Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/440 E. 2021/346 K. 04.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/440 Esas
KARAR NO : 2021/346

DAVA : Fikir Ve Sanat Sanat Eseri Sahipliğinden Kaynaklanan Haklara Tecavüzün Ref’i, Önlenmesi Ve Tazmini
DAVA TARİHİ : 08/02/2017
KARAR TARİHİ : 04/11/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Fikir Ve Sanat Sanat Eseri Sahipliğinden Kaynaklanan Haklara Tecavüzün Ref’i, Önlenmesi Ve Tazmini davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; müvekkil şirket yıllardır bayan giyim tekstili alanında faaliyet gösteren bir firma olup; tüm marka ve endüstriyel tasarımlarını mevzuatın öngördüğü şekilde TPE nezdinde tescil ettirdiğini, 02-02 locarno sınıfında 17.01.2016 tarih ve … tescil numarası ile tescilli “…” ürünlerinin tasarımında tescilli münhasır hak sahibi olduğunu, davalı tarafından müvekkilin TPE nezdinde tescilli tasarımı ile iltibas yaratacak derecede birebir benzeyen ürünleri müvekkil tarafından kendisine herhangi bir hak tanınmaksızın veya arada herhangi bir lisans sözleşmesi olmaksızın haksız ve hukuka aykırı bir şekilde üretilerek ve satıldığını, davalı tarafın işbu eylemler davacı müvekkilin tescilli tasarımından doğan sınaî hakkına tecavüz etmekle kalmayıp aynı zamanda da haksız rekabete de yol açtığını, anılan hususların tespiti amacıyla … 1. Fikri ve Sınaî Haklar Mahkemesi’nin … D.İş sayılı dosyasında davalının “…” adresindeki “…” mağazasına gidilerek davaya konu taklit ürünleri bulundurduğu ve satışını yaptığı tespit edildiğini, müvekkil şirkete ait tescilli tasarım ve marka hakkının davalı tarafından ihlal edilmesi, müvekkilimin maddi zararına sebebiyet vermekle birlikte; bu durum müvekkilimin uzun yıllar içinde tanınmışlık kazandırdığı markasının ve ticari itibarının sarsılmasına sebep olduğunu, ayrıca söz konusu taklit ürünler, müvekkilimin orijinal ürünlerinden malzeme ve dikim kalitesi bakımından daha düşük kalitede olduğunu, bu durumun müvekkilimin tüketici nezdindeki itibarına zarar verdiğini, müvekkilinin tescilli tasarımı olan ürünlerin, müvekkilimin markası ile iltibas yaratacak derecede benzer bir marka etiketiyle piyasaya sunulduğunu, bu durum müvekkilimin maddi zararının yanında manevi zararının da doğmasına neden olduğunu, davalının müvekkilimin tescilli tasarımlarını birebir taklit ederek ürettiği ürünleri yine müvekkilimin markasını çağrıştıracak bir ibare ile etiketlendirmesi haksız fiil niteliğinde olduğunu, bu haksız fiil nedeniyle müvekkilimin uğradığı manevi zarardan davalının sorumlu olduğunu, tasarım hakkının ihlalinden doğan madd tazminat taleplerinin 554 sayılı KHK’nın 52/b hükmüne göre (Tasarımdan doğan hakka tecavüz edenin, tasarımı kullanmakla elde ettiği kazanca göre) tespit edilerek hüküm altına alınmasını talep ettiklerini belirtmiş, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla endüstriyel tasarıma yönelik tecavüz nedeniyle 3.000,00-TL maddi tazminat endüstriyel tasarıma ve marka hakkına tecavüz nedeniyle 2.000,00.-TL manevi tazminat olmak üzere toplam 5.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili sunmuş olduğu cevap ve karşı dava dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; davacının taleplerinden her bir hak ihlali için ne kadar talep ettikleri anlaşılamadığından talep edilen tazminat miktarından ne kadarının marka hakkı ihlali için, ne kadarının tasarım hakkı ihlali için olduğunun açıklatılması gerektiğini, marka hakkına tecavüz iddiası bakımından maddi ve manevi tazminat talep edilmiş ise de marka hakkının ihlal edildiğine dair hiç bir vakıa, kanıt ve beyan sunulmadığını, davacı taraf iddiasını kanıtlamakla mükellef olduğunu, soyut ve dayanaksız bir iddiadan ibaret marka hakkının ihlaline ilişkin talep reddedilmesi gerektiğini, tasarım hakkına tecavüz iddiası bakımından davacının …-2 tescil numaralı Endüstriyel Tasarımın ‘…’ olarak bilinen bir model olmakta ve davacının tescil tarihinden (17.01.2016) önceki senelerde gerek tesettür giyim sektöründe gerekse diğer bayan giyim sektöründe yaygın olarak kullanılan bir model olup harcı alem nitelikte olduğunu, bu model ve benzerleri Diesre.com ve benzeri bir çok giyim sitesinde mevcut olduğunu, buna ilişkin örnek görsellerin sunulduğunu, hiç bir şekilde kabul anlamına gelmemek üzere aksi varsayımda dahi söz konusu tasarım davacının tescil tarihinden önce üretilmiş olduğundan (tescil ortada yokken) üretilmiş olduğundan müvekkilinin iyi niyetli olduğunu, tescilden önce üretilmiş olması nedeniyle tazminattan sorumlu tutulamayacağını, davacının tescil tarihinden çok daha önce müvekkil tarafından bu ürün … koduyla piyasaya sunulduğunu, firmalara yapılan satışlara ilişkin faturaların tümü ibraz edilecek olup bunlardan … adlı müşteriye … kodlu ürünün fatura ediliş tarihi 10.12.2015 olduğunu diğer firmalara yapılan satışların tümü tescil tarihinden önce olduğunu, sonrasında bir üretim yapılmadığını, müvekkilinin ticari kayıtlarının incelenmesi halinde … kod numaralı ürünün tüm üretim ve satışı tescil tarihinden önceye ait olduğunu, elde kalan satılamayan bir kaç ürün ise tespit esnasında görüldüğünü, davacı tarafın tazminat talebini KHK 52/b seçeneğine göre talep etmiş olup müvekkilin bu tasarımdan elde ettiği karı talep ettiğini, oysa müvekkil bu üründen kar etmek bir yana zarar ettiğini, toplam 40 adet ürün satıldığını, satış cirosu 2850,32 TL olduğunu, ürün başına satış bedeli 2850,32 / 40 = 71,25 TL olduğunu, buna karşın müvekkilin söz konusu ürüne ilişkin üretim birim maliyetin 75 TL olduğunu, buna göre 75 TL ye mal olmuş ürün ancak 71,25 TL den satılabilmiş yani zarar edildiğini, müvekkilin maliyeti bundan düşüldükten sonra geriye kar değil zarar edildiğini, davaya konu tasarım ile müvekkili üretimi olan tasarımın benzediğine ilişkin değerlendirmeleri kabul etmediklerini, müvekkilinin tasarımının davacı tasarımdan ayırt edici özellikler taşıdığından “yeni” bir tasarım olduğunu, davacının tasarım hakkına tecavüz iddiası yerinde olmadığı için manevi tazminat talebinin reddedilmesi gerektiğini, KARŞI DAVA yönünden ise; davacı karşı davalıya ait …-2 nolu tescil numaralı Endüstriyel Tasarımın 554 s KHK da belirtilen yenilik ve ayırt edici özellikleri taşımadığından hükümsüzlük kararı verilmesi gerektiğini, 554 Sayılı KHK’da koruma hakkı sadece yenilik ve ayırt edicilik unsuruna sahip olan tasarımlar bakımından söz konusu olduğunu, her nasılsa bu özellikleri taşımadan tescil edilen tasarımların hükümsüzlüğünün her zaman talep edilebileceğini, davacının tescil tarihi olan 07.01.2016 dan çok önce piyasada bilinen yapılan bir tasarım olduğunu, “…” adlı online satış sitesinde bu ürün “…” olarak satışa sunulmuş olup dosya özelliklerine bakıldığında resmin 17.12.2015 tarihinde çekildiğinin belirtildiğini, davacının tescil tarihinden çok daha önce müvekkil tarafından bu ürün … koduyla piyasaya sunulduğunu, … adlı müşteriye … kodlu ürünün fatura ediliş tarihinin 10.12.2015 olduğunu, bu tarihte satış işlemi yapıldığına göre öncesindeki kesim, kalıp ve tasarım işlemlerinin çok daha önceki tarihlerde yapıldığının aşikar olduğunu, yapılacak incelemede ve araştırmalarda da görüleceği üzere dava konusu ürün piyasada uzun süredir kullanılan, yenilik ve ayırt ediciliği olmayan, harcı alem bir model olduğunu, piyasada hiçbir tasarımcı tescil etme gereği dahi duymaksızın marka ismi veya anonim olarak moda sitelerine koyduğunu ve satışa sunduğunu, piyasada yenilik ve ayırt edicilik özelliği olmayan bir modelin tescil edilmesi iyi niyetli bir davranış olmayıp, piyasada tekel olup haksız kazanç sağlama amacıyla yapıldığının ortada olduğunu, davacı karşı davalıya ait tasarımın yenilik özelliğinin bulunmadığını belirtmiş, tasarım hakkına tecavüz, marka hakkına tecavüz iddiasına dayalı asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile davacı karşı davalıya ait …locarno sınıfında 17.01.2016 tarih ve … tescil numaralı Çoklu Endüstriyel Tasarımın Tescilindeki 2 nolu tasarımın iptaline (hükümsüzlüğüne) ve yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı karşı davalı vekili cevaba cevap ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; manevi tazminat taleplerinin tasarım tecavüzüne dayalı olduğunu, davalı / karşı davacının müvekkile ait davaya konu 07/01/2016 tarihinden itibaren tescilli tasarımının yeni ve ayırt edici olmadığı hususu; iddia eden tarafından kesin delil ve belgeler ile ispatlaması gerektiğini, itiraz aşamasında veya hükümsüzlük hallerinde söz konusu tasarımın dünyanın herhangi bir yerinde kamuya sunulduğu ispatlanmak zorunda olduğunu, ancak davalı / karşı davacı tarafından sunulabilen tek örneğin müvekkile ait tescilli ürünün kendileri tarafından taklit edilmek suretiyle satışını gösterir belge ve faturalardan ibaret olduğunu, davalı sunduğu … internet satış sitesinde bu ürünün 17-18-19 Aralık 2015 tarihleri itibariyle muhtelif faturalardan ise yine aralık ayının muhtelif tarihlerinde satışı yapıldığını dolayısıyla da kendilerinin bu ürünü müvekkilin ürününün tescili tarihinden önce üretmeye başladığını iddia etmişse de müvekkile ait resmi instagram sayfasında bu ürünün 12/11/2015 tarihi itibariyle ve hali hazırda satışı yapılan bir ürün olduğunu, müvekkiline ait tescilli Ürün 12/11/2015 tarihinden önceki süreçte de fiilen piyasada satışa sunulan ve reklamı yapılan bir ürün olduğunu, ayrıca, …TİC. LTD. ŞTİ.’ye düzenlenen faturadan da görüleceği üzere müvekkili firmanın … tarihinde … no’lu fatura ile 10 adet olmak üzere satışını yaptığını, müvekkil firma tasarım, kesim, kalıp ve benzeri süreçlerden çok daha öncesinde geçip ürünün satışını ve tasarımının tescilini gerçekleştirdiğini, bu nedenlerle davalı / karşı davacının önceki tarihli satış iddiaları ile yeni olmadığı ve ayırt edici unsur taşımadığı yönündeki desteksiz ve delilsiz iddialarının ispatlanamadığı sabit olduğunu, dava konusu ürünün gerek reklam, gerekse sosyal medya hesapları vasıtasıyla çok beğeni alması ve tercih edilmesi akabinde ürünün hızla taklitlerinin satışına başlandığı müvekkilce tespit edildiğini, davalı / karşı davacıya ait resmi instagram sayfasında bu ürün hiçbir şekilde yer almadığını, tanıtılmadığını, bunun yerine, ürün taklit edilmek suretiyle başka mecralarda satışı yapılmış ve haksız kazanç elde edildiğini, ilk olarak müvekkil tarafından tasarlanan ve satışa sunulan; bu süreçte tescilli hale getirilen tasarım, davalı tarafından birebir ayırt edilemeyecek derecede benzer bir şekilde üretilerek tecavüz teşkil eden ve suç niteliğinde olan eylemler gerçekleştirildiğini, davalı karşı davacının, müvekkilin kötü niyet iddiasını ispatlaması gerektiğini, dava dilekçesinden ve dava nedenlerinden açıkça anlaşılır olduğu üzere davalının, TPE nezdinde tescilli bir tasarımı taklit etmek suretiyle gerçekleştirdiği endüstriyel tasarıma yönelik tecavüz teşkil eden eyleminin tek seferde ve aynı zamanda müvekkile ait tescilli “…” markasından doğan haklara ve markanın itibarına karşıda tecavüz eylemi teşkil ettiğinden müvekkil hem endüstriyel tasarım yönünden hem de markanın itibar kaybı nedeniyle tek seferde ve tek kalemde manevi tazminat isteme hakkına sahip olduğunu, nitekim müvekkil davaya konu tescilli tasarımlarını “…” markası ile ürettiğini ve sattığını, müvekkiline ait tescilli … markası tesettür giyim sektöründe bilinen, tesettür modasında öncü ve hitap ettiği kesimce tasarım ve ürünleri gerek sosyal medyada gerekse on-line alışveriş siteleri üzerinden yoğun bir şekilde takip edilen bir marka olduğunu, davalı firma da müvekkile ait tescilli marka adı altında satılan tescilli bir ürünü taklit ederek müvekkile ait markanın itibarına zarar verdiğini, müvekkile ait tescilli tasarımın, davalı tarafından müvekkile nazaran düşük kaliteli kumaş ve malzemeden üreterek kullanılması, bu markanın itibarına zarar verdiğini, tüketicilerin düşük kaliteyi tescilli marka ile ilişkilendirmesi söz konusu olabileceğini, buna bağlı olarak değişen tüketici davranışlarını ve tanınmış markalı ürünlerin satışındaki düşüşü gösteren bilgi ve belgeler bu durumu ispat eder nitelikte olduğunu, tasarımın ilk olarak müvekkili tarafından piyasaya sunulduğunu, davalının tescil sonrası da üretim ve satış yaptığı dikkate alındığında iyi niyet iddiasının dinlenilemeyeceğini, davalının KHK md 52/b hükmü kapsamındaki taleplere yönelik olarak zarar ettiği yönündeki iddialar yönünden yine davalı vekilince sunulan … internet sitesinde ürünün satışına dair görseller ve satış fiyatları incelendiğinde ürünün 228,00-TL’den satışa sunulduğu görüleceği, dolayısıyla davalının tedarikçi olarak maliyetinin altına ve zararına dava dışı firmalara 71,25-TL’den sattığı yönündeki iddiaları çelişkili ve ticari hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davalı tarafından sunulan maliyet hesaplaması da tek taraflı düzenlenen ve delil niteliği olmayan maliyet miktarı, zarar iddialarının dikkate alınmaması gerektiğini belirtmiş açmış oldukları davanın kabulünü karşı davanın ise reddini talep etmiştir.
Davalı karşı davacı vekili 2. Cevap dilekçesi ve karşı davaya cevaba cevap dilekçesinde özetle; davacı karşı davalının tazminat talebine ilişkin açıklamalarının dava dilekçesi ile çeliştiğini, marka ihlalinin varlığını savunduğunu, oysa marka ihlali marka ibaresinin kullanılması suretiyle gerçekleştiğini, bu sebeplerle davacının marka ihlali bakımından menevi tazminat taleplerinin reddedilmesi gerektiğini, yine davacı marka hakkının ihlal edildiğine dair hiç bir vakıa, kanıt ve beyan sunulmadığını, iddiasını kanıtlamakla mükellef olduğunu, dava konusu tasarım davacının tescil tarihinden önce üretilmiş olduğundan (tescil ortada yokken) üretilmiş olduğundan müvekkil iyi niyetli olmadığını, tescilden önce üretilmiş olması nedeniyle tazminattan sorumlu tutulamayacağını belirtmiş asıl davanın reddini karşı davanın kabulünü talep etmiştir.
Taraf delilleri toplanmıştır.
TPMK kayıtları dosya içerisine alınmıştır. Davaya konu tasarımın … no ile locarno sınıfında 07/01/2016 tarihinde davacı karşı davalı adına 2 no ile … ismiyle tescil olunduğu, 24/02/2016 tarihinde bültende yayınlandığı anlaşılmıştır.
… 1. Fikri ve Sınaî Haklar Mahkemesi’nin… D.İş dosyası dosya içerisine alınmış, incelendiğinde; 12.12.2016 tarihli bilirkişi raporunda; “Tespit isteyen … olarak TPE nezdinde …(2.) numaralı tasarımının, aleyhine tespit istenilen …Ltd. Şti.’nin … adresindeki mağazasında bulunan 5 adet … ile mukayeseli olarak yapılan incelemelerde; yukarıda tescilli tasarımın aynıyet derecesinde benzer tasarımlar olduğu görülmüştür… Tasarım açısından, geniş seçenek özgürlüğü olduğu halde tescilli tasarımın model alınmak suretiyle benzer şekilde tasarım çalışması ile ürünlerin üretildiği görülmüştür. Aleyhine tespit istenen firmanın mağazasında bu tasarımla ilgili askılı vaziyette teşhirde ve vitrinde sergileyerek satış amaçlı sergilediği görülmüştür.” tespit ve değerlendirmesinin yapıldığı anlaşılmıştır.
Davalı karşı davacı vekiline 06/02/2020 tarihli celsede ticari defterlerini sunması yahut yerinde inceleme taleplerini mahkememize sunması için 2 haftalık kesin süre verilmiş, verilen süre içerisinde ticari kayıtların sunulmadığı, yerinde inceleme talebinin iletilmediği anlaşılmakla, ticari defterlere dayanmaktan vazgeçmiş sayılmasına karar verilmiştir. (bu yönde 19/02/20121 tarihli ara karar oluşturulmuştur.)
Dosyadaki bilgi ve belgelerin değerlendirilmesi, dava konusu davacı yana ait tasarımın hükümsüzlük şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, hükümsüzlük şartlarının oluşmadığının kabulü halinde, davacının KHK 52/b kapsamında talep edebileceği tazminatın ne olabileceğinin tespiti yönünden dosya alanında uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi heyetine tevdi olunmuş, sunulan 22/01/2019 tarihli heyet raporunda özetle; … 1 .Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin…D. iş sayılı dosyasında alınan 12.12.2016 tarihli bilirkişi raporunda, davalının satışım yaptığı ürüne ait tasarımın, davacı yana ait tescilli tasarım ile ayniyet derecesinde benzer tasarımlar olduğu, davacı yanın haklı görülmesi halinde, davalının bahse konu tasarımı kullanmakla elde ettiği kazancın ne miktarda olduğu hususunun ticari kayıtlarından tespit edilmesinden sonra KHK 52/b maddesine göre hesaplama yapılabileceği, davalının savunmasında belirtilen www.diesrc.com uzantılı internet sitesindeki geçmiş dönem modellerinin tespiti için heyetimizde gerekli uzmanlığa sahip kimsenin olmadığı, bu konuda yeni bir bilirkişi atanıp atanmaması hakkmdaki takdirin mahkemede olduğu, davacının tasarımlarının belirli bir hususiyete sahip olduğunun anlaşıldığı, farklı bir tasarım yapma İmkanı varken davalı yan tarafından davacının tescilli tasarımı ile “birebir” aynı özelliklere sahip bir tasarım yaptığının tespit raporundan anlaşıldığı, davalının “ herkesin aynı modeli ürettiği ancak kimsenin bunu tescil ettirme gereği duymadığı” yönündeki savunmasının gerçekçi bir yaklaşımı yansıtmadığı, yönünde görüş ve kanaat bildirilmiş olduğu anlaşılmıştır.
Tarafların rapora yönelik itirazları ve kök raporda gerekli inceleme ve değerlendirmenin usulünce yapılmamış olduğu dikkate alınarak dosyada belirtilen internet sayfaları ve sektörel paylaşımlar irdelenmesi suretiyle yenilik, ayırt edicilik, kamuya tescil öncesi sunulmaya yönelik iddia ve itirazlann değerlendirilmesi suretiyle hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı hususlarında delillerin İncelenmesi ve ayrı ayrı değerlendirilmesi amacıyla heyete bilişim uzmanı bilirkişi eklenmek suretiyle dosya tekrardan aynı heyete tevdi olunmuş, bilirkişi heyeti tarafından sunulan 23/10/2019 tarihli heyet ek raporunda özetle; davalı tarafa ait … adresli internet sitesinde yapılan araştırmada dava konusu olan davacı tarafça tescil edilmiş ürünlere ait görsellere rastlanmadığı, davalı tarafa ait … İsimli internet sitesinde 17.12.2015 tarihi öncesinde dava konusu olan davacı tarafça tescil edilmiş ürünlerin satışının yapılıp yapılmadığım tespit etmek mümkün olmadığı, … internet sitesi elektronik ticaret sitesi olduğu ve geriye dönük arşiv araştırma sitelerinde yer alan arşiv kayıtlarının görüntülenemediği, … ,… adresine sahip sosyal medya hesabında 18/07/2014 tarihinden beri paylaşılmış olan 8.556 gönderi arasında dava konusu ürünlere ait bir görsel tespit edilemediği, hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığına ilişkin veriye ulaşılamadığından bir sonuca bağlamak mümkün olmadığı, yönünde görüş ve kanaat bildirildiği anlaşılmıştır.
Sunulan raporlardaki tespitler dikkate alınarak, davacı / karşı davalının maddi tazminat talebinin değerlendirilmesi yönünden dosya sektör bilirkişisine tevdi olunmuş olup sektörel bazda değerlendirme yapılarak davaya konu ürünün piyasa şartları/sektör uygulamalarından kaynaklı üretim ve satış gerçekleştirilmesi muhtemel ürün adedi değerlendirilerek, davalının elde edebileceği kazancın ne olabileceği hususlarında rapor tanzim edilmesi yönünden tekstil mühendisi bilirkişi tarafından sunulan 31/03/2021 tarihli ek raporda özetle; Sektörel uygulamada her bir renk İçin asgari siparişi verilebilecek kumaş miktarları dikkate alındığında üretimde her renk için en az 80 adet üretim yapılmış olabileceği, 4 renk için ise; Toplam: 80(adet) x 4(renk) = 320 (adet) üretim yapılabileceği, Beden sayısının 320 adet olarak istenildiği şekilde dağıtılabileceği (l,2,3„bedcn gibi) I adet üründe ortalama asgari kâr ın 40TL olabileceği, davalının bahse konu tasarımı kullanmakla elde ettiği kazancın ise, 320(adet) i 40(TL/adet)= 12.800TL olabileceği” yönünde görüş ve kanaat bildirilmiş olduğu anlaşılmıştır.
Davacı karşı davalı vekili sunmuş olduğu 14/06/2021 tarihli talep arttırım dilekçesinde dava açılışta talep etmiş oldukları 3.000,00 TL maddi tazminatı rapor doğrultusunda 12.800,00 TL ye arttırmış olduklarını mahkememize bildirmiştir.
İş bu dava tasarım tecavüzü ve markaya tecavüz ile haksız rekabete dayalı maddi manevi tazminat taleplerine ilişkin asıl dava ve tasarım hükümsüzlüğüne yönelik karşı davaya ilişkindir.
Uygulanması gereken mevzuat;
554 ve 556 sayılı KHK lar, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun (SMK) 10.01.2017’de Resmi Gazete’de yayımlanmasıyla beraber yürürlükten kalkmıştır. Bu doğrultuda derdest davalara hangi mevzuatın uygulanacağının açıklanması zarureti doğmuştur. Kanunlar kural olarak yürürlüğe girdiği tarihten itibaren ileriye etkili olarak uygulanırlar; ancak kanunun geçmişe etkili olarak uygulanacağına ilişkin bir hüküm ihdas edilmiş ise kanun geçmişe etkili olarak uygulanabilir. Kanunun yürürlüğü düzenleyen 192. maddesinin “a” ve “b” bendinde yer alan ileri yürürlük hükümleri istisna olmak üzere, kanunun diğer hükümlerinin SMK’nın yayımı tarihinde yürürlüğe girecek olup; SMK’nun geçmişe etkili olarak uygulanmasına ilişkin bir hükmün bulunmadığı, dolayısıyla yürürlüğe girdiği 10.01.2017’den itibaren ileriye etkili olarak uygulanacağı görülmüştür. Bu doğrultuda SMK’nın, yürürlüğe girmesinden önce ikame edilen ve takiben anılan düzenlemenin yürürlüğe girdiği sırada derdest olan ve söz konusu Kanun’un yürürlük tarihinden önce gerçekleşen olaylara yönelik davalara SMK değil KHK uygulanacak olup SMK yürürlük tarihinden sonra açılan iş dava ve karşı dava yönünden ise SMK uygulanacaktır.
Davacının markaya tecavüz tasarıma tecavüze yönelik değerlendirmeleri öncesinde karşı davadaki hükümsüzlük iddiasının ele alınması gerekmektedir.
Karşı davadaki tasarım hükümsüzlük talebi yönünden değerlendirme;
6769 sayılı SMK’da tescilli tasarımların korunma şartları belirlenmiştir.
Tasarım ve ürün; Madde 55- (1)Tasarım, ürünün tümü veya bir parçasının ya da üzerindeki süslemenin çizgi, şekil, biçim, renk, malzeme veya yüzey dokusu gibi özelliklerinden kaynaklanan görünümüdür. Yenilik ve ayırt edicilik; Madde 56- (1)Tasarım yeni ve ayırt edici niteliğe sahip olması şartıyla bu Kanunla sağlanan haklar kapsamında korunur. (4)Bir tasarımın aynısı; a)Tescilli tasarım için başvuru veya rüçhan tarihinden önce, b)Tescilsiz tasarım için tasarımın kamuya ilk sunulduğu tarihten önce, dünyanın herhangi bir yerinde kamuya sunulmamış ise o tasarım yeni kabul edilir. Tasarımlar sadece küçük ayrıntılarda farklılık gösteriyorsa aynı kabul edilir. (5)Bir tasarımın bilgilenmiş kullanıcı üzerinde bıraktığı genel izlenim; a)Tescilli tasarım için başvuru veya rüçhan tarihinden önce, b)Tescilsiz tasarım için tasarımın kamuya ilk sunulduğu tarihten önce, kamuya sunulmuş herhangi bir tasarımın aynı kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimden farklı ise bu tasarımın ayırt edici niteliğe sahip olduğu kabul edilir. (6)Ayırt edici niteliğin değerlendirilmesinde, tasarımcının tasarımı geliştirmede sahip olduğu seçenek özgürlüğünün derecesi dikkate alınır. Madde 57- (1)Kamuya sunma; sergileme, satış gibi yollarla piyasaya sürme, kullanma, tarif, yayım, tanıtım veya benzer amaçlı faaliyetleri kapsar. Tasarımın gizlilik şartıyla üçüncü bir kişiye açıklanması kamuya sunma sayılmaz. (2)Koruma talep edilen bir tasarım, BAŞVURU TARİHİNDEN VEYA RÜÇHAN TALEBİ VARSA RÜÇHAN TARİHİNDEN ÖNCEKİ ON İKİ AY İÇİNDE tasarımcı veya halefi ya da bu kişilerin izni ile üçüncü bir kişi tarafından veya tasarımcı ya da halefleri ile olan ilişkinin kötüye kullanımı sonucu kamuya sunulması hâlinde bu açıklama tasarımın yeniliğini ve ayırt edici niteliğini etkilemez. Madde 58- (1)Tasarım sahibi, kendi tasarımına kıyasla ayırt edici niteliğe sahip olmayan tasarımlara karşı bu Kanundan doğan haklarını kullanabilir. (2)Koruma kapsamının değerlendirilmesinde, tasarımcının tasarımı geliştirmede sahip olduğu seçenek özgürlüğünün derecesi dikkate alınır… Madde 59- (1)Tasarımdan doğan haklar münhasıran tasarım sahibine aittir. Üçüncü kişiler, tasarım sahibinin izni olmadan koruma kapsamındaki tasarım veya tasarımın uygulandığı ürünü üretemez, piyasaya sunamaz, satamaz, ithal edemez, ticari amaçlı kullanamaz veya bu amaçlarla elde bulunduramaz ya da bu tasarım veya tasarımın uygulandığı ürünle ilgili sözleşme yapmak için öneride bulunamaz. (2)Tescilsiz tasarım, sahibine birinci fıkrada belirtilen fiilleri engelleme hakkını sadece korunan tasarımın aynısının veya genel izlenim itibarıyla ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kopyalanarak alınması hâlinde verir. Korunan tasarımın kendi tasarımından önce kamuya sunulduğunu makul yollarla bilmesi mümkün olmayan bir tasarımcı tarafından bağımsız olarak yapılan tasarımın koruma kapsamındaki tasarımdan kopyalanmış olduğu kabul edilmez.
Madde 77- (1)Aşağıdaki hâllerde tasarımın hükümsüz sayılmasına mahkeme tarafından karar verilir: a)55 inci maddenin birinci ve ikinci fıkralarında yer alan tanımlara uygun olmadığı, 56 ncı ve 57 nci maddelerde belirtilen şartları taşımadığı, … başvurunun kötüniyetle yapıldığı ve bir fikri mülkiyet hakkının yetkisiz kullanımını içerdiği ispat edilmişse. b)Hak sahipliğinin başka kişiye veya kişilere ait olduğu ispat edilmişse. c)Sonradan kamuya açıklanan aynı veya benzer nitelikteki bir tasarımın başvuru tarihi, tescilli bir tasarımın başvuru tarihinden önce ise…. Madde 79- (1)Tasarımın hükümsüzlüğüne ilişkin karar geçmişe etkili olup, tasarıma bu Kanunla sağlanan koruma hiç doğmamış sayılır. 2)Tasarım sahibinin ağır ihmali veya kötüniyetli hareket etmesinden zarar görenlerin tazminat talepleri saklı kalmak üzere, hükümsüzlüğün geçmişe dönük etkisi aşağıdaki durumları etkilemez: a)Hükümsüzlüğe karar verilmeden önce tasarımın sağladığı haklara tecavüz nedeniyle verilen kesinleşmiş ve uygulanmış kararlar. b)Hükümsüzlüğe karar verilmeden önce yapılmış ve uygulanmış sözleşmeler. (3)İkinci fıkranın (b) bendinde belirtilen sözleşme uyarınca ödenmiş bedelin hakkaniyet gereğince kısmen veya tamamen iadesi talep edilebilir. (4)Tasarımın hükümsüzlüğüne ilişkin kesinleşmiş karar herkese karşı hüküm doğurur.
Somut olaya dönüldüğünde; Her ne kadar davalı / karşı davacı, davacı / karşı davalıya ait davaya konu tasarımın sektörde uzun yıllardır kullanılan, harcı alem nitelikte, yenilik unsurunu barındırmayan bir tasarım olduğunu, kendi üretiminin tescil öncesine dayandığını, dava dışı firmalar tarafından da piyasaya sunulduğunu iddia etmiş ve yenilik unsuru barındırmayan tasarımın hükümsüz kılınmasını talep etmiş ise de yapılan incelemelerde; karşı davacının iddialarını ispata yarar delil sunmadığı, bildirdiği site üzerinden tasarım görsellerine ulaşılmadığı gibi arşiv kayıtlarına da ulaşılmadığı, davaya konu tasarıma ilişkin ürünleri tescil öncesi piyasaya sunduğunu iddia etmiş ise de yeniliği ortadan kaldıracak şekilde (tescil öncesi 12 ayı aşar şekilde) delillerini ibraz etmediği gibi verilen kesin süreye rağmen ticari defterlerini sunmadığı, adresle birlikte yerinde inceleme talebini iletmediği, dikkate alındığında karşı davacının hükümsüzlüğe yönelik ispatlanamayan davasının reddine karar vermek gerekmiştir.
Asıl davada Markaya Tecavüz iddiası yönünden;
6769 sayılı Kanunun 29. maddesinde marka hakkına tecavüz sayılan fiiller sayılmıştır. Bunlar Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7. maddede belirtilen biçimlerde kullanmak, marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak, marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek halleridir.
İlgili Kanunun 7 inci maddesi; “Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır: a)Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması. b)Tescilli marka ite aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle betik tarafından tescilli marka ile iîişkilendiribne ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması. c)Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci /ifcra hükmü uyarınca yasaklanabilir: a)İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması. b)İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanmast veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi. c)İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi. ç)İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması. d)İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya me?ru bagtoaftsı c/maması şartıyla işaretin aynt veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması. ” hükümlerine amirdir.
SMK’nın 149.maddesinde “Sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi, mahkemeden aşağıdaki taleplerde bulunabilir: a) Fiilin tecavüz olup olmadığının tespiti. b) Muhtemel tecavüzün önlenmesi. c) Tecavüz fiillerinin durdurulması. ç) Tecavüzün kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini. d)Tecavüz oluşturan veya cezayı gerektiren ürünler ile bunların üretiminde münhasıran kullanılan cihaz, makine gibi araçlara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde elkonulması. e) (d) bendi uyarınca elkonulan ürün, cihaz ve makineler üzerinde kendisine mülkiyet hakkının tanınması f)Tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınması, özellikle masraflar tecavüz edene ait olmak üzere (d) bendine göre elkonulan ürünler ile cihaz ve makine gibi araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya sınai mülkiyet haklarına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise imhası. g)Haklı bir sebebin veya menfaatinin bulunması hâlinde, masrafları karşı tarafa ait olmak üzere kesinleşmiş kararın günlük gazete veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesi veya ilgililere tebliğ edilmesi” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
Mutlak hak niteliğini taşıyan markanın, marka sahibinin izni olmaksızın bir başkası tarafından kullanılması yasaklanmış bulunmaktadır. Markanın sahibinden başkası tarafından aynen veya taklit, tağyir, iltibas suretiyle kullanılıp kullanılmadığının saptanmasında her şeyden önce markanın şekil ve anlam itibariyle taşıdığı baskın unsur göz önünde tutulmalıdır. Bu baskın unsurun aynen veya değiştirilerek başkası tarafından kullanılması, haksız olarak kullanımın tespitinde büyük önem taşır. Bir marka ana özellikleri itibariyle başkası tarafından bir hakka dayanmadan kullanıldığında tecavüz unsuru gerçekleşmiş olur (Erdal Noyan, Marka Hukuku, Ankara 2006, s.545). Bir marka hakkına tecavüz teşkil edilebilmesi için, markayla ayniyet taşıyan veya benzer olan işaretin, tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal veya hizmetlerde alıcıların karıştırılmasına sebebiyet verecek şekil ve surette kullanılması gerekir.
Somut olaya dönüldüğünde; her ne kadar davacı karşı davalı davalı karşı davacı atarafından piyasaya sunulan ürünlerin kalite noktasında müvekkiline ait ürün kalitesinde olmadığı, bu durumun müvekkilinin markasının itibarı zarar vereceğinden bahisle davalı karşı davacının markaya tecavüzde bulunduğu iddiasından bahsetmiş ise de davacı karşı davalının Hanzade markasına yönelik herhangi bir kullanım iddiasında bulunmadığı gibi bu yönde herhangi bir delilin de dosyaya sunulmadığı, davalı karşı davacının piyasaya sunmuş olduğu ürünlerin kalitesiz olmasının markaya tecavüz kapsamında değerlendirilebilecek bir husus olmadığı gibi markayı ihlal eden kullanım bulunmadığı dikkate alındığında itibar tazminatı kapsamında da ele alınamayacağı anlaşılmakla davacı karşı davalının bu yöndeki iddiaya dayalı tazminat taleplerinin yerinde olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Asıl davadaki tasarıma tecavüz iddiası yönünden;
6769 sayılı yasanın “Tasarım hakkına tecavüz sayılan fiiller” başlıklı 81. Maddesi; “(1)Aşağıda belirtilen fiiller tasarım hakkına tecavüz sayılır: a)Tasarım sahibinin izni olmaksızın bu Kanun hükümlerine göre koruma kapsamındaki bir tasarımın kullanıldığı veya uygulandığı ürünün aynısını veya genel izlenim itibarıyla ayırt edilemeyecek kadar benzerini üretmek, piyasaya sunmak, satmak, sözleşme yapmak için öneride bulunmak, ticari amaçla kullanmak veya bu amaçlarla bulundurmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak. b)Tasarım sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek. c)Tasarım hakkını gasp etmek. (2)Başvuru, 65 inci maddeye göre tescil edilerek yayımlandığı takdirde, tescil sahibi, tasarım hakkına yönelik olarak bu maddede sayılan tecavüzlerden dolayı hukuk davası açma hakkına sahiptir. Tecavüz eden, başvurudan ve kapsamından haberdar edilmişse başvurunun yayımlanmış olmasına bakılmaz. Tecavüz edenin kötüniyetli olduğuna mahkeme tarafından hükmolunursa yayımdan önce de tecavüzün varlığı kabul edilir. (3)Koruma kapsamındaki tasarımın tescilli olduğuna ilişkin kaydın ürün, ambalaj veya fatura üzerine konulmamış olması, bu maddede sayılan fiilleri tasarım hakkına tecavüz olmaktan çıkarmaz. (4)Tescilsiz tasarımlar için, tasarım 57 nci maddeye göre kamuya sunulduğu takdirde, hak sahibi, tasarım hakkına yönelik ihlallerden dolayı dava açmaya yetkilidir.” hükümlerine amirdir.
Kanunun 149.maddesinde “Sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi, mahkemeden aşağıdaki taleplerde bulunabilir: a)Fiilin tecavüz olup olmadığının tespiti. b)Muhtemel tecavüzün önlenmesi. c)Tecavüz fiillerinin durdurulması. ç)Tecavüzün kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini. d)Tecavüz oluşturan veya cezayı gerektiren ürünler ile bunların üretiminde münhasıran kullanılan cihaz, makine gibi araçlara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde elkonulması. e)(d) bendi uyarınca elkonulan ürün, cihaz ve makineler üzerinde kendisine mülkiyet hakkının tanınması f)Tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınması, özellikle masraflar tecavüz edene ait olmak üzere (d) bendine göre elkonulan ürünler ile cihaz ve makine gibi araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya sınai mülkiyet haklarına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise imhası. g)Haklı bir sebebin veya menfaatinin bulunması hâlinde, masrafları karşı tarafa ait olmak üzere kesinleşmiş kararın günlük gazete veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesi veya ilgililere tebliğ edilmesi” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
Yine “Tazminat” başlıklı 150. Maddesine göre “(1)Sınai mülkiyet hakkına tecavüz sayılan fiilleri işleyen kişiler, hak sahibinin zararını tazmin etmekle yükümlüdür. (2)Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edilmesi durumunda, hakka konu ürün veya hizmetlerin, tecavüz eden tarafından kötü şekilde kullanılması veya üretilmesi, bu şekilde üretilen ürünlerin temin edilmesi yahut uygun olmayan bir tarzda piyasaya sürülmesi sonucunda sınai mülkiyet hakkının itibarı zarara uğrarsa, bu nedenle ayrıca tazminat istenebilir. (3)Hak sahibi, sınai mülkiyet hakkının ihlali iddiasına dayalı tazminat davası açmadan önce, delillerin tespiti ya da açılmış tazminat davasında uğramış olduğu zarar miktarının belirlenebilmesi için, sınai mülkiyet hakkının kullanılması ile ilgili belgelerin, tazminat yükümlüsü tarafından mahkemeye sunulması konusunda karar verilmesini mahkemeden talep edebilir. ” yasanın “Yoksun kalınan kazanç” başlıklı MADDE 151- (1)Hak sahibinin uğradığı zarar, fiili kaybı ve yoksun kalınan kazancı kapsar. (2)Yoksun kalınan kazanç, zarar gören hak sahibinin seçimine bağlı olarak, aşağıdaki değerlendirme usullerinden biri ile hesaplanır: a)Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, hak sahibinin elde edebileceği muhtemel gelir. b)Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin elde ettiği net kazanç. c)Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin bu hakkı bir lisans sözleşmesi ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması hâlinde ödemesi gereken lisans bedeli. (3)Yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında, özellikle sınai mülkiyet hakkının ekonomik önemi veya tecavüz sırasında sınai mülkiyet hakkına ilişkin lisansların sayısı, süresi ve çeşidi, ihlalin nitelik ve boyutu gibi etkenler göz önünde tutulur. (4)Yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında, ikinci fıkranın (a) veya (b) bentlerinde belirtilen değerlendirme usullerinden birinin seçilmiş olması hâlinde, mahkeme ürüne ilişkin talebin oluşmasında sınai mülkiyet hakkının belirleyici etken olduğu kanaatine varırsa, kazancın hesaplanmasında hakkaniyete uygun bir payın daha eklenmesine karar verir. (5)Mahkeme, patent haklarına tecavüz hâlinde, patent sahibinin bu Kanunda öngörülen patenti kullanma yükümlülüğünü yerine getirmemiş olduğu kanaatine varırsa yoksun kalınan kazanç, ikinci fıkranın (c) bendine göre hesaplanır. (6)Coğrafi işarete veya geleneksel ürün adına tecavüz hâlinde bu madde hükmü uygulanmaz.” hükümlerine amirdir.
Tasarımlar ayırt edici nitelik açısından birbirleriyle kıyaslanırken farklı bilgi ve tecrübeye sahip kişilerce değişik şekilde yorumlanabilmektedir. Söz konusu sektörde bilgi ve tecrübe sahibi olan bir kişinin yapacağı kıyaslama ile herhangi bir tüketicinin yapacağı kıyaslama farklı olacaktır. Ayırt edici niteliğin belirlenmesinde ve tasarımların karşılaştırılmasında, ne sıradan tüketici gibi basit ne de ilgili sektörde uzman kişi kadar derin bir değerlendirme gerektirmeyecek şekilde, ürün hakkında temel bilgilere sahip bir kişinin yapacağı değerlendirme anlaşılmalıdır. Söz konusu değerlendirmeyi yapabilecek kişi Kanunda bilgilenmiş kullanıcı olarak yer almıştır. Ayırt edici niteliğin değerlendirilmesinde, tasarımcı ne kadar seçenek özgürlüğüne sahipse tasarımı o derece farklılaştırabilir. (Yasemin Şahinler Baykara, Levent Yavuz, Türkay Alıca)
Bilgilenmiş kullanıcı, kural olarak alanında uzman olan bir kişi değil aksine sıradan bir kullanıcının gözden kaçırabileceği ayrıntıları fark edebilecek düzeyde dikkatli ve deneyimli bir kullanıcı olup ürün hakkında önceden beri belli bir bilgi birikimi olan kimsedir. Bu sebeple bilgilenmiş kullanıcı olarak bu tür elbiselerin satıldığı mağazada çalışan satış elemanının ürünler üzerindeki bilgi seviyesinden bahsedilebilinir. Genel olarak giysi modelleri üzerinde tasarımcının kullanacağı kumaşın renginden, desenlerine, giysi üzerindeki işleme ve baskılardan, kemer-düğme-fermuar vb eklentilere, dikiş noktalarına, kesimlerine kadar pek çok farklı hususta oldukça geniş seçenek özgürlüğüne sahiptir.
Dava konusu giysilerin işlevini yerine getirecek ebat ve formlarda olması gerekliliği (insan vücut yapısına uygun olmak) hariç herhangi bir teknik zorunluluğun bu tür tasarımlar açısından var olmadığı ve seçenek özgürlüğünün tasarımcısının hayal gücü ile sınırlı olacak düzeyde geniş olduğu görülmektedir.
Ayrıca genel piyasa şartlarında tasarımcıların birbirlerinin tasarımlarından etkilenme durumu da söz konusudur. Tasarımcılar birbirlerinin tasarımlarından esinlenerek (ilham alarak) kendi tasarımlarında farklı görselliklere ulaşabilmektedirler. Bu sebeple, birbirleri ile kıyaslanan tasarımların ayırt edici niteliklerinin değerlendirilmesinde ilke olarak farklılıklarından çok ortak özelliklerinin değerlendirilmesine ağırlık verilir ve tasarımcının tasarımı geliştirme açısından ne kadar seçenek özgürlüğüne sahip olduğu göz önüne alınır.
Yargıtay’a göre iltibas/karıştırılma ihtimali incelemesinde: emtialarla ilgili olarak piyasanın anlayışı, benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları giderip gidermediği, birbirleri yerine ikame edilip edilemeyeceği, rekabet etme olanaklarının olup olmadığı, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, kullanım yöntemleri, hedeflenen halk kesimleri, bu kesimdeki tüketicinin ortalama algılaması esas alınmalıdır.
Salt teknik işlevin zorunlu kıldığı ürün tasarımlarına veya tasarım unsurlara koruma sunulamamaktadır. Diğer bir ifade ile münhasıran teknik işlev gören, sadece teknik işlevin yerine getirilmesi için tasarımda uygulanması zorunluluk arz eden unsurların tescil korumasından yararlanması mümkün değildir. Ancak unsuru koruma dışına iten teknik işlev görmesi değil, unsurlarının münhasıran/salt teknik işleve hizmet etmesidir. Teknik işlevsellik, tasarımdaki sadece bir kısım unsurun koruma dışında kalmasına (SMK m.58/f.4/(b) bendi gereği) yol açabilir. Şayet tüm unsurlar salt teknik işlevsel mahiyetteyse tasarımın tümüyle korumadan mahrumiyeti /hükümsüzlüğü söz konusu olabilir.
Tasarım korumasından mahrum bırakılması talep edilen ürün görünüşünün, salt teknik işlevsel bir zorunluluk olup olmadığının nasıl tespit edileceği meselesi ve doktrinde benimsenen farklı inceleme metotları, son olarak Avrupa Birliği Adalet Divam’nın (ABAD’ın) …tarihli, … sayılı “…” kararında ele alınmıştır .
ABAD’ın kararına göre, alternatif şekillerin varlığının veya yokluğunun yasağın uygulamasında yegâne kriter olduğu anlamını çıkarmamaktadır . Dolayısıyla alternatiflerin varlığı/yokluğu yegâne kriter olmayıp, yasağı tek başına bertaraf edemez. Karara göre tasarım tanımının ve korumasının temelinde ürün görünüşü bulunmaktadır . Ayrıca gerek koruma kapsamının gerekse ayırt ediciliğin tespitinde ürünün bıraktığı genel izlenimin benzerliğine atıfta bulunulmaktadır. O halde teknik işlevin görülmesi ihtiyacı tasarımcının seçimini etkileyen yegâne faktörse ve ürünün görselliği (estetik düşünce) bu seçimde tümüyle göz ardı ediliyorsa koruma ve tescil yasağı uygulanmalıdır . Sonuç olarak teknik işlev ve unsur bağlantısına odaklanılmak ve alternatiflerin varlığı tek belirleyici faktör olarak kabul edilmemelidir . ABAD bu gerekçelerle, kararında yasağın uygulamasında alternatif tasarımların var olup olmadığının irdelenmesine ve somut olayda inceleme konusu edilen tasarımdaki unsurlara şekil veren yegâne etkenin teknik işlev görme kaygısı olup olmadığının tespitine önem atfetmiştir .
Somut olaya dönüldüğünde; Rapordaki tespitlerde; gerek tespit raporu gerekse yargılama safahatinde alınan raporda davalı karşı davacı tarafından piyasaya sunulan – davalı karşı davacının da kabulünde olan olduğu üzere- elbiselerdeki tasarımların davacı firmaya ait davalı tarafından piyasaya sürülen ürünlerin davacıya ait … tescil nolu çoklu tasarımında yer alan “…” isimli 2 nolu tasarım ile ayırt edilemeyecek derecede benzer oldukları ve Tasarım açısından, geniş seçenek özgürlüğü olduğu halde tescilli tasarımın model alınmak suretiyle aynıyet derecesinde benzer tasarım çalışması ile ürünlerin üretildiği bu durumun izahı yapılan mevzuat kapsamında tescilli tasarıma tecavüz teşkil ettiği sonucuna ulaşılmıştır.
Asıl davadaki Haksız rekabet iddiası yönünden;
6102 sayılı TTK’nın 54 vd maddeleri Haksız Rekabete ilişkindir. Madde 54- “(1)Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. (2)Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” hükümlerine amridir. Yine TTK Madde 55- (1)Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır: a)Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve özellikle;…. 4.Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak,… dürüstlüğe aykırı davranmış olur. Şeklinde düzenlenmiş Madde 56 da “Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse; a)Fiilin haksız olup olmadığının tespitini, b)Haksız rekabetin men’ini, c)Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini … d)Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini, e)Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini isteyebileceği düzenlenmiş kararların ilanının talep edebileceği öngörülmüştür.
Somut olaya dönüldüğünde; yukarıda izah olunduğu üzere davacıya ait tescilli tasarımlara tecavüz eyleminin aynı zamanda haksız rekabet teşkil edeceği izaha muhtaç olmamakla birlikte, davalı karşı davacının davacı karşı davalıya ait ürünler ile birebir aynı tasarıma sahip ürünlerin satış ve pazarlamasını yapmak suretiyle TTK md. 54 ve TTK md. 55/l-a (4) kapsamında haksız rekabete sebebiyet verdiği sonucuna ulaşılmıştır.
Tazminat taleplerinin ele alınması;
İzahı yapılan mevzuat kapsamındaki değerlendirmeler dikkate alındığında davalı karşı davacı tarafından tarafından piyasaya sunulan ürünlerin tasarım tecavüzüve haksız rekabet teşkil ettiği tespit olunmakla davacının maddi / manevi tazminat talep şartlarının oluştuğu izahtan varestedir.
Maddi tazminat talebi yönünden;
Davacı vekili tazminat taleplerini 6769 sayılı SMK’nın 151/2-b uyarınca “b)Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin elde ettiği net kazanç” a göre hesaplanmasını talep etmiştir.
Bilirkişi heyet raporundaki tespitlerde; Davalı karşı davacı verilen süre içerisinde ticari defterlerini dosyaya sunmamıştır. Bu noktada davalı karşı davacının elde ettiği kazancın hesaplanması mümkün olmamakla birlikte tespit sırasında elde edilen 5 adet ürün üzerinden de hesaplama yapılamayacağı, sektör uygulamaları dikkate alınarak alınan raporda “sektörel uygulamada her bir renk İçin asgari siparişi verilebilecek kumaş miktarları dikkate alındığında üretimde her renk için en az 80 adet üretim yapılmış olabileceği, 4 renk için ise; Toplam: 80(adet) x 4(renk) = 320 (adet) üretim yapılabileceği, beden sayısının 320 adet olarak istenildiği şekilde dağıtılabileceği (l,2,3„bedcn gibi) I adet üründe ortalama asgari kâr ın 40TL olabileceği, davalının bahse konu tasarımı kullanmakla elde ettiği kazancın ise, 320(adet) i 40(TL/adet)= 12.800TL olabileceği” tespit değerlendirmelerinin de doğrudan hükme esas alınabilecek nitelikte olmadığı izaha muhtaç değildir.
Bu noktada taraf ticari defterleri üzerinden hesaplama yapılamamış olmakla tazminat taleplerinin sektörel değerlendirmeler de dikkate alınmak suretiyle TBK 50 maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmış, takdiren haksız rekabet ve tasarım tecavüzü kapsamında 10.000,00 TL’nin yerinde olduğuna kanaat getirilmiş yine manevi tazminat talebi yönünden izahı yapılan mevzuat kapsamında davalının haksız fiil niteliğindeki tasarıma tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden eyleminin manevi tazminat gerektireceği, talep edilen 2.000,00 TL nin eylemin ağırlığı hak ve nesafet gözetildiğinde yerinde olduğuna kanaat getirilmiş manevi tazminat talebinin tümden kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Tüm dosya kapsamı sunulan bilirkişi raporları ve izahı yapılan mevzuat kapsamında değerlendirildiğinde; davacı karşı davalının TPMK nezdinde … tescil nolu çoklu tasarımında yer alan “…” isimli 2 nolu tasarımın sahibi olduğu, her ne kadar davalı karşı davasında tasarımın yenilik vasfını taşımadığından bahisle hükümsüzlüğünü talep etmiş ise de karşı davasını ispata yarar delil sunmadığı anlaşılmakla karşı davanın reddine karar vermek gerekmiş, asıl dava yönünden ise davalıya ait iş yerinde tespit edilen ürünlerin, davacı adına tescilli tasarım ile ayırt edilemeyecek derecede ayniyet taşıyan benzer ürünler olduğu anlaşılmakla davalının eyleminin tescilli tasarıma tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiği sonucuna ulaşılmış bu kapsamda davacının tazminat taleplerinin yerinde olduğuna kanaat getirilmiş, maddi tazminat talebi yönünden yapılan mali incelemedeki hesaplama göz önünde bulundurulmak suretiyle (esasen bu tür davalarda net zarar tespitinin mümkün olmaması, farazi hesaplamalar doğrudan hükme esas alınabilecek nitelikte olmaması, sektörel hesaplamada tespit edilen miktarın doğrudan hükme esas alınabilir nitelikte olmaması dikkate alındığında BK 50. Maddesi gözetilerek değerlendirme yapılması gerektiği sonucuna ulaşılmakla) tespit edilen tecavüze konu ürün adedi, sektörel uygulamalar davalının satış potansiyeli bütün olarak değerlendirildiğinde hakkaniyet de gözetilerek BK 50. Maddesi gereği takdiren 10.000,00 TL üzerinden talebin kısmen kabule karar vermek gerekmiş, yine manevi tazminat yönünden manevi tazminatın yasal şartlarının oluştuğu anlaşılmakla eylemin ağırlığı tecavüze konu tasarım sayısı, hak ve nesafet gözetildiğinde talep edilen tazminat miktarının yerinde olduğuna kanaat getirilmekle takdiren 2.000,00 TL manevi tazminata hükmolunmak suretiyle aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
1-Asıl dava yönünden; (Davalı tarafından piyasaya sürülen ürünlerin davacıya ait … tescil nolu çoklu tasarımında yer alan “…” isimli 2 nolu tasarıma tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespit edilmiş olmakla)
a-Davacının maddi tazminat yönünden talebinin KISMEN KABULÜ ile, 10.000,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE, Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
b-Davacının manevi tazminat yönünden talebinin KABULÜ ile, 2.000,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
Asıl dava yönünden;
-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 819,72 TL karar harcından peşin yatırılan 199,40 TL’nin mahsubu ile kalan 620,32 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
-Davacı tarafından yapılan:2.907,15 TL bilirkişi + posta giderinin -ret ve kabule göre hesaplanan- 2.357,14 TL’si ve 235,40 TL harç (vekalet+peşin+başvuru+ıslah) olmak üzere toplam2.592,54 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, kalan giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen maddi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca red edilen maddi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 2.800,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen manevi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 2.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
2-Karşı davanın REDDİNE,
Karşı dava yönünden;
-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 59,30 TL karar harcından peşin yatırılan 31,40 TL’nin mahsubu ile kalan 27,90 TL bakiye karar harcının davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ret edilen hükümsüzlük talebi yönünden hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
3-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı-karşı davalı vekilinin yüzüne karşı, davalı-karşı davacının yokluğunda (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 04/11/2021
Katip …
¸

Hakim …
¸