Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/463 E. 2019/429 K. 22.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/463
KARAR NO : 2019/429

DAVA : Fikir Ve Sanat Eseri (Manevi Tazminat İstemli.), Fikir Ve Sanat Eseri (Maddi Tazminat İstemli)
DAVA TARİHİ : 17/03/2017
KARAR TARİHİ : 22/10/2019

Mahkememizde görülmekte bulunan Fikir Ve Sanat Eseri (Manevi Tazminat İstemli.), Fikir Ve Sanat Eseri (Maddi Tazminat İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin kataloğunda bulunan eserlerinin haklarının gerek meslek birliklerine üye olunmak suretiyle ve gerekse doğrudan takibi, hak ihlallerinin önlenmesi ve tespiti ile genel olarak eserlerin en geniş mecralarda yasal olarak kullanımının sağlanması amacıyla faaliyet gösterin bir şirket olduğunu bu amaçla …’a da üye olduğunu, dava konusu “…” adlı eserin söz ve bestesinin …’a ait olduğunu, … ile … arasında imzalanan 01.01.2014 tarihli edisyon sözleşmesi uyarınca, eserin mali haklarının …’e devredildiğini, bu çevrçevede eserin kullanımlarının müvekkili … tarafından takip edildiğini, dava konusu eserin, davalının yapımcısı olduğu “…” adlı filmde 12 ve 9 saniye sürelerle ve sözlelri değiştirilmek suretiyle iki kez kullanıldığını, bunun üzerine davalının birçok defa bu kullanım ile ilgili olarak sözlü ve yazılı olarak uyarıldığını, talep edilen mali hak bedellerinin kendisine bildirildiğini, ancak davalının müvekkilinden yazılı bir izin almadığı gibi herhangi bir mali hak bedelini de ödemendiğini, dava konusu eserin kullanıldığı “…” adlı filmin 2015 yılı Nisan ayında vizyona girdiğini, davalının bu kullanımı ile eser sahibinin FSEK’de düzenlenen işleme, yayma, çoğaltma ve işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletim hakkının ihlal edildiğini, diğer müvekkili … ise dava konusu eserin haklarını edisyon faaliyetine konu etmek amacıyla diğer davacıdan devralmış olduğundan, bu kapsamda …’in FSEK’de sayılan mali haklarının da ihlal edildiğini, diğer bir deyişle bu izinsiz kullanımla hem eser sahibi …’un hem de editör …’in mali haklarının ağır surette ihlal edildiğini, ayrıca her iki davacının manevi haklarının da aynı şekilde ihlal edildiğinden bahisle müvekkilinin kataloğunda bulunan eser sahibi … olan “…” adlı eserin davalının yapımcısı olduğu “…” adlı filmde, sözleri değiştirilmek ve görüntü ile birleştirilmek suretiyle iki kez izinsiz kullanımı nedeni ile, fazlaya ve cezaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, FSEK 68.madde uyarınca rayiç bedel itibariyle hesaplanacak bedelin 3 katı ile tahsiline, her iki müvekkili bakımından 5.000 TL+KDV+STOPAJ maddi tazminatın, müvekkili … bakımından 10.000,TL manevi tazminatın tecavüz tarihinden itibaren hesaplanacak T.C.M.B. Reeskont avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava ettiği, 04.04.2019 tarihli ıslah dilekçesi ile de maddi tazminat taleplerinin 6.000 TL+KDV+STOPAJ olarak talep ettiklerini bildirdiği anlaşılmıştır.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davacı yanca dosyaya ibraz edilen sözleşmeye göre, davacı …’un mali haklarını diğer davacıya devrettiğini, maddi tazminat talep etme hakkının bulunmadığını, bu nedenle davacı …’a karşı husumet itirazlarının bulunduğunu, müvekkili şirketin dava konusu esere kasıtlı ve kusura dayalı bir tecavüzünün bulunmadığını, filmin içinde çok kısa bir süre doğaçlama olarak ve sözleri dava konusu eserle ilgili olmamak üzere kullanım yapıldığını, talep edilen maddi-manevi tazminat miktarlarının fahiş olduğunu, dava konusu eserin film içinde geçtiği sürenin toplam 10 saniye civarında olduğunu, 100 dakikalık filmin tüm müzikleri için 40.000 TL ödendiğini, iki rakam karşılaştırıldığında talep edilen miktarın fahiş olduğunun açık olduğunu, manevi tazminata hükmedilmesi için kusurun varlığının gerekli olduğunu, manevi bir zarar ve zarar ile eylem arasında illiyet bağının bulunmasının zorunlu olduğunu, müvekkili şirketin dava konusu eserin kullanılmasında bir kastı yada kusuru bulunmadığı gibi manevi tazminatın koşullarının da mevcut olmadığını, ayrıca dava konusu esere ilişkin filmin kâr elde etmediğini tam tarsi zarar ettiğini beyanla öncelikle zamanaşımı ve husumet yönünden olmak üzere her iki davacı yönünden de davanın reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Dava; 5846 sayılı kanun kapsamında FSEK 68.md.ye dayalı açılmış maddi tazminat ve manevi tazminat taleplerine ilişkin davadır.
Dosyada tarafların bildirdikleri tüm deliller toplanmış, dava konusu esere ilişkin özel ve teknik bilgi gerektirmesi nedeniyle bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınmıştır.
Taraflar arasındaki ihtilafın halli davacıların hak sahipliğine dayalı talep edebilecekleri tazminatın varlığı ve miktarı hususunda sunulan 16.03.2018 tarihli bilirkişi raporunda;”…Dava konusu uyuşmazlıktaki “…” isimli yaratımın FSEK md.3 anlamında musiki eseri olduğu, davacıların işbu davayı açma ehliyetlerinin olduğu, eser sahibinin mali haklarından FSEK md.24 ‘deki temsil hakkının, manevi haklarından FSEK md.16’daki manevi hakkın ihlal edildiği, davaya konu olayla ilgili olmamakla birlikte ortalama telif bedelin tespitinde dikkate alındığında davaya konu musiki eserin kullanım süresi, kullanım şekli, eser beğeni ölçüsü de dikkate alındığında talep edilebilecek telif bedelinin 2.000 TL+ KDV+ stopaj olabileceği bu bedelin FSEK m.68 çerçevesinde 3 katına kadar hükmedilebileceği, eser sahibinden izin alınmaksızın güftenin sözlerinin izinsiz müstehcen bir şekilde değiştirilmesi söz konusu olduğundan, bu durum FSEK md.16’da yer alan eser sahibinin manevi haklarından eserde değişiklik yapılmasını men etme hakkının da ihlali olup davacı eser sahibinin manevi tazminat talep hakkının bulunduğu, manevi tazminatın türü ve miktarını tespitin ise Mahkemenin takdirinde olduğu…” sonuç ve kanaatinin bildirildiği, rapora karşı itirazlar nedeni ile yeniden yapılan değerlendirme sonucunda sunulan ek raporda da aynı sonuç ve kanaatin bildirildiği anlaşılmıştır.
ESER VASFININ DEĞERLENDİRİLMESİ
Yargıtay kararlarına göre, FSEK kapsamındaki uyuşmazlıkta dava konusu fikri ürünün “eser” niteliği taşıyıp taşımadığı re’sen araştırılmalıdır. FSEK’in 1/B maddesinde öngörülen tanım dikkate alındığında bir fikir ve sanat ürününün eser olarak nitelendirilebilmesi için iki unsuru haiz olması gerekir. Bunlardan ilki, fikir ve sanat ürününün sahibinin hususiyetini taşıması”, ikincisi ise “kanunda sayılan eser kategorilerinden birine dahil olmasıdır. Doktrinde, bu unsurlardan ilkine “sübjektif unsur” veya “esasa ilişkin şart”, ikincisine ise “objektif unsur veya “şekle ilişkin şart” denilmektedir. Sübjektif unsur gereğince, bir fikir ve sanat ürününün eser olarak kabul edilebilmesi için, bu ürünün onu meydana getiren kişinin “hususiyetini” taşıması gerekmektedir Başka bir deyişle eser onu yaratan zihnin bireyselliğini gösteren özellikler taşımalıdır. Objektif unsur gereğince, bîr fikir ve sanat ürününün hukuk alanında korunmayı hak edebilmesi için, sahibinin hususiyet arz eden fikri çabasının somut neticesi olması gerekir. Başka bîr deyişle bu fikri çaba gözle görülebilir, elle tutulabilir, kulakla duyulabilir, kısaca algılanabilir olmalıdır. Fikir ve düşünceler, ancak bir şekle büründüğünde yani eser formunda açıklığında fikri hukuk kapsamına girer. Diğer taraftan eserde algılanabilir olma dışında düşüncenin açıklanış formatı da önemlidir. Yani fikir ve sanat ürününün FSEK’te öngörülmüş olan düşünceyi ifade formatlarından birine dahil olması gerekir. FSEK’te eser formatları olarak, ilim ve edebiyat eserleri, musiki eserleri, güzel sanat esefleri, sinema eserleri ve bağlı eser olarak kabul edilen işlenme eserler gösterilmiştir. Dolayısıyla bir fikir ve sanat ürününü bu formatlardan birine sokmak mümkün değilse, onu kanuna göre eser saymak ve korumak da mümkün olmayacaktır.
Dava konusu uyuşmazlığın konusu “…” isimli yaratımın eser vasfını haiz olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir. Musiki eserleri, bir muhtevayı seslerle ifade eden, kulak vasıtasıyla istifade edilebilecek sanat eserleridir. Musiki eserlerinde ifade aracı sestir. Seslerin bir müzik aletinden, elektronik araçlardan veya insan gırtlağından çıkması, seslerin güzel ya da çirkin olması, eserin musiki eser olmasını engellemez. Diğer taraftan seslerin eser niteliğinde olması için notalarla yahut manyetik bant veya plakla tespit edilmesine de gerek yoktur. Ancak tespit, eser olabilme ve korunma açısından şart olmamakla beraber, eserin kalıcılığının sağlanması ve tekrar edilebilirlik açısından önemlidir. Ayrıca müzik parçasının melodi ve harmoniye sahip olup olmaması da önem taşımaz, modern atonal müzik eserleri de himaye görür. Himaye konusu, sesler arasındaki sıra ve bağlılık, seslerin melodi, ritim ve harmoni ile belirli karışımlarıdır. Davaya konu “…” isimli şarkının melodi ile yarattığı ahenk, sıra bağlılık ve ritim yönüyle hususiyet arz eden FSEKmd. 3 anlamında müzik eseri olduğu kanaatine varılmıştır.
Yargıtay kararlarında FSEK kapsamındaki uyuşmazlıklarda, “eser sahipliği”, “hak sahipliği” sıfatının da re’sen gözetilmesi gereğine işaret edilmektedir. Dolayısıyla huzurdaki davada da, uyuşmazlık konusu fikri ürünlere ilişkin “eser sahipliği” sıfatının re’sen irdelenmesi gerekmektedir.
ESER SAHİPLİĞİ YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME;
Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 11 ve 12 inci maddelerinde eser sahipliğine ilişkin karinelerin neler olduğu düzenlenmiştir.
FSEK md. 11 hükmüne göre; “Yayımlanmış eser nüshalarında veya bir güzel sanat eserinin aslında, o eserin sahibi olarak adını veya bunun yerine tanınmış müstear adını kullanan kimse, aksi sabit oluncaya kadar o eserin sahibi sayılır. Umumi yerlerde veya radyo-televizyon aracılığı ile verilen konferans ve temsillerde, mutat şekilde eser sahibi olarak tanıtılan kimse o eserin sahibi sayılır; meğer ki; birinci fıkradaki karine yoluyla diğer bir kimse eser sahibi sayılsın”.
FSEK md. 12 hükmüne göre ise; “Yayımlanmış olan bir eserin sahibi 11 inci maddeye göre belli olmadıkça, yayımlayan ve oda belli değilse çoğaltan, eser sahibine ait hak ve salahiyetleri kendi namına kullanabilir. Bu salahiyetler, 11 inci maddenin ikinci fıkrasındaki karine ile eser sahibi belli olmadığı hallerde konferansı verene veya temsili icra ettirene aittir. Bu maddeye göre salahiyetli kimselerle asıl hak sahipleri arasındaki münasebetlere, aksi kararlaştırılmamışsa, adi vekalet hükümleri uygulanır.
FSEK sistematiğinde tescil ilkesinin kabul edilmemesi nedeniyle eser sahipliğinin tespitinde yukarıdaki karinelerin öngörülmesi uygulamada ortaya çıkabilecek uyuşmazlıkların çözümünde yardımcı olmaktadır. Ayrıca eser sahipliği, bu karineler dışında her türlü delille de ispatlanabilir.
Musiki eserlerinde eser sahipliği ite ilgili olarak şu hususlara değinmekte de fayda vardır. Bir musiki eserin güftesi veya bestesi aynı kişiye ait olabileceği gibi, eserin güftesinin veya bestesinin farklı kişilere ait olması da mümkündür. Güftesi ve bestesi farklı kişilere ait olan musiki eserlerinin de FSEK m.9 anlamında “ortak eser” durumu söz konusudur. Yani beste ve güfte kendi başına eser olma vasfını korumaktadır. Zira, güfte bağımsız bir ilim ve edebiyat eseri iken, beste bağımsız bir müzik eseridir ve sahipleri bunlar üzerinde münferiden tasarrufta bulunabilirleri Yukarıda da ifade ettiğimiz üzere musiki eserinin bestecisi güftecisinden, güftecisi de bestecisinden bağımsız olarak kendi bestesi veya güftesi ile ilgili olarak bağımsız dava açma hakkını haizdir.
HAK SAHİPLİĞİ YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME
Davacı … diğer davacı … şirketi arasında yapılan 01.04.2014 tarihli Edisyon sözleşmesi ve eki protokol ile davacıya ait eserlerin bu arada dava konusu musiki eser üzerindeki mali hakların 01.01.2014 yılından başlamak üzere 7 yıl süreyle diğer davacı … firmasına devretmiştir. Davacılardan … Edisyon bu sözleşme çerçevesinde davaya konu “… “isimli güftenin mali haklarını devren iktisap etmiş olduğundan işbu davayı açma yetkisini haizdir.
İHLAL EDİLEN MALİ HAK YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME
Davaya konu uyuşmazlık davacının “…” isimli isimli musiki eserine davalı tarafından yapılmış herhangi bir ihlalin olup olmadığı konusunda toplanmaktadır.
Dosyada mübrez davalının yapımcı olduğu belirtilen “…” isimli sinema filmine ilişkin CD incelendiğinde davacıların hak sahibi olduğu musiki bestesinin yaklaşık olarak 10 sn. “… …” şeklinde müziği ile birlikte filmde oynayan oyuncu tarafından sözleri müstehcen bir şekilde değiştirilerek kullanıldığı tespit olunmuştur.
Eser sahibinden izin alınmaksızın bir eserin sinema filmi içinde film oyuncusu tarafından icrası FSEK md. 24 anlamında mali hak türü olan temsil hakkının ihlali olduğu kanatine varılmıştır. Ayrıca eser sahibinden izin alınmaksızın güftenin sözlerinin izinsiz müstehcen bir şekilde değiştirilmesi söz konusu olduğundan, bu durum FSEK md.16’da yer alan eser sahibinin manevi haklarından “eserde değişiklik yapılmasını men” etme hakkının da ihlalidir. Zira FSEK md.16’ya göre, “Eser sahibinin izni olmadıkça eserde veyahut eser sahibinin adında kısaltmalar, ekleme ve başka değiştirmeler yapılamaz”
FSEK MD.68 KAPSAMINDA MADDİ TAZMİNAT TALEBİ YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME;
Davacılar, FSEK m.68 çerçevesinde rayiç bedelin 3 katı tutarında tazminat talep etmektedir. FSEK md.68/l hükmüne göre; eseri, icrayı, fonogramı veya yapımları hak sahiplerinden bu Kanuna uygun yazılı izni almadan, işleyen, çaoğaltan, çoğaltılmış nüshaları yayan, temsil sahipleri sözleşme yapılmış olması halinde isteyebileceği bedelin veya bu Kanun hükümleri uyarınca tespit edilecek rayiç bedelin en çok üç kat fazlasını isteyebilir.” FSEK md.68’deki kapsamında bu taleplerin ileri sürülebilmesi için, mütecavizin kusurunun olması ya da zararın gerçekleşmiş bulunması şart değildir. Yine Yargıtay’a göre;”… Eser sahibinin mali hakları korunurken sadece bu tecavüzün haksız fiil olduğu varsayımından hareket edilmeyecektir. Somut olayın özelliğine göre varsayımsal sözleşme bedeli tayin edilirken eser sahibinin bilimsel/sanatsal yeteneği, üretim kapasitesi gibi subjektif nitelikleri, eserin beğeni ölçüsü, sayfa sayısı, estetik görünümü, nitelik ve niceliği, ihlal edilen mali hakkın türü, coğrafi kapsamı, ihlal süresi, ihlalin yapıldığı vasıta, bunun geniş halk kitlesine ulaşımı gibi objektif kriterler dikkate alınarak eser sahibi izinsiz yayın yapanla sözleşme yapması halinde, bu sözleşme uyarınca isteyebileceği bedel, bunun faizi 68.madde uyarınca açılacak davada dikkate alınacaktır…” Ayrıca rayiç bedelin tespitine ilişkin taraflar arasında daha önceden yapılmış bir sözleşme, teklif var ise, başka bir deyişle rayiç bedel somuta indirgenmiş ise, rayiç bedelin tespiti taraflar arasındaki sözleşme, teklif vs. İle tespit edilecektir.
Dosyada tazminat hesabına ya da emsal bedele ilişkin olarak; 09.01.2018 tarihli … firmasının emsal bedelin 3.000 TL + KDV+stopaj olabileceğine dair yazısı, 18.01.2018 tarihli … firmasının emsal bedelin 12.500 TL + KDV+stopaj olabileceğine dair yazısı, … şirketinin emsal bedelin 15.000 TL + KDV + stopaj olabileceğine ilişkin yazısı, davacı tarafından dosyaya ibraz edilen başka filmlere verilen başka müzik eserlerine ilişkin emsal 7.108,43 Tl ve 12.795,18 TL bedelli 2 adet fatura bulunmaktadır. Tüm bu emsal telif bedeli yazıları ve faturalar ile kullanımın şekli, süresi, sayısı dikkate alındığında birebir davaya konu olayla ilgili olmamakla birlikte, ortalama telif bedelin tespitinde dikkate alındığında, davaya konu musiki eserin kullanım süresi, kullanım şekli, eser beğeni ölçüsü de dikkate alındığında talep edilebilecek telif bedelinin 2.000 TL + KDV+ stopaj olabileceği ve FSEK m.68 kapsamında bu bedelin 3 katına kadar hükmedilebileceği sonuç ve kanaatine vanlmıştır.
MANEVİ TAZMİNAT TALEBİ YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME
Yukarıda izah edildiği üzere, eser sahibinden izin alınmaksızın güftenin sözlerinin izinsiz müstehcen bir şekilde değiştirilmesi söz konusu olduğundan, bu durum FSEK m.16’da yer alan eser sahibinin manevi haklarından “eserde değişiklik yapılmasını men” etme hakkının da ihlali olup davacı eser sahibinin manevi tazminat talep hakkının bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, sunulan deliller, bilirkişi raporları bir bütün olarak değerlendirildiğinde; sunulan rapor içeriklerindeki tespitler ve izahı yukarıda yapılan gerekçelerle; dava konusu uyuşmazlıktaki “…” isimli eserin FSEK md.3 kapsamında musiki eseri olduğu, davacı … ile diğer davacı … şirketi arasında yapılan 01.04.2014 tarihli Edisyon sözleşmesi ve eki protokol ile davacıya ait eserlerin, bu arada dava konusu musiki eser üzerindeki mali hakların 01.01.2014 yılından başlamak üzere 7 yıl süreyle diğer davacı … firmasına devrettiği, davacılardan … Edisyon’un bu sözleşme çerçevesinde davaya konu “… “isimli güftenin mali haklarını devren iktisap etmiş olduğu ve böylelikle davacıların davayı açma ehliyetlerinin bulunduğu, eser sahibinin mali haklarından FSEK md.24’deki temsil hakkının ve manevi haklarından FSEK md.16’daki manevi hakkının ihlal edildiği anlaşılmakla, ortalama telif bedelleri ve musiki eserin kullanım süresi, kullanım şekli, eser beğeni ölçüsü nazara alınarak belirlenen 2000 TL rayiç bedelin takdiren üç katı tutarında 6.000,00 TL maddi tazminatın ihlalin gerçekleştiği 17/04/2015 tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine, davacı …’un eser sahibi olarak manevi haklarının ağır bir şekilde ihlal edildiği anlaşılmakla takdiren 10.000,00 TL manevi tazminatın ihlalin gerçekleştiği 17/04/2015 tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı …’a verilmesine, karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KABULÜNE, 6.000 TL maddi tazminatın 17/04/2015 tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
2-Davacı …’un eser sahibi olarak manevi haklarının ihlal edildiği anlaşılmakla 10.000,00 TL manevi tazminatın 17/04/2015 tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı …’a verilmesine,
3-Alınması gerekli 1,09296 TL karar harcından, peşin yatırılan 300,57 TL (ıslah+peşin) harçtan mahsubu ile bakiye kalan 792,39 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
4-Davacılar tarafından yapılan: 1.800,00 TL bilirkişi ücreti, 274,30 TL posta gideri olmak üzere toplam 2.074,30 TL yargılama gideri ile 331,97 TL harç (ıslah+peşin+başvuru) olmak üzere toplam 2.406,97 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
5-Davacılar yargılamada kendisini vekil ile temsil ettirdiklerinden kabul edilen maddi tazminat talepleri yönünden AAÜT’ne göre tespit olunan 3.931,00 TL’nin davalıdan alınarak davacılara ödenmesine,
6-Davacılar yargılamada kendisini vekil ile temsil ettirdiklerinden davacı … yönünden kabul edilen manevi tazminat talebine ilişkin olarak AAÜT’ne göre tespit olunan 3.931,00 TL’nin davalıdan alınarak davacı …’a ödenmesi
7-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/10/2019

Katip …
¸

Hakim …
¸