Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/443 E. 2018/120 K. 07.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/443
KARAR NO : 2018/120

DAVA :Marka Hakkına Tecavüzün Tespiti, Haksız Rekabet ve Alan Adının İptali
DAVA TARİHİ : 17/02/2017
KARAR TARİHİ : 07/05/2018

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka Hakkına Tecavüzün Tespiti, Haksız Rekabet ve Alan Adının İptali davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili şirketin spor yayıncılığı alanı başta olmak üzere yayıncılık, dijital yayıncılık, platform işletmeciliği gibi bir çok medya alanında faaliyet gösteren ve büyük yatırımı olan bir şirketler grubu olduğunu, “…” markasının Türk Patent Enstitüsü nezdinde de 11.12.2014 yılından itibaren tescilli olduğunu ve markanın ayırıcı işaret de belirtilmek suretiyle 29.12.2016 tarihinde 16, 38 ve 41. sınıflarında Türk Patent Enstitüsü nezdinde bir tescil başvurusu daha gerçekleştirildiğini, davalı tarafından 11.01.2017 tarihinde kötü niyetli ve haksız rekabet ve kazanç sağlama amacıyla Türk Patent Enstitüsü Başkanlığı nezdinde “…” ifadesiyle marka tescil başvurusu gerçekleştirildiğini, başvurusu sonrasında bu başvuruyu Nic.Tr Yönetimi Başkanlığına sunmak suretiyle … alan adını kendi adına haksız ve hukuka aykırı olarak tescilini sağladığını, bu haksız eylemin önüne geçmek adına öncelikle … 2. FSHHM’nin … D.İş sayılı dosyasında verilen ihtiyati tedbir kararı ile … 30. İcra Dairesinin … E. sayılı dosyasında infaz edilerek 03.02.2017 tarihli … alan adı kaydına tescil işleminin tedbiren durdurulduğunu belirterek fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydı ile; davalı taraf adına haksız ve hukuka aykırı olarak tescil edilmiş bulunan ve müvekkili şirketin marka hakkına doğrudan tecavüz teşkil eden … alan adı kaydının haksız ve hukuka aykırı olarak tescil işleminin iptaline ve müvekkili adına tesciline, davalı eyleminin haksız rekabet ve marka hakkına tecavüz oluşturduğunun tespiti ile karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili dosyada bulunan cevap dilekçesinde özetle; … alan adını kendi adına kanunun vermiş olduğu hakları kullanarak tescil ettirdiğini, “ilk gelen ilk alır” prensibi gereği alan adını aldığını ve kullanarak davacının marka haklarına tecavüz oluşturacak hiçbir eyleme girmediğini, alan adını aktif hale getirmediğini, üçüncü kişilere yanıltıcı posta göndermediğini, alım-satım yapmadığını, mahkeme’nin görevsiz olduğunu, internet alan adının marka veya ticaret unvanı olarak sayılamayacağını, davacının aynı markalarında yaptığı gibi alan adını da tescil ettirmesi gerektiğini, …’nin bir kamu kurum veya kuruluşu olmadığını, burada yayınlanan belgelerin tebliğ olarak sayılamayacağını ve delil niteliği taşımadığını, alan adı tescili için marka tesciline gerek olmadığını, davacının müvekkili ile aynı alanda faaliyet göstermediğini kabul ettiğini, buna rağmen haksız rekabet iddiasında bulunduğunu, ayrıca bu davayı açarak müvekkilinin ticari itibarını zedelediğini iddia ederek; müvekkili adına tescil edilmiş … alan adı üzerindeki ihtiyati tedbirin kaldırılmasına, davanın kamuya kapalı bir şekilde görülmesine ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava 6769 sayılı SMK hükümlerine uyarınca açılmış Marka Hakkına Tecavüz ve Haksız Rekabetin tespiti ve tecavüze konu alan adının iptali talepli davadır.
TP kayıtlarından davacı adına “…” ibareli 66 adet markanın tescilli olduğu, bunlardan … numaralı “…” ibareli markanın 09 / 16 / 18 / 21 / 24 / 25 / 28 / 35 / 38 / 41 / 43 nice sınıflarında 11.12.2014 tarihinden bu yana koruma altında olduğu tespit edilmiştir. Davalı adına tescilli herhangi bir markaya rastlanmamıştır. … üzerinden yapılan araştırmada, … alan adının davalı … adına 11/01/2017 tarihinden bu yana tescilli olduğu tespit edilmiştir.
Davacı markası … ibarelerinden oluşmaktadır. Davalı internet sitesi alan adı da aynı ibareleri içeren “…” şeklindedir.
Uluslararası whois servis sağlayıcıları üzerinden yapılan incelemelerde, … alan adının tescilinde kullanılan … e-mail adresi ve Davalı isminin başka herhangi bir sitede kullanılmadığı tespit edilmiştir.
Türkiye’de ise ..’nün yayınlamış olduğu kurallara göre, “.com.tr”, “ .tv.tr”, “.bbs. tr”, “.gen.tr” gibi 19 çeşit ülke kodu alan adı tahsisi yapılmaktadır. Söz konusu üst düzey alan adlarından yalnızca “.web.tr” ve “.gen.tr” alan adlarında ilk gelen alır prensibi uygulanmakta ve talepte bulunan kişiyle alan adı arasında ilişki aranmamaktadır. ..’nün diğer alan adı tahsis taleplerinde, başvuruda bulunan kişi ile alan adı arasında ilişki aranır. Alan adı başvurusu sırasında başvuran tarafından verilen bilgiler gizli tutulmaz. Bu bilgiler … adresinde yer alan “Alan Adı Sorgulama” ve “Sorumlu Sorgulama” linkleri aracılığıyla kamuya açıktır.
.., alan adlarının bu türden işlemlerle amacının dışında kullanılmasına izin vermemektedir. Durumun tespiti hâlinde alan adı iptal edilir. Devir ancak, alan adının tescil ve kullanımında esas olan hakkın devrinin belgelendirilmesi hâlinde mümkündür. Belgeli ve belgesiz olmak üzere iki yolla müracaat öngörülmüştür. Belgeli alan adı tahsislerinde (örneğin com.tr, info.tr, org.tr vb.) değerlendirme yapılırken ilgili belgedeki marka, ticaret unvanı vb. hususların ayırt edici ve esas unsurunu oluşturan ibareler esas alınır. Belgesiz başvurularda ise alan adı tahsisi anında gerçekleşir.
Özellikle dünyadaki alan adlarının kötüye kullanımı vakalarının çokluğu karşısında haksız rekabet yaratılarak rekabet düzeninin bozulma potansiyeli karşısında, bu alan adının alan adı sahibi tarafından kötü niyetle tahsis ettirilmesi veya kullanılması hâlleri, başvuru için gerekli maddi şartlar olarak düzenlenmiştir.
6769 sayılı SMK gereğince tescilli bir markası olan kişi, markasının korunmasını talep edebilir. Ayrıca hak sahibi TTK’nın haksız rekabete ilişkin m.56 vd. hükümlerinden yararlanabilir.
SMK m.29 uyarınca marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7. maddede belirtilen biçimlerde kullanmak, marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek, marka hakkına tecavüz sayılır. Kanunun 7. maddesine göre marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır: Bu fiiller; tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması,aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması şeklindedir.
SMK m.7/III/d uyarınca işareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması II. fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir.
Tescilli bir markanın, sahibinin izni olmadan, internette yer alan bir sitenin alan adı veya sitenin anahtar kelime veya diğer tanımlayıcı etiketleri içerisinde kullanılması da marka hakkına tecavüz olarak değerlendirilebilmektedir. Ancak burada kullanımın 556 sayılı KHK’nın 9/a ve 9/c maddelerinde yazılı fiillere iştirak veya yardım veya bunları teşvik etmek veya hangi şekil ve şartlarda olursa olsun bu fiillerin yapılmasını kolaylaştırması gerekmektedir.
Alan adlarından tr. Uzantılı alan adlarını yönetmek üzere 1983 yılında Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu ihdas edilmiştir. Fikri mülkiyet hukukunda ilk kullanım, zaman itibarıyla öncelik ilkesi geçerlidir. Alan adının alan kimse hiçbir meşru bağlantısı olmaksızın tanınmış marka, şehir adı, kişi adı,veya ticaret unvanını alarak daha sonra kullanmadan yüksek fiyatlarla bunu gerçek sahibine satmayı hedeflemektedirler. Bu hareket daha önceleri tecavüz olarak değerlendirilmezken sonraları pasif tecavüz olarak değerlendirilmiştir. Alan adının üçüncü kişiler tarafından haksız şekilde tescil tanıttığı kişi tarafından kullanılmasının engellenmesi bu alan adı üzerinde mevcut geleceğe ilişkin beklenen hakkın gaspıdır. Telstra Doktrini olarak bilinen doktrine göre … rejiminde başkasına ait tanınmış markanın üçüncü kişiler tarafından alan adı olarak tescil ettirilip uzun süre kullanılmaması pasif kullanım olarak kabul edilmesine rağmen yasaklanmıştır. Böylece … rejiminde kötü niyetli bu tescilin mutlaka bir web sitesine bağlı olarak kullanılması aranmamıştır. Alan adının tescil ettirilerek kullanılmadan hak sahibinin satın almasının beklenmesi kötü niyetli kullanım olarak kabul edilmiştir. … Tahkim rejiminde bu genel kabul görmüş ve hakemlerce benimsenmiştir. Kanaatimizce başkasına ait tanıtma işaretinin kötü niyetle kendi namına alan adı olarak tescil edilmesi bu kimseye bir hak kazandırmaz. Karşılaştırmalı hukukta da mahkemeler üçüncü kişilere ait tanınmış markanın, kullanılmasa bile alan adı olarak tescil ettirilmesi potansiyel kullanım tehlikesi doğurduğu gerekçesiyle ticari kullanım olduğuna karar verilmektedir1. Markanın haksız olarak alan adı olarak tescil edilmesinde kullanılan mal veya hizmetin karıştırılma ihtimali yaratıp yaratmadığından çok karıştırılmaya neden olan unsur web sitesinin kendisidir. Alan adını tescil ettirerek satma teklifinde bulunmak ticari kullanım sayılır.
Alan adının marka sahibinin markasının aynısı veya ayırt edilmeyecek kadar benzerinin kötü niyetle alan adı olarak tescil edilmesi durumu belirttiğimiz şekilde alan adının hak sahibine satılmak amacıyla alınması veya ticari kazanç elde etmek amacıyla marka, ticaret unvanı, işletme adı ya da diğer tanıtıcı işaret sahibinin bu işareti ile benzerlik sağlayarak karışıklık meydana getirmek suretiyle kullanıcının başka bir siteye yönlendirilmesi şeklinde olabilir.
Somut olayda davalı davacının birebir spor alanında tanınmış markasının aynısını kullanmamasına rağmen alan adı olarak almıştır. Sözkonusu Bein ibaresi Türkçede hiçbir anlamı olmayan bir ibare olup davalı tarafından tesdüfen bulunması mümkün olmayan bir ibaredir. Davalının herhangi bir ticari işletmesi firması yoktur. Kanun kötü niyeti himaye etmez. Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde düzenlenen dürüst davranma başlıklı hüküm gereği, “ Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz”. Davalının bu ibareyi bilmeden alan adı olarak adına tahsis ettirmesi mümkün değildir.
Mahkememizce oluşturulan bilirkişi heyeti davalının bu internet sitesini aktif olarak kullandığına dair dosyada delil bulunmadığı bu nedenle davalının bu siteyi davacının marka tescilleri ile aynı sınıfta kullandığına ilişkin herhangi bir bulguya ulaşılamadığını belirtmiştir. Ancak dava açılmadan önce davacı vekilinin talebi ile ihtiyati tedbir yolu ile davalı kullanımı engellenmiştir. Davacı vekili de davalı yanın bilirkişi raporu sonrasında karşı yanın kendilerini arayarak kendilerinden alan adının devri için teklif sunmalarını beklediklerini belirtmiştir.
… ibaresi Türkçe de herhangi bir anlam ifade etmemekte olup sözcüğün davalı tarafından alan adı olarak seçilmesi bir tesadüf değildir. İngilizce anlamına bakıldığında ”…” şeklinde ifade edilebilir. Davacı yanın Türkiye’de yayınlanan …, …, .., …, …, …, … vb. organizasyonlarının yayın hakkı sahibi olup Türk spor severleri tarafından sektörde oldukça bilinen bir şirket olduğu, davalının da bu nedenle bu ibarenin davacıya ait bir ibare olduğunu bilmememesi mümkün değildir. Kaldı ki önce alan adını alabilmek için marka başvurusu yapmış ve sonrasında bu başvuruya dayalı alan adını almıştır.
Davacı markalarının spor alanında tanınmış olması nedeniyle bu alan adının davacı tarafından kötü niyetli olarak tescil edildiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle öncesinde marka başvurusu yapmak suretiyle zemin oluşturarak alan adı başvurusu yaptığı ve bu şekilde geçici tashihi sağladığı, fakat davacı yan itirazı ile marka başvurusunun reddedildiği, yargılama esnasında … tarafından da davacı itirazının kabul edildiği anlaşılmaktadır.
Toplanan deliller ışığında alınan bilirkişi raporuna itibar edilmeyerek açılan davanın kabul edilmesi gerekmiş aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davacı … tarafından davalı … aleyhine açılan davanın kabulü ile davalının adına tahsis edilen … alan adının, davacı şirket marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun tespiti ile alan adının iptaline,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 35,90 TL karar harcından peşin yatırılan 31,40 TL’nin mahsubu ile kalan 4,50 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsiline,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı vekili yararına hesap olunan 3.145,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan: 165,00 TL bilirkişi ücreti, 1.800,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 1.965,00 TL ve 62,80 TL harç (peşin+başvuru) olmak üzere toplam 2.027,80 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair verilen karar, hazır bulunan taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere açıkça okundu, usülen anlatıldı. 07/05/2018

Katip
¸

Hakim
¸