Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/566 E. 2022/4 K. 13.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/566 Esas
KARAR NO : 2022/4

DAVA : Marka (Maddi Tazminat İstemli), Marka (Manevi Tazminat İstemli), Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
DAVA TARİHİ : 16/08/2017
KARAR TARİHİ : 13/01/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Maddi Tazminat İstemli), Marka (Manevi Tazminat İstemli), Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; Müvekkili …’nin 1975 yılında İsviçre’de kurulmuş bir tekstil firması olduğunu, müvekkili şirketin dünyanın pek çok yerinde iştirakleri bulunduğunu, müvekkili firmanın TÜRKPATENT nezdinde tescilli …, …, … no’lu “…” ibareli markalara sahip olduğunu, müvekkili şirketin İsviçre Frangı cinsinden yaptığı satışların milyonlarla ifade edildiğini, söz konusu durumun müvekkili firmanın “…” ibareli markasının tanınmışlığını ortaya koyduğunu, “…” ibaresi … arama motoru üzerinde aratıldığında 1.360.000 adet sonuç çıktığını, müvekkili şirketin … ile hazırladığı ülke raporundaki rakamların müvekkili firmanın tanınmışlığını ortaya koyduğunu, davalı şirketlerin ticaret unvanları ile internet sitelerindeki kullanımlarının müvekkili şirketin marka ve telif haklarına tecavüz teşkil ettiğini, söz konusu kullanımların haksız rekabete yol açtığını, davalı şirketlerin müvekkili firmanın yetkili distribütörü ve bayisiymiş gibi bir izlenim yarattığını, müvekkili şirket tarafından davalı … şirketi tarafından yapılan marka başvurusuna itirazda bulunulduğunu, söz konusu itiraz üzerine davalıya ait marka tescil başvurusunun … ve … sınıftaki mal ve hizmetler bakımından reddedildiğini, ilgili karara müvekkili şirket tarafından itiraz edilerek davalı şirketin marka tescil başvurusunun tamamıyla reddedilmesinin istenildiğini, davalı … şirketinin müvekkili firmanın marka haklarını ihlal eden ve haksız rekabete yol açan kullanımlarının noter marifetiyle tespit ettirildiğini, ilgili tespit üzerine davalı … şirketine müvekkili firmanın taleplerini içerir bir ihtarname keşide edildiğini, söz konusu ihtarnameye davalı … şirketi tarafından herhangi bir cevap verilmediğini, davalı … şirketinin kullanımlarına devam etmesi üzerine müvekkili şirketin davalıların her ikisine de ihtarname keşide ederek müvekkili firmanın taleplerinin iletildiğini, davalıların söz konusu ihtarnameye herhangi bir cevap vermeyerek haksız kullanımlarına devam ettiğini, davalılardan … şirketinin ticaret unvanının esas unsurunu oluşturan “…” ibaresi ile müvekkili şirkete ait “…” markasının ayniyete varacak derecede benzer olduğunu, davalılar ile müvekkili şirketin aynı sektörde faaliyet gösterdiğini, davalıların “…” alan adlı internet sitesinde kendilerini müvekkili firmanın yetkili distribütörü olarak tanıttıklarını, müvekkili şirketin davalıların faaliyet gösterdiği Kahramanmaraş ilinde…Şti. unvanlı bir şirket kurduğunu, davalılar ile müvekkili firmanın aynı sektörde faaliyet göstermeleri ve davalıların müvekkili şirkete ait “…” markası ile ayniyete varacak derecede benzer “…” ibaresini kullanmasının iltibas riskini arttırdığını, müvekkili şirketin tanınmış “…” markasının davalıların verdiği hizmetlere ekonomik bakımdan önemli bir katkısı bulunduğunu belirterek davalı firmaların başta “…” ve “…” adlı web siteleri ile “…linki de dahil olmak üzere internette ve internette sair kanallarla sundukları hizmetler ve satışa sundukları mallar üzerinde müvekkili şirkete ait tescilli ve dünyaca tanınmış “…” ibareli markasının aynısını veya birebir benzeri olan “…” ibaresinin kullanılmasının müvekkili şirkete ait marka hakkına tecavüz ile haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, söz konusu eylemlerin durdurulmasına, ilgili eylemlerin kaldırılmasına ve önlenmesine, müvekkili şirkete ait markaların kullanılmakta olduğu ürün, iş evrakı, broşür, katalog ve her türlü satış ve pazarlama materyallerinin toplatılması, adli muhafaza altına alınmasına ve imhasına, davalı firma adına tescilli ve müvekkili şirketin tanınmış “…” markasıyla iltibas oluşturan “…” ibaresinden oluşturulan “…” alan adının iptaline ve karar kesinleştiğinde ODTÜ alan adları idaresine tezkere yazılmasına, davalılardan …’in ticaret unvanının esaslı unsurunu oluşturan ve müvekkili şirketin … ibareli markaları ile ayniyete varacak derecede benzer olan“…” ibaresinin ticaret unvanından terkinine, karar kesinleştiğinde … Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne alan adının terkini için tezkere yazılmasına, davalıların müvekkili şirkete ait olan “…” markasının aynısını ve bu markaya ayniyete varacak derecede benzeri olan “…” markasını kullanmasından doğan fiilleri sonucu zarar gören davacının maddi zararlarına karşılık (fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmak kaydıyla) her bir davalıdan şimdilik 1.000.