Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/356 E. 2020/252 K. 10.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/356
KARAR NO : 2020/252

DAVA : FSEK-Tecavüzün Ref’i, Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 09/09/2016
KARAR TARİHİ : 10/09/2020

Mahkememizde görülmekte bulunan FSEK-Tecavüzün Ref’i, Maddi ve Manevi Tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; Müvekkilinin yemek alanında ülkemizin tanınan simalarından olup, … Ltd. Şti. arasında 08/02/2008 tarihinde … kanalında yayınlanmak üzere yemek programı yapımı hususunda anlaşmış olduklarını, müvekkili ile … Ltd. Şti. arasında yapılan sözleşmenin Madde-4.3 fıkrasına göre sunucunun, sözleşme uyarınca görev alacağı programa ilişkin fikir ve sanat eserleri kanunu çerçevesindeki her nevi telif haklarının yapımcıya ait olduğunu kabul ve beyan ettiğinin, Madde-2’de tanımlanan programın gerek Türkiye’de gerekse tüm dünyada tüm telif haklarının, yayım hakları mali haklarının ve işleme haklarının yapımcıya ait olduğunu, program kesintiye uğradığı takdirde, çekilen programların herhangi bir kanalda tekrar yayımlanmasının …’in iznine bağlı olduğunun, DVD, VCD ve benzeri şekilde çoğaltılamayacağını herhangi bir şekilde işlenmesi (kitap şeklinde) …’in iznine bağlı olduğunun hüküm altına alınmış olduğunu, müvekkiline ait olan ve yapımcılığını … Ltd. Şti’nin üstlenmiş olduğu programın uzunca bir süredir kesintiye uğradığını, akabinde; sözleşmeye aykırı olarak davacının izni alınmaksızın tekrar yayınlanmaya başlamış olduğunu, … ile yapılan müvekkiline ait programların halen … AŞ’nin sahibi olduğu … adlı internet sitesi üzerinden pazarlandığını, bu durumun müvekkilinin mali ve manevi haklarının ihlaline sebebiyet verdiğini, müvekkilinin programların pazarlanmasına ilişkin olarak izninin bulunmadığını, internet ortamındaki ihlallerin tespiti amacıyla … 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin … D.iş sayılı dosaysı ile alınan raporun iddialarını destekler nitelikte olduğunu, bilirkişi incelemesinde yapılan tespitte internet sitesi adresinin 13/02/2012 tarihinde indekslendiği ve sayfanın bu tarihten önce yayına sunulmuş olduğunun kabul edilebileceğinin belirtildiğini, yaklaşık 5 yıldır davacının programının haksız kullanımının söz konusu olduğunu, taraflar arasında davalılardan … ile yapılan sözleşme dışında herhangi bir hizmet yahut telif sözleşmesinin bulunmadığını iddia ederek, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla tecavüzün ref’ine, şimdilik1.000 TL olmak üzere uğranılan zararın 3 katı kadar maddi tazminatın, davalının elde ettiği kazanç yönünden şimdilik 1.000 TL’nin ve 10.000 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya yayın tarihinden itibaren işleyecek mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı ile birlikte tahsili ile hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … AŞ vekili cevap dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; zamanaşımı itirazında bulunduklarını, davalı tarafından varsayılan kullanımların son bulmasından yıllar sonra davanın açılmasının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, … 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin … D.iş sayılı dosyasından yapılan tespitin müvekkili şirketin yetkilileri yokluğunda yapıldığını, delil tespiti işleminin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, tespit dosyasında alınan raporda davacı vekilinin iddia ettiği ihlallerin varlığına dair herhangi bir tespitte bulunulmadığını, söz konusu internet sitesi üzerinde yer aldığı ifade edilen salt bir takım yazı ve ifadelerin, davacının iddia ettiği şekilde bir hak ihlali gerçekleştirildiğinin ispatı niteliğinde olmadığını, dava konusu içeriğin müvekkili tarafından iddia edildiği şekilde kullanımının davacı tarafın yanlızca soyut iddiasından ibaret olduğunu, müvekkili şirket tarafından iddia konusu kullanımların gerçekleştirilmediğini, programın geçmiş zaman bir yana halihazırda müvekkili şirkete ait internet sitesi üzerinden pazarlanmakta olduğu yönündeki beyanların gerçeğe aykırı olduğunu, müvekkili şirket tarafından dava konusu programa ilişkin halihazırda hiçbir pazarlama faaliyetinin bulunmadığını, davacının ihtiyati tedbir talebi ve buna yönelik beyanlarının, manevi tazminat isteminin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, yasal bir dayanağının bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı …vekili cevap dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; davanın zamanaşımına uğradığını ve zamanaşımı yönünden reddi gerektiğini, müvekkili şirket tarafından itiraz edilen … 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin … D.iş sayılı tespit dosyasının ve alınan raporun delil olarak kabulünün hukuka aykırı olduğunu, delil tespitinin müvekkili şirketin bilgisi ve haberi olmaksızın gerçekleştirildiğini, davacının bu davayı açma yetkisine sahip olmadığını, dava ile ihlal edildiği iddia olunan hakka ilişkin hak sahibi sıfatını taşımadığını, davacının dava konusu içeriklerde bulunduğunu iddia ettiği ve yapımcılığını müvekkili şirketin gerçekleştirdiği televizyon programlarında sadece sunucu olarak görev aldığını, bu kapsamda kendisinin eser sahipliğine dayanan taleplerde bulunmasının FSEK kapsamında hukuken mümkün olmadığını, eser sahibi olmayan davacının eser üzerinden eser sahipliğinden kaynaklı hak talep etme hak ve yetkisine sahip olmadığını, bu nedenle davada davacı sıfatına haiz olamayacağını, davacının icracı sanatçı olarak kabulü halinde ise, müvekkili şirket ile imzalamış olduğu 08/02/2008 tarihli ve imza tarihinden itibaren bir yıl yürürlük süresine sahip sözleşmede açıkça davacının görev alacağı programa ilişkin FSEK çerçevesinde her nevi telif hakkının yapımcıda yani müvekkilinde olduğunu ve programın gerek Türkiye’de gerekse tüm dünyada tüm telif hakları, yayım hakları, mali hakları ve işleme haklarının yine yapımcıya ait olduğunun belirtildiğini, davacının icracı sanatçı olarak kabulü halinde dahi söz konusu icracı sanatçılıktan doğan haklarını kullanma yetkisinin filmin yapımcısı sıfatını haiz müvekkili şirkete devretmiş olması kapsamında herhangi bir dava açma hakkı bulunmadığını, dava konusu içeriklere erişilemediğinden ve dava konusu içeriklerin müvekkili şirketin yapımcılığını yaptığı programlar olduğunun tespit edilememiş olduğundan müvekkili şirket açısından pasif husumet yokluğunun söz konusu olduğunu, davacının haklarının ihlal edildiğini ispat edemediğini, haksız fiil sorumluluğuna dayalı davasında haksız fiil şartlarının gerçekleşmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Dosyada bildirilen tüm deliller toplanmış, mahkememizin … D.iş sayılı dosyası dosyamız arasına alınmış, dava konusu yayına ilişkin kayıtlar getirtilmiş, bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor ve ek rapor alınmıştır.
Mahkememizin … diş sayılı dosyasına bilişim uzmanı bilirkişi tarafından sunulan raporda özetle;http://… internet sitesinin sağ üst kısmındaki arama bölümünden “…” kelimeleri ile arama yapıldığında herhangi bir sonucun bulunmadığı, ancak google üzerinden “… ” ibareleri aratıldığında talepte bulunanın http://… sitesi üzerinden dilekçesinde belirttiği sayfanın arama sonuçlarında gösterildiği, buradaki bağlantıdan veya sayfa adresi doğrudan yazıldığında ilgili sayfaya ulaşılabildiğinin tespit edildiği, sayfa kodları incelendiğinde kodlar üzerinde 12 yerde “…” kelimelerinin kullanıldığı, ayrıca arama motorlarında indekslemede önemli yer tutan keywords anahtar kelime bakımından da … kelimelerinin etiket olarak kaydedildiği, ulaşılan içeriğin “… ” … güler yüzüyle herkesin gönlünde taht kurmuş bir isim. Genelde unutulmuş ya da unutulmaya yüz tutmuş yöresel yemekleri bulup insanlarla paylaşan …. bir ev için çok önemli olduğunu dile getiriyor.” ibarelerinin kullanıldığı, programın site üzerinden izlenebilmesi için hizmet satış bedelinin 4,99 TL olduğunun belirtildiği, sayfanın yayın tarihinin arşiv kayıtları incelendiğinde 13/02/2012 tarihinden itibaren indekslenmiş olduğu, bu tarihten önce yayına sunulduğunun kabul olunabileceği yönünde tespitlerde bulunulduğu, tarafların sunulan rapora itiraz ettikleri anlaşılmıştır.
Mahkememizce alınan raporda bilirkişi heyeti; davaya konu televizyon programında davacı sunucu olup yemek tarifleri ile birlikte yemek hazırladığından FSEK 80 çerçevesinde icracı sanatçı sıfatını haiz olabileceği, delil tespit raporunda programın kesintiye uğrayıp uğramadığına ilişkin herhangi bir bilgi bulunmadığı, dava dosyasında da bu hususta başkaca bir delile rastlanmadığı, ne dava dosyasında ne de delil tespit raporunda davacının sunucusu olduğu programın … sitesinde yayınlandığına ilişkin içerik ve görüntüler bulunmamakta olduğundan delil tespit raporunda … isimli sitede ulaşılan içerikte yer alan ancak izlenemeyen “… ”. içeriğinin davalı … tarafından yapımı gerçekleştirilen program olup olmadığı da tespit edilemediğinden takdiri mahkemeye ait olmak üzere dosyadaki halihazır durum itibariyle davacının taleplerinin ispatlanamadığı hususlarında görüş bildirmişlerdir.
Rapor sonrası yayınlanan program içeriklerinin dosyaya sunulması yönünde ara karar oluşturulmuş ise de davalı … içeriğin kayıtları sunmadığı, davalı …’ın …’in mutfağı isminde herhangi bir program yapılmadığı iddia olunmuştur.
Davacı yanın rapora itirazı sonrası yapılan 06/11/2018 tarihli oturum 2 nolu ara kararı uyarınca bilirkişi heyetinden ek rapor alınmasına karar verilmiştir.
Alınan ek raporda bilirkişilerin, Yukarıda arz olunan nedenlerle, takdiri sayın mahkemeye ait olmak üzere; davaya konu programın kesintiye uğramasından sonra … adresinde yayınlandığının mahkemece kabulü ihtimalinde vaki husus taraflar arasındaki sözleşmenin 4.3 maddesi hükmüne aykırılık teşkil edeceğinden davacı taraf vaki yayın nedeniyle maddi tazminat talep edebileceği, FSEK 68 çerçevesinde talep edilebilecek telif bedelinin 5.000 TL olabileceği davacının bu bedelin 3 katını talep edip edemeyeceğinin takdirinin mahkemeye ait olduğu hususlarında görüş bildirmişlerdir.
Davacı vekili talep arttırım dilekçesinde, FSEK 68.madde uyarınca 15.000 TL tazminat ile FSEK 70.maddesi uyarınca 1.000 TL tazminat ile 10.000 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya haksız yayın tarihinden itibaren işleyecek mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı ile birlikte ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, 5846 sayılı FSEK hükümleri uyarınca açılmış, tecavüze dayalı maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
Delillerin Değerlendirilmesi;
Yargıtay kararlarına göre, FSEK kapsamındaki uyuşmazlıkta dava konusu fikri ürünün “eser niteliği taşıyıp taşımadığı resen araştırılmalıdır. FSEK’in 1/B maddesinde öngörülen tanım dikkate alındığında bir fikir ve sanat ürününün eser olarak nitelendirilebilmesi iki unsuru haiz olması gerekir. Bunlardan ilki, fikir ve sanat ürününün “sahibinin hususiyetini taşıması”, ikincisi ise “kanunda sayılan eser kategorilerinden birine dahil olması”dır. Doktrinde, bu unsurlardan ilkine “sübjektif unsur” veya “esasa ilişkin şart”, ikincisine ise “objektif unsur” veya “şekle ilişkin şart” denilmektedir. Sübjektif unsur gereğince, bir fikir ve sanat ürününün eser olarak kabul edilebilmesi için, bu ürünün onu meydana getiren kişinin “hususiyetini” taşıması gerekmektedir. Başka bir deyişle eser onu yaratan zihnin bireyselliğini gösteren özellikler taşımalıdır. Objektif unsur gereğince, bir fikir ve sanat ürününün hukuk alanında korunmayı hak edebilmesi için, sahibinin hususiyet arz eden fikri çabasının somut neticesi olması gerekir. Başka bir deyişle bu fikri çaba gözle görülebilir, elle tutulabilir, kulakla duyulabilir, kısaca algılanabilir olmalıdır. Fikir ve düşünceler, ancak bir şekle büründüğünde yani eser formunda açıklığında fikri hukuk kapsamına girer. Diğer taraftan eserde algılanabilir olma dışında düşüncenin açıklanış formatı da önemlidir. Yani fikir ve sanat ürününün FSEK’te öngörülmüş olan düşünceyi ifade formalarından birine dahil olması gerekir. FSEK’te eser formatları olarak; ilim ve edebiyat eserleri, musiki eserleri, güzel sanat eserleri, sinema eserleri ve bağlı eser olarak kabul edilen işlenme eserler gösterilmiştir. Dolayısıyla bir fikir ve sanat ürününü bu formatlardan birine sokmak mümkün değilse, onu kanuna göre eser saymak ve korumak da mümkün olmayacaktır.
FSEK’in 5.maddesine göre “sinema eserleri, her nevi bedii, ilmi, öğretici veya teknik mahiyette olan veya günlük olayları tespit eden filmler veya sinema filmleri gibi, tespit edildiği materyale bakılmaksızın, elektronik veya mekanik veya benzeri araçlarla gösterilebilen, sesli veya sessiz, birbiriyle ilişkili hareketli görüntüler dizisidir.” Bu tanımdan hareketle, sinema eserinin üç temel unsurdan meydana gelmesi gerekmektedir. Bunlardan birinci unsur, birbiriyle ilişkili olmak kaydıyla hareketli bir görüntü dizisi; ikinci unsur, bu görüntü dizisinin az veya çok kalıcı bir ortama tespit edilmiş olması; üçüncü unsur ise tespit edilen görüntü dizisinin mekanik, elektronik veya benzeri bir araçla gösterilebilir olması, eserin sinematografik tekniğine uygun olarak getirilmiş olması ve meydana getirilenlerin hususiyetini taşıması gerekir.
Bilirkişi heyet raporunda da tespit olunduğu üzere; davaya konu edilen “…’” isimli televizyon programına ilişkin görüntüleri içeren CD dosyada bulunmamaktadır. Ancak davacı tarafın dosyaya ibraz ettiği davalılardan … ile yaptığı sözleşmeye göre davacı taraf davalı …’ın yapımcısı olduğu … isimli televizyon programının sunucusu olmakla davacının eser sahibi değil icracı sanatçı olarak kabulünün gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Bilindiği üzere icracı sanatçı bir eseri, sahibinin izniyle özgün bir biçimde yorumlayan kişidir. Örneğin, bir musiki eserini her türlü enstrümanla veya enstrümansız olarak bireysel veya orkestra şeklinde söyleyenler, çalanlar; müzikalleri, dansları, pandomimleri ve tiyatro piyesini oynayanlar; rejisörler, aktörler, aktrisler, bir şiiri okuyanlar bir reklam filminde oynayanlar, icraya yön veren “şef” ve “yönetmen-rejisörler” (FSEK m.80/1-A-6) icracı sanatçıdırlar.
FSEK.m,80/A-2, 3, 4’e göre; bir eseri, sahibinin izniyle özgün bir biçimde yorumlayan icracı sanatçı, bu icranın tespit edilmesine, bu tespitin çoğaltılmasına, satılmasına, dağıtılmasına, kiralanmasına ve ödünç verilmesine, işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletimine ve yeniden iletimine ve temsiline izin verme veya yasaklama hususunda münhasıran hak sahibidir. İcracı sanatçı, yurt içinde henüz satışa çıkmamış veya başka yollarla dağıtılmamış tespit edilmiş icralarının, aslı veya çoğaltılmış nüshalarının satış yoluyla veya diğer yollarla dağıtılması hususunda izin verme veya yasaklama hakkına sahiptir. İcracı sanatçı, tespit edilmiş icrasının veya çoğaltılmış nüshalarının telli veya telsiz araçlarla satışı veya diğer biçimlerde umuma dağıtımına veya sunulmasına ve gerçek kişilerin seçtikleri yer ve zamanda icrasına ulaşılmasını sağlamak suretiyle umuma iletimine izin vermek veya yasaklamak hakkına sahiptir. Umuma iletim yoluyla, icraların dağıtım ve sunulması icracı sanatçının yayma hakkını ihlal etmez.
Davaya konu televizyon programında davacı sunucu olup yemek tarifleri ile birlikte yemek hazırladığından FSEK 80 çerçevesinde icracı sanatçı sıfatına haizdir.
Taraflar arasındaki sözleşme ;
Dosyada mübrez davacı ile davalı … arasında düzenlenen 08/02/2008 tarihli sözleşmenin; 2/5 maddesine göre “”… tarafından televizyonda yayınlanmak üzere yapımı gerçekleştirilecek çalışma adı ” …” olan yemek programı (program adı daha sonra … tarafından değiştirilebilir.) kısaca program diye anılacaktır.”
3/1 maddesine göre; “İş bu SÖZLEŞME’nin konusu “…” tarafından hazırlanan programda SÖZLEŞME’ye uygun sunuculuk yapılması ile ilgili tarafların hak ve sorumlulukları ile SÖZLEŞME’nin tatbik ve tefsirinden doğacak uyuşmazlıkların çözüm yollarını göstermekten ibarettir”.
Sözleşmenin 4.3. maddesine göre ise; “sözleşme uyarınca görev alacağı PROGRAM’a ilişkin Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu çerçevesindeki her nevi telif haklarının “…”ya ait olduğunu kabul ve beyan eder. Madde 2’de tanımlanan PROGRAM’ın gerek Türkiye’de gerekse tüm dünyada tüm telif hakları, yayım hakları, mali hakları ve işleme hakları “…”ya aittir. Program kesintiye uğradığı takdirden, çekilen programların herhangi bir kanalda tekrar yayınlanması …’in iznine bağlıdır. DVD, VCD, vb. şekilde çoğaltılamaz. Herhangi bir şekilde işlenmesi (kitap şeklinde) …’in iznine bağlıdır”.
Sözleşmenin 5/1 maddesine göre … iş bu sözleşme uyarınca SUNUCU’ya belirtilen hizmet karşılığında sunuculuk ücreti olarak PROGRAMDA yer aldığı ilk günden itibaren aylık (ayda en az 21 program olmak üzere) net 7.500,00 TL -praflanmış- ödeyecektir….)
Davalı … cevap dilekçesinde ve aşamalarda sözleşmeye konu programın yapılmadığını, … isimli programda davacıya “…” isimli bir bölüm ayrıldığını iddia etmiştir.
Davalı … tarafından yayınlanan programın davalı … tarafından sözleşmeye konu edilen program olup olmadığı, bu noktada tarafların ticari kayıtlarına yansıyan bir işlemin bulunup bulunmadığı, davalının bahse konu içeriği kaldırılmış olan programdan elde ettiği gelirin bulunup bulunmadığı noktasında tespitlerin yapılabilmesi, bu noktada SÖZLEŞME İLE VARLIĞININ KABULÜ GEREKEN PROGRAM AÇISINDAN davalı … inkarının değerlendirilebilmesi yönünden davalılara ticari defter ihtaratı yapılmış;
Davalı … yayından kaldırmış olduğu program içeriklerini dosyaya sunmadığı gibi ticari defterlerini dosyaya sunmamış, yerinde inceleme taleplerini iletmeksizin, ticari defterlerinde spesifik olarak dava konusu uyuşmazlığa ilişkin herhangi bir kaydın yer almadığını bildirmiş,
yine davalı … ticari defterlerin sunulmasının mümkün olmadığını bildirmiş yerinde inceleme taleplerini iletmeksizin ara kararın yerine getirilmesinin mümkün olmadığı bildirilmiştir.
Bu noktada her ne kadar dosyaya sunulan kök ve ek raporda, delil tespit raporunda programın kesintiye uğrayıp uğramadığına ilişkin herhangi bir bilgi bulunmadığı, dava dosyasında da bu hususta başkaca bir delile rastlanmadığı, ne dava dosyasında ne de delil tespit raporunda davacının sunucusu olduğu programın … sitesinde yayınlandığına ilişkin içerik ve görüntüler bulunmadığı, davacının taleplerinin ispatlanamadığı değerlendirilmiş ise de; tespit raporu dikkate alındığında davalı …’e ait … isimli platformda davacının icracı sanatçı olarak yer aldığı programın 4,99 TL üzerinden satışa sunulduğunun sabit olduğu, davalı … içeriğin bahse konu program görüntülerini dosyaya sunmadığı gibi mali inceleme yönünden de kayıtların sunulmadığı şu hale göre bu davalı yönünden izinsiz kullanım şartlarının oluştuğu, davalı … yönünden dosyaya sunulan sözleşme inkar olunmamakla birlikte sözleşmeye konu program yapımının gerçekleşmediğinin iddia olunduğu, davalı … içeriğin yayınladığı iddia olunan içeriklerin kendilerine ait olmadığının savunulduğu, bu noktada yayın içeriklerinin bulunmadığından bahisle bu davalı yönünden hasım sıfatının bulmadığı kabul olunabilir ise de davalının bu inkarının netleştirilmesi açısından bahse konu programın satış ya da devrine ilişkin davalılar arası bir ticari ilişkinin bulunup bulunmadığının tespiti yönünden yukarıda izah olunan gerekçelerle davalıların ticari defterlerini sunmaları yönünden oluşturulan ara kararın davalılarca yerine getirilmediği dikkate alındığında davalının bu inkarlarına itibar edilemeyeceği kanaat getirilmiş davacının izinsiz kullanıma dayalı davasının FSEK 80/1-A gereği her iki davalı yönünden subüt bulduğu sonucuna ulaşılmıştır.
FSEK m.68’deki kapsamında bu taleplerin ileri sürülebilmesi için, mütecavizin kusurunun olması ya da zararın gerçekleşmiş bulunması şart değildir. Yine Yargıtay’a göre; “…eser sahibinin mali hakları korunurken sadece bu tecavüzün haksız fiil olduğu varsayımından hareket edilmeyecektir. Somut olayın özelliğine göre varsayımsal sözleşme bedeli tayin edilirken eser sahibinin bilimsel/sanatsal yeteneği, üretim kapasitesi gibi sübjektif nitelikleri, eserin beğeni ölçüsü, sayfa sayısı, estetik görünümü, nitelik ve niceliği, ihlal edilen mali hakkın türü, coğrafi kapsamı, ihlal süresi, ihlalin yapıldığı vasıta, bunun geniş halk kitlesine ulaşımı gibi objektif kriterler dikkate alınarak eser sahibi izinsiz yayın yapanla sözleşme yapması halinde, bu sözleşme uyarınca isteyebileceği bedel, bunun faizi 68. madde uyarınca açılacak davada dikkate alınacaktır…” Ayrıca rayiç bedelin tespitine ilişkin taraflar arasında daha önceden yapılmış bir sözleşme, teklif var ise, başka bir deyişle rayiç bedel somuta indirgenmiş ise, rayiç bedelin tespiti taraflar arasındaki sözleşme, teklif vs. ile tespit edilecektir.
Davacı ile davalı … arasındaki sözleşmenin mali hükümler başlıklı 5 inci maddesine göre; … sunucuya sunuculuk ücreti olarak ayda en az 21 program karşılığı 7.500 TL ödeyecektir.
Her ne kadar bilirkişi ek raporunda davacının FSEK 68 çerçevesinde talep edilebilecek telif bedelinin 5.000 TL olabileceği davacının bu bedelin 3 katını talep edip edemeyeceğinin takdirinin mahkemeye ait olduğu belirtilmiş ise de 21 program üzerinden 7500 TL ücret belirlendiği, davaya konu bölümlerin ise 1-10 bölüm aralığı olduğu dikkate alındığında … hesabı ile 3571,42 TL nin değerlendirmede dikkate alınması gerektiği sonucuna ulaşılmış, FSEK 68 gereği üç kat hesabı ile davacının talep edebileceği tazminatın 10.714,28 TL olabileceğine kanaatiyle, bu miktar üzerinden talebin kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Yine izinsiz kullanımdan kaynaklı olarak manevi tazminat şartlarının (FSEK 14 kapsamında umuma iletim hakkının ihlal edildiği) oluştuğuna kanaat getirilmekle dosya kapsamı, eylemin ağırlığı hak ve nesafet gözetildiğinde 3.000,00 TL manevi tazminatın yerinde olduğuna kanaat getirilmekle bu miktar üzerinden talebin kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
Tüm dosya kapsamı, sözleşme hükümleri, izahı yapılan mevzuat ve rapor içerikleri bir arada değerlendirildiğinde; davacının davasının her iki davalı yönünden de FSEK 80/1-A ve FSEK 68 kapsamında sübut bulduğuna kanaat getirilmekle maddi ve manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile kabul edilen miktarların tespit raporunda yer alan ihlal tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle ödenmesine fazlaya ilişkin talebin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davacının maddi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile, takdiren 3.571,42 TL’nin FSEK 68.maddesi gereği üç katı hesabı ile 10.714,28 TL’nin 13/02/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Davacının manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile, takdiren 3.000,00 TL’nin 13/02/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 936,82 TL karar harcından peşin yatırılan 204,93 TL ve 240,00 TL ıslah harcının mahsubu ile kalan 491,89 TL bakiye karar harcının davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-a)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen maddi tazminat talebine ilişkin 4.910,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
b)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen manevi tazminat talebine ilişkin 3.000,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
5-a)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ret edilen maddi tazminat talebine ilişkin 4.910,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalılara verilmesine,
b)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ret edilen manevi tazminat talebine ilişkin 3.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalılara verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan: 1.800,00 TL bilirkişi ücreti, 334,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 2.134,00 TL’nin -ret ve kabule göre hesaplanan- 1.125,62 TL’si ve 474,13 TL harç (peşin+başvuru+ıslah) olmak üzere toplam 1.599,75 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, kalan giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı … AŞ tarafından yapılan 50,00 TL’nin -ret ve kabule göre hesaplanan 23,62 TL’sinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine, kalan giderin davalı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı …tarafından yapılan 50,00 TL’nin -ret ve kabule göre hesaplanan 23,62 TL’sinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine, kalan giderin davalı üzerinde bırakılmasına,
9-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 10/09/2020

Katip …
¸

Hakim …
¸

Bu belge 5070 sayılı elektronik imza kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır