Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/422 E. 2018/104 K. 17.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/422
KARAR NO : 2018/104

DAVA : Marka Hükümsüzlüğü ve İptali
DAVA TARİHİ : 27/12/2016
KARAR TARİHİ : 17/04/2018

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka Hükümsüzlüğü ve İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin murisleri … ve … adlı kardeşlerin …’nın … kasabasından göç ederek 1876 yılında meşhur… ilk defa …’un … semtinde imal edip ticaretini yaptıklarını, 1925 yılında da … semtinde bir imalathane ve satış yeri kurarak bu yerde 1933 yılına kadar müşterek … bozası ve diğer ürünleri imal edip ticaretini yaptıklarını, 1933 yılında …’ın, 1944 yılında …’in …t etmesi üzerine amca çocukları arasında geçimsizlik baş gösterdiğini ve …’ın oğlu …’ nın, … … … isimli ticarethanesini 1948 yılında ticaret siciline kayıt ettirdiğini, …’in oğullarından şirket yetkilisi …’nın dedesi …’nın, 1876’dan bu yana babasının yürüttüğü işleri devam ettirirken bu kez … tarihinde “… Bozacısı … oğlu …” ünvanı ile … tarihinde ticaret siciline kayıt olduğunu ve 1956 yılından bu güne kadar … bozası ve sirkesi imal edip satışını yaptığını, …’in diğer oğlu …’nın da 12.03.1957 tarihinde … , … …’ yı marka olarak tescil ettirdiğini, …’nın oğlu İ…’nın da İTO siciline tescil ile … … Ticaret unvanı ile 15/05/1983 tarihinden beri her nevi boza, sirke, turşu imalı toptan ve perakende satışı ile ticaret işleri ile iştigal ettiğini, … ile …’nın güçlerini birleştirerek … Gıda San Ltd. Şti ni kurduklarını ve bu unvan altında boza satışı, sirke vs. imal ve toptan ve perakende ticaretini yapmaya başladıklarını, ancak …’nın 26/07/2004 tarihinde , …’nın 2008 yılında …t ettiği, ticaretin davacı şirket ve mirasçıları … ve … tarafından yürütüldüğünü, 1948 yılına dek ortak kullanımın söz konusu olduğunu, 1948 yılından itibaren … ailesinde amca çocukları arasında uyuşmazlık çıktığını, ayrılan ortakların ayrı ayrı … bozası, … bozacısı ünvanı ve markası ile boza imal edip satmaya başladıklarını hepsinin kendilerine intikal eden bu markayı kullanırken markanın yanında etiketlerinde şekil olarak boza küpünü kullandıkları gibi etiketlerinde imalatlarının başladığı 1876 tarihine de yer verdiklerini …’in tüm haklarını bu arada markasını ve amblemini miras yoluyla iktisap ettiğini, 1944 yılından beri zilyet olduğunu, … , …, … unvan veya markası üzerinde uzun yıllardan beri doğrudan doğruya hak sahibi olduklarını, marka ve hakkın zilyetliğin ortadan kaldıran herhangi bir taksim veya hukuki tasarrufun bulunmadığını,“…” unvanı, markasını kullanma hakkının üst soyu …’nın babasından …’nın ise dedesinden intikal eden meşru bir hakkı olup, müvekkil şirketin kullandığı … BOZASI veya … TURŞUSU markasını ve baba/dedelerinden intikal eden amblem ve işaretleri kullanmasını engelleyecek üstün bir hak herhangi bir kişi, kurum ya da şirkete verilmediğini, müvekkilince ayırt edici ekler ile yapılan marka tescil başvurularına davalının kötü niyetli itirazları sonucu marka tescillerine engel olunduğunu, davacı markalarının kullanılmadığını bu nedenle iptallerinin gerektiğini, ayrıca davalının kötü niyetli olarak tescil ettirmiş olduğu … tescil nolu “…” , … tescil nolu “… ” , … tescil nolu “…’…” , … tescil nolu “…’…”, … tescil nolu “www….tr” , … tescil nolu “…” , … tescil nolu “… ”, … tescil nolu “…” , … tescil nolu “…dan” , … tescil nolu “… ” , … tescil nolu “…” … tescil nolu “…” , … tescil nolu “ … Maddeleri Sanayi Ticaret Anonim Şirketi” markalarının öncelikle 3. kişilere devir ve temlikin önlenmesi yönünde ihtiyati tedbir karar verilerek bu markalann kötü niyetli olarak tescili sebebiyle hükümsüzlüğüne, mümkün olmadığı takdirde fiilen kullanılmama nedeniyle markaların iptaline/hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle davacı tarafın dava dayanaklarından birisi olan kullanmama nedeni ile iptale ilişkin KHK 14. maddesinin, Anayasa Mahkemesinin kararıyla iptal edildiğini, iptal talebinin hukuki dayanaktan yoksun kaldığını, tüm markaların hükümsüzlüğü talebinin de kanuni dayanak olan 556 Sayılı Markaların Korunması Hakkında KHK yürürlükten kaldırıldığından davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, kötü niyetli tescil ve önceki hakka dayalı gerekçelerine dayanarak davacı tarafın iş bu davayı açamayacağını bu iddiaların ispatının gerektiğini, davalı şirketin tüm tescillerinin, davacı şirkete ait markalardan önce olduğunu, her halükarda önceki markanın varlığının, sonraki marka tescilini yaptıran kişi tarafından bilindiği her halde de kötü niyetten söz edilemeyeceğini, tescilli markalarının tescil tarihlerinden çok daha sonra davalı şirketin marka başvurularını yaptığını ve sadece turşu, maden suyu, alkollü içecekler, zeytin üzerinde tescil aldığını, markaların tescil tarihleri de dikkate alındığında taleplerin zamanaşımına uğradığını, 5 yıllık hak düşürücü sürenin geçirildiğini, davacı tarafın, … başvuru numaralı “…” ibareli marka için öncelikli kullanım, üstün hak, kötü niyet gerekçeleri ile … 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinde … Esas sayılı davada davacının davasının görüldüğünü bu talepler açısından da reddolunduğunu, davanın kısmen kabul edilen tek kısmının 35/6. sınıftaki müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için turşu ürünlerini bir araya getirilerek sunulması hizmetleri olduğunu belirterek açılan davanın reddini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava 556 sayılı KHK’nın 14. ve 42.maddeleri uyarınca açılmış markanın iptali ve hükümsüzlüğü talepli davadır.
Dava konusu davacı şirketin kendisine ait tescilli markaları olduğu halde davalının 1996 yılından bu yana tescilli olan ve içinde Tanınmış markalarının da olduğu 13 adet markanın hükümsüzlüğüne yöneliktir.
Dosyaya … …’nın, …’nın, …’nın mirasçılık belgeleri sunulmuş taraflar arasında yapılan yargılamalara ilişkin mahkeme kararları, Yargıtay ilamları, bilirkişi raporları dosyaya sunulmuştur.
Davacılar tarafından murisleri …’dan intikal eden hakları davacı şirket vasıtasıyla kullandıkları ve iyi niyetli olarak yapılan dürüst ticaret neticesinde TP nezdinde tescili talep edilen “ … + Şekil marka başvurularının reddedildiğini, davalı şirketin … 4. ATM’nin ve Yargıtay 11. HD.’nın … ailesinin mensupları hakkında vermiş olduğu kararda … ailesinin ortak malı olan ve önceye dayalı hak sahibi olduğu kararda vurgulanan “… , … ”, markalarını kötü niyetli olarak herhangi bir ayırt edici ek kullanmaksızın tescil ettirdiğini bu sebeple de davalı şirket adına kötü niyetli olarak tescil edilen markaların hükümsüzlüğünü, olmadığı takdirde davacı şirket adına tescilli ve kullanılmayan markaların iptal edilmesini talep etmiştir.
Taraflar arasındaki somut uyuşmazlığın hakimin hukuki bilgisi ile çözümlenecek nitelikte olması nedeniyle HMK 266. maddesi uyarınca bilirkişi incelemesine gerek görülmemiş dosyaya sunulan deliller ve dava dosyası kararları ve bilirkişi raporları kapsamında ihtilaf çözülmüştür.
Dava açılış tarihi itibariyle 556 sayılı KHK hükümlerinin uygulanması gerektiği ve 6769 sayılı SMK’nın 10/01/2017 tarihinde yürürlüğe girmesinden önce Anayasa Mahkemesi tarafından 14/12/2016 tarih 2016/148 esas 2016/189 karar sayılı ilamı ile 556 sayılı KHK’nın 14.maddesinin iptal edilmesi nedeniyle iptale yönelik taleplerin dayanak KHK maddesinin kalmaması nedeniyle uygulanamayacağı bu nedenle buna yönelik talepler yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekmiş bu hususta başka bir incelemeye gerek görülmemiştir.
Davanın açılış tarihi itibarıyla 6769 sayılı SMK hükümlerinin uygulanamayacağından davalının markasını kullanmadığı itirazı da dinlenemeyecektir.
Davalı vekili her ne kadar davada zaman aşımı süresinin dolduğu definde bulunmuşsa da marka hükümsüzlüğü talepli davada kötü niyet iddialarında zaman aşımı süresinin işlemeyeceği göz önüne alınarak zaman aşımı defi yerinde görülmemiştir.
Dosya incelendiğinde … ibaresinin ilk olarak 1876 yılında … ile … tarafından birlikte aynı işletmede kullanılmaya başlandığı, …’ın 1933 yılında öldüğü, yerine oğlu …’nın faaliyeti sürdürdüğü, 1940 yılında …’in işletmedeki haklarını devrederek ortaklıktan ayrıldığı, …’nın 1948 yılında … … ticaret unvanını adına tescil ettirdiği, 1958 yılında … … ve … Şirketi’ni kurduğu, daha sonra bu Kollektif Şirketin 13.01.1983 tarihinde … , Boza, Sirke, Şıra ve Gıda Maddeleri Sanayi Tic. A.Ş’ ye dönüştüğü, …’in oğullarından olan …’nın 1957 yılında … … ibareli markayı adına tescil ettirdiği, …’in oğullarından olan …’nın babasından kalan işleri yürütmeyi sürdürdüğü, 1956 yılında 28.05.1956 yılında … … … ticaret siciline tescil ettirdiği, 1956 yılına kadar … tanıtım işareti ile boza ve sirke imal edip satmayı sürdürdüğü, …’nın ölümü üzerine oğlu olan …’nın,15.15.1983 tarihinde …Ticaret Sicil memurluğunda …- … unvanını “her nevi boza, sirke, turşu imali toptan ve perakende satışı” iştigal mevzuu ile ticaret siciline tescil ettirdiği, 2004 yılında … ile …’nın birlikte … Gıda Sanayi Ltd. Şti’ yi kurdukları, …’nın 26.07.2004 tarihinde, …’nın da 2008 yılında …t ettiği şu anda mirasçılar … ve … tarafından işlerin yürütüldüğü, anlaşılmaktadır.
Davacı şirketin … Meyveli Boza ibareli 32. sınıf ürünleri içeren …; … ibareli 29, 32 ve 35. sınıf ürün ve hizmetleri içeren …; … ibareli 29 ve 32. sınıf ürünleri içeren …; … ibareli 29 ve 32. sınıf ürünleri içeren …; … Turşu … ibareli 29. sınıf ürünleri içeren …; … ibareli 29 ve 32. sınıf ürünleri içeren …; … … ibareli 29, 32 ve 33. sınıf ürünleri içeren … sayılı markalarının bulunduğu anlaşılmaktadır.
Davalı şirketin de “…” ibareli 29, 30, 31 ve 32. sınıf ürünleri içeren …; “…” ibareli 29, 30, 31, 32, 35, 39 ve 43. sınıf ürün ve hizmetleri içeren …; “… ” ibareli 29, 30, 32 ve 43. sınıf ürün ve hizmetleri içeren …; “… ” ibareli 5, 29, 30, 32, 35 ve 43. sınıf ürün ve hizmetleri içeren …; “… ” ibareli 29, 30, 32 ve 43. sınıf ürün ve hizmetleri içeren … sayılı markalarının tescilli bulunduğu anlaşılmaktadır.
… 2 FSHHM’ nin … esas … karar sayılı dosyasında dosyamız davacısı şirketin dosyamız davalısı şirket ve TPE aleyhine açmış olduğu marka tescil başvurusunun reddine dair YİDK kararının iptali talepli davada; dosyamız davalısı şirketin dosyamızda iptali ve hükümsüzlüğü talep olunan markalarına dayanarak davacının … + Şekil ibareli … kod nolu başvurusuna ilişkin verilen ret kararına itirazının reddi üzerine açmış olduğu davada dosyamızda belirttiği şekilde davalı şirketin kötü niyetinden bahsedilerek kararın iptali ve başvurunun tescilini talep etmiş, mahkemece yapılan yargılama sonucunda davacı başvurusunun … + Şekil ibareli olduğu başvuru konusu işarette … ibaresinin asıl ve ayırt edici unsurlardan biri olduğu ve ilk bakışta göze çarpan unsur olduğu ibarelerin sescil, anlamsal ve görsel benzerliğinin bulunduğu, redde mesnet alınan markaların kapsamındaki boza, meyveli boza ürünleri ile müşterilerin malları elverişli şekilde görmesi ve satın alması için boza, meyveli boza mallarının bir araya getirilmesi hizmetlerinin başvuru konusu işaretin kapsamında olup reddedilen ürün ve hizmetlerle ilişkili ve aynı türde bulunduğu davacı adına tescilli markaların kapsamında bu ürün ve hizmetlerin bulunmadığı, tescil önceliğinin markasal olarak bu ürünlerde davalıya ait olması karşısında başvurunun tescilinin davalı aleyhine haksız rekabet yaratmasının da yüksek ihtimal dahilinde bulunduğu, davacının, önceki markalarının serisi niteliğinde bir marka tescil başvurusuna tevessül ettiğinde, bu ibarenin kullanıldığı markasını, kapsadığı mal ve hizmetler bakımından davalı veya bir başkasının markası ile iltibasa sebebiyet vermeyecek biçimde düzenlemesi, kendisinin önceki markası ile daha önceki tarihlerde tescil edilmiş ve iltibas yaratmadan eş zamanlı olarak kullanılmış markalarla aralarında kullanımla tesis olunmuş ayırt edicilik ve bağımsızlığı muhafaza etmesi gerektiği gerekçesi belirtilmiştir.
… 2 FSHHM’nin söz konusu her iki dosyasında da davalı yanın kötü niyetli tescil yaptırdığına dair herhangi bir delil tespit edilememiş olup kötü niyetin bulunmaması halinde de davalı yanın marka tescil tarihleri göz önüne alındığında davacıların sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğradıkları anlaşılmaktadır.
… 7. ATM de açılıp görevsizlikle gönderilen 3. FSHHM nin … E … K sayılı dosyasında … Ve San Tic. AŞ tarafından … varisleri … ve … ile … varisleri …, … ve … aleyhine açılan Marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti maddi ve manevi tazminat talepli davada mahkeme 24. 05. 2012 tarihli kararı ile davalı tarafın markalarını tescil ettirdiği şekilde kullanmayıp davacı markası ile iltibas oluşturacak şekilde kullanıldığını iddia etmiş, dosyaya sunulan hukuki mütalaada tarafların … ibaresinde mirastan doğan kullanım hakkı olduğu, davalının …, boza, 1876 ibarelerini kendi ayırt edici ibareleri ile birlikte kullanmasının 12.madde anlamında dürüst kullanım kapsamında olduğu, davacının uzun süre sessiz kaldığı, …nın boza emtiasında tescili olmadığı, … boza ibareli markada mirasçı sıfatıyla hak sahibi olmaması nedeniyle kullanımının yasal zeminde olmadığını, davalı … …’nın … Bozacısı ibareli marka sahibinin varisi olduğu ve davacı markasıyla iltibas oluşturur kullanımın tespit edilemediği belirtilerek bu davalı yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
…1. FSHHM nin … E. … K. sayılı dosyasında davalı … Gıda, TPE, … Gıda Paz. Tic. Ltd, ve arkadaşları aleyhine açılan Marka kurum kararı iptali davasında 17. 03. 2009 tarihli kararda davacı markası kapsamında yer alan TPE tarafından marka emtialarından çıkartılan 30-09 sınıftaki ürünler için KHK 7/1-b hükmüne göre iltibasın olduğu, … ibareli markanın kullanım suretiyle ayırtedici özellik kazandığının kanıtlanamadığı belirlenmiş, davacının davalı şirketler aleyhine açtığı dava feragat nedeniyle reddedilmiş diğer davalılar yönünden dava esastan reddedilmiştir.
… 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2000/258 E. 2004/336 K sayılı dosyasında Davacının müdahil olduğu sanıklarının baba oğul … ve … olduğu, birleştirilen dosyalarda beraat kararı verildiği ve dosyada incelenen … 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 1985/99 -314 K sayılı dosyasında 11. HD. 1983/4964-5668 sayılı bozma ilamında her iki tarafın miras yoluyla kendilerine intikal etmiş, … BOZACISI VEYA SİRKECİSİ şeklindeki maruf ünvanı kullanma hakları mevcut olduğu nazara alınarak her iki tarafın kullanageldikleri şekilde unvan veya markalarını kullanmalarının ve bunları mamullerinin üzerine yazmalarının her iki taraf için yerleşmiş bir hak olduğunun kabulü ile davanın reddine karar verilmiştir.
Kötü niyetli tescil mülga 556 sayılı KHK düzenlemesinde yer almayıp Yargıtay’ın yerleşik içtihatları kapsamında uygulanmaktadır. Marka korumasının amacına aykırı biçimde kötüye kullanılması yoluyla başkasının markasından haksız olarak yararlanma veya gerçekte kullanılmayıp yedekleme, marka ticareti yapmak amacına ya da şantaja yönelik başvuru ve tescil yapılması halinde oluşur. 556 sayılı KHK’nın 35/1 maddesi uyarınca başvurunun kötü niyetli yapıldığına ilişkin itiraz edilmesi halinde TPE nin itirazı reddi kararının kesinleşmesinden itibaren 53. madde gereği iki aylık süre içerisinde yetkili mahkemede dava açabilir. Davacı tarafından davalının marka tescillerine karşı yapılmış herhangi bir itirazının bulunmadığı ve bu süre zarfında açılmış herhangi bir davanın bulunmadığı, taraflar arasındaki yapılan yargılamalarda kötü niyet iddiasının şimdiye kadar ileri sürülmemiş olduğu anlaşılmaktadır.
Dosyada delil olarak sunulan taraflar arasındaki yargılamalara ilişkin kararlar incelendiğinde; … 3. FSHHM’nin … esas sayılı dosyada davacı tarafından davalı TPE ve davalı … Gıda şirketi aleyhine açılan davada … ibareli … başvuru nolu marka başvurusunun reddine dair yapılan itirazda davacının adına tescilli … markasının boza için piyasada iyi bilinen tanınmış bir marka olduğu belirtilerek boza, meyveli boza, müşterilerin malları elverişi bir şekilde görmesi ve satın alması için boza, meyveli boza mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri, malları, hizmetleri için bağlantı kurulması ihtimali dahil karıştırılma ihtimaline yol açabilecek derecede benzer olduğu kanaatine varılmış ve itiraz kabul edilmiş bu emtialar çıkartılmıştır. Davada davalının kötü niyetli tescili ispatlanamamıştır.
… 1. FSHHM nin … E. … sayılı dosyada davalının … ibaresini … ibaresi ile birlikte kullandığı, … markasının tanınmış olduğu, İbrahim Sedat ibaresinin ayırt ediciliğinin düşük olduğu, iltibasın bulunduğu kararı verilmiş ve onanmıştır.
… 1. FSHHM nin … E. Sayılı dosyasında … sayılı … markasının davacı markasıyla benzer olduğu tespit edilmiştir.
… 4.ATM’nin … sayılı dosyasındaki bozma ilamı doğrultusunda “her iki tarafın kullanageldikleri sekilde unvan veva markalarını kullanmalarının ve bunları mamullerinin üzerlerine yazmalarının her iki taraf için yerleşmiş birer hak olduğu belirtilmiştir. Mahkeme kararı Yargıtay 11.HD 1983/4964 E. 1983/5668 sayılı kararı ile bozulmuş Yargıtay Dairesi gerekçesinde, “her iki tarafın da esasen miras yolu ile kendilerine intikal etmiş, … Bozacısı veya sirkecisi şeklindeki maruf ünvanı kullanma hakları da mevcut olduğu nazara alınarak artık yine her ikisinin kullanageldikleri şekilde unvan veya markalarını kullanmalarının, bunları mamullerinin üzerine yazmalarının her biri için yerleşmiş birer hak olduğunun kabulü ile davanın reddi gerekirken tecavüz ve haksız rekabetin varlığına dayalı karar verilmesini doğru bulmamıştır.
Davacı taraf adına tescilli markaları kullanmakta olup, davacının marka tescilleri davacı şirketin markalarından önceki tarihlidir. Davacının davalı tarafından yapılan marka başvurularında sadece turşu, maden suyu, alkollü içecekler, zeytin üzerinde tescil edilmiştir.
Davacı yan marka tescilleri sonrasında aradan 16 yıl geçtikten sonra dava açmış olup sessiz kalma yoluyla hak kaybı mevcuttur. Davalının marka tescillerinin de kötü niyetli olarak yapıldığına dair dosyaya delil sunulmamıştır.
… 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinde … E. sayılı dosyasında mahkemenin 15.02.2017 tarihli kararında; dosyamız davacı tarafından dosyamız davalısı şirket aleyhine açılan davada işbu davamızda da iptali ve hükümsüzlüğü istenilen markalardan birisi olan … ibareli marka başvurusuna ilişkin TP YİDK kararına itirazının reddi üzerine kararın iptaline ilişkin açılan davada … sayılı başvuruya müvekkilinin kötü niyet, iltibas, tanınmışlık vakıasına dayanarak yaptığı itirazın diğer davalı TPE YİDK nın 2015/M-9285 sayılı kararı ile kısmen kabul olunduğunu ve başvurunun “turşular, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler “ürünleri için reddedildiğini, oysa başvurunun tescilinin müvekkilinin … esas unsurlu markaları ile iltibasa sebebiyet vereceği gibi onların tanınmışlığından haksız yarar sağlayıp itibar ve ayırt edici karakterini zedeleyeceğini, davalının kötü niyetli olduğunu ileri sürerek YİDK’nın anılan kararının iptalini, tescil edilmiş olması halinde davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini istemiştir. Dosyada davalı şirket … ve … Bozacısı ibareleri üzerinde tek hak sahibinin davalı şirket olduğunu , … asıl unsurlu pek çok markalarının bulunduğunu savunmuştur. Mahkeme dosyasında 556 sayılı KHK hükümleri uygulanmış, kötü niyet iddiası değerlendirilmiş ve yerinde görülmemiştir. Kararda ,“ Her iki tarafın da miras yolu ile kendilerine intikal etmiş … bozacısı veya sirkecisi şeklindeki maruf ünvanı kullanmak hakları da mevcut olduğu nazara alınarak, her iki tarafın kullana geldikleri şekilde ünvan veya markalarını kullanmalarının ve bunları mamullerinin üzerine yazmalarını her iki taraf için “yerleşmiş birer hak olduğunu kabul gerekmiş ve bu suretle varit görülmeyen davanın reddine dair aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur,” gerekçesi ile Yargıtay 11. HD’nin 20.05.1983 tarih, 83/4364 – 5668 sayılı: kararı ile kesinleşmiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2013/13243E. 2014/3679K. sayılı ve 27.02.2014 tarihli kararında; ”Dava, davacının markalarına tecavüz edildiği iddiasına dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Kural olarak marka hakkı bir işareti ilk kez oluşturup kullanan kişiye aittir. Bu husus, öğretide ve uygulamada gerçek hak sahipliği olarak tanımlanmış olup, 556 sayılı KHK’nin hükümlerinde de aynı ilke yer almıştır. Önceye dayalı hak sahibi olan kişi, markanın tesciline itiraz etmemiş ve yapılan tescil aleyhine hükümsüzlük davası açmamış olsa bile, tescilli marka hakkı sahibi, bu işareti önceden beri marka veya sair bir tanıtma işareti olarak kullanan kişiyi bu tanıtma işaretini önceki kapsamı ile kullanmaktan men edemez. Diğer bir deyişle: tescilli marka sahibi daha sonra bu öncelik hakkı bulunan kişiye karşı dava açarak onu bu işareti kullanmaktan men edemez. Bu durumda davalının eskiye davalı kullanım ve uzun süreli sessiz kalma nedeniyle hak kaybına ilişkin savunmasının belirtilen ilkeler çerçevesinde tartışılarak hasıl olacak sonuç çerçevesinde karar verilmesi gerekirken, mahkemece tescilli marka hakkının varlığından bahisle davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir” şeklindedir.
Dosyadaki tüm deliller ve yapılan yargılama sonuçları göz önüne alındığında davalı şirketin, markalar üzerinde herhangi bir tekel yaratma çabasının bulunmadığı ilk açılan 1955 tarihli ve 1961 tarihli mahkeme kararları ile … Bozacısı ve … ibareleri üzerindeki sahip olduğu hakları kullanmakta olduğu, 1961/11 Esas 460 karar sayılı karar ile anlaşılmaktadır.
Davacılar vekilinin, kendisine ait ” …” markalarının davalı şirketin tescilli ve tanınmış markalarının varlığından dolayı reddedilmesinden dolayı yine aynı tip iddialarla Ankara’da davalar açmış ve açtığı tüm davaları reddedilmiştir.
… 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinde … Esas sayılı dosyası içinde ilgili marka başvurusunun reddine ilişkin TPE kararının iptali ve marka tescili talebi yine aynı iddialara rağmen incelenmiş ve davası reddolmuştur.
Davacı şirketin içerik ve gerekçe olarak ve tüm delilleri ile aynı olan dava dilekçesindeki öncelikli kullanım, üstün hak, kullanım sonucu ayırt edici olduğu iddialarının tamamı bu davada incelenmiş ve tüm bu gerekçeleri değerlendirilmiş ve dava reddolunmuştur.
Davacı şirket vekilince ” …” ibareli yeni bir marka için başvurusunda TPE’ne yaptığı … numaralı bu marka başvurusu reddedilmiştir. Bu markaya ilişkin … 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinde … Esas sayılı dava içinde ilgili marka başvurusunun reddine ilişkin TPE kararının iptali ve marka tescili talebi yine aynı iddialara rağmen incelenmiş ve davası reddolunmuştur. Davacı şirket, en son …’da Türk Patent Enstitüsü’nce müvekkil şirket adına “…” ibareli markanın aynı gerekçeler ile markanın hükümsüzlüğü ve TPE Kararının İptali davasını da 2015 yılında açmıştır. … 2. FSHHM’nin … esas sayılı dosyasında yine talepleri reddolunmuştur.
Taraflar arasında mahkememizde görülen … esas sayılı dosyada da dosyamız davalısı tarafından davacı şirket ve arkadaşları aleyhine açılmış olan marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, meni, durdurulması ve ortadan kaldırılması talepli davada da davalı yanın … ibaresini ön plana çıkararak … ibaresini küçük harflerle yazmak suretiyle markasının tescilli olduğu ürünler dışındaki limon sosu, sirke, soslar, salata sosları, konserve, sebze ve meyveler üzerinde uygulaması nedeniyle açılan davanın kabulüne karar verilmiş ve tecavüz ve haksız rekabetin önlenmesine ve tazminat taleplerinin kabulüne karar verilmiştir.
Toplanan deliller, dosyaya sunulup incelenen mahkeme ve Yargıtay kararları kapsamında davacıların iptale yönelik taleplerinin Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı nedeniyle dayanaksız kalması ve kötü niyetli marka tesciline ilişkin iddialarının da ispat edilememiş olması nedeniyle açılan davanın reddine karar verilmesi gerekmiş aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davacılar tarafından davalı şirket aleyhine açılan markanın hükümsüzlüğü ve iptali ile sicilden terkini talepli davanın reddine
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 35,90 TL karar harcından peşin yatırılan 29,20 TL’nin mahsubu ile kalan 6,70 TL bakiye karar harcının davacılardan tahsiline,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı vekili yararına hesap olunan 3.145,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
4-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair verilen karar, hazır bulunan taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere açıkça okundu, usulen anlatıldı. 17/04/2018

Katip …
¸

Hakim …
¸

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında E-İmza ile imzalanmıştır.