-TL olmak üzere toplam 2.000. TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte tahsiline, davalının satışlarında müvekkili şirkete ait “…” markasının ekonomik bakımdan önemli bir katkısının bulunması nedeniyle, kazancın hesaplanmasında mahkemece makul bir payın daha eklenmesi suretiyle yoksun kalınan kazancın artırımına, davalıların müvekkili şirkete ait “…” ibareli markasının aynısını ve bu markaya ayniyete varacak derecede benzeri olan “…” markasını kullanmaları nedeniyle her bir davalıdan 5.000 TL olacak şekilde toplam 10.000 TL tutarındaki manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek değişik oranlardaki avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep edilmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; Davacı şirket tarafından açılan davanın haksız ve kötüniyetli olduğunu, müvekkili firmalara ait linki verilen sitelere bakıldığında davacı şirketin markaları ile müvekkili firmaya ait marka arasında herhangi bir benzerlik bulunmadığının görülebileceğini, davacı şirkete ait markanın tanınmış bir marka olmadığını, markalar arasında mukayese yapılırken ortalama tüketicinin göz önünde bulundurulması gerektiğini, derdest davada gündeme gelen markalar arasında ilişki kurulma ihtimalinin dahi söz konusu olmadığını, karşılaştırma konusu markaların genel itibariyle bıraktıkları izlenimin birbirinden oldukça farklı olduğunu, iki marka arasında iltibas tehlikesi araştırılırken markaların tescilli oldukları mal ve hizmetlerin de göz önünde
bulundurulması gerektiğini, davacı şirketin taraf markalarını karşılaştırırken markalar arasındaki sözde benzerlik düzeyini arttırmak için görsellerdeki farklılıklara değinmediğini, davacı şirket tarafından zoraki bir benzerlik yaratılmaya çalışıldığını, müvekkili şirketlerin haksız kazanç elde etme amacı bulunmadığını, müvekkili firmaların uzun yıllardan beri piyasada yer aldığını, müvekkili şirketlerin hitap ettiği tüketici kitlesi tarafından bilinen ve güven duyulan firmalar olduğunu, “…” ibareli markanın davacı tarafından türetilen yahut Türkçe’ye kazandırılan bir ibare olmadığını, söz konusu ibarenin davacı şirketle bütünleştiği iddiasının anlamsız olduğunu, sıradan tüketici algısı teriminin zeka özrü sayılacak bir durumu ifade etmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde özetle; Davalı …’in ticaret unvanının esas unsurunu oluşturan ve internet sitesi alan adresinde yer alan “…” ibaresi ile müvekkili şirkete ait “…” markasının ayırt edilemeyecek düzeyde benzer olduğunu, müvekkili firma markasında davalı markalarından farklı olarak yer alan “…” harfinin markalar arasında önemli bir farklılık yaratmadığını, söz
konusu markaların aynı şekilde telaffuz edildiğini, karşılaştırma konusu markaların ortak bir şekilde Türkçe’de herhangi bir anlam ifade etmediğini, söz konusu markaların görsel, işitsel ve kavramsal açıdan birbirine benzer markalar olduğunu, davalı şirketlerin müvekkiline ait markayı izinsiz kullandığını, müvekkili şirkete ait “…” markalarının hitap ettiği sektörde tanınmış bir marka olduğunu belirterek davanın kabulüne yönelik talebini yinelemiştir.
Davalılar vekili ikinci cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili … Ltd. Şti.’nin ticaret unvanında yer alan “…” ibaresinin açılımının “…” olduğunu, ring makinelerinin tekstil sektöründe iplik eğirmekte kullanılan pamuk ve yün elyafını ipliğe çeviren makineleri temsil ettiğini, “…” markasının müvekkili tarafından oluşturulan fantastik bir ibare olduğunu, söz konusu kelimenin herhangi bir Türkçe karşılığı bulunmadığını, müvekkillerinin …, …, …, …, …, …, …, …, … gibi yabancı makine üreticilerinin elektronik kart tamiratını yaptığını, davacı firmanın üretici olduğunu, müvekkillerinin ise ring makinelerinin tamiratı işi ile uğraştığını, uluslararası sınıflandırmaya göre davacı şirket … sınıfta faaliyet gösterirken müvekkili …’in 37. sınıfta faaliyet gösterdiğini, ortalama bir tüketicinin davacı şirkete ait markayı müvekkiline ait markadan ayırt edebileceğini, davacı şirketin markasının “…” şeklinde telaffuz edildiğini, müvekkiline ait markanın “…” şeklinde telaffuza sahip olduğunu, ortalama bir tüketicinin anılan markaları birbiriyle karıştırmayacağını, davacı şirketin müvekkili şirket adreslerinde yapmış olduğu aramada iltibasa neden olabilecek katalog, ürün, broşür, makineye rastlamadığını belirterek davanın reddine yönelik talebini yinelemiştir.
Dosyaya sunulan deliller toplanmış ve TPMK kayıtları celp edilmiştir, … (… LTD) adına 26/06/1990 tescil tarihli … marka nolu, 04/05/1998 tescil tarihli ve … marka nolu, 04/05/1998 tescil tarihli ve … marka nolu markalara ilişkin kayıtlar dosyaya sunulmuştur. Ayrıca davacıya ait …+şekil markasının … no İle … nolu sınıf için, … no ile …,…,…,……,… nolu sınıflar için, … no ile … nolu sınıf için, … no ile …,…,… nolu sınıflar için, … no İle …,… nolu sınıflar için, davacıya ait … +ŞEKİL markasının … no İle …,…,…,….,… nolu sınıflar için, … no ile … nolu sınıf için, … no ile …,…,… nolu sınıflar için tescil edildiği anlaşılmıştır.
Dosyadaki bilgi belgelerin değerlendirilmesi özellikle “taraflar arasındaki ihtilafın halli, davalının ticaret unvanının ve alan adının davacı marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturup oluşturmadığı, markasal kullanımın bulunup bulunmadığı, unvanın terkini ve alan adı iptalinin gerekip gerekmediği” hususlarında gerekli incelemenin yapılması yönünden dosya alanında uzman bilirkişilerden oluşan heyete tevdi edilmiş olup, 01/06/2018 tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle; davalıya ait olduğu davacı tarafından beyan edilen … web sayfasına ulaşılamadığını, davalıya ait olduğu davacı tarafından beyan edilen … web sayfasına ulaşılamadığını, davalıya ait olduğu davacı tarafından beyan edilen … web sayfası açıldığında, firmanın ana sayfasına ulaşıldığını, buradan ürünler sayfası tıklandığında #flrmanın distribütörü olduğu firmalara ulaşıldığını, bu sayfada tekstil ile ilgili olarak … firmasının yedek parçalarının satılığı bilgisi görüldüğünü, google’den “…” ibaresi taranıldığında, davalının twitter sayfası çıktığını ve bu sayfa tıklandığında aşağıdaki sayfaya ulaşıldığını, bu sayfada “…” ibaresinin kullanıldığının görüldüğünü, her iki ticaret unvanında kılavuz kelimeleri “…” ve “…” kelimeleri olduğu, diğer kelimeler kanuni zorunluluk özelliği taşıyan jenerik kelimeler olduğu ve ayırt edici niteliği olmadığını, bu şartlar dikkate alındığında, gözde kulakta ve zihinde, yaratılan umumi intiba itibariyle, davalı şirketin ticaret unvanı vasat, dikkat, zeka ve bilgi seviyesindeki, bir müşteriyi yanılgıya düşürerek onu her iki şirketi aynı şirket/bağlantılı şirket olarak algılamalarına sebebiyet vereceğini, zira aynı zamanda her iki şirketinde iştigal sahalarının aynı/benzer olduğu, her iki firmanın servis alanında hizmet vermesi ve bu hizmetlerin tekstil makinelerini de kapsaması iki firmanın ticaret unvanlarındaki benzerliği arttırdığını, davacı tarafın kullanımları ve ticaret unvanı incelendiğinde … ibaresini davalı taraftan önce kullandığının anlaşıldığını, markaların okunuşunun yine fonotik olarak aynı olduğunu, tekstil sektöründe Alman ve İsviçre makineleri uzun yıllardan beri her alanda en çok satılan makineler olduğunu, bu nedenle bu alanda Almanca okunuşlar genellikle yapıldığını, davacıya ait makinelerin Almanca … olarak okunduğunu ve bu okumanın davalı kullanımı ila aynı olduğunu, taraf şirketlerin ticaret unvanlarının ek unsurlarının “…” ve “…” olduğu dikkate alındığında, şirket unvanları arasında iltibas olması ve davalı tarafın tekstil makinelerini de kapsayan servis alanında faaliyet göstermeleri sebebiyle …, LTD. ŞTİ. unvanının terkini için gerekli şartların oluştuğu, davalı tarafındanı … ibaresinin … uzantılı intemet sayfasında markasal olarak kullanıldığı, davalıya ait … ibaresinin kullanımının, davacıya ait markalar ile iltibasa sebebiyet verebileceği, mali İnceleme konusunda ayrı rapor düzenlendiğinden bu konuda bir inceleme yapılmasına yer olmadığı kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
Davacı vekilince sunulan 19/06/2018 tarihli Bilirkişi Raporuna karşı beyan dilekçesinde özetle; Bilirkişi raporundaki hususlara katıldıklarını belirterek bilirkişilerin anılan tespitlerine katıldığımızı beyan ettiklerini ve bu çerçevede davanın kabulüne karar verilmesini talep ettiklerini, yargılama gideri vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekilince sunulan 18/07/2018 tarihli Bilirkişi Raporuna karşı beyan dilekçesinde özetle; bilirkişi tarafından düzenlenen raporda ticaret unvanlarına ilişkin yapılan benzerlik değerlendirmesinin marka benzerlik değerlendirilmesi kriterlerine göre yapıldığını, oysa ki bu iki husus birbirinden bağımsız olduğunu, bilirkişi tarafından yapılan değerlendirmede markaların görsel unsurları arasında herhangi bir benzerlik bulunmaması göz önünde bulundurulmadığını, ayrıca kullanılan yazım ve karakterinin davacı firma ile iltibas yaratacak herhangi bir benzerliği de bulunmadığını, iki marka arasında iltibas tehlikesinin varlığının tespitinde markaların benzerlik dereceleri ve kapsamlarında yer alan mal ve hizmetler dikkate alındığını, ancak bilindiği gibi 6769 sayılı smk’nın 6/1 hükmü aynı veya benzer markaların aynı veya benzer sınıflarda tesciline izin vermediğini, müvekkili firmalara ait olan …, …, … adresleri hakkında tedbir kararı verilmiş olduğundan bu web sayfalarına ulaşılamadığını dolayısıyla bu sayfalar hakkında bilirkişi raporunda değerlendirme yapılmadığını, bu nedenle bilirkişi raporunun eksik ve hukuka aykırı olduğunu, her ne kadar bilirkişi raporunda; her iki firmanın da aynı zamanda servis alanında hizmet verdiği belirtilmişse de davacı firma ülkemizde servis hizmeti vermediğini, müvekkili firmaların çok uzun yıllardan beri piyasada yer alan, kalitesi ve duyulan güveni ile tüketici kitlesi tarafından bilinen şirketler olduğunu, dolayısıyla davacının dava dilekçesinde iddia ettiği gibi, davacı şirketin markasından haksız kazanç elde etmeye çalışması gibi bir durum söz konusu olmadığını, hukuka aykırı olarak düzenlenen bilirkişi raporunun hükme esas alınmamasını, haksız ve hukuka aykırı davanın reddini, muhakeme masrafları ve avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesine talep etmiştir.
Davalının adresinin Kahramanmaraşta olması nedeniyle ticari defter kayıtları incelenmesi için Mahkememizce talimat yazılmış olup, … 3. Asliye Hukuk Mahkemesine bilirkişi tarafından 17/12/2018 tarihinde bilirkişi raporu dosyaya sunulmuştur.
Davalılar vekilince sunulan 15/01/2019 tarihli Bilirkişi Raporuna karşı itiraz dilekçesinde özetle; bilirkişi görevinin dışına çıkarak davacının dava dilekçesinde sonuç kısmında (10.bent) “davalıların son 1 yıla ait ticari faaliyetlerinin ve kazançlarının incelenmesini” talep ettiği halde (bilirkişi, raporunda bu hususu da şerh düştüğünü) … şirketi açısından 2014, 2015, 2016 ve 2017 yıllarındaki tüm ticari kayıtları incelendiğini ve gelir tablosu çıkartıldığını, bilirkişinin görevi dışına çıkarak yapmış olduğu tespitleri kabul etmediklerini ve hükme esas alınmamasını talep ettiklerini, … şirketi açısından gerek internet sitesinde, gerek şirket unvanında ve sattığı ürünlerde davacı şirkete ait markanın kullanımı söz konusu olmadığını, davacının dava dilekçesinde incelenmesini istediği son 1 yıllık döneme ait net karın ise yalnızca 58.556 TL olduğu, bu nedenle … şirketine yönelik iddialarının mesnetsiz olduğu sabit olup haksız taleplerinin reddi gerektiği, … firması açısından da yalnızca 2017 yılında ticari faaliyette bulunduğu ve bu dönemdeki net karın ise sadece 7000 tl civarında olduğu tespit edildiğini davacının haksız taleplerinin kabulü imkansız hale geldiğini, nihayetinde marka hakkına ilişkin tecavüz iddiasına yönelik tüm itirazlarının ve önceki beyanlarını tekrarla dilekçelerindeki itiraz ve beyanlarımız ışığında davacının haksız olduğu netleşen tüm taleplerinin reddi gerektiğini, açıklanan nedenlerle raporda görev dışına çıkılarak yapılan tespitler ile daha önce itiraz ettikleri tüm tespitlerin hükme esas alınmamasını, hukuka aykırı talepleri ve mesnetsiz iddiaları havi davanın reddini, muhakeme masrafları ve avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosya yapılan itiraz ve savunmalar doğrultusunda rapor sunan heyete bilişim uzmanı bilirkişi … eklenerek aynı heyete davaya konu siteler üzerinde (…, …,…, …) arşiv taraması da yapılmak suretiyle, site sahiplik bilgileri ile markasal kullanım durumlarının tespiti ile internet kullanımları ve ticari evraklar (incelemeye esas faturalar) SMK 7/5 maddesi kapsamında irdelenerek tarafların iddia ve savunmaları gözetilerek ek rapor tanzimi için tevdi edilmiş olup 10/06/2020 tarihli ek raporda özetle; …, …, …, …uzantılı web sayfalarına yönelik yapılan analizler neticesinde;
…uzantılı internet sayfasına girildiğinde, söz konusu URL adresinde geçen “…” isimli hesabın kaldırılmış olduğu, bu nedenle hesap içeriklerine erişilemediği, ayrıca …adlı web sayfasının arşivlenmiş sürümüne ulaşılamadığı, …isimli alan adında yapılan incelemelerde, söz konusu alan adınının boşta olduğu, bu nedenle alan adı tescil bilgilerine (sahiplik bilgisine) ulaşılamadığı, ilgili internet sitesine girildiğinde ise sitenin erişilebilir olmadığı gözlendiği, ayrıca … uzantılı web sitesi üzerinden … adlı web sayfası sorgulandığında, ilgili sayfanın arşivlenmediği bilgisine ulaşıldığı, … uzantılı alan adının 10.01.2014 tarihinde oluşturulduğu ve alan adı tescil ettirenin (kayıt ettirenin) …isimli şahıs olduğu tespit edildiği, ayrıca, … adlı internet sitesine girildiğinde, söz konusu sitenin http://…/ uzantılı İnternet sitesine yönlendirme yaptığı tespit edildiği, … adlı internet sitesinin …uzantılı web sitesi üzerinden arşivlenmiş web sayfaları incelendiğinde; mezkur sitenin … adlı URL adresinde geçen Ürünler arasında “…” isimli ibarenin markasal olarak kullanılmış olduğu gözlemlendiği, … uzantılı alan adının 14.12.2017 tarihinde oluşturulduğu ve alan adı tescil ettirenin (kayıt ettirenin) … Ltd. Şti. isimli şirket olduğu tespit edildiği, ayrıca … uzantılı İnternet sitesinin erişime açık olduğu, söz konusu İnternet sitesinin mevcut hali ve arşivlenmiş web sayfaları üzerinde yapılan incelemelerde markasal bir kullanıma (…, … ibarelerine) rastlanmadığı gözlemlendiği, davalı tarafından … ibaresinin …/riterelektronik uzantılı İnternet sayfasında, … ibaresinin ise…urunler uzantılı İnternet sayfasında markasal olarak kullanıldığı, kök raporda da belirtildiği üzere davalıya ait … ibaresinin kullanımının, davacıya ait markalar ile iltibasa sebebiyet verebileceği, aynı şekilde ek raporda tespit edilen … ibaresinin kullanımının da davacıya ait markalar ile iltibasa sebebiyet verebileceği sonuç ve kanaatine ulaşıldığı tespit edilmiştir.
Mahkememizce 22/10/2020 tarihli celsede tesis edilen 1 no’lu ara kararda, “Dosyanın Mahkememizce resen seçilecek bir akademisyen marka vekili ve üç kişilik ikisi tekstil biri makine olmak üzere mühendis bilirkişiye tevdi ile, dosya kapsamında sunulan bilişim incelemelerindeki tespitler ve dava dilekçesine ekli olarak sunulan noter belgelerindeki tespitler dikkate alınarak her bir davalı yönünden kullanımların SMK’nın 7/5 maddesi de göz önünde bulundurulduğunda markaya tecavüz ve haksız rekabet olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği hususlarında ayrıntılı ve gerekçeli rapor tanziminin istenilmesine” denilmek suretiyle dosyanın rapor düzenlenmek üzere tarafımıza tevdiine karar verilmiş olup, 25/01/2021 tarihli Bilirkişi Heyet Raporunda özetle; Davalılardan … Ltd. Şti.’nin “TÜRKİYE DİSTRİBÜTÖRÜ OLDUĞUMUZ ÜRÜNLER” başlıklı internet sayfasında davacının … tescil no’lu “+ŞEKİL ” markasını birebir kullandığı, dosya kapsamında, taraflar arasında herhangi bir distribütörlük sözleşmesi bulunduğuna dair veriye ulaşılamadığı, hal böyle iken, davalılardan … Ltd. Şti.’nin bu kullanımının SMK m.7/5 kapsamında dürüstçe ve ticari hayatın olağan akışı içinde bir kullanım olarak değerlendirilmesine olanak bulunmadığı, bu nedenle belirtilen şekildeki marka kullanımının SMK m.29/1-a ve SMK m.7/2-a uyarınca davacının …, … ve … tescil no’lu “…” markalarından doğan haklarına tecavüz teşkil ettiği, TTK m.55 hükmünde “Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak” haksız rekabet teşkil eden hallerden biri olarak kabul edildiğinden, davalılardan …Tic. Ltd. Şti.’nin davacının distribütörü olduğu algısı yaratan söz konusu marka kullanımının, marka hakkına tecavüz yanında TTK m.55 uyarınca haksız rekabete de sebebiyet verdiği, davalılardan …’in, davacının “…” markalı makinelerinin tamirini yaptığını ticari dürüstlük kurallarına uygun bir şekilde açıklamasında herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı, bu bağlamda davalı …’in, internet sitesinde yer verdiği “Uzun yıllardır …, … ve diğer markaların elektronik kartlarını profosyonel şekilde kart tamirlerini yapan tecrübeli kadorumuz
ile..” şeklindeki açıklamada … markalı ürünlerin tamirini yaptığını belirtmesinin SMK m.7/5 kapsamında ticari hayatın olağan akışı içinde gerçekleştirilen dürüst bir kullanım olarak değerlendirilmesi gerektiği, davalı …’in internet sitesinde ve twitter hesabında davacının “…” markalı ürünlerinin tamirini yaptığını belirtmekten öte, “+ŞEKİL ” şeklinde davacının “…” markasının okunuşu olan ve bu yönüyle davacı markasıyla benzerlik taşıyan “…” esas unsurlu marka kullanımları gerçekleştirdiği, davalı …’in “…” markasını makine tamir hizmetlerinde kullandığı dikkate alındığında, bu kullanımların, davacının … tescil no’lu “…” markasının tescilli olduğu “İplik bükme(eğirme) makineleri, nihayetsiz ince iplik(endless filaments) işleme makinaları, bahis konusu makineler için aksesuvarlar ve yedek parçalar” ve … tescil no’lu “…” markasının tescilli olduğu “Tekstil ve bükme makineleri ve teçhizatları için tamir ve bakım hizmetleri” şeklindeki mal ve hizmetler kapsamında kaldığının açık olduğu, davalı …’in, davacının markalarının Türkçe okunuşu olan “…” ibaresini davacının … ve … tescil no’lu “…” markalarının tescilli olduğu mal ve hizmetler kapsamında kullanmasının ortalama tüketici nezdinde karıştırılmaya yol açabileceği, bu nedenle davalı … şeklindeki marka kullanımlarının SMK m.29/1-a ve SMK m.7/2-b uyarınca davacının … ve … tescil no’lu “…” markalarından doğan haklarına tecavüz teşkil ettiği, TTK m.55 hükmünde “Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak” haksız rekabet teşkil eden hallerden biri olarak kabul edildiğinden, davalılardan …’in davacının … ve … tescil no’lu “…” markalarıyla karıştırılmaya sebep olabilecek +ŞEKİL şeklindeki marka kullanımlarının marka hakkına tecavüz yanında TTK m.55 uyarınca
haksız rekabete de sebebiyet verdiği hususlarında sonuç ve kanaatine vardıklarını belirtmiştir.
Dava, 6769 sayılı SMK hükümleri uyarınca açılmış markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, men’i, sonuçlarının ortadan kaldırılması, maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
Markaya Tecavüz iddiası yönünden;
6769 sayılı Kanunun 29. maddesinde marka hakkına tecavüz sayılan fiiller sayılmıştır. Bunlar Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7. maddede belirtilen biçimlerde kullanmak, marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak, marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek halleridir.
İlgili Kanunun 7 inci maddesi; “Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır: a)Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması. b)Tescilli marka ite aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle betik tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması. c)Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci /fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir: a)İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması. b)İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi. c)İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi. ç)İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması. d)İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması. e)İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması. f)İşaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması. ” hükümlerine amirdir.
Kanunun 149.maddesinde “Sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi, mahkemeden aşağıdaki taleplerde bulunabilir: a)Fiilin tecavüz olup olmadığının tespiti. b)Muhtemel tecavüzün önlenmesi. c)Tecavüz fiillerinin durdurulması. ç)Tecavüzün kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini. d)Tecavüz oluşturan veya cezayı gerektiren ürünler ile bunların üretiminde münhasıran kullanılan cihaz, makine gibi araçlara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde elkonulması. e)(d) bendi uyarınca elkonulan ürün, cihaz ve makineler üzerinde kendisine mülkiyet hakkının tanınması f)Tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınması, özellikle masraflar tecavüz edene ait olmak üzere (d)bendine göre elkonulan ürünler ile cihaz ve makine gibi araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya sınai mülkiyet haklarına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise imhası. g)Haklı bir sebebin veya menfaatinin bulunması hâlinde, masrafları karşı tarafa ait olmak üzere kesinleşmiş kararın günlük gazete veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesi veya ilgililere tebliğ edilmesi” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
SMK m. 29/1-a atfıyla uygulanacak olan SMK m, 7/2- b’ye göre tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tesdili markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması, marka hakkına tecavüz niteliği taşıyacaktır.
Mutlak hak niteliğini taşıyan markanın, marka sahibinin izni olmaksızın bir başkası tarafından kullanılması yasaklanmış bulunmaktadır. Markanın sahibinden başkası tarafından aynen veya taklit, tağyir, iltibas suretiyle kullanılıp kullanılmadığının saptanmasında her şeyden önce markanın şekil ve anlam itibariyle taşıdığı baskın unsur göz önünde tutulmalıdır. Bu baskın unsurun aynen veya değiştirilerek başkası tarafından kullanılması, haksız olarak kullanımın tespitinde büyük önem taşır. Bir marka ana özellikleri itibariyle başkası tarafından bir hakka dayanmadan kullanıldığında tecavüz unsuru gerçekleşmiş olur (Erdal Noyan, Marka Hukuku, Ankara 2006, s.545). Bir marka hakkına tecavüz teşkil edilebilmesi için, markayla ayniyet taşıyan veya benzer olan işaretin, tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal veya hizmetlerde alıcıların karıştırılmasına sebebiyet verecek şekil ve surette kullanılması gerekir.
Somut olaya dönüldüğünde ; alınan raporlardaki değerlendirmelerde davalılardan … Şti.’nin “TÜRKİYE DİSTRİBÜTÖRÜ OLDUĞUMUZ ÜRÜNLER” başlıklı internet sayfasında davacının … tescil no’lu “…” markasını birebir kullandığı, dosya kapsamında, taraflar arasında herhangi bir distribütörlük sözleşmesi bulunduğuna dair veriye ulaşılamadığı, hal böyle iken, davalılardan … Şti.’nin bu kullanımının SMK m.7/5 kapsamında dürüstçe ve ticari hayatın olağan akışı içinde bir kullanım olarak değerlendirilmesine olanak bulunmadığı, bu nedenle belirtilen şekildeki marka kullanımının SMK m.29/l-a ve SMK m.7/2-a uyarınca davacının …, … ve … tescil no’lu “…” markalarından doğan haklarına tecavüz teşkil ettiği, davalılardan …’in, davacının “…” markalı makinelerinin tamirini yaptığını ticari dürüstlük kurallarına uygun bir şekilde açıklamasında herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı, bu bağlamda davalı …’in, internet sitesinde yer verdiği “Uzun yıllardır …, … ve diğer markaların elektronik kartlarını profosyonel şekilde kart tamirlerini yapan tecrübeli kadorumuz ile.. ” şeklindeki açıklamada … markalı ürünlerin tamirini yaptığını belirtmesinin SMK m.7/5 kapsamında ticari hayatın olağan akışı içinde gerçekleştirilen dürüst bir kullanım olarak değerlendirilebilecek ise de davalı …’in internet sitesinde ve twitter hesabında davacının “…” markalı ürünlerinin tamirini yaptığını belirtmekten öte, “..” markasının okunuşu olan ve bu yönüyle davacı markasıyla benzerlik taşıyan “…” esas unsurlu marka kullanımları gerçekleştirdiği, ticaret unvanı ve alan adı olarak davalı …’in “…” markasal kullanımların ortalama tüketici nezdinde karıştırılmaya yol açabileceği, bu nedenle davalı …’in marka kullanımlarının SMK m.29/l-a ve SMK m.7/2-b uyarınca davacının … ve … tescil no’lu “…” markalarından doğan haklarına tecavüz teşkil ettiği yine davalıların … ibaresinin …uzantılı İnternet sayfasında, … ibaresinin ise http://…/urunler uzantılı İnternet sayfasında markasal olarak kullanıldığı, tespit ve değerlendirmeleri dikkate alındığında marka tecavüz olgusunun sübut bulduğu sonucuna ulaşılmış davacının markaya tecavüze dayalı taleplerinin kabulüne karar vermek gerekmiş, yine taraf şirketlerin ticaret unvanlarının ek unsurlarının “… ” ve “… ” olduğu dikkate alındığında, şirket unvanları arasında iltibas olması ve davalı tarafın tekstil makinelerini de kapsayan servis alanında faaliyet göstermeleri sebebiyle … TİC. LTD. ŞTİ. unvanının terkini için gerekli şartların oluştuğu, davalı tarafından … ibaresinin “…” uzantılı internet sayfasında markasal olarak kullanıldığı da dikkate alındığında terkine yönelik taleplerin de kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Haksız rekabet iddiası yönünden;
6102 sayılı TTK’nın 54 vd maddeleri Haksız Rekabete ilişkindir. Madde 54- “(1)Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. (2)Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” hükümlerine amridir. Yine TTK Madde 55- (1)Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır: a)Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve özellikle;…. 4.Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak,… dürüstlüğe aykırı davranmış olur. Şeklinde düzenlenmiş Madde 56 da “Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse; a)Fiilin haksız olup olmadığının tespitini, b)Haksız rekabetin men’ini, c)Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını, d)Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini, e)Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini isteyebileceği düzenlenmiş kararların ilanının talep edebileceği öngörülmüştür.
Somut olaya dönüldüğünde; yukarıda izahı yapılan raporundaki değerlendirmeler dikkate alındığında davalıların izahı yapılan kullanımlarının – davalılardan … Tic. Ltd. Şti.’nin davacının distribütörü olduğu algısı yaratan söz konusu marka kullanımının, davalılardan …’in davacının … ve … tescil no’lu “…” markalarıyla karıştırılmaya sebep olabilecek alan adı ve ticaret unvanına yönelik kullanımlarının izahı yapılan TTK md. 54 ve TTK md. 55/l-a (4) kapsamında haksız rekabete sebebiyet verdiği sonucuna ulaşılmış, yine davacının haksız rekabete dayalı taleplerinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Tazminat Talepleri yönünden değerlendirme;
Yine 6769 sayılı Kanunun “Tazminat” başlıklı 150. Maddesine göre “(1)Sınai mülkiyet hakkına tecavüz sayılan fiilleri işleyen kişiler, hak sahibinin zararını tazmin etmekle yükümlüdür.
(2)Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edilmesi durumunda, hakka konu ürün veya hizmetlerin, tecavüz eden tarafından kötü şekilde kullanılması veya üretilmesi, bu şekilde üretilen ürünlerin temin edilmesi yahut uygun olmayan bir tarzda piyasaya sürülmesi sonucunda sınai mülkiyet hakkının itibarı zarara uğrarsa, bu nedenle ayrıca tazminat istenebilir.
(3)Hak sahibi, sınai mülkiyet hakkının ihlali iddiasına dayalı tazminat davası açmadan önce, delillerin tespiti ya da açılmış tazminat davasında uğramış olduğu zarar miktarının belirlenebilmesi için, sınai mülkiyet hakkının kullanılması ile ilgili belgelerin, tazminat yükümlüsü tarafından mahkemeye sunulması konusunda karar verilmesini mahkemeden talep edebilir.
“Yasanın “Yoksun kalınan kazanç” başlıklı MADDE 151-
(1)Hak sahibinin uğradığı zarar, fiili kaybı ve yoksun kalınan kazancı kapsar.
(2)Yoksun kalınan kazanç, zarar gören hak sahibinin seçimine bağlı olarak, aşağıdaki değerlendirme usullerinden biri ile hesaplanır: a)Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, hak sahibinin elde edebileceği muhtemel gelir. b)Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin elde ettiği net kazanç. c)Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin bu hakkı bir lisans sözleşmesi ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması hâlinde ödemesi gereken lisans bedeli.
(3)Yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında, özellikle sınai mülkiyet hakkının ekonomik önemi veya tecavüz sırasında sınai mülkiyet hakkına ilişkin lisansların sayısı, süresi ve çeşidi, ihlalin nitelik ve boyutu gibi etkenler göz önünde tutulur.
(4)Yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında, ikinci fıkranın (a) veya (b) bentlerinde belirtilen değerlendirme usullerinden birinin seçilmiş olması hâlinde, mahkeme ürüne ilişkin talebin oluşmasında sınai mülkiyet hakkının belirleyici etken olduğu kanaatine varırsa, kazancın hesaplanmasında hakkaniyete uygun bir payın daha eklenmesine karar verir.” hükümlerine amirdir.
Sınai mülkiyet hakkına tecavüz sayılan fiilleri işleyen kişiler, hak sahibinin zararını tazmin etmekle yükümlüdür. Markaya tecavüz nedeniyle marka sahibinin uğradığı maddi kayıp, fiili zarar ve yoksun kalınan kazançtan oluşmaktadır. Yoksun kalınan kazanç, marka hakkına tecavüz edilmesi dolayısıyla malvarlığında kesin olarak ya da büyük ihtimalle gerçekleşecek artışın kısmen veya tamamen önlenmesi, yitirilmesi olarak tanımlanabilir.
Davacı yanın dosyaya sunmuş olduğu beyanlar ve deliller kapsamında bu hesaplama usullerinden maddenin 151/2-b fıkrası kapsamında davalının elde ettiği kazanç üzerinden hesaplanmasını talep ettiği bunun yanında 150/2 kapsamında itibar tazminatı ve 151/4 takdiri arttırım kapsamında tazminat talep ettiği anlaşılmıştır.
Somut olaya dönüldüğünde ;
Talimat mahkemesi vasıtasıyla alınan 17.12.2018 Tarihli Bilirkişi Raporunda;
Davalı şirket …TİC. LTD. ŞTİnin davaya konu marka içerdiği tespit edilen fatura toplamları yıllar itibarı ile bu faturalarda malın maliyeti dahil olmak üzere işçilik bedeli toplamı ile toplam satış hasılatı tespiti birlikte olduğu birim maliyeti çıkarmasının mümkün olmadığı veriler aşağıdaki gibi olduğu,
2014 Yılı MARKALI FATURA SATIŞLARI 333.846,83 TL
2015 Yılı MARKALI FATURA SATIŞLARI 910.814,26 TL
2016 Yılı MARKALI FATURA SATIŞLARI 888.657,29 TL
2017 Yılı MARKALI FATURA SATIŞLARI 59.398,51 TL
TOPLAM 2.192.716,89 TL
Aynı şirketin şirket kayıtlarında yer alan ve Vergi Dairesine vermiş olduğu dönem karını gösterir gelir tablosu verileri aşağıdaki gibi olduğu,
2014 Yılı DÖNEMNETKARI 339.312,87 TL
2015 Yılı DÖNEM NET KARI 271.292,20 TL
2016 Yılı DÖNEMNETKARI 109.464,17 TL
2017 Yılı DÖNEMNETKARI 58.566,75 TL TOPLAM 778.635,99 TL
Davalı şirket … TİC. LTD. ŞTİ.nin davaya konu marka içerdiği tespit edilen fatura toplamları yıllar itibarı ile aşağıdaki gibi olduğu,
2016 Yılı
2017 Yılı MARKALI FATURA SATIŞLARI 462.452,11 TL olarak tespit olunmuştur.
Esasen yapılan hesaplamanın fatura kayıtlarına dayalı hesaplama içerdiği, bu kullanımların davacıya ait markayı taşıyan ürünlerin tamiri yönünden hizmet sunan davalıların, incelemeye konu faturalarının sunduğu hizmet kapsamında değerlendirilmesi gereken kullanımlar olduğu, doğrudan markaya tecavüz kapsamında ele alınarak markayı kullanmaktan kaynaklı gelir olarak ele alınamayacağı izaha muhtaç değildir. Zira davalıların yukarıda ayrıntıları açıklanan markaya tecavüz ve haksız rekabet niteliğindeki kullanımlarının olmadığı durum ve şartlarda dahi hesaplamaya konu faturaların davacı markasını içerecek şekilde düzenleneceği, tazminata esas hesaplamanın tecavüz teşkil eden eylemlerden kaynaklı olarak ne oranda arttığının tespiti noktasında kitlendiği bu hesaplamanın da yapılmasının mümkün olmadığı dikkate alındığında BK 50 kapsamında tazminatın takdiren belirlenmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Davacı vekili 25/03/2021 tarihli talep arttırım dilekçesinde özetle; belirsiz alacak davası olarak açtığımız maddi tazminat taleplerini SMK 151/2-b kapsamında fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla ve dava tarihinden işleyecek değişen oranlardaki avans faizi ile 786.186,95 TL ye arttırmış, belirlenecek olan miktarın SMK 151/4 kapsamında 50.000 TL arttırılmasını talep etmiştir.
Davacı vekili 21/10/2021 tarihli beyan dilekçesiyle de ; belirsiz alacak olarak ikame edilen davada; 786.186,95 TL maddi tazminat, 50.000,00 TL makul bir payın eklenmesi ve eklenecek olan bu miktarın tamamının davalı … dan tahsilini ve 10.000 TL itibar tazminatı, 10.000,00 TL manevi tazminat talep ettiklerini, maddi tazminatın 778.635,99 TL davalı …, 7.550,96 TL davalı … Elektrik’den talep ettiklerini mahkememize bildirmiştir.
Sonuç olarak davacının talebi sunulan rapor içerikleri bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacının davalı … yönünden talep etmiş olduğu 7.550,96 TL talebi dikkate alındığında bu davalı yönünden davacının talebiyle bağlı kalınarak 7.550,96 TL ile sınırlı kabulüne karar vermek gerekmiş, …. yönünden ise talep edilen 778,635,99 TL yönünden ise davalının faturalarda kullandığı marka üzerinden hesaplamanın doğrudan hükme esas alınamayacağı BK 50 kapsamında takdiren 50.000 TL nin SMK 151/2 -b kapsamında yerinde olduğu, SMK 150/4 kapsamında 25.000 TL takdiren eklendiğinde davacının bu davalıya yönelik talebinin toplamda 75.000 TL üzerinden kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş şirketlerin birbiriyle bağ ve bağlantılarının bulunduğu -şirket ortak ve yöneticileri aynı olmakla-, meydana gelen zarardan müşterek müteselsil sorumlu oldukları kanaatiyle toplamda 82.550,96 TL (davalı … yönünden 7.550,96 TL ile sınırlı olmak üzere) üzerinden maddi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Yine izahı yapılan mevzuat kapsamında manevi tazminat şartlarının da oluştuğu, davalıların davacı markasından haberdar olmalarına rağmen SMK 7/5 kapsamını aşan alan adı ve ticaret unvanı kullanıma varan kullanımları gözetildiğinde eylemin ağırlığı hak ve nesafet gözetilerek taleple bağlı kalınarak takdiren 10.000,00 TL üzerinden manevi tazminatın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Tüm dosya kapsamı, tespit dosyasına sunulan bilirkişi raporu ve sunulu tüm deliller bir arada değerlendirildiğinde; markaya tecavüz ve haksız rekabete yönelik taleplerin kabulü maddi tazminatın kısmen (davalılar vekilinin talep arttırımına yönelik itirazları yönünden ilk yatırılan harcın talep attırımdaki miktarı karşılamadığı dolayısıyla verilen süre içerisinde davacının talebini netleştirerek harçlandırdığı dikkate alındığında itirazların yerinde olmadığına kanaat getirilmekle harçlandırılan miktar üzerinden talep ele alınmıştır.) manevi tazminat talebinin ise tümden kabulü yönünde aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1-Davanın KABULÜ ile,
Davalılara ait kullanımların (davalıların davacının davaya konu tescilli ve tanınmış “…” ve şekil markalarını web siteleri ve sosyal medya hesaplarında, iş yeri ve sair mecralarda izinsiz olarak kullanmaktan ibaret) markaya tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin markaya tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine, ortadan kaldırılmasına, bu kapsamda;
a-Davalıların davacının … ve şekil ibareli markalarını taşıyan ve davacı ile bağlantılı oldukları izlenimi doğurabilecek her türlü faaliyetlerini bu ibareleri taşıyan ürün ve hizmetleri internet üzerinden yahut sair mecralarda tanıtmasının, satışa sunmasının -orjinal ve faturalandırılmış ürünler hariç olmak üzere- durdurulmasına, önlenmesine, bu markaları içeren reklam, broşür, afiş, tabela vs her türlü malzemenin ve tanıtım malzemesinin basılı evraklar vb ticari emtianın el konularak yediemine tevdine, karar kesinleştiğinde masrafları davalıya ait olmak üzere imhasına,
… isimli alan adının TERKİNİNE, … ve … isimli sitelerdeki davalı kullanımlarında davacının yetkili bayii intibahı uyandıran ibarelerin kaldırılmasına, bu hususta davalılara 2 haftalık kesin süre verilmesine, aksi takdirde sitelere tümden erişimin engellenmesine, infazda 01/06/2018, 10/06/2020 ve 26/01/2021 tarihli heyet raporlarının dikkate alınmasına,
… Ticaret odasının nezdinde … tarih … oda sicil no ile kayıt altına alınan … LİMİTED ŞİRKETİ şeklindeki firma ünvanının sicilden terkinine,
2-Davacının maddi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile, takdiren 82.550,96 TL’nin (davalı … yönünden 7.550,96 TL ile sınırlı olmak üzere) dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
3-Davacının manevi tazminat davasının KABULÜ ile, takdiren 10.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 6.322,15 TL karar harcının peşin yatırılan ( peşin 204,93 TL ile 14.279,97 TL tamamlama harcı olmak üzere) toplam 14.484,90 TL harçtan mahsubu ile fazladan yatırıldığı anlaşılan 8.162,75 TL nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
5-Davacı tarafından yapılan: 8.600,10 TL bilirkişi + posta giderinden kabul red oranı dikkate alınarak takdiren belirlenen 6000,00 TL ve 6.353,55 TL harç (peşin+başvuru+tamamlama) olmak üzere toplam 12.353,55 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-a)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul olunan markaya tecavüz ve haksız rekabet talebine ilişkin hesap olunan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacılara verilmesine,
b)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13 maddesi uyarınca kabul edilen maddi tazminat üzerinden hesap olunan 11.531,62 TL vekalet ücretinin (davalı … yönünden 7.375,00 TL ile sınırlı olmak üzere) davalılardan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
c)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 10 maddesi uyarınca kabul edilen manevi tazminat üzerinden hesap olunan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13 maddesi uyarınca reddedilen edilen maddi tazminat üzerinden hesap olunan 11.531,62 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalı … ne ödenmesine,
9-Davalı tarafça herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
10-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.13/01/2022

Katip

Hakim …

¸ ¸