Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/658 E. 2019/488 K. 26.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/658
KARAR NO : 2019/488

DAVA : Patent – Tazminat
DAVA TARİHİ : 12/03/2014
KARAR TARİHİ : 26/11/2019

Mahkememizde görülmekte bulunan Patent-Tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı dava dilekçesinde özetle, 1996 yılında … göreve başladığını, ilk olarak dünyadaki tüm düz cam fabrikalarının sorununu çözecek bir buluşa imza attığını, buluşa yıllarca ilgisiz kalan davalı şirketin patent başvurusunu bilmesine rağmen hiç bir yönetimin göze alamayacağı şekilde projeden ismini silerek ve izinsiz olarak yapım ihalesine çıkıldığını sonra da genel müdüre gerçek dışı bilgiler aktarıp aleyhine gasp davası açılmasını sağladıklarını, … nolu ile dünya çapında yirmi yıllık süre ile korumalı olarak tescil edilen patentin eski tarihli cam stoklarını eritmesi ve yer sıkıntısını çözmesi açısından çok önemli olduğunu, şirketin ise bu sıkıntılardan kurtulmak için zararı göze alıp özel depo kiraladığını, üretim tonajını düşürdüğünü, bayilerin dört gözle beklediği kampanyaları yılda bir kaç kez düzenlediğini, şirketin seksenli yılların başından beri … uygulamaktan kaynaklanan maddi zararının ortada olduğunu, şirket kurumsal ilanlarında 2011 yılı net cirosunun 750 Milyon Dolar olduğunu açıkladığını, yaklaşık %10 katkı sağlayacak buluşun yıllık getirisi 150.000.000 TL olarak düşünüldüğünü, gerçek rakam ve şirketin on beş yıllık kaybı Tahkim Kurulunun raporu ile ortaya çıkabileceğini, hakkında açılan patenti gasp etme davasının mahkememizin … E. Sayılı dosyasından yapılan yapılan yargılaması sonucunda reddine karar verildiğini ileri sürerek, aleyhine açılan patent gasbı davasının ağır bir suçlama olması nedeni ile 100.000.000 TL manevi, patent başvurusu yaptığı projeyi izinsiz ve üzerinden isminin silinip ihaleye çıkarılmasından dolayı 1.000.000.00 TL manevi ve dünyaya pazarlanabilecek projenin üç yıl süren gasp davası süresince kullanılamaması nedeni ile 1.000.000.000 TL maddi tazminatın ve yine Patent Katma Değeri ve yıllık sağlayacağı karın toplamının %50’nin maddi tazminat olarak yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, İstanbul mahkemelerinin yetkili olduğunu, davacının adli yardım talebinin reddinin gerektiğini, maddi ve manevi tazminat taleplerinin mesnetsiz olduğunu, bu taleplerin zamanaşımına uğradığını, davacının dayandığı buluşun, hizmet buluşu olması nedeniyle bu hakların işveren olan müvekkiline ait olduğunu, bundan dolayı … 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde … Esas sayılı davanın açıldığını, yargılama sonucunda verilen kararın müvekkili tarafından temyiz edilmediğini, davacının iddialarının doğru olmadığını, projede davacının ismi silinerek, onun izni dışında ihaleye katılındığı iddiasının doğru olmadığını, sadece prototipin olası maliyetinin öğrenilmesi amacıyla teklif alımlarının ihale olarak kabul edilemeyeceğini, davacının kanıtlayabildiği herhangi bir zararı olmadığını, davacının astronomik taleplerde bulunarak müvekkiline baskı kurmaya çalıştığını ve menfaat temin etme peşinde olduğunu, medyayı baskı aracı olarak kullanmayı tercih ettiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Dava başlangıçta … Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde açılmış ise de, adı geçen mahkeme tarafından 26/12/2013 tarihinde yetkisizlik kararı verilerek dosya İstanbul mahkemelerine gönderilmiş, 12/03/2014 tarihinde dosyanın mahkememize … 4. FSHHM’ne tevzii olunmasından sonra yargılama bu mahkemece sürdürülmüştür.
Her ne kadar davacı dava dilekçesinde 1.100.000,00 TL manevi, 1.000.000,00 TL maddi tazminat talep etmiş ise de 06/05/2014 tarihli dilekçe ile manevi tazminat talebini 11.000 TL, maddi tazminat talebini ise 10.000 TL olduğunu bildirmiştir.
Davacı taraf … 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’ nde görülen … Esas, … Karar sayılı davada verilen karara da dayanmak suretiyle TPE nezdinde kendisi adına tescilli … sayılı patent tescilinden kaynaklanan haklarının ihlal edildiğini iddia ile davalının bu patenti müvekkilinin iznini almaksızın kullandığını ve kendi adının silinerek ihaleye çıkıldığını belirterek maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmaktadır.
Davacı tarafın delil olarak gösterdiği … 3 . Asliye Hukuk Mahkemesi’ nin … Esas sayılı dosyası celp edilerek incelenmiş, davalının işletmesinin bulunduğu … İli, … İlçesindeki fabrikada talimat yoluyla keşif yaptırılmış ve bilirkişi rapor ve ek raporları alınmıştır.
Davacı taraf … sayılı patente dayanmakta olup, dosya ekinde bulunan … 3. Asliye Hukuk Mahkemesi dosyası içinde istem seti ve çizimleri ile birlikte bir örneği mevcut olan bu patent 14/12/2009 başvuru tarihli bir incelemeli patenttir ve 21/01/2013 tarihinden itibaren davacı adına tescillidir. Buluş başlığı “…” olan bu patente konu buluş üretim öncesi katı malzemelerin stoklanmasında bir yöntemi ve … stoklama ünitesini içermektedir. Patentte 14 adet istem mevcut olup, 1 ve 8 nolu istemlerin bağımsız ana istem, diğer istemlerin bağımlı istem olduğu görülmüştür.
Dosya ekinde bulunan … 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’ nin … Esas, … Karar sayılı dosyasının incelenmesinde davacının …A.Ş., davalısının … olduğu, dava konusunun … Stoklama sistemi adlı … no’ lu patent başvurusundan kaynaklanan hakların davacı şirkete devrine ilişkin olduğu, mahkemece yapılan yargılama sonucunda, buluşun işçi buluşu olmayıp, serbest buluş niteliğinde olduğu kanaatine ulaşıldığı ve 02/07/2013 tarihinde davanın reddine karar verildiği, kararın temyiz edilmeksizin, 09/09/2013 tarihinde kesinleşmiş olduğu anlaşılmaktadır. Böylece davaya dayanak olan patente konu buluş üzerinde davalı şirket işveren sıfatıyla hak iddia etmiş ancak yapılan yargılama sonucunda bu iddia mahkemece yerinde görülmemiş ve … sayılı stoklama yöntemi konulu patenttin davacı …’ a ait olduğu sabit hale gelmiştir.
… 4. FSHHM ce yaptırılan bilirkişi incelemeleri sonucunda alınan 17/11/2014 tarihli ilk raporda sonuç olarak, “davacıya ait patent belgesinde yer alan istemlerin koruma alanına giren hiçbir unsurun davalıya ait işyerinde kullanılmadığı, davalı tarafça cam blokların stoklanmasında kullanılan L tipi ayaklı sehpaların davacıya ait patentte açıklanan buluştan önce kullanılan standart bir ürün olduğu” görüşü açıklanmıştır.
Tescil edilmiş bir patentin hükümsüz kılınıncaya kadar sahibine hukuki koruma sağlayacağı ve patentte hem usul istemlerinin, hem de ürün istemlerinin mevcut olduğu gözetilerek, buluşun daha önce de kullanılan standart bir ürün olduğu yönündeki görüşe itibar edilememiş, usul istemleri yönünden rapor eksik görülerek, bir muhasip bilirkişi ve patent hukuku konusunda teknik bilirkişilere yardımcı olması bakımından bir akademisyen bilirkişi de seçilip görevlendirilmek suretiyle oluşturulan heyetçe ek rapor tanzimi istenmiştir.
Oluşturulan heyetçe tanzim edilen 14/04/2015 tarihli ek raporda sonuç olarak, “patent belgesinde yer alan istemlerin koruma alanında giren hiçbir unsurun davalıya ait işyerinde kullanılmadığı, L tipi ayaklı sehpaların patentte açıklanan buluştan önce kullanılan standart bir ürün olduğu, bir ihale olduğuna ve davalı tarafından dava konusu ürünlerin sipariş edildiğine ya da bu ürünlerin alımına ilişkin bir sözleşme yapıldığına dair yeterli kanıt bulunmadığı” görüşü açıklanmıştır.
Dava konusu patenttin, bir stoklama yöntemine ilişkin usul istemlerini de içermesi ve bu buluşun davalı tarafça ihale satın alma işlemleri sırasında kullanıldığı yönündeki iddia nedeniyle bu konuda ek araştırma yapılmış ve ek rapor tanzimi istenmiş, düzenlenen 08/06/2015 tarihli ek raporda sonuç olarak, “davalı şirket tarafından, patenti davacıya ait olduğu sağlanan … Stok Sehpa ürünü için 18/05/2010 tarihinde kapalı zarf yöntemi ile ihale düzenlendiği, bu ihalenin … isimli firma tarafından kazanıldığı, ancak gerek bu ihalede gerek ihale sonrasında … Sehpa Ürünü için sipariş verilmediği ve satın almanın gerçekleşmediği” görüşü açıklanmıştır.
Dosyada bulunan kök rapor ile 14.04.2015 havale tarihli ilk ek raporda, davalıya ait işyerinde L tipi stok sehpaların bulunmadığı bildirilmiş ve patentin 8 ila 14. istemlerinde koruma istenen stoklama ünitesi buluşu yönünden ihlalin söz konusu olmadığı anlaşılmış ise de, patentin 1 ila 7. istemlerinde yer alan stoklama usulü bakımından ihlal iddiası davacının tarafın davalının bu usulü kullanarak ihaleye çıktığını iddiası dikkate alınarak ayrıca incelenmiştir.
… 4. FSHHM tarafından yapılan yargılama ve değerlendirmeler sonucunda;”551 sayılı KHK nın 136/1-c maddesi gereğince patent sahibinin izni olmaksızın buluş konusu olan usulün kullanılması patent hakkına tecavüz olarak kabul edildiğinden her ne kadar davalı şirketin, sipariş vermediği ve satın alma gerçekleştirmediği anlaşılmakta ise de, davacının dayandığı patente 1 ila 7 no’ lu istemlerde açıklanan yöntemi kullanarak kapalı zarf usulü ile ihale düzenlediği, böylece davacıya ait patente konu stoklama yöntemini kullanarak mal ve hizmet alımı satın alma konusunda icaba davette bulunduğu, satın alma gerçekleşmese dahi patentte açıklanan stoklama yöntemi baz alınarak ihaleye çıkılmasının da davacıya ait patenti ihlal ettiği kabul edilmiş, her ne kadar iddia olunan maddi ve manevi tazminat konusunda ayrıntılı hesaplama yapılmamış ise de, davalı şirketin ticari faaliyetinin büyüklüğü, patentte konu stoklama yönteminin davalı şirket tarafından kullanım şekli ve süresi itibariyle davacının talep edebileceği bedelin, 10.000 TL den az olamayacağı gözetilerek takdiren 10.000 TL maddi tazminata, davacıya ait stoklama yöntemine ilişkin patenttin davalı tarafça izinsiz olarak ve buluş sahibi olan davacının adı belirtilmeksizin kullanılması nedeniyle, 551 sayılı KHK nın 137/1-b maddesi gereğince davacının manevi tazminat talep hakkının da bulunduğu kabul edilmek suretiyle, ihlalin gerçekleşme biçimi ve süresi, davacının emeklilik maaşı ile geçinmekte oluşu, davalının ise büyük ölçekli ticari faaliyetine bağlı ekonomik ve sosyal durumları dikkate alınmak suretiyle 11.000 TL manevi tazminata” hükmolunmuştur.
YARGITAY BOZMA İLAMI:
Yargılama sonunda davanın kabulüne dair verilen karar davalı vekilince temyiz edilmiş olup, Yargıtay 11. HD’nin 04/07/2017 tarihli, 2015/14678 esas, 2017/4063 karar sayılı ilamıyla, “Davacı vekili dava dilekçesinde ve taleplerini yinelediği 06.05.2014 tarihli dilekçesinde haksız yere patent gaspı davasında davalı olarak gösterildiğini bu süreçte patentini kullanamadığını, maddi ve manevi olarak zarar gördüğüni ifade etmiştir. Ancak patent hakkına tecavüz halinde hak sahibinin talep edebileceği tazminata ilişkin hükümler 551 sayılı KHK’nın 138 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre, hak sahibi aynı KHK’nın 140. maddesinde sayılı değerlendirme usullerinden birisine göre yoksun kalınan kazanç talebinde bulunabilir. Davacı, tazminat talebi için bu kapsamda bir tercihte bulunmadığına göre, mahkemece, öncelikle davacının 551 sayılı KHK’nın 140. maddesindeki seçeneklerden hangisini tercih ettiği hususu açıklattırılıp buna göre tazminat talebi yönünden bir değerlendirme yapılması gerekirken, yazılı şekilde maddi ve buna bağlı olarak da manevi tazminat takdiri doğru olmamış, eksik incelemeye dayalı hükmün davalı yararına bozulması gerekmiştir.” gerekçesiyle bozulmuş, dosyanın mahkememize iadesi sonrasında mevcut esas üzerinden yargılamaya devam olunmuştur.
Davacı taraf 14/11/2017 tarihli dilekçesiyle; uğranılan zararın tespit edilmesi için 551 sayılı KHK’nun 140. Maddesinde sayılan seçimlik haklarından (c) bendinde geçen; “Patentten doğan hakka tecavüz edenin, buluşu bir lisans anlaşması ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması halinde ödemesi gereken lisans bedeline göre.” hesap yöntemi kullanılarak maddi zararının hesaplanmasını talep etmiştir.
Emsal lisans bedelinin tespiti yönünden İstanbul Ticaret odasına müzekkere yazılmış, İTO’ya gönderilen müzekkereye istinaden, ITO dan gelen 28.02.2018 tarihli, cevap yazısında; “Emsal lisans sözleşmelerine ilişkin odamızda herhangi bir bilgi bulunmadığı, marka, tasarım, proje, ürünlere ilişkin firmalar arasında lisans sözleşmesinin yapılmış olması durumunda sözleşmede belirtilen şartların geçerli olacağı, sözleşmenin olmaması durumunda ise, davaya konu olan marka, tasarım, proje, ürünlerin cirosunun %15’i oranında rakamın emsal lisans bedeli olarak tespit edileceği.” yönünde görüş bildirildiği anlaşılmıştır.
Dosyadaki bilgi ve belgelerin ve taraf delillerinin değerlendirilmesi yönünden bozma sonrası alınan heyet raporunda bilirkişiler; “davalı tarafından, ticari defterlerin incelenmek üzere sunulmadığını, bu nedenle maddi tazminat talebi doğrultusunda inceleme ve değerlendirme yapılamadığını, bununla birlikte, davacı tarafin maddi tazminat talebi doğrultusunda, İTO’dan gelen cevap yazısı dikkate alınarak hesaplama yapılabilmesi için, davacı tarafin, dava konusu patente ilişkin, varsa satış cirolarının da tespitinin gerektiğini, bu anlamda, davacı tarafından da, 2010-2014 yıllarına ilişkin ticari defterlerinin incelenmek üzere sunulmasının gerektiğini, davacı tarafin maddi tazminat talebi doğrultusunda inceleme ve değerlendirme yapılamadığını, tarafların ticari defterlerinin, Kurumlar Vergisi Beyannamelerinin, dava konusu patente ilişkin satışları gösteren satış raporlarının, sunulması halinde, mali bilirkişi tarafından ek rapor hazırlanabileceği, aksi halde davacı tarafin maddi tazminat talebinin Borçlar Kanununun 50. ve 51. Maddelerine göre belirlenmesi gerektiği” yönünde görüşlerini bildirmişlerdir.
Davacı yargılama safahatında kendisine ait buluşun davalı tarafından kullanıldığı yönünde bir iddiası olmadığı gibi aşamalardaki bilirkişi tespitlerinde de davacıya ait patentin davalı tarafça hiçbir surette kullanılmadığı tespit olunmuş olup davalının mevzuat kapsamında patente tecavüz olarak değerlendirilen eyleminin “davalı şirket tarafından, patenti davacıya ait olduğu saptanan … Stok Sehpa ürünü için 18/05/2010 tarihinde kapalı zarf yöntemi ile ihale düzenlemekten ” ibarettir. Bu ihalenin … isimli firma tarafından kazanıldığı, ancak gerek bu ihalede gerek ihale sonrasında … Sehpa Ürünü için sipariş verilmediği ve satın almanın gerçekleşmediği de yine yapılan incelmeler sonucunda tespit olunmuştur. Davacı davalının bahse konu patenti uygulamamış olması sebebiyle firmanın hissedarlarının ve devletin zarara uğradığını uğranılan zarar üzerinden lisans bedelinin hesaplanmasını talep etmiş ise de davanın patente tecavüze ilişkin olduğu, zarar hesabının patent patente tecavüze dayalı olarak mevzuatta belirtilen hesaplama yöntemleri üzerinden yapılması gerektiği, bu noktada patentin kullanılmamasından kaynaklı zarar hesabı üzerinden lisans bedeline dayalı tazminat hesaplamasının yapılamayacağı izahtan varestedir. Dolayısıyla davacının bu yöndeki hesapla talebinin davanın esasına etkili olmayacağı anlaşılmakla reddolunmuştur.
Tüm dosya kapsamı bozma ilamı ve bozma sonrası alınan bilirkişi raporu ile bir arada değerlendirildiğinde; her ne kadar bozma ilamı doğrultusunda davacının 551 sayılı KHK’nın 140. maddesindeki seçeneklerden hangisini tercih ettiği hususu açıklattırılmış ve davacı tazminat talebini 551 sayılı KHK 140 c bendine dayandırmış ise de davacının emsal lisans sunamadığı gibi İTO tarafından gönderilen emsal araştırmasına ilişkin yazıda belirtilen “ürünün cirosunun %15 i”ne ilişkin değerlendirmenin tarafların ticari kayıt ve defterlerini sunmamaları sebebiyle somut uyuşmazlığa uygulanamadığı, bir an için taraflar defterlerini sunsa bile davalının patenti davacıya ait olduğu saptanan … Stok Sehpa ürünü için 18/05/2010 tarihinde kapalı zarf yöntemi ile ihale düzenlemekten ibaret eylemi yönünden -davaya konu patentin davalı tarafça hiçbir suretle kullanılmadığı da dikkate alındığında- %15 lisans oranı üzerinden tazminat hesaplaması yapılmasının hakkaniyete uygun düşmeyeceği, davacının patentin kullanılmamasından kaynaklı zarar miktarı üzerinden, lisans bedeline dayalı zarar hesaplaması yapılmasına yönelik talebinin yukarıda izahı yapılan gerekçelerle dinlenilemeyeceği, bu noktada zararın tespiti yönünden BK 50 maddesinin gözetilmesi gerektiği, davalının eylemi dosya kapsamı gözetildiğinde davacının talep etmiş olduğu 10.000,00 TL maddi tazminatın yerinde olduğu, hakkaniyete uygun düşeceği yine bu kapsamda “davacıya ait stoklama yöntemine ilişkin patenttin davalı tarafça izinsiz olarak ve buluş sahibi olan davacının adı belirtilmeksizin kullanılması” nedeniyle, 551 sayılı KHK nın 137/1-b maddesi gereğince davacının manevi tazminat talep hakkının bulunduğu bu noktada davacının talep ettiği 11.000,00 TL manevi tazminatın yine ihlalin gerçekleşme biçimi ve süresi, paranın alım gücü, tarafların ekonomik şartları, hak ve nesafet kuralları gözetildiğinde hakkaniyete uygun düştüğü anlaşılmakla davacının patente tecavüze dayalı maddi ve manevi tazminat davalarının kabulüne karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davacının maddi tazminat davasının KABULÜ ile, 10.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
2-Davacının manevi tazminat davasının KABULÜ ile, 11.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 1.434,51 TL karar harcından peşin yatırılan 358,65 TL’nin mahsubu ile kalan 1.075,86 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
4-a)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca maddi tazminat talebine ilişkin hesap olunan 3.931,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
b)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca manevi tazminat talebine ilişkin hesap olunan 3.931,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan: 5.100,00 TL bilirkişi ücreti, 812,50 TL posta gideri, 150,00 TL taşıt ücreti, 177,50 TL keşif ücreti olmak üzere toplam 6.240,00 TL ve 383,85 TL harç (peşin+başvuru) olmak üzere toplam 6.623,85 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/11/2019

Katip …
¸

Hakim …
¸

Bu belge 5070 sayılı elektronik imza kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır