Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/395 E. 2018/268 K. 17.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/395
KARAR NO : 2018/268

DAVA : Marka Tecavüzü ve Haksız Rekabetin Tespiti, Durdurulması, Önlenmesi, Men’i, Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 09/08/2017
KARAR TARİHİ : 17/12/2018

Mahkememizde görülmekte bulunan marka tecavüzü ve haksız rekabetin tespiti, durdurulması, önlenmesi, men’i, maddi ve manevi tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkillerinin TPMK nezdinde “…” ve “…” ibareli markaların tescilli sahibi olduğunu, “…” markasının müvekkillerinden … ve …’ın sahipleri ve hissedarları olduğunu, diğer müvekkilinin … şirketinin ticaret unvanının da asli unsuru olduğunu, davalı tarafından üretilerek piyasaya sürülen, pazarlanan ürünlerin üzerinde müvekkillerine ait “…” ve “…” markaların birebir aynılarının kullanıldığının tespit edildiğini, davalıya ait dava konusu ürünlerin doğrudan müvekkili ürün ve markalarına referans yaparak müvekkillerinin markalarının reklam değerini, itibarını sömürmeyi hedeflediğini, … 5. SHM’nin … D.iş sayılı dosyasından alınan rapor ile de davalının müvekkillerinin markalarını taşıyan taklit ürünlerin satış ve pazarlamasını yaptığının tespit edildiğini belirterek, müvekkillerine ait tanınmış “…” ve “…” ibareli markaları ile iltibasa yol açtığının, davalının markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine ve men’ine, 10.000 TL maddi ve 10.000 TL manevi tazminatın davalılardan tahsil edilerek, hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, müvekkili …’ın ikamet adresinin Başakşehir olması nedeniyle yetkili mahkemenin Bakırköy Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi olduğunu, müvekkilinin 70 yaşında olması nedeniyle ticari faaliyetlere devam edemediğini, …’ın ticaret sicilinden terkin edildiğini, aynı adreste müvekkilinin oğlu …’ın ticari faaliyete devam ettiğini, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, davaya konu markaların tanınmış marka olmadığını, davanın dayanağı iddiaların muhatabının müvekkili olmadığını, müvekkilinin ticari hayatının olmadığını, atfedilen iddialar ve ithamlarla ilgisi ve bilgisi olmadığından davacıyı zarara uğratma kastının bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Dava, 6769 sayılı SMK hükümleri uyarınca açılmış marka tecavüzü ve haksız rekabetin tespiti, durdurulması, önlenmesi, men’i, maddi ve manevi tazminat talepli davadır.
Davacı vekilinin sunduğu 05/12/2018 havale tarihli dilekçesinde, davalı yan ile sulh olduklarını, davalının yargılama gideri ve vekalet ücreti haklarından feragat etmesi şartı ile aynı haklarından vazgeçtiklerini bildirdikleri görüldü.
Davalı vekilinin 05/12/2018 havale tarihli dilekçesinde, davacılar ile sulh olduklarını, herhangi bir yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin olmadığını, ayrıca ihtiyati tedbir kararının infazından dolayı da herhangi bir zararlarının olmadığını belirterek, yatırılan teminatın davacılara iadesine muvafakat ettiklerini bildirdiği görüldü.
Davacı vekilinin sunduğu vekaletnamesinin incelenmesinde davadan feragate yetkisinin bulunduğu anlaşılmıştır.
Sulh 6100 sayılı HMK’nın 313 vd maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre ” Sulh, görülmekte olan bir davada, tarafların aralarındaki uyuşmazlığı kısmen veya tamamen sona erdirmek amacıyla, mahkeme huzurunda yapmış oldukları bir sözleşmedir. Sulh, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri uyuşmazlıkları konu alan davalarda yapılabilir.
Dava konusunun dışında kalan hususlar da sulhun kapsamına dâhil edilebilir. Sulh, şarta bağlı olarak da yapılabilir. Sulh, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir. Sulh, ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Mahkeme, taraflar sulhe göre karar verilmesini isterlerse, sulh sözleşmesine göre; sulhe göre karar verilmesini istemezlerse, karar verilmesine yer olmadığına karar verir. İrade bozukluğu ya da aşırı yararlanma hâllerinde sulhun iptali istenebilir.
Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde tarafların dava konusu hususunda sulh oldukları sulhe göre hüküm kurulması taleplerinin bulunmadığı yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücreti taleplerinini bulunmadığı anlaşılmakla esas hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına kararı verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın sulh ile sonuçlandığı tarafların açmış oldukları davadan vazgeçtikleri anlaşılmakla ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Tedbir kararı kapsamında yatırılan teminatın iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 35,90 TL karar harcının peşin yatırılan 512,33 TL’den mahsubu ile kalan 476,43 TL’nin karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
4-Taraflar yargılama gideri ve vekalet ücreti talebinde bulunmadıklarından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, tarafların yokluğunda (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 18/12/2018
Katip …
¸

Hakim …
¸
Bu belge 5070 sayılı elektronik imza kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır