Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/301 E. 2020/145 K. 26.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO:2017/301
KARAR NO:2020/145

DAVA:Marka (Maddi Tazminat İstemli)
DAVA TARİHİ:02/05/2016
KARAR TARİHİ:26/02/2020

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Maddi Tazminat İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkili … A.Ş.’nin yaklaşık 50 yıldır “…” unvanını kullandığını ve… Ticaret Odası’na bu unvan adı altında, … sicil numarası ile kayıtlı bulunduğunu, “…” ibareli marka tescillerinin bulunduğunu, bunlardan … sınıflarına ait … tescil numaralı “… …” isimli markasının 05.09.1995 tarihinde tescil edildiğini ve 05.09.2005 tarihi itibari ile 10 yıl süre ile yenilendiğini, 12,14,16,18,20,21 sınıflarına ait … tescil numaralı “…+…” isimli markasının 02.09.1994 tarihinde tescil edilmiş olup 10 yıl süre ile yenilendiğini, 13,15,22 sınıflarına ait … nolu “…+…” isimli markasının 27.04.2011 tarihinde tescil edildiğini, gerek ticaret unvanında gerekse tescilli markasında kılavuz sözcüğün “…” sözcüğü olduğun, “…” markasının tanınmış marka olduğunu, müvekkili şirketin başvurusu neticesinde Türk Patent Enstitüsü Markalar Dairesi Başkanlığı’nca “… Turizm” markasının tanınmış marka statüsünde olduğunun kabul edildiğini, davalı şirketin ticaret unvanındaki “…” ibaresinin ayırıcı unsur olup müvekkili şirkete ait “… … A.Ş.” ticaret unvanındaki “…” ibaresi ile tıpatıp aynı olduğunu, bu durumun müvekkilinin ticaret unvanına tecavüz teşkil ettiğini, maddi ve manevi anlamda telafisi güç zararlara sebebiyet verdiğini, haksız rekabete sebebiyet verdiğini, davalı tarafın “…” ibareli marka tescillerinin bulunduğunu, bunların … Sınıfa ait … nolu “…” isimli marka, …. Sınıfa ait … nolu “…” isimli marka, … Sınıfa ait … nolu “…” isimli marka ve … Sınıfa ait… nolu “… ” isimli markalar olduğunu, … … …, …. …, …, … marka ve ibareleri, … … … unvanının davalı şirket tarafından kullanıldığını, davalı yanın ticaret unvanında ve markalarında kullandığı “…” kelimesinin iltibasa yol açtığını, davalı şirketin “…” ibaresini kullanmasının sanki onun davacı müvekkilin yan kuruluşuymuş izlenimi yarattığını ve müvekkilini iş yönünden zarara uğrattığını, davalının müvekkilinin şöhretinden haksız bir şekilde faydalandığından bahisle, davalı şirketin haksız rekabet yoluyla davacı müvekkil şirketin unvanına ve tescil markasına vaki olan tecavüzün öncelikle tespitine ve men’ine, davalı şirkete ait “… … Şirketi” ticaret unvanının sicilden terkinine, bu unvandaki “…” ibaresinin kaldırılmasına, fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla haksız rekabet, ticaret unvanına ve markaya yapılan tecavüz ve haksız faydalanma nedeni ile şimdilik 10.000,00 TL maddi tazminatın ihtarnamenin tebliğ edildiği tarihten itibaren işleyecek en yüksek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, davalı şirketin kullandığı her türlü kırtasiye, yazılı evrak, matbu belge, eşya, tabela ve internet sitelerinden “…” kelimesinin silinmesine ve bunların imhasına, davalı şirkete ait olan ve içinde “…” ibaresi geçen markaların hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; öncelikle müvekkili şirketin merkezinin …’da bulunduğunu, adres yönünden … Adliyesi’nin yargı çevresinde olduğunu ve … Adliyesi Mahkemelerinin davada yetkisiz olduğundan bahisle yetki itirazlarının bulunduğunu, müvekkili şirketin ülke çapında faaliyetlerini sürdüren bir seyahat ve taşımacılık şirketi olduğunu, geniş bir araç donanımına sahip olduğunu ve ülkenin dört bir yanında müşterilerine taşımacılık hizmeti sunduğunu, Türk Ticaret Kanunu’nun 18.Maddesi gereği tacir olan müvekkilinin ‘’ticaret unvanı seçmek ve ticari işletmesini ticaret siciline tescil ettirmek’’ yükümlülüklerini yerine getirdiğini ve ticaret siciline ticaret unvanını ‘’… … ŞİRKETİ’’ olarak tescil ettirdiğini, ‘’…’’ ibaresinin özel müşteriler için kullanılan tüm ülkenin hemen hemen her yerinde çeşitli markalarda çeşitli şekillerde yer alan bir ibare olduğunu ve ayırt edici özelliğinin bulunmadığını, “…” ibaresinin alenin, umum bir ifade olup, herhangi bir ayırt edici özelliği olmayan, evrensel ve anonim bir ibare olduğunu, lüks, özel kesime hitap eden ve kaliteli ürün ya da hizmet bağlamında kullanılan artık klasikleşmiş olup bu tür hizmet veren şirketlerde başka şirket unvanlarıyla karışıklık oluşturmayacak şekilde sıklıkla kullanıldığını, müvekkilinin, ‘’…’’ markasını değil tüm sektörlerde klasikleşmiş olan ve bu nedenle kullanılan … sözcüğünü kullandığını, müvekkili şirketin taşımacılık şirketi olduğunu, ve bir turizm şirketi olduğunu, özel araçların kullanımını müşterilerine sunduğunu, her ne kadar aynı sektör gibi görünse de davacı ile aynı işi yapmadıklarından dolayı davacının ticari faaliyetlerini engeller bir durumun söz konusu olmadığını, müvekkili şirketin tüm ülke çapında bilinen, araç kiralama, taşıma ve turizm konusunda ün yapmış seyahat firması olduğunu ve davacı şirket ile haksız rekabet oluşturacak hiçbir eyleminin bulunmadığından bahisle, mahkemenin görevsizliğine, Mahkemenin aksi kanaatte olması halinde yetkisizliğine ve yine aksi kanaat oluşması halinde davanın esastan reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
YAPILAN YARGILAMA VE TOPLANAN DELİLLER
Dosyada tarafların belirttikleri deliller getirtilmiş ve uyuşmazlığın çözümü kısmen teknik bilgiyi gerektirdiği için bilirkişi raporları aldırılmıştır.
Dosyaya sunulan 10.11.2017 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “…davacı markasının zayıf marka olduğu, bu sebeple davalının “…” ibaresinin kullanmasına davacının tahammül göstermesi gerektiği, her halükarda, davalı kullanımının marka KHK m.12 kapsamında dürüst kullanım olduğu, haksız rekabetin söz konusu olmadığı…” sonuç ve kanaatinin bildirildiği,
25.05.2018 tarihli bilirkişi raporunda, “… Davacının ticaret unvanının daha eski tarihli olması ve … ibaresine ayırt edici nitelik kazandırmış olması sebebiyle davalının … yılında tescil edilen ticaret unvanından … ibaresinin terkinini talep edebileceği, davalının … tescil numaralı markasının tescil edildiği aynı/benzer nitelikteki bütün hizmetler bakımından iltibas tehlikesi bulunması sebebiyle hükümsüzlüğüne karar verilebileceği…” sonuç ve kanaatinin bildirildiği,
21.09.2018 tarihli bilirkişi raporunda, “…somut uyuşmazlığa konu talepler, marka hakkına tecavüz iddiasına dayandığından ve marka hakkına tecavüz, haksız fiilin özel bir görünümü olduğundan, haksız fiilin gerçekleştiği tarihteki mevzuatın dikkate alınacağı; kaldı ki dava tarihi itibarıyla SMK yürürlüğe girmediğinden MarkKHK hükümlerinin uygulama alanı bulacağı, davalı yana ait kullanımın, davacı yan markasıyla benzerlik arz etmediği, bu bakımdan, taraf işaretleri arasında bir iltibasın; takiben davacı markasına tecavüzün/haksız rekabetin söz konusu olamayacağı, davacı yana ait markada yer alan “…” ibaresinin ihtiva ettiği anlam ve herkesçe kullanılabilir olması dolayısıyla güçlü bir ayırt ediciliği haiz olmadığı, davacı yan markasının bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiği, davacı yan markasındaki “…” kelimesinin, markada yer alan kompozisyon çerçevesinde korunacağı, dava ikamesinden sonra davalı yana ait markanın tescilinin gerçekleştiği, bu bakımdan MarkKHK hükümleri bağlamında anılan markanm hükümsüzlüğüne/iptaline karar verilmediği müddetçe tescile uygun kullanımların hukuka uygun olacağı, davalı kullanımlarının anılan markanın tescili kapsamında olduğu, bununla birlikte bu durumun, marka tescil başvurusundan önceki kullanımların tecavüz teşkil edebileceği gerçeğini değiştirmeyeceği, ancak davalı yan kullanımları dikkate alındığında davacı yanın marka hakkına tecavüzün söz konusu olmayacağı, davacının27.06.2016 tarihli cevaba cevap dilekçesinin’ “Sonuç ve İstem” bölümünde, davalı şirkete ait olan ve içinde … ibaresi geçen bir markanm ortaya çıkması halinde bu markanm hükümsüzlüğünün ve sicilden terkininin talep edildiği, … no’lu davalı markasının tescil başvurusunun cevaba cevap dilekçesinin tarihinden önce yapıldığı, hükümsüzlük talebi bakımından nizarun dava tarihine göre çözüme kavuşturulacağı, dava tarihi itibarıyla anılan marka tescilli olmadığından hükümsüzlüğe yönelik talebin mevsimsiz olduğu, hükümsüzlük talebi yönünden bu hususlar Sayın Mahkeme’nin takdirine arz edilmekle birlikte Heyetimizin Hukukçu Bilirkişilerinin davalı markasının davacı markası ile karıştırılma ihtimaline sebep olmadığı kanaatine ulaştıkları, Heyetimizin Sektör Bilirkişisi Üyesi …’in değerlendirmesi kapsamında ise ortalama turizm tüketicileri-hizmet abaları nezdinde davalı markasının davacı markası ile karıştırılma ihtimalinin yüksek olduğu. davalı yana ait internet alan adlarının da, “…” ibaresinin bir kimsenin tekeline verilememesi nedeniyle davacı yan markasına tecavüz oluşturmayacağı, kaldı ki bu internet sitelerindeki kullanımların da -Hukukçu Bilirkişilerin değerlendirmesi kapsamında davacı yan markasma tecavüz teşkil etmediği, davalı yana ait ticaret unvanınm tescilinden uzun zaman geçtikten sonra huzurdaki davarım açıldığı, bu bakımdan davacının uzun süre sessiz kalması nedeniyle hak kaybına uğradığı, kaldı ki Ticaret Unvanları Hakkında Tebliğ kapsammda da taraf unvanları arasında bir iltibasın; dolayısıyla davacı yana ait ticaret unvanına davalı yanca vaki bir tecavüzün bulunmadığı…” sonuç ve kanaatinin bildirildiği,
16.09.2019 kayıt tarihli bilirkişi raporunda ise ;”..davacı “…” markası ile davalı … nolu markasının işaretsel ve sözcüksel anlamda ayırt edilemeyecek derecede benzer olmadığı, davalı tarafın … nolu markasının dava tarihinden sonra sonra başvurulmuş olması sebebiyle Marka KHK kapsamında hükümsüzlüğün istenemeyeceği, somut olay açısından marka hakkına tecavüz veya haksız rekabetin söz konusu olmadığı, davacı ticaret unvanı ile davalının ticaret unvanının karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı, bu nedenle davalının ticaret unvanının sicilden terkininin şartlarının oluşmadığı…” sonuç ve kanaatinin bildirildiği anlaşılmıştır.
GEREKÇE
Dava marka hakkına tecavüzün, haksız rekabetin tespiti ve men’i, markanın hükümsüzlüğü, markaya tecavüz nedeniyle maddi tazminata ilişkindir.
Marka hakkı sahibinin markasına zarar vermeye yönelik tüm fiilleri engelleme hakkı vardır. Marka hakkına tecavüz de bunların başında gelir. Marka hakkına tecavüzün varlığı için tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması, aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmıştık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması ve bur hukuka uygunluk nedeninin bulunmaması gerekir.
Genel olarak, marka sahibinin tescilli markası ile iltibasa neden olacak işaretlerin kullanılmasını yasaklamaktadır. Tescilli marka ile aynı veya benzer olan bir işaretin tescilli markanın kapsadığı mal ve hizmetlerde kullanılarak halk tarafından karıştırılma ihtimaline yol açılması marka hakkına tecavüz olarak nitelendirilmektedir. Aynca işaret ile tescilli marka arasında halk nazarında “ilişkilendirme” olduğu ihtimali de “kanştınlma ihtimali” kavramına dahil sayılmıştır. Marka sahibi tescilli markası ile bağlantı kurulması ve veya kanştınlma olasılığı taşıyan markaların aynı veya benzer mal ve hizmetlerde kullanılmasını önleme yetki ve hakkına sahiptir.
Bu bakımdan marka hakkına karıştırılma ihtimali yaratmanın incelenmesi gerekir.
Karıştırılma İhtimalinin Unsurları
a)Markaların Aynılığı / Benzerliği
Markalar arasında ayniyet veya benzerliğin tespitinde markanın bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin dikkate alınması gerekmektedir. …’ a göre; marka incelemesi, markayı oluşturan unsurlar parçalara bölünerek yapılmamalıdır. Markaların tek başına ayrım gücü bulunmayan tanımlayıcı işaretlerden oluşan kısımlarının aynı yada benzer olup olmadıklarının üzerinde durulmasına gerek yoktur. (Prof. Dr. Sabih …, Marka Hukuku, cilt 1, s. 99).
İltibasın, karıştırılma olasılığının belirlenmesinde iki markanın bir bütün olarak bıraktıktan genel izlenime bakılmalıdır. Markanın esas unsurunun kullanılıp kullanılmaması iltibası belirlemede önemlidir.)
b)Halk tarafından Karıştırılma İhtimali
Nispi red sebepleri değerlendirilirken, ilgili sektördeki ortalama tüketici algıları dikkate alınmaktadır. Bu tüketici modeli, kural olarak alışveriş sırasında çok vakit harcayan, inceden inceye araştıran karşılaştıran bir tüketici anlamına gelmemekte, ancak bilgisi olan ve malı daha önce almış, kullanmış veya bilen bir tüketici olarak kabul edilmektedir. (İlhami Güneş, Uygulamada Fikri ve Sınai Mülkiyet Hakları / Haksız Rekabet Davaları isimli eserinde sf. 145-146) Halk tarafından kanştınlma ihtimalinde ölçü ise, bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halkın olduğu göz önünde tutulacaktır. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurmasıdır. Burada işitsel veya görsel bir benzerlik ve hatta genel görünüş açısından “umumi intiba” olmasa bile, halk tarafından iki marka arasında bir bağlantı kurulması ve hatta çağrıştırması dahi karıştırılma ihtimali için yeterli bir ölçü olarak kabul edilmelidir. (Prof. Dr. Ünal Tekinalp, Fikri Mülkiyet Hukuku, İst. 1999, Birinci Baskı,sh. 400 vd.)
Tescil başvurusu yapılan bir markanın, veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Bu çerçevede bir ihlalin söz konusu olabilmesi için;
1-Tescilli marka ile aynı veya benzer bir işaretin kullanılması,
2-Tescilli marka ile aynı veya benzer işaretin aynı mal veya benzer mal veya hizmetlerde kullanılması,
3-Bu kullanımın karıştırılma ihtimaline neden olması gerekir.
Somut olayda davacının dayanak markaları incelendiğinde; davacının markasının “…” harflerinden oluştuğu, kırmızı kalın çizgilerden ve lacivert yuvarlak bir şekilden oluşan logo ile desteklendiği anlaşılmaktadır, davalı tarafın markasının ise… … … ibaresinden oluştuğu anlaşılmaktadır. Her iki tarafın markalan karıştınldığında, her ne kadar her iki markada … kelimeleri yer alsa da davacının markasının tek başına … harflerinden oluştuğu ve esas unsurun … ibaresi olduğu davalı tarafın markasında ise … harflerinin esas unsur olarak değil… … … ibaresinin bütün olarak kullanıldığı, markada ön plana çıkan unsurun … olduğunu söylemenin güç olduğu, açıklanan bu nedenlerle davacı markası ile davalı markasının ayırt edilemeyecek derecede benzer olmadığı kanaatine ulaşılmıştır. Somut olayda davacıya ait … markasının ülkemizde kendi sektöründe ayırt ediciliği yüksek, iyi bilinen ve yaygın kullanılan bir marka haline geldiği anlaşılmaktadır; ancak söz konusu tanınmıştık tek başına … ibaresine ilişkin değil … ibaresine ilişkindir, somut olayda … markasının tanınmış marka olarak kabul edilmiş olması markalar arasındaki benzerliği ve karıştırılma ihtimalini etkilememektedir.
Somut olayda davacı markası ile davalı markası her ne kadar benzer hizmetlerde tescil edilmiş olsa da işaretsel ve sözcüksel anlamda benzer olmaması sebebiyle aralarında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu sebeple, davalı markasının hükümsüzlük kılınması için gerekli şartların somut olayımızda oluşmadığı kanaatine ulaşılmıştır.
Kullanımlar incelendiğinde davacı markasında ön plana çıkan hususun … ibaresi olduğu, davalı kullanımında ise … ibaresinin kullanıldığı görülmektedir. Her iki markada … ibaresi yer alsa da davalı tarafın kullanımının bir bütün olarak … şeklinde olduğu, davacı tarafın … markasının tanınmış marka olarak kabul edilmesinin markasal kullanımlar arasındaki iltibası arttırmadığı, her iki marka ile karşı karşıya kalan tüketicilerin markaların aynı işletmeye ait olduğunu düşünme ihtimallerinin zayıf olduğu, “çok önemli kişi” anlamına gelen … kelimesinin kullanım alanının kısıtlı olduğu düşünüldüğünde davalı tarafında ayırt ediciliği tek başına yüksek olmasa da… kelimesi ile “…” şeklinde farklı bir kullanım oluşturduğu, açıklanan nedenlerle, somut olay açısından haksız rekabet veya marka hakkına ihlalden bahsedilemeyeceği sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır.
Somut olayda, taraflara ait ticaret sicil kayıtlarının incelenmesi neticesinde; davacı … A. Ş’nin…’da tescil edildiği, davalı… …. LTD. ŞTİ. unvanı adı altında…’da tescil edildiği anlaşılmaktadır. Davacı unvanın esas unsurunun “…” olduğunu, davalı markasının ise bir bütün olarak “…” olduğu; bu durumda unvanlar arasında iltibasın varlığından söz edilemez. Ayrıca; ticaret sicilinin aleni olması karşısında davacının … yılında tescil edilen davalı şirket unvanına karşı 2016 yılında dava açmasının da iyi niyete aykırı olacağı sonucuna varmak gerekir.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın REDDİNE,
2-Davacı tarafın bilirkişi gideri olarak yatırmadığı 3.250,00 TL masrafın bilirkişilerin alacağı olarak tespitine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 54,40 TL karar harcının, peşin yatırılan 170,78 TL’den mahsubu ile fazladan yatırıldığı anlaşılan 116,38 TL bakiye karar harcının karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana iadesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddolunan maddi tazminat talebi yönünden davalı vekili yararına 4.910,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddolunan diğer talepler yönünden davalı vekili yararına 4.910,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
7-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair davalı vekilinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/02/2020

Katip …

Hakim …