Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/438 E. 2020/433 K. 03.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/438
KARAR NO : 2020/433

DAVA : Endüstriyel Tasarım Hakkına Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti, Durdurulması, Önlenmesi, Maddi, Manevi ve İtibar Tazminatı
DAVA TARİHİ : 07/02/2017
KARAR TARİHİ : 03/12/2020

Mahkememizde görülmekte bulunan endüstriyel tasarım hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, durdurulması, önlenmesi, maddi, manevi ve itibar tazminatı talepli asıl dava ile endüstriyel tasarım hükümsüzlüğü ve sicilden terkin talepli karşı davanın yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar-karşı davalılar vekili dava dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle, müvekkillerinin, moda sektöründe kısa sürede tanınır hale gelmiş olan … markasının yaratıcıları olduğunu, markanın çatısı altında çanta, aksesuar vb ürünler en son kalite malzemelerle üretilmekte ve tüketiciye sunulmakta olduğunu, markanın gerek ülkemizde gerekse dünya çapında birçok insan tarafından kullanılır hale gelmesinin en temel sebebinin, tasarım açısından oıjinal ürünlerin ortaya konması ve malzemelerin kaliteli olması olduğunu, … markasının müvekkilleri tarafından TPMK nezdinde … tescil numarası ile 10/08/2015 tarihinde tescil edildiğini, markanın koruma altında olduğunu, müvekkillerinin markanın bünyesinde tasarlanmış ve en çok talep edilen tasarımlarının da … tescil numarası ile 12/04/2016 tarihinde tescil edildiğini, söz konusu tasarımların davalı tarafça birebir kopyalanarak mağazalarında ve online satış noktalarında satışa sunulduğunu, davalı firmanın yaptıkları araştırmaya göre 120’yi aşkın mağazası bulunduğunu, sadece Türkiye’de değil yurtdışında da faaliyet gösteren firmanın, mağazalarının yanı sıra online satış da yapmakta olduğunu, davalı firmanın satışa sunduğu ürünlerin müvekkillerinin tasarımlarının birebir aynısı olduğunu, tasarım hakkına tecavüz öğrenilir öğrenilmez davalıya ihtarname gönderilerek tasarım hakkı ihlali niteliğindeki fiillerine son verilmesinin talep edildiğini, davalı tarafından gönderilen cevabi ihtarda ise tescilden önce üretilen söz konusu ürünlere tescilin sağladığı hakların ileri sürülemeyeceğini, ihtarnameyle ileri sürülen taleplerin yerine getirilmeyeceğini beyan ettiklerini, bu durumda davalı tarafın müvekkillerinin tasarımlarını kopyalayarak sattığını inkar etmediğini, yalnızca üretim ve satışın tescil tarihinden önce olduğunu, bu sebeple tescilden doğan hakların kendilerine ileri sürülemeyeceğinin belirttiğini, davalının ileri sürdüğü iddiasını ispatlamakla yükümlü olduğunu, müvekkillerinin söz konusu tasarımı 12/04/2016 tarihinde tescil ettirmekle birlikte tasarımı ilk kez Türkiye’de 2015 yılında kamuya sunduğunu, sunulan faturalardan da anlaşılacağı üzere 25/03/2015 tarihinde müvekkillerinin tasarladığı bu ürünü, deri işleriyle iştigal eden firmada ürettirdiğini, davalının tasarıma ilişkin milyonlarca seçenek bulunmasına rağmen müvekkilinin tasarımının birebir aynısını ürettirip satışa sunduğunu, bunun kötü niyetli yapıldığını, davalının müvekkillerinin tasarımından bilgi sahibi olmadan iyiniyetle ürünleri birebir kopyalayarak satışa sunmasının mümkün olmadığını, müvekkilinin tasarımlarının tescil edilmeden önce kopyalanmış olması halinde dahi bu işlemin koruma süresi içinde yapıldığının anlaşıldığını, davalının fillerinin müvekkillerini maddi ve manevi zarara uğratmakla aynı zamanda itibarlarını da zedelediğini iddia ederek, davalının müvekkillerinin endüstriyel tasarım hakkına tecavüz ve haksız rekabetinin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla şimdilik 1.000 TL maddi, 5.000 TL manevi ve 1.000 TL itibar tazminatı ile 405,52 TL ihtarname bedelinin ihtarnamenin tebliği tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacılar-karşı davalılar vekili ıslah dilekçesinde, bilirkişi raporları sonucunda davalı-karşı davacı şirketin tecavüz konusu olan müvekkillerinin tasarımlarından elde ettiği ciro, cirodan maliyetin düşülmesi neticesinde davalı-karşı davacının satış karının hesaplandığını, bu hesaplamaya göre tecavüz konusu ürünlerden elde edilen muhtemel satış cirosunun 59.574,06 TL, maliyetinin 30.084,00 TL olduğu, davalı-karşı davacının satış karının ise 29.490,06 TL olduğunun tespit edildiği, belirsiz alacak davası olarak açtıkları 1.000 TL maddi tazminat taleplerini davalı-karşı davacının satış karı olan 29.490,06 TL üzerinden 28.490,06 TL olarak arttırdıklarını belirtmiştir.
Davalı-karşı davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; açılmasında hukuki yarar bulunmayan iş bu davanın reddi gerektiğini, zamanaşımı itirazında bulunduklarını, dava konusu ürünlerin aynısı veya çok benzerinin yıllardır, davacı firmanın tescilinden önce, değişik firmalar tarafından satılmakta olup kamuya sunulduğunu, davacılar TPMK tescil sisteminde esasa ilişkin araştırma ve inceleme olmaması sebebiyle tescil sisteminin bu özelliğinden yararlanarak yeni olmayan ürünlere tescil aldığını, bu tescilleri aynı sektörde faaliyet gösteren firmalara karşı kullanarak tescil belgesini haksız rekabet aracı olarak kullanmakta olduğunu, davanın yetkili ve görevli mahkemede açılmadığını, Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğunu, davalı müvekkilinin üretici firma olmadığını, üretici firmalardan aldığı ürünleri satarak ticari faaliyetini sürdürdüğünü, dava konusu ürünlerin müvekkili firmadan ticari kurallara uygun olarak fatura ve irsaliye karşılığı temin edildiğini, dava konusu ürünler ile müvekkili tarafından tedarik edilerek satışı yapılan ürünler arasında benzerlik söz konusu olmadığını, davacının iddiasının aksine açık yada zımni herhangi bir şekilde tasarımların benzediği ya da kopyalandığına dair herhangi bir beyanlarının ve kabulünün söz konusu olmadığını, müvekkilinin sattığı ürünlerdeki tasarımlar ile davacının tasarım ürünlerinin birbirinden tamamen farklı olduğunu, müvekkilinin sattığı ürünlerde sadece tek materyal kullanılarak yaratılmış bir tasarım söz konusu iken (deri), davacının tasarımlarında ise birden fazla materyal (deri, kadife, süet) kullanıldığını, dava konusu ürünler ile davacının tasarımı arasında kullanılan materyel dikiş, şekil, form olarak farklı özellikler söz konusu olduğunu, işbu özelliklerin dava konusu ürünler ile davacı müvekkil tarafından satılan ürünler arasındaki farkı bariz şekilde ortaya koyduğunu, davacının tasarımının yıllardır kullanılan bilinen “… (…)” ve “… (…)” çanta modeli olup ilk kez tasarlanan bir ürün olmadığını, dünyada bayan çanta modelleri incelendiği takdirde dünyaca ünlü markaların dahi aynı tarzda onlarca ürün olduğunun görüleceğini, davacı tarafın; … markasının yaratıcısı olduğunu, TPMK nazarında … tescil numarası ile 10/08/2015 tarihinde tescil edildiğini, davacıların marka bünyesinde tasarladıkları ve en çok talep edilen tasarımlarının ise … tescil numarası ile 12/04/2016 tarihinde tescil edildiğini beyan ettiğini, müvekkili şirketçe satışa sunulan ürünlerin tedarikçi firmaya, tescil öncesinde sipariş verilip teslim alındığını, davalı müvekkilinin davacının iddiasının aksine 2015 yıllından beri bu model çantaları tedarik etmekte ve satmakta olduğunu, davacının maddi ve manevi zarar gördüğü yönündeki iddialarının gerçeği yansıtmadığını, müvekkili firmanın bayan giyim ve aksesuar konusunda yıllardır hizmet veren köklü bir kurum olduğunu, davaya konusu ürünlerin müvekkili firmanın her sezon yüzlerce değişik modelde sattığı ürünler içerisinde çok küçük bir paya sahip olduğunu, dava konusu ürünlerin aynısı ve benzerlerinin yıllardır hatta davacı firmanın tescilinden önce yurt içinde ve yurt dışında değişik firmalar tarafından satılarak kamuya sunulduğunu, karşı davalılar, konusu iki adet çanta olan tasarım olduğunu iddia ettikleri ürünler için tasarım tescil belgesini aldıklarını, ancak; ilgili yasal mevzuat gereğince tasarımın tasarım olarak korunabilmesi için taşıması gereken bazı kriterler söz konusu olduğunu, ancak; karşı davalılar tarafından sunulan tescil belgeleri incelendiğinde tasarımların bu kriterlere haiz olmadığı görüldüğünü, söz konusu tasarım, müvekkili firmanın yanı sıra birçok firma tarafından yıllardır üretimi gerçekleştirilen bir model olduğunu, yurt içinde ve yurt dışında uzun senelerdir farklı firmalarca üretimi yapılan çantaların tüketiciler arasında bilinen ayırt edici özelliği bulunmadığını, müvekkili firmanın; dava konusu çantaları 2015-2016 yıllarında siparişlerini vermiş ve bu ürünleri satışa sunduğunu, karşı davalılar, o tarihten sonra çantaların üretimini ve satışını gerçekleştirdiklerini iddia ederek, asıl davanın reddi ile, karşı davalıların 12/04/2016 tarihli ve … tescil numaralı tasarımlarına konu olan ve tecavüze dayanak yapmış olduğu 2 nolu çanta tasarımının – 17/09/2020 tarihli celse beyanları- tasarım başvurusu yapıldığı tarihten öncede üretiliyor olduğundan ve söz konusu tasarım ayırt edicilik ve yenilik özelliklerini taşımaması sebebiyle hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davacı-karşı davalı vekili karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; davanın belirsiz alacak davası olarak ikame edildiği aşikar olup hukuki yarar itirazının kabulü mümkün olmadığını, manevi tazminat ile itibar tazminatı taleplerinin belirsiz olmadığını, davalı-karşı davacının zamanaşımı itirazının yerinde olmadığını, davanın yasal süresi içinde açıldığını, davalı-karşı davacı yanın müvekkillerinin haklarını kötüye kullandıkları yönündeki iddialarının hiçbir suretle kabul edilemeyeceğini, davanın görevli ve yetkili mahkemede açıldığını, müvekkillerin tasarımları ile davalı tarafından satışa sunulan ürünlerin benzerliğin, esinlenmenin ötesinde birebir aynı olduğunu, müvekkillerin tasarımları, kanunun tescil için aradığı şartları taşıdığı için hiçbir itirazla karşılaşılmadan tescil edildiğini, bir tasarımın tescilinin yapılmamış olmasının, kanuni korumadan yoksun olduğu anlamına gelmediğini, müvekkillerin tasarımlarının tescilsiz olduğu dönemde davalı firma tarafından yapılan kopyalama işlemi 6769 sayılı SMK kapsamında tecavüz niteliğinde olduğunu, davalı-karşı davacının amacının müvekkillerini zor duruma düşürerek zarara uğratmak olduğunu, davalı vekilinin, müvekkillerinin tasarımlarının yeni ve ayırt edici özelliğe sahip olmadığını, bu sebeple tasarımın hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiğini iddia ettiğini, ancak bu iddiasının kabul edilemeyeceğini, müvekkilleri tarafından tasarlanan ürünlerin aynı modelde üretilmiş çantalarla hiçbir alakası bulunmadığını, müvekkillerinin tasarımları ilk kez müvekkilleri tarafından kamuya sunulmuş olup bilgilenmiş kullanıcı tarafından da ayırt edilebilecek nitelikte olduğunu, tüm dünyada kullanılan evrensel çanta modelleri mevcut olduğunu, bir çantadan beklenen işlevi yerine getirmesi için az çok sahip olması gereken şeklin belli olduğunu, bu nedenle tasarımı farklı, yeni, ayırt edici kılan genel olarak verdiği izlenim ve modele katılan farklılıklar olduğunu, davalı firmanın dava konusu çantaları 2015-2016 yıllarında sipariş edip satışa sunduğunu, müvekkillerinin ise daha sonra çantaların üretim ve satışını yaptığını iddia ettiğini, ancak bu iddiaların doğru olmadığını belirterek, haksız ve mesnetsiz karşı davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosyada taraflarca bildirilen tüm deliller toplanmış, TPMK kayıtları getirtilmiş, bilirkişi incelemeleri yaptırılarak raporlar alınmıştır.
Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtlarının incelenmesinde, … tescil nolu …, … adlı ürünün 03-01 Lokarno sınıfında 12/04/2016 tarihinde tescil edildiği ve … ile … (…) adına kayıtlı olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce endüstriyel tasarım uzmanı bilirkişiden alınan 24/07/2017 tarihli raporda, asıl davada; davacı-karşı davalı tarafa ait … numaralı tasarım tescili ile davalı tarafa ait ürünler arasında bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde belirgin farklılıklar bulunmadığı, bu sebep ile benzer olarak algılandıkları, karşı davada, davacı-karşı davalı tarafa ait … numaralı tasarımın başvuru tarihi olan 12/04/2016 tarihi itibarı ile koruma şartı olan yenilik ve ayırt edici nitelik özelliklerine sahip olduğu, hususlarında tespitler bildirilmiştir.
Davalı-karşı davacı vekilinin bilirkişi raporuna itiraz ettiği, bilirkişinin görev sınırlarını aşarak hukuki bir görüş bildirmiş olduğunu ve dava ile ilgili yaptığı tespitlerin hatalı olduğunu, sunulan raporun mahkeme nezdinde dikkate alınmamasını ve yeniden belirlenecek bir bilirkişi tarafından rapor alınmasına ya da ek rapor alınmasına karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce mali müşavir bilirkişiden alınan 22/11/2017 tarihli raporda bilirkişinin, davalı-karşı davacı …Tic. AŞ. tarafından, davacı-karşı davalı tarafın tescilli … numaralı tasarımına tecavüz oluşturan, … kodlu ürün için … Tic. Ltd. Şti’ne 26/08/2016 tarihinde 07/11/2016 tarihinde teslim edilmek üzere 500 adet sipariş verildiği, …’ya 26/08/2016 tarihinde 07/11/2016 tarihinde teslim edilmek üzere 500 adet sipariş verildiği, ancak …’dan herhangi bir teslimat yapılmadığı, … kodlu ürün için … Tic. Ltd. Şti’ne 07/12/2015 tarihinde 26/02/2016 tarihinde teslim edilmek üzere 550 adet sipariş verildiği, davalı defter kayıtlarına ve faturalara göre, … kodlu üründen 17.604,00 TL bedel karşılığında 489 adet teslim alındığı ve 305 adedinin toplam 21.144,00 TL karşılığında satıldığı, … kodlu üründen 12.432,00 TL bedel karşılığında 518 adet teslim alındığı ve 469 adedinin toplam 22,335,00 TL karşılığında satıldığı, dava konusu tecavüz oluşturan ürünlerden toplam 1.007 adet alındığı 233 adedinin satışı durdurulduğu için satılmadığı, davalının söz konusu marka tecavüzü teşkil eden ürünlerden toplam 774 adedinin satışından 21.144.00 + 22.335,00 = 43,479,00 TL net kazanç elde edildiği, hususlarında tespitlerini bildirdiği anlaşılmıştır.
Davalı-karşı davacı vekilinin bilirkişi raporuna itiraz ettiği, raporun Yargıtay’ca benimsenen ilke ve kurallar gereğince denetime elverişli nitelikte olmadığını, net kazancın neye göre hesaplandığının açık, anlaşılır ve denetime elverişli şekilde tespit edilmediğini, bilirkişiden ek rapor alınmasına karar verilmesini talep ettiği, mahkememizce yapılan 21/12/2017 tarihli oturum 1 nolu ara karar uyarınca mali müşavir bilirkişiden ek rapor alınmasına karar verildiği ve raporun sunulduğu anlaşılmıştır.
Mali müşavir bilirkişiden alınan 11/04/2018 tarihli ek raporda, dosyada davalı şirket tarafından …Tic. Ltd. Şti’ne verilen sipariş miktarlarının dosyada mevcut olduğu, davalı defter kayıtlarından satış bedelleri üzerinden hesaplama yapıldığı, ancak çantaların maliyeti hakkında herhangi bir belge bulunmadığı, dosyada mübrez … Tic. Ltd. Şti tarafından kesilen faturaların okunaklı olmadığı için dava konusu çantaların maliyetlerinin hesaplamada nazara alınmadığı, söz konusu faturaların okunabildiği kadarıyla, … çantanın birim maliyetinin 36,00 TL ve toplam 489 adet çantanın 489×36=17.604,00 TL olduğu, … çantanın birim maliyetinin 24,00 TL ve toplam 518 adet çantanın 518×24=12.432,00 TL olduğu, toplam maliyetin 17.604,00+12.432,00=30.036,00 TL, net kazancın ise 43.479,00-30.036,00=13.433,00 TL olarak hesaplandığı, hususlarında tespitlerin bildirildiği anlaşılmıştır.
Tarafların rapora ilişkin beyanlarını sundukları, mahkememizce yapılan 22/06/2018 tarihli oturum 1 nolu ara karar uyarınca bilirkişi raporunun hüküm kurmaya yeterli ve elverişli olmadığı, taraf vekillerinin de itirazlarının giderilmesi açısından yeni bir heyet oluşturularak rapor alınmasına, rapor sunulduktan sonra da dosyanın resen seçilecek mali müşavir bilirkişiye tevdi edilmesine karar verildiği ve bilirkişi heyetinin ve mali müşavir bilirkişinin raporunu sundukları anlaşılmıştır.
Mahkememizce alınan 20/09/2018 tarihli raporda bilirkişilerin, asıl davada, davacı-karşı davalı tarafa ait … numaralı endüstriyel tasarım ile, davalı-karşı davacıya ait ürünler arasında bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde belirgin farklılıklar bulunmadığı ve bu sebep ile benzer olarak algılandıkları, karşı davada, davacı-karşı davalı tarafa ait 2016/02987 (2) numaralı endüstriyel tasarım tescilinin başvuru tarihi olan 12/04/2009 tarihi itibarı ile koruma şartı olan yenilik ve ayırt edici nitelik şartlarına sahip olduğu, hususlarında görüş ve kanaatlerini bildirdikleri anlaşılmıştır.
Alınan 18/12/2018 tarihli raporda mali müşavir bilirkişinin, davalı-karşı davacı şirketin 2016 ve 2017 yılların toplam faaliyet karının 2016 ve 2017 yılları toplam net satışlarına oranı 0,067 olarak hesap edildiği, davalı-karşı davacı şirketin davaya konu ürünlerden elde ettiği toplam muhtemel satış cirosunun 59.574,06 TL mal alış tutarının 30.084,00 TL, brüt satış karının 29.490,06 TL (59.574,06-30.084,00=29.490,06) faaliyet karının ise 3.991,46 TL (59.574,06×0,067=3.991,46) olabileceği, davalı-karşı davacı şirketin davaya konu ürünlerden toplamda 3.991,46 TL faaliyet karı elde edebileceğinin hesap edildiği, tespitine vardığı anlaşılmıştır.
Tarafların raporlara itiraz ve beyanlarını sundukları, mahkememizce yapılan 28/02/2019 tarihli oturum nolu ara karar uyarınca dosyanın moda tasarım uzmanı ve tasarım vekili bilirkişiye tevdi edilerek tescilli marka yönünden ayırt edicilik ve yenilik unsurunun değerlendirilmesi yönünden özellikle tescil tarihinden önce geriye doğru sektörel bazda tarama yapılarak tarafların iddia ve savunmaları göz önünde bulundurularak dosyaya sunulan bilgi ve belgeler değerlendirilmek suretiyle rapor alınmasına karar verildiği ve raporun sunulduğu anlaşılmıştır.
Mahkememize sunulan 30/05/2019 tarihli raporda bilirkişilerin, davalının ilk sipariş tarihine (07/12/2015) dayalı iddiaları açısından, tescil tarihi olan 12/04/2016 tarihinden geriye doğru, sektörel bazda tarama yapıldığında ve davalı tarafa ait üretim föylerinde belirtilen 07/12/2015 ilk sipariş tarihi dikkate alındığında; ilk olarak davacı firmanın 29/03/2015 tarihinde ürün görselini Facebook’ta yayınladığı ve davalının iddiasını dayandırdığı 07/12/2015 sipariş tarihinden önce 31/03/2015 ve 21/04/2015 tarihlerinde Instagram ve 31/03/2015 tarihinde Facebook uygulamalarında paylaşmaya devam ettiğinin tespit edildiği, tescilli ürünün Google arama motorunda ve sektörel bazda incelemesi yapıldığında tasarımın, davacı tarafından ilk yayınlanma tarihi olan 29/03/2015’ten önce, davacı haricinde başkaları tarafından kamuya sunulduğuna ve tasarımın harcı alem olduğuna dair herhangi bir belgeye ulaşılamadığı, daha önce dosyaya sunulmuş olan bilirkişi raporlarından farklı bir kanaate ulaşılamamış olmakla, dava konusu ürün dikkate alındığında, davalının birçok tasarım özgürlüğü varken, davacı adına tescilli tasarıma ayırt edilemeyecek derecede benzer tasarım oluşturduğu, asıl davada, davacı-karşı davalıya ait tasarım ile davalı tarafa ait ürünler arasında, bilgilenmiş kullanıcıda oluşan genel izlenimde farklılık olmayacağı ve benzer olarak algılanacakları, karşı davada, hükümsüzlük talebi yönünden, davacı-karşı davalıya ait tasarımın başvuru tarihi itibariyle, yenilik ve ayırtedicilik niteliklerine sahip olduğu, dosyaya sunulan bilgi ve belgeler kapsamında yenilik vasfının devam ettiği, tespitlerine ulaştıkları anlaşılmıştır.
Dava, 6769 sayılı SMK hükümleri uyarınca açılmış endüstriyel tasarım tecavüzü ve haksız rekabetin tespiti, durdurulması, önlenmesi, maddi ve manevi tazminat talepli asıl dava ile endüstriyel tasarım hükümsüzlüğü talepli karşı davaya ilişkindir.
1-Karşı davadaki tasarım hükümsüzlük talebi yönünden;
Davacı karşı davalının tasarım tecavüzüne ilişkin taleplerinin değerlendirilebilmesi için öncelikle karşı davadaki hükümsüzlük iddiasının değerlendirilmesi gerek ve zorunludur.
6769 sayılı SMK’da tescilli tasarımların korunma şartları belirlenmiştir. Tasarım ve ürün; Madde 55- (1)Tasarım, ürünün tümü veya bir parçasının ya da üzerindeki süslemenin çizgi, şekil, biçim, renk, malzeme veya yüzey dokusu gibi özelliklerinden kaynaklanan görünümüdür. Yenilik ve ayırt edicilik; Madde 56- (1)Tasarım yeni ve ayırt edici niteliğe sahip olması şartıyla bu Kanunla sağlanan haklar kapsamında korunur. (4)Bir tasarımın aynısı; a)Tescilli tasarım için başvuru veya rüçhan tarihinden önce, b)Tescilsiz tasarım için tasarımın kamuya ilk sunulduğu tarihten önce, dünyanın herhangi bir yerinde kamuya sunulmamış ise o tasarım yeni kabul edilir. Tasarımlar sadece küçük ayrıntılarda farklılık gösteriyorsa aynı kabul edilir. (5)Bir tasarımın bilgilenmiş kullanıcı üzerinde bıraktığı genel izlenim; a)Tescilli tasarım için başvuru veya rüçhan tarihinden önce, b)Tescilsiz tasarım için tasarımın kamuya ilk sunulduğu tarihten önce, kamuya sunulmuş herhangi bir tasarımın aynı kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimden farklı ise bu tasarımın ayırt edici niteliğe sahip olduğu kabul edilir. (6)Ayırt edici niteliğin değerlendirilmesinde, tasarımcının tasarımı geliştirmede sahip olduğu seçenek özgürlüğünün derecesi dikkate alınır. Madde 57- (1)Kamuya sunma; sergileme, satış gibi yollarla piyasaya sürme, kullanma, tarif, yayım, tanıtım veya benzer amaçlı faaliyetleri kapsar. Tasarımın gizlilik şartıyla üçüncü bir kişiye açıklanması kamuya sunma sayılmaz. (2)Koruma talep edilen bir tasarım, BAŞVURU TARİHİNDEN VEYA RÜÇHAN TALEBİ VARSA RÜÇHAN TARİHİNDEN ÖNCEKİ ON İKİ AY İÇİNDE tasarımcı veya halefi ya da bu kişilerin izni ile üçüncü bir kişi tarafından veya tasarımcı ya da halefleri ile olan ilişkinin kötüye kullanımı sonucu kamuya sunulması hâlinde bu açıklama tasarımın yeniliğini ve ayırt edici niteliğini etkilemez. Madde 58- (1)Tasarım sahibi, kendi tasarımına kıyasla ayırt edici niteliğe sahip olmayan tasarımlara karşı bu Kanundan doğan haklarını kullanabilir. (2)Koruma kapsamının değerlendirilmesinde, tasarımcının tasarımı geliştirmede sahip olduğu seçenek özgürlüğünün derecesi dikkate alınır… Madde 59- (1)Tasarımdan doğan haklar münhasıran tasarım sahibine aittir. Üçüncü kişiler, tasarım sahibinin izni olmadan koruma kapsamındaki tasarım veya tasarımın uygulandığı ürünü üretemez, piyasaya sunamaz, satamaz, ithal edemez, ticari amaçlı kullanamaz veya bu amaçlarla elde bulunduramaz ya da bu tasarım veya tasarımın uygulandığı ürünle ilgili sözleşme yapmak için öneride bulunamaz. (2)Tescilsiz tasarım, sahibine birinci fıkrada belirtilen fiilleri engelleme hakkını sadece korunan tasarımın aynısının veya genel izlenim itibarıyla ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kopyalanarak alınması hâlinde verir. Korunan tasarımın kendi tasarımından önce kamuya sunulduğunu makul yollarla bilmesi mümkün olmayan bir tasarımcı tarafından bağımsız olarak yapılan tasarımın koruma kapsamındaki tasarımdan kopyalanmış olduğu kabul edilmez. MADDE 77- (1)Aşağıdaki hâllerde tasarımın hükümsüz sayılmasına mahkeme tarafından karar verilir: a)55 inci maddenin birinci ve ikinci fıkralarında yer alan tanımlara uygun olmadığı, 56 ncı ve 57 nci maddelerde belirtilen şartları taşımadığı, … başvurunun kötüniyetle yapıldığı ve bir fikri mülkiyet hakkının yetkisiz kullanımını içerdiği ispat edilmişse. b)Hak sahipliğinin başka kişiye veya kişilere ait olduğu ispat edilmişse. c)Sonradan kamuya açıklanan aynı veya benzer nitelikteki bir tasarımın başvuru tarihi, tescilli bir tasarımın başvuru tarihinden önce ise…. Madde 79- (1)Tasarımın hükümsüzlüğüne ilişkin karar geçmişe etkili olup, tasarıma bu Kanunla sağlanan koruma hiç doğmamış sayılır. 2)Tasarım sahibinin ağır ihmali veya kötüniyetli hareket etmesinden zarar görenlerin tazminat talepleri saklı kalmak üzere, hükümsüzlüğün geçmişe dönük etkisi aşağıdaki durumları etkilemez: a)Hükümsüzlüğe karar verilmeden önce tasarımın sağladığı haklara tecavüz nedeniyle verilen kesinleşmiş ve uygulanmış kararlar. b)Hükümsüzlüğe karar verilmeden önce yapılmış ve uygulanmış sözleşmeler. (3)İkinci fıkranın (b) bendinde belirtilen sözleşme uyarınca ödenmiş bedelin hakkaniyet gereğince kısmen veya tamamen iadesi talep edilebilir. (4)Tasarımın hükümsüzlüğüne ilişkin kesinleşmiş karar herkese karşı hüküm doğurur.
Sonuç olarak; izahı yapılan mevzuat kapsamında hükümsüzlük talebi değerlendirildiğinde; her ne kadar bilirkişi raporlarında tasarımların başvuru tarihi itibarı ile yenilik ve ayırt ediciliğinin bulunduğu, davalı karşı davacı tarafından piyasaya sunulan ürünlerin davacı karşı davalıya ait … nolu tasarım tescili ile bilgilenmiş kullanıcı nezdinde belirgin farklılığının bulunmadığı bu sebeple benzer algılandıkları yönünde değerlendirmelerde bulunmuş ise de son sunulan heyet raporunda yapılan inceleme ve değerlendirmeler dikkate alındığında, davaya konu tasarımın ilk olarak davacı/karşı davalı firma tarafından 29/03/2015 tarihinde ürün görselini olarak Facebook’ta yayınladığı ve davalı/karşı davacının iddiasını dayandırdığı 07/12/2015 sipariş tarihinden önce 31/03/2015 ve 21/04/2015 tarihlerinde Instagram ve 31/03/2015 tarihinde Facebook uygulamalarında paylaşmaya devam ettiğinin tespit edildiği, davaya konu tasarımın başvuru tarihinin 12/04/2016 olduğu dikkate alındığında 29/03/2015 tarihi paylaşım ile başvuru tarihi arasında izahı yapılan SMK 57/2 kapsamında 12 aylık sürenin aşıldığı, şu hale göre tasarım başvuru tarihi itibarı ile yenilik vasfının bulunmadığı anlaşılmakla SMK 57 kapsamında hükümsüzlük şartlarının oluştuğu anlaşılmakla karşı davadaki hükümsüzlük şartlarının oluştuğuna kanaat getirilmiş ve hükümsüzlüğe yönelik karşı davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
2-Asıl davadaki tasarıma tecavüz tespiti, durdurulması, önlenmesi talepleri yönünden;
6769 sayılı yasanın “Tasarım hakkına tecavüz sayılan fiiller” başlıklı 81. Maddesi; “(1)Aşağıda belirtilen fiiller tasarım hakkına tecavüz sayılır: a)Tasarım sahibinin izni olmaksızın bu Kanun hükümlerine göre koruma kapsamındaki bir tasarımın kullanıldığı veya uygulandığı ürünün aynısını veya genel izlenim itibarıyla ayırt edilemeyecek kadar benzerini üretmek, piyasaya sunmak, satmak, sözleşme yapmak için öneride bulunmak, ticari amaçla kullanmak veya bu amaçlarla bulundurmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak. b)Tasarım sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek. c)Tasarım hakkını gasp etmek. (2)Başvuru, 65 inci maddeye göre tescil edilerek yayımlandığı takdirde, tescil sahibi, tasarım hakkına yönelik olarak bu maddede sayılan tecavüzlerden dolayı hukuk davası açma hakkına sahiptir. Tecavüz eden, başvurudan ve kapsamından haberdar edilmişse başvurunun yayımlanmış olmasına bakılmaz. Tecavüz edenin kötüniyetli olduğuna mahkeme tarafından hükmolunursa yayımdan önce de tecavüzün varlığı kabul edilir. (3)Koruma kapsamındaki tasarımın tescilli olduğuna ilişkin kaydın ürün, ambalaj veya fatura üzerine konulmamış olması, bu maddede sayılan fiilleri tasarım hakkına tecavüz olmaktan çıkarmaz. (4)Tescilsiz tasarımlar için, tasarım 57 nci maddeye göre kamuya sunulduğu takdirde, hak sahibi, tasarım hakkına yönelik ihlallerden dolayı dava açmaya yetkilidir.” hükümlerine amirdir.
Kanunun 149.maddesinde “Sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi, mahkemeden aşağıdaki taleplerde bulunabilir: a)Fiilin tecavüz olup olmadığının tespiti. b)Muhtemel tecavüzün önlenmesi. c)Tecavüz fiillerinin durdurulması. ç)Tecavüzün kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini. d)Tecavüz oluşturan veya cezayı gerektiren ürünler ile bunların üretiminde münhasıran kullanılan cihaz, makine gibi araçlara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde elkonulması. e)(d) bendi uyarınca elkonulan ürün, cihaz ve makineler üzerinde kendisine mülkiyet hakkının tanınması f)Tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınması, özellikle masraflar tecavüz edene ait olmak üzere (d) bendine göre elkonulan ürünler ile cihaz ve makine gibi araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya sınai mülkiyet haklarına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise imhası. g)Haklı bir sebebin veya menfaatinin bulunması hâlinde, masrafları karşı tarafa ait olmak üzere kesinleşmiş kararın günlük gazete veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesi veya ilgililere tebliğ edilmesi” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
Yine “Tazminat” başlıklı 150. Maddesine göre “(1)Sınai mülkiyet hakkına tecavüz sayılan fiilleri işleyen kişiler, hak sahibinin zararını tazmin etmekle yükümlüdür. (2)Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edilmesi durumunda, hakka konu ürün veya hizmetlerin, tecavüz eden tarafından kötü şekilde kullanılması veya üretilmesi, bu şekilde üretilen ürünlerin temin edilmesi yahut uygun olmayan bir tarzda piyasaya sürülmesi sonucunda sınai mülkiyet hakkının itibarı zarara uğrarsa, bu nedenle ayrıca tazminat istenebilir. (3)Hak sahibi, sınai mülkiyet hakkının ihlali iddiasına dayalı tazminat davası açmadan önce, delillerin tespiti ya da açılmış tazminat davasında uğramış olduğu zarar miktarının belirlenebilmesi için, sınai mülkiyet hakkının kullanılması ile ilgili belgelerin, tazminat yükümlüsü tarafından mahkemeye sunulması konusunda karar verilmesini mahkemeden talep edebilir. ” yasanın “Yoksun kalınan kazanç” başlıklı MADDE 151- (1)Hak sahibinin uğradığı zarar, fiili kaybı ve yoksun kalınan kazancı kapsar. (2)Yoksun kalınan kazanç, zarar gören hak sahibinin seçimine bağlı olarak, aşağıdaki değerlendirme usullerinden biri ile hesaplanır: a)Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, hak sahibinin elde edebileceği muhtemel gelir. b)Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin elde ettiği net kazanç. c)Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin bu hakkı bir lisans sözleşmesi ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması hâlinde ödemesi gereken lisans bedeli. (3)Yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında, özellikle sınai mülkiyet hakkının ekonomik önemi veya tecavüz sırasında sınai mülkiyet hakkına ilişkin lisansların sayısı, süresi ve çeşidi, ihlalin nitelik ve boyutu gibi etkenler göz önünde tutulur. (4)Yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında, ikinci fıkranın (a) veya (b) bentlerinde belirtilen değerlendirme usullerinden birinin seçilmiş olması hâlinde, mahkeme ürüne ilişkin talebin oluşmasında sınai mülkiyet hakkının belirleyici etken olduğu kanaatine varırsa, kazancın hesaplanmasında hakkaniyete uygun bir payın daha eklenmesine karar verir. (5)Mahkeme, patent haklarına tecavüz hâlinde, patent sahibinin bu Kanunda öngörülen patenti kullanma yükümlülüğünü yerine getirmemiş olduğu kanaatine varırsa yoksun kalınan kazanç, ikinci fıkranın (c) bendine göre hesaplanır. (6)Coğrafi işarete veya geleneksel ürün adına tecavüz hâlinde bu madde hükmü uygulanmaz.” hükümlerine amirdir.
Tasarımlar ayırt edici nitelik açısından birbirleriyle kıyaslanırken farklı bilgi ve tecrübeye sahip kişilerce değişik şekilde yorumlanabilmektedir. Söz konusu sektörde bilgi ve tecrübe sahibi olan bir kişinin yapacağı kıyaslama ile herhangi bir tüketicinin yapacağı kıyaslama farklı olacaktır. Ayırt edici niteliğin belirlenmesinde ve tasarımların karşılaştırılmasında, ne sıradan tüketici gibi basit ne de ilgili sektörde uzman kişi kadar derin bir değerlendirme gerektirmeyecek şekilde, ürün hakkında temel bilgilere sahip bir kişinin yapacağı değerlendirme anlaşılmalıdır. Söz konusu değerlendirmeyi yapabilecek kişi Kanunda bilgilenmiş kullanıcı olarak yer almıştır. Ayırt edici niteliğin değerlendirilmesinde, tasarımcı ne kadar seçenek özgürlüğüne sahipse tasarımı o derece farklılaştırabilir. (Yasemin Şahinler Baykara, Levent Yavuz, Türkay Alıca)
Bilgilenmiş kullanıcı, kural olarak alanında uzman olan bir kişi değil aksine sıradan bir kullanıcının gözden kaçırabileceği ayrıntıları fark edebilecek düzeyde dikkatli ve deneyimli bir kullanıcı olup ürün hakkında önceden beri belli bir bilgi birikimi olan kimsedir.
Ayrıca genel piyasa şartlarında tasarımcıların birbirlerinin tasarımlarından etkilenme durumu da söz konusudur. Tasarımcılar birbirlerinin tasarımlarından esinlenerek (ilham alarak) kendi tasarımlarında farklı görselliklere ulaşabilmektedirler. Bu sebeple, birbirleri ile kıyaslanan tasarımların ayırt edici niteliklerinin değerlendirilmesinde ilke olarak farklılıklarından çok ortak özelliklerinin değerlendirilmesine ağırlık verilir ve tasarımcının tasarımı geliştirme açısından ne kadar seçenek özgürlüğüne sahip olduğu göz önüne alınır.
Somut olaya dönüldüğünde; Dava konusu tasarım yönünden yukarıda hükümsüzlüğe ilişkin kısımda izahı yapıldığı üzere SMK hükümleri kapsamında hükümsüzlük şartlarının oluştuğu anlaşılmakla davalı karşı davacının tasarım tecavüzüne ilişkin iddialarının sübut bulan hükümsüzlük davası dikkate alındığında dinlenilemeyeceği anlaşılmakla tasarım tecavüzü ve bu kapsamda maddi ve manevi tazminata yönelik asıl davanın reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Asıl davanın REDDİNE,
a)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca peşin yatırılan 128,09 TL ile ıslah harcı olan 486,54 TL’nin karar harcı olarak hesaplanan 54,40 TL’den düşülmesine, kalanı 560,23 TL’nin karar kesinleştikten sonra talep halinde davacılar-karşı davalılara iadesine,
b)-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ret edilen tecavüz talebine ilişkin 4.910,00 TL vekalet ücretinin davacılar-karşı davalılardan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalı-karşı davacıya verilmesine,
-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ret edilen maddi tazminat talebine ilişkin 4.910,00 TL vekalet ücretinin davacılar-karşı davalılardan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalı-karşı davacıya verilmesine,
-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ret edilen manevi tazminat talebine ilişkin 4.910,00 TL vekalet ücretinin davacılar-karşı davalılardan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalı-karşı davacıya verilmesine,
c)Davacılar-karşı davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
d)Davalı-karşı davacı tarafından yapılan masraflar karşı davaya ilişkin bölümde hesaplandığından ayrıca hesaplanmasına yer olmadığına,
2-Karşı davanın KABULÜ ile, TPMK nezdinde … no ile karşı davalı adına tescilli çoklu tasarımlardan … nolu “…” isimli tasarımın HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE, SİCİLDEN TERKİNİNE,
a)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 54,40 TL karar harcından peşin yatırılan 31,40 TL’nin mahsubu ile kalan 23,00 TL bakiye karar harcının davacılar-karşı davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
b)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 4.910,00 TL vekalet ücretinin davacılar-karşı davalılardan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalı-karşı davacıya verilmesine,
c)Davalı-karşı davacı tarafından yapılan: 2.000,00 TL bilirkişi ücreti ve 31,40 TL harç (peşin) olmak üzere toplam 2.031,40 TL yargılama giderinin davacılar-karşı davalılardan alınarak davalı-karşı davacıya verilmesine,
d)Davacılar-karşı davalılar tarafından yapılan yargılama giderleri asıl davaya ilişkin bölümde hesaplandığından yeniden hesaplanmasına yer olmadığına,
3-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/12/2020

Katip …
¸

Hakim …
¸

Bu belge 5070 sayılı elektronik imza kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır