Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/626 E. 2020/105 K. 13.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/626
KARAR NO : 2020/105

DAVA : Patent İsteme Hakkının ve Patentin Gaspı, Buluş Sahibinin Tespiti
DAVA TARİHİ : 26/12/2011
KARAR TARİHİ : 13/02/2020

Mahkememizde görülmekte bulunan patent isteme hakkının ve patentin gaspı, buluş sahibinin tespiti davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle, müvekkilinin, … şirketinde genel müdür olarak çalıştığı sırada … madenini üretim yapar hale getirip bu projenin Ar-Ge’sini bitirip patentini aldığını, …’da çalıştığı 2005 yılında davalı … yetkililerinin … beldesinde işletme hakkını devir aldıkları Sodyum Sülfat maden tesisinin işletilmesi konusunda kendisinden yardım talep ettiklerini, aynı tarihlerde …’da danışmanlık yapmakta olan … firma … şirketinin genel müdür yardımcısı olan …’dan Sodyum Sülfat maden sahasında yapılacak testler için yardımcı olmasını istediğini, bu proje için … firmasının TUBİTAK’tan Ar-Ge desteği almasını önerdiği ve destek alımının gerçekleşmesinde yardımcı olduğunu, … firma ile yapılan işbirliğinin ücretlerinin zamanında ödenmemesi nedeni ile 2005 yılında son bulduğunu, kendisinin 1991 yılında alınan ve henüz üretim yapılamamış olan … madenini üretime geçirmek üzere “… Proje Başkanlığı ve Genel Müdür Yardımcılığı” statüsü ile 30 Nisan 2007’de mesul müdürlük sözleşmesi imzaladığını, bu göreve 1 Mayıs 2007 ile 31 Aralık 2010 tarihleri arasında devam ettiğini, … firma … şirketinin genel müdür yardımcısı olan Stanislaw Baranka’yı yeniden çalışmaya ikna ederek 6 aylık danışmanlık anlaşması yaptığını, 6 aylık Ar-Ge planı başlatarak 3 ayda Ar-Ge yapısını kurduklarını, 3 ay sonunda kuyular ile Ar-Ge çalışmalarını başlattıklarını, TÜBİTAK’tan yeniden Ar-Ge destekleri alınarak projeleri bizzat kendisinin yazdığını, 2008 yılı başlarında … uzman …’nın artık gerek olmadığı gerekçesiyle işine son verildiğini, daha sonra yeni çözüm için açık üretim yapan İspanya … firmasının üretim tesislerini gezdikleri ve bilgi aldıkları, ancak onların yönteminin … sodyum sülfat maden yataklarına uygulanamayacağı anlaşıldığından, kendisinin glauberit çözülmesi konusunda geniş kapsalı araştırmalara girerek ilgili bir çözüm geliştirdiğini, bunu yönetime sunduğunu, yönetimin buna sessiz kaldığını, kendisi adına patent başvurusu yapılabileceğinin söylendiğini, patent hazırlıkları için görüşülen ofisin metnin imza için kendisine gelmesi beklenirken, sonradan metnin şirket tarafından imzalandığı ve buluş sahibi olarak …’nın gösterildiğini öğrendiğini, kendilerinin geliştirdiği bu teknik buluş için 20/07/2009 tarihinde … nolu Patent başvurusunda bulunulduğunu, … 25.Noterliğince ihtarnameyi keşide ettiğini, ancak davalının ihtara olumsuz yanıt verdiğini, 551 sayılı KHK m.11 uyarınca patent isteme hakkının kendisine ait olduğunu, huzurdaki ihtilafta gerçek buluş sahibinin “Patent İsteme Hakkı” davalı şirket tarafından gasp edildiğini, 551 sayılı KHK m.15’e göre, buluş sahibi olarak belirtilme hakkının da çiğnendiğini, davanın önemli kanıtlarından bazılarının …, … ve … mail adreslerinde kayıtlı mailler olduğunu, bu maillerin şirket kayıtlarında mevcut olduğunu, bu nedenlerle … sayılı patent başvurusu işlemlerinin ilgili kararnamenin 12/3 hükmü mucibince dava sonucunda verilen karar kesinleşene kadar durdurulmasını, patent başvurusunun 3.kişilere devrinin önlenmesi için ihtiyati tedbir kararının verilmesini, buluş sahibinin … olmadığının ve gerçek buluş sahibinin kendisi olduğunun belirlenmesini, ayrıca müvekkilinin patent isteme hakkının gasp edildiğinin tespitini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; davacıdan çok önce 1995 yılında başlayan çalışmalarından sonra, özellikle 2002-2006 yıllarında … firması ile birlikte yapılan Ar-Ge çalışmaları neticesinde bu projenin çıktığını, projenin …’a ait olmadığını, çift tuz (sodyum sülfat + kalsiyum sülfat) olan glauberitin üretim çalışmalarına, 1988 yılındaki … raporu, 1997 yılındaki TÜBİTAK çalışmaları, 29/11/1999 tarihinde … Firması ile yapılan “… kazanımı çalışmaları ışığında ve … ile 19/12/2005 tarihinde yapılan toplantıdan sonra 21/06/2005 tarihinde … başkanlığında oluşturulan “… Sodyum Sülfat Çalışma Komitesi” tarafından başlandığını, projenin nihai safhalarına bu komite ile gelindiğini, komite görev taksimi TÜBİTAK’a sunulan raporda ve ilgili toplantı tutanaklarında yer aldığını, … ve … firmaları ile 2004 yılında görüşüldüğünü, … firması ile anlaşılarak 2005 yılında çözelti madenciliğinin başlatıldığını, davacının … firması ile yapılan Ar-Ge çalışmalarını aynı ekiple aynı şekilde tekrarladığını, gelinen son noktada …’nın direktifi ile 2008’de başlatılan kuyu galeri yöntemi ile glauberitten çözelti oluşturma çalışmalarının olumlu çözelti sonuçları verdiğini, …’nın teknik problemin çözümü ile ilgili fikri oluşturan ve çalışanları yönlendiren kişi olduğunu, deneme galerilerinin normal su sirkülasyonuna yanıt vermemesi neticesinde galeri yan duvarları ile tavanının patlatılması suretiyle tane boyutunun küçültülmesi ve çözünürlüğün arttırılması fikrinin, 2008 yılında …, …, ve …’ın …’da yaptıkları toplantı sırasında kararlaştırıldığını, projenin 2009 yılında başlatıldığını, davacının zaman zaman patent bürolarına evrak gönderim işi yaptığını, dolayısı ile başvuru ve buluş sahibinin kimler olduğunu gayet iyi bildiğini, 551 sayılı KHK 18.madde uyarınca işverene usulüne uygun yapılmış bir bildirimin de bulunmadığını, davacının davasını ispata yönelik hiçbir belge sunmadığını, davacının buluş sahipliğine ve patent isteme hakkının gasp edildiğine yönelik tespit talebinin reddine karar verilmesini istemiştir.
Tarafların dosyada bildirdikleri tüm delilleri toplanmış özel ve teknik bilgi gerektirmesi nedeniyle bilirkişi incelemesi yapılarak konunun uzmanlarından bilirkişi raporları alınmıştır.
Dosya kapsamında yapılan incelemede uyuşmazlık konusunun … nolu patent başvurusu olduğu anlaşılmaktadır. Davacıya ait 20/07/2009 tarihinde yapılan … sayılı patent başvurusu ile korunan buluş; sodyum sülfat içeren madenlerden galeri tip çözelti madenciliği ile sodyum sülfat çözeltisi üretimi ile ilgilidir. Söz konusu buluş, özetle, glauberit, tenardit gibi sodyum sülfat (Na2S04) içerikli madenlerden galeri tipi çözelti madenciliği ile yeraltı sodyum sülfat çözeltisi üretimi operasyonundan ve buluşa göre geliştirilmiş olan beton havuzun kullanıldığı yerüstü sodyum sülfat çözeltisi üretimi operasyonundan oluşan bir yöntem kullanılarak sodyum sülfat çözeltisi üretilmesi ile ilgilidir.
Türk Patent kayıtlarında yapılan incelemede, söz konusu patent başvurusuna … sayılı patentin verildiği ve bu durumun 21/11/2013 tarihinde Patent Bülteninde ilan edildiği anlaşılmıştır. Başvuruya ait araştırma raporu ve 1. inceleme raporu olumsuz olmasına rağmen yapılan istem/tarifname değişikliği ile olumsuzlukların giderildiği ve olumlu bir 2. inceleme raporu ile başvurunun tescil edilmiş olduğu TPE kayıtlarından sabittir.
YARGITAY BOZMA İLAMI:
Mahkememizce yapılan yargılamada davanın reddine dair verilen karar davacı vekilince temyiz edilmiş olup, Yargıtay 11. HD’nin 24/04/2017 tarih, 2015/14065 esas, 2017/2349 karar sayılı ilamıyla, “Dava, patent isteme hakkının gasp edildiğinin tespiti ile gerçek buluş sahibinin belirlenmesi istemlerine ilişkindir. Mahkemece, dava konusu tescilli patente konu buluşun “hizmet buluşu” niteliğinde olduğu ve davacının da bu buluşla ilgili davalı şirkete ait işyerinde 1 Mayıs 2007 ile 31 Aralık 2010 tarihleri arasında proje ekibinin başkanı ve genel müdür yardımcısı olarak çalıştığı kabul edilmiştir. 551 sayılı KHK’nın 18. maddesi uyarınca işçi, hizmet buluşu yaptığında bu buluşu yazılı olarak ve gecikmeksizin işverene bildirim yükümlülüğü altında bulunmakla birlikte, şayet buluşta diğer çalışanların katkıları var ise söz konusu katkı payının da belirtilmesi gerekmektedir. Uyuşmazlık konusu patentte buluş sahibi olarak dava dışı … belirtilmiştir. Aksi kanıtlanmadığı sürece buluşun adı geçen kişiye ait olduğunun kabulü gerekir. Ancak az öncede belirtildiği üzere dava konusu patentin hizmet buluşu olduğu ve davacının da patente konu buluşla ilgili projenin başkanı olduğu ve buluşta çalışanların da katkısının olduğu bilirkişi raporlarında açıklandığına göre, bu durumda buluşta davacının katkı payının 551 sayılı KHK’nın 18/3 maddesi kapsamında BULUNUP BULUNMADIĞININ TARTIŞILMASI gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuş olup bozma kapsamında dosyanın ve delillerin değerlendirilmesi yönünden teknik bilirkişilerden oluşan heyete tevdi olunmuş, bozma sonrası alınan 29/05/2018 tarihli kök raporda bilirkişiler; … sayılı patente konu buluşun, hizmet buluşu olması nedeniyle patent isteme hakkının davalı firmaya ait olduğu, davacının patent isteme hakkının gaspının söz konusu olmadığı, davalının kendi adına patent başvurusunda bulunmasında hukuka aykırı bir yön bulunmadığı, davaya konu buluşun … ile davacı tarafından birlikte müştereken gerçekleştirildiği, davacının da buluş sahibi olduğu, dava dışı başkaca kişiler tarafından buluşa katkılarının bulunduğu yönünde herhangi bir iddia ya da talebin bulunmadığı, dolayısıyla hizmet buluşu kapsamında …’nın ve davacının eşit katkı paylarının olduğu yönünde kanaat bildirildiği anlaşılmıştır.
Tarafların bozma sonrası alınan rapora yönelik itirazlarının değerlendirilmesi yönünden dosya tekrardan rapor sunan heyete tevdi olunmuş, 04/11/2019 tarihli ek raporda bilirkişiler kök rapordaki görüş ve değerlendirmelerini değiştirmelerini gerektirecek bir durumun bulunmadığından bahisle aynı görüşlerini tekrarlamışlardır.
Dava 551 sayılı KHK hükümleri uyarınca açılmış Patent hakkının gaspedildiği ve patent sahipliğinin tespiti davasıdır.
551 sayılı Patent Haklarının Korunması Hakkında KHK, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun (SMK) 10.01.2017’de Resmi Gazete’de yayımlanmasıyla beraber yürürlükten kalkmıştır. Bu doğrultuda derdest davalara hangi mevzuatın uygulanacağının açıklanması zarureti doğmuştur. Kanunlar kural olarak yürürlüğe girdiği tarihten itibaren ileriye etkili olarak uygulanırlar; ancak kanunun geçmişe etkili olarak uygulanacağına ilişkin bir hüküm ihdas edilmiş ise kanun geçmişe etkili olarak uygulanabilir. Kanunun yürürlüğü düzenleyen 192. maddesinin “a” ve “b” bendinde yer alan ileri yürürlük hükümleri istisna olmak üzere, kanunun diğer hükümlerinin SMK’nın yayımı tarihinde yürürlüğe girecek olup; SMK’nun geçmişe etkili olarak uygulanmasına ilişkin bir hükmün bulunmadığı, dolayısıyla yürürlüğe girdiği 10.01.2017’den itibaren ileriye etkili olarak uygulanacağı görülmüştür. Bu doğrultuda SMK’nın, yürürlüğe girmesinden önce ikame edilen ve takiben anılan düzenlemenin yürürlüğe girdiği sırada derdest olan ve söz konusu Kanun’un yürürlük tarihinden önce gerçekleşen olaylara yönelik davalara SMK değil 551 sayılı KHK uygulanacaktır.
Mevzuatın ilgili hükümlerinin değerlendirilmesi;
551 sayılı KHK Madde 11 – “Patent isteme hakkı, buluşu yapana veya onun haleflerine ait olup, başkalarına devri mümkündür. Buluş birden çok kişi tarafından birlikte gerçekleştirilmişse, patent isteme hakkı, taraflar başka türlü kararlaştırmamışsa, bunlara müştereken ait olur. Aynı buluş birbirinden bağımsız birden çok kişi tarafından aynı zamanda gerçekleştirilmişse, patent isteme hakkı, daha önce başvuru yapana veya diğerine göre rüçhan hakkı olana aittir. Patent almak için ilk başvuran kişi, aksi sabit oluncaya kadar, patent isteme hakkının sahibidir. ”
Madde 12 – “Patentin verilmesi işlemleri sırasında, patent isteme hakkının gerçek sahibi olduğunu, 11 inci maddenin birinci fıkrası hükmüne göre, iddia eden kişi, başvuru sahibinin hak sahipliğine karşı, 129 uncu madde hükmüne göre, dava açabilir. Patent isteme hakkının başvuru sahibine ait olmadığı Enstitü nezdinde iddia edilemez. Dava sonucunda hak sahipliği iddiasının davacı lehine sonuçlanması halinde, kararın kesinleşmesinden itibaren üç ay içinde, hak sahibi aşağıdaki hususlardan birinin yapılmasını talep edebilir: a – Gasbın söz konusu olduğu dava konusu önceki patent başvurusunun kendi başvurusu olarak kabul edilmesini ve işlem görmesini isteyebilir. b – Aynı rüçhan hakkından yararlanarak aynı buluş için yeni bir patent başvurusu yapabilir. Bu başvuru ilk başvurunun tarihi itibariyle işlem görür. Bu durumda, gasbın söz konusu olduğu başvuru hükümsüz kalır. c – Gasbın söz konusu olduğu başvurunun red edilmesini talep edebilir…”
Madde 13 – “11 inci maddenin birinci fıkrası hükmüne göre patent gerçek hak sahibinden başkasına verilmişse, gerçek hak sahibi olduğunu iddia eden kişi, patentten doğan diğer hak ve talepleri saklı kalmak şartıyla patentin kendisine devir edilmesini talep ve dava edebilir. Patent üzerinde sadece kısmi bir hakkın iddia edilmesi halinde, bu maddenin birinci fıkrası hükmüne göre müşterek bir hak sahipliği tanınması talep ve dava edilebilir. Bu maddenin birinci ve ikinci fıkralarında belirtilen talep ve dava hakları patentin ilanı tarihinden itibaren iki yıl içinde ve kötü niyet halinde, patentin koruma süresinin bitimine kadar kullanılabilir. İlgilinin talebi üzerine üçüncü kişilere karşı hüküm ve sonuç doğurmak üzere, bu madde hükmüne göre açılan dava ve davada ileri sürülen talepler, dava sonunda verilen kesin hüküm veya açılan davayı herhangi bir şekilde sona erdiren bütün diğer haller Patent Sicili’ne kayıt edilir.
Madde 15 – “Buluşu yapanın adı patentte belirtilir. Buluşu yapanın başvuru sahibi veya patent sahibinden buluşu yapan olarak tanınmasını ve adının patentte belirtilmesini isteme hakkı vardır.”
“İŞÇİ BULUŞU KAVRAMI” başlıklı madde 16 – “Bu Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine göre işçi buluşları patent veya faydalı model belgesi ile korunabilir nitelikte olan buluşlardır. Teknik iyileştirme teklifleri, patent veya faydalı model belgesi ile korunabilir nitelikte değildir. Bu Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine göre işçi, bir özel hukuk sözleşmesi veya benzeri bir hukuk ilişkisi gereği, başkasının hizmetinde olan ve bu hizmet ilişkisini işverenin gösterdiği belli bir işle ilgili olarak kişisel bir bağımlılık içinde ona karşı yerine getirmekle yükümlü olan kişidir. Ücretsiz olarak ve belirli bir süreye bağlı olmaksızın hizmet gören stajyerler ve pratik yapan öğrenciler de, bu Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine göre işçi sayılır.”
“HİZMET BULUŞU VE SERBEST BULUŞ KAVRAMLARI” başlıklı madde 17 – “Bu Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine göre işçi buluşları; hizmet buluşları ve serbest buluşlar olarak nitelendirilir. Hizmet buluşları, işçinin bir işletme veya kamu idaresinde yükümlü olduğu faaliyeti gereği gerçekleştirdiği veya işletmenin veya kamu idaresinin büyük ölçüde deneyim ve çalışmalarına dayanan, işçinin iş ilişkisi sırasında yaptığı buluşlardır. İkinci fıkrada sayılan hizmet buluşlarının dışında kalan buluşlar, serbest işçi buluşları olarak kabul edilir…”
Madde 18 – “İşçi bir hizmet buluşu yaptığında, bu buluşunu yazılı olarak ve geciktirmeksizin işverene bildirmekle yükümlüdür. Buluş birden çok işçi tarafından gerçekleştirilmişse, bu bildirim birlikte yapılabilir. İşveren, kendisine ulaşan bildirimin tebellüğ tarihini bildirimde bulunan kişi veya kişilere gecikmeksizin ve yazılı olarak bildirir. İşçi, teknik problemi, çözümünü ve hizmet buluşunu nasıl gerçekleştirmiş olduğunu bildirimde açıklamak zorundadır. Buluşun daha iyi açıklanması bakımından varsa resmini de işverene verir. İşçi, yararlanmış olduğu işletme deneyim ve çalışmalarını, varsa diğer çalışanların katkılarını ve bu katkıların şeklini, yaptığı işle ilgili olarak aldığı talimatları ve söz konusu katkılar yanında kendisinin katkı payını da belirtir. İşveren bildirimin kendisine ulaştığı tarihten itibaren iki ay içinde, bildirimin hangi hususlarda düzeltilmesi gerektiğini işçiye bildirir. İşverenin söz konusu bildirimin düzeltilmesi konusunda iki ay içinde talep yapmaması halinde, bu maddenin ikinci fıkrasında belirtilen bildirim, şartlara uygun olmasa dahi geçerli sayılır. İşçinin Kanun Hükmünde Kararnamede öngörülen şekilde bildirimde bulunabilmesi için, işveren gereken yardımı göstermek zorundadır.”
“SERBEST BULUŞLAR VE BİLDİRİM YÜKÜMLÜLÜĞÜ” başlıklı madde 31 – “İşçi, bir iş akdi ilişkisi içinde iken serbest bir buluş yaptığı takdirde, durumu geciktirmeden işverene bildirmekle yükümlüdür. Bildirimde: buluş ve gerekiyorsa buluşun gerçekleştirilme şekli hakkında bilgi vermek suretiyle, işverenin buluşun gerçek bir serbest buluş sayılıp sayılmayacağı konusunda bir kanaata varabilmesi sağlanır. İşveren kendisine yapılan bildirim tarihinden itibaren üç ay içinde, yazılı bir bildirim ile buluşun serbest bir buluş olmadığı yolunda itirazda bulunmazsa, sonradan hizmet buluşu olduğu iddiasını ileri süremez. Serbest işçi buluşunun işverenin iş alanı içinde değerlendirilebilir olmadığı aşikar bir şekilde belli ise, işçinin bildirim yükümlülüğü yoktur.” hükümlerine amirdir.
Somut olayın değerlendirilmesi;
Davacının … Yeraltı Sodyum Sülfat Glauberit Madenleri ve burada kurulacak olan üretim tesisleri’nin tümünden sorumlu “Proje Başkanlığı” ve … İşletmeler Müdürlüğü” ne getirildiğine dair iş akdinde Genel Müdür Yardımcısı statüsü ile … projesinin en üst düzey yöneticisi olarak atandığı, … -…Madenleri işletmeleri ve burada yapılacak tüm araştırma geliştirme AR-GE çalışmaları, rezerv tespit çalışmaları, kurulması planlanan sodyum sülfat fabrikası ile ilgili yer ve mevkii tespiti, seçilen prosesin uygulanması, tesisin tüm mütemmim cüzleri ile birlikte inşası, montajı, devreye alınması ve bundan sonraki safhada bu tesisten birinci dereceden sorumlu olduğu, tüm bu bölgedeki işlerin koordinasyonundan, denetiminden, tesislerin her türlü iş ve çalışma emniyetinden birinci derecede sorumlu olduğu, … Proje Başkanı olarak rezerv tespiti ile ham sodyum sülfatın yeraltından çıkartılması, uygulanacak madencilik yöntemlerinin tespiti ve en ekonomik yöntemin seçilmesi, mamul sodyum sülfatın üretimi için uygulanacak proses hakkında her türlü araştırmaların yapılması ve proses tespitinin gerçekleştirilerek yönetim kuruluna sunulması, seçilen ve onaylanan prosese göre tesis yerinin tespiti, kurulacak tesis ile ilgili olarak her türlü projelerin hazırlatılması, komple sodyum sülfat yatırımının tüm safhalarının yönetim kurulunun onayına sunulması, onaylanan projenin uygulanması konusunda sülfatın üretiminden müşteriye kadar olan safhasının başarılı şekilde 18-24 ay içinde tamamlanmasını, bu çerçevede idari ve teknik ekibi kurarak yatırımı yönetmek, bu sürede İşletmenin Genel Müdürlüğü tarafından istenilen her türlü bilgi ve belge ve çalışmanın makul süre içinde tamamlanarak yönetim kuruluna ulaştırılması, projenin tamamlanmasından ve başarı ile istenilen kalitede sodyum sülfat üretimine geçildikten sonra … Sodyum Sülfat İşletmelerinin en üst seviyede yönetimini üstlenmekten, inorganik kimyasallar konusundaki değerli tecrübeleri nedeni ile …’e ait tüm işletmelerde çıkabilecek sorunlar veya randıman artırıcı uygulamalar ile ilgili olarak üst düzey koordinatör olarak verilecek görevleri ifa etmekten, gerek … -… maden işletmelerinin gerek burada kurulacak tesisin en üst düzeyde yöneticisi olarak iş yerlerinin faaliyetlerinin ekonomik ve teknik yönden düzenli ve ahenk içinde çalışmasını, üretimin artmasını, kalitenin uygunluğunu temin edecek tedbirleri almak ve aldırmak, bu proje ile ilgili olarak tüm eleman seçimlerini yaparak yönetim kurulunun onayına sunmak, müdür ve mühendis konumunda bulunan kişiler haricinde yasa ve talimatlara riayet etmeyen çalışanları onaysız işten çıkartılması, iş ve işçi sağlığı konusunda tüm tedbirleri almakla görevlendirildiği, öngörülen üretim istenilen zaman ve kalitede olduğu takdirde tüm maaş prim ilavesi ile birlikte 7500. her üç ayda bir maaş ilave ve sosyal haklarına ilave olarak 150.000. USD başarı primi verileceğinin ve mesul müdürlük görevinin 01.05.2007 tarihinden itibaren geçerli olduğunun kararlaştırıldığı anlaşılmıştır. Davacının iş akdinin 31.12.2010 tarihi itibarı ile fiilen sona erdiği anlaşılmaktadır.
PatKHK, m. 11 e göre patent almak için ilk başvuran kişi, aksi sabit oluncaya kadar, patent isteme hakkının da sahibi olacaktır. Patent isteme, buluşu gerçekleştiren kişi tarafından yapılmadığı takdirde, patent isteme hakkının gaspı durumu ortaya çıkmaktadır (PatKHK m. 12). Eğer patent gerçek hak sahibi yerine başkasına verilmişse, bu halde de patentin gaspı sözkonusu olmaktadır (PatKHK m.13).
Sonuç 1-PatKHK, m. 16/3 e göre davacının davalı ile “… Proje Başkanlığı ve Genel Müd. Yrd.” statüsü ile 30/04/2007’de imzaladığı mesul müdürlük sözleşmesi kapsamında 01/05/2007 ile 31/12/2010 tarihleri arasında bu çalıştığı, davacı …’ın bu tarih aralığında 551 Sayılı KHK anlamında işçi olarak telakki edilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Sonuç 2-Davacının davalı ile yapmış olduğu mesul müdürlük sözleşmesinde kendisine verilen görev ve davalının geçmişten gelen faaliyetleri göz önünde bulundurulduğunda ve davacının sorumlu müdür olarak çalıştığı … işletmesinin, yeraltı solüsyon madenciliğine dayalı kurulan rafine sodyum sülfat tesisi olduğu, davaya konu buluşun da sodyum sülfat içeren madenlerden galeri tip çözelti madenciliği ile sodyum sülfat çözeltisi üretimi ile ilgili olduğu buluş sahibinin davacı olduğu kabul edildiğinde Yargıtayca da kabul gördüğü üzere buluşun hizmet buluş olduğu açıktır. … işletmesinin kuruluş amacı bölgedeki madenden sodyum sülfat ürününün en verimli şekilde elde edilmesi olup, mesul müdürlük sözleşmesinde de davacıya verilen görevin zaten bu olduğu, patent konusunu oluşturan sodyum sülfatın yeraltında patlatma yoluyla galeriler açıp küçük taneciklere bölünmesi ve yine yer altında çözelti haline getirilmesi sürecinin tam da işletmenin kuruluş amacı ile paralel bir süreç olduğu açıkça görüldüğünden davacının bu buluşun işçi buluşu olmadığı, serbest buluş olduğu iddiası yerinde değildir.
551 sayılı KHK’nun 18/1 maddesi uyarınca işçi, buluşunu yazılı olarak işverene bildirmekle yükümlüdür. 551 sayılı KHK’nın 18/2 ve 18/3 maddelerinde belirtildiği şekilde işçi herhangi bir bildirim yapmamış olsa bile, hizmet buluşunun nasıl gerçekleşmiş olduğu, yani teknik problemin çözümüne hangi yollardan ulaşıldığı yazılı olarak açıklanmalıdır; hatta buluşun daha iyi açıklanması için çizimler verilmelidir. İşçi tarafından yararlanılmış olan işletme deneyim ve çalışmaları yazılı olarak açıklanmalıdır. İşçi yaptığı işle ilgili olarak aldığı talimatları ve bu katkılar yanında kendisinin katkı payını yazılı olarak açıklamalıdır.
Dosyadaki belgelere ve önceki kararda da belirtildiği üzere; TÜBİTAK – Sanayi AR-GE işbirliği kapsamında “Solüsyon Madenciliği Yöntemi ile Maden İstihracı” başlıklı … Proje No: …’lu proje 27.01.2006 tarihinde … ile … – … arasında imzalanmıştır. Bu tarihte davacı … henüz davalı şirkette göreve başlamamıştır. Ayrıca, davacı vekili dosyadaki beyanında, müvekkilinin belirtilen dönemde davalı şirkete bilgi verdiğini ve danışman olarak da … firmasını davalı şirkete önerdiğini beyan etmiş olmasına rağmen, bu konuda yazılı bir delil bulunmamaktadır. Davacı yazılı bir bildirim yapmadığı gibi, yazılı bir bildirimde bulunması gereken hususların, yani teknik problemin belirlenmesi ve bu problemin teknik olarak çözümünün nasıl gerçekleştirilmiş olduğu hususlarının davalıya bildirildiğine dair bir delil de bulunmamaktadır. Davacının buluşu yaparken yararlanmış olduğu işletme deneyimini ve bu deneyimden itibaren katkılarını, bu katkılarının şeklini, yaptığı işle ilgili aldığı talimatları ve diğer çalışanların katkılarını açıklaması ve kendi katkısını da belirtmesidir.
Sonuç 3- Davacının davaya konu buluşa ilişkin 551 sayılı KHK’nun 18 maddesinde düzenlenen bildirim yükümlülüğü kapsamında verilmesi gereken olgular ve yazılı bilgiler bulunmamaktadır. Davacının görevi gereği yönetim kuruluna sunmuş olduğu çalışma programlarının bu kapsamda değerlendirilemeyeceği yine yönetim kurulunun insiyatifinde olan bir kısım teklifler sunmasının yazılı bildirim olarak değerlendirilemeyeceği yine tekliflerin 551 sayılı KHK 16 madde kapsamında (Teknik iyileştirme teklifleri, patent veya faydalı model belgesi ile korunabilir nitelikte değildir.) teknik iyileştirmeye yönelik olduğu doğrudan problemin ne olduğunu ve nasıl çözüleceğini belirleyen somut bir buluşa ilişkin olmadığı, “denenebilir, uygulanabilir” tarzında çözümü öngörmeyen buluş sonucuna ulaşmış yazılı bildirimler olmadığı aşamalarda sunulan raporlarda tespit edilmiş olup aksi kabulü gerektirir bir delilin dosyaya sunulmadığı, davaya konu buluşun hizmet buluşu olduğu kabul olunsa dahi davacının mesul müdür görevini aşan bir katkısının bulunduğunun ispatlanamadığı, davacı delillerini tek tek ve bütün olarak değerlendirdiğinde davacının, davalı şirket ile 30 Nisan 2007 tarihinde yaptığı sözleşme kapsamı gereğince bilgi, emek ve tecrübesi karşılığı belirlenen ücreti alarak sorumlu olduğu görevi yerine getirdiği; söz konusu buluşun da şirket imkanlarının kullanılması ve davalı vekilinin delil listesinde bulunan …, ODTÜ, …, … – … raporlarından çıkan bilgiler ışığında geliştiren ve uyarlanan bir yöntemin koordine edilmiş bir ekip tarafından uygulanması ile gerçekleştirildiği; yöntemin davacıya ait olduğuna ilişkin kesin bir delil bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Bozma ilamı kapsamında davacının katkı oranın bulunup bulunmadığı varsa ne oranda olduğu hususunun tartışılması;
Gerek bozma öncesi gerek bozma sonrası raporlarda belirtildiği üzere; uyuşmazlık konusu … sayılı patente konu buluşun ne olduğunun belirlenmesinde istemlerin dikkate alınması gerekir. Çünkü, 551 sayılı KHK’nın 47 inci maddesine göre buluşun korunması istenilen unsurları istemler tanımlanmaktadır.
Patentin istemleri ele alındığında, yer altı ve yer üstü sodyum sülfat çözeltisi üretimi operasyonunda minimum miktarda madenin dışarı alınarak beton havuzda işlenmesi ve geri kalanın yer altında çözülmesi işlem adımları buluşun esasını oluşturmaktadır. Böylece, madende, minerallerin partikül boyutlarının küçültülmesi için, sodyum sülfat minerallerinin patlatılması için alan yaratılmakta, aynı zamanda, çıkarılan minareler sodyum sülfat çözeltisi üretmek amacıyla yüzeyde işlenebilmektedir. Bu husus, patentin verilme kararının dayanağını oluşturan ve İsveç Patent Ofisi tarafından hazırlanan inceleme raporunda da ifade edilmiştir.
Dolayısıyla teknik incelemelerde de belirtildiği üzere buluşun unsurlarından biri olan yer altı üretim operasyonunda, patlayıcıların galerilere yerleştirilerek patlatılması ve sonrasında su veya zayıf çözelti verme boruları kullanılarak galerinin su veya zayıf çözelti ile doldurulması ve çözelti alınması da buluşun esasını oluşturan diğer bir husustur.
Buluşun esasının belirlenmesinden sonra, bu buluşun esasını oluşturan fikrin kimin ya da kimler tarafından bulunduğunun belirlenmesi somut uyuşmazlığın çözümü açısından önem arz etmektedir. Bu hususta 551 KHK’da açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bunun değerlendirmesinde i) buluşun ortaya çıktığı araştırma faaliyetini başlatan ilk fikri ortaya atmış olan, ii) patent başvurusunun temelini oluşturan deneyleri ya da ürünleri planlamış olan, iii) buluşun tasavvur edilmesi ve/veya tamamlanması için girişimde bulunarak, patent başvurusunda açıklanan deneyleri ya da diğer prosesleri yapmış olan, iv) patent başvurusunda açıklanan bilgileri yorumlayarak sonuçlardan anlam çıkaran kişilerin, buluşun ortaya çıkmasında katkısının olduğu söylenecektir. Diğer taraftan, i)yeteneğine ya da gösterdiği çabaya bakılmaksızın, kişi, sadece kendisine verilen talimatları uygulayarak işini yapmışsa, özellikle de bu işi yaparken kendisine verilen talimatlarda herhangi bir değişiklik yapması ya da inisiyatif alması gerekmemişse, ii)yapılan araştırmaya finansman ya da diğer yollarla (örneğin olanak ve tesisler sunma) destek sağlayıp sağlamadığına veya buluşla ilgili teknikte daha önceden yapmış olduğu yayınlara bakılmaksızın, kişi buluşun ortaya çıkarıldığı araştırmaya müdahil olmamışsa, iii)buluş fikrinin çıkmasında teknik katkı sağlamayıp, sadece proje yöneticisi ya da amiri pozisyonunda ise, bu kişilerin buluşun ortaya çıkmasında katkısının olduğu söylenemeyecektir.
Dava dosyasında 1988 yılından günümüze kadar davalı firma tarafından yapılmış çalışmalar hakkında dosyaya deliller sunulmuş olup, çeşitli kurumlara (…, …, …, …) söz konusu maden sahası ile ilgili çalışmalar yaptırıldığı, sondaj, çeşitli deneylerle ile hidrometalurjisi, teknolojik ve kimyasal analiz çalışmaları, tenor değerlendirmeleri, mineralojik değerlendirmeleri yapıldığı, uyuşmazlık konusu … sayılı patente konu buluşun uzun bir AR-GE çalışmasının sonucunda ortaya çıktığı sonucuna ulaşılmıştır. Raporlarda doğrudan patente ilişkin bilginin olmadığı belirtilmiş ise de davalı firmanın uzun yıllardır aynı sektörde olduğu ve değişik kurumlarla çalışmalar yürüttüğü elde edilen buluşta bu çalışmaların etkisinin bulunduğu izahtan varestedir. Nitekim davacının ilettiği notlarda davalı firmanın gerekli sonucu almak için değişik yolları denediği açıkça anlaşılmaktadır.
Davacının maillerinin içerikleri incelendiğinde, Mart 2008 tarihinden itibaren, soyum sülfat elde edilme projesi ve … projesi ile ilgili davacının yurtiçi ve yurtdışı taraflarla İngilizce ve Türkçe içerikli çok sayıda mail trafiğinin olduğu görülmüştür. 05 Aralık 2008 tarihli davacı ile dava dışı firma yetkili arasındaki mail içeriğinde, … projesi – kuyu taban galerisinde patlatma işlemi ile ilgili iş plan ve resmi işlemlerle ilgili bilgiler paylaşılmıştır. Mail trafiğinden, projenin yönetimi, teklif değerlendirme işlerinin bozma sonrası alınan raporda da tespit olunduğu üzere davacının yükümlülüğü kapsamında olduğu, davacının bu işlerde aktif şekilde sürece müdahil olduğu anlaşılmıştır. Davacıya, …- Teknoloji ve Yenilik Destek Programları Başkanlığı (…) projeleri ile bilgi mailleri ve AR- GE konulu mailler gelmiştir. Bu kapsamda, davacının, davalı şirketin AR-GE kapsamındaki süreçlerinde de işlere müdahil olduğu anlaşılmaktadır. Fakat söz konusu maillerde, buluşun esasını oluşturan hususlarda doğrudan bir açıklama bulunmadığı raporda tespit olunan bir diğer husustur. Dolayısıyla yukarıda bahsedildiği üzere, buluş fikrinin çıkmasında teknik katkı sağlamayıp, sadece proje yöneticisi ya da projenin koordinasyonu pozisyonunda olması, davacının buluşun ortaya çıkmasında katkısının olduğunun söylenmesi için yeterli olmayacak, davacının girişimde bulunarak buluşun temelini oluşturan teknik bilgiyi ortaya, çıkarması ya da projede elde edilen bilgileri yorumlayarak çözüm önerisi getirmesi gerekecektir.
Bozma sonrası alınan raporda davacının davalıya sunduğu yönetim kurulu notlarında verilen bilgiler dikkate alındığında, davacının “galeri içinde patlatma ve çatlatma yapılarak çözelti madenciliğinin veriminin arttırılması” şeklindeki açıklamalarının, davaya konu buluşun unsuruna ilişkin yeterli bilgiyi içerdiği kanaatine varıldığı değerlendirilmiş ise de iş sözleşmesi kapsamında görevi gereği tavsiye ve telkinlerde bulunan davacının yine raporda belirtilen “iii)buluş fikrinin çıkmasında teknik katkı sağlamayıp, sadece proje yöneticisi ya da amiri pozisyonunda ise, bu kişilerin buluşun ortaya çıkmasında katkısının olduğu söylenemeyecektir” değerlendirmesi ile uyumlu olmadığı davacının teknik katkı sağladığının ispatlanamadığı gibi taraflar arasındaki akit hükümleri dikkate alındığında proje yöneticisi pozisyonunda olduğu, kararın alınıp uygulanmasının yönetim kurulunun insiyatifinde olduğu dikkate alındığında notların rapordaki buluşa katkı olarak değerlendirilmesinin dosya kapsamı ve rapor içeriği ile uyuşmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Yine raporda belirtildiği ve yukarıda izah olunduğu üzere KHK md. 18(3) kapsamında, varsa diğer çalışanların katkılarını ve bu katkıların şeklini, ve söz konusu katkılar yanında kendisinin katkı payını belirtmemiştir. Usulünce yapılmış bir buluş bildirimi olmadığı tespit olunmuş olmasına rağmen raporda KHK md. 18(4) uyarınca, işverenin bildirimin hangi hususlarda düzeltilmesi gerektiğini işçiye bildirmediği bu nedenle bildirimin geçerli sayılması gerektiğine yönelik değerlendirmelerin de dosya kapsamı ve izahı yapılan mevzuat ile uyuşmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Kaldı ki raporda davacının yönetim kurulu notlarında, buluşun “yer altı ve yer üstü sodyum sülfat çözeltisi üretimi operasyonunda minimum miktarda madenin dışarı alınarak beton havuzda işlenmesi ve geri kalanın yer altında çözülmesi” işlem adımlarına yönelik bir açıklama bulunmadığı da tespit olunmasına rağmen net bir şekilde katkı belirlenmeksizin patentin bir kısmına yönelik tespitlerin sunulmasının sorunun ve çözümün ne olduğu tam olarak ortaya koyulmaksızın belli aşamalara yönelik yorum değerlendirme ve tekliflerin buluşa katkı olarak kabulü ile davaya konu … sayılı patente konu buluşun gerçekleşmesinde davacının da katkısının olduğunun tespit olunmasının (yine davacının göndermiş olduğu bir kısım sunulan notun yönetim kurulunda halihazırda önerilmiş olan üç yönteme ilişkin durum değerlendirmesi olduğu tespiti, yine “açık havuz işletmesi” yönteminin de diğer iki yöntemle birlikte yönetim kurulunda müştereken değerlendirilerek önerildiği tespitlerine rağmen) çelişki içerdiği teknik tespitler dışında kalan yoruma dayalı değerlendirmelerin hükme esas alınamayacağı sonucuna ulaşılmıştır. Bir diğer hatalı değerlendirme ise “Davacının gerek notta ilettiği bilgiler, gerekse dava dosyasındaki diğer iletişimleri dikkate alındığında, davaya konu buluşun, ARGE süreci içerisinde yapılan denemeler ve gözlemlerle, davacı ile davalı şirketin karşılıklı olarak, yönetim kurulu ve diğer görüşmeleri aracılığıyla, karşılıklı bilgi alışverişi ve değerlendirmeler neticesinde, müştereken ortaya çıkarıldığı anlaşılmaktadır.” değerlendirmesidir. Zira raporda kabul olunduğu üzere buluş fikrinin çıkmasında teknik katkı sağlamayıp (davacı tarafından sağlanan teknik katkı net bir şekilde tespit olunamamakla), sadece proje yöneticisi ya da amiri pozisyonunda ise, bu kişilerin buluşun ortaya çıkmasında katkısının olduğu söylenemeyecektir.
Tüm dosya kapsamı sunulan rapor içerikleri ve bozma ilamı bir arada değerlendirildiğinde; davacının davalı ile “… Proje Başkanlığı ve Genel Müd. Yrd.” statüsü ile 30/04/2007’de imzaladığı mesul müdürlük sözleşmesi kapsamında 01/05/2007 ile 31/12/2010 tarihleri arasında davalı bünyesinde çalıştığı, izahı yapılan 551 Sayılı KHK anlamında işçi olarak telakki edilmesi gerektiği, Çayırhan işletmesinin, yeraltı solüsyon madenciliğine dayalı kurulan rafine sodyum sülfat tesisi olduğu, davaya konu buluşun da sodyum sülfat içeren madenlerden galeri tip çözelti madenciliği ile sodyum sülfat çözeltisi üretimi ile ilgili olduğu dikkate alındığında Yargıtayca da kabul gördüğü üzere buluşun hizmet buluş olduğu, davacının davalı firmanın çalışanı olduğu ve buluşun hizmet buluşu olduğu tespit edildiğinden, patent isteme hakkı davalı firmaya ait olduğu, bu kapsamda, davacının patent isteme hakkının bulunmadığı gibi patent hakkının gaspının da söz konusu olmadığı, her ne kadar davacı buluş sahibi olduğunu iddia etmişse de izahı yapılan mevzuat ve buluşa ilişkin teknik değerlendirmeler göz önünde bulundurulduğunda, buluşa ne tür katkı sağlandığının somut olarak ortaya konulamadığı gibi sözleşme gereği yükümlü olduğu raporlama ya da teklif mahiyetindeki sunumların buluşa katkı olarak kabul olunamayacağı, proje yöneticisi ya da amiri pozisyonundaki davacının sözleşmesel yükümlülüklerini aşan bir katkısının da ispatlanamadığı, raporlarda yer alan aksi yöndeki yoruma dayalı değerlendirmelerin hükme esas alınamayacağı, ispat yükünün davacıda olduğu, 12/12/2019 tarihli celsede davacı vekilinin tanık dinletme taleplerinden vazgeçtiği de dikkate alındığında davacının ispatlanamayan davasının reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 54,40 TL karar harcından peşin yatırılan 18,40 TL’nin mahsubu ile kalan 36,00 TL bakiye karar harcının davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ret edilen talepler yönünden 4.910,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan; 3.000,00 TL bilirkişi ücreti, 55,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 3.055,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 13/02/2020
Katip …
¸

Hakim …
¸

Bu belge 5070 sayılı elektronik imza kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır