Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/280 E. 2020/292 K. 01.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/280
KARAR NO : 2020/292

DAVA : FSEK-Tecavüzün Önlenmesi, Eserin Toplatılması, Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 18/03/2016
KARAR TARİHİ : 01/10/2020

Mahkememizde görülmekte bulunan FSEK kapsamında eser sahipliğine tecavüzün önlenmesi, eserin toplatılması, maddi ve manevi tazminata ilişkin asıl dava ile TTK kapsamında haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, durdurulması, sonuçlarının ortadan kaldırılması ve manevi tazminat talebine ilişkin karşı davanın yapılan açık yargılaması neticesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili şirket ile müellifler … ve … tarafından ilk defa düşünülen, tanzim edilen ve yazılan ”…” adlı eserin basımı ve dağıtımına ilişkin 20/03/2015 tarihli sözleşme akdedildiğini, eserin, müvekkil şirket tarafından basılarak ve uygulama aparatı üretilerek bir set halinde piyasaya sürüldüğü, daha evvel müelliflerin davalı şirket ile 5-12 yaş grubu çocuklar için dikkat ve işitsel zeka gelişimini hedefleyen bir eserin basımı ve dağıtımına ilişkin sözleşme imzaladıklarının davacı şirket tarafından da bilindiği ancak, söz konusu sözleşmenin 10/12/2014 tarihinde davalı şirketin talebi üzerine feshedildiği, sonrasında ise davacı müvekkil şirket ile yazarlar arasında mezkûr sözleşmenin akdedildiğini, yazarların eserin yeni bir buluş ve yöntem ihtiva etmesi ve özgün olması sebebiyle taklit edilebileceğinden bahisle eseri tescil ettirmek gayesiyle Marka ve Patent Enstitüsüne başvuruda bulunduklarını, başvuru sürecinin 26/06/2013 tarihinde Marka ve Patent vekili … adlı patent vekiline mail yoluyla tüm belgelerin gönderilmesi ile 27/09/2013 tarihinde resmi başvurunun başlatıldığını, yazarların tescil başvurusundan sonra davalı şirket yetkilisi … ile eserin yayımlanması için görüşmelere başladığı, davacı şirket eski çalışanı ve davalı şirket yetkilisi …’nin eseri yayımlamak istediğini ve … adı altında faaliyet gösterdiğini belirterek %40 telif ücreti teklif edilen sözleşmenin imzalandığı, imzalanan sözleşme çerçevesinde eserin tüm bilgilerini ihtiva eden belgelerin elden ve mail yoluyla davalı şirkete yazarlar tarafından gönderildiğini, kitaptaki görsellerin çizdirilmesi işini davalı yayıncının üstlendiğini ancak resimlerin tüm ayrıntıları yazarlar tarafından belirtilerek tarif edildiğini, hangi sayfada hangi resmin yer alacağı ayrıntılı tarif edilmiş bir klasör halinde eserin her sayfası … tarından paraf edilerek teslim alındığını, davalı şirketin yazarlar tarafından dokümanların verilmesinden önce böyle bir esere sahip olmadığı aksi halde yazarlar ile sözleşme imzalamayacağını, eserin tüm muhtevasını ele geçirdikten sonra yazarlara telif ödememek için sözleşmeyi art niyetli olarak feshettiğini ve taklit yoluyla eser ürettiğini, şu anda piyasada görsel ve işitsel yolla dikkat ve zeka gelişimin hedefleyen iki adet setin olduğu, birisinin müvekkil şirketin yazarları tarafından sözleşme uyarınca hazırlanan ve yayımlanan ”…” isimli eser, diğerinin ise davalı şirketin taklit yoluyla üretip sattığı ”…” olduğunu, her iki eserde de benzerlikler bulunduğunu, bunların başında da kitapçıklar ve bunlara yönelik soru kitapçığı cevaplamada kullanacağı aparattan oluştuğunu, yazarların hazırladığı ” …” adlı kitap, Kontrol yayıncılık tarafından çıkarılan sette ”…” adıyla değiştirildiğini, Uygulayıcı kitapta yer alan ”…” ifadesi ”…”, ”…” ifadesi ise ”…” olarak değiştirildiğini, … Yayıncılık’ın sadece isimleri kopyalamakla kalmadığı aynı zamanda kitapların içeriklerinden de alıntılar yaptığını, eserin farklı yaş grupları için bir bütün halinde hazırlandığını, davalının yazarlarla imzaladığı sözleşmeyi hileli olarak feshettikten sonra elinde bulunan eserin, davacı şirket tarafından yayımlanan kısımla çakışmaması için sadece eserin ikinci kısmını piyasaya sürerek eserin ikinci kısmının taklit edildiğini, davacı şirket tarafından yayımlanan eserde eserin müellifleri sarih bir şekilde yer alırken, davalı şirket tarafından taklit olarak yayımlanan eserde eserin müellifine dair herhangi bir emarenin bulunmadığını, eserin yayımlanan ve henüz yayımlanmayan kısımları da dahil olmak üzere tamamının mezkur yazarlar tarafından bir sözleşme ile davalıya verildiğini ancak daha fazla para kazanma hırsı içindeki davalı önce yazarları saf dışı bırakıp sonra da mahir ve ihtisas sahibi olmayan personeli eliyle kötü bir taklit ile eseri yayımlandığını belirtmiş yayımlama hakkı münhasıran davacı şirkete ait olan ”…” setine yönelik tecavüzün durdurulması için davalı elindeki ve piyasaya sürdüğü ”…” isimli eserin toplatılarak taklit eserin satışının önlenmesini, davalının taklit ettiği eser sebebiyle elde ettiği kazancın 3 katı olmak üzere tazminata mahkum edilmesini ve davacı şirketin uğradığı zararın tazmini için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla bilirkişi incelemesi ile tespit olunacak zararlardan sonra talep tamamlanmak üzere şimdilik 1.000 TL maddi, yayıncılık piyasasında, davacı şirket ve yazarları aleyhine karalama kampanyası yürüterek taklit eseri satmaya çalışan ve müvekkil şirketin piyasa itibarının zarara uğraması sebebiyle 100.000 TL manevi tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili mahkememize sunmuş olduğu cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin kaliteden ödün vermeksizin eğitim alanında yeniliklere paralel, zeka geliştirici ürünler geliştirmeyi kendine gaye edinen bir firma olduğunu, müvekkil şirket yetkililerin bir dönem davacı şirkette çalıştıklarını, davacı şirketten ayrılıp başarılı işler yapmaya başlayınca davacı firma ve davacının yurt dışından ürün ithal ettiği Alman Westermann firmasının müvekkil şirketi ademe mahkum etmek için ayrı ayrı davalar açtıklarını, davacı şirketin bununla da kalmayıp müvekkile ait olan ve sektörde beğenilen ”…” setinin çantasını ve bu eğitim setindeki kitap ve çalışma defterinin çizim ve tasarımlarının kuşak boylarını ve renklerini kopyalayarak taklit ettiğini, davacı şirket ile birlikte hareket etmeden evvel … ve …, müvekkilimizin üzerinde çalıştığı benzer bir eğitim seti için soru hazırlamak üzere müvekkille anlaştıklarını ve hazırladıkları soruları da müvekkiline verdikleri hem soruların özgün olmaması hem de yazarların bitmek bilmeyen talepleri sebebiyle müvekkili ve yazarların karşılıklı anlaşarak söz konusu sözleşmeyi feshettiklerini, müvekkilinin sözleşmenin feshi ile tüm soruları kendilerine her sayfasını paraflayarak iade ettiğini ve daha sonra da bu soruları kullanmadığını, davacı şirket dilekçesinde yazarlar … ve …’dan aldığını ileri sürdüğü soruların daha evvel müvekkil için hazırlandığını ve müvekkilin bu yazarlarla akdettiği sözleşmeyi feshetmiş olsa da çıkardığı … bu soruları izinsiz kullandığını iddia ettiğini bu iddiaların külliyen hilafı hakikat olduğunu, sözleşmede yapılan grafik tasarım, illüstrasyon ve diğer tüm çizim hakları yayıncıya aittir şeklinde belirtilmiş olmasına rağmen davacının ”…” setindeki sorular, grafikler ve resimler üzerinde hak iddia etmesi son derece kötü niyetli hareket ettiklerinin bir başka delili olduğunu, davacının eğitim seti olarak hazırlamak için tescil başvurusundan bahsettiğini, böyle bir başvuru ve dosyaya sunulmuş bir tescil belgesi de bulunmadığını, davacının iddia ettiği gibi ilk defa davacı şirket yazarları tarafından geliştirilen eğitim seti söz konusu olmadığını, piyasada bu sete benzer pek çok farklı yayın evlerinin setlerinin olduğunu, davacı dilekçesinde ne tür bir taklit olduğunu somut tek bir delille ispatlamadığını, karşılaştırmalı liste olarak dilekçe ekinde sunduğunu iddia ettiği herhangi bir delilin de olmadığını, davacının iddia ettiği işitsel ve dikkat eğitim setleri fikrinin ilk defa yazarlarına ait olduğu ve bu fikrin patentinin de bu kişilere ait olduğu iddiasında ancak böyle bir patent başvurusunun bulunmadığını ve davacının iddia ettiği gibi böyle bir fikrin ve metodun telif hukuku kapsamın korunmasının mümkün olmadığını, zira fikirler, mantıklar, kurgular, metotlar, yöntemler vs. telif hukukunca korunmadığı, telif hukukunca ancak fikrin ifade ediliş şekli ve tarzı hususiyet taşıdığı takdirde korunacağı aşikar olduğunu belirtmiş, davacının haksız ve mesnetsiz davasının reddine karar verilmesini talep etmiş, davalı karşı dava dilekçesinde ise; davacı/karşı davalının müvekkili … Stratejisi ile zor durumda bırakarak haksız rekabete sebebiyet verdiğini, ayrıca davacı/karşı davalının “…” adlı eğitim setinde kullandığı çantanın müvekkilin çantası taklit edilerek meydana getirildiğini belirtmiş karşı davanın kabulü ile müvekkili aleyhine yaratılan haksız rekabetin tespitine, önlenmesine, durdurulmasına ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına karar verilerek asıl dava davacısı şirket ile diğer davalılar … ve …’dan 50.000 TL manevi tazminatın dava itibariyle işleyecek yasal faizi ile birlikte müşterek ve müteselsilen tahsili ile davalı karşı davacıya karşı açılan davanın baştan sona haksız ve mesnetsiz iddialarla açılması sebebiyle HMK 329. Maddesi mucibince kötü niyetli olarak dava açan davacının ödemiş olduğu avukatlık ücreti ile masraf ve yargılama giderlerini ile vekalet ücretinin karşı davalılara yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu cevaba cevap ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; davalının cevap ve açıklamalarını reddetmiş ve taleplerini tekrar etmiştir.
Davalı-karşı davacı vekili tarafından dosyaya sunulan ikinci cevap ve karşı dava yönünden cevaba cevap dilekçesinde özetle; cevap ve karşı dava dilekçesindeki iddialarını tekrarlamış, davacı-karşı davalı tarafından dosyaya sunulan karşı davaya ilişkin cevaba cevap dilekçesine karşı cevaplarını içerir dilekçede dava ve cevap dilekçelerindeki iddialarını tekrar etmiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerin değerlendirilmesi yönünden dosya bilirkişi heyetine tevdi olunmuş, bilirkişi heyeti tarafından tanzim edilen 21/05/2018 tarihli heyet kök raporunda özetle; davaya konu olan “…” eğitim setlerinin belli bir üslup ve sistematik dahilinde hazırlanmaları ve maddi bir cisim üzerine tecessüm ettirilmeleri sebebiyle FSEK m.2/1 çerçevesinde dil ve yazı ile ifade olunan ilim ve edebiyat eseri olduğu, davaya konu eğitim seti üzerinde … ve …’ın eserde hazırlayanlar olarak yer alması sebebiyle bu kişilerin eğitim setinin eser sahipleri oldukları, eser sahiplerinin davacı ile yapılan 20/03/2015 tarihli sözleşme ile yayıcı sıfatıyla davaya konu eğitim setlerinin mali hak sahibi olduğu, asıl dava yönünden davalı tarafça davacının eğitim setinden izinsiz olarak kullanımının FSEK 21, 22 ve 23 hükümlerinin ihlali olduğu, dosyada emsal sözleşme, rayiç bedele ilişkin bir delil söz konusu olmadığından ihlalin oranı, kullanım şekli, bu kullanımın vasıtası, müşteri kitlelerinin aynı olması da dikkate alındığında davalının davacı ile sözleşme yapması halinde ödeyeceği telif bedelinin ortalama 20.000 TL olabileceği ve davacının FSEK 68 çerçevesinde bu bedelin 3 katını talep edebileceği, karşı dava yönünden davacı/karşı davalının davalı/karşı davacıya evergreening Stratejisi uygulama değil, hakkını arama söz konusu olduğundan bu iddia ile ilgili haksız rekabet hususuna rastlanmadığı, davacı/karşı davalının “…” adlı eğitim setinde kullandığı çantanın müvekkilinin çantası taklit edilerek meydana getirilmesi iddiası ile ilgili olarak, piyasadaki bu çantalar için genel geçer olan benzerlikler dışında davaya konu her iki çanta arasında TTK m.55/1-a-4 anlamında iltibasa sebebiyet verecek herhangi bir benzerlik bulunmadığı yönünde kanaat bildirildiği anlaşılmıştır.
Tarafların rapora yönelik itirazları üzerine dosya, itirazların değerlendirilmesi ve mali hesaplamanın yapılması yönünden bilirkişi heyetine tevdi olunmuş, bilirkişi heyeti tarafından sunulan 06/02/2020 tarihli ek raporda özetle; davaya konu olan “…” eğitim setlerinin belli bir üslup ve sistematik dahilinde hazırlanmaları ve maddi bir cisim üzerine tecessüm ettirilmeleri sebebiyle FSEK m.2/1 çerçevesinde dil ve yazı ile ifade olunan ilim ve edebiyat eseri olduğu, davaya konu eğitim seti üzerinde … ve …’ın eserlerinin hazırlayanlar olarak yer alması sebebiyle bu kişilerin eğitim setinin eser sahipleri oldukları, eser sahiplerinin davacı ile yapılan 20/03/2015 tarihli sözleşme ile yayıcı sıfatıyla davaya konu eğitim setlerinin mali hak sahibi olduğu, her ne kadar kök raporda izinsiz kullanım olduğu bu kullanımların FSEK 21, 22 ve 23 hükümlerinin ihlali olduğu değerlendirilmiş ise de asıl dava yönünden davacı seti ile davalıya ait set arasında tespit edilen benzerlikler tekrar incelendiğinde benzerlik teşkil eden hususların FSEK 1/B-a kapsamında sahibinin hususiyetini yansıtan ve bir eser türü olarak korunan ifadeler olmadığı hususiyet içermeyen örnekler şeklinde olduğu, dolayısıyla vaki kullanımların FSEK kapsamında hak ihlali doğurmayacağı, başka örneklerle konuyu anlatmak mümkün iken davacının eğitim setinde yer alan örneklerin değiştirilerek kullanılmasının Takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak kaydıyla davacının ”iş ürünü” üzerinde karıştırılmaya sebep olabilecek bir durum olup bu durumun TTK m.55/1-a-4 bendi mucibince haksız rekabete sebebiyet verebileceği, mali inceleme kısmında davalı defterleri incelendiğinde dava konusu üründen 2015 yılında 32 set satış yapıldığı ve 4.111,74-TL satış hasılatı elde edildiği, bu değerlerin 2016 yılında sırasıyla (dava tarihine kadar) 25 adet ve 3.261,11-TL olduğu ve toplamda 57 set satış yapıldığı ve toplam 7.372,82-TL satış hasılatı elde edildiğinin tespit edildiği, ihlal oranının net olarak tespit edilemediği de dikkate alınarak tazminat miktarının sayın mahkemece TBK m.50 ve 51 çerçevesinde takdir edilmesi gerekeceği, karşı dava yönünden davacı/karşı davalının ‘’…’’ adlı eğitim setinde kullandığı çantanın müvekkilinin çantası taklit edilerek meydana getirilmesi iddiası ile ilgili olarak, piyasadaki bu çantalar için genel geçer olan benzerlikler dışında renk ve ambalaj tasarımı, yazı karakterleri ve içerikleri yönünden benzerlik bulunmadığından, davaya konu her iki çanta arasında TTK m.55/1-a-4 anlamında iltibasa sebebiyet verecek herhangi bir benzerlik bulunmadığı yönünde kanaat bildirildiği anlaşılmıştır.
Dava; FSEK kapsamında eser sahipliğine tecavüzün önlenmesi, eserin toplatılması, maddi ve manevi tazminata ilişkin asıl dava ile TTK kapsamında haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, durdurulması, neticelerinin ortadan kaldırılması ve manevi tazminat talebine ilişkin karşı davaya ilişkindir.
Delillerin değerlendirilmesi:
Davacı …. Şti.’nin basımını ve dağıtımını üstlendikleri ‘’…’’ adlı eğitim setinin müellifleri olan … ve … ile davalı … Ltd. Şti arasında mezkûr eserin basımı ve dağıtımını ihtiva eden yazılı bir sözleşme akdedildiği, ancak bu sözleşmenin davalı şirketin talep ve beyanıyla 10/12/2014 tarihinde feshedildiği noktasında tarafların beyanı ve karşılıklı sunmuş oldukları deliller ışığında herhangi bir ihtilaf yoktur.
Asıl dava cihetinden:
Eser Niteliği ve Eser Sahipliğine Tecavüz Kapsamında Değerlendirme:
Yüksek Mahkeme olan Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, 5846 sayılı FSEK kapsamındaki uyuşmazlıklarda dava konusu olan fikrî ürünün ‘’eser’’ vasfını haiz olup olmadığı mahkemece re’sen araştırılmalıdır. FSEK’in 1/B maddesinde öngörülen tanım dikkate alındığında bir fikir ve sanat ürününün eser olarak nitelendirilebilmesi için evvela iki unsura haiz olması lazım gelir. Bunlardan ilki, fikir ve sanat ürününün ‘’sahibinin hususiyetini taşıması’’, ikincisi ise ‘’ kanunda sayılan eser kategorilerinden birine dahil olması’’dır. Doktrinde bu unsurlardan ilkine ‘’sübjektif unsur’’, ikincisine ise ‘’objektif unsur’’ denilmektedir. Sübjektif unsur gereğince, bir fikir ve sanat ürününün eser olarak kabul edilebilmesi için, bu ürünün onun ‘’hususiyetini’’ başka bir değişle o ürünü meydana getiren şahsın zihnî melekelerinin mahsulü olduğunu gösteren bir iz ve emareyi bünyesinde barındırması gerekir. Objektif unsur gereğince, bir fikir ve sanat ürününün hukuk tarafından korunup himaye edilebilmesi için sahibinin hususiyet arz eden fikrî çabasının dış aleme yansıyan müşahhas bir neticenin başka bir değişle bu ‘fikir ve sanat eseri meydana getirme fikrî çabası’ gözle görülebilir, elle tutulabilir, kulakla duyulabilir, kısaca algılanabilir olması gerekir. Fikir ve düşünceler, ancak bir eser formuna, kalıbına, şekline, sokulduğunda, büründüğünde fikrî hukuk kapsamına girebilecektir. Fikir ve sanat ürününün FSEK’te öngörülmüş olan düşünceyi ifade formatlarından birisine uygun olması gerekir. FSEK’te eser formatları olarak, ilim ve edebiyat eserleri, musiki eserleri, güzel sanat eserleri, sinema eserleri ve bağlı eser olarak kabul edilen işlenme eserleri gösterilmiştir. Binaenaleyh, bir fikir ve sanat ürününü kanunda tahdidî olarak yer alan formatlardan birinin içerisine sokmak mümkün değilse, onu kanuna göre eser saymak ve korumak da mümkün olmayacaktır.
Davaya konu edilen ‘’…’’ adlı eğitim setinin kök ve ek bilirkişi raporları da dikkate alındığında; belli bir üslup ve sistematik dahilinde hazırlanmaları ve maddi bir cisim üzerine tecessüm ettirilmeleri sebebiyle FSEK m.2/1 çerçevesinde dil ve yazı ile ifade olunan ilim ve edebiyat eseri olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Yine FSEK kapsamındaki uyuşmazlıklarda, ‘’eser sahipliği’’ ya da “hak sahipliği” sıfatı da mahkemece re’sen gözetilmesi lazım gelen hususlardandır. Dava konusu ‘’…’’ adlı eğitim setinin üzerinde … ve …’ın eseri hazırlayanlar olarak yer alması sebebiyle bu kişilerin eğitim setinin eser sahibi oldukları, eser sahiplerinin davacı …. Şti. ile yaptığı 20/03/2015 tarihli sözleşme ile yayıcı sıfatıyla davaya konu eğitim setlerinin mali hak sahibi olduğu noktasında da taraflar arasında herhangi bir ihtilaf bulunmadığı tespit edilmiştir.
A- FSEK Kapsamında Hak İhlali Değerlendirme:
Esasen davacı iddialarını yayıcı olarak piyasaya sunduğu ”…” adlı eğitim setinin taklit edilmesi suretiyle ‘’…’’ adlı eğitim setinin davalı şirket tarafından izin alınmaksızın piyasaya sunulmuş olması sebebiyle FSEK kapsamında mali ve manevi haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
Tüm dava dosyası birlikte değerlendirildiğinde; her ne kadar davacı, davalı şirketin piyasaya sunmuş olduğu ‘’…’’ adlı eğitim setinin içerisinde yer alan soru ve görsellerin kendisinin yayımcı olarak piyasaya sunduğu ” …” adlı eğitim setinde yer alan soru ve görsellerin, eserin müellifleri ile davalı şirket arasında daha sonra feshedilse de akdedilen sözleşme gereğince setin içerisinde yer alan belgelerin belli bir müddet davalı şirketin bünyesinde kaldığından bahisle bu soru ve görselleri taklit etmek suretiyle ve muhtelif alıntılar yaparak ‘’…’’ adlı eğitim setini piyasaya sunduğunu iddiasıyla iş bu davayı açmış ise da kanunun cevaz vermediği bir intihalin, taklittin yapılıp yapılmadığı kök ve ek bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı birlikte tahlil ve tetkik edildiğinde; telif hukukunca korunan hususun, salt manada düşünceler ve fikirler olmayıp bunların bir kalıba dökülmüş ve hususiyet arz eden birer ifade şekli olduğu, söz konusu eğitim setine benzer piyasada pek çok farklı ürün bulunduğu, spesifik bir alanı ihtiva eden eğitim setleri arasında konu benzerliğinin kaçınılmaz olduğu, davacı seti ile davalıya ait set arasında tespit edilen benzerliklerin FSEK 1/B-a kapsamında sahibinin hususiyetini yansıtan ve bir eser türü olarak korunan ifadeler olmadığı hususiyet içermeyen örnekler şeklinde olduğu, rapor içeriğinde yer alan örneklerin basit örneksemeler olduğu hususiyet içermediğinin izahtan vareste olduğu, davacının/karşı davalının kanunun cevaz vermediği ölçülerde davalının/karşı davacının intihal yaptığı iddiasını ispat edecek bilgi ve belgelerin mahkeme dosyasında mevcut olmaması, 06/02/2020 tarihinde tanzim edilen ek bilirkişi raporunda da benzerlik teşkil eden hususların FSEK 1/B-a kapsamında sahibinin hususiyetini yansıtan ve bir eser türü olarak korunan ifadeler olmadığı ve hususiyet içermeyen örnekler şeklinde olduğu dikkate alındığında FSEK kapsamında muhafaza altına alınan mali ve manevi hakların ihlal edilmediği anlaşılmakla davacı/karşı davalının bu yöndeki tüm taleplerinin reddine karar verme ihtiyacı hasıl olmuştur.
B-Haksız rekabet iddiası yönünden;
6102 sayılı TTK’nın 54 vd maddeleri ise Haksız Rekabete ilişkindir. Madde 54- “(1) Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. (2) Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır. ” hükümlerine amridir. Yine TTK Madde 55- (1) Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır: a) Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve özellikle;….4. Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak,… dürüstlüğe aykırı davranmış olur. Şeklinde düzenlenmiş Madde 56 da “Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse; a) Fiilin haksız olup olmadığının tespitini, b) Haksız rekabetin men’ini, c) Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını, d) Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini, e) Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini isteyebileceği düzenlenmiş kararların ilanının talep edebileceği öngörülmüştür.
TTK hükümlerinden de anlaşılacağı üzere başkasının haklı olarak kullandığı tanıtıcı işaretlerle kullanmak veyahut iltibasa meydan verecek eylemlerde kullanmak haksız rekabet olarak nitelendirilmiştir.
Tacirin ticari hayatı ile ilgili olarak yaptığı işlerde diğer şahıslardan daha çok “özen göstermesi” gerektiği kabul edilmektedir. Tacir devamlı olarak yaptığı işlerle ilgili mevzuatı, ne yapması gerekeceğini tacir olmayan şahıslardan daha iyi bilir ve bilmek zorundadır. Tacirin bilmek zorunda olduğu şeylerin başında ticari hayatı için gerekli olan kanun hükümleri, ticari hayatın gerekleri ve teamülleri ile ticari örf ve adet gelir. Bu bağlamda, başvuru sahiplerinin tacir olması durumunda T.T.K. M.18/f.2 uyarınca “basiretli bir tacir gibi” hareket etme yükümü altında oldukları kabul edilmektedir. Fakat; bu yükümlülüğün çok katı ve sert değerlendirilmemesi her somut olayın özelliğine göre incelenmesi gerekmektedir.
Somut olaya dönüldüğünde; her ne kadar bilirkişi raporunda “başka örneklerle konuyu anlatmak mümkün iken davacının eğitim setinde yer alan örneklerin değiştirilerek kullanılmasının takdiri sayın mahkemeye ait olmak kaydıyla davacının ”iş ürünü” üzerinde karıştırılmaya sebep olabilecek bir durum olup bu durumun TTK m.55/1-a-4 bendi mucibince haksız rekabete sebebiyet verebileceği” değerlendirilmiş ise de; rapor içeriğinde yer alan benzerliklerin spesifik bir alanı ihtiva eden eğitim setleri arasında konu benzerliğinin kaçınılmaz olduğunun sunulan rapor içeriği ve taraf delillerinden anlaşıldığı, davacı seti ile davalıya ait set arasında tespit edilen benzerliklerin birebir aynı olmadıkları da dikkate alındığında doğrudan haksız rekabet olarak değerlendirilemeyeceği, basit örnekseme benzerliklerinin haksız rekabet olarak kabulünün mümkün olmadığı sonucuna ulaşılmış bu noktada sunulan rapora itibar edilmemiş, haksız rekabete yönelik taleplerin de reddine karra vermek gerekmiştir.
Karşı dava yönünden;
Karşı davada davalı/karşı davacının iddiası davacı/karşı davalı şirketin ‘’… adlı eğitim setinin satışında kullandığı çantanın kendi şirketi tarafından piyasa sürülen ‘’…’’ adlı eğitim setinin satışında kullanılan çantanın taklit edilerek meydana getirildiği ve yukarıda izahı yapılan TTK ’da yer alan haksız rekabet hükümlerinin ihlal edildiği temeline dayalıdır.
Tüm dava dosyası birlikte değerlendirildiğinde; bilirkişi raporlarında yer alan “piyasadaki bu ve benzeri eğitim setlerinin satıldığı farklı çantalara bakıldığında, genel geçer olan, doğal yapıyı yansıtan benzerlikler dışında renk ve ambalaj tasarımı, yazı karakterleri ve içerikleri yönünden benzerlik bulunmadığından, davaya konu her iki çanta arasında TTK m.55/1-a-4 kapsamında bir iltibasa sebebiyet verecek herhangi bir benzerlik bulunamadığı” na yönelik tespit ve değerlendirme dikkate alındığında sektörel bazda yaygın kullanıma sahip çanta tasarımlarına ilişkin davalı karşı davacının iddialarının sübut bulmadığına kanaat getirilmekle bu yöndeki bu yöndeki tüm taleplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Tüm dosya kapsamı, hükme esas teşkil eden mevzuat hükümleri, kök ve ek bilirkişi raporları dikkate alınarak yapılan değerlendirme neticesinde asıl ve karşı davaların reddi yönünde aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Asıl ve Karşı davaların REDDİNE,
2-a)Asıl davaya ilişkin, karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca peşin yatırılan 1.724,83 TL’den karar harcı olan 54,40 TL’nin düşülmesine, 1.670,43 TL’nin karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
b)Karşı davaya ilişkin, karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca peşin yatırılan 853,87 TL’den karar harcı olan 54,40 TL’nin düşülmesine, 799,47 TL’nin karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
3-a)Asıl davaya ilişkin, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen tecavüz/haksız rekabet talebine ilişkin 4.910,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
b)Asıl davaya ilişkin, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen maddi tazminat talebi üzerinden hesap olunan 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
c)Asıl davaya ilişkin, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen manevi tazminat talebi üzerinden hesap olunan 4.910,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
d)Karşı davaya ilişkin, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen haksız rekabete yönelik talepler yönünden 4.910,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
e)Karşı davaya ilişkin, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen manevi tazminat talebi üzerinden hesap olunan 4.910,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
4-Asıl ve Karşı davada, davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 01/10/2020

Katip …
¸

Hakim …
¸

Bu belge 5070 sayılı elektronik imza kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır