Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/579 E. 2020/385 K. 10.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/579
KARAR NO : 2020/385

DAVA : (Fsek) Eser Sahipliğinin Tespti, Maddi ve Manevi Tazminat, Yoksun Kalınan Kazanç
DAVA TARİHİ : 25/08/2017
KARAR TARİHİ : 10/11/2020

Mahkememizde görülmekte bulunan (Fsek) Eser Sahipliğinin Tespti, Maddi ve Manevi Tazminat, Yoksun Kalınan Kazanç talepli asıl ve (Fsek) Maddi ve Manevi Tazminat talepli birleşen davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl dava dosyasında davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin Tv ve Sinema sektöründe faaliyette bulunduğunu, belgesel, sinema, dizi ve televizyon formatlarına ilişkin çalışmalarını sürdürdüğünü, “…” isimli Tv formatını … 2.Noterliğinde tescil edildiğini, formatın ayrıntılı biçimlendirilmiş halini …’ye sunulmak üzere hazırladığını, ispat vesikası olarak 16/06/2016 ve 22/09/2016 tarihinde gönderilen e-posta gönderimi ile tevsik ederek güvence altına aldığını, müvekkilinin Tv kanalları ile görüşmeleri devam ederken, Davalı …’ın format sahibi olduğu, Davalı …’nin ise yapımcılığını üstlendiği, Davalı … ise yayıncı olarak … kanalında yayınlanmakta olan dava konusu “…” adlı yarışma programının 06/04/2017 tarihinde yayınlanmaya başladığını, müvekkili tarafından davalı …’ye ve Davalı …’ne yayının derhal durdurulması, müvekkilinin eser sahibi olmasından kaynaklanan haklarının ve uğramış olduğu zararların tazminini, aksi halde hukuki yollara başvurulacağının ihtar edildiğini, davalı …’nin cevap vermediğini, davalı … Merkezinin ise format sahibinin … olduğunu, müvekkile ait formatın bilinmediğinin bildirildiğini, dava konusu formatın, müvekkilinin formatından taklit edilmesi suretiyle oluşturulduğunu, yarışma formatmda yarışmacıların soruları kimin bilemeyeceğini bildiklerini, Yarışmanın hiçbir yerinde “…” ifadesinin yer almadığını, her soruda “…” sorusunun sorulduğunu, dolayısıyla müvekkilinin formatına iltibasın söz konusu olduğunu belirterek, dava konusu yayının derhal durdurulmasını, her türlü tanıtımın sonlandırılmasını, dava konusu yayının bütün haklarının müvekkiline ait olduğunun tespitini, FSEK m.68 uyarınca 1.000,00 TL maddi ve 25.000,00 TL manevi tazminat ve 1.000,00 TL yoksun kalınan ticari kazancın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile müvekkiline ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; iktibastan bahsedilebilmesi için eserin alenileşmiş olması gerektiğini, müvekkillerinin “…” isimli formatının, davacı tarafın iddiaları kendisine gönderilene kadar ve “…” isimli yarışma programı yayınlanana kadar duymadığını ve görmediğini, davacının…’ye gönderdiği formatın ancak alenileşmeye teşebbüs olabileceğini dolayısıyla intihal ve iktibasın hukuki şartlarının oluşmadığını, her iki format içerikleri arasında da birçok farklılık bulunduğunu, dolayısıyla bu açıdan da iktibas ve intihal olarak tanımlanabilecek benzerlik bulunmadığını, dava konusu yarışma programının birden çok eser sahibi olan bir Tv programı olduğunu, bu eserden elde gelirin tazminat tespitine dayanak olamayacağını, talep edilen tazminat miktarının fahiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …Tic. A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava dilekçesinin usulüne uygun olarak düzenlenmediğini, açıklattırılmak üzere davacıya süre verilmesi gerektiğini, aksi halde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesini gerektiğini, esasa yönelik olarak dava konusu yarışma programının diğer davalı şirket ile müvekkili arasında imzalanan sözleşme kapsamında yayına sunulduğunu sözleşme bedelinin de müvekkili şirketçe ödendiğini, davacının iltibas ve intihal iddialarının kabul edilemeyeceğini muhattabının da müvekkili şirket olmadığını, davacının … kadrosunda yer alan bir şahsa gönderdiği iddia edilen e-posta üzerinden, iktibas ve intihal iddialarının ileri sürülmesi ve dinlenmesinin olanağı olmadığını, davacı yanın öncelikle müvekkilinin ve diğer davalıların “…” isimli yarışma programı formatına dair bilgi sahibi olduklarını somut deliller ile ispatlaması gerektiğini, iki format arasında soruları kimin doğru cevap veremeyeceğinin tahmin edilmesi dışında başka bir benzerlik bulunmadığını, bu benzerliğin sıradan bir benzerlik olduğunu, bu benzerlikten hareketle intihal iddiasında bulunmanın gerçekçi olmadığını, istenilen tazminat miktarının da fahiş olduğunu belirterek, öncelikle dava dilekçesinin açıklattırılması için davacıya süre verilmesine, aksi halde davanın açılmamış sayılmasına ve davacının tüm taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı taraf, davalılardan format sahibi …, yapımcı … ve yayıncı …’nin yapımını ve yayınını gerçekleştirdikleri “…’ İsimli yarışma programının kendisine ait formatın izinsiz kullanılarak ve değiştirilerek kullanılması sebebiyle davalılara dava açmıştır. Birleşen dava davacısı da aynı sebeplerle davalılara … 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … esas sırasına kayıtlı olan davayı açmıştır. … 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 07/03/2018 tarihli, 2018/74 Karar sayılı Gerekçeli Karan ile; … 1.FSHHM’nin … Esas sayılı dava dosyası ile Mahkememizin … Esas sayılı dava dosyaları arasında hukuki ve fiili irtibat bulunması, biri hakkında verilecek hükmün diğer dava dosyasını da etkileyecek olması nedeniyle HMK m.166/1 gereğince her iki dava dosyasının birleştirilmesine…” karar verilmiştir.
Birleşen 1.FSHHM’nin … Esas sayılı dosyasında davacı vekili dava dilekçisinde özetle; Müvekkilinin “…” isimli yarışma programı firki geliştirdiğini ve bu fikri Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürlüğü’nün … tarih ve … sayı ile tescil ettirdiğini, tescil sonrasında davalı … ile yarışma programı olarak sunulması hususunda görüşmeler yapıldığını ve teklif götürüldüğünü, davalı … tarafından müvekkiline daha sonra haber verileceğinin bildirildiğini ancak haber verilmediğini, daha sonra eserin isminin değiştirilerek “…” ismi ile …’de yayınlandığını, Fsek kapsamında müvekkiline ait yarışma programı formatının bilgisi dışında program haline getirildiğini dolayısıyla maddi kayıp oluştuğunu, müvekkilinin, eserin isminin değiştirilmesi ve formatta izin alınmaksızın yanıltıcı değişiklikler yapılması nedeniyle manevi olarak da zarar gördüğünü belirterek, Fsek hükümleri gereğince 10.000,00 TL maddi ve 35.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu yarışma programının diğer davalı şirket ile müvekkili arasında imzalanan sözleşme kapsamında yayına sunulduğunu sözleşme bedelinin de müvekkili şirketçe ödendiğini, davacı tarafından tescil edildiği bildirilen “…” isimli fikir ile müvekkili şirketin yayınlamış olduğu “…” isimli yarışma programı arasında en ufak bir benzerlik olmadığını, bu nedenle yanıltıcı değişiklik yönündeki taleplerinin kabulünün mümkün olmadığını, davacının formatının Fsek kapsamında “Eser” ya da “Format” olarak haksız rekabet hükümlerine göre korunduğunun kabulü halinde dahi müvekkilinin yayınladığı yarışma programı ile aralarında bir benzerlik bulunmadığından maddi ve manevi olarak haklarının ihlal edildiğinden bahsedilemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …vekili cevap dilekçesinde özetle; iktibastan bahsedilebilmesi için eserin alenileşmiş olması gerektiğini, davacının “…” isimli formatı diğer davalı şirkete göndermiş olmasının alenileşme teşkil etmeyeceğini, her iki format içerikleri arasında da birçok farklılık bulunduğunu, dolayısıyla bu açıdan da iktibas ve intihal olarak tanımlanabilecek benzerlik bulunmadığını, “…” isimli yarışma programı ile ilgili … 2.FSHHM nezdinde de … Esas sayılı dosya mevcut olduğunu dava konusunun aynı olduğunu belirterek, her iki dava dosyasının birleştirilmesine karar verilmesini ve her iki format arasında benzerlik bulunmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE DOSYA MÜNDERECATI
Dosyada tarafların belirttikleri deliller getirtilmiş, uyuşmazlığın çözümü teknik bilgiyi gerektirdiğinden bilirkişi raporları alınmıştır.
Asıl davada, davacı tarafından dava dosyasına delil olarak; davacının senaryosunu yazdığı …’de yayınlanan “…” isimli filmin tanıtımı, davacı tarafından Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü’ne Belgesel Animasyon, Kısa Film Yapım Desteği Başvuru Formu ile yapılan “…” isimli belgesel yapımı için başvuru, söz konusu başvuruda, başvuru sahibinin yapımcı şirket ve yapımcı-senarist sıfatıyla Davacı … olarak göründüğü belge, davacıya ait …’da kayıtlı 2 adet çalışma, … ve … Gazetesi … ekleri ile … ve … isimli dergilerde yayınlanmış davacı ve davacıya ait … isimli filmle ilgili röportajlar, “ …?” televizyon formatına ilişkin … 2. Noterliğinin … tarih ve … Yevmiye Numaralı noter tasdikli tescil evrakı, tescil edilen formatın biçimlendirilmiş ve ayrıntı (andırılmış mini sunum belgeleri, davacının … Filmleri Projesinin idari kadrosunda görev alan … isimli şahısa gönderdiği 22/09/2016 ve … tarafından davacıya gönderilen 16/06/2016 tarihli e-posta ve ekinde dava konusu formatla ilgili mini sunum isimli PDF Dosyası, davacının davalılardan yayıncı … ve yapımcı …’ye gönderdiği … 21. Noterliğinin … tarih ve … Yevmiye Numaralı ihtarnamesi, davalılardan yapımcı …’nin keşide ettiği … 9. Noterliğinin … Yevmiye Numaralı ve … tarihli cevabi İhtarnamesi, “…” İsimli yarışma programının 1-20. Bölümleri arasındaki bütün bölümlerinin deşifre edilmiş hali yani yayın akışları, davacının … “… Yapımcılığı bölümü yapımcılık eğitimine ilişkin ön lisans diploması ve diploma belgeleri sunulmuştur.
Birleşen dava davacısı … tarafından ise; … 22. Noterliğinin …tarih ve … yevmiye no’lu ihtarnamesi, … 9. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye no’lu cevabi ihtarnamesi, Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürlüğü’nün 25.03.2010 tarih ve 6349 sayılı tescil belgesi ve programla ilgili sunum dosyası belgeleri delil olarak dosyaya sunulmuştur.
Asıl davada davacının Kim Bilemez isimli yarışma formatı ile davalıların “…” yarışma programı ve diğer davacının da “…” isimli yarışma program formatlarının incelenerek hak sahipliğinin tespiti, iltibas ve intihalin bulunup bulunmadığı, mali ve manevi hak ihlallerinin bulunup bulunmadığı, talep olunan FSEK 68.maddesi uyarınca belirlenecek rayiç bedelin varlığı ve miktarı, FSEK 70 ve 70/3 maddesi kapsamındaki zarar ve elde edilen kazancın varlığı ve miktarı hususlarında taraf vekillerince dosyaya sunulan bilirkişilere sunulması istedikleri soruları da cevaplandırılacak şekilde Kültür Bakanlığından gelen kayıtlar ve dosyaya sunulan yayın kayıtları da incelenerek rapor düzenlenmesine karar verilmiştir.
Bu doğrultuda Mahkememize 21/06/2019 havale tarihi ile sunulan bilirkişi raporunda özetle; dava konusu formatların farklı birer format olduğu, format veya programlarda kimin bilebileceğinin ya da bilemeyeceğinin tahmin edilmesi dışında işin mahiyetinden ve teknik zorunluluklardan başka benzerliklerin de olması gerektiği, dava konusu formatlar arasında farklılıklar ve benzerlikler bulunduğu ancak benzerliklerin sektörel uygulamada karşılaşabilecek nitelikte olduğu, esinlenme sınırları dahilinde kabul edilebileceği, asıl dava davacısının formatı ve birleşen dava dosyası davacısının formatı ile “…” isimli formatlar arasında bir intihalden söz edilemeyeceği, mahkememizce aksi kanatte olunması halinde mali hak ihlali nedeniyle FSEK m.68 uyarınca hükmedilecek tazminata esas teşkil etmek üzere bir rayiç bedel belirlenmesi gerektiği sektörel değerlendirme sonucu bu bedelin 50.000,00 TL ila 150.000,00 TL arasında olabileceği görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Davacı … vekilinin 10.07.2019 tarihli dilekçesinde belirttiği itirazlar ile birleşen dava davacısı … vekilinin 08.07.2019 tarihli itirazları doğrultusunda mahkememizce 29/11/2019 tarihli duruşmada verilen ara karar gereği yeniden bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş 25/09/2020 tarihli sunulan bilirkişi raporunda özetle; davacıya ait programın Fsek kapsamında eser olarak korunamayacağı, dava konusu olayda haksız rekabet teşkil eden bir eylemin de mevcut olmadığı, mahkememizce hak ihlali olduğu kanaatine varılması halinde talep edilecek tazminatın sektörel teamüle uygun olarak davalının programının toplam yapım bütçesi üzerinden %8 oranında lisans bedeli üzerinden olabileceği görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
… 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesine, Tanık olarak bildirilen …’ün dinlenmesi için talimat yazılmış, Talimat Mahkemesince yapılan duruşmada tanık; Ben yapımcı yönetmenim, o yüzden davacı ile tanışıyorum, davacı bir proğram hazırlamıştır zekice çok basit isimli bir yarışma programıydı, davacı bunun televizyonda yayınlanmasını istiyordu, benimde … de proğramlar müdürü olarak çalışan …’i tanıyordum davacı ile görüşmesi için ondan randevu aldım, bu takriben …’in show tv den ayrılmadan bir yıl kadar önceydi, yanılmıyorsam 2010 yılıydı çünkü davacı ile 2009 yılında Almanyada berlinde tanışmıştık, ben randevu ayarladıktan sonra davacı gidip görüşmüş proğramı teslim etmiş, ancak görüşme sırasında ben yoktum, fakat daha sonra … ile bizzat görüştüm proğrama ilişkin dosyayı …’in masasında hazır olarak gördüm, hatta kendisi de proğramı beğendiğini söyledi, ancak sunucu seçiminde bir tereddüt vardı, proğramı yapmak istediklerini söyledi, daha ünlü bir sunucunun sunmasını istiyorlardı, ancak bundan bir yıl kadar sonra … zaten …’den ayrıldı” şeklinde beyanda bulunmuştur.
KANAAT VE GEREKÇE
Asıl dava FSEK hükümlerine göre açılmış Eser Sahipliğinin Tespti, Maddi ve Manevi Tazminat, Yoksun Kalınan Kazanç ve birleşen dava Fsek hükümlerine göre açılmış Maddi ve Manevi Tazminat talepli davadır.
Davacılar, davalıların format sahibi olduğu ‘…” isimli yarışma programı ile kendileri adına tescilli “…” ve “…” isimli yarışma formatları arasında iltibasın söz konusu olduğunu, bu suretle davalılar tarafından intihal eyleminin gerçekleştiğini iddia etmiş, mali ve manevi haklarının ihlal edildiği gerekçesi ile tazminat taleplerinde bulunmuşlardır.
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında bir fikir ürününün eser sayılabilmesi için; sahibinin hususiyetini taşıması, şekillenmiş olması ve FSEK’te öngörülen eser türlerinden birine girmesi gerekmektedir. Dolayısıyla bir televizyon yarışma formatının eser korumasından yararlanabilmesi için bu şartlar çerçevesinde değerlendirilmesi gerekmektedir.
Ülkemizin de taraf olduğu Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Anlaşması (TRIPS) md.9/2’de de belirtildiği üzere, telif hakları fikirleri değil, onların ifade ediliş şekillerini korumaktadır, bu noktada, formata ilişkin fikrin ifade edilmesinde, hususiyet önem arz etmekte, dolayısıyla formatı oluşturan düşüncenin farklı ya da sıradan olması değil, formattaki düşüncenin ne şekilde ifade edildiği belirleyici olmaktadır. Format yazarı, program formatını detaycı bir anlatımla ele almalı, yarışmanın genel kuralları, oyuncuların muhtemel stratejileri, şovun akışı, yarışmanın hangi bölümlerden oluştuğu, temsillerin sırası ve tipleri, sahne dekoru, müzik, sunucunun dış görünüşü ve programı sunma stili-davranışları, sunucunun önceden belirlenen slogan şeklindeki kelimeleri söyleyiş anları, stüdyodaki konukların ve televizyon izleyicilerinin programa katılımı, rolleri gibi tüm detaylar, yaratıcısının hususiyeti ile belirtilmelidir. Belirtmek gerekir ki, format unsurlarında hususiyet ön plana çıksa bile formatın hususiyeti tüm unsurların bir bütün halinde izleyicide uyandırdığı duyguda belirginleşecektir.
Hususiyet, şekilde meydana gelebileceği gibi içerikte de meydana gelebilir. Dolayısıyla içeriğin şekillenmesine temel olan hususiyetle yoğrulmuş özgün fikrin de bir başka biçim etrafında meydana getirilmesi durumunda telif hakları ihlali gündeme gelebilir. Fakat, formatta telif ihlali konusu gündeme geldiğinde öncelikli olarak bakılması gereken, mevcut eserin özgün unsurlarının yeni yaratımdaki kullanım oranı yani yeni yaratımın serbest yararlanma sınırını aşıp aşmadığının belirlenmesidir.
Bu bakımdan, aynı ya da bilinen fikirler temel alınarak üretilen program formatlarında hususiyet detaylarda kendini belli eder, program formatlarının soyut fikirde kaldıklarını ve bu nedenle somutlaşma şartını yerine getirmediklerini öne sürerek program formatlarının FSEK kapsamında değerlendirilemeyeceğini, ancak ekonomik bir değeri olan ve fikri emek sonucu meydana getirilmiş formatların haksız rekabet hükümlerince koruma göreceğini ve bunun için de sıradan unsurların değil, orijinal nitelikteki unsurların nazara alınacağını belirtmiştir. Aynı veya bilinen fikirlerden oluşmuş televizyon program formatları arasında çıkan uyuşmazlıklarda, formatın özgün olup olmadığının detaylarda şekillenmiş hususiyetin varlığıyla çözüme ulaşacaktır.
Bir fikri ürünün eser olabilmesi için sahibiyle arasında bir aidiyet bağının yani hususiyetin olması gerekmektedir. Dolayısıyla alelade ele alınmış bir format fikri ne kadar dahiyane ya da ne kadar idrak edilebilir olursa olsun belirgin bir hususiyetle şekillenmedikçe format eser olarak değeriendirilemeyecektir. Formatı diğerlerinden ve benzerlerinden ayırt eden hususiyet, format unsurlarında şekillenebileceği gibi unsurların kombinasyonunda da meydana gelebilir.
Benzer formatları birbirinden ayıran karakteristik unsurlar bir bütün halinde içerdiği hususiyettir. Bu nedenle korunması gerekenin, herkes tarafından düşünülebilir olsa da bir fikrin yaratıcılıkla şekillenmesi ve/veya bu yaratıcılığın hususiyetle ifade ediliş şekli önemlidir.
Ayrıca belirtmek gerekir ki, FSEK kapsamında eser korumasından yararlanmanın unsurlarından olan tespit edilme koşulu, bir eserin mevcudiyeti bakımındandır. Soyut düşüncelerin tespiti, onların eser sayılmalarını gerektirmez. Bu kapsamda somut olay yönünden mahkememizce aldırılan, denetime elverişli, hükme esas alınan taraf vekillerinin itirazlarını karşılar mahiyetteki 25/09/2020 tarihli bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere davaya konu ‘…”, “…” ve “…” isimli yarışma formatlarının birbirlerinden farklı yapılarda olduğu, program yapımı sırasında televizyonun anlatım araçlarının (kamera sayısı, kamera hareketleri, dekor, renkler, ışık vs. ve müzik gibi) görüntü ve ses kullanım şekline göre farklı yönetmen ve sunucularla birlikte değerlendirildiğinde çok farklı yapımlara dönüşebileceği, formatların uygulamasında biçimsel olarak kesinlik bulunmadığı tespit edilmiş, mevcut formatlar arasında hepsinin farklı birer format olarak kabul edilebileceği değerlendirilmiştir. Kaldı ki uyuşmazlığa konu olayda bir yayınlanmış program, 2 tane de tescil ettirilmiş fakat yayınlanmamış format söz konusudur. Bu hali ile biri yayınlanmış iki tanesi de yayınlanmamış ürünler/formatlar karşılaştırılmıştır. Mahkememize 21/06/2019 havale tarihi ile sunulan bilirkişi raporunu hazırlayan sektör bilirkişisinin de ifade ettiği gibi formatların hepsi televizyon programı haline getirilmiş olsaydı yapılacak karşılaştırmanın daha geniş kapsamlı olabileceği, zira yayınlanmış programın vücuda gelmiş ve aleniyet kazanmış olacağı dolayısıyla programı izleyerek programın tüm şartlarının, kural ve kaidelerinin neler olduğu, teknik açıdan işleyişi, programın içeriği, akışı kesin hatlarla tespit edilebilleceği diğer taraftan her hangi bir format söz konusu olduğunda; bahsi geçen format, henüz vücuda gelmediği için tekrar değişebileceği, hayal gücüne bağlı olarak yeniden şekillenebileceği irdelenmiştir. Program haline gelmemiş yani bir televizyon yapımına dönüşmemiş formatların birbîrleriyle sadece taşıması gereken temel unsurlar açısından karşılaştırılması yapılabileceği açıktır. Çünkü aynı formatın farklı televizyon kanalları ve farklı yapımcı ya da yönetmenle farklı farklı yapımlara dönüşebildiği sıklıkla görülebilmektedir. Ancak, davaya konu formatların tescil ettirilen içeriklerine bakıldığında birbirlerinden çok farklı olduğu görülmektedir. Tescil edilen formatlara göre karşılaştırıldığında davacı …’in formatta yarışma kurallarının çoğunun belirtilmediği, programlarda bulunması gereken en temel özellik olan program adının “ismi değişebilir” şeklinde belirtildiği, program süresinin ve yarışma sonucu ödülün ne olduğunun hiç belirtilmediği, stüdyoda izleyicinin olup olmayacağının ve kesinleştirilmediği anlaşılmaktadır. Birleşen dava davacısı …’ın formatında ise, yarışmacıların tanınmış kişiler olması, sorular arasında kendi alanlarında performans sergilemesi, soruların cevaplarını ararken birbirleriyle fikir alışverişinde bulunması, soruların izleyiciler tarafından gönderilmesi, cevap şıklarının bulunmaması, soru gönderen ve sorusu seçilip yayınlanan izleyicilerden birinin stüdyoya davet edilerek para ödülünün orada verilmesi gibi farklı ve özgün yönleri bulunmaktadır. O halde 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun l/B maddesindeki yasal tanım dikkate alındığında, bir fikir ve sanat ürününün eser olarak nitelendirilebilmesi için; fikir ve sanat ürününün “sahibinin hususiyetini taşıması” (subjektif unsur) ve “kanunda sayılan eser kategorilerinden birine dahil olması” (objektif unsur) gerektiği, eser üzerindeki hakkın korumasının fikir üzerinde değil, onun maddi bir araç üzerinde tespit edilerek bağımsız bir özellik kazanan ve şekillenen ifade ediliş şeklinde oluştuğu, bir fikir ve sanat ürününün eser olarak kabul edilebilmesi için ancak bir şekle büründüğünde yani eser formunda açıklandığında fikri hukuk koruması kapsamına girdiği göz önüne alınarak, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporlarıyla davaya konu programların hususiyet taşımadığı, özgün olmadığı , yaratıcılık taşımadığı tespit edilmekle eser vasfında olmadığı anlaşılmıştır.
Dava konusu uyuşmazlığa konu program formatlarının eser vasfına haiz olmasa dahi davacıların sahibi olduğunu iddia ettiği program formatlarının aynen veya benzerinin kullanılması da haksız rekabet teşkil edebilecektir. Davacılara ait program formatı ile davalıya ait televizyon programı arasında benzerlik, aynılık, haksız rekabetin olup olmadığı dosyada mevcut CD’ler ve belgeler üzerinde yapılan inceleme ile bilirkişiler marifeti ile değerlendirilmiş, yukarıda bahsedilen gerekçeler doğrultusunda söz konusu benzerliklerin intihal veya iltibas değil, esinlenme sınırları dâhilinde kabul edilebileceği, davacılara ait program formatlarının Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında eser olarak korunamayacağı, dava konusu olayda TTK m.54 vd. Maddeleri uyarınca haksız rekabet teşkil eden bir eylemin de mevcut olmadığı kanaatine varılmıştır.
Tüm toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporları muvacehesinde 5846 Sayılı FSEK kapsamında ana fikrin yada fikrin değil fikrin ifade ediliş biçiminin korunduğu, davacıların tescil ettirdikleri yarışma programlarının eser vasfında olmadığı için ana fikrinin de korunamayacağı, asıl dosya davacısının “…” isimli formatıyla ve yine birleşen dava davacısının “…” formatıyla, “…?” isimli formatlar arasında bir intihalden söz edilemeyeceği, Yargıtay kararlarıyla da sabit olduğu üzere, fikir, düşünce ve konseptlerin tek başına korunmadığı, korunanın bunların ifade ediliş biçimi olduğu, dolayısıyla aynı konsept ve fikirden yararlanılarak farklı kişilerce değişik programların hazırlanabileceği, meselenin esinlenme serbestisi açısından değerlendirilmesi gerekeceği, buradaki benzerliklerin taklit ve kopyalama değil, olsa olsa esinlenme kapsamında değerlendirileceği bu durumda da intihalden söz edilemeyeceği gerekçeleri ile asıl dosya ve birleşen dosya davacılarının taleplerinin yerinde olmadığı anlaşıldığından asıl dava ve birleşen davanın ayrı ayrı redddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
Asıl dava ve birleşen dosya davasının REDDİNE,
a)Asıl dava yönünden;
1-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 54,40 TL karar harcından peşin yatırılan 31,40 TL’nin mahsubu ile kalan 23,00 TL bakiye karar harcının davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen maddi talepler yönünden davalılar vekilleri yararına hesap olunan 2.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalılara verilmesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen manevi tazminat talebi yönünden davalılar vekilleri yararına hesap olunan 4.910,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalılara verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen eser sahipliğinin tespiti talepleri yönünden davalılar vekilleri yararına hesap olunan 4.910,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalılara verilmesine,
5-Davalı … tarafından yapılan: Posta/tebligat gideri olan 82,48 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak Davalı …’ne verilmesine,
6-Diğer davalılar tarafından yapılan: posta/tebligat gideri olan 175,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak diğer davalılara verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
8-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
b)Birleşen dava yönünden
1-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca peşin yatırılan 768,49 TL’den 54,40 TL karar harcının düşülerek , 714,09 TL’nin karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen manevi tazminat yönünden davalılar vekilleri yararına hesap olunan 4.910,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalılara verilmesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen maddi tazminat yönünden davalılar vekilleri yararına hesap olunan 5.250,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.10/11/2020

Katip …
¸

Hakim …
¸