Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/313 E. 2020/453 K. 09.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/313
KARAR NO : 2020/453

DAVA : Marka (Maddi Tazminat İstemli)
DAVA TARİHİ : 25/05/2016
KARAR TARİHİ : 09/12/2020

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Maddi Tazminat İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin, dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketlerden …’ nin atıştırmalık … sektöründe dünyadaki en büyük satıcı unvanına sahip olduğunu, diğer davacı …’ in dünyanın en büyük … şirketi olduğunu, dünya genelinde 40’dan fazla ülkede faaliyet gösterdiğini, aralarında Türkiye’nin de olduğu onlarca ülkede ürünlerinin üretimini gerçekleştirdiğini, müvekkillerinin bir çoğu çerez alanında olmak üzere aralarında “…, … ve …” nin da bulunduğu altıyüze yakın markayı TPE de tescil ettirdiğini, … markasının müvekkili adına tescilli olduğunu, buna ilişkin tescil belgelerini liste olarak sunduğunu, ürün paketlerinin tescilli veya başvuru halinde olduğunu; … markasının müvekkili adına tescilli ve … numara ile … şekil, … numara ile … markasının tanınmış olduğunu, buna ilişkin Tescil Belgelerini liste olarak sunduğunu, ürün paketlerinin korunduğunu, … markasının müvekkili adına tescilli ve tanınmış olduğunu, paket görsellerinin de korunduğunu, davalının müvekkilinin paketlerini taklit ettiğini, … ve … paketlerinin yan yana geldiğinde ayniyete yakın benzer olduklarını, tüketicinin aynı firmanın ürünü sanacağını, markaların kavramsal ve fiili kullanımlarının ayniyete yakın benzer olduğunu, tarafların aynı sektörde faaliyet gösterdiğini, davalının müvekkilinin tanınmış markasını müvekkilinin tanındığı 29. Sınıfta kullandığını, marka tecavüzü olduğunu, müvekkilinin tanınmış … markalı paket görsellerinin harf gölgelendirmeleri, yazım stilleri, konumlanmaları, “…” isimli hayvan maskotunun kullanımı, arka fonda kullanılan renkler dahil davalı tarafından kopyalanarak … paket görsellerinin oluşturulduğu, sözkonusu kullanımın müvekkilinin marka hakkına tecavüz teşkil etiğini, müvekkillerinin … numarayla tanınmış … markasının davalı … ürün paketlerinde kopyalandığını, baharatlı ürün için yeşil rengi kullanımının müvekkiline özgü olduğunu, davalının aynı tür kullanımının tüketici nezdinde müvekkili ürünüymüş gibi algı yarattığını, kapatılan … FSHM’nin …E … sayılı kararında “ambalajdaki benzer kullanımın hedef kitlesi algı düzeyi, en alt seviye tüketici olduğu dikkate alındığında karıştırılma ihtimalinin en üst düzey olduğuna” karar verildiğini, … 4 FSHM’nin … E … sayılı kararında “davacıya ait şişe kompozisyonunun kopyalanmasının marka hakkına tecavüz yarattığına” karar verildiğini, Yargıtay 11 .HD nin kararında da “ürünün sunuluşunda kullanılan ambalaj biçimi, renk ve düzenleme tarzının kopyalanmasının marka tecavüzünün açık bir örneği olarak, ürün ambalaj kompozisyonundan doğan haklara tecavüz ettiğinin hükme bağlandığını, aynı doğrultuda başkaca kararlar sunarak;”ürün ambalajında da renk, dizayn, ebat yönünden iltibasa neden olacak benzerlik yaratıldığının kabul edildiğini, davalının ürünlerinin müvekkillerinin tescilli markalarının kapsadığı ürünler ile örtüştüğü, her iki grup ürünün atıştırmalık gıda sektörüne yönelik olduğunu, aynı marketler ve aynı raflarda satıldığını, birbiri ile aynı anda tüketilebilen ürünler olması sebebi ile bağlantılı olduklarını, markaların ayırt edilemeyecek kadar benzer oldukları, tüketiciler açısından zaman harcanarak, çok düşünüp araştırılarak alınacak ürünlerden olmadığı, hitap ettiği tüketici kesiminin dikkat düzeyi ortalama tüketiciye göre daha düşük olan çocuklar, gençler ve ikincil olarak anneler ve babalar olduğundan davalı markasının davacı markası ile iltibas yarattığını, Yargıtay ll.HD’ nin 2012/16245E ve 2013/325 sayılı kararı onanarak kesinleşen … FSHM’ nin …E ve … sayılı kararının emsal gösterildiğini, ayrıca … 4 FSHM’ nin … E ve … sayılı kararında yer alan bilirkişi raporundan bahsettiğini, davalı şirketin kötü niyetli olduğunu, davalının ürünlerin yanı sıra ürünlerin promosyon ve tanıtımı için yapılan reklamları da tüm unsur ve konseptleriyle kopyaladığını, müvekkilin tanınmışlığından faydalanma kastında olduğunu, videolar sunulduğunu, müvekkillerinin cips paketleri içersinde belirli miktar para yerine geçen “…” olarak sunulan promosyon kuponlarının bile taklit edildiğini, “sinemalarda şaşırmış yüz ifadeli seyirciler ve ellerinde … ” konseptinin davalı reklamlarında birebir kopyalandığını, davalının bünyesinde eski alt firması olup tasfiye edilmiş … A.Ş ile müvekkillerinin geçmişte kopyaladığı ürünler sebebi ile ihtilaf yaşadıklarını, daha sonra dava dışı firmanın TPE nezdinde markalarını geri çektiğini/iptal ettirdiğini, davalının müvekkillerinin ürünlerini kopyalamayı alışanlık haline getirdiğini, davalının sadece müvekkile karşı kötnüniyetli olmadığını, müvekkilleri gibi 3. Kişilerin tanınmış ürünlerini de kopyaladığını, davalının dava dışı … firmasının … ibareli tanınmış çay markasını da taklit ettiğini,davalının sistematik olarak kopyalama anlayışına sahip olduğunu, davalının marka başvurularına yapılan itirazların TPE tarafından kabul edildiğini, başvuru sahibi tarafından açılan davaların davalı aleyhine sonuçlandığını, kararların sunulduğunu, davalının basiretli bir tacir olarak davranmadığını, basiretli tacirin ulusal ve uluslararası gelişmeleri takip ederek iltibas oluşturan fiillerden kaçınması gerektiğini, davalının müvekkillerinin tanınmış markalarının ticari itibarından ve bilinirlik düzeyinden haksız kazanç sağlamak amacında olduğunu, müvekkillerinin markalarına zarar vermek, markalarını zayıflatmak istediğini, müvekkiline ait marka haklarının zarara uğraması ve haksız rekabet nedeniyle 1.000.-TL maddi tazminat, 250.000.-TL itibar tazminat, 50.000.TL manevi tazminat talebi olduğunu, davalının sistematik ve çok yoğun kötü niyeti nedeniyle İhtiyati tedbir talep edildiği, davalının müvekkillerinin tescilli ve tanınmış …, … ve … markaları ürünlerinin taklit edilmek suretiyle satışıyla markaya tecavüz yanında haksız rekabet teşkil ettiğini, Yargıtay kararları ve doktrin uyarınca; ürün paketleri üzerindeki logo/markayı oluşturan harf karakterlerinin yazım şekli, paketlerin arka plan renklerinin, paket üzerinde kullanılan sembol ve resimlerin benzerliği halinde haksız rekabet oluştuğunu, TTK md 55 uyarınca “dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar” başlığı altında kendi ürünleri başkasına ait ürünleri karıştırılmaya müsait hale getirdiğini, davalıya ait … sayılı “…” markasının müvekkillerinin “…” markaları ile tanınmış “…” markalarının ikisine birden yoğun iltibas yarattığını, hükümsüz kılınmasını, davacının “…” markası gibi davalı markasının da aynen … kelimesi ile başladığını, müvekkilinin tanınmış … un son eki “…” ile davalı markasının bittiğini, …’ un kıvrık yazım stilinin kopyalanmak suretiyle oluşturulduğunu, bu sebeple davalı firmaya ait … markasının açıkça müvekkillerinin ürünü izlenimi yarattığını, işitsel ve anlamsal açıdan da karıştırılacağım, davalının markasının davacının markasının korunduğu 29. Sınıftaki ürünler ile aynı olduğunu, tescilli marka hakkı olmasına rağmen somut olayda kötüniyet bulunması halinde marka hakkına tecavüz ile haksız rekabetin tespitine karar verildiğini, YHGK’ nun 2013/11-209K 2013/399 kararının bu görüşü desteklediğini, davalı şirketin … tescilinin kötü niyetli tescil adledilmesi gerektiği, KHK md. 35 temelinde hükümsüz kılınması gerektiğini, davalının tescilinin TTK da düzenlenen basiretli tacir davranma yükümlülüğünü ihlal ettiği gibi MK md 2’de düzenlenen dürüstlük kuralına da aykırı olduğunu, davalının aynı sektörde yer aldığı davacı markalarını ve tanınmışlığını bildiğini, müvekkillerinin markalarını kombine ederek … markasını seçme ve kullanmada zorunluluğu olamadığını, sonsuz seçenekler arasından müvekkillerinin markasının aynı yazı karakteri ile tescil ettirmeyi seçmiş olmasının iyi niyetli olmadığını, bu nedenlerle müvekkili firmaların tescilli markalarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden fillerin tespiti, durdurulması ve men’i, 10.000.TL tutarında maddi tazminat, 50.000.TL tutarında manevi tazminat, 250.000.-TL tutarında itibar tazminatı, davalının … sayılı “…” ibareli marka tescilinin hükümsüzlüğü ve sicilden terkini, tedbir talebinin öncelikle değerlendirilerek devrin engellenmesi için TPE ye müzekkere yazılması, davalının müvekkillerinin marka ve telif haklarına tecavüz eden ve haksız rekabet oluşturan kullanımının, iltibas yarattığı, dava konusu ürünlerin tanıtım, üretim, satış, dağıtım ve her türlü tanıtım vasıtasıyla kullanılmasının durdurulmasına yönelik İhtiyati Tedbir kararı verilmesi, ürünler ile tanıtma vasıtalarına; etiket, broşür, katalog, fiyat listelerine el konulması, yediemine teslimi, karar özetinin % sayfa büyüklüğünde gazetede ilanına hükmedilmesini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin adresinin … olması sebebiyle yetkili mahkemenin … FSHM olduğu gerekçesiyle yetki itirazı olduğunu, davacının delillerinin kendilerine tebliğ edilmediğine ilişkin usule ilişkin itirazları olduğunu, davalının 1985 yılında aile şirketi olarak kurulan …’ ın ilk yatırımını çay sektöründe gerçekleştirdiğini, ilerleyen yıllarda şeker ve konserve faaliyetlerinin devam ettiğini, …’ m 2013 yılında … hisselerini satın alarak bünyesine cips kategorisini de kattığını, fabrikalar kurduğunu, …, … ve … markalarını da bünyesine kattığını, müvekkili şirketin kullandığı markaların davacı şirketin tescilinden kullanılan markalar olması sebebi ile 556 sayılı KHK’ ya aykırılık bulunmadığını, müvekkilinin iyi niyetle markalan davacı tescilinden önce kullandığını, renk tescilinin yapılmasının mümkün olmadığını, Yargıtay’ m bu görüş benimsediğini, … ve … markalarına ilişkin reklam ve pazarlama faaliyetlerinin … veya … den alındığını, müzekkere yazılmasını, müvekkilinin 2006 yılında piyasaya sürdüğü ürünlerin davacı şirket tarafından 2007 yılında bir yıl sonra piyasaya sürüldüğünü, 2014 yılında kullanılan ambalajların davacı şirket tarafından 2015 yılında tescil edildiğini, 2012 yılından önce … ve … ve diğer ürünlerin müvekkili tarafından piyasaya sürülen ürünler olduğunu, … ve … markalarının bilinilirliğinin ve ayırt ediciliğinin yüksek olduğunu, ambalajların karıştırıldığı iddialarının yerinde olmadığını, ambalaj üzerindeki resimlerin ambalaj içindeki ürünlerin resmi olduğunu, ürünün içeriğini gösterir ayırt edici özelliği olmayan şekillerin ve ibarelerin Doktrin görüşleri ve Yargıtay içtihatlarına göre tekel altına alınmasının mümkün olmadığını, YHGK’ nun 26.03.2008 tarih, 2008/11-269E ve 2008/279 sayılı kararını emsal göstererek, tüketici nezdinde ürünlerin karıştırıldığına dair şikayet olmadığını, lezzeti tüketicinin ayırt ettiğini, renklerin kişi ve şirketlere tekel hakkı vermediğini, ambalaj içindeki ürünün kase içinde gösterilerek görselleştirildiğini, piyasada her branşta kullanılabileceğini, yazı karakterlerinin çok farklı olduğunu, reyonlarda satılan ürünlerin karışıklığa sebep olmayacağını, … markasının uzun yıllardır piyasada yer aldığını ve tescilli olduğunu, … markasının 1991 yılında uzay … olarak tescil edilmiş olsa da ambalajın tescil tarihinin 2015 olduğunu, bu markanın ilk tescil hali olan 2011 yılındaki tescilleri piyasaya sürene kadar sözkonusu marka ile ürünü piyasaya sürmediğini, … markasınınsa 2002 yılından bu yana kullanıldığını, … ve … ambalajlarının ilk kullanım tarihinin 2011 yılı öncesi olduğunu, davacının 2016 yılında dava açmasının kötüniyetini ve piyasada tekelleşme istediğini gösterdiğini, piyasada çok iyi bir konumda olmaları sebebi ile davacının kendileri ile rekabet edemediğini, müvekkilini yıldırma amaçlı davalar açtığını, … çay konusunun müvekkili şirket ile ilişkilendirilemeyeceğini, müvekkili şirketin ambalajların piyasaya sürüldüğü tarihte … ve … ile bir bağlantısı olmadığını, -Müvekkili şirketin kardeş şirketi olan … ile … arasındaki ihtilafın huzurdaki davanın konusu olmadığı, bu konuda sunulan delillerin dikkate alınmaması gerektiği, davacının sunduğu kararların Yargıtay ve Mahkeme aşamasında müvekkili lehine sonuçlandığını, davacı şirketin reklam kampanyasına ilişkin iddialarının pazarlanan ürünlerin özdeş olması sebebi ile pazarlama tekniklerinin benzer olmasının rekabet piyasasında doğal olduğunu, davacı şirketin kötüniyet iddiasını kanıtlaması gerektiğini, müvekkilinin ciddi bir pazar payına ulaşmasının … markasının güvenilirliğinden kaynaklandığını, ülkemizde … markasının büyük bir piyasaya hükmettiğini, davacının müvekkilli şirketin ambalajları üzerindeki tescilli ve tescilsiz tüm şekli unsurların ve ambalaj kompozisyonunun hak sahibinin kendilerinin olduğunu, bunun mümkün olmadığını, piyasada yer alan tasarımların müvekkiline devir ile geçtiğini ve davacıdan önce kullanılan ürünler olduğunu, sonra bunları tescil ettirdiklerini, 556 sayılı KHK md 5 uyarınca mal veya ambalajın marka sahibine inhisari bir hak sağlamadığını, markası içinde yer alan ürünlerin resim üzerinden hak sahibi olduğunun ileri sürülmesinin yasa gereği mümkün olmadığını, malların ambalaj ve biçimlerinin marka olarak tescil edilebileceğini, markanın mal ve ambalajla birlikte tescil edilmesi halinde bu tescilin sadece marka üzerinde inhisari bir hak vereceğini, mal veya ambalaj üzerinde inhisari bir hak vermeyeceğini, tek başına tescil edilen mal ve ambalajın marka korumasından yararlanabileceğini, hak sahibinin bir mal yada logo gibi başka bir işaretle birlikte marka olarak tescil edilmesi halinde marka korumasının isim, harf ve logoya münhasır olduğunu, tasarımın marka korumasından yararlanmadığını, davacı şirketin ambalajları markalan ile birlikte tescil ettirdiği için ambalaj tasarımlarının davacıya inhisari bir hak sağlamadığını, -CD nin delil vasfı olmadığını, davacının marka ve ambalajları ile davalının devir aldığı marka ve ambalajlar arasında kombinasyon bütünlüğü ve gerekse tasarım olarak benzerlik bulunmadığını, markaların karıştırılmasının mümkün olmadığını, ihtiyati tedbir talebinin hukuka aykırı olduğunu, müvekkili aleyhine açılan haksız ve hukuka aykırı davanın reddini talep ettiği anlaşılmıştır.
Davacılar vekilinin 27.11.2020 tarihli dilekçesi ile müvekkillerinin talimatı doğrultusunda davadan koşulsuz olarak feragat ettiklerini, herhangi bir yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığını beyan ettiği anlaşılmıştır.
Davacılar vekilinin sunduğu vekaletnamesinin incelenmesinde davadan feragate yetkisinin bulunduğu anlaşılmıştır.
HMK.nun 307 ve devamı maddelerinde davadan feragat ve şekli açıkça belirtilmiştir. HMK 307. maddesi düzenlemesine göre feragat davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir.
Feragat beyanı dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır, hüküm ifade etmesi için karşı tarafın veya mahkemenin muvafakatine bağlı değildir (HMK 309. madde). Feragat hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir (HMK 310. Madde).
Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde davanın vaki feragat nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın vaki feragat nedeniyle REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 54,40 TL karar harcının, peşin yatırılan 22.200,75 TL’den mahsubu ile bakiye kalan 22.146,35 TL’nın karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı yargılamada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT’sine göre tespit olunan 4.910,00 TL’nin davacılardan alınarak davalıya ödenmesine,
5-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, tarafların yokluğunda (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 09/12/2020

Katip …

Hakim …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında E-İmza ile imzalanmıştır.