Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/466 E. 2019/443 K. 05.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/466
KARAR NO : 2019/443

DAVA : FSEK-Hak İhlalinin Tespiti, Maddi Tazminat
DAVA TARİHİ : 22/03/2017
KARAR TARİHİ : 05/11/2019

Mahkememizde görülmekte bulunan FSEK-Hak İhlalinin Tespiti, Maddi Tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle, davalının yapımını gerçekleştirdiği, … ekranlarında yayınlanan ve 2014 senesinden beri 4 sezondur devam eden … isimli dizide tüm mali hakları ve fonogram hakları müvekkili şirkete ait olan …’in “…” isimli eserinin müvekkilinin bilgisi ve onayı olmaksızın ve muvafakat alınmadan kullanıldığının tespit edildiğini, bunun üzerine davalı ile irtibata geçilerek bahse konu eserin tüm haklarının kendilerine ait olduğunu, eserin yapımda kullanılmasına muvafakat etmediklerini bildirdikleri halde, davalı şirketçe bahse konu eserin 62,75 ve 116. bölümlerde izinsiz bir şekilde kullanıldığını, uyarı ve taleplerin dikkate alınmadığını, hiçbir bedel ödenmediğini, … 22.Noterliğinin … tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi keşide edilerek, bölüm başı 8.000 TL’den toplamda 32.000 TL’nin ödenmesi, aksi takdirde FSEK 68’e dayalı dava açacaklarının bildirilmiş olmasına rağmen davalı tarafça hiçbir ödemenin yapılmadığını, mahkemece de malum olduğu üzere bahse konu eserin …’in en beğenilen eserlerinden biri olduğunu, seneler geçmesine rağmen kullanıldığını ve sevilen bir eser olduğunu, anılan eserin tüm mali haklarının … tarafından 1998 senesinde …Tic. Ltd. Şti’ne verildiğini, bu şirketin de 07/07/2016 senesinde bu haklarını müvekkiline devrettiğini, bir eserin kullanım ücret belirlenirken gerek eserin dinleyici kitlesi, gerekse yapımın izlenirliği gibi hususların dikkate alındığını, davalının yapımcılığını üstlendiği … isimli dizinin Türkiye’de en çok izlenen kanallardan biri olan …’de 4 sezondur devam ettiğini, toplumun beğenisi ve izlenme oranı doğrultusunda süreklilik arzeden bu tarz yapımlarda kullanılan eserlerde, emsal ücretin bölüm başı 5.000 TL ile 10.000 TL arasında değişiklik gösterdiğini, FSEK 68.maddesi gereği rayiç bedelin 3 katını talep etme haklarının bulunduğunu, tüm iyiniyetli çabalarına rağmen sonuç alınamadığını belirtmiş, davalı tarafın haksız ve izinsiz kullanımının tespiti ile emsal ücret araştırması ve bilirkişi raporu neticesinde belirlenecek olan bedelin FSEK 68.maddesi gereği üç katı talebinde tazminat ödenmesine karar verilerek, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili dosyaya sunmuş olduğu cevap dilekçesinde, müvekkilinin … isimli dizinin yapımcısı olduğunu, ilgili eserin hak sahipliği yönünden kendisinden beklenen eser sahipleri araştırmasının titizlikle gerçekleştirildiğini ve eser sahipleri ile iletişime geçildiğini, bu kapsamda eseri icra eden …’in eserin ekonomik yönünü tamamladığını beyan ederek, ücret istemeksizin kullanımına muvafakat verdiğini, eserin söz yazarı ve bestecisinin ise 5.000 TL ücret karşılığında üç bölüm ve tanıtımlarda kullanılmasına muvafakat verdiğini, eserin yapımcısı olarak …’in kayıtlarda görülmüş olmasına rağmen firmanın kapanmış olması sebebi ile iletişime geçilemediğini, meslek birliklerinden yapılan araştırma sonucunda eser üzerindeki hakları devralan bağlantılı hak sahibinin tespit edilemediğini, araştırma yükümlülüklerini layıkıyla yerine getirdiklerini, davacının davada aktif husumetinin bulunmadığını, davacının sunmuş olduğu devir şerhi içeren eser işletme belgesinin söz yazarı ve besteciden hakları usulünce devraldığı manasına gelmediğini, davacının dava açmakta herhangi bir menfaatinin bulunmadığını, ortada kötü niyetli bir kullanımın söz konusu olmadığını, eser sahiplerine gerekli ödemelerin yapıldığını, davacının usulünce devir olgusunu ispatlayamadığını, eser kayıt tescil belgesinde dava dışı münfesih …’in hak sahibi olarak görüldüğünü, ilgili şirketin TMSF’ye devrolunmasını takiben kataloğunun şirket tarafından devralındığını ancak bunun eser sahiplerinin yapımcıya plak ve albüm çıkarmak için mali hak devrinde bulunduğuna karine teşkil edebileceğini, eserin sinematografik eserlerde gösterilerek tanıtılmasına rıza gösterdiğine dair eser sahipleri tarafından …’e herhangi bir hak devrinde bulunulmadığını, davacının delilleri arasında böyle bir belgenin yer almadığını, davacının elektronik postalar yoluyla bölüm başı 10.000 TL bedel talep ettiğini, eserin izinsiz kullanıldığının kabul manasına gelmemekle birlikte eser sahiplerine ödenen bedelin davacıya da ödenmesi teklif olunmuş olmasına rağmen, davacının 60.000 TL gibi bir bedel talebi ile piyasanın çok üzerinde ücretler talep ederek anlaşmaya yanaşmadığını, dava dilekçesinde gösterilen ücretin ikili görüşmelerde istenilen bedelin çok üzerinde olduğunu, rayicin üzerinde olsa dahi 8.000 TL teklif olunmuş olmasına rağmen bu meblağında kabul edilmediğini, fahiş bedeller talep edilmesinin kötü niyetli olduğunu, eserin ekonomik ömrünü tamamladığını, müvekkilinin kullanımının kötü niyetli olmadığını, davacının ilk fonogram yapımcısı olmadığını, talebin Milletlerarası mevzuat ve 5846 sayılı yasa değişikliği taslağına aykırı olduğunu, Uluslararası mevzuatta tesadüf kullanım olgusunun kötüniyetli kullanım olmayarak, istisna hükmüne indirgendiğini, yasa değişiklik tasladığında da bunun öngörüldüğünü, bahse konu taslağın yasalaşmasının beklenmesinin gerektiğini, emsal araştırması için müzekkere yazılması talebinin yanlı değerlendirmeler içereceğinden reddinin gerektiğini belirtmiş, davanın reddine karar verilerek yargılama giderlerinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde özetle, cevap dilekçesinde yer alan hususların hiçbir hukuki dayanağının bulunmadığını, müvekkilinin dava ehliyetinin olduğunu, eserin tüm mali haklarının 1998 senesinde …’ten 07/07/2006 tarihinde devralındığını, dolayısı ile tekrardan eser sahiplerinden izin alınmasına gerek olmadığını, eser sahibi, söz yazarı ve bestecisinin mali hak devir beyanı imzalaması gibi bir zaruretin bulunmadığını, devir şerhi taşıyan müzik eseri işletme belgesinin dosyaya sunulduğunu, dava açmakta hukuki yararlarının izahtan vareste olduğunu, izinsiz kullanımın ve mali haklara tecavüzün söz konusu olduğunu, davalının ödemeye ilişkin beyanları dahi davanın haklılığını ortaya koyduğunu, davalı tarafça açık ikrarda bulunulduğunu, yine mali hakları kendilerine ait olan “…” isimli başka bir eserin kullanılmak istendiğini ve davalı şirketten bu hususta kendilerine mail gönderildiğini, davalı tarafça uğranılan zararın bilindiğini, dava sonrası muvafakat verilmesi sebebiyle başkaca bir eserin yayınlanmadığını, davalı tarafça …’ten alınan muvafakatnamenin taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, zira mali hakların kendilerine ait olması sebebiyle bu muvafakatnamenin geçersiz olduğunu, eserin bestecisinin beyan ve tanıklığının geçersiz olduğunu belirtmiş, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı dosyaya sunmuş olduğu ikinci cevap dilekçesinde özetle, davacının cevaba cevap dilekçesinde hiçbir hususa cevap vermediği ve cevap dilekçesinde belirtmiş oldukları hususlarda bilgi ve belge sunmadığını, davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını, bağlantılı hak sahibi olmadığını, eser işletme belgesinin bu noktada ispata yeterli olmadığını, fonogram yapımcılarına verilen mali hak devir beyanlarının albümle sınırlı olduğunu, her türlü ticari tedarik için verilip verilmediğinin bu belgelerden anlaşılamayacağını, davacının dava açmakta menfaatinin bulunmadığını, uzlaşma teklifinin davayı kabul manasına gelmediğini, bağlantılı hak sahiplerinin eser sahiplerinden bağışık ve bağımsız değil ancak ve sadece bağlantılı hak kullanabileceklerini, davacının talebinin Uluslararası mevzuata ve 5846 sayılı yasada öngörülen değişiklik taslağına aykırı olduğunu, davacının bağlantılı hak sahibi olarak ilgili meslek birliklerine üyeliğinin bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiğini, rayiç hesabında eserin alenileştiği tarih ve kullanım için ödenen bedellerin eserin piyasaya çıkış tarihi de dikkate alınarak belirlenmesi gerektiğini belirtmiş, davanın reddini talep etmiştir.
Dava, 5846 sayılı FSEK hükümleri uyarınca açılmış izinsiz kullanımdan kaynaklanan FSEK 68 ‘e dayalı tazminat talebine ilişkindir.
Rayiç araştırması yönünden değişik firmalara yazılan müzekkerelere cevap verildiği, davaya konu eser yönünden emsal ücretlerin bildirildiği anlaşılmıştır.
Tarafların bildirmiş oldukları deliller toplanmış, … 3. Asliye Hukuk Mahkemesi vasıtası ile dinlenen davalı tanığı … mahkeme huzurundaki yeminli beyanlarında özetle, kendisinin “…” şarkısının söz yazarı ve bestecisi olduğu, davalı …’in kendisinden “…” televizyon dizisi için bu şarkıyı kullanmak istediklerini, ödemeyi yaptıklarını, kendisinin de muvafakat verdiğini, …’in söylediği albümün yapımını …’in üstlendiğini, kendisinin …’e …’in yorumladığı eseri için onay verdiğini, … kapanınca …’a haklarını devrettiğini, kendisinin…’e eseri için onay verdiğini, … şirketi için herhangi bir onayının bulunmadığını beyan ettiği anlaşılmıştır.
Dosyadaki bilgi ve belgelerin değerlendirilmesi yönünden dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, 21/06/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle, davaya konu …. isimli şarkının melodi ile yarattığı ahenk, sıra, bağlılık ve ritim yönünden hususiyet arzeden FSEK 3.madde anlamında müzik eseri olduğu, …. isimli müzik eserinin eser sahibinin …, icracı sanatçısının … olduğu Kültür Bakanlığı’nın eser işletme belgeleri incelendiğinde, ayrıca … tarih …sayılı yazıya istinaden TMSF tarafından hacizli …’in … Tic. Ltd. Şti’ne devredilmesi ile davacının bu albüm üzerindeki haklarını devraldığını, albümdeki bir eserin albümde icra edilmiş şeklinin aynısının kullanılmasını engelleme hakkına haiz olacağını, bir fonogramda başka bir deyişle albümde yer alan bir eserin, albümde icra edilmiş aynı halinin hak sahibinden izin alınmaksızın dizi filminde bir kısmının kullanılmasının takdiri mahkemeye ait olmak üzere FSEK 80/B hükmünü ihlal sayılacağı, davaya konu kullanım için, kullanım süresi ve kullanım sayısı, mecrası, eserin türü tanınırlığı, dizinin izlenirliğine yaptığı etki ve sektörel değerlendirmeler çerçevesinde kullanım başına 1.000 TL olabileceği, üç bölümde yayınlanması nedeniyle 3.000 TL telif bedeli öngörülebileceği ve FSEK 68.maddesi çerçevesinde bu bedelin üç katını talep hakkının söz konusu olabileceği yönünde kanaat bildirildiği anlaşılmıştır.
Davacı vekili rapora yönelik beyanlarında, tespit edilen rayicin dosya içerisine gönderilen emsallerin ve piyasanın çok altında olduğunu, tekrardan emsal araştırması yapılarak ek rapor alınmasını talep etmiş, davalı vekili ise; raporun hata ve çelişkiler içerdiğini, gerekli muvafakatlerin alındığını, eser üzerindeki tek yetkili ve hak sahibinin yapımcı olarak gösterilmesinin fahiş bir hata olduğunu, usulüne uygun devrin bulunmadığını, müvekkilinin yapımını yürüttüğü dizinin yayıncı kanal tarafından televizyonda yayınlandığını ve bu yayınlar için maktu telif bedellerinin meslek birliklerine yayıncı kanal tarafından ödendiğini, eserin yayınlanma tarihinin dikkate alınmadığı, ayrıca eserin ekonomik değerini tamamladığı hususunun gözönünde bulundurulmadığını belirterek yeni bir rapor alınmasını talep etmiş, itirazların mahkememizce değerlendirilebilecek nitelikte olduğu tekrardan rapor alınmasını gerektirir bir durum bulunmadığı dikkate alınarak tarafların ek inceleme talepleri reddolunmuştur.
Yargıtay kararlarına göre, FSEK kapsamındaki uyuşmazlıkta dava konusu fikri ürünün “eser” niteliği taşıyıp taşımadığı resen araştırılmalıdır. FSEK’in 1/B maddesinde öngörülen tanım dikkate alındığında bir fikir ve sanat ürününün eser olarak nitelendirilebilmesi için iki unsuru haiz olması gerekir. Bunlardan ilki, fikir ve sanat ürününün “sahibinin hususiyetini taşıması”, ikincisi ise “kanunda sayılan eser kategorilerinden birine dahil olması”dır. Doktrinde, bu unsurlardan ilkine “sübjektif unsur” veya “esasa ilişkin şart”, ikincisine ise “objektif unsur” veya “şekle ilişkin şart” denilmektedir. Sübjektif unsur gereğince, bir fikir ve sanat ürününün eser olarak kabul edilebilmesi için, bu ürünün onu meydana getiren kişinin “hususiyetini” taşıması gerekmektedir. Başka bir deyişle eser onu yaratan zihnin bireyselliğini gösteren özellikler taşımalıdır. Objektif unsur gereğince, bir fikir ve sanat ürününün hukuk alanında korunmayı hak edebilmesi için, sahibinin hususiyet arz eden fikri çabasının somut neticesi olması gerekir. Başka bir deyişle bu fikri çaba gözle görülebilir, elle tutulabilir, kulakla duyulabilir, kısaca algılanabilir olmalıdır. Fikir ve düşünceler, ancak bir şekle büründüğünde yani eser formunda açıklığında fikri hukuk kapsamına girer. Diğer taraftan eserde algılanabilir olma dışında düşüncenin açıklanış formatı da önemlidir. Yani fikir ve sanat ürününün FSEK’te öngörülmüş olan düşünceyi ifade formatlarından birine dahil olması gerekir. FSEK’te eser formatları olarak; ilim ve edebiyat eserleri, musiki eserleri, güzel sanat eserleri, sinema eserleri ve bağlı eser olarak kabul edilen işlenme eserler gösterilmiştir. Dolayısıyla bir fikir ve sanat ürününü bu formalardan birine sokmak mümkün değilse, onu kanuna göre eser saymak ve korumak da mümkün olmayacaktır.
Dava konusu uyuşmazlıktaki … isimli şarkının eser vasfını haiz olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir. Musiki eserleri FSEK’in 3.maddesinde; “her nevi sözlü ve sözsüz besteler” olarak tanımlanmıştır. Musiki eserleri, bir muhtevayı seslerle ifade eden, kulak vasıtasıyla istifade edilebilecek sanat eserleridir. Musiki eserlerinde ifade aracı sestir. Seslerin bir müzik aletinden, elektronik araçlardan veya insan gırtlağından çıkması, seslerin güzel ya da çirkin olması, eserin musiki eser olmasını engellemez. Diğer taraftan seslerin eser niteliğinde olması için notalarla yahut manyetik bant veya plakla tespit edilmesine de gerek yoktur. Ancak tespit, eser olabilme ve korunma açısnıdan şart olmamakla beraber, eserin kalıcılığının sağlanması ve tekrar edilebilirlik açısından önemlidir. Ayrıca müzik parçasının melodi ve harmoniye sahip olup olmaması da önem taşımaz, … müzik eserleri de himaye görür. Davaya konu “…” isimli şarkının melodi ile yarattığı ahenk, sıra bağlılık ve ritim yönüyle hususiyet arz eden FSEK 3.maddesi anlamında müzik eseri oldukları anlaşılmıştır.
Yargıtay kararlarında FSEK kapsamındaki uyuşmazlıklarda, “eser sahipliği” ya da hak sahipliği sıfatının da resen gözetilmesi gereğine işaret edilmektedir. Dolayısıyla davada, uyuşmazlık konusu fikri ürünlere ilişkin “eser sahipliği” ya da hak sahipliği sıfatının resen irdelenmesi gerekmektedir. Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda eser sahipliği veya hak sahipliği ile ilgili çeşitli karinelere yer verilmiştir.
FSEK m. 11 hükmü; “Yayımlanmış eser nüshalarında veya bir güzel sanat eserinin aslında, o eserin sahibi olarak adını veya bunun yerine tanınmış müstear adını kullanan kimse, aksi sabit oluncaya kadar o eserin sahibi sayılır. Umumi yerlerde veya radyo-televizyon aracılığı ile verilen konferans ve temsillerde, mutat şekilde eser sahibi olarak tanıtılan kimse o eserin sahibi sayılır; meğer ki, birinci fıkradaki karine yoluyla diğer bir kimse eser sahibi sayılsın.” şeklinde düzenlenmiştir.
FSEK m.12 hükmü; “Yayımlanmış olan bir eserin sahibi 11.maddeye göre belli olmadıkça, yayımlayan ve o da belli değilse çoğaltan, eser sahibine ait hak ve salahiyetleri kendi namına kullanablir. Bu salahiyetler, 11.maddenin ikinci fıkrasındaki karine ile eser sahibi belli olmadığı hallerde konferansı verene veya temsili icra ettirene aittir. Bu maddeye göre sahaliyetli kimselerle asıl hak sahipleri arasındaki münasebetlere, aksi kararlaştırılmamışsa, adi vekalet hükümleri uygulanır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Ayrıca FSEK m.13/son bendi; “Filmlerin ilk tespitini gerçeklestiren film yapımcıları ile seslerin ilk tespitini gerçeklestiren fonogram yapımcıları, hak ihdas etmek amacı tasımaksızın, sahip oldukları hakların ihlâl edilmemesi, hak sahipliklerinin belirlenmesinde ispat kolaylıgı saglanması ve malî haklara iliskin yararlanma yetkilerinin takip edilmesi maksadıyla, sinema ve müzik eserlerini içeren yapımlarının kayıt ve tescilini yaptırırlar. Aynı maksatla, eser sahiplerinin talebi üzerine, bu Kanun kapsamında korunan tüm eserlerin kayıt ve tescili yapılabilir, malî haklara iliskin yararlanma yetkileri de kayıt altına alınabilir. Beyana müstenit yapılan bu islemlerden Bakanlık sorumlu tutulamaz. Ancak, kayıt ve tescil islemlerine esas teskil edecek islemlerde, mevcut olmadıgını bildigi veya bilmesi icap ettigi veya kendisine ait olmayan malî ve manevî haklara iliskin yanlıs beyanda bulunanlar, bu Kanunda öngörülen hukukî ve cezaî müeyyidelere tâbidirler. Bu Kanun kapsamında yapılan tüm kayıt ve tescil islemlerine iliskin ücretler Bakanlık tarafından belirlenir. Kayıt ve tescilin usul ve esasları, ücretlerinin belirlenmesi ile diger hususlar Bakanlıkça çıkarılacak bir yönetmelikle belirlenir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Dosyada mübrez bilgi ve belgelerden davaya konu “…” isimli müzik eserinin söz yazarı ve bestecisi …, icracı sanatçısının ise FSEK 11’deki karine çerçevesinde … olduğu anlaşılmaktadır.   
Bilindiği üzere fonogram yapımcısı, icracı sanatçının izniyle yapılmış bir kaydın doğrudan doğruya ya da dolaylı olarak çoğaltılması, kiralanması, telli-telsiz her türlü araçla yayınlanması ya da kişiye açık yerlerde temsil suretiyle o kayıttan faydalanma hakkına sahip olan kimselerle, bir işareti, resmi veya sesi, bunları nakle yarayan biralet üzerine tespit eden veya ticari amaçlarla haklı olarak çoğaltan ya da yayan kimsedir. Fonogram yapımcısının hakları icraya ve bazen de eser sahibinin iznine bağlı, sınırlı, ancak aslen iktisap olunan haklardır. Yine bu haklar hukuki niteliği itibariyle eserin veya icranın korunması mahiyetinde olmayıp, eser veya icranın tespiti yapılan vasıtalar ile bunları imal eden şahsın menfaatlerinin korunması mahiyetindedir. Söz konusu bağlantılı haklar, eser sahibinin haklarını ne değiştirebilir, ne sınırlayabilir ne de ortadan kaldırabilirler. Bu sebeple, FSEK’in hem 1/B maddesinin (j) ve (k) bentleri, hem de 80.maddesi “eser sahibinin manevi ve maddi haklarına zarar vermemek kaydıyla bağlantılı hakların var olduklarını” belirtmiştir.
FSEK m.80/B’ye göre, bir icra ürünü olan veya sair sesleri ilk defa tespit eden fonogram yapımcıları, eser sahibinden ve icracı sanatçıdan mali hakları kullanma yetkisini devraldıktan sonra, eser sahibinin ve icracı sanatçının izni ile yapılan tispitin, doğrudan veya dolaylı olarak çoğaltılması, dağıtılması, satılması, kiralanması ve kamuya ödünç verilmesi hususlarnıda izin verme veya yasaklanma haklarını münhasıran haizdir. Bu çerçevede fonogram yapımcısının hakları: I-Tespitin doğrudan veya dolaylı olarak çoğaltılması, II-Tespitin her türlü yöntemle satılması ve dağıtılması, III-Tespitin kiralanması ve kamuya ödünç verilmesi, IV-Tespitin işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan vasıtalarla umuma iletimi ve yeniden iletimi (Radyo-televizyon aracılığıyla yayın), V-Yurt içinde henüz satışa çıkmamış veya başka yollarla dağıtılmamış tespitlerin aslının veya kopyalarının satış ve diğer yollarla dağıtılması, VI-Tespitin telli veya telsiz araçlarla veya diğer yöntemlerle umuma iletilmesi, VII-Tespitin internet ortamında umuma iletilmesi, şeklindedir.
Fonogramda başka bir deyişle albümde yer alan bir eserin albümde icra edilmiş aynı halinin hak sahibinden izin alınmaksızın dizi filmde dizi filmde bir kısmının kullanılmasının bilirkişi raporunda da tespit olunduğu üzere FSEK 80/B hükmünün ihlali sayılacağı kanaatine varılmıştır.
Maddi Tazminat Yönünden Değerlendirme
Davacı taraf maddi tazminat talebini FSEK 68’e dayandırmıştır. FSEK m.68/1 hükmü; “Eseri, icrayı, fonogramı veya yapımları hak sahiplerinden bu Kanun’a uygun yazılı izni almadan, işleyen, çoğaltan, çoğaltılmış nüshaları yayan, temsil eden veya her türlü işaret, ses veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletenlerden, izni alınmamış hak sahipleri sözleşme yapılmış olması halinde isteyebileceği bedelin veya bu Kanun hükümleri uyarınca tespit edilecek rayiç bedelin en çok üç kat fazlasını isteyebilir” şeklinde düzenlenmiştir.
FSEK m.68 kapsamında bu taleplerin ileri sürülebilmesi için, mütecavizin kusurunun olması ya da zararın gerçekleşmiş bulunması şart değildir. Yine Yargıtay’a göre; “…eser sahibinin mali hakları korunurken sadece bu tecavüzün haksız fiil olduğu varsayımından hareket edilmeyecektir. Somut olayın özelliğine göre varsayımsal sözleşme bedeli tayin edilirken eser sahibinin bilimsel/sanatsal yeteneği, üretim kapasitesi gibi sübjektif nitelikleri, eserin beğeni ölçüsü, sayfa sayısı, estetik görünümü, nitelik ve niceliği, ihlal edilen mali hakkın türü, coğrafi kapsamı, ihlal süresi, ihlalin yapıldığı vasıta, bunun geniş halk kitlesine ulaşımı gibi objektif kriterler dikkate alınarak eser sahibi izinsiz yayın yapanla sözleşme yapması halinde, bu sözleşme uyarınca isteyebileceği bedel, bunun faizi 68.madde uyarınca açılacak davada dikkate alınacaktır…”. Ayrıca rayiç bedelin tespitine ilişkin taraflar arasında daha önceden yapılmış bir sözleşme, teklif var ise, başka bir deyişle rayiç bedel somuta indirgenmiş ise, rayiç bedelin tespiti taraflar arasındaki sözleşme, teklif vs.ile tespit edilecektir.
… tarafından 01 Şubat 2018 tarihinde dosyaya sunulan belge ile; “Dava konusu kullanımlara dair, bir tarife söz konusu olmadığından hak sahibinin meslek birliği tarafından takip ve tahsil olunan hakları saklı kalmak kaydıyla dizi filmler için uygulamada 1.000-1.500 TL arası kullanım izin bedelinin istenebileceği kanaatinde oldukları” beyan edilmiştir.
… tarafından gönderilen cevabi yazıda, “…” olan “…” isimli eserin sözü ve müziği … üyesi … adına kayıtlıdır. Birliğimiz, üyesi bulunan eser/mali hak sahiplerinin eserleri ile ilgili mali hakların korunması ve mali hak bedellerinin tahsili için münhasıran yetkili olmakla birlikte; FSEK’in 23.maddesinde düzenlenen yayma (ilk izin) hakkı, üyemiz tarafından devredilen mali hakların kapsamı dışında kaldığından, doğrudan eser sahibi ya da varsa editörü tarafından kullanılmaktadır. Dolayısıyla eserlerin yapımlarda kullanılmasına, doğrudan eser/mali hak sahibi veya editörü izin vermekte ve karşılığında mali hak bedelini doğrudan kendisi almaktadır. Birliğimiz kayıtlarında, eser/mali hak sahibinin ya da editörünün yayma hakkını kullanması neticesinde elde ettiği gelir ile ilgili herhangi bir bilgi veya belge bulunmadığından, eserin film içerisinde kullanılması durumunda emsal bedeli konusunda da herhangi bir bilgi bulunmamaktadır” hususlarında bildirimde bulunulmuştur.
… Meslek Birliği tarafından gönderilen cevabi yazıda, “Eserin film içerisinde kullanılmasına ilişkin bedelin belirlenmesinin, eser sahibinin uhdesinde bir durum olduğu, … Meslek Birliği olarak bedel tespitinde bulunamayacakları” hususlarını bildirmişlerdir.
… tarafından gönderilen cevabi yazıda, “Davaya konu ‘… (…)’ adlı eser için emsal ücretin 750,00 TL ile 1.500 TL arasında olduğu” hususları bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunda davalı şirketin yapımcılığını üstlendiği “…” isimli dizi Türkiye’nin en çok izlenen kanallarından biri olan “…” isimli ulusal bir kanalda, dört sezon boyunca yayınlandığı, buradan yola çıkarak dizinin reyting oranlarının da yüksek olduğu söylenebileceği, zira bu dizi 4 yayın dönemi (4 yıl) boyunca devam ettiği, oysa bazı diziler ilk 3-5 bölümde sessiz sedasız yayın hayatlarına veda ettiği, ayrıca “…” isimli dizide kullanılmış olan dava konusu eser de, şarkının icracı sanatçılarından biri olan … de bir o kadar popüler olduğu, bütün bu unsurlar yani eseri icra eden sanatçının, eserin ve eserin yayınlandığı mecranın popülerliği bir eserin ücretinin belirlenmesinde çok önemli rol oynayan hususlar olduğu, ancak eserin kullanım süresi ve tekrar sayısı da en az popülerlik kriteri kadar önemli olduğu, nitekim davalı tarafa ait dizide eserin sadece bir kısmı, bir kuplesi (Bir şarkıyı meydana getiren ve bir nakaratla sona eren bölümlerden her biri) yayınlandığı, yani eserin tamamı yayınlanmadığı, normal şartlar altında bu ve benzeri kullanımlar (senkronizasyon, vb.gibi) için kesin bir tarife olmadığından en kesin bedel, taraflar arasında yapılan anlaşma ile belirlenmiş olan bedel olduğu, zira bazen eser sahibi ve/veya sahipleri eserlerinin kullanılacağı yere, süreye, popülerliği vb.gibi kriterlere göre eserlerinin bedellerini değiştiği, fakat dosyadan taraflar arasında bir anlaşmanın olmadığı anlaşıldığı bu şartlar altında meslek birliklerinden alınmış olan emsal bedeller ve sektör normları dikkate alınması gerektiği dikkate alınarak bedelin belirlendiği anlaşılmış bilirkişi heyetinin bu kapsamda yapmış oldukları tespitler dikkate alınarak belirlenen rayiç bedel mahkememizce uygun bulunmuştur.
Tüm dosya kapsamı sunulan bilirkişi raporu ile bir arada değerlendirildiğinde; dava konusu … söz yazarı ve bestecisi olduğu, …’in seslendirdiği “…” isimli şarkının melodi ile yarattığı ahenk, sıra bağlılık ve ritim yönüyle hususiyet arz eden FSEK 3.maddesi anlamında müzik eseri olduğu, eserin tüm mali haklarının eser sahipleri tarafından 1998 senesinde fonogram yapımcısı olan …Tic. Ltd. Şti’ne devrolunduğu, bu şirketin de 07/07/2016 senesinde bu haklarını davacıya devrettiği, bahse konu eserin davalının yapımını gerçekleştirdiği, … ekranlarında yayınlanan “…” isimli dizide mali hak sahibi davacının izin ve onayı olmaksızın 3 bölümde kullanıldığı, yukarıda izahı yapılan mevzuat kapsamında davalı kullanımlarının FSEK 80/1-B kapsamında bağlantılı hak sahibi olan davacının mali haklarını ihlal ettiği, dava konusu eserin ve icracı sanatçının popülaritesi, izinsiz kullanımın olduğu mecranın dizi filminin popülerliği, eserin kullanım süresi ve tekrar sayısı, dikkate alındığında bilirkişi heyeti tarafından tespit olunan bedelin yerinde olduğu anlaşılmakla davalının davacının mali hak sahibi olduğu “Ayrılıklar Hasretle Başlar” isimli eseri “…” isimli dizide izin ve muvafakat olmaksızın kullanılmasının FSEK (80/B maddesi) kapsamında hak ihlali olduğunun tespitine karar vermek gerekmiş, sektör bilirkişisinin yer aldığı mahkememizce de uygun görülen rayiç hesaplaması yapılmak suretiyle FSEK 68 kapsamındaki maddi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davacının tespite yönelik açmış olduğu davanın KABULÜ ile; davalının davacının mali hak sahibi olduğu “…” isimli eseri “…” isimli dizide izin ve muvafakat olmaksızın kullanılmasının FSEK (80/B maddesi) kapsamında hak ihlali olduğunun TESPİTİNE,
2-Davacının maddi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile; (bölüm başı 1.000,00 TL’den üç bölüm için 3.000,00 TL, FSEK 68 kapsamında üç katı hesabı ile) 9.000,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 614,79 TL karar harcından peşin yatırılan 204,93 TL’nin mahsubu ile kalan 409,86 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 3.931,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ret edilen miktar üzerinden hesaplanan 3.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan: 1.400,00 TL bilirkişi ücreti, 250,40 TL posta gideri olmak üzere toplam 1.650,40 TL’nin -ret ve kabule göre hesaplanan- 1.237,80 TL’si ve 236,33 TL harç (peşin+başvuru) olmak üzere toplam 1.474,13 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından yapılan: 30,50 TL posta giderinin -ret ve kabule göre hesaplanan- 7.62 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kalan giderin davalı üzerinde bırakılmasına,
8-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 05/11/2019

Katip …
¸

Hakim …
¸

Bu belge 5070 sayılı elektronik imza kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır