Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/274 E. 2022/172 K. 11.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/132 Esas
KARAR NO : 2022/228

DAVA : Fikir Ve Sanat Eseri (Maddi Tazminat İstemli)
DAVA TARİHİ : 15/04/2021
KARAR TARİHİ : 15/12/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Fikir Ve Sanat Eseri (Maddi Tazminat İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili ihtiyati tedbir talepli dava dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; müvekkilinin uzun yıllardır arkeoloji ve sosyal bilimlerle ilgili araştırmalar yaptığını, elde ettiği bilgileri romanlarına yansıttığını, … hakkında seminerler verdiğini, 2019 yılında … kitap fuarında … temasıyla katılan ülkemizi temsilen tek yazar olduğunu, 2020 yılında … dergisinde … ile ilgili yazılarının yayınlandığını, ayrıca ABD’de de makalelerinin çıktığını, ödüller aldığını, … üzerine ülkemizde yazılmış ilk roman yazarı olduğunu, 2018 yılında…, 2014 yılında … , 2012 yılında … isimli romanları yazdığını, müvekkilinin … romanının konu, kahraman tiplemeleri, kurgu yönüyle davalı tarafça hazırlanarak 2019 yılında … isimli platformda yayınlanan dizideki karakter, kurgu, fikir ve tema, obje, mekan, durum ve benzeri öğelerle bariz benzerlikler bulunduğunu, bu benzerliklerin tesadüf olamayacağını, tüketici nezdinde açık bir iltibas yarattığını, davalıya 05.03.2021 tarihinde ihtarname gönderildiğini, ancak davalının ihtara uymadığını, sonraki eserin hususiyet taşımadığını, bağımsız bir eser olarak kabulünün mümkün olmadığını, iktibasın miktarının önem taşıdığını, dört aşamalı inceleme tekniği dikkate alındığında davalının müvekkilinin eserinden haksız yararlanma ile oluşturulduğunu, eser benzerliklerinin büyük oranda olduğunu, davalıya ait … isimli eser ile müvekkiline ait …romanı arasında kurgusal, kahramanlar, fikir, obje, mekan, durum ve benzeri benzerlikler bulunduğunu, her iki eserde de kahramanların halüsinasyonlar görerek tapınağın altındaki mağaraya ulaşmak zorunda olmaları, esas kahramanların anneleri ve nişanlıları tarafından yolculuk konusunda engellenmeleri, annelerinin gizem ve sırlara sahip olmaları, karşı cinsten yardımcı kahramanlar ile tapınağa ulaşmak için sembolleri takip etmeleri, mağaraları bulmak için kütüphane ve rasathaneye itmeleri, babadan kalma el yazısı kullanmaları, zengin ve güçlü erkek düşmanın onları takip etmesi, bilinçaltlarında yolculuğa çıkarak rüya görmeleri, yolculuklara eşlik eden şahmeran bulunması, birbirinden uzaklaşan kadın ve erkeğin yeniden bir olmaları ögelerini yer aldığını, 2018 yılında basılan kitap ile 2019 yılında yayınlanan eserdeki benzerliklerin tesadüf olmayacağını, kitaptaki erkek kahramanın dizideki … karakteri ile, yan karakterlerin de birbirleriyle bağdaştığını, kahramanların şahmeranı görmelerinin birebir benzediğini, kitapta … aranmasının … altındaki mağara ögesiyle benzeştiğini, dövme sayesinde ana kahramanın doğru söylediğine ikna olunmasının benzeştiğini, kahramanların gökyüzü yıldız haritasının izdüşümünden yararlanarak yer altındaki geçitlerin girişlerini bulmalarının benzediğini, mitolojik varlıklar ile rüyaların olduğunu, iki eserde de mağaranın mavi ışıkta olduğunu, tazminat taleplerinin FSEK 68, 70 ve haksız rekabet yönünden olduğunu iddia ederek açıklanan nedenlerle öncelikle ve işin aciliyetine binaen dava konusu … isimli dizinin kullanılmasının ve tüm dijital ve benzeri platformlardan derhal kaldırılmasını, yayınının ivedilikle durdurulmasını müvekkilinin manevi ve mali haklarına yönelik tüm tecavüzlerin tensiben ve tedbiren önlenmesini (men’ini); … dizisinin yayınladığı ve tespit edilecek, … isimli platform başta olmak üzere, sosyal medya hesaplarının bulunduğu sayfalarına erişimin engellenmesini, bunun için ilgili yer sağlayıcılara (Erişim Sağlayıcıları Birliği, …, …, …, …, …, …, …,…, …, …, … Vb.) müzekkere yazılmasını, dava süresince davacı müvekkilinin muhtemel zararlarını önlemek için, davalının dava konusu … isimli dizinin kullanımının, yayım ve benzeri faaliyetlerinin, davalının internet üzerinden yaptığı reklam, tanıtım ve benzeri içeriklerinde kullanımlarının takdiren teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilerek, tüm kullanımlarının durdurulmasını, bu kararın sayın mahkemenizin kararı kesinleşinceye kadar devamını, taraflara ait dava konusu ürünlerin FSEK’in ilgili maddeleri anlamında eser niteliğinde olduklarının tespiti, dava konusu … isimli eserin, davacı müvekkiline ait manevi ve mali haklara tecavüz ettiğinin tespiti, hakka aykırı bu kullanımların men’i, önlenmesi, durdurulması ve ref’ini, FSEK 68. madde uyarınca, varsayımsal sözleşme bedelinin üç katı tutarında telif tazminatının ve FSEK 70. maddesi gereğince, yargılama sırasında belirlenecek tutara göre arttırılmak üzere, belirsiz alacak davası olarak şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminata, 60.000,00 TL manevi tazminata, TTK.’nun 54. vd. maddeleri uyarınca, davalı şahsın eylemlerinin haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitini, önlenmesine ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik, 1.000,00 TL maddi ve 30.000,00 TL manevi tazminata, mahkeme kararının, TTK’nun 61. maddesi ve FSEK 78. madde hükümlerine, ayrı ayrı istinaden, kesinleşmesinden sonra, masrafı davalıdan alınmak koşulu ile “başlangıç” ve “gerekçe” bölümlerinin sayın mahkemece tayin edilecek bir özetinin, “hüküm” fıkrasının tamamının, ulusal düzeyde yayınlanan en yüksek traja sahip üç gazetenin yayınlanan nüshalarında ve birer hafta ara ile en az ikişer defa, ilanını;ihtarnamenin keşide edildiği 05.03.2021 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle (maddi ve manevi tazminatın her ikisi yönünden) birlikte, müvekkiline ödenmesini, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; davacının mevzuatta belirlenen tüm hakları aynı anda isteyemeyeceğini, … dizisinin en çok izlenen yerli yapımlarından olduğunu, yazar … ile yapımcı müvekkili arasında akdedilen 12.10.2018 tarihli … adlı eserin işlenmesi ve hakların devri sözleşmesi ile dizi olarak uyarlanmasının yapıldığını, … romanından uyarlansa da her bölüm için çok uzun çalışmalar yapıldığını, dizi projesinin 2017 yılı Ekim ayında …’a ait ve henüz basılmamış olan … romanının diz senaristi ile paylaşılması üzerine … platformuna sunulduğunu, 2018 Kasım ayında dizinin ana hatlarının oluşturularak yazar ekibi kurulduğunu, romanın da 2018 Aralık ayında basılarak okurlara ulaştığını, yazar ekibinin başında yer alan …’in açıklamasında belirttiği üzere … adlı roman dışında bir yerden yararlanılmadığını, müvekkilinin etik ve yasalara saygılı hareket ettiğini, davalının harcı alem unsurların izinsiz kullanıldığı iddiasının yanılgıdan ibaret olduğunu, tematik benzerlikler dışında bir benzerlikler olmadığını, davacının kitabının arka kapak yazısından dahi farkın anlaşıldığını, karakterler, ana hikayeler, diyaloglar, ana akslar gibi unsurlarda hiçbir benzerlik tespit edilemediğini, sembollerin kullanılması astronomik ögelerin olması ve şahmeran hikayesi gibi atıfların anonim olduğunu, dizi yazar ekibinde pek çok kişinin günlerce ve sayfalarca çalışmaları olduğunu, davacının iddiaların temelinde davacının … konusunda ilk olma çabasının yattığını, müvekkili hakkında başka intihal iddialarında da bulunulduğunu, davacı romanında yazarın esinlendiği ögelerin farklı olduğunu, mitolojik ögelerin pek çok eserde kullanıldığını ancak önemli olanın yaratıcıların gramer, doku, renk ve anlatım biçimi olduğunu, davaya konu Dizi ve davacı romanı incelendiğinde basit tematik benzerlikler haricinde iltibasa konu edilebilecek herhangi bir ihlal bulunmamasına rağmen davacının eserinin izinsiz işlendiği gibi gerçek dışı bir sonuca ulaştığını, müvekkilinin davacının bu haksız çıkarımları ile hiçbir bağlantısı bulunmadığını ve davaya konu eserler arasında da iltibas oluşturabilecek nitelikte hiçbir benzerlik bulunmadığını, intihalin bir kimsenin başkasına ait eser sahipliği sıfatını sahiplenmek suretiyle, eser sahibinin hakkını ihlal etmesi olduğunu, burada intihal yapanın eseri kendisininmiş gibi göstererek sahiplendiğini, müvekkillinin yapım ve yayınını gerçekleştirdiği dizi, senaryo, kurgu, karakterler açısından ayrı ve özgün bir edebi eser, sinematografi açısından ayrı bir sinema eseri olduğunu, açıklanan nedenlerle haksız ve mesnetsiz davanın, dava ve tedbir talebinin reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekilince sunulan cevaba cevap dilekçesinde özetle; Davalı şirketin … isimli eserden elde ettiği haksız kazancın taraflarınca bilinmesinin mümkün olmayacağı ve kazanç miktarının ancak davalı şirketin paylaşacağı bilgi ve belgeler aracılığı ile hesaplanacağının tartışmasız olduğunu, bu halde davalı şirket tarafından iddia edildiğinin aksine, eldeki davanın belirsiz alacak davası olarak ikame edilmesinin yasa ve hukuka uyarlı olduğunun kabul edileceğini, davanın FSEK’in 68. Maddesine dayalı açılan bir davada, ayrıca FSEK’in 70/2. Maddesi gereğince maddi tazminat talep edilmesinde sakınca bulunmadığı davalının iddialarının kabulünün mümkün olmadığını, müvekkili …, henüz kamuoyunda …’nin tarihi ve önemi hakkında sadece uluslararası araştırmaların yer aldığı dönemlerde bile, … hakkında, kitap, araştırma yazıları yazmak ve ulusal çaptaki kanallara röportajlar vermek suretiyle, …’nin kamuoyunda bilinmesini ve üzerinde başkaca araştırmalar yapılmasını sağladığını, bu bağlamda Müvekkili …’in 2014 yılında ’’… ’’ isimli eseri yayınladığını, … isimli romanının geniş okuyucu kitlesine ulaşması nedeniyle, Türkiye’nin en çok takip edilen yazılı ve görsel medya organlarında kendine yer edindiğini, tek amacının bir yapım şirketi tarafından ortaya çıkartılan bir dizide yer almak olmadığını, diğer yandan davalı şirket tarafından sanki …’nin tarihinin ve öneminin kendileri tarafından meydana getirilen dizi ile ortaya çıktığı gibi bir izlenim yaratılmaya çalışılmışsa da, durum davalı şirketin sandığı gibi olmadığını, …’nin Temmuz 2018’de Dünya Miras Listesi’ne girmesi ve Türkiye’de 2019 yılının … yılı ilan edilmesi ile zaten bilinirliği dünya çapında arttığını, bu çerçevede … Temmuz 2018’de …’nin dünya miras listesine girmesi üzerine, dünyanın en çok kopya basılan ve okunan dergilerinden biri olan …’na ait … Dergisinde Ağustos sayısında kapak yazısını yazdığını, Benzer şekilde 2019 yılı … ilan edildiğinde dünyanın en büyük kitap fuarı olan …’nda Türkiye teması … seçilmiş ve …’in Kültür Bakanlığı’nın resmi davetlisi olarak fuarda yer aldığını, nitekim davalı şirket tarafından, 2019 yılında … isimli dizinin yayınlanmasını sağlayan en önemli sebebin, dizinin yayın tarihinden çok önceki tarihlerde, Müvekkili …başta olmak üzere, müvekkil gibi pek çok değerli bilim insanının ve araştırmacının … üzerinde yapmış olduğu araştırmalar ve yayınladıkları eserlerle kamuoyunda …’nin bilinmesi olduğunu, müvekkilinin davalı şirket başta olmak üzere, benzer kişi/kişilerin meydana getirdiği eserler üzerinde adının geçmesine ihtiyacı olmayacağı, konunun … dizisinde yer almamaktan kaynaklı basit bir kıskançlığa indirgenerek intihal gerçeğinin saptırılamayacağının kabul edileceğini, davacı müvekkiline ait eser ile benzer olduğu düşünülen diğer eserlerle ilgili dava açılıp açılmayacağı tamamen müvekkilinin insiyatifinde olduğu, davalı tarafın işbu insiyatif ile alakalı olarak iyi niyet/kötü niyet tartışması başta olmak üzere, nedense ve her nasılsa şeklindeki mesnetsiz ifadelerle varsayımda bulunmasının hayatın olağan akışına, mantığa ve hukuka tamamen aykırı olduğunu, Nitekim, … isimli platformda, …’nin konusunun açıklandığını, … isimli platformda yazılı olan konudan …’nin çıktığı kişisel yolculukta tek başına hareket ettiği anlaşılmakta ise de, davalı şirketin ifadelerinde, …’nin tek başına değil, kendisine pek çok farklı kişinin eşlik ettiğinin anlaşıldığı, Anadolu’da çok fazla sayıda arkeolojik alanın bulunması nedeniyle, tüketicinin aklına ilk olarak …’nin gelmeyeceği, ancak davalı şirket tarafından ifade edilen konudaki tüm hikaye örgüsünün …’yi kapsadığı gibi pek çok hususun … platformunda yer almadığını, taraflara ait eserlerin kurgu, kahraman, hikaye örgüsü ve kurguda kullanılan mitolojik unsurlar arasında bariz benzerlikler bulunduğunu, eserlerinin konusunun benzer olduğunu, eserlerin kurgusu ve kurguda kullanılan mitolojik öğelerin, mekanların, sembollerin benzer olduğunu, her iki eserde de tapınakların altında mağaraların bulunması ve bu mağaraların birbirine geçit/tünellerle açılan bir sistemin olması, her iki eserdeki tünellerin giriş kapılarının yerlerinin takım yıldızlarının izdüşümüne bakılarak bulunması, Takım yıldızı ya da yıldız çiziminin tapınakların üzerine denk gelecek şekilde çakıştırılması ve bu çakıştırmalar sonucunda tapınaklara dair anlamlar çıkartılmaya çalışılması, Her iki eserde de, ana kahramanlar tarafından kullanılan sembollerin (eserlerdeki ana semboleler) tüm tünellerin yerini gösteren/tespit eden bir örtük haritaya dönüşmesi, Türk ve İslam tarihinde pek çok farklı mitolojik karakter bulunmasına rağmen, sembollerle bulunan mağaralarda yılandan kadına dönüşen … isimli mitolojik kahramanın görülmesi,Rüyaların yaşarken şuursuzluk anlamına gelen bir uykuda olma halini temsil ederek kahramanlara tümmacerada yol göstermeleri ve sonucunda mecazi anlamda uyanan kahramanların kadın erkek birliğini sağlaması gibi çoğaltılabilecek bir çok benzerlik bulunduğunu, kahramanlar ve yan karakterler arasında benzerlikler bulunduğunu, müvekkiline ait …isimli eserde yer alan ve özü anonim olsa dahi, sıra dışı biçimde bir araya gelerek özgün kurgunun oluşmasını sağlayan; …, …, …, …, …, …, …, …, …, …’ın …, …’ın şifacı olan yönünün öne çıkışı, …, …, …, …, …, …, …’dan sureye bakarak şifre çözme, …., …, …, …, … …, …, Takip edilecek rotayı gösteren babadan kalma el yazması defter/rulo, … elbiselerle mağarada gözüken .., …, … edinilen yan …, … gibi unsurların çok benzer/aynı şekilde … isimli dizide de yer aldığı, taraflara ait eserler arasında kurgu, konu, kahraman karakterleri, mekan, obje, çatı fikirleri arasında bariz benzerlikler bulunduğu, davalı tarafın, türkiye’de … konusunda ilk roman yazarı unvanına sahip müvekkiline ait eserlerden haberdar olmayacağının söylenemeyeceği, davalı tarafın, meydana getirdiği eser ile haksız yararlanma yapmak suretiyle, müvekkilinin manevi ve mali haklarını açıkça ihlal ettiği açıklanan nedenlerle davalı tarafın dava dilekçesindeki iddialarının herhangi bir yönünü dahi karşılayabilmekten bütünüyle uzak kalan savunmaları karşısında, delillerin de toplanması ile, hâsıl olacak sonuç çerçevesinde, sabit olacak davayı veçhile, dava dilekçelesinin netice-i talebi gibi karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili ikinci cevap dilekçesinde özetle; Davacının gerek FSEK 68/1 gerekse de FSEK 70/2 madde gereğince tazminat talep edebileceğini iddia ettiğini, cevap dilekçesinde de sunmuş olduğumuz Yargıtay Hukuk Genel Kurul kararı gereğince davacının kanuna uygun olmayan suretteki bu taleplerinin reddi gerektiğini, zira FSEK 68. maddesine dayanılarak açılan bir davada ayrıca FSEK’in 70/2 maddesi gereğince maddi tazminat talep edilmesi mümkün olmadığını, bu suretle cevap dilekçelerinde usuli itirazlarında ısrar ettiklerini, davacının kitap kapağının arkasında yazan kitap konusunun, kitap içeriğiyle birebir örtüşmediğini bu hatanın yayınevinden kaynaklandığını iddia ettiğin, bir yazarın kitap kapağının arkasında yer alan yazıdan bilgi sahibi olmaması veya yazarın onayı olmaksızın kitap kapağının tasarlanarak kitap üzerine basılmasının hayatın olağan akışına ve sektörel teamüllere aykırı olduğunu, gerek … tarafından … Dizisi’nin logline tanıtımındaki içeriğin gerekse de cevap dilekçelerinde belirtilen hikaye özeti ve anlatımın birbirleriyle örtüştüğünü cevaben ve tekraren belirttiklerini, davacının müvekkilinin eserinin …’ın romanından esinlenmediği/uyarlanmadığı yönündeki soyut iddialarının herhangi bir dayanağı bulunmadığını, senarist …’in …’la tanışıklığının müvekkilinin eserinin …eserinden değil davacının …eserinden uyarlandığına delil olarak gösterilmesi ise davacının iddialarının objektiklikten ve ciddiyetten uzak olduğuna karine olabileceğini, davacının iddia ettiği surette kendisi yerine … ile bir uyarlama eser sözleşmesi yapması yani bir paravan uyarlama sözleşme yapmasındaki sözde menfaatinin ne olduğu kısmı da bu ithamlarda eksik bırakıldığını, zira gerek senarist … gerekse de müvekkilinin halen karşılıklı davacı/davalı olduğu …’ın müvekkil şirketin ortağı olduğunu paydaşı olmadığını, özetle haksız bu ithamlar kendi içerisinde dahi tutarlı olmayan subjektif iddialardan ibaret olduğunu, dünya çapında tanınmış ve en çok izlenen dijital platformlardan biri olan …’in ve yurtiçinde bu platform için en fazla içerik üreten yapımcı müvekkilinin neden davacı ile sözleşme akdetmemek için … ile sözleşme akdetmiştir? müvekkilin motivasyonu nedir? … roman sahibine, romanın sinema eseri olarak uyarlanması için ciddi, miktarlarda bedel ödemek yerine müvekkilinin öncelikle davacı yazara bir teklif yapmamış olmasının nedeninin anlaşılamadığını, müvekkilinin hakız bu ithamlar sebebiyle davacıya yönelteceği dava ve talep hakları saklı olduğunu, davacının işleme eserlerin ana eser ile aynı veya çok benzer olması gerektiği yönündeki iddiasının işbu dava ile bir ilişkisi olmadığı gibi işleme eser kavramına ilişkin akademik ve teorik tartışmalarda da özellikle sinema eserleri yönünden metinler arasındaki benzerliğin çok kısıtlı olabileceği veya birebir aynı olabileceğinin kabul edildiğini, zira sinema eserlerinin edebi metinler olmadığını, ilim edebiyat eserlerinden farklı olarak seyirciye sürükleyici bir hikayeyi görsel ve işitsel olarak anlatma gayesinde olan, senaristin yanı sıra müzisyen ve yönetmenin de eser sahibi olduğu, aynı şekilde oyuncuların icralarıyla özgünleşen eserler olduğunu, uyarlama eserler de kimi zaman yalnızca esinlenmek suretiyle kısıtlı unsurların sinema eserine aktarıldığı (birbirini takip eden bölümlerden oluşan diziler genellikle uyarlanan ana eserden sinema filmlerine göre daha uzak olduğunu), kimi zaman ise sahne ve planların ilim edebiyat eserinde tasvir edildiği şekilde birebir çekilerek ana eseri görsel ve işitsel olarak betimlemeyi gaye edilmiş eserler olabileceğini, davacının kendi ifadesiyle intihalin en net göstergesi olarak tanımladığı; mağaranın masmavi olması, … dizisinin kahramanının kendisini engellemek için, yabancı ve çok nüfuzlu uluslararası örgüt işin içinde olması yerine, Türk gizli örgüt, tarikat, derin devlet gibi unsurlara yer verilmesi, iki eserin ana kahramanının çıktığı yolculukta peşinde yabancı ve çok nüfuzlu örgütün olması, şeklinde ifade edilen benzerlik iddiaları, … ve diğer mitolojik ögeler ile ve diğer tüm benzerlik iddiaları kişilerin tekeline bırakılamayacak nitelikte olan ve diğer bir çok eserde kullanılmış bu ögelerin her iki eserde de farklı şekillerde ve olay örgülerinde kullanılan ögeler olduğu, cevap dilekçelerinde belirttiklei üzere söz konusu benzerlik veya intihal iddialarının hukuki hiç bir dayanağı bulunmadığını, davacının intihal yahut haksız rekabet iddiasıyla yöneltmiş olduğu tüm iddialarının haksız olduğu her iki eserin incelenmesi sonucunda kolaylıkla ortaya çıkabileceğini, Mistik, metafizik, şamanik, mitolojik temaların, doğaüstü detayların ya da sevgili karakterlerinin tek bir esere özgülenemeyeceği, tekeline bırakılamayacağını, önemli olan eserin bütün yapısında bu herkese ait unsurların nasıl hususiyet katılarak farklılaştığı, kurgulandığı, geliştirildiğinin belirlenmesi olduğunu, bu durumun Yargıtay’ın kararlarında da yer alan sabit kriterleri oluşturduğunu, dizi’nin senaryosundaki olay örgüsü çok daha karmaşık olduğunu, dizinin semboller, zamanın bükülmesi, farklı boyuta geçiş, hamile kadınların ölmesi, kuşaklararası bilinç gibi olayların yanında kardeşin aslında evlatlık çıkması, ölmüş sanılan anneannenin yıllarca gizli tutulması, …’nin ilk günahı zamanında kızını kurban vererek işlemesi (ilk günah miti), kızını kaçıran eski nişanlısının içindeki iyiliğe inanıp ona yeniden güvenmek gibi çatışmalarla 3 sezon toplam 24 bölüm yayınlanmış bir dizi filmin haiz olması gereken sürükleyicilik ve konu çeşitliliğine haiz olduğunu, açıklanan nedenlerle eser sahipliğinden kaynaklı mali ve manevi haklarının haleldar edildiği iddiası ile davacı tarafça ikame edilen işbu haksız ve mesnetsiz davanın ve tedbir taleplerinin usul ve esas bakımından tümden reddine karar verilmesini, müvekkilinin davacının haksız ithamları sebebiyle dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla, önceki beyanları ve işbu cevapları ile sundukları deliller uyarınca; haksız ve mesnetsiz davanın reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosyaya sunulan deliller, belgeler ve davalı şirketten … isimli diziye ait senaryo örneklerinin, davalı şirket ile … isimli dizinin yayınlandığı Netflix arasında imzalanan sözleşmenin örneğinin ve davalı şirketin … isimli dizinin yayın, temsil, reklam, tanıtım ve benzeri faaliyetleri için yurt içinde ve yurt dışında 3. Kişiler ile imzalamış olduğu, sözleşme/anlaşma/protokollerin bir örneğinin çıkartılarak gönderilmesinin istenilmiş ve ilgili belgeler Mahkememiz dosyası içerisine alınmıştır.
Mahkememiz 14/12/2021 tarihli duruşmasında “…Taraflara delil dilekçesinde belirtmiş oldukları ve sundukları delillerin (senaryo vs deliller) renkli çıktılarının incelemeye esas alınmak üzere 3’er suret halinde dosyaya sunabilmeleri için 2 haftalık kesin süre verilmesine, davacı vekiline tazminat taleplerini netice-i talebini net bir şekilde bildirebilmesi ve var ise harçlandırılmamış tazminat talepleri yönünden gerekli noksan harcı yatırabilmesi için 30 günlük kesin süre verilmesine, aksi takdirde bu hususta beyanda bulunmaktan vazgeçmiş sayılacağı ve dosyanın mevcut hali ile değerlendirileceğinin İHTARINA(ihtar olundu)…” karar verilmiş ve taraflarca delillerin sunulduğu ve davacı vekilince davacı vekiline tazminat taleplerini netice-i talebini net bir şekilde bildirir beyan dilekçesi sunduğu anlaşılmış olup davacı vekilinin 17/01/2022 havale tarihli beyan dilekçesi ile dosyaya Fikir ve Sanat Eserleri Hukuk Alanı Uzmanı olarak belirtilen … tarafından hazırlanan hukuki mütalaa sunduğu ve sunulan mütalaada özetle; 1- … adlı ürünün … adıyla Mayıs 2018 tarihinde …tarafından yayımlandığı; … adlı ürünün, yazarının hayal gücü ve fikri çaba ürünü, dil ile ifade olunan kurgu roman türünde bir edebiyat eseri olduğu (FSEK m.2/1), 2- İlk defa kamuya sunumu … adıyla gerçekleştiğinden eser sahibinin de adı geçen olduğu (FSEK m.8/1, 11); Eserden doğan umuma arz yetkisi (m. 14), adın belirtilmesi yetkisi (m. 15/1), eserde değişiklik yapılmasını menetmek yetkisi (m. 16 ve m. 17/11) gibi manevi haklar ile işleme hakkı (m. 21); çoğaltma hakkı (m. 22), yayma hakkı (m. 23) kiralama ve kamuya ödünç verme hakkı (m. 23), temsil hakkı (m. 24), işaret, ses veya görüntü nakline yarayan araçlarla iletim hakkı (m. 25) gibi mali hakların eser sahibi …’e ait olduğu; 3-Roman gibi edebiyat eserlerinde korumanın, hem eserin kelimelerle bir sıra içerisinde dizilişindeki somut ifade şekli üzerinde, hem de içeriğindeki olay ve aksiyonun akış tarzı üzerinde olduğu, ilk eserde bulunan korunan unsurların, ikinci eserde kullanılması veya tekrarlanmasının, hususiyet taşıyan unsurların İktibas edildiği anlamına geleceği, elbette ilk eserde kullanılan tapınak, mağara ve mitolojik karakterler gibi halkın ortak malı olan unsurlar, bütünden soyut olarak yalnız başına korunamayacağı, fakat ana motifler etrafında, sadece ilk eser sahibine ait yaratıcı hayal gücünün ürünü düşüncelerle örülerek gerçekleşen konu, akış, ifade ve içeriğin korunacağı, bir romanın yazarının hayalinden doğmuş konusunun rızası olmadan kullanılmasının intihale yol açacağı, zira edebiyat eserinin içeriği olan konu ve akış tarzının yaratıcı faaliyetin ürünü olduğu, 4-Roman türündeki bir edebiyat eserinin sinema eserine uyarlanmasının FSEK hükümlerine göre işleme niteliğinde bir eylem olduğu (FSEK m.6/l,3); davacı …’e ait … adlı edebiyat eserinin işlenerek sinema eseri vücuda getirilmesi ve bunun televizyon veya dijital platformlar aracılığıyla yayınlanması veya umuma iletilmesi için, eser sahibi …’in yazılı izninin alınmasının şart olduğu (FSEK m.48, 52); aksi halin eser sahibinin işleme, çoğaltma ve umuma iletim gibi mali hakları (FSEK m.21-25) ile umuma arz, adın belirtilmesi ve eserin bütünlüğünün korunması gibi manevi haklarını (FSEK m, 14-16) ihlal edeceği; edebiyat eserinden sadece düşünce yapısı itibariyle yararlanmanın esinlenme olmasına karşın, biçim ve özellikle hayal ürünü içeriğinin, bu meyanda olaylar ve akışının sonraki eseri alınmasının eylemi işlemeye dönüştüreceği, işlemenin ise izne tabi olduğu (FSEK m.21,52), 5 – Kaynak göstermek suretiyle alenileşmiş edebiyat eserinin sadece “bazı cümle ve fıkralarının” başka bir ilim veya edebiyat eserine alınabileceği (FSEKm.35/1); yine yayımlanmış edebiyat eserinin parçalarının, maksadın haklı göstereceği bir nispet dahilinde ve münderecatını aydınlatmak maksadıyla “sadece bir ilim eserine” iktibas olunabileceği (FSEK m.35/3); buna karşın edebiyat eserlerinden sinema eserlerine iktibas yapılamayacağı, eğer edebiyat eserinden yararlanılarak getirilmesi isteniyorsa, bunun için eser sahibinden yazılı olarak işleme izninin alınmasının şart olduğu, aksi halde eylemin mali ve manevi haklara ihlal oluşturacağı, 6 – Davalı şirketin, … isimli, … adlı dijital platformda Aralık 2019 tarihinden İtibaren yayınlanan ve umuma iletilen, her bir sezonu 8 bölümden oluşan ve üç sezon yayınlanan dizi film formatındaki sinema eserinin yapımcısı olduğu, yapım üzerinde bağlantılı hak sahibi olduğu (FSEK m.80/1,2), 7- Film yapımcısının, tespitini gerçekleştirdiği sinema eserinin sahiplerinden ve icracı sanatçılardan mali hakları kullanma yetkisini edinmesinin yasa gereği olduğu (FSEK m.80); aksi halde gerçekleştirdiği tespit üzerinde bağlantılı hak sahipliğini edinemeyeceği; yapımcının izin alma zorunluluğunun sadece sinema eser sahipleri ile icracı sanatçılar bakımından olmadığı; eğer tespiti gerçekleştirilecek yapımın konusu sinema eseri başka bir edebiyat eserinin uyarlanması olacaksa, bu halde yapımcının uyarlanacak edebiyat eseri sahibinden de işleme iznini almak zorunda olduğu (FSEK m.6/1,3; FSEM m.80/1,2), 8- Davacıya ait … adlı edebiyat eseri ile davalının yapımcısı olduğu … isimli sinema eserinin konularının (lll/C,4,a) ve kurgularının aynılığa yakın derecede benzer olduğu (lll/C,4,b); yine davacıya ait … adlı edebiyat eseri ile davalının yapımcısı olduğu … isimli sinema eserinin içeriğindeki karakterlerin aynılığa yakın derecede eşleştirilmiş bulunduğu (lll/C,4,c); aynı biçimde davacıya ait … adlı edebiyat eseri İle davalının yapımcısı olduğu … isimli sinema eserinin içeriğindeki hayal ürünü olay ve kurgunun birbiriyle örüîmesini temin eden malzemelerin ortak olduğu (lll/C,4,d); bu benzerliklerin, … isimli sinema filminin, davacının … adlı roman türündeki edebiyat eserinden uyarlandığı kanısını doğurduğu, zira bu benzerlikler sebebiyle davalının yapımını gerçekleştirdiği … isimli hususiyet içeren sinema eserinde davacının edebiyat eseri vasfındaki … adlı romanında bulunan hususiyetin de baskın biçimde hissedildiği; roman gibi edebiyat eserlerinde korumanın hem eserin kelimelerle bir sıra içerisinde dizilişindeki somut ifade şekli üzerinde, hem de içeriğindeki olay ve aksiyonun akış tarzı üzerinde olduğu; ilk eserde bulunan korunan unsurların, ikinci eserde kullanılması veya tekrarlanmasının hususiyet taşıyan unsurların iktibas edildiği anlamına geldiği; elbette ilk eserde kullanılan tapınak, sembol, şifre, kötü adam, yakınlar, mağara ve mitolojik karakterler gibi halkın ortak malı olan unsurların, bütünden soyut olarak yalnız başına korunamayacağı, fakat ana motifler etrafında, sadece ilk eser sahibine ait yaratıcı hayal gücünün ürünü düşüncelerle örülerek gerçekleşen konu, akış, ifade ve içeriğin telif korumasında olduğu; yargılama konusu olayda, yukarıda somut olarak belirtilen edebiyat eserinin tamamen hayal gücü ürünü olan konu ve akışı ile unsurlarının, örgüsüyle birlikte … isimli sinema eserine aktarılmış olduğu kanısına ulaşıldığı; ayrıca davacıya ait …adlı romanda geçen ve akış içinde her biri ayrı bir anlam ve işlev ifade eden birçok unsurun, … isimli sinema eserinde tek bir kez geçmesi fakat herhangi bir anlamı ve fonksiyonu bulunmaması ve dayanaksız kalmasının alıntılanmaya işaret ettiği (lll/C,4,e); 9- Bir edebiyat eserinin sinema eserine uyarlanması, yani işlenmesi için eser sahibinden izin alınmasının gerektiği (FSEK m.21, 52); bu iznin, ya önceki eserden doğan işleme hakkının veya bu hakkın kullanılma yetkisinin devri suretiyle alınması gerektiği (FSEK m.48); yargılama dosyasında davalının, davacıya ait edebiyat-eserinin sinema eseri haline getirilmesi için işleme izni aldığını gösterir bilgi ve belge bulunmadığı, 10-Davacıya ait … adlı permanın işlenmesi/suretiyle vücuda getirilen … isimli sinema eserinin tespitinin yapılması, dijital platforma yüklenmesi ve üye olanlar tarafından istenen yer ve zamanda izlenmesi olanağının tanınmasının, davacı …’in eserden doğan işleme (FSEK m.21), çoğaltma (FSEK m.22) ve umuma iletim (FSEK m.25) gibi mali ile eserin umuma arz biçimini belirleme (FSEK m.14), adın gösterilmesi (FSEK m.15) ve eserin bütünlüğünün korunması (FSEK m.16) gibi manevi haklarını ihlal edeceği, 11- Mali ve manevi haklara yönelik tecavüz gerçekleştiğinde, eser sahibinin ref (FSEK m. 66, 67, 68), men (FSEK m. 69) ve tazminat (FSEK m. 70) ile temin edilen net kârın devri istemli davaları açabileceği, 12- Telif tazminatı istemine ilişkin davanın mahkemece kabul edilmesi halinde, taraflar arasında yargılama konusu eser veya eserle ilgili mali hakların ihlal konusu mali kullanılması konusunda “farazi bir sözleşme ilişkisi kurulmuş” olacağı, mahkeme kararıyla kurulan sözleşmenin, ihlal konusu eserin yargılama konusu olan dava tarihinden Önceki tarihlerdeki kullanımını yasal hale getireceği, bu nedenle de karşılığı telif tazminatı olarak ödenen eylemler için ref veya men kararı verilemeyeceği, fakat belirtilen hukuki sonucun yargılama konusu edilen eylemler için telif tazminatı belirlenmesi ve bunun hüküm altına alınması şartına bağlı olduğu, sadece telif tazminatına esas alınan yargılama konusu edilen eylemlerin hukuka uygunluk kazanabileceği; telif tazminatına hükmedilmesinin yargılama konusu eserle ilgili mali hakların mütecaviz tarafından dava tarihinden sonra ileriye dönük kullanılmasına imkan sağlamayacağı, bu nedenle eser sahibinin dava tarihinden sonra gerçekleşmesi muhtemel ihlal eylemlerinin önlenmesi ve eğer gerçekleşmiş ise durdurulması ve ref’i isteminde bulunabileceği,13- Telif tazminatına hükmedilmesiyle kurulan farazi sözleşmenin, sadece mali haklar bakımından vücut bulacağı, manevi hakların ihlali nedeniyle telif tazminatı hükmed ilemeyeceğinden, bu ihlal eylemleri sebebiyle farazi sözleşme ilişkisi kurulmayacağı, yargılama konusu bakımından davalının eylemlerinin, davacının umuma arz (FSEK m. 14), adın belirtilmesi (FSEK m. 15) ve eserin bütünlüğünün korunmasına (FSEK m. 16) yönelik manevi haklarını da ihlal ettiğinden, mahkemenin bu hakların ihlaline yönelik tespit, men ve ref kararı vermesinin önünde hukuki bir engel bulunmadığı, 14- Mali hakların ihlali sebebiyle FSEK m.68 hükmüne göre telif tazminatı ile FBEK m.70/ll hükmüne dayalı olarak fiili zararı karşılayan maddi tazminat isteminde bulunulabilecegi, buna karşın yoksun kalınan kazancı karşılayan maddi tazminat isteminde bulunulmayacağı, 15- Eser sahibinin gerçekleşen umuma arz (FSEK m. 14), adın belirtilmesi (FSEK m.15) ve eserin bütünlüğünün korunmasına (FSEK m.16) yönelik manevi haklarının ihlali halinde, mütecavizin kusuru bulunmasa bile manevi tazminat isteminde de bulunabileceği (FSEK m.70/l), 16- FSEK m.70/I hükmüne göre talep edilen manevi tazminat ile FSEK m.70/III hükmüne göre talep edilen yoksun kalınan kazancın devri istemlerinin birlikte yapılabileceği ve hüküm altına alınabileceği; FSEK m.70/II hükmüne göre talep edilen uğranılan fiili zararın giderilmesini amaçlayan maddi tazminat ile FSEK m.III hükmüne göre talep edilen yoksun kalınan kazancın devri istemleri birlikte yapılabileceği; FSEK m.70/ll hükmüne göre talep edilen giderilmesini amaçlayan maddi tazminat ile FSEK m.70/III talep edilen yoksun kalınan kazancın devri istemleri birlikte yapılamayacağı ve hüküm altına alınamayacağı, ; FSEK m.68 hükmüne göre talep edilen telif tazminatı ile FSEK m.70/III hükmüne göre talep edilen yoksun kalınan kazancın devri istemleri birlikte yapılabileceği, fakat telif tazminatı ve devri istenen kazançların yığılmayacağı, bu sebeple FSEK’in 68.maddesine göre belirlenen ve hüküm altına alınan telif tazminatı miktarının, ihlal nedeniyle elde olunan mütecavizin kâr miktarından indirildikten sonra kalan miktarın davacıya devredilmesine karar verileceği (FSEK m.70/III) 17-Davalının yapımcısı olduğu … isimli sinema eserinin, yazarı dava dışı … olan roman türündeki “…” adlı edebiyat eserinin uyarlaması olmaktan çok, davacının … adlı edebiyat eserinin uyarlanması olduğu; … adlı ürünün … adıyla Mayıs 2018 tarihinde … tarafından yayımlandığı, “…” adlı yazarı dava dışı … olan romanın ise Aralık 2018 tarihinde yayımlandığı, yayım ve kamuya sunum tarihlerine göre eser sahipliği karinesinin davacı …’e ait olduğu (FSEK m.11); dolayısıyla bir an için … isimli sinema eserinin, “…” adlı, yazarı dava dışı … olan roman türündeki edebiyat eserinin de işlenmesi olduğu varsayılsa bile, eser sahipliği karinesi lehine olan …’in sadece yapımcı şirkete karşı ihlal davası açmasının usulen mümkün olduğu; davacının adı geçen …’a dava açmamış olmasının işbu davayı açmasına engel olmayacağı, zira davacının ihlal oluşturan eylemi birlikte gerçekleştiren kişilerden biri veya tamamına dava açma yetkisinin bulunduğu görüş ve kanaatini belirtmiştir.
Toplanan tüm deliller ve belgeler de dikkate alınarak Mahkememiz 14/12/2021 tarihli duruşmasında “…dosyanın Mahkememizce resen seçilecek bir FSEK uzmanı akademisyen, 1 edebiyatçı akademisyen, 1 senarist ve 1 yapımcı sektör bilirkişiye tevdiine, tarafları arasındaki uyuşmazlık konusunun tespiti yönünden özellikle davacıya ait kitap ile davalı tarafından yapımı gerçekleştirilen dizi senaryosu arasında sunulan deliller (senaryonun başka bir kitaptan, …’a ait … isimli kitaptan uyarlandığına ilişkin iddialar da irdelenmek sureti ile) kapsamında kitaplar ve senaryo karşılaştırılmak sureti ile davacıya ait kitabın eser niteliği irdelenerek davaya konu dizi senaryosunda bahse konu kitaptan herhangi bir intihalin bulunup bulunmadığı, davalı tarafça harcı alem olarak değerlendirilen mitolojik karakterlere yönelik irdeleme de yapılarak intihal olgusu tartışılmak sureti ile intihalin varlığının kabulü halinde ne oranda intihalin gerçekleştiği, sektörel uygulamalar, dizinin çekim tarihi dikkate alındığında intihalden kaynaklı davacının talep edebileceği tazminatın takdiri mahkemeye bırakılmak sureti ile ne olabileceği hususlarında ayrıntılı ve gerekçeli rapor tanziminin istenilmesine…” verilen karar gereği dosya Bilirkişi Heyetine tevdi edilmiş ve alınan 29/06/2022 tarihli raporda özetle; Davacının davaya konu kitabının (…) “eser” niteliğine haiz olduğu ve FSEK gereği hak sahibi olduğu, Davacının eseri ile davalı dizi (…) arasında bir intihal ilişkisi bulunmadığı, ancak harcıalem unsurlarda benzerlikler bulunmakla birlikte bunların topluma mal olmuş ögeler olduğu için kullanımının davacı tekelinde olmadığı, aksine dizinin davalı savunmalarında bahsi geçen Dünyanın Uyanışı kitabından işleme eser olarak ve ayrıca hususiyet taşıyan kısımlarla meydana getirilmiş olduğu, Davacının FSEK’den kaynaklanan mali ve manevi haklarına yönelik bir tecavüz gerçekleşmediği, dolayısıyla FSEK gereği taleplerde bulunmayacağı görüş ve kanaatlerini belirtmişlerdir.
Davacı vekilince sunulan Bilirkişi Raporuna Karşı İtiraz dilekçesinde özetle; Usule İlişkin Olarak; dosyaya sunulan delillerinin incelenmediği, göz ardı edildiği, özellikle uzman görüşü ve intihal/benzerlik karşılaştırma delilleri hakkında hiçbir
değerlendirme yapılmasının ve bilirkişilerin, kendilerine verilen görevi aşarak müvekkil’e ait kitap ile … dizisinin tüm sezonlarını karşılaştırılmasının usule aykırı olduğu, raporun 2/3’lük bölümünün sadece davalı tarafa ait dizinin senaryosu ile Dünyanın Uyanışı kitabına ayrıldığı, taraflarınca ileri sürülen iddialar ile ilgili sadece 2 sayfa inceleme yapılmasının adil yargılanma hakkının ihlali sayılacağı gerçeği karşısında mezkûr raporun hüküm kurmaya elverişli olmadığının kabulünü, Esasa İlişkin Olarak; raporda var olan özellikle; müvekkiline ait eser ile davalı tarafa ait dizi arasında benzerlik bulunmadığı, hiçbir beyanımızda ileri sürülmemesine rağmen anonim unsurlar üzerinden görüş oluşturulması, Dünyanın Uyanışı isimli eser ile … dizisi arasında benzerlik bulunduğu şeklindeki görüşlerin dayanaksız olması, dosyadaki iddialarının somut, bilimsel ve güncel yargı kararları ve öğreti kabulleri doğrultusunda
incelenmemiş olması, bilirkişilerin rapordaki görüşlerini hiçbir somut gerekçeye dayandırmamaları, usul ekonomisi gereğince müvekkil tarafından bilirkişi incelemesi için ciddi miktarda harç ödenmesine rağmen, bilirkişilerin müvekkiline ait eserden çok dava dışı esere ve davalı tarafın iddialarına yönelik görüş oluşturmaları, konularındaki ciddi eksiklikler göz önüne alındığında ve itiraza konu raporu hazırlayan bilirkişilerin dava hakkında reyini beyan etmiş olması karşısında, yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınmasını, bu talepleri kabul edilmemesi ihtimaline binaen, dosyanın eski bilirkişilere tevdii ile, itirazlarını ayrıntılarıyla karşılayacak, eksikliklerin giderildiği, şekilde ek rapor aldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilince Bilirkişi Raporuna karşı sunulan beyan dilekçesinde özetle; gerek davacıya ait romanın, gerekse müvekkili tarafından yapımı gerçekleştirilmiş dizinin tüm bölümlerinin gerekse de müvekkilinin işlemek suretiyle faydalandığı …’a ait Dünya’nın Uyanışı isimli romanın, tüm detaylarıyla ve objektif bir edebi süzgeçten geçirilerek incelendiği ve her birinin çapraz olarak karşılaştırılmak suretiyle değerlendirildiği, eser, uyarlama, intihal, harcı alem gibi uyuşmazlığın çözümünde önem teşkil eden kavramların derinlemesine irdelendiği, işleme ve uyarlama gibi kavramlara ilişkin farklı yaklaşımların dahi örneklendirildiğinin görüldüğünü, bu denli uzmanlık gerektiren, özenli ve kapsamlı incelemelerin yer aldığı raporlara nadiren rastladıkları hukuk dünyasında, sayın heyet tarafından hazırlanan bu nitelikli rapordaki tüm tespitlere katıldıklarını, Müvekkilinin eserinin Şengül Boybaş’ın eserinden ilham alınarak ortaya çıkarıldığı raporda detaylı olarak incelendiğini ve tespit edildiğini, davacı tarafından sunulan eserlere ilişkin hiçbir edebi değerlendirme içermeyen (mütalaa yazarı tarafından eserlerin okunmadığı ve izlenmediği düşünülebilecek yapılabilecek düzeyde) ve davacının neticede yer alan iddialarından yola çıkarak tüme gelim yöntemiyle sübjektif ve olay ve eserlerle bir bağlantı içermeyen genel hukuki değerlendirmelerden ibaret özel mütalaanın Mahkeme tarafından dikkate alınmamasını ve mevcut mahkeme heyeti tarafından hazırlanan işbu rapor esas alınarak bir hüküm kurulmayacaksa özel mütalaanın yazarı sayın Fethi Merdivan’ın HMK 293 gereğince Sayın Mahkemece duruşmada dinlenilmesini, nihayetinde, heyet tarafından hazırlanan işbu rapordaki tüm tespitlere katıldıklarını, cevaplarını, önceki beyanları ve işbu rapora beyan, açıklama ile delilleri uyarınca; haksız ve mesnetsiz davanın reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekilinin Bilirkişi Raporuna karşı İtiraz dilekçeleri ve beyanları dikkate alınarak Mahkememiz 15/09/2022 tarihli duruşmasında “…Dosyaya mütalaa sunmuş olan uzmanın dinlenmesine yönelik talebin sunulan mütalaanın hukukçu uzman tarafından hazırlandığı, esas itibari ile davanın olay, kurgu ve diğer hususlar yönünden alanında uzman bilirkişilerce düzenlenen rapor dikkate alındığında çelişki olarak değerlendirilemeyeceği, bu hususun Mahkememizce resen ele alınabileceği anlaşılmakla uzmanın dinlenmesine yönelik talebin reddine, yine dosya kapsamı ve sunulan rapor içeriği dikkate alınarak davacı vekilinin ek ve yeni rapor alınmasına yönelik taleplerinin reddine karar…” ve “…6100 sayılı HMK’nın 184. Maddesi uyarınca tahkikatın bitirildiği taraf vekillerine bildirilmiş olmakla, aynı yasanın 186. Maddesi uyarınca sözlü yargılamaya geçilmesine, önümüzdeki celse sözlü yargılama duruşması olarak devamına…” karar verilmiştir.
İş bu dava FSEK 68 kapsamında izinsiz kullanıma dayalı tazminata ilişkindir.
Eser vasfının değerlendirilmesi;
Yargıtay kararlarına göre, FSEK kapsamındaki uyuşmazlıkta dava konusu fikri ürünün “eser” niteliği taşıyıp taşımadığı resen araştırılmalıdır. FSEK’in 1/B maddesinde öngörülen tanım dikkate alındığında bir fikir ve sanat ürününün eser olarak nitelendirilebilmesi için iki unsuru haiz olması gerekir. Bunlardan ilki, fikir ve sanat ürününün “sahibinin hususiyetini taşıması”, ikincisi ise “kanunda sayılan eser kategorilerinden birine dahil olması”dır. Doktrinde, bu unsurlardan ilkine “sübjektif unsur” veya “esasa ilişkin şart”, ikincisine ise “objektif unsur” veya “şekle ilişkin şart” denilmektedir. Subjektif unsur gereğince, bir fikir ve sanat ürününün eser olarak kabul edilebilmesi için, bu ürünün onu meydana getiren kişinin “hususiyetini” taşıması gerekmektedir. Başka bir deyişle eser onu yaratan zihnin bireyselliğini gösteren özellikler taşımalıdır. Objektif unsur gereğince, bir fikir ve sanat ürününün hukuk alanında korunmayı hak edebilmesi için, sahibinin hususiyet arz eden fikri çabasının somut neticesi olması gerekir. Başka bir deyişle bu fikri çaba gözle görülebilir, elle tutulabilir, kulakla duyulabilir, kısaca algılanabilir olmalıdır. Fikir ve düşünceler, ancak bir şekle büründüğünde yani eser formunda açıklığında fikri hukuk kapsamına girer.
Diğer taraftan eserde algılanabilir olma dışında düşüncenin açıklanış formatı da önemlidir. Yani fikir ve sanat ürününün FSEK’te öngörülmüş olan düşünceyi ifade formatlarından birine dahil olması gerekir. FSEK’te eser formatları olarak; ilim ve edebiyat eserleri, musiki eserleri, güzel sanat eserleri, sinema eserleri ve bağlı eser olarak kabul edilen işlenme eserler gösterilmiştir. Dolayısıyla bir fikir ve sanat ürününü bu formatlardan birine sokmak mümkün değilse, onu kanuna göre eser saymak ve korumak da mümkün olmayacaktır.
Dil ve yazı ile ifade olunan eserler geniş bir fikir alanını kapsarlar. Bu eserler, hikaye, roman,, şiir, bir şarkının güftesi , skeç , tiyatro oyunlarını kapsadığı gibi, bilimsel konferansları, monografileri, siyasi nutukları, eğlendirici sohbet tarzında konuşmaları, çocuk hikayelerini ve benzerlerini kapsar. Bu tür fikir ve sanat ürünlerinin ilim ve edebiyat eseri sayılabilmesi için, onların mutlaka yazı ile tespit edilmiş olmaları gerekmez, başka bir ifade ile duygu ve düşünceleri ifade için kullanılan araç veya olanağın hiçbir önemi yoktur. Bu araç veya olanak yazı, çizgi, rakam, formül veya söz olabilir. Örneğin şifahen söylenmiş bir şiir, hikaye, masal da hususiyet taşıyorsa, kamuya sunulduğu andan itibaren eser olarak korunur. Yine dil ve yazı ile ifade olunan eserlerde konunun mutlaka bilimsel veya edebi olması da şart değildir. Siyasal, sosyal ve dinsel düşünce ve fikirler de, ilim ve edebiyat eseri sayılırlar. Yine kullanılan dilin yabancı veya ölü bir dil oluşu da önem taşımaz. Ayrıca bunların yapıldığı mekanın önemi de yoktur. Dil ve yazı ile ifade olunan eserlerin korunabilmesi için, hususiyet taşımaları gerekir.
Eser sahipliğinin ve hak sahipliğinin değerlendirilmesi;
Yargıtay kararlarında FSEK kapsamındaki uyuşmazlıklarda, “eser sahipliği” sıfatının da resen gözetilmesi gereğine işaret edilmektedir. Dolayısıyla huzurdaki davada da, uyuşmazlık konusu fikri ürünlere ilişkin “eser sahipliği” ve “hak sahipliği” sıfatının resen irdelenmesi gerekmektedir.
Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 11 ve 12 inci maddelerinde eser sahipliğine ilişkin karinelerin neler olduğu düzenlenmiştir. FSEK m.11 hükmüne göre; “Yayımlanmış eser nüshalarında veya bir güzel sanat eserinin aslında, o eserin sahibi olarak adını veya bunun yerine tanınmış müstear adını kullanan kimse, aksi sabit oluncaya kadar o eserin sahibi sayılır. Umumi yerlerde veya radyo-televizyon aracılığı ile verilen konferans ve temsillerde, mutat şekilde eser sahibi olarak tanıtılan kimse o eserin sahibi sayılır; meğer ki, birinci fıkradaki karine yoluyla diğer bir kimse eser sahibi sayılsın”. FSEK m.12 hükmüne göre ise; “Yayımlanmış olan bir eserin sahibi 11 inci maddeye göre belli olmadıkça, yayımlayan ve o da belli değilse çoğaltan, eser sahibine ait hak ve salahiyetleri kendi namına kullanabilir. Bu salahiyetler, 11 inci maddenin ikinci fıkrasındaki karine ile eser sahibi belli olmadığı hallerde konferansı verene veya temsili icra ettirene aittir. Bu maddeye göre salahiyetli kimselerle asıl hak sahipleri arasındaki münasebetlere, aksi kararlaştırılmamışsa, adi vekalet hükümleri uygulanır”.
FSEK sistematiğinde tescil ilkesinin kabul edilmemesi nedeniyle eser sahipliğinin tespitinde yukarıdaki karinelerin öngörülmesi uygulamada ortaya çıkabilecek uyuşmazlıkların çözümünde yardımcı olmaktadır. Ayrıca eser sahipliği, bu karineler dışında her türlü delille de ispatlanabilir.
Somut olaya dönüldüğünde; Davacının davaya konu kitabının (Yedi Uyananlar) FSEK md. 2/1 kapsamında ilim ve edebiyat eseri niteliğinde olduğu ve davacının anılan eserin sahibi olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Eser Sahipliğine Tecavüz İddiasının Değerlendirmesi;
Madde 68- (Değişik madde: 07/06/1995 – 4110/21 md.;Değişik madde: 23/01/2008-5728 S.K./137.mad) Eseri, icrayı, fonogramı veya yapımları hak sahiplerinden bu Kanuna uygun yazılı izni almadan, işleyen, çoğaltan, çoğaltılmış nüshaları yayan, temsil eden veya hertürlü işaret, ses veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletenlerden, izni alınmamış hak sahipleri sözleşme yapılmış olması halinde isteyebileceği bedelin veya bu Kanun hükümleri uyarınca tespit edilecek rayiç bedelin en çok üç kat fazlasını isteyebilir… Bedel talebinde bulunan kişi, tecavüz edene karşı onunla bir sözleşme yapmış olması halinde haiz olabileceği bütün hak ve yetkileri ileri sürebilir. Madde 69 – Mali veya manevi haklarında tecavüz tehlikesine maruz kalan eser sahibi muhtemel tecavüzün önlenmesini dava edebilir. Vaki olan tecavüzün devam veya tekrarı muhtemel görülen hallerde de aynı hüküm caridir.” hükümlerine amirdir.
Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda eser sahibinin hakları manevi ve mali haklar olarak iki ana başlığa ayrılmaktadır. Buna göre; manevi haklar, manevi haklar eser sahibinin eser üzerinde bulunan ekonomik olmayan, eser sahibi ile eser arasındaki duygusal ilişkinin sonucu olarak ortaya çıkan hak ve yetkileridir. Umuma arz, eserin halka yayınlanıp yayınlanmayacağına, yayınlanma tarihine ve yayınlanma şekline yalnızca eser sahibi karar verebilir. Adın belirtilmesi, eser sahibi eserinin yayınlanması durumunda kendisinin eser sahibi olarak tanıtılmasını talep etme yetkisine sahiptir.
Eserde değişiklik yapılmasını men etme, eser sahibinin izni olmadıkça eser üzerinde herhangi bir değişiklik yapılması mümkün değildir. Eser sahibinin zilyet ve malike karşı hakları, eserin tek ve özgün olması halinde, eser sahibi daha önceden vermiş olduğu eserini; kendisine ait tüm dönemleri kapsayan bir sergide veya çalışmada kullanmak amacıyla iade edilmek üzere geri isteme hakkına sahiptir. Bu hak daha çok resim, heykel gibi eserler için öngörülmüştür.
Mali Haklar, mali haklar ise eser sahibinin eser üzerinde bulunan ekonomik hak ve yetkileridir. Bunlar: İşleme hakkı, eseri işlemek suretiyle eserden faydalanma hakkı sadece eser sahibine aittir. Çoğaltma hakkı, eser sahipleri eserin aslını veya kopyalarını herhangi bir yöntemle doğrudan veya dolaylı olarak, tamamen veya kısmen, geçici veya sürekli olarak çoğaltma hakkına sahiptir.
Yayma hakkı, eser sahibi, eserin aslını veya çoğaltmış olduğu nüshalarını kiralamak, ödünç vermek, satmak veya diğer yollarla dağıtmak hakkına sahiptir.
Temsil hakkı, eser sahibi, eserini doğrudan doğruya ya da işaret, ses veya resim iletilmesine yarayan teçhizatlarla okuyabilir, çalabilir, oynayabilir ve icra edebilir.
İşaret ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletim hakkı, eser sahibi, eserinin orijinalini veya çoğaltmış olduğu kopyalarını radyo-televizyon, internet, uydu ve kablo gibi yayın yapan kuruluşlar aracılığıyla umuma iletme hakkına sahiptir.
Bu hakları kullanma yetkisi doğrudan ve yalnızca eser sahibine aittir. Eser sahipleri veya mirasçıları mali haklarını karşılıklı veya karşılıksız, süreli veya süresiz olarak devredebilirler. Eser sahibinin mali haklarından biri de yukarıda yer aldığı gibi eserin umuma iletilmesi hakkıdır. Bu hak gerek uluslararası sözleşme hükümleri ve gerekse Türk Hukukunda 5846 sayılı FSEK’te yer verilen bir mali haktır.
Konuya ilişkin olarak Bern Sözleşmesi’nin 11.maddesi (ikinci tekrar) 1-i maddesinde; umuma arz yetkisi edebiyat eserleri açısından eserin her türlü araç ve yöntemlerle anlatımı dâhil topluma sunulması denilmek suretiyle umuma arz yetkisi belirtilmiştir. Aynı şekilde Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü (WIPO) Sözleşmesi’nin 8. Maddesinde “Bern Sözleşmesi’nin 11 (1) (ii), 11 Mükerrer (1) (i) ve (ii), 11 ikinci mükerrer (1) (ii) ve 14 (1) (ii) ve 14 mükerrer (1) maddeleri, hükümleri haleldar edilmeksizin, edebiyat ve sanat eserleri sahipleri, eserlerinin telli ya da telsiz ortamda, toplum üyelerinin kendileri tarafından seçilen bir yer ve zamanda bu eserlerden kişisel olarak yararlanacak biçimde topluma iletilmesine izin verme hususunda münhasıran hak sahibidir” denilmiştir. AB Hukukunda da umuma iletime ilişkin 2001/29/AT sayılı Direktifte; “Üye devletler eser sahiplerinin tel üzerinden veya telsiz vasıtalarla eserlerini yayımlama, böyle bir yolla kamunun tercih ettikleri bir zamanda ve bir yerden erişilebilmeyi mümkün kılmayı içeren her türlü haberleşmeyi yasaklama veya müsaade etmeye münhasır haklarını temin eder.” hükmüne yer verilmiştir. Yine Bilgi Toplumunda Telif Hakları ve Bağlantılı Hakların Bazı Yanlarının Uyumlaştırılmasına İlişkin 2001/29/AT sayılı Direktifin 2. maddesinde “Üye devletler kısmen veya tamamen her türlü yöntem ve şekilde kalıcı veya geçici reprodüksiyonları hakkında, eser sahipleri ve onların eserlerinin kablolu veya karasal olarak iletilip iletilmeyeceğinin düzenlenmesini, doğrudan veya dolaylı yasaklama veya müsaade etmeye münhasır haklarını korur.” şeklinde bir düzenlemeye yer verilmiştir.
Eser sahibinin mali haklarının korunması suretiyle eser sahibinin ekonomik yararlarının ihlal edilmesi veya ihlal tehlikesine maruz kalmasının önüne geçilmiş olmaktadır. Mali haklardan yararlanma hakkı münhasıran eser sahibine aittir. FSEK, m. 20. Maddesinde; mali haklar bakımından eserin alenileşmiş olup olmamasına göre bir ayrım yapmakta, ancak alenileşmiş eserler bakımından yararlanma hakkının bulunduğunu ifade etmektedir. Zira alenileşmemiş eser, henüz sahibinin giz alanından çıkmış değildir. Eser sahibinin mali hakları dolayısıyla, üçüncü kişiler eser sahibinin izni olmadan eserden ekonomik gelir elde edemezler.
İntihal yönünden değerlendirme;
Arapça asıllı bir kelime olan ve bazı lügatlerin “…” bazılarınınsa “…” kökünden getirdikleri intihal,… adıyla meşhur olan Arapça-Türkçe lügate göre “dava etmek ve gayrı şairlerin şiirin kendine isnat ve intisap etmek”; ansiklopedist ve sözlükçü …’ye göre “diğerinin şiirini veya bir sözünü benimseme” Misalli Büyük Türkçe Sözlük’e göre “kaynak göstermeden, yazarın adını belirtmeden bir eserden parçalar alma, kendinin imiş gibi gösterme veya bir eserin bütününü kendine mâl etme, aşırma, …’na göre “çalma, başkasının malını “…”, Türk Dil Kurumu’nun yayımlamakta olduğu Güncel Türkçe Sözlük’e göre ise “aşırma” anlamlarına gelmektedir.
FSEK’in mimarı olarak kabul edilen Türk-Alman Hukukçusu Ord. Prof. Dr. Ernst H. Hisrch’in tanımı da şöyledir: “Her kim bir başkasının eserini, kendi eseri olarak gösterir veyahut bir kitabın metnini veyahut bir musiki eserin bestesinin melodisini, kelimelerin ve notaların yerlerini değiştirmek suretiyle tadil eder ve bu suretle vücuda gelen bu esere kendi ismini verirse veyahut her kim, bir kitabın veyahut bir melodinin tarzı ifadesini, orijinal aşikâr surette belli olacak derecede tahrif eder ve böyle bir esere kendi ismini verirse, bu tarz hareket cezayı mucip bir intihal telakki edilir.” Teknik değerlendirmeler Hak ihlalinin söz konusu olabilmesi için davacının kitabından davalının dizisinde FSEK çerçevesinde mali hak ihlali sayılacak şekilde izinsiz kullanımların olması gerekir.
Sunulan heyet raporunda yer alan alanında uzman bilirkişilerce yapılan ve Eserlerin öyküleme/serim/olay örgüsü açısından özeti, Eserlerin temasi yönünden kıyaslanması, Eserlerin dramatik kurulumunun ana öğeleri bakımından kıyaslanması. Karakterler ve yardımcı karakterler kıyaslanmasını içeren denetime elverişli raporun hükme esas alınabileceği sonucuna ulaşılmış olup her ne kadar davacı tarafça sunulan ve hukukçu tarafından hazırlanan mütalaada aksi yönde tespit ve değerlendirmeler yer almakta ise de eser kıyaslaması yönünden sunulan mütalaayı hazırlayan uzmanın hukukçu olduğu, edebi ve senaryo yönlerinden kendi alanı dışında yapmış olduğu değerlendirmelerin dikkate alınabilir nitelikte olmadığı gibi alanında uzman kişilerce sunulan değerlendirmelerle çelişki olarak kabul edilemeyeceği sonucuna ulaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı sunulan rapor içeriği dikkate alındığında; davacının eseri ile davalı dizi (…) arasında bir intihal ilişkisi bulunmadığı, ancak harcıalem unsurlarda benzerlikler bulunmakla birlikte bunların topluma mal olmuş ögeler olduğu için kullanımının davacı tekelinde olmadığı, aksine dizinin davalı savunmalarında bahsi geçen Dünyanın Uyanışı kitabından işleme eser olarak ve ayrıca hususiyet taşıyan kısımlarla meydana getirilmiş olduğu, davacının FSEK’den kaynaklanan mali ve manevi haklarına yönelik bir tecavüz gerçekleşmediği anlaşılmakla davacının sübut bulmayan davasının reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 80,70 TL karar harcından peşin alınan harctan mahsubu ile fazladan yatırıldığı anlaşılan 1.490,43 TL’nin karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddolunan tecavüz ve haksız rekabete yönelik talepler yönünden hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddolunan maddi tazminat talebi yönünden hesaplanan 2.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddolunan manevi tazminat talebi yönünden hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
7-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 15/12/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