Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/581 E. 2019/358 K. 10.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/581
KARAR NO: 2019/358

DAVA : Marka (Maddi Tazminat İstemli)
DAVA TARİHİ: 05/09/2017
KARAR TARİHİ: 10/09/2019

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Maddi Tazminat İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Müvekkili …’nın dünyaca ünlü bir oyuncu olup, bugüne kadar birçok film ve projede yer aldığını, tanınırlığını sürdürdüğünü, müvekkilinin markanın kendisine sağladığı haklardan yararlanabilmek ve adının izinsiz yere kullanılmasının önüne geçmek için, … Şirketi tarafından 17.04.2008 tarihinden itibaren 10 yıl müddetle 20.04.2009 tarihinde tescili yapılan “…” markasını 19.01.2011 tarihinde devraldığını, davalı şirketin “…” adı altındaki restoran zincirinin(Türkiye geneli 29 şubesi ile birlikte) alkol menüsünde “…” adı altında içinde alkol bulunan bir içeceğin müşterilerin beğenisine sunulduğunu, mekanın popüler ve genç-yaşlı herkes tarafından uğrak mekan olduğunu, müvekilinin isminin böyle bir mekanda kullanıldığından ve kâr elde edildiğinden haberinin olmadığını, kendisine yakınları vasıtasıyla bilgi verildiğini, söz konusu kullanımdan dolayı haklarının zedelendiğini, bu hususta müvekkilinin başvurusu üzerine … 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … D.İş dosyası üzerinden davalı şirketin … bulunan … İşletmesi’ne bilirkişi tarafından gidilerek tespit yapıldığını, dosyaya sunulan bilirkişi raporunda; davalının restoran zincirinde müşterilere sunmuş olduğu menünün kokteyller başlıklı kısmında bulunan müvekkilinin adı ile anılan içeçeğin muhteviyatının viski, portakal likörü, tatlı ekşi sos ve Sprite olarak verildiğinin, fiyatının 28 TL olduğunun tespit edildiğinin bildirildiğini, tespite konu “…” markasının tespite konu mekana ait menülerde birebir kullanıldığını, “…” markasının müvekkiline ait “…” markasının koruma kapsamındaki “Yiyecek-içecek sağlanması hizmetleri”nin kapsamında faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin tescilli markasının izinsiz ve hukuka aykırı bir şekilde kâr amaçlı kullanıldığını, davalı şirketin bu kullanımı 2008 yılından bu yana yaptığını, ciddi oranda kâr elde ettiğinden bahisle davalıya ait tüm şubelerde geçerli olacak şekilde tevacüzün durdurulmasına, yoksun kalınan kâr ve maddi tazminatın 17/4/2008 yılından itibaren işleyecek en yüksek ticari faizi ile birlikte hesaplanmak suretiyle şimdilik 5.000 TL maddi, 30.000 TL manevi tazminatın davalı şirketten tahsiline karar verilmesini talep ve dava ettiği, 28.05.2019 tarihli dilekçesi ile 147.983,64 TL maddi tazminat, 30.000,00 TL manevi tazminatın 17.04.2008 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin adresinin “…” olduğunu, dava dilekçesinde yer alan adresin müvekkili ile bir ilgisi olmadığını, adresin franchising sözleşmesi ile 3.kişilere kiraya verilmiş ve yine franchising sözleşmesi ile faaliyet gösteren …Şti.’ne ait olduğunu, bu nedenle davaya bakma yetkisinin Ankara Mahkemelerinde olduğunu, davacının markasının “…” olduğunu ve münhasıran “…” olarak tescil edilmiş markasının bulunmadığını, dosyaya sunulan emtia listesinde de bu isimde tescil edilmiş bir markasının olmadığını, davacı tarafından tescil edilen markanın emtia listesinde yalnızca “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” şeklinde bir tescilinin bulunduğunu ve bu hizmetin genel ve çok kapsamlı bir hizmet alanını ihtiva ettiğini, tescile esas spesifik olarak bir ürünün yer elmadığını, davacı yanın sinema sanatçısı ve oyuncu olarak bilindiğini, belirli bir alanda faaliyet gösteren bir işletmesinin bulunmadığını ve bu işletmeye ait bir ürününün de bulunmadığını, … isimli kokteylin viski, portakal likörü, tatlı-ekşi sos ve Spite ile yapılan alkollü bir içki olduğunu, davacının marka tescili kapsamında alkollü içeceklerin bulunmadığını, bu nedenle hukuken korunmaya matuf bir marka tescilinden söz edilemeyeğini, müvekkilinin Türkiye genelinde … markasıyla franchising şeklinde ismi ve marka kiralama yolu ile cafe-reestaurant-bar konseptiyle faaliyet gösteren bir işletme olduğunu, müvekkilinin franchising verme şeklinde 3.kişilere ait işletmelerinde davacının tescilli markasını kullanarak bir ürün sunmasının söz konusu olmamdığını ve davacının tespite konu “…” ismiyle satılan kokteyl ürününün yalnızca … Caddesinde …Ltd.Şti.tarafından franchisig yolu ile işletilen işletmede kullanıldığını, ürünün alınan işletmede kullanılmasının bu işletmenin insiyatifi ile sehven ürün menüsüne konulduğunu ve menüde 2-3 gün kadar yer aldıktan sonra herhangi bir hukuki itilafa yer verilmemesi için menüden kaldırıldığını, dava konusu ürünün işletmede kaç adet satıldığının bilinmediğini, satılmış olsa dahi talep edilen maddi ve manevi tazminat talebinin haksız ve fahiş olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Dava, 6769 sayılı Kanun kapsamında marka hakkına tecavüzün tespiti, durdurulması, maddi-manevi tazminat talepli davadır.
Dosyada tarafların bildirdikleri tüm deliller toplanmış, TPMK kayıtları getirtilmiş özel ve teknik bilgi gerektirmesi nedeniyle bilirkişi raporları alınmıştır.
… Marka Kurumu’ndan gelen kayıtların incelenmesinde, … tescil nolu “…” ibareli markanın davacı …’ya ait olduğu ve 03, 25, 32, 35, 41, 43 sınıflar yönünden tescilli olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce verilen 08.02.2018 tarihli duruşma ara kararı gereğince; Davacı yanın yoksun kaldığı kazanca ilişkin davalı ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi sonucunda sunulan 27.06.2018 tarihli bilirkişi raporunda; “…Davalı … Şti.’nin … isimli kafelerine ait menülerinde “…” ismiyle satılan alkollü kokteylin, davacı … ‘ya ait … no’lu “…” ibareli markanın tescil edildiği sınıflar ile benzer görüldüğü, dolayısıyla davalının kullanımının davacının marka tescilinin kapsamında kalmasından ötürü halk nezdinde karıştırılma ihtimalinin var olduğu, davacının davalıdan 8.356,71 TL maddi tazminat talep edebileceği, manevi tazminatın Mahkemece takdir edilebileceği…” sonuç ve kanaatinin bildirildiği anlaşılmıştır.
Taraf vekillerinin bilirkişi raporuna karşı itirazlarının tazminat hesabında yoğunlaştığı, davacı vekilinin davada haklı olduklarının tespit edildiğini, ancak marka ihlalinin 2011 yılından bu zamana kadar devam ettiğini, bu çerçevede hesaplanan tazminatın az olduğu iddiası ile davalı vekilinin yapılan hesabın farazi olduğu yönündeki iddiaları karşısında bilirkişi heyetinden alınan 04.03.2019 tarihli ek raporda kök rapordaki görüş ve kanaatlerini değiştirir nitelikte yeni bilgi ve belge bulunmadığı belirtilerek; “…davalı … Şti.’nin , “…” isimli kafelerine ait menülerinde “…” ismiyle satılan alkollü kokteylin, davacı … ‘ya ait … no’lu “…” ibareli markanın tescil edildiği sınıflar ile benzer görüldüğü, dolayısıyla davalının kullanımının davacının marka tescilinin kapsamında kalmasından ötürü halk nezdinde karıştırılma ihtimalinin var olduğu, Mahkemenin terditli hesaplama istediği ve davacının tecavüzün 2011 yılından beridir süregeldiği iddiasına dair değerlendirme mahkemeye ait olmak üzere;a) 05.06.2017 gününden başlamak üzere davanın açıldığı 05.09.2017 tarihi tecavüze konu olan dönem olarak ele alındığında 92 gün için 8.356,71 TL, b) 01.01.2011 tarihinden başlamak üzere davanın açıldığı 05.09.2017 tarihi tecavüze konu olan dönem olarak ele alındığında ise 147.983,64 TL davacının davalıdan maddî tazminat talep edebileceği, manevi tazminatı Mahkemenin takdir edebileceği…” görüş ve kanaatinin bildirildiği anlaşılmıştır.

İNCELEME VE DEĞERLENDİRME
SMK’nın 149.maddesinde “Sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi, mahkemeden aşağıdaki taleplerde bulunabilir: a) Fiilin tecavüz olup olmadığının tespiti. b) Muhtemel tecavüzün önlenmesi. c) Tecavüz fiillerinin durdurulması. ç) Tecavüzün kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini. d) Tecavüz oluşturan veya cezayı gerektiren ürünler ile bunların üretiminde münhasıran kullanılan cihaz, makine gibi araçlara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde elkonulması. e) (d) bendi uyarınca elkonulan ürün, cihaz ve makineler üzerinde kendisine mülkiyet hakkının tanınması f) Tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınması, özellikle masraflar tecavüz edene ait olmak üzere (d) bendine göre elkonulan ürünler ile cihaz ve makine gibi araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya sınai mülkiyet haklarına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise imhası. g) Haklı bir sebebin veya menfaatinin bulunması hâlinde, masrafları karşı tarafa ait olmak üzere kesinleşmiş kararın günlük gazete veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesi veya ilgililere tebliğ edilmesi” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
Yine kanunun “Tazminat” başlıklı 150. maddesinde de; ” (1) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz sayılan fiilleri işleyen kişiler, hak sahibinin zararını tazmin etmekle yükümlüdür. (2) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edilmesi durumunda, hakka konu ürün veya hizmetlerin, tecavüz eden tarafından kötü şekilde kullanılması veya üretilmesi, bu şekilde üretilen ürünlerin temin edilmesi yahut uygun olmayan bir tarzda piyasaya sürülmesi sonucunda sınai mülkiyet hakkının itibarı zarara uğrarsa, bu nedenle ayrıca tazminat istenebilir. (3) Hak sahibi, sınai mülkiyet hakkının ihlali iddiasına dayalı tazminat davası açmadan önce, delillerin tespiti ya da açılmış tazminat davasında uğramış olduğu zarar miktarının belirlenebilmesi için, sınai mülkiyet hakkının kullanılması ile ilgili belgelerin, tazminat yükümlüsü tarafından mahkemeye sunulması konusunda karar verilmesini mahkemeden talep edebilir.” düzenlemesi bulunmaktadır.
Kanunun 151.maddesi gereğince marka sahibinin yoksun kalınan kazancını talep edebileceği düzenlenmiş olup ;(1) Hak sahibinin uğradığı zarar, fiili kaybı ve yoksun kalınan kazancı kapsar. (2) Yoksun kalınan kazanç, zarar gören hak sahibinin seçimine bağlı olarak, aşağıdaki değerlendirme usullerinden biri ile hesaplanır.a)Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, hak sahibinin elde edebileceği muhtemel gelir. b)Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin elde ettiği net kazanç. c)Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin bu hakkı bir lisans sözleşmesi ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması hâlinde ödemesi gereken lisans bedeli.(3)Yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında, özellikle sınai mülkiyet hakkının ekonomik önemi veya tecavüz sırasında sınai mülkiyet hakkına ilişkin lisansların sayısı, süresi ve çeşidi, ihlalin nitelik ve boyutu gibi etkenler göz önünde tutulur. (4)Yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında, ikinci fıkranın (a) veya (b) bentlerinde belirtilen değerlendirme usullerinden birinin seçilmiş olması hâlinde, mahkeme ürüne ilişkin talebin oluşmasında sınai mülkiyet hakkının belirleyici etken olduğu kanaatine varırsa, kazancın hesaplanmasında hakkaniyete uygun bir payın daha eklenmesine karar verir.” düzenlemesi bulunmaktadır.

TAZMİNAT BAKIMINDAN İNCELEME DEĞERLENDİRME
Maddi Tazminat Bakımından:
Dosya içerisinde bulunan İstanbul Anadolu … Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin… D.İş sayılı tespit dosyasına sunulan 07.06.2017 tarihli bilirkişi raporundan davalının franchise olduğu anlaşılan … adresinde mukim işyerinde yapılan tespitte, davacının “Nuri Alço” isimli markasının, “…” adlı bir içecek ismi olarak menüde kullanıldığı, ücretinin ise 28,00 TL olduğu anlaşılmıştır.
Bununla birlikte davalının adresinde yapılan incelemede, davalının aslında sahibi bulunduğu dava dışı “…” markasının franchising yoluyla işletilmesine izin verilen restoranlardan, gerek marka kullanım geliri, gerekse de malzeme satışı yapmak sureti ile kazanç sağlanmakta olduğu anlaşılmıştır. Fakat burada önem arz eden husus, gerek sayın Mahkemenin görevlendirmesi ve gerekse, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 151. maddesinin (b) bendinde yer alan “Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin elde ettiği net kazanca göre” kazancın tespit edilebilmesidir. Yani ayırt edilmesi gereken en önemli husus davalının adına kayıtlı olan dava konusu “nuri alço” markasının, davalının franchise olarak işletilen restoran işletmelerindeki menüde “…” isimli alkollü içecek ürününün tanıtım, pazarlama ve satışlarına yaptığı etkinin tam tespitidir.
… D.İş sayılı tespit dosyasına sunulan 07.06.2017 tarihli teknik bilirkişi raporunun incelemesinde davacı markası ile ilgili olarak “…tespite konu markanın toplumdaki yaygın algısına atıf yapar mahiyettedir. Şöyle ki; bir yandan viski, diğer yandan sodalı içecek (gazoz) kapsamındaki Sprite’ ın karışımı ile elde edilen kokteyl, tespite konu tescilli markanın toplum nezdindeki yaygın algısından ticari fayda sağlar mahiyettedir” denilmektedir.
Burada önem arz eden diğer bir husus ise davalının ne kadar süreyle davacının marka hakkına tecavüz ettiğidir. Davacı dava dilekçesinde davalı şirketin 2008 yılından bu yana müvekkili davacı adına konumlandırılmış ürününü izinsiz olarak pazarlayarak ciddi oranda kâr elde ettiğini iddia etmiş ise de, davalı yan ürünün anılan işletmede kullanılmasının anılan işletmenin insiyatifi ile sehven ürün menüsüne konularak, 2-3 gün kadar yer aldıktan sonra yapılan kontrollerle herhangi bir hukuki ihtilafa meydan vermemek adına menüden kaldırılan alkollü bir ürün olduğunu savunmuştur.
Buna karşılık davacı tarafından sunulan delillere göre internet sitesi olan Ekşi Sözlük yorumlarına bakıldığında 15.02.2011 tarihli bir yorumda ” nuri alço gazozlu bilmemne” ismiyle … şubesinde satılan bir içecekten bahsedildiği görülmektedir. Yine devam eden tarihlerde de yorumların yapılmış olduğu anlaşılmıştır. İnternet sitesindeki yorumun dava konusunu işaret ettiği açıktır , yorum tarihinin değiştirilmiş olduğu , geçersiz olduğu gibi bir iddia ve ispat da söz konusu değildir. Bu içeceğin yorumun yazıldığı tarihte aynı gün sunulması hayatın olağan akışına aykırıdır, çünkü ilk sunumu olduğu açıkça belli olmayan bir ürün ya da hizmet hakkındaki bir eleştiri veya yorumun en azından belli bir süre önce bu ürünün ya da hizmetin kullanılmasından sonra gerçekleşeceği kabul edilmelidir. Bu nedenle mahkememizce hakkaniyete uygun olarak 2011 yılının başından beri bu ürün kullanımının devam ettiği kabul edilmiştir. İstanbul Anadolu …Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … D.İş dosyasına konu edilen tespite ilişkin 05.06.2017 günü tespitin yapıldığı açık olsa da menüden kaldırıldığı diğer bir ifade ile tecavüzün son bulduğu tarih saptanamamıştır. Ayrıca dava açıldıktan sonra tecavüze devam edilip eldilmediği de tespit edilememiştir. Bu kapsamda 01.01.2011 gününden başlamak üzere davanın açıldığı 05.09.2017 tarihi arası tecavüze konu olan dönem olarak kabul edilmiştir.
Davalının bizzat kendisinin restoran işletmek sureti ile satış yapmadığı, yalnızca markasını kullandırdığı restoranlardan gelir sağladığı (Franchise Fee) gerçeği karşısında, davacının dava konusu ettiği markadan dolayı davalının ne kadarlık satış yaptığının ve ne kadar gelir elde ettiğinin tespiti genellikle fatura ve defter kayıtlarından yapılamadığı , çeşitli mali tekniklerle oranlama ve indirim yapılamak suretiyle yaklaşık bir değer belirlendiği anlaşılmıştır.
TBK Madde 50- “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler. ” hükümlerine amirdir.
Manevi Tazminat Bakımından:
Marka sahibi, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 149/1 (ç) maddesi uyarınca, manevi zararının tazminini de talep edebilir. Marka hukuku anlamında manevi zararın tazmininden amaç, tecavüz dolayısı ile marka sahibinin ticari-kişisel varlığında meydana gelen olumsuz sonuçların ortadan kaldırılmasıdır. Ticari-kişisel varlık, marka sahibinin ticari işletmesinin dış dünyada, yani ilgili piyasada sahip olduğu imge ve güvendir. Marka hakkına tecavüz, bazı durumlarda imge ve güven zedelenmesine veya yıkılmasına yol açabilir. Bununla yitirilen manevi ticari varlığın değeri, tazmini gereken bir kayıptır.
Manevi tazminat için, markanın itibarının düşürülmesi ve müşteri çevresi nezdindeki güven kaybının söz konusu olması esastır.
Tüm dosya kapsamı, sunulan deliller, bilirkişi raporları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, sunulan rapor içeriklerindeki tespitler ve izahı yukarıda yapılan gerekçelerle; davalı … Şti.’nin sahibi bulunduğu dava dışı “…” markasının franchising yoluyla işletilmesine izin verilen kafelerine ait menülerde “…” ismiyle satılan alkollü kokteylin, davacı …’ya ait 2008/22888 no’lu “nuri alço” ibareli markanın tescil edildiği sınıflar ile benzer olduğu, dolayısıyla davalının kullanımının davacının marka tescilinin kapsamında kaldığı ve halk nezdinde karıştırılma ihtimalinin var olduğu bu şekilde davacının marka hakkına tecavüzün söz konusu olduğu anlışılmakla, davacının davasının kısmen kabulü ile, mahkememizce satılan ürün bedeli , ihlalin başladığı tarih, zaman içerisinde değişen ekonomik koşullar, işletme gelirleri ve karlılık oranı , satılan ürünün bu karlılıktaki muhtemel payı ve satılma olasılığı , markanın bilinirliği ve kamusal görünüşü dikkate alınarak takdiren ve hakkaniyete göre belirlenen (ex aequo et bono) 40.000 TL maddi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, (01/01/2011 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari faizin yürütülmesine), davacının markasına tecavüzden dolayı manevi olarak zarar gördüğü kabul edileceğinden manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile takdiren ve hakkaniyete göre belirlenen (ex aequo et bono) 10.000 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, (01/01/2011 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari faizin yürütülmesine), davacının marka hakkına davalı tarafından yapılan tecavüzün durdurulmasına ve kaldırılmasına karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.

HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davacının davasının Kısmen KABULÜ ile, 40.000 TL maddi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, (01/01/2011 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari faizin yürütülmesine, )
2-Davacının manevi tazminat talebinin Kısmen KABULÜ ile 10.000 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, (01/01/2011 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari faizin yürütülmesine, )
3-Davacının marka hakkına davalı tarafından yapılan tecavüzün DURDURULMASINA ve KALDIRILMASINA,
4- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 3.415,50 TL karar harcından peşin yatırılan 2.473,40 TL’nin mahsubu ile kalan 942,10 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
5-Davacı tarafından yapılan: 2.100,00 TL bilirkişi ücreti, 290,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 2.390,00 TL yargılama giderinden kabul ve red oranına göre takdir olunan 671,41 TL ve 2.504,80 TL harç (peşin+başvuru+tamamlama) olmak üzere toplam 3.176,21 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmının davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı yargılamada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen maddi tazminat talebi yönünden AAÜT’sine göre tespit olunan 4.750,00 TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı yargılamada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen manevi tazminat talebi yönünden AAÜT’sine göre tespit olunan 3.931,00 TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı yargılamada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen marka hakkına tecavüzün durdurulması ve kaldırılmasına ilişkin talep yönünden AAÜT’sine göre tespit olunan 3.931,00 TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davalı yargılamada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden red olunan maddi tazminat talebi yönünden AAÜT’sine göre tespit olunan 11.388,69 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10-Davalı yargılamada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden red olunan manevi tazminat talebi yönünden AAÜT’sine göre tespit olunan 3.931,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
11-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …

Hakim …

Bu belge 5070 sayılı elektronik imza kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır