Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/508 E. 2020/87 K. 06.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/508
KARAR NO : 2020/87

DAVA : Marka Hakkına Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti, Önlenmesi, Durdurulması, Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 17/05/2017
KARAR TARİHİ : 06/02/2020

Mahkememizde görülmekte bulunan marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, durdurulması, maddi ve manevi tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili şirketin 30 yılı aşkın süredir ticari faaliyetlerine devam eden saygın bir firma olduğunu, Uluslararası üretim sertifikalarına sahip olan müvekkili şirketin iş ortakları arasında …, …, …, …, … Tekstil gibi sektörün öncüsü ve lideri olan birçok firma bulunduğunu, müvekkilinin güvenilir belirli bir iş kalitesi olan bir firma olduğunu, müvekkili şirketin aynı zamanda ticari unvanının da ayırt edici unsuru olan … ifade ve logosunu TPMK nezdinde … başvuru numarası ile 12/10/2010 tarihinde tescil ettirdiğini, aynı markanın farklı şekilli daha önce … tescil numarasıyla müvekkili tarafından koruma altına alındığını, davalının daha önce ticari unvan benzerliği nedeniyle haksız rekabete mahal vermemesi için uyarıldığını, müvekkilinin ihtarı ile 2011 yılında ticari unvanının … olarak değiştirildiğini, davalı şirketin müvekkili şirketin ticari iş ve ilişki içinde olduğu firmalar ve genel olarak müşteri çevresinden gelen bilgiler doğrultusunda yapılan araştırma sonucu müvekkili şirketin “…” markasını ve ticari unvanını firma adı olarak kullanmaya devam ettiğinin tespit edildiğini, davalının Google arama motorunda… ifadesi ile yapılan aramalarda kendi iletişim bilgilerini arama sonuçlarında en görünür şekilde kullandığının tespit edildiğini, davalının unvanının … olmasına rağmen internet ortamında google arama motorunda … ile yapılan arama sonuç sayfasında ticari unvan olarak …Tic. Ltd. Şti ifadesini kullandığını, en yaygın navigasyon/harika uygulaması olan google maps uygulamasında kendi adresine yönlendirme yaptığını, bu durumun başlı başına bir ihlal olduğunu, “…” ibaresinin davalı şirket tarafından şirket unvanı ve marka gibi kullanılmasının haksız rekabet teşkil ettiğini ve müvekkili şirkete zarar verdiğini, davalının taklidi nedeniyle müvekkiline ait markanın zarar gördüğünü, daha kalitesiz ve özensiz ürünlerde kullanıldığını, davalının google arama motorunda müvekkilinin markasını haksız rekabet oluşturacak şekilde kullanımının önlenmesine, yasaklanmasına, davalının tüm kartvizit internet reklamı, tabela vb tanıtım aracından … ibaresinin kullanımının yasaklanmasına, “…” ibaresini kullanmak suretiyle sebep olduğu haksız rekabetin davalı ticari unvanının ayırt edici bölümünde yer alan “…” ifadesinin tamamen kaldırılarak önlenmesine, sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, davalının müvekkili şirketin markadan ve ticaret unvanından doğan haklarına tecavüz teşkil eden tüm fiillerinin durdurulmasına, müvekkilinin kazanç kaybına yönelik fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla şimdilik, 5.000 TL maddi, marka ihlalinden dolayı 10.000 TL manevi, ticari unvanının haksız ve iyi niyet kurallarına aykırı kullanımından dolayı oluşan manevi zararına karşılık 10.000 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, müvekkili şirketin adresinin … olduğunu, davanın görüleceği mahkemenin Bakırköy Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemeleri olduğunu, yetki itirazında bulunduklarını, … Matbaa San. Tic. Ltd. Şti ibareli şirket unvanının 29/06/2011 tarihinden bu yana sorunsuz bir şekilde kullanıldığını, bu unvanın yaklaşık 6 yıldır kullanıldığının davacı tarafça da bilindiğini, müvekkiline ait şirketin ilk olarak 2008 yılında faaliyet gösterdiğini, yaklaşık 10 yıldır ticari faaliyetlerini devam ettirdiklerini, bu nedenle zamanaşımı itirazında bulunduklarını belirterek esasa ilişkin olarak, davacı tarafın iddialarının kabul edilebilir olmadığını, hakkaniyete aykırı olduğunu, haksız rekabet iddialarının yersiz olduğunu, tescilli markanın kullanımının haksız rekabet teşkil etmeyeceğini, tescil kapsamı dışında mal ve hizmetlerde kullanılması halinde haksız rekabetin varlığı iddia edilerek bu kullanımların önlenmesinin talep edilebileceğini, tarafların iş sahası ve müşteri portföyü anlamında da açık farklılıkların bulunduğunu, müvekkiline ait “…” ibareli markanın 16.sınıfta 18/02/2010 tarihinden itibaren 10 yıl süreyle TPMK nezdinde tescil edildiğini, davalı taraf olarak hiçbir şekilde marka hakkına tecavüz veya haksız rekabet girişimlerinin olmadığını, kesilen faturaların “…” ibaresini kullanarak resmi şirket unvanları olan…Tic. Ltd. Şti adına kesildiğini, müvekkiline ait iş yerinde 2011 yılı öncesine ait “…” isimli fatura irsaliyeleri tespit edilmiş ise de eski döneme ait bu fatura irsaliyelerinin “…” şeklinde düzeltme yaparak şirket kaşesi basılarak kullanıldığını, davacı yanın bir takım internet sayfalarında “…” ismi ile müvekkiline ait adresin gösterildiğini iddia etmiş ise de bu hususun kendileri ile herhangi bir ilgisinin bulunmadığını, mezkur internet sayfalarındaki bilgi ve paylaşımlarda davalı şirketin herhangi bir bilgisi ve talimatının söz konusu olmadığı gibi bu hususa ilişkin muhtemel uyuşmazlıklarda şirketin herhangi bir yasal sorumluluğun da bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiş, davalı şirket yetkilisinin 06/03/2018 tarihli ön inceleme duruşmasındaki ve aşamalardaki beyanlarında özetle; “biz öncelikle mahkemenin yetkisine itiraz ediyoruz, zamanaşımı vardır, 2011 yılında … sorumlu müdürdüm. O tarihte kargodan bize bir zarf geldi kapalı zarf olduğu için açtım, zarfın davacı şirkete gelen çek olduğunu gördüm ve çeki karşı tarafa gönderdim. Bu nedenle de şirketin … olan ismini 2011 yılında … olarak değiştirdik. … adını … ve … isimlerinden kaynaklanarak koyduk, ticaret odası bu ismi inceleyerek verdi, benim bunda bir kusurum yoktur, herhangi bir tecavüzümüz yok. 2011 yılında da iyi niyetli olarak avukatlık masraflarını ödedik, marka tescilimizi yaptırtık, o tarihten bu yana da … olarak çalışıyoruz kullanımda bulunduk. Karşı yan ile aynı mamülü de üretmiyoruz, hiçbir zararları da yoktur” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Dosyada taraflarca bildirilen tüm deliller toplanmış, TPMK kayıtları getirtilmiş, bilirkişi incelemesi yaptırılarak raporlar alınmıştır.
Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtlarının incelenmesine, … tescil nolu “…” ibareli markanın 40.sınıfta, “Matbaacılık hizmetleri.” emtia hizmetlerinde 01/02/2005 tarihinde tescil edildiği, … tescil nolu “…” ibareli markanın 24.sınıfta; “Dokunmuş veya dokunmamış kumaşlar. Ev tekstil ürünleri (bayraklar, flamalar, mendiller dahil).” emtia hizmetlerinde, 40.sınıfta; “Adi metallerin işleme hizmetleri. Değerli metallerin işlenmesi hizmetleri. Fotografik ve sinematografik ürünlerin işlenmesi hizmetleri (Banyo, baskı ve foto gravür hizmetleri dahil). Gıdaların işlenmesi hizmetleri. Hayvan kesim hizmetleri. Deri ve kürk işleme hizmetleri. Saraçlık hizmetleri. Kumaş işleme hizmetleri, yün işleme hizmetleri. Terzilik hizmetleri, nakış işleme hizmetleri. Ahşap ve kereste işleme hizmetleri. Sanat eserlerinin çerçevelenmesi hizmetleri. Sıvı, kimyasal madde, gaz, hava işleme hizmetleri. Cam ve optik cam işleme hizmetleri. Malzemelerin montajı (üçüncü şahıslar adına) hizmetleri. Diş teknisyenliği (döküm) hizmetleri. Çömlekçilik hizmetleri. Enerji üretimi hizmetleri, jeneratörlerin kiralanması hizmetleri. Kağıdın işlenmesi. Baskı hizmetleri, ciltçilik hizmetleri. Plastik işleme hizmetleri.” emtia hizmetlerinde 12/10/2010 tarihinde tescil edildiği ve … Şirketi adına kayıtlı oldukları anlaşılmıştır.
… tescil nolu “…” ibareli markanın 16.sınıfta; “Kağıt, karton (mukavva) ve bunlardan yapılmış ürünler ( Kırtasiye amaçlı ürünler hariç). Plastik malzemeden mamül ambalajlama ve sarma malzemeleri. Matbaa ve ciltleme malzemeleri. Basılı evraklar; basılı yayınlar, takvimler, posterler, fotoğraflar, afişler, tablolar, çıkartmalar, (pullar). Kırtasiye, büro, eğitim ve öğretim malzemeleri (mobilyalar ve cihazlar hariç). Büro makineleri. Badana ve boya işleri için fırçalar ve rulolar.” emtia hizmetlerinde 26/05/2011 tarihinde tescil edildiği ve Salih Turan adına kayıtlı olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce alınan (Kapatılan İstanbul 4. FSHHM’nin eski 2017/97 esas) 14/07/2017 tarihli tespit raporunda marka vekili bilirkişi, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu m. 29 hükmü uyarınca tescilli … ve… markalarına tecavüz eyleminin oluştuğu, Google Maps’te … adıyla yapılan aramada, … adresine yapılan yönlendirmeye son verildiğinden bu yönde tedbir kararı verilmesine gerek olmadığına, Google arama motorunda … adıyla yapılan aramada davalının ticaret unvanının bazı web sitelerinde “…” olarak geçmesi nedeni ile bu tür kullanımların yasaklanmasına karar verilebileceği, davalı tarafından halen … ibaresinin işletme adı olarak ve irsali faturalarda kullanıldığının tespit edilmesi nedeni ile bu tür kullanımların yasaklanmasına karar verilebileceği, davalıya ait ticaret unvanından … ifadesinin MK m. 2 gereği terkinine karar verilemeyeceği, hususunda görüş bildirmiştir.
Mahkememizce yapılan 24/05/2018 tarihli oturum 3 nolu ara karar uyarınca dosyanın muhasip bilirkişiye tevdi edilmesine karar verildiği ve raporun sunulduğu anlaşıldı.
Alınan 30/11/2018 tarihli raporda muhasip bilirkişi, … tarafından bildirilen lisans bedeli oranına göre ticari defterlerin incelendiği dönemler için lisans bedeli toplam 105.875,70 TL olarak hesap edildiğini, davacı şirketin ticari defterlerin incelendiği dönemlerdeki faaliyet karı oranı üzerinden lisans bedeli toplam 17.281,15 TL olarak hesap edildiğini, davalı tarafın, ticari defter incelemesi esnasında iddia ettiği kendi makinelerinin ürettiği sallanır şekilde duran karton etiketleri davacı şirket makine parkurunun üretemediği, bu üretimlerinin davacı şirket markasına tecavüz oluşturmayacağı iddiası dikkate alındığında; … tarafından bildirilen lisans oranına göre ticari defterlerin incelendiği dönemleri için lisans bedeli toplam 17.152,00 TL (105.875,69 x 0,162= 17.152,00) olarak hesap edildiğini, davacı şirketin ticari defterlerinin incelendiği dönemlerdeki faaliyet karlılık oranı dikkate alınarak lisans bedeli toplam 2.800,00 TL (17.281,14 X 0,162= 2,800,00) olarak hesap edildiğini, belirtmiştir.
Davacı vekili ıslah dilekçesinde, dava dilekçesinde 5.000,00 TL olarak talep ettikleri maddi tazminat taleplerini 100.875,70 TL arttırarak, 105.875,70 TL maddi tazminatın ve 20.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, 6769 sayılı SMK hükümleri uyarınca açılmış marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, durdurulması, ticaret unvanının sicilden terkini, maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
Markaya Tecavüz Yönünden;
6769 sayılı SMK’nın 7. Maddesine göre; Bu Kanunla sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir. Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır: a)Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması. b)Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması. c)Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması. (3)Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir: a)İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması. b)İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi. c)İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi. ç)İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması. d)İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması. e)İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması. f)İşaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması. (4)Markanın sahibine sağladığı haklar, üçüncü kişilere karşı marka tescilinin yayım tarihi itibarıyla hüküm ifade eder. Ancak marka başvurusunun Bültende yayımlanmasından sonra gerçekleşen ve marka tescilinin ilan edilmiş olması hâlinde yasaklanması söz konusu olabilecek fiiller nedeniyle başvuru sahibi, tazminat davası açmaya yetkilidir. Mahkeme, öne sürülen iddiaların geçerliliğine ilişkin olarak tescilin yayımlanmasından önce karar veremez. (5)Marka sahibi, üçüncü kişiler tarafından dürüstçe ve ticari hayatın olağan akışı içinde, markasının aşağıda belirtilen biçimlerde kullanılmasını engelleyemez: a)Gerçek kişilerin kendi ad veya adresini belirtmesi. b)Malların veya hizmetlerin türüne, kalitesine, miktarına, kullanım amacına, değerine, coğrafi kaynağına, üretim veya sunuluş zamanına ya da diğer niteliklerine ilişkin açıklamalarda bulunulması. c)Özellikle aksesuar, yedek parça veya eşdeğer parça ürünlerinde, malın ya da hizmetin kullanım amacının belirtilmesinin gerekli olduğu hâllerde kullanılması.
6769 sayılı Kanunun 29. maddesinde marka hakkına tecavüz sayılan fiiller sayılmıştır. Bunlar Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7. maddede belirtilen biçimlerde kullanmak, marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak, marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek halleridir.
Kanunun 149.maddesinde “Sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi, mahkemeden aşağıdaki taleplerde bulunabilir: a)Fiilin tecavüz olup olmadığının tespiti. b)Muhtemel tecavüzün önlenmesi. c)Tecavüz fiillerinin durdurulması. ç)Tecavüzün kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini. d)Tecavüz oluşturan veya cezayı gerektiren ürünler ile bunların üretiminde münhasıran kullanılan cihaz, makine gibi araçlara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde elkonulması. e)(d) bendi uyarınca elkonulan ürün, cihaz ve makineler üzerinde kendisine mülkiyet hakkının tanınması f)Tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınması, özellikle masraflar tecavüz edene ait olmak üzere (d)bendine göre elkonulan ürünler ile cihaz ve makine gibi araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya sınai mülkiyet haklarına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise imhası. g)Haklı bir sebebin veya menfaatinin bulunması hâlinde, masrafları karşı tarafa ait olmak üzere kesinleşmiş kararın günlük gazete veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesi veya ilgililere tebliğ edilmesi” şeklinde düzenleme bulunmaktadır. SMK m. 29/1-a atfıyla uygulanacak olan SMK m, 7/2- b’ye göre tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tesdili markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması, marka hakkına tecavüz niteliği taşıyacaktır. Yine SMK m. 7/2-c’ye göre ise tanınmış marka söz konusu olduğunda, tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması, aynı sınıfta olup olmadığına bakılmaksızın marka hakkına tecavüz fiili teşkil edecektir.
Somut olaya dönüldüğünde; davalıya ait işyeri adresinde yapılan incelemede, davalı …’e ait dükkânın üstündeki tabelanın bir yüzünde … Tic. Ltd. Şti. yazdığı, tabelanın diğer yüzünde ise … yazdığının tespit edildiği, davalının … adıyla kartvizit bastırmadıkları, … yazan kartvizitleri kullandıklarının tespit edildiği, yine dükkânın içinde yapılan incelemede üstünde … yazan bir kaşe ile üstünde … yazan irsaliyeli faturalara rastlandığı, davalının, Google arama motorunda, … ile yapılan aramalarda ikinci sırada yer alan “…” adlı sitede, “…” adı ile yer aldığı, “…” adlı sitenin haritasında “…” adı ile adresine yönlendirdiği, inceleme günü davalının adresine giderken Google Maps’te … olarak davalının adresine yönlendirme yapıldığı ve bu durumun inceleme sırasında davalı şirketin yetkililerine söylenmesinin ardından söz konusu yönlendirmenin kaldırıldığı, yine Google arama motorunda yapılan araştırmada, dördüncü sayfada yer alan “…” adlı sitede davalının ticaret unvanı olarak … Ltd. Şti. adının kullanıldığının tespit edildiği anlaşılmıştır.
…’e ait sicil bilgileri, İTO’da yapılan araştırmada şirketin ana sözleşmesinin … Ticaret Sicili Memurluğu’nda … sicil numarası ile 13/01/1995 tarihinde tescil edildiği anlaşılmıştır.
…’e ait sicil bilgileri, Ticaret Sicil Gazetesi’nde yapılan araştırmada …’in, … Ticaret Sicili Memurluğu’nda … sicil numarası ile … adresinde … Şirketi unvanı ile 28/07/2008 tarihinde tescil edildiği, şirket ortaklarının ….ve … olduğu, 29/06/2011 tarih ve 20021 sayılı ortaklar kurulu kararı ile şirket unvanının … olarak tadil edildiği, değişikliğin 05/07/2011 tarihinde tescil edildiği anlaşılmıştır.
Davalının iş yerinde yapılan incelemede tespit edildiği üzere davalı … işletme adı olarak … adını kullanmaktadır. 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun m. 29/1 (a) hükmünün, Kanunu’nun 7/3-e maddesine yaptığı atıf dolayısıyla, söz konusu kullanım marka hakkına tecavüz eylemini oluşturduğundan davacının, davalının … ibaresini işletme adı olarak kullanmasının yasaklanmasını talep etme hakkı olduğu sonucuna ulaşılmıştır. (Burada ticaret unvanı terkini talebi ile karıştırılmaması açısından davacının tescilli markasının doğrudan işletme adı olarak kullanılması yönünden değerlendirme yapıldığı hususunun belirtilmesinde fayda vardır.)
Google arama motorunda, …ile yapılan aramalarda ikinci sırada yer alan “…” adlı sitede, “…” adı ile yer aldığı, “…” adlı sitenin haritasında ise davalının ticaret unvanına aykırı olarak ve …’in unvanı ile karışıklığa neden olabilecek şekilde “…” adının kullanıldığı, dördüncü sayfada yer alan “…” adlı sitede davalının ticaret unvanı olarak …Tic. Ltd. Şti. adının kullanıldığı tespit edildiğinden 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun m. 29/1 (a) hükmünün, Kanunu’nun 7/3-ç, d maddelerine yaptığı atıf dolayısıyla, söz konusu kullanımlar marka hakkına tecavüz eylemini oluşturduğu, davacının, davalının söz konusu kullanımlarının yasaklanmasını talep etme hakkı olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Yine davalı iş yerinde yapılan incelemede, davalı şirket yetkilileri tarafından … yazan irsaliyeli faturaları kullandıkları anlaşılmıştır. Söz konusu kullanım da 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun m. 29/1 (a) hükmünün, Kanunu’nun 7/3-ç maddesine yaptığı atıf dolayısıyla, söz konusu kullanım marka hakkına tecavüz eylemini oluşturduğundan davacının, davalının … ibaresini işletme evraklarından irsaliyeli faturada kullanmasının yasaklanmasını talep etme hakkı olduğu anlaşılmıştır.
Sonuç olarak; davalının davacının tescilli markasını içeren “…” ibareli markasal kullanımlarının izahı yapılan mevzuat kapsamında markaya tecavüz teşkil ettiği, her ne kadar davalı kendi adına marka tesciline sahip olduğunu iddia etmiş ise de … nolu “…” ibareli 16. Sınıfta tescilli markanın davalı şirket adına kayıtlı olmadığı, kullanıma ilişkin herhangi bir lisans vb delilin dosyaya sunulmadığı, kaldı ki davalı kullanımlarının bahse konu tescile uygun kullanım da olmadığı, bir an için varlığı kabul olunsa dahi 6769 Sayılı SMK’nın 155.maddesi uyarınca, (Marka, patent veya tasarım hakkı sahibi, kendi hakkından daha önceki rüçhan veya başvuru tarihine sahip hak sahiplerinin açmış olduğu tecavüz davasında, sahip olduğu sınai mülkiyet hakkını savunma gerekçesi olarak ileri süremez.) … ibaresi üzerinde davacının (24 ve 40 sınıf ile matbaacılık hizmetleri bakımından) hak sahibi olduğu ve davalı kullanımlarının matbaacılık hizmetleri kapsamında değerlendirilmesi gerektiği dikkate alındığında bu savunmasının dinlenilemeyeceği sonucuna ulaşılmış, markaya tecavüzün tespiti ve önlenmesine yönelik taleplerin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Haksız Rekabet Yönünden;
6102 sayılı TTK’nın 54 vd maddeleri ise Haksız Rekabete ilişkindir. Madde 54- “(1) Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. (2) Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır. ” hükümlerine amridir. Yine TTK Madde 55- (1) Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır: a) Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve özellikle;….4. Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak,… dürüstlüğe aykırı davranmış olur. Şeklinde düzenlenmiş Madde 56 da “Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse; a) Fiilin haksız olup olmadığının tespitini, b) Haksız rekabetin men’ini, c) Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını, d) Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini, e) Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini isteyebileceği düzenlenmiş kararların ilanının talep edebileceği öngörülmüştür.
TTK hükümlerinden de anlaşılacağı üzere başkasının haklı olarak kullandığı tanıtıcı işaretlerle kullanmak veyahut iltibasa meydan verecek eylemlerde kullanmak haksız rekabet olarak nitelendirilmiştir.
Tacirin ticari hayatı ile ilgili olarak yaptığı işlerde diğer şahıslardan daha çok “özen göstermesi” gerektiği kabul edilmektedir. Tacir devamlı olarak yaptığı işlerle ilgili mevzuatı, ne yapması gerekeceğini tacir olmayan şahıslardan daha iyi bilir ve bilmek zorundadır. Tacirin bilmek zorunda olduğu şeylerin başında ticari hayatı için gerekli olan kanun hükümleri, ticari hayatın gerekleri ve teamülleri ile ticari örf ve adet gelir. Bu bağlamda, başvuru sahiplerinin tacir olması durumunda T.T.K. M.18/f.2 uyarınca “basiretli bir tacir gibi” hareket etme yükümü altında oldukları kabul edilmektedir. Fakat; bu yükümlülüğün çok katı ve sert değerlendirilmemesi her somut olayın özelliğine göre incelenmesi gerekmektedir.
Somut olaya dönüldüğünde; … ibaresinin davalı … tarafından markasal olarak haksız şekilde kullanılması nedeni ile TTK 54, 55/1-a/4 gereği haksız rekabet teşkil ettiği sonucuna ulaşılmış, haksız rekabetin tespiti ve önlenmesine yönelik taleplerin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Ticaret unvanı Yönünden;
Ticaret unvanı, tacirin ticari işletmesine ilişkin işlemleri yaparken kullandığı isimdir. Bu yönüyle ticaret unvanı taciri tanıtmaya ve onu diğer tacirlerden ayırt etmeye yarar. Ticaret unvanı, tacirin ticari işletmesine ilişkin işlemleri yaparken ve işletmeyle ilgili senet ve diğer evrakı imzalarken kullandığı addır. Buna karşılık marka, bir teşebbüsün mal veya hizmetlerini diğer teşebbüslerin mal veya hizmetlerinden ayıran işarettir. Bu ibareler niteliklerine uygun kullanıldığı müddetçe birbirlerine karşı haksız rekabet veya tecavüz teşkil etmezler.
TTK m. 50 uyarınca, tescil ve ilan edilen ticaret unvanım kullanma hakkı, münhasıran sahibine aittir. Yani tacirin, ticaret unvanı üstünde tekel hakkı vardır. Tacir, ticaret unvanı üstünde tekel hakkı sahibi olduğundan, sonraki tarihli ticaret unvanlarının, iltibas tehlikesini ortadan kaldırmak için ayırt edici eklere ticaret unvanlarında yer vermek zorundadırlar.
TTK m. 52’de ticaret unvanına tecavüz edilen kimsenin hakları düzenlenmiştir. Buna göre, ticaret unvanı kanuna aykırı olarak başkası tarafından kullanılan kimse, bunun men’ini ve haksız kullanılan ticaret unvanı tescil edilmişse kanuna uygun bir şekilde değiştirilmesini veya silinmesini ve zarar görmüşse kusur halinde bunun da tazminini isteyebilir. Ayrıca hükmün gazetede yayımlanmasını da talep edebilir.
Ticaret unvanı ve marka arasında bir öncelik ilişkisi yoktur. Ticaret unvanı tacirleri birbirinden, marka ise işletmelerin mal veya hizmetlerini diğer işletmelerin mal veya hizmetlerinden ayırt etmeye yarar. Ancak marka sahibi, ticaret unvanı kendisine ait markadan sonra tescil edilmişse ve kullanımı iltibasa neden olmakta ise ticaret unvanının terkinini talep edebilir.
Görüldüğü üzere ticaret unvanı ile markanın kullanım alanları farklıdır. Bu durumda, ilk tescil edilme durumunda bunların bir diğerine karşı tercih edilebilir hakları söz konusu olur. Belirtildiği üzere, marka önce tescil edilmişse, ticaret unvanının terkinini marka hakkı sahibi talep edebilecektir. Yargıtay’ın yerleşik kararlarına göre marka hakkına dayalı olarak ticaret unvanının terkininin talep edilebilmesi için TTK m. 55/4 hükmü kapsamında iltibas olgusunun da gerçekleşmesi gerektiğini belirtilmektedir. Bu durumda ticaret unvanı koruması bakımından … hak sahibidir.
Somut olaya dönüldüğünde; davacı davalının daha önce ticari unvan benzerliği nedeniyle haksız rekabete mahal vermemesi için davacı tarafından uyarıldığı ve bunun üzerine davalının ticaret unvanını 2011 yılında … olarak değiştirdiği ifade edilmiştir. …’in daha önce davalıyla iletişime geçip davalının ticaret unvanını değiştirmesini sağlaması ve bu değişiklikten sonra (2011’den beri) uzun süre sessiz kalması, davacının davalının “…Tic. Ltd. Şti.” olan ticaret unvanını kabul ettiği ve kullanımına rıza gösterdiği sonucuna ulaşılmıtır. Esas itibarı ile taraflar arasındaki uyuşmazlık … ifadesinin kullanımından ziyade …’in haksız şekilde davacının … marka tescilini kullanmasından kaynaklanmaktadır. Sonuç olarak davacının davalının ticaret unvanından … ibaresinin terkini talebinin davacının uzun süre sessiz kaldığına yönelik ikrarı ve alınan raporda da tespit olunduğu üzere MK. m.2 uyarınca dürüstlük kuralına aykırılık teşkil edeceği kanaatiyle bu yöndeki talebin reddine karar vermek gerekmiştir.
Tazminat Talepleri Yönünden;
Yine kanunun “Tazminat” başlıklı 150. maddesinde de ” Sınai mülkiyet hakkına tecavüz sayılan fiilleri işleyen kişiler, hak sahibinin zararını tazmin etmekle yükümlüdür. (2) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edilmesi durumunda, hakka konu ürün veya hizmetlerin, tecavüz eden tarafından kötü şekilde kullanılması veya üretilmesi, bu şekilde üretilen ürünlerin temin edilmesi yahut uygun olmayan bir tarzda piyasaya sürülmesi sonucunda sınai mülkiyet hakkının itibarı zarara uğrarsa, bu nedenle ayrıca tazminat istenebilir. (3) Hak sahibi, sınai mülkiyet hakkının ihlali iddiasına dayalı tazminat davası açmadan önce, delillerin tespiti ya da açılmış tazminat davasında uğramış olduğu zarar miktarının belirlenebilmesi için, sınai mülkiyet hakkının kullanılması ile ilgili belgelerin, tazminat yükümlüsü tarafından mahkemeye sunulması konusunda karar verilmesini mahkemeden talep edebilir.” düzenlemesi bulunmaktadır.
Marka sahibi kanunun 151.maddesi gereğince yoksun kalınan kazancını talep edebilir. Hak sahibinin uğradığı zarar, fiili kaybı ve yoksun kalınan kazancı kapsar. Yoksun kalınan kazanç, zarar gören hak sahibinin seçimine bağlı olarak, aşağıdaki değerlendirme usullerinden biri ile hesaplanır: a) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, hak sahibinin elde edebileceği muhtemel gelir. b) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin elde ettiği net kazanç. c) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin bu hakkı bir lisans sözleşmesi ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması hâlinde ödemesi gereken lisans bedeli. (3) Yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında, özellikle sınai mülkiyet hakkının ekonomik önemi veya tecavüz sırasında sınai mülkiyet hakkına ilişkin lisansların sayısı, süresi ve çeşidi, ihlalin nitelik ve boyutu gibi etkenler göz önünde tutulur. (4) Yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında 2. Fıkranın (a) ve (b) bentlerinde belirtilen değerlendirme usullerinden birinin seçilmiş olması halinde, mahkeme ürüne ilişkin talebin oluşmasında sınai mülkiyet hakkının belirleyici etken olduğu kanaatine varırsa kazancın hesaplanmasında hakkaniyete uygun bir payın daha eklenmesine karar verir.
Davacı taraf tazminat talebini 151/2-c bendine dayandırmıştır.
… Ticaret Odası cevabi yazısında; “söz konusu markaya ilişkin firmalar arasında lisans sözleşmesi yapılmış olması durumunda sözleşmede belirtilen şartların geçerli olacağı, sözleşmenin olmaması durumunda ise, davaya konu olan markanın cirosunun %15’i oranında rakamın emsal lisans bedeli olarak tespit edilebileceği yönünde görüş oluşturulmuştur.” denilmiştir.
Dava dosyasında, davacı tarafından sunulmuş lisans bedeline emsal olabilecek bir lisans sözleşmesi örneği bulunmamaktadır.
Davacı şirketin ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu, incelenen dönemde faaliyet karlarının net satışlarına oranı toplamda 0,018 olarak hesap edilmiştir. Davacı şirkette baskılı etiketler, laser etiketleri, tekstil etiketleri, bilgisayar etiketleri ürünlerinin üretildiği, fatura içeriğinde miktar olarak; rulo ve adet birimlerinin yer aldığı görülmüştür. Yine davalı şirketin defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu, davalı şirkette karton etiketler üretildiği görülmüş olup, satış faturaları içeriğinde ürün cinsi olarak “…, …, Adet” vb. açıklamaların yer aldığı tespit olunmuştur. Davalı şirketin ticari defterlerinin incelendiği dönemlerdeki net satış tutarları üzerinden, İTO tarafından gönderilen cevabi yazıda, “markanın cirosunun %15’i oranın lisans bedelinin emsal alınabileceği” görüşü dikkate alındığında, ticari defterlerin incelendiği dönemler için lisans bedeli toplam 105.875,70 TL olarak hesap edilmiştir. Davacı şirketin ticari defterlerinin incelendiği dönemlerdeki faaliyet karlılık oranı üzerinden lisans bedeli toplam 17.281,15 TL olarak hesap edilmiştir.
Davalı taraf, ticari defter incelemesi esnasında; kendilerinin tekstilde kullanılan sallanır şekilde duran karton etiketler ürettiklerini, davacı tarafın makinelerinin kendilerinin ürettiği sallanır şekilde duran karton etiketleri üretemediğini, dolayısıyla kendilerinin ürettiği sallanır şekilde duran karton etiketlerin davacı tarafın markasına tecavüz oluşturmayacağını iddia etmiştir.
Davalı şirketin makine parkuruna ait olmayan işlerin satış tutarı, satışların 0,162 oranında (Ticari Mallar Maliyeti / Satışların Maliyeti 128.036,16 / 788.778,68 = 0,162) olabileceği hesap edilmiştir. Davalı şirketin %83,80 (100,00 -16,20= 83,80) oranında satılan ürünleri kendisi ürettiği hesap edilmiştir.
Bu üretimlerinin davacı şirket markasına tecavüz oluşturmayacağı iddiası dikkate alındığında; İTO tarafından bildirilen lisans oranına göre ticari defterlerin incelendiği dönemleri için lisans bedeli toplam 17.152,00 TL (105.875,69 x 0,162= 17.152,00) olarak hesap edildiğini, davacı şirketin ticari defterlerinin incelendiği dönemlerdeki faaliyet karlılık oranı dikkate alınarak lisans bedeli toplam 2.800,00 TL (17.281,14 X 0,162= 2,800,00) olarak hesap edildiği anlaşılmaktadır.
Şu hale göre davacının davalının markaya tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden ve yukarıda izahı yapılan eylemlerinden kaynaklı olarak net bir zarar tespitinin mümkün olmadığı, İTO tarafından bildirilen emsal oran ile davacının kar marjlarının uyumlu olmadığı, aynı ciroyu davacının yapması halinde elde edecek olduğu kazanç ile emsal üzerinden hesaplama arasında ciddi bir fark oluştuğu, bu noktada davacının kar marjının gerçek olmadığı gibi %15 üzerinden lisans hesaplamanın da hakkaniyetli olmayacağı kanaatiyle TBK 50 vd gereği dosya kapsamı sunulan deliller hak ve nesafet gözetilerek takdiren 5.000 TL maddi tazminatın yerinde olduğuna kanaati getirilmiş bu miktar üzerinden davanın kısmen kabule karar vermek gerekmiştir.
Yine manevi tazminat yönünden gerek markaya tecavüz gerekse haksız rekabet yönünden izahı yapılan mevzuat kapsamında manevi tazminatın şartlarının oluştuğu, her ne kadar davacı markaya tecavüz ve haksız rekabet yönünden ayrı ayrı 10.000 ‘er TL manevi tazminat talep etmiş ve markaya tecavüz ve haksız rekabet tespit edilmiş ise de davalının eyleminin tek bir manevi tazminatı gerektirdiği, ayrı ayrı tazminat hükmolunamayacağı dikkate alınarak takdiren 5.000 TL manevi tazminat üzerinden davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Tüm dosya kapsamı sunulan bilirkişi raporları bir arada değerlendirildiğinde; her ne kadar davalı yetki itirazında bulunmuş ise de davanın marka tecavüzü ve haksız rekabete dayalı olduğu ve davaya konu eylemlerin bir kısmının internet üzerinden gerçekleştiği dikkate alındığında SMK 156/(3) (Sınai mülkiyet hakkı sahibi tarafından, üçüncü kişiler aleyhine açılacak hukuk davalarında yetkili mahkeme, davacının yerleşim yeri veya hukuka aykırı fiilin gerçekleştiği yahut bu fiilin etkilerinin görüldüğü yer mahkemesidir.) maddesi de dikkate alındığında yetki itirazının yerinde olmadığı, tecavüz süresinde zamanaşımın işlemeyeceği dikkate alındığında bu yöndeki itirazının da yerinde olmadığı, davalı kullanımlarının herhangi bir hak sahipliğine dayalı olmadığı anlaşılmakla davalının davacının tescilli “…” ibaresini içerir markasal kullanımlarının markaya tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, davalının “…” ibaresini içerir davacının tescilli markasına tecavüz niteliğindeki her türlü markasal kullanımlarının durdurulmasına, önlenmesine, davalının ticaret ünvanının sicilden terkini talebinin reddine, maddi ve manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile hükmün ilanına yönelik aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, davalının davacının tescilli “…” ibaresini içerir markalarına yönelik kullanımlarının markaya tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin TESPİTİNE, davalının “…” ibaresini içerir davacının tescilli markasına tecavüz niteliğindeki her türlü markasal kullanımlarının DURDURULMASINA, ÖNLENMESİNE,
-Davalının ticaret ünvanının sicilden terkini talebinin REDDİNE,
2-Davacının maddi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile, takdiren 5.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
3-Davacının manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile, takdiren 5.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
4-Hüküm özetinin karar kesinleştiğinde masrafı davalıya ait olmak üzere traji en yüksek üç gazeteden birinde bir defaya mahsus olmak üzere ilanına,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca peşin yatırılan 31,40 TL ve 2.150,00 TL ıslah harcından 683,10 TL karar harcının düşülmesine, kalanı 1.498,30 TL’nin karar kesinleştikten sonra talep halinde davacıya iadesine,
6-a)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen tecavüz / haksız rekabet talebine ilişkin 4.910,00 TL davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
b)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen maddi tazminat talebi üzerinden hesaplanan 4.910,00 TL davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
c)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen manevi tazminat talebi üzerinden hesaplanan 4.910,00 TL davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
7-a)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13/3 uyarınca ret edilen maddi tazminat talebi üzerinden hesaplanan 4.910,00 TL davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
b)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 10/2 uyarınca ret edilen manevi tazminat talebi üzerinden hesaplanan 4.910,00 TL davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
c)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ret edilen diğer talepler yönünden (ticari unvanının sicilden terkini talebine ilişkin) 4.910,00 TL davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
8-Davacı tarafından yapılan: 1.300,00 TL bilirkişi ücreti, 195,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 1.495,00 TL’nin -ret ve kabule göre takdiren hesaplanan- 1.000 TL’si ve 714,50 TL harç (bakiye karar+başvuru) olmak üzere toplam 1.714,50 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Davalı tarafından yapılan, 50,00 TL posta giderinin -ret ve kabule göre hesaplanan- 16,55 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kalan giderin davalı üzerinde bırakılmasına,
10-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 06/02/2020

Katip …
¸

Hakim …
¸

Bu belge 5070 sayılı elektronik imza kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır