Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/278 E. 2020/285 K. 29.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/278
KARAR NO : 2020/285

DAVA : FSEK-Cezai Şart Alacağı
DAVA TARİHİ : 18/09/2014
KARAR TARİHİ : 29/09/2020

Mahkememizde görülmekte bulunan FSEK-Cezai Şart Alacağı davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; müvekkiline ait “…” isimli markayı davalı şirketin 3 yıl süre boyunca üretilecek olan kozmetik ve parfüm ürünlerinde kullanılması hususunda 15/11/2012 tarihinde “Süreli Marka Kullanım Sözleşmesi” imzalandığını, sözleşmenin 3.8 maddesi uyarınca, aylık net 17.500 TL, sözleşmenin 5.1 maddesi uyarınca ürünlerin satışında her üç aylık dönem sonunda 3 aylık cironun %15’i oranında ödeme yapmayı, sözleşmenin 3.2 maddesi uyarınca müvekkiline ait markanın kullanılacağı ürünler için 2.000.000 TL yatırım yapmayı davalı şirketin taahhüt ettiğini, ancak 7 ay geçmesine rağmen herhangi bir işlem yapmadığını, müvekkilini mağdur ettiğini, daha sonra ek sözleşme yapılarak, sözleşmenin 3.16 maddesinin değiştirilip, müvekkilinin reklam yapma yasağının yalnızca parfüm ve her türlü makyaj malzemesi ile sınırlandırıldığını, sözleşme dışı kalan kozmetik ürünlerle ilgili reklam ve promasyon ve lansman yapma serbestisi getirildiğini, davalının ilk taksit dışında, herhangi bir ödeme yapmadığını, bu durumun … 17.Noterliğinin … tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile davalı şirkete bildirildiğini, davalı şirketin … 2.Noterliğinin … tarih ve … nolu ihtarnamesi ile müvekkilinin edimlerini yerine getirmediği gerekçesi ile sözleşmeyi fesh ettiğini, 500.000 TL cezai şartın tarafına ödenmesini istediğini ihtar ettiğini, davalı şirketin sözleşmeyi haksız yere feshettiğini, müvekkiline 3.8 ve 5.1 maddesi uyarınca kararlaştırılan, ücretlerin ödenmediğini, ürünlerin üretimini gerçekleştirmediğini, 2.000.000 TL yatırım yapmadığını, müvekkilinin sözleşmeye aykırı hareket etmediğini, bu nedenle 500.000 TL cezai şart alacaklarından şimdilik 5.000 TL’si, muaccel hale gelen 737.500 TL alacaklarından şimdilik 5.000 TL’si ve 3 yıllık muhtemel cirodan %15 alacağa yönelik olarak şimdilik 5.000 TL olmak üzere toplam 15.000 TL alacağın, dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; davacının sözleşme yükümlülüklerini yerine getirmediğini, müvekkili şirketin Türkiye’de bilinen kozmetik şirketi olduğunu, davacı ile çok sayıda çalışmalar yaptıklarını, … markasının tanıtımda kullanılmak üzere davacının fotoğraflarının çekildiğini, stand yapılıp dağıtıldığını, davacının müvekkili şirketin Sortiye’de yaptığı geceye katıldığını, davacının şirketin müşteri kitlesinin rahatsız olduğu hal ve tavırlardan uzak kalması için defalarca uyarılarda bulunulduğunu, ancak davacının … adını kullanarak çeşitli yatırımlar yaptığını, müvekkilinin marka oluşturmak için çalışmalar yapıp … markası için koku ve şişe tasarladıklarını, davacının kararsız kaldığını, müvekkilinin davacıyı …’ya bile götürdüğünü, reklam yasağına rağmen …’in … için bir reklamda oynadığını ve sözleşmeye aykırı davrandığını, davacının gayri ciddi hareket ettiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Dosyada taraflarca bildirilen tüm deliller toplanmış, TPMK kayıtları getirtilmiş, davacıya yemin eda ettirilmiş, bilirkişi incelemesi yaptırılarak raporlar ve ek rapor alınmıştır.
Davanın … 47. Asliye Ticaret Mahkemesinde … esas numarası üzerinden açıldığı, mahkemelerin kapatılarak faaliyetinin durdurulması üzerine dosyanın … 9. Asliye Ticaret Mahkemesine devredildiği ve … esas sırasına kaydının yapıldığı, yapılan yargılamada görevsizlik kararı verildiği, dosyanın Kapatılan … 4. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesine tevzi edildiği ve … esas numarasını aldığı, yine … 4. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin kapatılması üzerine dosyanın mahkememize tevdi edildiği ve … esas sırasına kaydının yapıldığı anlaşılmıştır.
Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtlarının incelenmesinde, … tescil nolu “…+ŞEKİL” ibareli markanın 03, 09, 14, 18, 25, 35, 40 ve 41.sınıflarda, 25/05/2011 tarihinde tescil edildiği ve … adına kayıtlı olduğu anlaşılmıştır.
… 47. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyasından alınan raporda bilirkişilerin, davalının 2013 yılı yasal defterlerinin açılış tasdiklerinin yapıldığı, ancak yevmöye defterinin kapanış tasdikinin bulunmadığı, davalı yasal defter ve kayıtlarına göre, davacıya 37.500,00 TL ödeme yapıldığı, davalının sözleşmeyi feshinin haksız olduğu, davalının sözleşmedeki yükümlülüklerine aykırı davrandığı, davacının Borçlar Kanunu’nun 179/1 hükmü çerçevesinde davacı tarafın ya sözleşmenin 6.1 maddesinde düzenlenen 500.000,00 TL cezai şart ile sözleşmenin 6.2 maddesinde düzenlenen “ciro üzerinde %15 ödenmesi” şeklindeki alacak kalemi olarak BK m.51 ve 52 çerçevesinde öngörülen 30.000 TL’yi birlikte isteyebileceği ya da sadece sözleşmenin 3.8 maddesi kapsamındaki 3 yıl için her ay 17.500 TL + KDV + stopaj olarak hesaplanan 630.000 TL + KDV + stopajı talep edebileceği, davacının seçimlik talebine bağlı olarak davalı ticari defterlerinde davacıya ödenmiş olarak gösterilen 37.500 TL düşüldüğünde davacının talep edebileceği alacak rakamına ulaşılacağı hususlarında tespitlerini bildirdikleri anlaşılmıştır.
Mahkememizce daha önce rapor sunan heyete dosyanın tevdi edilerek ek rapor alınmasına karar verildiği ve alınan 13/02/2018 tarihli ek raporda bilirkişilerin, kök rapordaki görüşlerin aynen muhafaza edildiği, davalının 2013 yılı yasal defterlerinin açılış tasdiklerinin yapıldığa ancak yevmiye defterinin kapanış tasdikinin bulunmadığı, davalı yasal defter ve kayıtlarına göre; davacıya 37.500,00 TL ödeme yapıldığı, davalının sözleşmeyi feshinin haksız olduğu, davalının sözleşmedeki yükümlülüklerine aykırı davrandığı, davacının Borçlar Kanunu’nun 179/1 hükmü çerçevesinde davacı tarafın ya sözleşmenin 6.1 maddesinde düzenlenen 500.000 TL cezai şart ile sözleşmenin 6.2 maddesinde düzenlenen “ciro üzerinde %15 ödenmesi” şeklindeki alacak kalemi olarak BK m.51 ve 52 çerçevesinde öngörülen 30,000 TL’yi birlikte isteyebileceği ya da sadece sözleşmenin 3.8 maddesi kapsamındaki 3 yıl için her ay 17.500 TL + KDV + stopaj olarak hesaplanan 630.000 TL + KDV + stopajı talep edebileceği, davacının seçimlik talebine bağlı olarak davalı ticari defterlerinde davacıya ödenmiş olarak gösterilen 37.500 TL düşüldüğünde davacının talep edebileceği alacak rakamına ulaşılacağı, hususlarında tespit ve görüşlerini bildirdikleri anlaşılmıştır.
Davalı vekilinin rapora itiraz ettiği, mahkememizce yapılan 31/01/2019 tarihli oturumda, taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin haksız feshine dayalı olarak sözleşmede belirlenen ücret ve cezai şart alacağına ilişkin olduğu, aşamalarda düzenlenen raporların dosya kapsamında uyumlu olmadığı ve hükme esas alınamayacaklarının anlaşılması üzerine, dosyanın Mahkememizce resen seçilecek bir borçlar hukukçusu, bir mali müşavir, bir marka hukukçusu, bir reklam medya sektör bilirkişi, bir kozmetik sektör bilirkişiden oluşan yeni bir heyette tevdii ile tarafları arasındaki uyuşmazlık konusunun tespiti yönünden özellikle daha önceden sunulan raporlardaki tespitler irdelenerek farklı kanaatlere uluşılması halinde gerekçelendirilmek suretiyle davalı feshinin sözleşme hükümleri ve dosyaya sunulan deliller dikkate alındığında haklı fesih olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği, sözleşme hükümlerine göre kararlaştırılan cezai şartın ifaya ekli cezai şart olarak kabulünün gerekip gerekmediği, aylık ücret alacağı ve ciro üzerinden talep edilen alacak kalemlerinin değerlendirilmesi yönünden davacının aynı şartlardaki bir sözleşmeyi ne kadarlık bir süre içerisinde yapma ihtimalinin bulunduğu hususunun sektör uygulamaları dikkate alınarak değerlendirilmesi bu değerlendirme üzerinden gerekli hesaplamalar yapılarak ve özellikle sözleşmede belirtilen ücret+Kdv+stopaja yönelik hesaplamalar netleştirilerek kararlaştırılmış olan cezai şartın davalı tarafça sunulunacak olan ticari kayıtlar da dikkate alındığında ekonomik olarak mahfına sebebiyet verip vermeyeceği hususu da irdelenmek suretiyle ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce alınan 02/08/2019 tarihli raporda bilirkişilerin, davalı tarafın sözleşmeyi haklı nedenle feshettiğini ispatlayamadığı, sözleşmenin 6.2 maddesi uyarınca davalı şirketin haklı sebep olmaksızın sözleşmeyi tek taraflı olarak feshetmesi sebebiyle üç yıllık sözleşmenin kalan süresi için ödeme yapması gerektiği, bu durumda sözleşmenin 3.8 maddesi uyarınca 3 yıl için her ay 17.500 TL + KDV + Stopaj olarak hesaplanan 630.000 TL + KDV + stopaj talep edilebileceği, davalının 37.500 TL ödeme yaptığı dikkate alındığında 592.500 TL + KDV + stopaj talep edilebileceği, sözleşmenin 5.1 maddesi uyarınca sözleşme kapsamındaki işler karşılığında, sözleşmenin yürürlükte kaldığı süre boyunca ürünlerin satışından her üç-aylık-dönem sonlarında üç aylık cironun %15’i oranında ödeme yapılacağı, sözleşme kapsamında öngörülen ürünlerin üretilip satılamaması ve sözleşmede belirtilen işlerin yapılamaması sebebiyle davacının bu madde kapsamında bir ücrete hak kazanmadığı, sözleşmenin 6.1.a maddesi uyarınca sözleşmenin 3.1, 3.4 ve 3.15 maddelerine aykırı davranması halinde davalı şirket davacıya 500.000 TL cezai şart ödemeyi kabul ettiği, maddelerin “ve” bağlacı ile bağlandığı ve aksinin belirtilmemesi sebebiyle cezai şart, söz konusu maddelerin tamamına aykırılık durumunda söz konusu olacağı, ancak özellikle sözleşmenin 3.15 maddesi, çalışmalardan 15 gün önce davacıya haber verilmesini ve günlük çalışma saatlerinin 8 saati geçmemesini düzenlendiği, davalının sözleşmenin bu hükmüne aykırı davrandığına dair bir delilin dosyada bulunmadığı, bu sebeple sözleşmenin 6.1.a maddesi uyannca düzenlenen cezai şartın şartlarının gerçekleşmediği, davacının tanınmış bir televizyon kişiliği, sunucu, stilist ve moda tasarımcısı olduğu, davaya konu sözleşme ile aynı şartlarda reklam işbirliği ve marka kullanımı hususunda çeşitli firmalar ile sözleşme yapmasının her zaman mümkün olduğu lâkin sözleşmenin ne kadarlık bir süre içinde yapılacağını söylemenin mümkün olmadığı, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde, sözleşmenin 6.3 maddesi uyarınca cezai şartın ifaya eklenen cezai şart niteliğinde olduğu, hususlarında görüş ve tespitlerini bildirdikleri anlaşılmıştır.
Davalı vekili 12/03/2020 tarihli celsede cevap dilekçesinde yemin deliline dayandıklarını bildirmiş, celse arasında yemin metnini sunarak davacıya yemin teklifinde bulunmuştur.
Davalının yemin teklifi üzerine, davacının mahkememizce yapılan 10/09/2020 tarihli duruşmada yemini tahtında; “Davalı ile yapmış olduğumuz süreli marka kullanım sözleşmesine istinaden davalı tarafça yeterli lansman toplantısı ve lansman tanıtımı yapılmadığına, sözleşme gereği sosyal medya üzerinden marka ile ilgili olarak yapmam gereken tanıtıcı reklam ve paylaşımları yaptığıma, herhangi bir suretle sözleşmeye aykırı olarak başka bir şirket ile sözleşme yapmadığıma, sözleşmesel yükümlülüklerimi tamamını yerine getirdiğime namusum, şerefim ve kutsal saydığım bütün inanç ve değerler üzerine yemin ederim” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.
Dava taraflar arasında düzenlenmiş olan 15/11/2012 tarihinde “Süreli Marka Kullanım Sözleşmesi” nin haksız feshine dayalı cezai şart ve alacak talebine ilişkindir.
Öncelikle irdelenmesi gereken husus taraflar arasındaki sözleşmenin davalı tarafından feshinin haklı olup olmadığı, davacının fesih sebebi olarak gösterilen yükümlülükleri yerine getirip getirmediği noktasında toplanmaktadır.
İspat yükü ve yemin teklifinin uyuşmazlığa etkisi;
Davalı vekili 12/03/2020 tarihli celsedeki beyanlarında cevap dilekçesinde yemin deliline dayandıklarını, davacıya yemin teklif ettiklerini bildirmiş, celse arasında yemin metnini sunmuş, davacı asil 10/09/2020 tarihli celsede yukarıda izah olunduğu üzere usulünce teklif olunan yemini eda etmiştir.
Anlaşılacağı üzere uyuşmazlığın çözümünde temel nokta davacının yükümlülüklerini yerine getirip getirmediği noktasında olup, kural olarak herkes iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür. Kendisine ispat yükü düşen taraf iddiasını ispat edemezse, kendisine ispat yükü düşmeyen diğer tarafın onun iddiasının aksini ispat etmesine gerek yoktur; o olgu ispat edilmemiş sayılır. Bu noktada her ne kadar davalının yemin teklifi üzerine yargılama safahatında bu talep kabul edilerek yargılamaya devam olunmuş ise de ispat yükü kendisinde olmayan davalının yemin teklif etmiş olmasının ve yeminin eda edilmiş olmasının sözleşme feshinin haksız olduğunun doğrudan kabulü için yeterli olmayıp, ispat yükünün yer değiştirdiği manasına da gelmemektedir. Sonuç olarak ispat yükü kendisinde olan davacı yemin etmiş olmasına rağmen feshin haksızlığını ispatla mükelleftir.
Davalının sözleşmeyi feshinin haklı nedene dayanıp dayanmadığı;
Davalı şirket … 2.Noterliğinin … tarih ve … nolu ihtarnamesi ile davacının sözleşmesel yükümlülükleri yerine getirmediği gerekçesi ile taraflar arasındaki 15/11/2012 tarihinde “Süreli Marka Kullanım Sözleşmesi” ni feshettiğini davacıya bildirmiştir.
Davacı sözleşmede belirtilen yükümlülüklerin yerine getirilmiş olmasına rağmen feshin haksız olduğunu iddia etmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, yukarıda da belirtildiği üzere davacının taraflar arasında imzalanan 15/11/2012 tarihli “Süreli Marka Kullanım Hakkı Sözleşmesi” çerçevesinde davalıdan talep edebileceği bir alacağının olup olmadığı, sözleşmenin davalı tarafından feshinin haklı bir fesih olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Bu hususların tespiti için de öncelikle sözleşmenin hükümlerine bakmak gerekir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin “Konu” başlıklı 2 inci maddesine göre; “işbu sözleşmenin konusu Ivana’ya (davacı) ait “…” markasının, şirket tarafından üretilen kozmetik ve parfüm ürünleri üzerinde, işbu sözleşme hükümleri uyarınca kullanımı karşılığında işbu sözleşmenin 4. maddesinde belirtilen ödemelerin gerçekleştirilmesi ile tarafların diğer hak ve yükümlülüklerinin belirlenmesidir”.
Sözleşmeye göre davalının yükümlülüğü; “Tarafların Hak ve Yükümlülükleri” Başlıklı 3 üncü maddesine göre; davacıya ait “…” markasını davacının da onayını alan kozmetik ve parfüm ürünlerinde kullanmak, bu markanın kullanılacağı kozmetik ve parfüm ürünleri için gerekli üretim ve reklam yatırımını yapmak, ürünler için 2.000.000 TL yatırım yapmak, markanın kullanılacağı kozmetik ve parfüm ürünlerinin üretimi için Sağlık Bakanlığı da dahil olmak üzere gerekli tüm yasal müracaatlarda bulunmak ve gerekli izinleri almak, bunlar için gerekli masrafları tek başına üstlenmek, davacının markasını kullandırtması karşılığında davacıya aylık 17.500 TL + KDV + stopaj ödemek, yine sözleşmenin 5 inci maddesine göre, işbu sözleşme karşılığındaki işler karşılığında davacıya sözleşmenin yürürlükte kaldığı sürece, “…” markalı ürünlerin satışından her üç aylık dönem sonlarında üç aylık cironun %15’i oranında şirket zarar etsin veya etmesin ödeme yapmak olarak belirtilmiştir.
Sözleşmeye göre davacının yükümlülüğü; “Tarafların Hak ve Yükümlülükleri” Başlıklı 3 üncü maddesine göre; davalıya “… ” adlı markasını davalının üreteceği kozmetik ve parfüm ürünlerinde kullandırtmak, sözleşme süresi boyunca sadece kozmetik ve parfüm ürünleri ile sınırlı olmak üzere markasının kullanım hakkını davalı harici üçüncü kişilere vermemek, yılda 15 adeti geçmemek üzere “… ” markalı kozmetik ve parfüm ürünleri için bila ücret lansman yapmak, sözleşmenin yürürlükte kaldığı süre boyunca kendisine ait “Facebook” ve “Twitter” başta olmak üzere ve bununla sınırlı kalmamak kaydıyla benzeri sosyal paylaşım sitelerinde mevcut hesapları üzerinde ve medyada “… ” markasının kullanılacağı ürünleri tanıtıcı gönderiler ve paylaşımlar yapmak, TV, yazılı basın ve radyoda yapılacak reklam kampanyaları için yapılacak olan çalışmalara katılmak, sözleşme süresince herhangi bir kozmetik firması ile reklam, lansman, promosyon çalışması yapmamak olarak belirtilmiştir.
Taraflar arasındaki 15/11/2012 sözleşmenin eki mahiyetinde yapılan ek sözleşmeye göre; ana sözleşmede yer alan “kozmetik ve parfüm ürünleri”, parfüm ve kozmetik açılımı olarak sadece parfüm ve makyaj malzemeleri ile sınırlı olacağı, davacının ana sözleşmeden doğan her türlü yükümlülüğü bu ek sözleşme ile parfüm ve makyaj malzemeleri olarak sınırlandırıldığı, davalının parfüm ve her türlü makyaj malzemesi ürünleri ile sınırlı olmak üzere “… ” markasını kullanabileceği, ana sözleşmedeki davacının sözleşme süresince herhangi bir kozmetik firması ile reklam, lansman, promosyon çalışması yapmamak şeklindeki 3.16 inci maddesinin “… sözleşme süresince parfüm ve her türlü makyaj malzemesine ilişkin olarak şirket harici üçüncü kişi ve firmalarla reklam, lansman, promosyon anlaşması yapmamayı kabul ve taahhüt eder.” şeklinde değiştirildiği, davacının sadece parfüm ve her türlü makyaj malzemesi ile sınırlı olmak üzere üçüncü kişilerle sözleşme akdedemeyeceği hususları düzenlenmiştir.
Davacı davalının sözleşmedeki yükümlülüklerini yerine getirmediğini, sözleşme konusu markanın kullanılacağı ürünlerin üretimini, tanıtımını ve bu ürünlerimin 2.000.000 TL’lik yatırım yapma taahhüdünü yerine getirmediğini, sözleşmenin 3.8 maddesi gereğince davacıya ödenmesi gereken aylık 17.500 TL’nin ilk taksidi dışında ödeme yapılmadığını, sözleşmenin 5.1. maddesi gereğince ödenmesi gereken, ürünlerin satışından elde edilecek üç aylık cironun %15’in ödenmediğini bu hususların sözleşmeye aykırılık teşkil ettiğini, bu nedenle bu alacaklar ile birlikte sözleşmede belirtilen bu yükümlülükleri yerine getirmeyen davalının ayrıca sözleşmenin 6.1.a maddesinde cezai şartı da ödemesi gerektiğini iddia ederken, davalı taraf sözleşmeyi haklı sebeple feshettiğini bu nedenle davacının taleplerinin yerinde olmadığını savunmaktadır.
Davalı dosyada mübrez olan davacıya gönderdiği … 12. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye nolu sözleşmenin feshini içeren ihtarnamesinde ve cevap dilekçesinde, sözleşmenin feshine gerekçe olarak, sözleşmenin 3.9 maddesi gereğince davacının lansmanlar için toplantılara, lansmanlara katılmaması, sözleşmenin 3.13 üncü maddesi gereğince sosyal medya üzerinden marka ile ilgili olarak yapması gereken tanıtıcı reklamları ve paylaşımları yapmaması, sözleşmenin 3.16 maddesine aykırı olarak başka firmalarla çalışmış olmasını göstermiştir.
Fesih sebeplerinin değerlendirilmesi;
1-Davalının taraflar arasındaki sözleşmenin feshine gerekçe yaptığı ilk husus, davacının sözleşmenin 3.9 maddesi gereğince davacının lansmanlar için toplantılara, lansmanlara katılmaması olarak belirtilmiştir. Taraflar arasındaki sözleşmenin 3.9 maddesine göre; “…” markalı kozmetik ve parfüm ürünleri için bila ücret lansman yapmayı kabul ve taahhüt etmiştir.”. Bu hükme göre davacının lansman yapma yükümlülüğü bulunmakta ise de sözleşmenin 3.11. maddesi hükmüne göre; “Lansman tarihleri işin yapılacağı günden 15 gün öncesinde şirket tarafından Ivana’ya yazılı olarak bildirilecektir. Bu bildirim şirket tarafından yapılmadığı takdirde, şirket Ivana’nın o lansmanı yapmadığı iddiasında bulunamayacaktır.”. Bu çerçevede davalının davacıya lansman için 3.11. maddesi çerçevesinde bildirimde bulunduğuna dair bir delil dosyaya ibraz edilmediğinden davalının sözleşmeyi feshine haklı sebep olarak gösterdiği “lansmana katılmama” hususunu ispatlayamadığı sonucuna ulaşılmıştır.
2-Davalının taraflar arasındaki sözleşmenin feshine gerekçe yaptığı ikinci husus, davacının sözleşmenin 3.13 üncü maddesi gereğince sosyal medya üzerinden marka ile ilgili olarak yapması gereken tanıtıcı reklamları ve paylaşımları yapmaması olarak belirtilmiştir. Taraflar arasındaki sözleşmenin 3.13 üncü maddesine göre; “Ivana, işbu sözleşmenin yürürlükte kaldığı süre boyunca kendisine ait “Facebook” ve “Twitter” başta olmak ve bununla sınırlı kalmamak kaydıyla benzeri sosyal paylaşım sitelerinde mevcut hesapları üzerinde ve medyada “… ” markasının kullanılacağı ürünleri tanıtıcı gönderiler ve paylaşımlar yapacaktır”. Maddeden de anlaşılacağı üzere davacı için öngörülmüş bu yükümlülüğün söz konusu olabilmesi için ortada sözleşme çerçevesinde davacı tarafından üretilen bir ürün olması gerekecektir. Dosya kapsamında davalı tarafça sözleşme kapsamında üretilen bir ürüne ilişkin bilgi ve belge sunulmadığı gibi, kimyager bilirkişinin yaptığı tespite göre; “16/07/2014 tarihli … Ltd Şti … adresinde bulunan fabrikada yapılan incelemede … Ltd Şti … arasında 13/11/2012 tarihli sözleşme gereği ilgili şirket tarafından “… ” markası ile kozmetik ve parfüm ürünleri üretimiyle ilgili fabrikada yapılan inceleme neticesinde; kozmetik üretim böiümü (parfüm, serum vb) -gazsız ürün üretim bölümü-karışım bölümü (ürün likitlerinin hazırlandığı bölüm) kalite kontrol laboratuvarı-gazlı dolum bölümü (aeresol) saç boyası üretim bölümlerinde yapılan inceleme neticesinde … markalı kozmetik ve parfüm ürünleriyle alakalı hiçbir çalışmaya ve üretim bantında ürüne rastlanmamıştır. Ayrıca yine aynı fabrikanın tüm depolarında yapılan inceleme neticesinde … markalı kozmetik ve parfüm ürünlerinin depolandığı tarafımdan inceleme neticesinde görülmemiştir”. Bu sebeple davalının sözleşmeyi feshine haklı sebep olarak gösterdiği “ürünleri tanıtıcı gönderi ve paylaşımlar yapılmadığı” şeklindeki sebebine davalının dayanamayacağı sonucuna ulaşılmış davalının bu yönden de feshinin haksız olduğu anlaşılmıştır.
3-Davalının taraflar arasındaki sözleşmenin feshine gerekçe yaptığı üçüncü husus, davacının sözleşmenin 3.16 maddesine aykırı olarak başka firmalarla çalışmış olmasını göstermiştir. Taraflar arasındaki sözleşmenin 3.16 inci maddesi hükmüne göre, davacı sözleşme süresince herhangi bir kozmetik firması ile reklam, lansman, promosyon çalışması yapmayacaktır. Bu maddeyi revize eden ek sözleşme ile ana sözleşmede yer alan “kozmetik ve parfüm ürünleri”, parfüm ve kozmetik açılımı olarak sadece parfüm ve makyaj malzemeleri ile sınırlı olacağı, davacının ana sözleşmeden doğan her türlü yükümlülüğü bu ek sözleşme ile parfüm ve makyaj malzemeleri olarak sınırlandırıldığı, davalının parfüm ve her türlü makyaj malzemesi ürünleri ile sınırlı olmak üzere “… ” markasını kullanabileceği, ana sözleşmedeki davacının sözleşme süresince herhangi bir kozmetik firması ile reklam, lansman, promosyon çalışması yapmamak şeklindeki 3.16 inci maddesinin “… sözleşme süresince parfüm ve her türlü makyaj malzemesine ilişkin olarak şirket harici üçüncü kişi ve firmalarla reklam, lansman, promosyon anlaşması yapmamayı kabul ve taahhüt eder” şeklinde değiştirildiği anlaşılmıştır. Bu çerçevede davalı tarafça davacının sözleşme süresince parfüm ve her türlü makyaj malzemesine ilişkin olarak davalı dışında üçüncü kişi ve firmalarla reklam, lansman, promosyon anlaşması yaptığına dair dosyaya herhangi bir delil de ibraz edilmediğinden davalının sözleşmeyi feshine haklı sebep olarak gösterdiği “başka bir firmalarla çalışmış olma” hususunu ispatlayamadığı bu noktada da feshin haksız olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Sonuç olarak davalının … 2.Noterliğinin … tarih ve … nolu ihtarnamesinde göstermiş olduğu fesih sebeplerinin sözleşme hükümleri gereği tarafların hak ve yükümlülükleri göz önünde bulundurulduğunda haksız olduğu anlaşımakla sözleşmenin davalı tarafından haksız sebeple fesholunduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Davacının haksız feshe dayalı taleplerinin değerlendirilmesi;
1-Davacı taraf ilk olarak davalının sözleşmedeki yükümlülüklerini yerine getirmediğini; sözleşme konusu markanın kullanılacağı ürünlerin üretimini, tanıtımını ve bu ürünler için 2.000.000 TL’lik yatırım yapma taahhüdünü yerine getirmediğini, sözleşmenin 3.8 maddesi gereğince davacıya ödenmesi gereken aylık 17.500 TL’nin ilk taksidi dışında ödeme yapılmadığını, davalı şirketin haklı bir sebep olmaksızın sözleşmeyi feshetmesi nedeniyle sözleşmenin 6.2. maddesinin sözleşmenin 3.8 inci maddesine atfıyla tamamı muaccel hale gelen aylık ödemelerin tahsilini talep etmiştir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin 3.8 inci maddesi hükmüne göre; “şirket …’e aylık 17.500 TL + KDV + Stopaj ödemeyi kabul ve taahhüt eder.” Sözleşmenin 6.2. maddesine göre ise; “şirketin işbu sözleşmeyi haklı sebep olmaksızın tek taraflı olarak feshetmesi halinde üç yıllık süre ile akdedildiği dikkate alınarak, şirket tarafından Ivana’ya kalan sözleşme sûresi için ödeme yapılacaktır.”. Sözleşmenin iki hükmü birlikte değerlendirildiğinde davalının sözleşmeyi haksız feshetmiş olması sebebiyle sözleşmenin 3.8. maddesi gereğince sözleşmenin imza tarihinden başlamak üzere her ay ödemeyi kabul ettiği 17.500 TL bedeli davacıya ödemesi gerekecektir.
Bu çerçevede davacının davalıdan sözleşmenin 3.8 inci maddesi gereğince talep edebileceği miktar bilirkişi heyet raporunda hesaplandığı üzere sözleşmenin imza tarihi olan 15/11/2012 tarihi ile sözleşmenin sona ereceği 3 yıllık süre olan 15/11/2015 tarihleri arasında aylık 17.500 TL + KDV + stopaj olmak üzere 36 ay x 17.500 TL = 630.000 Tl + KDV + stopaj olacaktır. Davalı ticari defterlerinde davacıya ödenmiş olarak gösterilen 37.500 TL ‘nin mahsubunun gerektiği hususu ise izahtan varestedir.
Ancak bu noktada yargı uygulamalarımız gereği bakiye dönemin davacının benzer nitelikte yeni bir sözleşme yapma ihtimali olan süre göz önünde bulundurulmak suretiyle hesaplanması gerekmektedir.
Bu hususun tespiti yönünden bilirkişiler tarafından yapılan değerlendirmelerde davacının tanınmış bir televizyon kişiliği, sunucu, stilist ve moda tasarımcısı olduğu, davaya konu sözleşme ile aynı şartlarda reklam işbirliği ve marka kullanımı hususunda çeşitli firmalar ile sözleşme yapmasının her zaman mümkün olduğu lâkin sözleşmenin ne kadarlık bir süre içinde yapılacağını söylemenin mümkün olmadığı yönünde görüş bildirilmekle beraber mahkememizce takdiren bu sürenin 1 ay olabileceği değerlendirilmekle davacının bu kalemde talep edebileceği tazminat miktarının sözleşme tarihi olan 15/11/2012 tarihli ile fesih tarihi olan 10/10/2013 tarihinden 1 ay sonrası itibarı ile bakiye alacağın hesaplanması gerektiğine kanaat getirilmiş olmakla davacının 12 ay üzerinden 12×17.500 TL hesabı ile 210.000 TL olduğu sonucuna ulaşılmış davacının bu kalemdeki talebinin 5.000 TL olduğu anlaşılmakla bu miktar üzerinden davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
2-Davacı taraf ikinci alacak kalemi olarak sözleşmenin 5.1. maddesine atfıyla tamamı muaccel hale gelen davalı şirketin 3 yıllık muhtemel toplam cirsonun %15’i alacağın tahsilini de talep etmiştir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin 5.1 inci maddesine göre, “işbu sözleşme kapsamındaki işler karşılığında şirket tarafından, İvana’ya sözleşmenin yürüdükte kaldığı sürece, “… for you” markalı ürünlerin satışından her üç aylık dönem sonlarında üç aylık cironun %15’i oranında ödeme yapılacaktır.”
Davalı tarafça sözleşme kapsamında sözleşme konusu markalı ürünler üretilip satılmadığından ve sözleşme davalı tarafça haksız olarak feshedildiğinden davacı sözleşmenin 5.1. maddesi kapsamında da alacak talep edebilecektir. Ancak talep edilebilecek süre sözleşmenin 5.1.maddesindeki “sözleşmenin yürürlükte kaldığı sürece” ibaresi nedeniyle talep edilecek alacak sözleşmenin imza tarihi olan 15/11/2012 ile sözleşmenin davalı tarafça feshedildiğine dair ihtarın davacıya ulaştığı tarih arasındaki süre olacaktır. Sözleşme kapsamında hiç üretim yapılamadığı dikkate alındığında bu kelemdeki talep yönünden sözleşme kapsamında alacağın oluşmadığı, bu noktada takdiren belirlenmesi gereken bir zararın da söz konusu olmayacağı sonucuna ulaşılmış bu yöndeki talebin reddine karar vermek gerekmiştir.
3-Davacı taraf son alacak kalemi olarak taraflar arasındaki sözleşmenin 6.1.a maddesi hükmüne istinaden cezai şart talebinde bulunmuştur.
6098 sayılı TBK Madde 179- “Bir sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi durumu için bir ceza kararlaştırılmışsa, aksi sözleşmeden anlaşılmadıkça alacaklı, ya borcun ya da cezanın ifasını isteyebilir. Ceza, borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi durumu için kararlaştırılmışsa alacaklı, hakkından açıkça feragat etmiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olmadıkça, asıl borçla birlikte cezanın ifasını da isteyebilir. Borçlunun, kararlaştırılan cezayı ifa ederek sözleşmeyi, dönme veya fesih suretiyle sona erdirmeye yetkili olduğunu ispat etme hakkı saklıdır.” hükümlerine amirdir.
Cezai şart, borçlunun alacaklıya karşı mevcut bir borcu hiç veya gereği gibi ifa etmemesi halinde ödemeyi vaad ettiği, hukuki işlem ile belirlenmiş ekonomik değeri olan bir edimdir.
Cezai şartın amacı, borçluyu borca uygun davranmaya sevk etmektir. Cezai şart, asıl alacağı kuvvetlendirme amacı güder. Bu bakımdan cezai şart, kuvvetlendirilecek asıl borcun mevcut olmasını gerektirir. Asıl borç yoksa cezai şart da sözkonusu olamaz. Bu niteliği itibariyle cezai şart asıl borca bağlı fer’i bir borçtur. Asıl borç, mevcut ve geçerli ise, cezai şart da borç doğurur. Asıl borç sona ermiş ya da geçersiz doğmuşsa, cezai şart bağımsız bir borç oluşturamaz. Cezai şart, asıl borcun bağlı olduğu şekle tabidir. Asıl borç bir geçerlilik şekline bağlanmışsa, cezai şartın borç doğurabilmesi aynı şekilde kararlaştırılmış bulunmasına bağlıdır. Ancak, geçerlilik şekline bağlı olan bir sözleşme bu şekle uygun olarak yapılmadığı halde, şekle aykırılık ileri sürmenin dürüstlük kurallarıyla bağdaşmaması nedeniyle dinlenmediği hallerde, sözleşme geçerli sayıldığından onun fer’i nitelikte olan cezai şart da geçerli sayılacaktır. Cezai şartın fer’ilik niteliği asıl borca bağlı olduğu sürece devam eder. Başka bir anlatımla cezai şartın fer’iliği, muaccel olduğu ana kadar devam eder. Borçlu borca aykırı davrandığında cezai şart muaccel hale geldiğinden artık fer’i değil, aslı ( bağımsız) bir alacak niteliğini kazanır. Cezai şart, sağlaması hukuki işlemlerde ve özellikle sonuçlarını hayatta doğuran sözleşmelerde kararlaştırılır. (Bkz. Tunçamağ Kenan; Türk Borçlar Hukuku 1. Cilt Genel Hükümler İstanbul 1976 Sh. 853 vd. Eren Fikret; Borçlar Hukuku Genel Hükümler 5. Bası Cilt 2, Sh. 1169-1171; Kılıçoğlu M. Ahmet; Borçlar Hukuku Genel Hükümler 4. Bası Sh. 575-577; Reisoğlu Safa; Borçlar Hukuku Genel Hükümler 12. Bası Sh. 362)
818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 158. maddesinin başlığı “cezai şart” iken 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun “Ceza Koşulu” başlığı altında üç çeşit ceza koşulu düzenlenmiştir. Bunlar öğretide ortaya atılan kavramlara göre seçimlik ceza koşulu (TBK md. 179/I) ifaya eklenen ceza koşulu (TBK md. 179/II) ve ifayı engelleyen ceza koşulu (dönme cezası) (TBK md. 179/III) dur.
Taraflar arasındaki sözleşmenin 6.1.a maddesi hükmüne göre, “şirket işbu sözleşmenin 3.1, 3.4. ve 3.5 maddelerine aykırı davranması halinde İvana’ya 500.000,00 TL cezai şart ödemeyi kabul eder.”.
Bu hüküm kapsamında davacı tarafın cezai şarta hak kazanabilmesi için davalının sözleşmenin 3.1, 3.4 ve 3.5 maddesi hükümlerine aykırı davranması gerekir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden davacının sözleşmenin 3.1 maddesi anlamında “…” markasını kozmetik ve parfüm ürünlerinde kullandığına, sözleşmenin 3.4. maddesi anlamında kozmetik ve parfüm ürünleri için Sağlık Bakanlığı da dahil gerekli izinleri aldığına, sözleşmenin 3.5. maddesi anlamında … markası için marka değerini ortaya çıkaracak ürün üretildiğine dair davalı tarafça dosyaya sunulan herhangi bir delil bulunmadığından ve ayrıca heyette bulunan kimyager bilirkişinin tespitleri karşısında davacının davalıdan sözleşmenin 6.1.a maddesi çerçevesinde cezai şart talebinde bulunabileceği sonucuna ulaşılmıştır.
Yukarıda izah olunan mevzuat kapsamında eğer taraflar arasındaki sözleşmede hem cezai şart hem de borcun talep edilebileceğine dair bir hüküm varsa davacı her iki kalemi de talep edebilecektir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin 6.3. maddesi hükmüne göre, “6.1. ve 6.2. maddelerinde düzenlenen ödemeler seçimlik hak niteliği taşımamaktadır. Şartların gerçekleşmesi halinde …’nın her iki madde hükmü uyarınca ayrı ayrı talep hakkı olduğunu şirket kabul ve taahhüt etmiştir”. Hükmünü ihtiva etmektedir.
Şu hale göre sözleşme hükümleri dikkate alındığında taraflar arasında kararlaştırılan cezai şartın TBK 179/2 kapsamında ifaya ekli cezai şart olduğu, davacının hem ifayı hem de cezai şartı talep edebileceği sonucuna ulaşılmıştır.
Bu noktada bilirkişileri aksi yöndeki kabulleri sözleşme hükümlerinin hukuki yorumlanmasına ilişkin olup taraf iradelerine uygun düşmediğine kanaat getirilmekle raporlardaki aksi yöndeki değerlendirmelere itibar edilmemiştir.
Bu sonuca ulaşılmakla birlikte cezai şartın fahiş olup olmadığı takdiri indirimin uygulanıp uygulanmayacağı hususlarının da tartışılması gerekmektedir.
Esasen davalı tacir olup, sözleşme imzalanırken basiretli davranıp, sözleşmede öngörülen edimlerin sonuçlarını düşünmek zorundadırlar. Sözleşme, tarafların adeta anayasası hükmündedir. Ahde vefa ilkesi gereğince taraflar sözleşme hükümlerine uymakla yükümlüdürler. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nun 24. maddesi uyarınca kural olarak tacir olan borçlu, cezai şartın fahiş olduğu gerekçesi ile indirim yapılmasını isteyemez. Ancak, kararlaştırılan cezai şartın borçlunun ekonomik yönden yıkımına neden olacak derecede fahiş olduğunun saptandığı hallerde cezai şarttan indirim yapılacağı Yargıtay’ca kabul edilmektedir. Ne var ki, böyle bir indirime gidilebilmesi için borçlunun ekonomik durumunun uzman bir bilirkişiye incelettirilerek yukarıda belirtilen indirim koşullarının somut olay bakımından oluşup oluşmadığının belirlenmesi gerekmektedir.
Son sunulan heyet raporunda – bu hususun değerlendirilmesi istenmiş olmasına rağmen- cezai şartın fahiş olup olmadığı hususunda doğrudan bir değerlendirme yapılmamış ise de sunulan mali tablolardan davalının varlık durumunu gösterir tablo incelendiğinde sözleşme tarihi itibarı ile (2012 yılı) mali varlığının 7.141.746,76 TL olduğu (sonrasında giderek düştüğü), tek bir sözleşmede kararlaştırılan 500.000 TL’lik cezai şartın davalının birden fazla ticari ilişkisi olduğu düşünüldüğünde davalının ekonomik yönden yıkımına neden olacak derecede fahiş olduğuna kanaat getirilmiş takdiren 100.000 TL cezai şartın dosya kapsamına uygun düşeceğine kanaat getirilmekle birlikte davacının bu kalemdeki talebinin 5.000,00 TL olduğu anlaşılmakla taleple bağlı kalınarak bu miktar üzerinden kabul kararı vermek gerekmiştir.
Tüm dosya kapsamı izahı yapılan mevzuat ve taraflar arasındaki sözleşme hükümleri bir arada değerlendirildiğinde sözleşmenin davalı tarafından haksız olarak fesholunduğu sonucuna ulaşılmakla davalının feshe dayalı tazminat talebinin cezai şart ve bakiye alacağa ilişkin kısmının -taleple bağlı kalınarak- kabulüne, sözleşmenin 5.1 maddesine dayalı kısım yönünden ise sözleşme hükümleri gereği şartları oluşmayan talebin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur. davalın
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davacının sözleşmenin haksız feshine dayalı açmış olduğu davanın KISMEN KABULÜ ile, 10.000 TL’nin dava tarihi olan 04/12/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin (sözleşmenin 5.1 maddesine dayalı) talebinin REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 683,10 TL karar harcından peşin yatırılan 256,20 TL’nin mahsubu ile kalan 426,90 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 4.910,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ret edilen miktar üzerinden hesaplanan 4.910,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan: 4.950,00 TL bilirkişi ücreti, 430,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 5.380,00 TL’nin -ret ve kabule göre hesaplanan- 3.586,66 TL’si ve 280,50 TL harç (peşin+başvuru) olmak üzere toplam 3.867,16 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan: 193,00 TL posta giderinin -ret ve kabule göre hesaplanan- 64,33 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kalan giderin davalı üzerinde bırakılmasına,
7-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 29/09/2020

Katip …
¸

Hakim …
¸

Bu belge 5070 sayılı elektronik imza kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır