”, 43.sınıfta yer alan; “yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri. Geçici konaklama hizmetleri. Gündüz bakımı (kreş) hizmetleri.” yönünden -sınıflarda belirtilen mal ve hizmetler yönünden- SMK 5/1-b ve c bendi yönünden hükümsüzlük koşullarının oluştuğu hususlarında tespit ve görüş bildirdikleri anlaşılmıştır.
Dava, 6769 sayılı SMK hükümleri uyarınca açılmış marka hükümsüzlüğü ve sicilden terkini talebine ilişkindir.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte dan 6769 sayılı SMK’nın 4/1 maddesi uyarınca Marka, bir teşebbüsün mallarının veya hizmetlerinin diğer teşebbüslerin mallarından veya hizmetlerinden ayırt edilmesini sağlaması ve marka sahibine sağlanan korumanın konusunun açık ve kesin olarak anlaşılmasını sağlayabilecek şekilde sicilde gösterilebilir olması şartıyla kişi adları dâhil sözcükler, şekiller, renkler, harfler, sayılar, sesler ve malların veya ambalajlarının biçimi olmak üzere her tür işaretten oluşabilir.
Yine SMK’nın “Marka tescilinde mutlak ret nedenleri ” başlıklı Madde 5- (1) Aşağıda belirtilen işaretler, marka olarak tescil edilmez: a) 4 üncü madde kapsamında marka olamayacak işaretler. b) Herhangi bir ayırt edici niteliğe sahip olmayan işaretler. c) Ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin sunulduğu zamanı gösteren veya malların ya da hizmetlerin diğer özelliklerini belirten işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretler. ç) Aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetlerle ilgili olarak tescil edilmiş ya da daha önceki tarihte tescil başvurusu yapılmış marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer işaretler. d) Ticaret alanında herkes tarafından kullanılan veya belirli bir meslek, sanat veya ticaret grubuna mensup olanları ayırt etmeye yarayan işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretler. e) Malın doğası gereği ortaya çıkan şeklini ya da başka bir özelliğini veya teknik bir sonucu elde etmek için zorunlu olan veya mala asli değerini veren şeklî ya da başka bir özelliğini münhasıran içeren işaretler. f) Mal veya hizmetin niteliği, kalitesi veya coğrafi kaynağı gibi konularda halkı yanıltacak işaretler. g) Paris Sözleşmesinin 2 nci mükerrer 6 ncı maddesine göre reddedilecek işaretler. ğ) Paris Sözleşmesinin 2 nci mükerrer 6 ncı maddesi kapsamı dışında kalan ancak kamuyu ilgilendiren, tarihi ve kültürel değerler bakımından halka mal olmuş diğer işaretler ile yetkili mercilerce tescil izni verilmemiş olan armaları, nişanları veya adlandırmaları içeren işaretler. h) Dinî değerleri veya sembolleri içeren işaretler. ı) Kamu düzenine veya genel ahlaka aykırı işaretler. i) Tescilli coğrafi işaretten oluşan ya da tescilli coğrafi işaret içeren işaretler. (2) Bir marka, başvuru tarihinden önce kullanılmış ve başvuruya konu mal veya hizmetler bakımından bu kullanım sonucu ayırt edici nitelik kazanmışsa bu markanın tescili birinci fıkranın (b), (c) ve (d) bentlerine göre reddedilemez.(3) Bir marka başvurusu, önceki marka sahibinin başvurunun tesciline açıkça muvafakat ettiğini gösteren noter onaylı belgenin Kuruma sunulması hâlinde birinci fıkranın (ç) bendine göre reddedilemez. Muvafakatnameye ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle belirlenir. ” hükümlerine amirdir. Yine SMK 6/9 maddesine göre “Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir. ” hükmüne amirdir.
6769 sayılı SMK’nın 25. Maddesine göre 5 inci veya 6 ncı maddede sayılan hâllerden birinin mevcut olması hâlinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir.
Davacı taraf hükümsüzlük talebini hem Sınai Mülkiyet Kanunu 5/1 b ve c bendine hem 6/3 hem de kötü niyetli tescile ilişkin SMK 6/9’a dayandırmıştır.
SMK 5/1-b ve c bendi yönünden hükümsüzlük talebinin değerlendirilmesi;
Bir işaretin marka olarak tescil edilebilmesi için, bir işletmenin mal veya hizmetlerini diğer işletmenin mal veya hizmetlerinden ayırt etme özelliğine sahip olması gerekir. Ayırdedicilik, işaretin özgün veya estetik olmasını ya da markanın karakteristik özelliğini yansıtması anlamında olmayıp bir işaret ile mal ya da hizmet arasında kurulan algılama bağlantısı ve bu bağlantının mal veya hizmet üzerinde somutlaşmasını ifade eder.
Ayırt edici niteliğin kazanılmasında; kavram adına yakın olmama, kavramı akla getirme, ürünü öne çıkaran unsurlardan biri akla getirme, bellekte kalan bir işaret olma, anlamsızlık ve estetik güç gibi bazı etkenler rol oynar.
Bu bağlamda “Tanımlayıcı işaretler”in, “ayırt edici niteliği bulunmamaktadır.” Tanımlayıcı işaretler, bir malın veya hizmetin adını niteliğini, karakteristik özelliklerini içeren, cins, çeşit, kalite vasıf, miktar, amaç, coğrafi kaynak, malların ve hizmetlerin üretildikleri zaman, değer gibi unsurlardan oluşan veya bu unsurları “münhasıran” içeren ya da ticaret alanında herkes tarafından kullanılan veya belirli bir melek veya sanat yahut ticaret grubuna mensup olanları ayırt etmeye yarayan işaretleri ve adları “münhasıran” ya da esas unsur olarak içeren işaretlerdir.
Bu çerçevede davalının hükümsüzlüğe konu … markasında yer alan “…” ibaresinin tanımlayıcı işaret olup olmadığı ve bu bağlamda ayırt edici vasfının bulunup bulunmadığı değerlendirilmelidir.
Bilirkişi heyet raporunda da tespit olunduğu üzere; “…” ibaresi ABD ve Avrupa’nın birçok ülkesinde sanayi ve yükseköğretim işbirliğini geliştirmek için uygulanan, sektöre daha profesyonel eleman kazandırmak için pratik ağırlıklı müfredat uygulanan bir modeli ifade etmektedir. Tarihsel gelişimlerine bakıldığında birinci nesil üniversitelerin eğitime ağırlık vererek bilgiyi aktarma görevini üstlendikleri görülmektedir. Daha sonra bilgiyi aktarma görevlerinin yanında bilgiyi üretme ile ikinci nesil üniversite modeli gelişmiştir. Teknolojinin ve buna bağlı ihtiyaçların gelişimi doğrultusunda … ve … nesil üniversitelerin yetersiz kalması yeni bir modeli … nesil üniversite olarak ifade edilen modeli ortaya çıkarmıştır. Artık günümüzde bir çok yabancı ve yerli üniversite üçüncü nesil üniversite modeline geçmiştir.
“…” ibaresinin bir eğitim modeli olmakla eğitim hizmetleri alanında kimsenin tekelinde olmayan “tanımlayıcı işaret” olarak kabul edilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Bu çerçevede de davalının markasında yer alan ve markanın şekli unsurundan ziyade daha ön planda olup asıl unsur haline gelen “…” ibaresi eğitim ve öğretim alanında tanımlayıcı işaret olmakla ayırt edici niteliğinin bulunmadığı bu çerçevede davaya konu markanın tescilli olduğu sınıflarda belirtilen mal ve hizmetler yönünden hükümsüzlük koşullarının oluştuğu anlaşılmıştır.
Eğitim ve öğretim hizmetleri sınıfında yer almayan bu sektöre yabancı mal sınıfında ise “…” ibaresinin tanımlayıcı ibare olarak kabulünün mümkün olmadığı, ayırt edici nitelik taşıyabileceği, başka bir deyişle bu ibarenin bazı mal veya hizmet için yabancı ise, ayırt edicilik niteliğinin varlığının kabul edilmesi gerektiği hususu izahtan varestedir.
SMK 6/3 yönünden değerlendirme;
Davacı davaya konu … ibaresini ilk kendisinin kulandığını ve bu ibare üzerinde hak sahibi olması nedeniyle hükümsüzlük talebinde bulunmuştur. Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 6/3 bendine göre, başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
… ibaresi bir eğitim modeli olup yurt dışında yurt içinde uygulana gelen ve harcıalem bir model olup bu model üzerinde ne davacının ne de davalının önceye dayalı hak sahipliğinin söz konusu olamayacağı bu noktada davacının SMK 6/3 e dayalı hükümsüzlük talebinin yerinde olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Kötüniyetli tescil yönünden değerlendirme;
Kötü niyetli marka tescili 556 S. KHK’da bir hükümsüzlük nedeni olarak sayılmamış olmasına rağmen, doktrinde bir kısım yazarlar tarafından bu durum da hükümsüzlük nedeni olarak savunulmuş, nihayet SMK 6/9 maddesinde kötü niyetli tescil bir tescil engeli olarak yasal mevzuattaki yerini almıştır. Yargıtay HGK, 16.07.2008 tarih ve 2008/11-501- E., 2008/507 K. Sayılı kararı ile tescilde kötü niyetliliği markanın hükümsüzlüğüne yol açacağı yönünde içtihat oluşturmuştur. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi de sonradan vermiş olduğu kararlarda bu hususu dikkate almıştır.
Bir markanın kötüniyetle tescil ettirildiğinden söz edebilmek için, o markanın tescil ettirilmesinin altında başkasına ait olduğunu bildiği bir markayı haksız olarak sahiplenme, başkasına ait markanın tanınmışlığından ve itibarından haksız olarak yararlanma, başkasının markasının piyasaya girmesini engelleme, tescil ettirilen markayı gelecekte gerçek hak sahibine markadan doğan hakları kullanmakla tehdit ederek satma amacı gibi dürüstlük kuralı (MK m d. 2) ile bağdaşmayan kanıtlanabilir niyetlerin yatması gerekir.
Yine bu konuda Yargıtay HGK 2013/1831 E., 2015/1198 K sayılı 15.04.2015 tarihli emsal kararlarında, “…556 sayılı KHK’nın 35/l.maddesi uyarınca tescil başvurusu sırasında kötü niyetin başlı başına bir itiraz sebebi olarak öne sürülebilmesi mümkün olduğu gibi, sonradan aynı nedenle hükümsüzlük davasının açılabilmesi de KHK’nın amacına uygundur. Çünkü, KHK’nîn 35/1. Ve 42/l-(a) maddelerindeki düzenlemelerde, esasen MK’nun 2.maddesinin özel bir uygulamasından ibarettir. Bu bakımdan her somut olayın özellikleri gözönüne alınarak açıkça kütü niyetle gerçekleştirildiği belirlenen marka tescilinin hükümsüzlüğüne karar verilebilmelidir. Bu husus 556 sayılı KHK’nın 42.maddesinde başlı başına bir hükümsüzlük nedeni olarak düzenlenmemiş olsa dahi, genel hüküm ve temel prensip niteliğindeki MK’nun 2.maddesi uyarınca kötü niyetin korunması söz konusu olamayacağından dolayı aynı sonuca ulaşılması KHK’nın ruhuna da uygundur. … marka Hukukunda genel olarak kabul gören anlayışa göre, tescil nedeniyle sağlanan marka korumasının amacına aykırı biçimde kötüye kullanılması yoluyla başkasının markasından haksız yararlanmak veya gerçekte kullanmayıp yedekleme, marka ticareti yapmak amacına ya da şantaja yönelik başvuru ve tesciller kötü niyetli tescil olarak kabul edilmektedir.
Herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz. Durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kişinin iyi niyet iddiasında bulunamayacağına da şüphe yoktur (TMK. m. 2).
Kötü niyetli marka başvurusunda TTK’Nın 18/3 hükmü anlamında basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğüne aykırı davranılıp davranılmadığı da göz önüne alınmalıdır. Doktrinde de isabetli olarak belirtildiği üzere, kötü niyetin geniş yorumlanması ve gerçekte kullanmayıp, yedekleme veya marka ticareti yapmak amacına veya şantaja yönelik markaların kötü niyetli marka başvurusu olarak kabul edilmesi gerekir. Bu çerçevede tanınmış bir markanın TPMK’da tescil edilmemesini fırsat bilip Türkiye’de tescil ettirme, ticari ilişki içerisinde bulunulan şirketin ticaret unvanını bu şirketten habersiz biçimde marka olarak tescil ettirme, yabancı bir markanın ileride Türkiye’ye geleceğini düşünerek yabancı markayı Türkiye’de tescil ettirmek somut olaya göre kötü niyetli tescil sayılabilecektir.
Dosya kapsamı itibarı ile değerlendirildiğinde her ne kadar bilirkişiler aksi yönde değerlendirmelerde bulunmuş ise de davalının basiretli bir tacir olmasının beklenmesi nedeniyle (TTK m. 18/2), “… ” ibaresinin kendisinin de içinde bulunduğu eğitim öğretim alanında tanımlayıcı niteliğe sahip olduğunu bildiği yada bilmesinin gerektiği açıktır. Bu noktada davalının eğitim öğretim alanında tanımlayıcı nitelikteki ibareyi marka olarak tescil ettirmek suretiyle marka korunmasından yararlanmaya çalışmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı, davalının marka tescilinde eğitim öğretim alanıyla ilgili mal ve hizmetlere ilişkin olarak kötü niyetli olduğunun kabulünün gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, sunulan rapor içeriği ile birlikte izahı yapılan mevzuat kapsamında değerlendirildiğinde; “… ” ibaresinin eğitim öğretim alanında tanımlayıcı nitelikte olduğu, her ne kadar gerek davacının gerekse davalının bu ibare üzerinde hak sahibi olmasının mümkün olmaması sebebiyle SMK 6/3 bu kapsamında hükümsüzlük şartlarının oluştuğunun kabulü mümkün değil ise de SMK 5/1-b ve c bentleri gereği eğitim öğretim alanında tanımlayıcı ibare niteliğindeki … ibaresinin tescilinin mümkün olmadığı, yine davalının tacir sıfatından kaynaklı olarak izahı yapıldığı üzere marka tescilinde kötü niyetli olduğunun kabulünün gerektiği, SMK 25 atfı gereği 5/1-b, c ve 6/9 kapsamında davaya konu marka yönünden eğitim öğretim alanıyla bağlantılı ve ilişkili olduğu alanında uzman bilirkişilerce değerlendirilen mal ve hizmetler yönünden hükümsüzlük şartlarının oluştuğu anlaşılmakla davanın kısmen kabulün yönünde aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE davalıya ait … tescil nolu “… + şekil” ibareli markanın tescilli olduğu;
16.sınıfta yer alan; “Kağıt, karton (mukavva); kağıt veya karton malzemeden mamul ambalajlama ve sarma malzemeleri, karton kutular; kağıttan yapılmış tek seferlik kullanıma mahsus ürünler (kırtasiye amaçlı ürünler hariç) kağıt havlular, tuvalet kağıtları, kağıt peçeteler, plastik malzemeden mamul ambalajlama ve sarma malzemeleri, matbaa ve ciltleme malzemeleri, basılı yayınlar, basılı evrak kitaplar, dergiler, gazeteler, faturalar, irsaliyeler, gelir makbuzları, takvimler, posterler, fotoğraflar, afişler, tablolar, çıkartmalar, pullar, kırtasiye, büro, eğitim-öğretim, yazım, çizim, resim ve sanatçılar için malzemeler (mobilyalar ve cihazlar hariç); kırtasiye tipi kağıt ürünler, yapıştırıcılar, kalemler, silgiler, kırtasiye tipi bantlar, el işi için karton, yazı kağıtları, kopyalama kağıtları, yazarkasa kağıt ruloları, çizim aletleri, kara tahtalar, resim boyaları, büro makineleri.”,
41.sınıfta yer alan; “eğitim ve öğretim hizmetleri, sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil). Dergi, kitap, gazete v.b. gibi yayınların basıma hazır hale, getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). Film, televizyon ve radyo programlan yapım hizmetleri. Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. Fotoğrafçılık hizmetleri. Tercüme hizmetleri”,
43.sınıfta yer alan; “yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri. Geçici konaklama hizmetleri. Gündüz bakımı (kreş) hizmetleri.” mal ve hizmetler yönünden kısmen hükümsüzlüğüne, bu mal ve hizmetler yönünden sicilden TERKİNİNE, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 54,40 TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen talepler yönünden 4.910,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ret edilen talepler yönünden 4.910,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan: 1.400,00 TL bilirkişi ücreti, 243,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 1.643,00 TL’nin -ret ve kabule göre hesaplanan- 1.478,70 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan herhangi bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
7-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 02/07/2020

Katip
¸

Hakim
¸

Bu belge 5070 sayılı elektronik imza kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır