Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/55 E. 2019/179 K. 14.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/55
KARAR NO : 2019/179

DAVA : Marka Hakkına Tecavüzün ve Haksız Rekabetin Tespiti, Durdurulması, Önlenmesi, Men’i, Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 23/03/2017
KARAR TARİHİ : 14/05/2019

Mahkememizde görülmekte bulunan marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, durdurulması, önlenmesi, men’i, maddi ve manevi tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde “…” ve “…” ibareli markaların tescilli sahibi olduğunu, Naketano markasının müvekkili şirketin ticaret unvanının da asli unsuru olduğunu, müvekkilinin “…” ve “…” ibareli markalarını taşıyan orijinal tasarım sahibi ürünleri ülkemizde ürettiği ve dünyanın pek çok farklı ülkesinde satılmakta olduğunu, genç tüketiciler nezdinde çok popüler ürünler olduğunu, 2015 yılında on milyonun üzerinde ürün sattığını, davalı yanın iş yerinde müvekkiline ait markaları izinsiz taşıyan ve müvekkiline ait orijinal tasarımların birebir aynısı taklit ürünlerin pazarlama ve satışının yapıldığını, davalı yanca piyasaya sürülüp pazarlanan ürünler üzerinde müvekkilinin tescilli markalarının birebir aynılarının kullanıldığını, davalıya ait dava konusu ürünlerin doğrudan müvekkili markalarına referans yapılarak müvekkilinin markalarının reklam değerini/itibarını sömürmeyi hedeflediğini, müvekkilinin yoğun emek harcadığı ve bütçe ayırdığı, geniş bir ekip çalışması ürünü modellerinin genel görsel bütünlüğü ile tüketici zihninde oluşturdukları genel intiba yönünden tüketiciler nezdinde karışıklığa ve iltibasa yol açacak nitelikte kopyası olduğunu, davalıya noter kanalıyla ihtarname gönderildiğini, buna rağmen davalının iş yerinde dava konusu markalara ilişkin taklit ürünlerin satışının devam ettiğini, müvekkili aleyhine yapılan ihlalin yoğunluğunun çok ağır olduğunu, davalının kötü niyetli olduğunu ve eylemlerinin haksız rekabet ve markaya tecavüz teşkil ettiğini, davalının kasten gerçekliştirdiği marka tecavüzü ve haksız rekabet teşkil eden eylemleri vasıtasıyla müvekkilinin ticari itibarına önemli ölçüde zarar vererek ciddi boyutta haksız kazanç elde ettiğini iddia ederek, davalının iş yerinde tespit yapılmasını ve davaya konu ürünlerinin tasarım, dizayn modelleri itibariyle müvekkilinin ürün tasarımları ile iltibas ve bu suretle davalının eylemlerinin haksız rekabet oluşturduğunun tesipitine, durdurulmasına, önlenmesine ve men’ine, tekrarının yasaklanmasına, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla şimdilik 5.000,00 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine, dava konusu ürünlerin, etiket, ambalaj, katalog, ilan, reklam vd.tanıtma araç ve gereçleri ile bunların imalinde kullanılan tüm malzemelerin davalıya ait yerler veya ticari amaçla elinde bulunduran üçüncü şahıslar yeddinde el konularak masrafları davalıdan alınmak suretiyle imhasına ve hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya yapılan usulüne uygun tebligata rağmen cevap vermediği ve delil de bildirmediği anlaşılmıştır.
Dava, 6769 sayılı SMK hükümleri uyarınca açılmış marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, durdurulması, önlenmesi, men’i, maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
Dosyada bildirilen tüm deliller toplanmış, TPMK kayıtları getirtilmiş, talimat mahkemesi aracılığı ile tespit ve bilirkişi incelemesi yaptırılarak, raporlar ve ek rapor alınmıştır.
TPMK kayıtlarının incelenmesinde, … tescil nolu, “…” ibareli markanın 18, 25 ve 42.sınıflarda … adına tescilli olduğu ve 29/09/2013 tarihinden itibaren 10 yıl müddetle yenilendiği, … tescil nolu, “…” ibareli markanın 18, 25 ve 28.sınıflarda … adına tescilli olduğu ve 28/07/2013 tarihinden itibaren 10 yıl müddetle yenilendiği anlaşılmıştır.
Talimat mahkemesince alınan raporda bilirkişiler; … adresinde bulunan ve mağaza olarak kullanıldığı anlaşılan işyerinin … adına kayıtlı olduğunu, iş yerinde tekstil ve hediyelik eşyaların satış ve pazarlama amaçlı sergilendiğini ve bulundurulduğunu, herhangi bir üretim yapılmadığını, iş yerinde 19 adet sweatshirt ve 19 adet tişört üzerinde “naketano” ve “…” markalarının basılı olduğu, ürünlerin faturasız olması nedeniyle fiyat tespitinin yapılamadığı hususlarında görüşlerini bildirdikleri anlaşılmıştır.
Mahkememizce alınan raporda bilirkişiler; davalı tarafın işyerinde … ve … ibarelerinin markasal olarak kullanıldığı, bu kullanımın davacı tarafın marka hakkını ihlal ettiği ve bu kullanım sebebiyle davacı tarafın tazminat talep edebileceği, ancak davalı yanın defter ve belgeleri üzerinde yapılan çalışmada, net kazanç bulunmadığının tespit edildiği, bu nedenle davacının talebi olan yoksun kalınan kazancın hesaplanamadığı hususlarında görüş bildirdikleri anlaşılmıştır.
Davacı vekili bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde, bilirkişi heyetince hazırlanan raporda tasarım benzerliğine ilişkin taleplerinin değerlendirilmediğini, bu yönüyle raporun eksik kaldığını belirterek ek rapor alınmasını talep etmiştir.
Bilirkişi heyetince hazırlanan ek raporda, dosya ekinde sunulan davaya konu pembe renkli sweatshirt ve mavi tişörette, davacıya ait tescilli markaların yanında, tasarım tecili bulunmayan orijinal sweatshirt ve tişört tasarımlarının ayniyet derecesinde benzerinin kullanıldığı hususunda görüş bildirildiği anlaşılmıştır.
6769 sayılı Kanunun 29. maddesinde marka hakkına tecavüz sayılan fiiller sayılmıştır. Bunlar Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7. maddede belirtilen biçimlerde kullanmak, marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak, marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek halleridir.
İlgili Kanunun 7 inci maddesi; “Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır: a)Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması. b)Tescilli marka ite aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle betik tarafından tescilli marka ile iîişkilendiribne ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması. c)Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci /ifcra hükmü uyarınca yasaklanabilir: a)İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması. b)İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanmast veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi. c)İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi. ç)İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması. d)İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya me?ru bagtoaftsı c/maması şartıyla işaretin aynt veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması. ” hükümlerine amirdir.
SMK’nın 149.maddesinde “Sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi, mahkemeden aşağıdaki taleplerde bulunabilir: a) Fiilin tecavüz olup olmadığının tespiti. b) Muhtemel tecavüzün önlenmesi. c) Tecavüz fiillerinin durdurulması. ç) Tecavüzün kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini. d) Tecavüz oluşturan veya cezayı gerektiren ürünler ile bunların üretiminde münhasıran kullanılan cihaz, makine gibi araçlara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde elkonulması. e) (d) bendi uyarınca elkonulan ürün, cihaz ve makineler üzerinde kendisine mülkiyet hakkının tanınması f) Tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınması, özellikle masraflar tecavüz edene ait olmak üzere (d) bendine göre elkonulan ürünler ile cihaz ve makine gibi araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya sınai mülkiyet haklarına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise imhası. g) Haklı bir sebebin veya menfaatinin bulunması hâlinde, masrafları karşı tarafa ait olmak üzere kesinleşmiş kararın günlük gazete veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesi veya ilgililere tebliğ edilmesi” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
Yine kanunun “Tazminat” başlıklı 150. maddesinde de ” Sınai mülkiyet hakkına tecavüz sayılan fiilleri işleyen kişiler, hak sahibinin zararını tazmin etmekle yükümlüdür. (2) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edilmesi durumunda, hakka konu ürün veya hizmetlerin, tecavüz eden tarafından kötü şekilde kullanılması veya üretilmesi, bu şekilde üretilen ürünlerin temin edilmesi yahut uygun olmayan bir tarzda piyasaya sürülmesi sonucunda sınai mülkiyet hakkının itibarı zarara uğrarsa, bu nedenle ayrıca tazminat istenebilir. (3) Hak sahibi, sınai mülkiyet hakkının ihlali iddiasına dayalı tazminat davası açmadan önce, delillerin tespiti ya da açılmış tazminat davasında uğramış olduğu zarar miktarının belirlenebilmesi için, sınai mülkiyet hakkının kullanılması ile ilgili belgelerin, tazminat yükümlüsü tarafından mahkemeye sunulması konusunda karar verilmesini mahkemeden talep edebilir.” düzenlemesi bulunmaktadır.
Marka sahibi kanunun 151.maddesi gereğince yoksun kalınan kazancını talep edebilir. Hak sahibinin uğradığı zarar, fiili kaybı ve yoksun kalınan kazancı kapsar. Yoksun kalınan kazanç, zarar gören hak sahibinin seçimine bağlı olarak, aşağıdaki değerlendirme usullerinden biri ile hesaplanır: a) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, hak sahibinin elde edebileceği muhtemel gelir. b) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin elde ettiği net kazanç. c) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin bu hakkı bir lisans sözleşmesi ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması hâlinde ödemesi gereken lisans bedeli. (3) Yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında, özellikle sınai mülkiyet hakkının ekonomik önemi veya tecavüz sırasında sınai mülkiyet hakkına ilişkin lisansların sayısı, süresi ve çeşidi, ihlalin nitelik ve boyutu gibi etkenler göz önünde tutulur. (4) Yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında 2. Fıkranın (a) ve (b) bentlerinde belirtilen değerlendirme usullerinden birinin seçilmiş olması halinde, mahkeme ürüne ilişkin talebin oluşmasında sınai mülkiyet hakkının belirleyici etken olduğu kanaatine varırsa kazancın hesaplanmasında hakkaniyete uygun bir payın daha eklenmesine karar verir.
Mutlak hak niteliğini taşıyan markanın, marka sahibinin izni olmaksızın bir başkası tarafından kullanılması yasaklanmış bulunmaktadır. Markanın sahibinden başkası tarafından aynen veya taklit, tağyir, iltibas suretiyle kullanılıp kullanılmadığının saptanmasında her şeyden önce markanın şekil ve anlam itibariyle taşıdığı baskın unsur göz önünde tutulmalıdır. Bu baskın unsurun aynen veya değiştirilerek başkası tarafından kullanılması, haksız olarak kullanımın tespitinde büyük önem taşır. Bir marka ana özellikleri itibariyle başkası tarafından bir hakka dayanmadan kullanıldığında tecavüz unsuru gerçekleşmiş olur (Erdal Noyan, Marka Hukuku, Ankara 2006, s.545). Bir marka hakkına tecavüz teşkil edilebilmesi için, markayla ayniyet taşıyan veya benzer olan işaretin, tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal veya hizmetlerde alıcıların karıştırılmasına sebebiyet verecek şekil ve surette kullanılması gerekir.
Davacı vekili tarafından davalı tarafça marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet fiilinin işlemekte olduğu ifade edilmiştir. Bu kapsamda somut olayımızda haksız rekabet ve marka hakkına tecavüz şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin incelenmesinde fayda vardır.
Davacı tarafın … ve … ibareli markaları 2013 yılında tekstil ürünlerinde tescil ettirdiği göz önüne alındığında davalı tarafın aynı ibareleri markasal olarak tekstil ürünlerinde kullanmasının davacı tarafın marka haklarının ihlali anlamına geldiği izahtan varestedir.
Davacı, dava dilekçesinde, talep ettiği maddi tazminatı; davalının markaya tecavüz ve haksız rekabet yoluyla edindiği haksız kazanç miktarının tespiti ile davalıdan 5.000,00 TL maddi tazminatın 6769 sayılı Kanunun 149/1-ç, 150, 151/2-b, 151/4, 150/2 maddeleri ile TTK’nun 52/1, 56 ve 18/2 maddeleri gereğince haksız eylem tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesi, şeklinde açıklamış dava dilekçesinde ayrıca 10.000,00 TL manevi tazminat ile 21/11/2017 tarihli ön inceleme duruşmasında da 5.000,00 TL yoksun kalınan kazancı 151/2-b gereği hesaplanmasını talep etmiştir.
Davacı, yoksun kalınan kazanç tercihini 6769 sayılı Kanunun 151/2-b maddesindeki yöntem olarak açıklamış ve ayrıca aynı maddenin 4’ncü bendi uyarınca hesaplanacak tazminata, somut olaya göre hakkaniyete uygun bir payın daha eklenmesini talep etmiştir. Kanundaki düzenlemeye göre tazminat olarak hesaplanacak kazanç, tecavüz edenin elde ettiği net kazanç olacak, yani, elde ettiği toplam gelir veya satış cirosu değil, bunlardan masraflarının çıkartılmasından sonra kalan “net kazanç” veya diğer bir ifadeyle “net kar” olacaktır. Dolayısıyla, davalının defter ve belgeleri, kanundaki düzenleme çerçevesinde incelenerek açıklanan bu yöntem dâhilinde maddi tazminat/yoksun kalınan kazancın hesaplanmasına çalışılacaktır.
Davalı …’nun … vergi sicil numarasıyla … Vergi Dairesine kayıtlı “gelir vergisi mükellefi” olduğu tespit edilmiş olup, işletme defteri tutan davalının, incelenen 2016 ve 2017 yıllarına ilişkin defterlerinin, kullanmadan önce notere tasdik ettirildiği ve defterlerinin 213 sayılı VUK’da belirtilen usul ve yönteme uygun olarak tutulduğu tespit edilmiş ise de davaya konu ürünlerin faturasız olarak piyasaya sunulduğu kayıtlarda yer almadığı dolayısıyla yoksun kalınan net kazancın hesaplanamadığı anlaşılmıştır.
6102 sayılı TTK’nın 54 vd maddeleri Haksız Rekabete ilişkindir. Madde 54- “(1)Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. (2)Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır. ” hükümlerine amridir. Yine TTK Madde 55- (1)Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır: a)Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve özellikle;…. 4.Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak,… dürüstlüğe aykırı davranmış olur. Şeklinde düzenlenmiş Madde 56 da “Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse; a)Fiilin haksız olup olmadığının tespitini, b)Haksız rekabetin men’ini, c)Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını, d)Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini, e)Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini isteyebileceği düzenlenmiş kararların ilanının talep edebileceği öngörülmüştür.
TBK Madde 50- “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler. ” hükümlerine amirdir.
Tüm dosya kapsamı sunulan rapor içerikleri yukarıda izahı yapılan mevzuat kapsamında değerlendirildiğinde; davacının … tescil nolu “…” ibareli 18, 25 ve 42. sınıflarda tescilli markanın ve … tescil nolu “…” ibareli 18, 25 ve 28. sınıflarda tescilli markanın sahibi olduğu, davalının … adresinde bulunan ve mağaza olarak kullanıldığı anlaşılan iş yerinde davacıya ait tescilli markaları içeren 19 adet sweatshirt ve 19 adet tişörtün satışının yapıldığının tespit olunduğu, davalı taklit ürünlere dayalı kullanımlarının izahı yapılan mevzuat kapsamında davacı tarafın marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiği anlaşılmakla markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespitine, davacının tescilli markaları ile iltibasa yol açan her türlü kullanımının önlenmesine, taklit ürünlere ait etiket, ambalaj, katalog, ilan, reklam vb. tanıtım araç ve gereçleri ile bunların imalinde kullanılan malzemelere (davalı uhdesinde bulunan) el konularak imhasına karar vermek gerekmiş, her ne kadar davacı SMK 151/2 -b kapsamında net kazanca dayalı tazminat talep etmiş ise de davalıya ticari kayıtlarda ürünlerden ne kadar kar elde ettiğinin tespit olunamadığı, zararın TBK 50 kapsamında takdiren belirlenmesi gerektiği anlaşılmakla ele geçirilen ürün sayısı ve kullanım yoğunluğu dikkate alınarak SMK 151/2-b kapsamında 3.000,00 TL tazminatın yerinde olacağına kanaat getirilmiş, SMK 150/2 kapsamında talep olunan itibar tazminatı yönünden hakka konu ürünün taklit suretiyle piyasaya sunulduğu göz önünde bulundurulduğunda sınai mülkiyet hakkında itibar kaybının oluştuğunun kabulünün gerektiği anlaşılmakla SMK 150/2 kapsamında yine ürün sayısı ve kullanım yoğunluğu gözetilerek takdiren 500,00 TL’nin itibar tazminatı olarak davacıya ödenmesine, SMK 151/4 kapsamında talep olunan tazminat kalemi yönünden dosya kapsamı dikkate alındığında ürüne ilişkin talebin oluşmasında sınai mülkiyet hakkının belirleyici etken olduğu kanaatine varılmakla takdiren 500,00 TL’nin daha hakkaniyet gereği takdir olunan tazminata eklenmesi gerektiğine kanaat getirilmekle bu miktar da eklenmek suretiyle tazminat talebinin toplamda 4.000,00 TL üzerinden kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş, yine yasal şartları oluşan manevi tazminat talebinin de ürün sayısı ve kullanım yoğunluğu gözetilerek kısmen kabulüne, dosya kapsamı tecavüzün niteliği göz önünde bulundurulduğunda hükmün ilanında davacının menfaatinin bulunmadığına kanaat getirilerek ilan talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KABULÜ İLE; davalı kullanımlarının davacının … nolu “…” ve … nolu “…” ibareli tescilli markalarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, davacının tescilli markaları ile iltibasa yol açan her türlü kullanımının önlenmesine, taklit ürünlere ait etiket, ambalaj, katalog, ilan, reklam vb. tanıtım araç ve gereçleri ile bunların imalinde kullanılan malzemelere (davalı uhdesinde bulunan) el konularak imhasına,
2-Davacının maddi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ İLE, takdiren 4.000,00 TL’nin (3.000,00 TL SMK 151/2-b kapsamında, 500,00 TL SMK 150/2 ve 500,00 TL SMK 151/4 kapsamında) 03/09/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine,
3-Davacının manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ İLE, takdiren 3.000,00 TL’nin 03/09/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine,
4-Dosya kapsamı tecavüzün niteliği göz önünde bulundurularak ilan talebinin reddine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 478,17 TL karar harcından peşin yatırılan 256,17 TL’nin mahsubu ile kalan 222,00 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
6-a)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı vekili yararına markaya tecavüz ve haksız rekabet talebine ilişkin 3.931,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
b)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı vekili yararına kabul maddi tazminat talebine ilişkin hesap olunan 3.931,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
c)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı vekili yararına kabul manevi tazminat talebine ilişkin hesap olunan 3.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan: 2.700,00 TL bilirkişi ücreti, 544,10 TL posta gideri olmak üzere toplam 3.244,10 TL -ret ve kabul oranına göre hesaplanan- 1.513,91 TL ve 287,57 TL harç (peşin+başvuru) olmak üzere toplam 1.801,48 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin ve davalının yüzüne karşı (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/05/2019

Katip …
¸

Hakim …
¸

Bu belge 5070 sayılı elektronik imza kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır