Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/432 E. 2019/369 K. 17.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/432
KARAR NO : 2019/369

DAVA : Fikir ve Sanat Eserinin İzinsiz Kullanımından Kaynaklanan Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 25/01/2017
KARAR TARİHİ : 17/09/2019

Mahkememizde görülmekte bulunan fikir ve sanat eserinin izinsiz kullanımından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davalının … Olmak başlığı altında gazete eki çıkardığını, bu duyuruyu ana gazetede manşet olarak verdiğini, yazıda maddi ve manevi tüm hakların, mesleği fotoğrafçılık olan müvekkiline ait 25 adet fotoğrafın üç gazete sayfasını kaplayacak alanlara yayılarak kullanıldığını, davaya konu fotoğrafların müvekkili tarafından çekildiğini, orijinal hallerinin pozitif film olarak kendisinde bulunduğunu, müvekkilinin dava konusu fotoğrafları çekebilmek için 50.000 TL’lik ekipmanlarıyla günlerce araçların girmediği zirvelere tırmandığını, dağlarda kaldığını, 6 ay boyunca uygun hava ve ışık koşullarını bekleyerek bu fotoğraflarını çektiğini, davalının ise hiçbir hak ve hukuk gözetmeksizin bu fotoğrafları kullandığını, davalının fotoğrafların yayın hakkı sahibiymiş gibi hareket ederek mesleği fotoğrafçılık olan ve geçimini bu yolla sağlayan müvekkilini maddi ve manevi yönden zarara uğrattığını, müvekkilinden dava konusu fotoğraflara ilişkin herhangi bir izin alınmadığını, müvekkili ile herhangi bir sözleşme imzalanmadığını, ödeme yapılmadığını, müvekkilinin isminin eser sahibi olarak belirtilmediğini iddia ederek, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla şimdilik 50.000 TL maddi ve 50.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsili ile hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, dava konusu yayının eser sayılıp sayılmayacağı hususunun ispatlanması gerektiğini, dava konusu yayınların eser sayılamayacağını, dava konusu yayınların herkes tarafından meydana getirilebilme olasılığı olan ve eser sahibi olduğunu iddia eden davacı yanın özelliğini taşımayan bir ürün olduğunu, davacı yanın eser sahipliği haklarını öne sürerek hak talep edebilmesinin hukuken mümkün olmadığını, davacının korunmadan yararlanabilmesi için yayınların gerçek sahibi olması gerektiğini, dava konusu görsellerin İl Kültür ve Turizm Müdürlüğünün arşivlerinden yetkililerce kendilerine verildiğini, müvekkili gibi yıllardır basın içinde saygın bir marka değerine haiz bir şirketin başkasına ait fotoğrafları izinsiz kullanmasının hayatın olağan akışına aykırı olacağını, bu durumun müvekkilinin iyi niyetini ortaya koyduğunu, davaya konu fotoğrafın müvekkilinin imtiyaz sahibi olduğu mecrada haber verme ve kamuoyunu bilgilendirme amacıyla kullanıldığını, dava konusu fotoğrafarın … İl Kültür ve Turizm Müdürlüğünün broşür ve kataloglarında yayınlanarak alenileştiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava 5846 sayılı FSEK hükümleri uyarınca açılmış izinsiz kullanımdan kaynaklanan maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
Dosyada taraflarca bildirilen deliller toplanmış, dava konusu fotoğraflar ve fotoğrafların kullanıldığı gezi kitapçıkları dosyaya sunulmuş, bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınmıştır.
Mahkememizce alınan raporda bilirkişiler, “Davaya konu edilen fotoğrafların FSEK 4 anlamında güzel sanat eseri vasfına haiz olduğu, davacının davaya konu fotoğrafların eser sahibi olduğu, dava konusu fotoğrafların bütününün gazetenin tanıtım ekinde eserden normal yararlanmayı ortadan kaldıracak şekilde kullanılması, eser sahibinin kim olduğunun belirtilmemesi dikkate alındığında kullanımın FSEK m.37 kapsamına girmediği ve davacıdan izin alınmaksızın 21 adet fotoğrafın kullanılmasının davacının eser sahipliğinden kaynaklanan FSEK m.22’deki çoğaltma hakkının ihlali olabileceği, davacı tarafın FSEK 68 çerçevesinde 6.300 TLx3=18.900 TL bedel ile FSEK 70 çerçevesinde tespit edilen 10.000 TL arasında seçim yapmak durumunda olacağı, davacının fotoğrafları kullanılırken eser sahibi olarak adının belirtilmemesi nedeniyle “eser sahibi olarak tanıtılma hakkı” (FSEK m.15) ihlal edilmiş olacağından davacının manevi tazminat talebin haklı oluğu manevi tazminatın türü ve miktarının mahkemenin takdirinde olduğu” hususlarında görüş bildirmişlerdir.
Ayrık rapor sunan bilirkişi (gazeteci sektör bilirkişisi) … raporunda, “Davaya konu edilen fotoğrafların eser vasfına haiz olmadığı, davaya konu fotoğraflar, üzerinde davacı tarafın hak sahipliğinin net olmadığı, davaya konu edilen fotoğrafların Kültür ve Turizm Bakanlığı, Tanıtım Genel Müdürlüğü tarafından kullanım haklarının bakanlığa ait olduğu, davaya konu fotoğraflara aleniyet kazandırılmış olduğu, davacı fotoğrafçının dava konusu fotoğrafların sahipliği konusunda, özellikle fotoğrafların teknik incelenmesinde oluşan şüphelerle birlikte, adının ilgili fotoğraflarla birlikte kullanılmadığı, davacının maddi ve manevi tazminat taleplerine zemin oluşturacak, hak ihlallerinin tespit edilmediği, davaya konu fotoğrafların FSEK 37 çerçevesinde hukuka uygunluğu sonuç ve kanaati oluştuğu” şeklinde görüşünü bildirmiştir. Gazeteci sektör bilirkişisi ayrık raporunda uzmanlık alanı dışına çıkarak mevzuat hükümleri de ele alınmak suretiyle bir kısım değerlendirmelerde bulunmuş ise de bilirkişinin değerlendirmelerinin görevlendirme ve uzmanlık alanı dışında kaldığı anlaşılmakla ayrık rapor hükme esas alınmamıştır.
Eser Niteliğinin Değerlendirilmesi;
Yargıtay kararlarına göre, FSEK kapsamındaki uyuşmazlıkta dava konusu fikri ürünün “eser” niteliği taşıyıp taşımadığı resen araştırılmalıdır. FSEK’in 1/B maddesinde öngörülen tanım dikkate alındığında bir fikir ve sanat ürününün eser olarak nitelendirilebilmesi için iki unsuru haiz olması gerekir. Bunlardan ilki, fikir ve sanat ürününün “sahibinin hususiyetini taşıması”, ikincisi ise “kanunda sayılan eser kategorilerinden birine dahil olması”dır. Doktrinde, bu unsurlardan ilkine “sübjektif unsur” veya “esasa ilişkin şart”, ikincisine ise “objektif unsur” veya “şekle ilişkin şart” denilmektedir. Sübjektif unsur gereğince, bir fikir ve sanat ürününün eser olarak kabul edilebilmesi için, bu ürünün onu meydana getiren kişinin “hususiyetini” taşıması gerekmektedir. Başka bir deyişle eser onu yaratan zihnin bireyselliğini gösteren özellikler taşımalıdır. Objektif unsur gereğince, bir fikir ve sanat ürününün hukuk alanında korunmayı hak edebilmesi için, sahibinin hususiyet arz eden fikri çabasının somut neticesi olması gerekir. Başka bir deyişle bu fikri çaba gözle görülebilir, elle tutulabilir, kulakla duyulabilir, kısaca algılanabilir olmalıdır. Fikir ve düşünceler, ancak bir şekle büründüğünde yani eser formunda açıklığında fikri hukuk kapsamına girer. Diğer taraftan eserde algılanabilir olma dışında düşüncenin açıklanış formatı da önemlidir. Yani fikir ve sanat ürününün FSEK’te öngörülmüş olan düşünceyi ifade formatlanndan birine dahil olması gerekir. FSEK’te eser formatları olarak; ilim ve edebiyat eserleri, musiki eserleri, güzel sanat eserleri, sinema eserleri ve bağlı eser olarak kabul edilen işlenme eserler gösterilmiştir. Dolayısıyla bir fikir ve sanat ürününü bu formalardan birine sokmak mümkün değilse, onu kanuna göre eser saymak ve korumak da mümkün olmayacaktır.
FSEK m.2/3 maddesine göre, bedii vasfı bulunmayan her nevi teknik ve ilmi mahiyette fotoğraf eserleri ilim ve edebiyat eseri, FSEK m.4/b.5’te fotografik eserler ve slaytlar estetik niteliğe sahip olmaları ve hususiyet taşımaları şartıyla güzel sanat eseri olarak kabul edilmişlerdir. Fotoğraflarda estetik nitelik, konunun çıplak gözle görülenden başka türlü yansıtılması halinde ve fotoğrafçının fotoğrafı çekerken yaptığı hazırlık çalışmalarında ve fotoğraf üzerine aksettirmiş olduğu hususlarda görülür. Yani bir kişinin poz verirken, ışık durumunu ayarlarken yapmış olduğu hazırlık çalışmaları ve fotoğrafa ait cam veya fitm üzerinde yapmış olduğu rötuşlar, o fotoğrafa güzel sanat eseri niteliğini kazandırır. Eğer bir fotoğraf, onu çekmiş olan kimsenin hususiyetini taşımıyorsa ve estetik bir niteliğe de sahip değilse, o fotoğraf güzel sanat eseri olarak korunmaz. Bununla birlikte, bilimsel ve teknik nitelikteki fotoğrafların her zaman bir ilim ve sanat eseri olarak korunması mümkündür.
Bilimsel ve teknik nitelikteki fotoğraf ve resimlerin eser sayılabilmesi için, bunların da sahiplerinin hususiyetini taşımaları gerekir Burada da hususiyet muhtevada veya şekilde olabilir, ancak bu kategoride özellik daha çok muhtevada belirmektedir. Bir fotoğraf veya resim aynı zamanda hem estetik niteliğini haiz hem de bilimsel ve teknik nitelikte ise bu takdirde üstün olan niteliğe göre, eseri bilim veya edebiyat eserleri veya güzel sanat eserleri kategorisi kapsamında düşünmek gerekir. Eğer iki nitelikte aynı derecede ise, bu takdirde her iki eser kategorine de dahil olduğu kabul edilmek gerekir. Ne bilimsel veya teknik ne de estetik niteliğini haiz olmayan fotoğraf ve resimler, fikir ve sanat eseri olarak kabul edilmezler, bu tür ürünler ancak mülkiyet hakkına ilişkin hükümlere göre veya kişinin fotoğraf veya resmi söz konusu ise, FSEK .m.84 vd çerçevesinde korunabilirler.
Dava konusu dosyada mübrez fotoğraflara ilişkin baskı fotoğraf yayıncılık sektör bilirkişisi tarafından yapılan değerlendirmelerde; “fotoğraf sanatının temel unsurlarının başarı ile uygulandığı bu unsurların kompozisyon ışık ve renk doygunluğu olduğu, fotoğraf sanatı için önemli olan bir kompozisyon kuralı olduğu ve buna altın kesit dendiği, bunun fotoğrafın içerisine can alıcı öğeleri yelleştirirken karenin içerisinde olması gereken noktalar anlamına geldiği, bunun dava konusu fotoğrafta başarı ile uygulandığı, kompozisyonları oluştururken önemli noktalardan birinin de hangi objektif ile çekileceği hususu olduğu zira her objektifin vereceği etkinin farklı olduğu, dava konusu fotoğraflarda da fotoğrafçının tüm bilgileri bir araya getirip an’ı yakalayıp çektiği, bu nedenle dava konusu fotoğrafın FSEK m.4/5 anlamında güzel sanat eseri olduğu…” yönünde değerlendirmelerde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Sonuç olarak her ne kadar gazeteci sektör bilirkişisi ayrık raporunda uzmanlık alanı dışına çıkarak mevzuat hükümleri de ele alınmak suretiyle davaya konu fotoğrafların eser niteliği değerlendirilmiş ve eser vasfının bulunmadığı tespit olunmuş ise de bilirkişinin görevlendirme ve uzmanlık alanı dışındaki değerlendirmeleri mahkememizce dikkate alınmamış, çoğunluk görüşünde yer alan fotoğraf sektör bilirkişisinin değerlendirmeleri dikkate alınarak davaya konu fotoğrafların hususiyet taşıdığı sonucuna ulaşılmış ve FSEK m.4/5 kapsamında Fotoğrafik eser oldukları kanaatine ulaşılmıştır.
Hak sahipliği yönünden;
Fikir ve Sanat Eserteri Kanunu’nda eser sahipliği veya hak sahipliği ile ilgili çeşitli karinelere yer verilmiştir. FSEK m.11 hükmü; “Yayımlanmış eser nüshalarında veya bir güzel sanat eserinin aslında, o eserin sahibi olarak adım veya bunun yerine tanınmış müstear adını kullanan kimse, aksi sabit oluncaya kadar o eserin sahibi sayılır. Umumi yerlerde veya radyo-tetevizyon aracılığı ile verilen konferans ve temsillerde, mutat şekilde eser sahibi olarak tanıtılan kimse o eserin sahibi sayılır; meğer ki, birinci fıkradaki karine yoluyla diğer bir kimse eser sahibi sayılsın.” şeklinde düzenlenmiştir.
Davacının dosyaya fotoğrafların orijinallerini sunması ve ayrıca davalı tarafından dosyaya sunulan gezi rehberi içinde de yer alan davaya konu fotoğraflarda eser sahibi olarak davacının isminin yer aldığı, Kültür Bakanlığınca gönderilen müzekkere cevabında da davaya konu fotoğrafların davacıya ait olduğunun belirtildiği dikkate alındığında davacının davaya konu fotoğrafların eser sahibi olduğu davayı açma ehliyetinin bulunduğu anlaşılmıştır.
Eser sahipliğine tecavüz ve istisnai haller yönünden;
Dosyadaki mübrez … Gazetesinin … tarihli Rize Karadeniz ekinde davacının yukarıda 21 adet fotoğrafı fotoğrafları çekenin kim olduğu belirtilmeden kullanılmıştır.
FSEK m.37 hükmü; “Haber mahiyetinde olmak ve bilgilendirme kapsamını aşmamak kaydıyla, günlük hadiselere bağlı olarak fikir ve sanat eserlerinden bazı parçaların işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan vasıtalara alınması mümkündür. Bu şekilde alınmış parçaların çoğaltılması, yayılması, temsil edilmesi veya radyo ve televizyon gibi araçlarla yayınlanması serbesttir. Bu serbestlik, hak sahibinin hukuki menfaatlerine zarar verecek şekilde veya eserden normal yararlanmaya aykırı biçimde kullanılamaz.” şeklinde düzenlenmiştir.
FSEK.m.37 hükmü dikkate alındığında basının fikir ve sanat eserlerinden haber ve bilgi verme maksadıyla yararlanabilmesi için eserin alenileşmiş olması, eserin haber ve topluma bilgi vermek maksadıyla kullanılması, eser parçalarının tanıtma amacının dışında kullanılmaması, eserden bazı parçaların alınması ile sınırlı olarak kullanılması (Eserin bütünü veya önemli bir bölümünün haber veya bilgilendirme gerekçesiyle iktibas edilmesi mümkün değildir.), fikir ve sanat eserleri, haber ve bilgi verme kapsamında kullanılırken, mutad olduğu şekilde eser ve eser sahibinin adının belirtilmesi gerekir.
Bu çerçevede raporda da belirtildiği üzere dava konusu fotoğrafların bütününün gazetenin tanıtım ekinde eserden normal yararlanmayı ortadan kaldıracak şekilde kullanılması, eser sahibinin kim olduğunun belirtilmemesi dikkate alındığında kullanımın FSEK m. 37 kapsamına girmediği ve davacıdan izin alınmaksızın ve isim belirtmeksizin 21 adet fotoğrafın kullanılmasının davacının eser sahipliğinden kaynaklanan FSEK m. 22’de düzenlenen mali haklardan çoğaltma hakkı ve madde 15 de düzenlenen ismin belirtilmesi salahiyeti hakkının ihlali olabileceği sonucuna ulaşılmıştır.
Tazminat talebi yönünden;
Davacı taraf maddi tazminat olarak hem FSEK 68 hem de FSEK 70/2’ye dayanmıştır. Yargıtay’a göre, hem FSEK m.68, hem de FSEK m.70/f-2 veya FSEK.m 70/f-3 kapsamında maddi tazminat talep edildiğinde, talep edilen toplam bedel, anılan seçenekler uyarınca istenebilecek “en çok bedel” ile sınırlıdır. Dolayısıyla davacının bu taleplerinden hangisi yüksek ise, en yükseğine hükmedilmelidir.
FSEK m.68/l hükmü; “eseri, icrayı, fonogramı veya yapımları hak sahiplerinden bu Kanuna uygun yazılı izni almadan, işleyen, çoğaltan, çoğaltılmış nüshaları yayan, temsil eden veya hertürlü işaret, ses veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletenlerden, izni alınmamış hak sahipleri sözleşme yapılmış olması halinde isteyebileceği bedelin veya bu Kanun hükümleri uyarınca tespit edilecek rayiç bedelin en çok üç kat fazlasını isteyebilir.” şeklinde düzenlenmiştir. FSEK m.68 kapsamında bu taleplerin ileri sürülebilmesi için, mütecavizin kusurunun olması ya da zararın gerçekleşmiş bulunması şart değildir.
Yine Yargıtay’a göre; “…eser sahibinin mali haklan korunurken sadece bu tecavüzün haksız fiil olduğu varsayımından hareket edilmeyecektir. Somut olayın özelliğine göre varsayımsal sözleşme bedeli tayin edilirken eser sahibinin bilimsel/sanatsal yeteneği, üretim kapasitesi gibi sübjektif nitelikleri, eserin beğeni ölçüsü, sayfa sayısı, estetik görünümü, nitelik ve niceliği, ihlal edilen mali hakkın türü, coğrafi kapsamı, ihlal süresi, ihlalin yapıldığı vasıta, bunun geniş halk kitlesine ulaşımı gibi objektif kriterler dikkate alınarak eser sahibi izinsiz yayın yapanla sözleşme yapması halinde, bu sözleşme uyarınca isteyebileceği bedel, bunun faizi 68. madde uyarınca açılacak davada dikkate alınacaktır…” Ayrıca rayiç bedelin tespitine ilişkin taraflar arasında daha önceden yapılmış bir sözleşme, teklif var ise, başka bir deyişle rayiç bedel somuta indirgenmiş ise, rayiç bedelin tespiti taraflar arasındaki sözleşme, teklif vs. ile tespit edilecektir.
Sektörel uygulama ve gerekse dava konusu fotoğrafların beğeni ölçüsü, estetik görünümü, nitelik ve niceliği, ihlal edilen mali hakkın türü, coğrafi kapsamı, ihlal süresi, ihlal adedi, ihlalin yapıldığı vasıta, bunun geniş halk kitlesine ulaşımı gibi kriterlerin yanında seçilen fotoğrafların değeri, çözünürlüğüne, kullanma amacına/hedef kitleye vereceği mesaja, temin edilebilirlik durumuna göre birim fiyatı farklılık arz eder.
Dosyaya sunulan raporda sektör bilirkişi tarafından; dava konusu fotoğrafların çekimi için çıkılan dağ zirvelerinde dolaşımı kolay olmasa da aynı yörenin fotoğraflarının olması, birden çok fotoğrafın da kullanılması nedeniyle ortalama olarak her bir adet için rayiç olarak 300,00 TL tespit olunmuş, kullanılan fotoğraf sayısı dikkate alınarak 21 adet x 300 hesabı ile 6.300 TL hesaplama yapılmış FSEK m.68 kapsamındaki değerlendirme mahkememize bırakılmıştır.
FSEK 70/2 hükmüne göre; Mali hakları haleldar edilen kimse, tecavüz edenin kusuru varsa haksız fiillere müteallik hükümler dairesinde tazminat talep edebilir. FSEK 70.madde çerçevesinde maddi tazminat hesaplandığında ise bu maddede tazminat fiili zarar ve yoksun kalınan karı ifade eder. Yapılan inceleme sonucunda dava dosyasındaki bilgi ve belgelerden davacının FSEK 70.madde çerçevesinde uğradığı maddi zararın tespitine ilişkin yeterli delil bulunmadığı belirtilmiş, bu miktarın TBK 50 ve 51 inci madde çerçevesinde takdir edilmesi gerektiği vurgulanmış, dava dosyasındaki bilgi belgeler ve uyuşmazlığın niteliği, ihlalin süresi ve kullanımın niteliği, yazarın tanınmış olup olmadığı da dikkate alındığında davacının FSEK 70 çerçevesinde talep edebileceği miktarın 10.000 TL olabileceği belirtilmiştir.
Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davacı tarafından çekilen ve eser vasfına sahip fotoğrafların, davalıya ait gazetenin ekinde, izinsiz olarak, isim belirtilmeksizin yayınlandığı, bu durumun FSEK kapsamında mali haklardan madde 22 de düzenlenen çoğaltma hakkı ve manevi haklardan ise madde 15 de düzenlenen adın belirtilmesi salahiyetine ilişkin hakların ihlal niteliğinde olduğu, davalı eyleminin FSEK 37 kapsamında kalmadığı, sektör bilirkişisinin tespitlerine göre rayiçle dikkate alındığında davalının her bir fotoğraf için 300 TL olmak üzere kullanım adedine göre 6.300 TL ödemesi gerektiği, FSEK 68 hükmü dikkate alındığında davacının tazminat sorumluluğunun 3 kat hesabı ile 18.900,00 TL olduğu, yine davalının eylemi nedeniyle manevi hak ihlalinin de oluştuğu dikkate alındığında eylemin ağırlığı hak ve nesafet kuralı gözetildiğinde 5.000,00 Manevi tazminatın yerinde olduğuna kanaat getirilmekle davacının maddi ve manevi tazminata yönelik davalarının kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davacının maddi tazminata yönelik açmış olduğu davanın KISMEN KABULÜ ile;18.900,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-Davacının manevi tazminata yönelik açmış olduğu davanın KISMEN KABULÜ ile; 5.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca peşin yatırılan1.707,75 TL’den karar harcı olan 1.632,60 TL’nin düşülmesine, kalanı 75,15 TL’nin karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
4-a)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen maddi tazminat talebine ilişkin hesap olunan 3.931,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
b)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen manevi tazminat talebine ilişkin hesap olunan 3.931,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
5-a)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ret edilen maddi tazminat talebine ilişkin hesap olunan 3.931,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
b)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 10/2 maddesi uyarınca ret edilen manevi tazminat talebine ilişkin hesap olunan 3.931,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan: 2.100,00 TL bilirkişi ücreti, 165,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 2.265,00 TL’nin -ret ve kabule göre hesaplanan- 541,33 TL’si ve 1.739,15 TL harç (peşin+başvuru) olmak üzere toplam 2.280,48 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından yapılan: 25,40 TL posta giderinin -ret ve kabule göre hesaplanan- 19,32 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kalan giderin davalı üzerinde bırakılmasına,
8-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/09/2019

Katip …
¸

Hakim …
¸

Bu belge 5070 sayılı elektronik imza kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır