Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/38 E. 2021/48 K. 04.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/38
KARAR NO : 2021/48

DAVA : Marka (Marka İtibarının Kaybı Nedeniyle Tazminat İstemli)
DAVA TARİHİ : 28/02/2017
KARAR TARİHİ : 04/02/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İtibarının Kaybı Nedeniyle Tazminat İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; Müvekkili şirketin turizm sektöründe otellere yönelik ” reervasyon arama motoru” hizmeti sunduğunu, bu hizmeti Türkiye’de davacı adına marka tescili yapılmış ” …” markası adı altında geliştirilmiş olan ” arama motoru” ile sunduğunu, davacı müşterisi olan otellere, otellere ait web sayfalarına kendi geliştirdiği arama motorunu yerleştirdiğini, arama motorunun teknolojisinin görsel dizayn ve yetenek kombinasyonu özel olarak davacı tarafından geliştirilmiş bir bilgisayar programı ve yazılıma dayandığını, davacı tarafından kendi otel müşterilerine sunulan hizmet kapsamındaki arama motoru kendisine ait alan adları www…..com.tr ve … üzerinden internet ortamında da müşterine sunduğunu ve sattığını, davacının internet üzerinden yaptğı araştırmada tescilli markasının www…..net ile … alan adları üzerinden izinsiz bir şekilde davalı tarafından kullanıldığının tespit edildiğini, buna ilikin görsellerin ekli olarak sunulduğunu, bu görüntülerde davacı adına tescilli markanın birebir aynen adı geçen sitelerde kullanıldığını tespit edildiğini davacının araştırmaları neticesinde öğrendiği ve bu web siteleri üzerinden satış yapan davalı şirketin de müvekkilinin tescilli markaları üzerinden ticaretini yaptığını ürünlere çok benzer ve aynı işlerde otellere yönelik rezervasyon arama motoru yazılımı sattığını, davalının davacınınki ile aynı işlevdeki bu yazılım ürünlerinin müvekkili adına tescilli markalar üzerinden satmasının açıkça marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini, herhangi bir hukuki dayanağının bulunmadığını, 6769 Sayılı Yasanın 7, 29 ve 149.maddeleri gereği markaya tecavüzün tespiti, durdurulması, önlenmesi, bu kapsamla ilgili sitelere erişimin engellenmesi ile maddi zararları tespiti ve zararlarının tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya usulüne uygun olarak tebliğ yapılmış olup; davalı tarafça davaya cevap verilmediği gibi yargılama safahatinde de herhangi bir katılım olmamıştır.
Dosyada taraflarca sunulan deliller toplanmış, Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtları getirtilmiş, bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınmıştır.
TPMK kayıtları incelendiğinde; … nolu, …+şekil ibareli markanın 43. Sınıfta 05/02/2014 tarihinden itibaren 10 yıl müddetle davacı adına tescilli olduğu, … nolu, …+şekil ibareli markanın 35,38 ve 42. Sınıflarda 04/01/2015 tarihinden itibaren 10 yıl süre ile davacına tescilli olduğu, … nolu, …+şekil ibareli markanın 09,39 sınıflarda 08/02/2011 tarihinden itibaren 10 yıl süre ile davacı adına tescilli olduğu anlaşılmıştır.
Dosya teknik inceleme yönünden bilirkişiye tevdi olunmuş olup sunulan ön raporda;… isimli internet sitesinin alan adı sahibinin “…” tarafından gizlenmiş olduğu, alan adının “…, ” üzerinden satın alındığı, sitenin erişim sağlayıcısının “…” ve yer sağlayıcısının “…” olarak kaydedilmiş olduğu, … isimli internet sitesinin alan adı sahibinin “…”, işletmenin “…” olarak belirtildiği, alan adının “…” üzerinden satın alındığı sitenin erişim sağlayıcısının “… ” ve yer sağlayıcısının “…” olarak kaydedilmiş olduğu, her ne kadar alan adı tescilinde farklı isimler görünüyorsa da; sitelerin altında aynı işletmenin yazılmış olması, sitelerden birbirine yönlendirmelerin yapılması, site logosu ve içeriklerin açık bir şekilde uyuşması nedeniyle her iki siteyi de işletenin ve sitelerin gerçek içerik sahibinin “…” olduğu, www…..net internet sitesi üzerinde oteller için müsait oda takibi ve rezervasyon, ücretleridirme ve tanınmış arama motorları üzerinde kayıt hizmetleri konularında hazırlanmış özel yazılımların tanıtımının yapıldığı, … internet sitesinde ise ülkelere göre anlaşmalı tesislerin isimlerinin verildiği ve tesis isimlerinden bu tesislerin internet sitelerine yönlendirildiği, davalı’nın internet sitelerinde kullandığı logo ile davacı’ya ait tescilli markalar ve internet sitesinde kullanılan logo karşılaştırıldığında arka fon ve ufak renk farklılıkları dışında tamamen aynı olduğu, … ibaresinin solundaki daire içerisindeki valiz sembolünün tüm özellikleri ile aynı olduğu, tüm bu incelemelerden davalı’nın kullandığı logonun davacı markasından kopyalanmış olduğu ve ortalama tüketici nezdinde ayırt edilmesinin mümkün olmadığı tespit ve kanaatlerinde bulunduğu anlaşılmış, verilen tedbir kararı üzerine Erişim Sağlayıcıları Birliği’nin tedbir kararının infazında tereddüt hasıl alması sebebiyle dosya tekrardan aynı bilirkişiye tevdi olunmuş olup sunmuş olduğu ek raporda; bir internet sitesi alan adlarının başında www ibaresinin olup olmaması internet sitesini farklılaştırmadığı, iki site aynı olduğu, aynı sunucuda aynı yazılım dosyalarınca işlem gördüğü, mahkeme kararında www yazılsa da yazılmasa da her ikisinin de engellenmesi beklenmesi gerektiği, dava dilekçesinde belirtilen ….net ve reserve-online.net ile www…..net ve … internet siteleri bu nitelikte siteler olduğunu, alt alan adlarının, bunların her biri ayrı internet siteleri olduğunu, bunların çalıştığı yazılım dosyaları farklı olup sunucuda ayrı ayrı işlem gördüğünü, dava dilekçesinde alt alan adlarının engellenmesi hususunda bir talebin olmadığını, yalnızca www…..net ve … sitelerine erişimin engellenmesinin talep edildiği, eğer ilgili sitelerin tüm alt alan adlarına da erişimin engellenmesi kararı verilecek olursa, metinde ….net ve … siteleri, sunuculara tahsis edilen tüm ip adresleri ve tüm alt domainlerinin erişime engellenmesi şeklinde ifade edilmesi teknik olarak uygun olacağı yönünde görüş ve kanaat bildirildiği anlaşılmıştır.
Dava, 6769 sayılı SMK hükümleri uyarınca açılmış marka hakkına tecavüzün tespiti, önlenmesi, durdurulması, kaldırılması talebine ilişkindir.
Markaya Tecavüz İddiası Yönünden;
SMK m.29/I-c uyarınca markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak, marka hakkına tecavüz sayılır.
6769 sayılı SMK’nın 7. Maddesine göre; Bu Kanunla sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir. Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır: a)Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması. b)Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması. c)Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması. (3)Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir: a)İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması. b)İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi. c)İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi. ç)İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması. d)İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması. e)İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması. f)İşaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması. (4)Markanın sahibine sağladığı haklar, üçüncü kişilere karşı marka tescilinin yayım tarihi itibarıyla hüküm ifade eder. Ancak marka başvurusunun Bültende yayımlanmasından sonra gerçekleşen ve marka tescilinin ilan edilmiş olması hâlinde yasaklanması söz konusu olabilecek fiiller nedeniyle başvuru sahibi, tazminat davası açmaya yetkilidir. Mahkeme, öne sürülen iddiaların geçerliliğine ilişkin olarak tescilin yayımlanmasından önce karar veremez. (5)Marka sahibi, üçüncü kişiler tarafından dürüstçe ve ticari hayatın olağan akışı içinde, markasının aşağıda belirtilen biçimlerde kullanılmasını engelleyemez: a)Gerçek kişilerin kendi ad veya adresini belirtmesi. b)Malların veya hizmetlerin türüne, kalitesine, miktarına, kullanım amacına, değerine, coğrafi kaynağına, üretim veya sunuluş zamanına ya da diğer niteliklerine ilişkin açıklamalarda bulunulması. c)Özellikle aksesuar, yedek parça veya eşdeğer parça ürünlerinde, malın ya da hizmetin kullanım amacının belirtilmesinin gerekli olduğu hâllerde kullanılması.
6769 sayılı Kanunun 29. maddesinde marka hakkına tecavüz sayılan fiiller sayılmıştır. Bunlar Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7. maddede belirtilen biçimlerde kullanmak, marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak, marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek halleridir.
Kanunun 149.maddesinde “Sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi, mahkemeden aşağıdaki taleplerde bulunabilir: a)Fiilin tecavüz olup olmadığının tespiti. b)Muhtemel tecavüzün önlenmesi. c)Tecavüz fiillerinin durdurulması. ç)Tecavüzün kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini. d)Tecavüz oluşturan veya cezayı gerektiren ürünler ile bunların üretiminde münhasıran kullanılan cihaz, makine gibi araçlara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde elkonulması. e)(d) bendi uyarınca elkonulan ürün, cihaz ve makineler üzerinde kendisine mülkiyet hakkının tanınması f)Tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınması, özellikle masraflar tecavüz edene ait olmak üzere (d)bendine göre elkonulan ürünler ile cihaz ve makine gibi araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya sınai mülkiyet haklarına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise imhası. g)Haklı bir sebebin veya menfaatinin bulunması hâlinde, masrafları karşı tarafa ait olmak üzere kesinleşmiş kararın günlük gazete veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesi veya ilgililere tebliğ edilmesi” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
Somut olaya dönüldüğünde ; Davacı tescilli markasının www…..net ile … alan adları üzerinden izinsiz bir şekilde davalı tarafından kullanıldığının iddia etmiş ise de davacının en eski marka tescilinin 2011 yılına dayandığı, bilişim uzmanınca yapılan davalıya ait internet siteleri incelendiğinde bahse konu sitelerin oluşturulma tarihinin (… ) davacının marka tescili öncesine dayandığı, şu hale göre bahse konu kullanımlar yönünden davalının üstün hak sahipliği bulunduğu, davacının tescil öncesi hak sahipliği iddiasında bulunmadığı gibi bunu ispata yarar delil de sunmadığı, davacının sonraki tarihli tescillerle bu kullanımları önleyemeyeceği davalı kullanımlarının markaya tecavüz sonucunu doğurmayacağı sonucuna ulaşılmış markaya tecavüze dayalı talebin reddine karar vermek gerekmiştir.
Haksız rekabet iddiası yönünden;
6102 sayılı TTK’nın 54 vd maddeleri Haksız Rekabete ilişkindir. Madde 54- “(1)Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. (2)Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” hükümlerine amridir. Yine TTK Madde 55- (1)Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır: a)Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve özellikle;…. 4.Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak,… dürüstlüğe aykırı davranmış olur. Şeklinde düzenlenmiş Madde 56 da “Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse; a)Fiilin haksız olup olmadığının tespitini, b)Haksız rekabetin men’ini, c)Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını, d)Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini, e)Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini isteyebileceği düzenlenmiş kararların ilanının talep edebileceği öngörülmüştür.
Somut olaya dönüldüğünde; tdavalının davacının marak tescili öncesinde bahse konu siteleri oluşturduğu ve kullandığı bu noktada davacının tescil öncesi üstün hak sahipliği yönünden iddiasının bulunmadığı dikkate alındığında izahı yapılan TTK md. 54 ve TTK md. 55/l-a (4) kapsamında haksız rekabete oluşmayacağı sonucuna ulaşılmış, yine davacının haksız rekabete dayalı taleplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Tüm dosya kapsamı, sunulan deliller getirtilen TPMK kayıtları ve bilirkişi raporu ile birlikte değerlendirildiğinde; davalının davaya konu siteleri davacıya ait marka tescillerinden çok önce oluşturduğu, her ne kadar davacı tescile dayalı hak sahipliği iddiasında bulunmuş ise de sonraki tarihli tescillerle davalının önceye dayalı kullanımlarını önleyemeyeceği bu kullanımların markaya tecavüz ve haksız rekabet teşkil etmeyeceği anlaşılmakla davacının sübut bulmayan davasının reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 59,30 TL karar harcından peşin yatırılan 31,40 TL’nin mahsubu ile kalan 27,90 TL bakiye karar harcının davacıdan tahsiline,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 04/02/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında E-İmza ile imzalanmıştır.