Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/433 E. 2020/186 K. 11.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO:2017/433
KARAR NO:2020/186

DAVA:Marka (Maddi Tazminat İstemli), Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:26/01/2017
KARAR TARİHİ:11/03/2020

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Maddi Tazminat İstemli), Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı Vekili 25.01.2017 tarihli dava dilekçesinde özetle; davacının … markasının tüm dünyada sektörünü aşan tamnmışlığı ile tüketiciler üzerinde güven ve saygınlığa sahip olduğunu, …’ın yurt ve dünya çapında tanınmış sanatçı ve sporcular ile spor müsabakalarında (… … … ve … … de gerçekleştirilecek dünya kupasının) resmi sponsorlarından olduğunu, …’ın dünya çapında pek çok ulusal ve uluslar arası marka tescili bulunduğunu, …’ın “…” markasının da tüm markaları gibi yüksek tanınmıştık/ ayırtedicilik gücüne ulaştığım, tüketicilerin marka ile ilgili ürünü ilişkilendirdiklerini, yoğun üretim ve reklam faaliyetleri yürüttüklerim, … markasına ilişkin TürkPatentte pek çok tescilin bulunduğunu, davalılar tarafından davacının dünyaca tanınmış “…” markasının iltibas yaratacak şekilde benzerlerinin kullanıldığı, ürünler üzerinde konumlandınldığının tespit edildiğini, www…..com adresli internet sitesinden …, …,… kod nolu ürünlere ilişkin numune alımı yapıldığım, bu şekilde davalı tarafından … markalarının reklam değerinin sömürülmesinin hedeflendiğini, davalıların üreterek piyasaya sürdüğü ürünlerin davacımn yoğun emek ve bütçe ile çalışmasının ürünü …, …, … modellerinin tüketiciler nezdinde karışıklık ve iltibasa yol açacak kopyası plduğunu, dava konusu ayakkabıların genel görsel bütünlük, desen ve renk kombinasyonları, taban yapısı ile davacı ayakkabılarına iltibas, karışıklık yaratacak şekilde benzer olduğunu, … kod nolu modelde davalının davacıya ait “shell toe” markasını da kullandığını, davacının marka ve modelleri ile iltibas yaratan ürünlerin www…..com.tr, www…..com ve www…..com internet sitelerinde kamuoyuna sunulduğunu, sitelerin sahiplerinin, sitelerin geçmişi ile güncel içeriklerinin müvekkiline ait marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini, davalıların kötü niyetli olduğunu, haksız rekabet ile müvekkilimin ticari itibarına önemli ölçüde zarar vererek ciddi boyutta haksız kazanç elde ettiklerini, www…..com.tr,www…..com ve www…..com sayfalara erişimin durdurulması için ihtiyati tedbir karan verilmesini, davalılann ürünlerde kullandığı işaretlerin davacının “…” markası ile iltibasa yol açtığının, davalılann markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, durdurulması, önlenmesi ve men’ ine, davaya konu ürünlerin davacı ürünleri ile tasarım, dizayn, model vs şekilde haksız rekabet oluşturduğunun tespiti, durdurulması, önlenmesi ve men’ine, 20.000.- TL maddi, 30.000.-TL manevi tazminat, imha ve hüküm özetinin Türkiye çapında tirajı en yüksek üç gazeteden birinde ilanına hükmedilmesini talep ettiklerini beyan etmişlerdir.
Davalılar vekili 09.06.2017 tarihli cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 19.11.2004 tarihinde kurulduğunu, sektörde üretici ve pazarlamacı olarak faaliyet gösterdiğini, …, …, …, … numaralı markalan olduğunu, … markasının sahibi olduğunu, ürettiği … markalı ürünleri … markalı ve logolu kutularda sattığım, … poşetlerini kullanılarak müşteriye böyle teslim edildiğini, taklit ürün üretmediğini, kendi markalı ürünlerini sattığım, … markasının tanınan bilen bir marka olduğunu, dosyaya sunulan 24.02.2017 tarihli bilirkişi raporunu kabul etmediklerini, itiraz ettiklerini, bilirkişinin DVD çözümleyicisi olduğunu böyle bir raporu sektör bilirkişisinin düzenleyebileceğim, bilirkişinin müvekkili şirketin ürününü satan başka bir internet firmasının fotoğrafım rapora koyduğunu, 4 bant ürünlerin iltibas oluşturmayacağını, raporun 15-23. Sayfasında yer alan ürünlerin müvekkilinin … sayılı markasını taşıdığım, ayakkabıcılık sektöründe süslemenin sınırlı ve bantların süsleme aracı olduğunu, 4 bant ürünlerin deneme amaçlı üretildiğini, iltibas olmadığını, ihtiyati tedbir kararına itiraz ettiklerini, dosyadaki ürünlerde müvekkilinin markasının yer aldığım ve bilinçli tüketicinin yanılmayacağını, davacının piyasadaki hakim durumunu kötüye kullanarak küçük üreticileri bertaraf etmeye çalıştığım, açtığı davaların bir kısmım kaybettiğini, … FSHM’ nin … E sayılı dosyasının reddedildiğini, davacının “…” marka ve ayakkabı modellerinin kullanılmadığını, davalının ürettiği ürünlerde kendi tescilli … marka ve logosunu kullandığını, … markasının kullanılmadığını, taklit ürün için birebir aynısının yapılması gerektiğini, üç şeridin tescilinin davacıya sınırsız koruma sağlamadığını, rekabet ve tekel hakkı arasındaki dengenin sağlanması gerektiği, davacıya ait … markalı ürünlerin … mağazalarında ya da …, … gibi büyük alışveriş merkezlerinde satıldığım, fiyatının yüksek ve müşteri kitlelerinin farklı olduğunu, davalı markasını taşıyan ürünlerin perakende olarak aleladede mağazalarda satıldığım, iki ürün arasında fiyat farkı olduğunu ve tüketicinin yanılmasının mümkün olmadığını, davacının …, … ve droga modelleri ile iltibas yaratacak ürün üretmediklerini, davacımn bu ürünlere ilişkin sadece fotoğraf sunduğunu, ürün orijinali sunmadığını, aramalarda da bu modellerin bulunmadığını, bu ürünlerin müvekkili tarafından 5-6 yıl önce çok az sayıda üretildiğini, talep gelmediği için aynı yıl üretimden kaldırıldığını, süsleme amaçlı 4 şeritli olarak üretildiğini, iltibas oluşturmadığını aleyhine açılan davanın reddini talep ettiğini beyan etmişlerdir.
YAPILAN YARGILAMA VE GEREKÇE
Somut dava ilk olarak …. FSHHM’de … esas sayısı ile açılmış olup …FSHHM kapatılınca mahkememize devrolmuştur.
… (…) …. FSHHM’ce tensip ara kararı gereği tespit için bir bilirkişi görevlendirilmiş ve bilirkişi tespiti sonucunda teminat karşılığında ihtiyati tedbir kararı verilmiştir.
İhtiyati tedbir kararına karşı itiraz ve istinaf yoluna başvurulmamıştır.
Tarafların delilleri toplanmış, uyuşmazlığın çözümünün kısmen teknik bilgi gerektirmesi nedeniyle bilirkişi heyeti atanarak bilirkişi raporu alınmıştır.
Davacı taraf 04.12.2019 tarihinde ıslah dilekçesi vermiş ve maddi tazminat talebini 66.306,17 TL’ye yükseltmiştir.
Dava davacının marka olarak tescil ettirdiği şekil ile ayırt edilemeyecek tarzda benzer şeklin davalı ürünlerinde kullanılması iddiasına dayanan marka hakkına tecavüz ile ilgilidir.
Bu bakımdan marka hakkına karıştırılma ihtimali yaratmanın incelenmesi gerekir.
Karıştırılma İhtimalinin Unsurları
a)Markalann Aynılığı / Benzerliği
Markalar arasında ayniyet veya benzerliğin tespitinde markanın bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin dikkate alınması gerekmektedir. …’ a göre; marka incelemesi, markayı oluşturan unsurlar parçalara bölünerek yapılmamalıdır. Markaların tek başına ayrım gücü bulunmayan tanımlayıcı işaretlerden oluşan kısımlarının aynı yada benzer olup olmadıklarının üzerinde durulmasına gerek yoktur. (Prof. Dr. Sabih …, Marka Hukuku, cilt 1, s. 99).
İltibasın, karıştırılma olasılığının belirlenmesinde iki markanın bir bütün olarak bıraktıktan genel izlenime bakılmalıdır. Markanın esas unsurunun kullanılıp kullanılmaması iltibası belirlemede önemlidir.
Türk Patent ve Marka Kurumu’nun kayıtlarından … markasının … numara ile tanınmışlığının kabul edildiği, davacının “…” markasının davacı adına …, …,…, …, … numaralarla tescilli olduğu ve aynca başka pek çok tescili olduğu da anlaşılmaktadır. Davacının tescilli “…” markasının yüksek ayırt edicilik gücüne sahip olduğu, … markası ile özdeşleştiği tespit ve müşahade olunmuştur. Aynca “…” markasının sektörel açıdan da yaygın kullanımı görülmüştür.
Davalının Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde … “…”, … “…”, … “…”, … “…” numaralı markalann tescilli olduğunu anlaşılmaktadır. Davalının internette satılan, keşif esnasında işyerinde tespit edilen ve 2017 yılı katalogunda yer alan ürünlerden ve davalı vekilinin beyanlarından; tescilli … markalı üretimini yaptığı ayakkabılar üzerinde “dörtlü” şeritlerin kullanıldığı tespit edilmiştir.
Davalının ürettiği ayakkabılarda “…” kullanımının Davacı tarafın tescilli “…” markası ile ayırt edilemeyecek denli benzer olduğu sonucuna varılmıştır.
b)Malların ve Hizmetlerin Aynılığı ve Benzerliği
Marka sahibi, markası hangi sınıflarda tescil edilmişse markasının başkası tarafından kullanılmasını ve tescilini önleme yetkisi, o mal veya hizmetler ve onlarla benzer olan mal ve hizmetlerle sınırlıdır.
Davacının “…” markası … …, … ve …. Sınıflarda tescillidir. Davacı tarafından marka spor ayakkabılarında, spor malzemelerinde kullanılmaktadır.
Davalının “…” ve “…” ibareleri … ve … Sınıflarda tescillidir. Aynca davalı davacımn “…” markası ile ayırt edilemeyecek denli benzer olan “…” kullanımını ayakkabılar üzerinde … Sınıfta uygulamaktadır.
Sonuç olarak davacının korunduğu sınıflar ile davalının kullanımının aynı sınıflarda olduğu kanaatine ulaşılmıştır.
c)Halk tarafından Karıştırılma ihtimali
SMK Md. 6/1 maddesinde belirtilen nispi red sebepleri değerlendirilirken, ilgili sektördeki ortalama tüketici algıları dikkate alınmaktadır. Bu tüketici modeli, kural olarak alışveriş sırasında çok vakit harcayan, inceden inceye araştıran karşılaştıran bir tüketici anlamına gelmemekte, ancak bilgisi olan ve malı daha önce almış, kullanmış veya bilen bir tüketici olarak kabul edilmektedir. (İlhami Güneş, Uygulamada Fikri ve Sınai Mülkiyet Hakları / Haksız Rekabet Davaları isimli eserinde sf. 145-146) Halk tarafından kanştınlma ihtimalinde ölçü ise, bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halkın olduğu göz önünde tutulacaktır. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurmasıdır. Burada işitsel veya görsel bir benzerlik ve hatta genel görünüş açısından “umumi intiba” olmasa bile, halk tarafından iki marka arasında bir bağlantı kurulması ve hatta çağrıştırması dahi karıştırılma ihtimali için yeterli bir ölçü olarak kabul edilmelidir. (Prof. Dr. Ünal Tekinalp, Fikri Mülkiyet Hukuku, İst. 1999, Birinci Baskı,sh. 400 vd.)
Firmaların hizmet verdiği kitle özel bir tüketici grubu yada uzmanlık/ihtisas sahibi bir tüketici grubu değildir. Bu sebeple ortalama tüketici kitlesinin dikkate alınması gerekmektedir.
Markaların aynı sınıfta korunmak istendiği ile birlikte aynı zamanda karıştırılma ihtimali olduğu ve iltibas yarattığı sonucuna varılmıştır.
Marka hakkına tecavüz sayılan fiiller SMK Madde 29’ da sayılmıştır. Marka hakkına tecavüz sayılan haller Sınai Mülkiyet Kanun’ nun 7. Maddesine atıf yapılmak suretiyle 29. Maddesinde düzenlenmiştir.
6769 sayılı SMK madde 29’ a göre, Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanılması ve yine madde 29/b’ ye göre Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edilmesi marka hakkına tecavüz sayılmaktadır.
Marka hakkı sahibinin markasına zarar vermeye yönelik tüm fiilleri engelleme hakkı vardır. Marka hakkına tecavüz de bunların başında gelir. Marka hakkına tecavüzün varlığı için Sınai Mülkiyet Kanun’ da belirtilen eylemlerden birinin gerçekleşmiş olması ve somut olayda bu eylemin hukuka uygunluk sebeplerinden birinin bulunmaması gerekir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’ nun 7. Maddesinde ise;
Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır.
a) Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması.
b)Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması.
c)Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmıştık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
6769 sayılı SMK’ nin yukarıdaki ilgili maddeleri genel olarak, marka sahibinin tescilli markası ile iltibasa neden olacak işaretlerin kullanılmasını yasaklamaktadır. Madde metninde de belirtildiği üzere; tescilli marka ile aynı veya benzer olan bir işaretin tescilli markanın kapsadığı mal ve hizmetlerde kullanılarak halk tarafından karıştırılma ihtimaline yol açılması marka hakkına tecavüz olarak nitelendirilmektedir. Aynca işaret ile tescilli marka arasında halk nazarında “ilişkilendirme” olduğu ihtimali de “kanştınlma ihtimali” kavramına dahil sayılmıştır. Marka sahibi tescilli markası ile bağlantı kurulması ve veya kanştınlma olasılığı taşıyan markaların aynı veya benzer mal ve hizmetlerde kullanılmasını önleme yetki ve hakkına sahiptir.
Dosya kapsamından, taraflann sunduğu delillerden ve numunelerden davacının “…” markasının davalı tarafından ayakkabı ürünlerinde “…” şekilde kullanıldığı tespit edilmiş, sözkonusu kullanımın davacı tarafın tescilli, ayırtediciliği yüksek “…” markası ile ayırt edilemeyecek denli benzer olduğu görülmüştür. Başkasına ait marka hakkının doğrudan ya da dolaylı ve iltibaslı kullanımı marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturmaktadır.
Yapılan incelemede; …, …, …, …,…, …, …, …,…,… ve … kod numaralı ürünlerin davacı ürünleri ile iltibas yarattığı, 1777 kod numaralı ürünün davacı ürünü ile iltibas yaratmadığı tespit edilmiştir.
Davada talep edilen yoksun kalınan kazancın, 6769 sayılı Kanunun 151/2-b maddesi kapsamında hesaplanması tercih edilmiştir.
6769 sayılı Kanunun 151’nci madde l’nci fıkrasında; “Hak sahibinin uğradığı zarar fiili kaybı ve yoksun kalınan kazancı kapsar” hükmü, 2’nci fıkrasında; “Yoksun kalınan kazanç, zarar gören hak sahibinin seçimine bağlı olarak, aşağıdaki değerlendirme usullerinden biri ile hesaplanır” hükmü yer almış maddenin davacımn tercihi olan (b) bendinde ise yoksun kalınan kazancın “Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin elde ettiği net kazanç” şeklinde belirleneceği belirtilmiştir.
Kanundaki bu düzenlemeye göre tazminat olarak hesaplanacak kazanç, tecavüz edenin tecavüz konusu sınai mülkiyet hakkım kullanılmasından elde ettiği net kazancın tamamı olacaktır.
Tazminat olarak belirlenecek tutar, mütecavizin sınai mülkiyet hakkını kullanmak suretiyle elde ettiği toplam gelir veya satış cirosunun tamamı değil, bunlardan genel gider ve olağan masrafların çıkartılmasından sonra kalan “net kazanç” veya diğer bir ifadeyle “net kar” olarak belirlenecektir.
Burada, dikkat edilmesi gereken bir diğer husus, davalının tazminat hesaplamasında dikkate alınacak kazancının “tecavüz edilen sınai mülkiyet hakkının kullanılması yoluyla” elde edilmiş olmasıdır.
Dolayısıyla bu yöntem dâhilinde yapılacak hesaplama için davalı tarafından, davacının sınai mülkiyet hakkına tecavüz suretiyle elde edilmiş bulunan gelirin hesaplanması gerekmektedir. Yargıtay ve öğretide genel kabul gören uygulamaya göre, bu hesaplama yönteminde öncelikle davalı mütecavizin ticari faaliyetinin boyutu belirlenmeli, tecavüze konu ürünlerden ne kadar sipariş aldığı, ne kadar ürettiği, ne kadar stok bulunduğu, ne kadar satış yaptığı, satış fiyatının ve kar marjının ne olduğu gibi hususlar dikkate alınarak mütecavizin sınai mülkiyet hakkım kullanmak yoluyla elde ettiği net gelir belirlenmelidir. Zira KHK’nin bu maddesi, davalının tecavüz edilen sınai mülkiyet hakkım kullanmakla veya taklit etmekle elde edebileceği muhtemel gelire göre değil, sınai mülkiyet hakkım kullanmakla fiilen elde ettiği kazanca göre hesaplanmasını öngörmektedir.
Davalının /sınai mülkiyet hakkım kullanma yoluyla elde ettiği gelirin belirlenebilmesi için de ya tecavüz edenin bütün faaliyetinin/gelirinin tecavüz edilen sınai mülkiyet hakkı kullanılarak gerçekleştirilmiş olması ya da mütecavizin, sınai mülkiyet hakkına tecavüz sayılan fiil veya ürününün, faaliyetinin bir kısmım oluşturmakla birlikte defter ve belgelerinden tecavüz edilen sınai mülkiyet hakkım kullanmakla elde ettiği gelirin belirlenebilmesi gereklidir.
Somut olayda, davalı, ayakkabı üretim ve satışıyla iştigal eden bir tüzel kişi olup, cevap dilekçesinde yapılan açıklamalara göre, … markası ile bot, bay ve bayan ayakkabı, spor ayakkabıları ve sandalet imalatı yapmaktadır. Yani, ana faaliyeti ayakkabı imalat ve satışından ibarettir.
Davalı defterlerinde yapılan incelemede, ayakkabı satış faturalarının, herhangi bir kod numarası ve model ismi/kodu itibariyle değil hitap ettiği tüketici kitlesine göre düzenlendiği, doğal olarak defter kayıtlarında bu şekilde yer aldığı tespit edilmiştir.
Konuyla ilgili bilirkişi tarafından yapılan tespit ve değerlendirmede, davalının …, …, …, …,…, …, …, …, …, … ve … kod numaralı ürünlerinin davacı ürünleri ile iltibas yarattığı tespit edilmiştir. Ancak, davalının defter ve fatura gibi mali belgelerindeki ürünler, bu ve benzeri kodlar ile değil az yukarıda açıklanan ebat isimleriyle yer aldığı için defterlerden doğrudan bu kod altındaki ürünlerin satış, stok, elde edilen ciro, satış kazancı v.b. bilgilere ulaşılmasının mümkün olmadığı görülmüştür.
Bu durumda, dosyaya, yasal defterlerin dışmda diğer destekleyici mahiyette muavin defter, stok/satış listeleri, ürün çeşit sayısı, çeşit bazındaki ürün satış miktarı v.b. özetle, doğrudan tecavüze konu kod numaralı ürünlerin satış Ve stok miktarlarım gösteren veya toplam ürün çeşit, miktar ve gelirlerinden hareketle dava konusu ürünlerden elde edilen gelirin hesaplanmasına yarayabilecek hiçbir doküman sunulmadığından salt defter kayıtlarından hareketle tecavüze konu ürünlerden elde edilen kazancın hesaplanmasına yönelik bir tespit yapılması da mümkün olmamaktadır.
Ancak, yapılan değerlendirmede; davalının tecavüze konu ürünlerden elde ettiği kazancın; davalının … yılında elde ettiği toplam kazancı “davalı tarafından dosyaya ibraz edilen ürün katalogunda yer alan 45 çeşit ürün ile katalogda yer almayıp yukarıda, davacı ürünleri ile iltibas yarattığı belirlenen 9 çeşit ürün (iltibas yarattığı tespit edilen 2 ürünün kod numarası katalogda yer almakladır) olmak / üzere” toplam 54 çeşit üründen elde ettiği kabulünden hareketle hesaplanmasının makul ve hakkaniyete uygun olacağı sonucuna varılmıştır..
Ayrıntıları bilirkişi raporu içerisinde açıklandığı üzere, 2015 yılı için 55.350,65 TL, … yılı için 10.955,52 TL olmak üzere toplam: 66.306,17 TL yoksun kalınan kazanç hesaplanmıştır.
Marka hakkına tecavüzden dolayı davacının elem ve üzüntüye kapıldığı, manevi olarak zarar gördüğü sonucuna varılmış, manevi tazminat miktarı, tecavüz eyleminin işleniş şekli, kusurun ağırlığı, tarafların birbirlerine göre konumları ve hakkaniyet gereğince takdiren belirlenmiştir.
Tüm bu sebeplerle davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KISMEN KABULÜNE, davacının … şeklindeki görsel ibare taşıyan markasının davalı tarafın …, …, …, …, …, …, …, …, …, … ve … kod numaralı ayakkabı ürünlerinde kullanılan … uygulamasının karıştırma ihtimaline sebebiyet vermek suretiyle tecavüz ettiği ve haksız rekabette bulunduğunun tespitine, tecavüzün ve haksız rekabetin durdurulmasına, önlenmesine, menine, bu ürünlerde internette ve sair ticari mecralarda kullanımının yasaklanmasına, bu ürünler ile ilgili her türlü ticari kullanımın ve tanıtımının yasaklanmasına, ürünlere el konulmasına ve masrafı davalılardan alınmak üzere imhasına, ürünlerin üretilmesinin yasaklanmasına, sırf bu ürünleri üretmek için kullanılan bir makine veya teçhizat tespit edilmediğinden bu talebin reddine,
2-66.306,17 TL maddi tazminatın ve takdiren 1.000,00 TL manevi tazminatın tespit tarihinin dava tarihinden daha sonra olması dikkate alınarak dava tarihinden itibaren yürütülecek ticari faiz ile birlikte tahsili ile davacıya ödenmesine,
Fazlaya ilişkin taleplerin reddine,
Hüküm kesinleştiğinde hükmün masrafı davalıdan alınmak üzere Türkiye çapında yayın yapan tirajı en yüksek üç gazeteden birinde bir kez ilanına,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 4.597,68 TL karar harcından peşin yatırılan 1.644,88TL’nin mahsubu ile kalan 2.952,80TL bakiye karar harcının davalıdan tahsiline,
3-Kabul edilen tecavüze ilişkin talepler yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı vekili yararına hesap olunan 4.910,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
4- Kabul edilen maddi tazminata ilişkin talep yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı vekili yararına hesap olunan 9.419,93 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
5-Kabul edilen manevi tazminat talebi yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı vekili yararına hesap olunan 1.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
6- Reddedilen manevi tazminat talebi yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı vekili yararına hesap olunan 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan: 3.300,00TL bilirkişi ücreti, 380,85 TL posta gideri olmak üzere toplam 3.680,85 TL ve 1675,28 TL harç (peşin+başvuru+ıslah) olmak üzere toplam 5356,13 TL yargılama giderinden kabul/red oranına göre (67.306,17*5.356,13/96.306,17=3743,27) 3.743,27TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan 50,00TL posta giderinden kabul/red oranına göre 15,06TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.11/03/2020

Katip …

Hakim …