Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/30 E. 2018/123 K. 07.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/30
KARAR NO : 2018/123

DAVA : Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 20/02/2017
KARAR TARİHİ : 07/05/2018

Mahkememizde görülmekte bulunan marka hükümsüzlüğü talepli asıl dava ile marka tecavüzünün olup olmadığının tespiti, önlenmesi, durdurulması talepli karşı davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin İngiltere menşeili bir şirket olduğunu, uçak kiralama sektöründe dünya lideri olduğunu, müvekkili markalarından birinin ticaret unvanının çekirdek kısmını oluşturan … ibaresi olduğunu, markanın 2011 yılından beri farklı ülkelerde tescilli olarak koruma altında olduğunu, müvekkilinin 2010 yılından beri Türkiye’de faaliyette bulunduğunu, davalı markasından 04.10.2016 tarihinde haberdar olduğunu, dava konusu … markasının müvekkilinin gerçek hak sahibi olduğu … markası ile birebir aynı olması sebebiyle SMK m.6/3 ve 25 uyarınca hükümsüz kılınması gerektiğini, davalı markasının müvekkilinin tescilli ticaret unvanı ile aynı ve benzer olması nedeniyle SMK m.6/6 ve 25/1 uyarınca hükümsüz kılınması gerektiğini, Paris sözleşmesinin 8. maddesi uyarınca müvekkili ticaret unvanının koruma altında olduğunu, davalının markasını kötü niyetle tescil ettirmesi sebebiyle SMK m.25 ve 6/9 uyarınca hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiği iddia ederek davalıya ait … sayılı … marka tescilinin SMK m.25 uyarınca hükümsüzlüğünü talep etmiştir.
CEVAP ve KARŞI DAVA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın dava konusu ibare üzerinde gerçek hak sahibi olduğunu iddiasının sundukları belgelerin Türkiye’de gerçekleşmiş bir kullanımı ispatlamadığından yersiz olduğunu, sunulan toplam 6 belgenin, iddiasına dayanak yaptığı ticaret unvanının dava dışı üçüncü bir firmaya ait olduğunu, söz konusu ticaret unvanın … şeklinde olduğunu, kendi markalarının ise … olduğunu, ibarelerin birbirine benzemediğini, müvekkilinin marka tescilinde kötü niyetli davranmadığını belirterek davanın reddini talep etmiş ve karşı dava olarak davalı tarafın kullanımlarını ispatlamak amacıyla sunduğu delillerin kendi markalarına tecavüzü ispatlar deliller olduğunu, SMK m.l49/l/a bendine göre tecavüzün tespiti, 149/1-b bendine göre tecavüzün önlenmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Asıl dava 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu kapsamında açılmış marka hükümsüzlüğü ve sicilden terkini talepli dava ile karşı davada marka hakkına tecavüze ilişkin talepler mevcuttur.
Dosyada tarafların bildirdikleri tüm delilleri toplanmış, bilirkişi incelemesi yapılarak rapor alınmıştır.
Davacı taraf ticaret unvanın Paris Sözleşmesi 8. madde uyarınca Türkiye’de de koruma altında olduğunu ileri sürerek davalı markasının hükümsüzlüğünü talep etmektedir.
Davalının … ibareli … tescil nolu 05. 08. 2016 tescil tarihli … adına tescilli 39. sınıfta kara, deniz ve hava taşımacılığı hizmetleri ve kara, deniz ve hava taşıtlarının kiralanması hizmetleri, tur düzenleme, seyahat için yer ayarlama, seyahat ile ilgili bilet sağlama, kurye hizmetlerinde tescillidir.
SMK m.25/I uyarınca 5. veya 6. maddede sayılan hâllerden birinin mevcut olması hâlinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir.
SMK m.6/III uyarınca başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
Markanın bilinirliğinden söz edebilmek için, bir ülkede yaşayanların tamamının söz konusu markayı bilmesi zorunlu olmayıp; marka sahibinin hedef kitlesinin esas alınması gerekir. Bir ülkede yaşayan herkes, her tür mal veya hizmetle ilgilenmediğinden, bu grupların tanınmışlık kavramının belirlenmesinde dikkate alınması uygun değildir. SMK m.6/III ün uygulanabilmesi için markaya belli bir ayırt edicilik bir başka ifadeyle bilinirlik kazandırılması gerekmektedir. Bir işaret üzerinde hak iddia edebilmek için üçüncü kişinin tescil başvurusundan veya rüçhan hakkının doğumundan önce bu işareti kullanmak için ve belli bir oranda tanınır hale getirmek gerekmektedir. Ancak bu halde işaret üzerinde bir hak elde edilmiş olabilir. Gerçek hak sahibi tarafından yapılan kullanımın belirli bir hizmet ile ilişkilendirilmesi ve markasal kullanım olarak nitelendirilebilmesi, en azından belirli bir bölge ve ilgili çevrede ayırt edicilik sağlanması yeterli görülmektedir.
Marka üzerindeki öncelik hakkı, o markayı ihdas ve istimal eden ve piyasada maruf hale getiren kişiye aittir. Buna mukabil bir markayı ihdas ve istimal etmeksizin seçip tescil ettiren kimsenin bu tescili kurucu etkiye sahiptir. Ancak, bu tescil sadece hak sahibine başlangıçta şarta bağlı bir hak sağlayabilir. Gerçek hak sahibinin dava açıp bu markayı tescil ettireceği tarihe kadar kurucu etkiye sahipliği devam eder. Markanın hakiki hak sahibi markasının aynısını veya tefrik edilemeyecek benzerini, her nasılsa marka olarak tescil ettiren kimsenin, bu tecavüz TTK’nun 56. da yer alan haksız rekabet hükümlerine ve 6769 sayılı SMK’nın 25. maddesine göre terkinini isteyebilir.
Davalı markasının başvuru tarihi 22.02.2016’dır. Bu tarihten öncesine ait … ibaresi bakımından, markanın tescil edildiği mal ve hizmetler bakımından davacının gerçekleştirdiği kullanımlar, gerçek hak sahipliği kapsamında davacıya hak sağlayacaktır. Davacı … firması … ibaresi üzerinde marka hakkı sahibi olduğunu ispatlamak amacıyla Türkiye’deki iştiraki olan … Ltd.Şti.’nin gerçekleştirdiği kullanımları delil olarak dosyaya sunmuştur.
Dosyada bulunan 2010 yılından itibaren düzenlenmiş fatura örnekleri, 2010 yılından itibaren sektörel fuarlara katılıma ilişkin evrak, aynı döneme ilişkin tanıtım evrakı dosyaya sunulmuştur. Dava dışı … Ltd.Şti. firması tarafından gerçekleştirilen bu kullanımlar değerlendirildiğinde, … ibaresinin “Kara, deniz ve hava taşımacılığı hizmetleri ve kara, deniz ve hava taşıtlarının kiralanması hizmetleri” bakımından ciddi ve yoğun şekilde kullanıldığı, bu kullanımlar dolayısıyla söz konusu hizmetler bakımından … ibaresi üzerinde hak sahibi olduğu kanaatine varılmaktadır. Bilirkişilerce bu kullanımların farklı bir tüzel kişiliği bulunan davacı tarafa hak sağlamayacağı, davacı ve söz konusu firma arasında bir temsil ilişkisi de bulunmadığı, bu sebeple bahsedilen kullanımların davacı adına ve hesabına gerçekleştirildiği hususunun ispatlanamadığı belirtilmiştir. Davacı şirketin kendi adına gerçekleştirdiği kullanımlar ise, birçoğunda tarih bulunmaması ve nitelik olarak söz konusu hizmetler bakımından marka hakkı oluşturacak nitelikte bulunmaması sebebiyle davacıya marka hakkı sağlamayacağı belirtilmiştir.
SMK m.6/VI uyarınca tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvurusu reddedilir. … Ltd.Şti/nin 06.01.2010 tarihinde kurulduğu anlaşılmaktadır. Ticaret unvanının ek, ayırt edici kısmı … ibaresinden oluşmaktadır. Bu haliyle davalı markası ile ayniyet göstermektedir. Markada I veya İ kullanılmasının ya da ayrı, birleşik yazılmasının ortalama kullanıcı algısı bakımından bir farklılık oluşturmayacağı kanaatine varılmıştır.
… Ltd. Şti.’nin faaliyet konuları arasında “Kara, deniz ve hava taşımacılığı hizmetleri ve kara, deniz ve hava taşıtlarının kiralanması hizmetleri” de bulunmaktadır. Aynı hizmetler bakımından ticaret unvanı ve marka olarak farklı haklar olarak tescil söz konusu olsa da, bu haklar kapsamında aynı ibarelerin kullanılması, özellikle hizmet sektörü olması sebebiyle, karışıklığa sebep olabilecektir. SMK m.6/VI ve 25/1 uyarınca davalı markasının tescilli olduğu söz konusu hizmetler bakımından daha eski tarihli ticaret unvanından kaynaklı hakka dayalı olarak hükümsüzlüğü talep edilebilecektir.
Paris Sözleşmesinin 8. m. göre bir ticaret unvanı, bir ticari markasının bir kısmını oluştursun veya oluşturmasın, birliğin bütün ülkelerinde başvuru ve tescil zorunluluğu olmaksızın korunacaktır. Davacı firmanın iştigal konusu dikkate alındığında, davalı markasının tescil edildiği “Kara, deniz ve hava taşımacılığı hizmetleri ve kara, deniz ve hava taşıtlarının kiralanması hizmetleri” bakımından karışıklığa sebep olduğu ve davalı markasının hükümsüzlüğünü talep edebilir.
Marka tescilindeki kötü niyet başvuru sahibinin amacına bakılarak açıklanabilir. Başvuru sahibi özellikle sektöründe adını duyurmuş ve belirli reklam değerine ulaşmış markalar yönünden başvuru konusu markayı kullanarak aynı sektörde faaliyette bulunmayı ve haksız avantaj sağlamayı amaçlıyorsa kötü niyetli olduğu kabul edilebilecektir. Aynı sektörde faaliyette bulunan firmaların birbirinden haberdar olmaları beklenebilecektir. Davalı taraf davacı firma ile aynı sektörde faaliyette bulunmaktadır. Davacının uluslararası düzeyde faaliyette bulunan bir firma olduğu dikkate alındığında davalı tarafın marka tescilinde kötü niyetli hareket etmiş olabileceği kanaatine varılmaktadır.
Dosyada bulunan kullanımlar dava dışı … Ltd.Şti. firması tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu kullanımlarda … ibaresi söz konusu şirketin iş evrakında ticaret unvanının dışında, markasal nitelikte kullanılmaktadır. Karşı davalının da iddiası bu yöndedir. Bu kapsamda dava dışı şirketin karşı davacı şirketin markasını izinsiz olarak Kara, deniz ve hava taşımacılığı hizmetleri ve kara, deniz ve hava taşıtlarının kiralanması hizmetleri” bakımından kullanarak marka hakkına tecavüz etmektedir.
Dava dışı … Ltd. Şti. firması tarafından gerçekleştirilen kullanımlar değerlendirildiğinde, … ibaresinin “Kara, deniz ve hava taşımacılığı hizmetleri ve kara, deniz ve hava taşıtlarının kiralanması hizmetleri” bakımından ciddi ve yoğun şekilde kullanıldığı, bu kullanımlar dolayısıyla söz konusu hizmetler bakımından … ibaresi üzerinde hak sahibi olduğu, … Ltd.Şti.’nin faaliyet konuları arasında “Kara, deniz ve hava taşımacı lığı hizmetleri ve kara, deniz ve hava taşıtlarının kiralanması hizmetleri” de bulunduğu, aynı hizmetler bakımından ticaret unvanı ve marka olarak farklı haklar olarak tescil söz konusu olsa da, bu haklar kapsamında aynı ibarelerin kullanılmasının özellikle hizmet sektörü olması sebebiyle, karışıklığa sebep olabileceği, SMK m.6/VI ve 25/1 uyarınca davalı markasının tescilli olduğu söz konusu hizmetler bakımından daha eski tarihli ticaret unvanından kaynaklı hakka dayalı olarak hükümsüzlüğü talep edilebileceği, Paris Sözleşmesinin 8. maddesi uyarınca, davacı firmanın iştigal konusu dikkate alındığında, davalı markasının tescil edildiği “Kara, deniz ve hava taşımacılığı hizmetleri ve kara, deniz ve hava taşıtlarının kiralanması hizmetleri” bakımından karışıklığa sebep olduğu ve davalı markasının hükümsüzlüğünü talep edebileceği, markanın hükümsüz kılınması ile markadan doğan hakların hiç doğmamış hale gelmesi nedeniyle karşı davadaki marka hakkına tecavüze ilişkin karşı davacı taleplerinin de reddine karar verilmesi gerekmiş aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
Asıl davada;
1-Davacı … tarafından davalı … AŞ aleyhine açılan davanın kabulü ile davalının TPE nezdinde tescilli 22/02/2016 tescil tarihli … tescil nolu … + şekil markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
2-Karar kesinleştiğinde kararın bir örneğinin TPMK’ya resen gönderilmesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 35,90 TL karar harcından peşin yatırılan 31,40 TL’nin mahsubu ile kalan 4,50 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsiline,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı vekili yararına hesap olunan 3.145,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan: 1.800,00 TL bilirkişi ücreti, 253,70 TL posta gideri olmak üzere toplam 2.053,70 TL ve 62,80 TL harç (peşin+başvuru) olmak üzere toplam 2.116,50 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Karşı davada;
1-Davacı … AŞ tarafından davalı … aleyhine açılan marka hakkına tecavüzün tespiti, önlenmesi ve durdurulması talepli davanın reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 35,90 TL karar harcından peşin yatırılan 31,40 TL’nin mahsubu ile kalan 4,50 TL bakiye karar harcının davacıdan tahsiline,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı vekili yararına hesap olunan 3.145,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair verilen karar, hazır bulunan taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere açıkça okundu, usülen anlatıldı. 07/05/2018

Katip

Hakim

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında E-İmza ile imzalanmıştır.