Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/252 E. 2021/73 K. 18.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/252 Esas
KARAR NO : 2021/73

DAVA : Lisans Sözleşmesinden (Sınai Mülkiyet Kapsamında) Kaynaklı Alacak
DAVA TARİHİ : 02/11/2015
KARAR TARİHİ : 18/02/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Alacak (Fikir Ve Sanat Eseri İle İlgili Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl davada davacı vekili dava dilekçesi, karşı davaya cevap ve aşamalardaki beyanlarında özetle; müvekkilinin Türk Patent Enstitüsü tarafından tescil altına alınmış olan … numaralı Faydalı Model … ve … numaralı Endüstriyel tasarımların hak sahibi olduğunu, tescil konusu hareketli, amortisörlü, yaylı oturma bankının satışı üretilmesi ve pazarlaması haklarını 04/09/2014 tarihli sözleşme ile davalıya tanıdığı, taraflar arasında kabul edilen sözleşmenin 5. Maddesinin A bendinde ” pazarlamacı üreteceği her hareketli oturma bankı için lisans sahibine 169,50 TL + KDV olmak üzere toplam 200,00 TL ödemeyi taahhüt eder. ” yine aynı maddenin F bendinde ” her yıl için minimum 1.000 adet bank imalatı yaptırıp Patent bedelini ödemeyi garanti ve taahhüt etmektedir. ” pazarlamacı üretim yapmasa bile her yıl için 1.000 adetlik patent bedeline tekamül eden bedeli lisans sahibine ödemeyi taahhüt etmiştir. ” şeklinde hüküm altına alındığı üzere ödeme yapmayı taahhüt ettiğini, davalının sözleşme ile yüklendiği bu edimleri bu güne değin yerine getirmediğini, … tarihinde … 6. Noterliği aracılığıyla keşide edilen … yevmiye numaralı ihtarname ile davalıya söz konusu sözleşme hükmüne uyması aksi halde dava açılacağının ihtar edildiğini, davalı ihtarında menfi cevap verilerek sözleşmeyi feshettiğini bildirdiğini, davalının tarafların iradesi ürünü sözleşme şartlarını yerine getirmekten haksız olarak kaçtığını, bununla birlikte müvekkilinin davalının kötü niyetli olarak akde konu hareketli oturma bankını ürettiği ve satışını yaptığı duyumlarını aldığını, bu süreçte müvekkilinin sahip olduğu tasarımın satışını, imalatını ve pazarlamasını tamamen davalıya tanıdığından hiç bir şekilde imalat ya da satış yapmadığı gibi sözleşme ile kazandığı haklarını da elde edemediğini, hal böyleyken davalının sözleşme ile ödemeyi taahhüt ettiğini, ancak ödemeye yanaşmadığı bedelin ödenmesini talep ettiğini, açıklanan nedenlerle müvekkiline karşı açılan asıl davanın kabulü ile karşı davanın reddine, fazlaya ilişkin talep ve hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL’nin faizi ile davacı/karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı/Karşı Davacı … vekili 03/12/2015 tarihli cevap ve karşı dava dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; görev itirazının bulunduğunu, davacının buluş / tasarım sahibi olmadığını, buluş tasarım sahibi tarafından sadece vekil tayin edildiğini, almış olduğu vekaletnameye dayalı olarak sadece sözleşme imzalayabileceğini, huzurdaki davayı açamayacağını, davacının davada müvekkili ile imzalamış olduğu 04/09/2014 tarihli imalat, montaj, Pazarlama Sözleşmesinin 5.maddesinin F bendine göre üretilecek 1.000 adet bankın sözleşme bedelini talep ettiği, davacının talebinin maddi ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, bahse konu sözleşmenin 4.maddesinin E bendinde ” Pazarlamacı, Lisans Sahibinin satış konusu ürünün dizayn ve performansı hakkında yazılı bir izin olmaksızın iş bu ürünün standardında ve dizaynında değişiklik yapamayacak ve yalnızca ” Hareketli Oturma Bankı” markası ile imalat ve satışını yapacaktır.. Ürün üzerinde her türlü değişiklik hakkı LİSANS SAHİBİNE aittir.” hükmünün düzenlendiğini, bu hüküm gereği karşı davacı müvekkiline prototip bir ürünü müvekkiline teslim etmesi gerektiğini, bu sebeple sözleşmenin imzalanması, akabinde müvekkilinin davacıdan defalarca prototip ürün talep ettiğini, davacının elinde prototip ürün bulunmadığını söylediğini, bu nedenle yeni bir prototip üreteceğini beyan ederek aylarca müvekkilini oyaladığını, sonunda ise bir prototip üretmek üzere müvekkilinden masraf talebinde bulunduğunu, müvekkilinin sözleşmede böyle bir yükümlülüğünün olmamasına rağmen davacının ileride doğması muhtemel patent alacağından tahsil edilmek üzere davacıya talep ettiği avansı (toplamda 36.000,00 TL teslim ettiği) bu kez de davacının atölyeye ihtiyacı olduğunu söylemesi üzerine müvekkilinin davacıya dava dışı … Tic. Ltd. Şti.’nin fabrikasında çalışma yapması için fırsat yarattığı ve davacının günlerce çalışmasına rağmen prototip ürünü üretemediğini ve sözleşmeye aykırı davranış sergilediğini, prototip üretimini yapmadığı gibi defalarca talep edilmesine rağmen davacının seri imalat için gerekli çizim, detay ve yedek parça bilgilerini de getirmediğinden üretime başlanamadığını, bu nedenle müvekkilinin maddi ve manevi olarak zarara uğradığını, diğer taraftan adı geçen sözleşmenin ”Sözleşmenin Konusu ” başlıklı 2.maddesinde; ” ….Endüstriyel Tasarımların yurt içinde veya yurt dışında tanıtımı, satışı…. Hususunda pazarlamacıya gayri kabil rücu yetkisi vermesidir. ” hükmünü düzenlerken, ” Sözleşmenin Tanımı ” başlıklı 3.maddesi ile ise ; ” Lisans Sahibi…. Yurt dışında da patent alımı için gerekli müracaatları yapacaktır. ” hükmünü düzenlediğini, davacı sözleşmeye aykırı olarak yurt dışı müracaatlarını yapmadığını, davacının her seferinde müracaatlarını yaptığını beyan ettiğini, ancak defalarca talep edilmesine rağmen yurt dışı patent tescil belgelerini ve hatta başvuru evrakını bile müvekkiline teslim etmediğini, müvekkilinin iş bu sözleşme kapsamında satışı hedeflediği portföyü çoğunlukla yurtdışında olduğu için buradaki müşterine karşı da itibar kaybına sebebiyet verdiğini, maddi ve manevi olarak zarara uğradığını, sonuç itibari ile davacının sözleşme aykırı davranması ve üzerine düşen yükümlüklerin yerine getirilmemesi nedeniyle müvekkili tarafından üretime geçilemediğini ve aynı sebeplerle davacının basiretsiz ve yükümlendiği işi yapma yeterliliği bulunmadığını bu şekilde anlayan müvekkilinin uğradığı zararlara rağmen gerçek mağdur olan müvekkilinin bu güne kadar zararlarını talep etmeyi düşünmezken davacının huzurdaki davayı açarak haksız menfaat temini içine girdiğini, bu nedenle davacının maddi ve hukuki temelden yoksun davasının reddine karar verilmesini; davacı/karşı davalı ile aralarında imzalanan sözleşme gereği prototip ürünün üretilerek kendilerine teslimi yönünde davacı/karşı davalı ile yapılan görüşmelerin sonuç vermediğini, ek olarak davacı tarafından prototip ürünün üretilebilmesi yönünden masraf talebinde bulunulduğunu, müvekkili davalı/karşı davacının sözleşmede de böyle bir yükümlülüğü bulunmaması rağmen davacı/karşı davalının ileride doğması muhtemel patent alacağından mahsup edilmek üzere davacıya talep ettiği avans ödemelerini yaptığını, bu kapsamda müvekkili tarafından davacı/karşı davalıya toplam 36.000,00 TL tutarında avans ödemesi yaptığını, bir kısım avans ödemelerinin yapılmasının ardından davacı/karşı davalının bu avansı borçlarını ödemek için kullandığını beyan ederek imalat, teknik çizim ve detayları yönünden tekrar avans talebinde bulunulunca diğer avanslarında bu şekilde davacı/karşı davalıya verildiğini, davacı/karşı davalıdan söz konusu ödemeler yönünden defalarca fatura talep edilmiş ise de; davacı/karşı davalı dava dışı … ile 15/08/2014 tarihinde imzalamış olduğu bir protokolü müvekkiline ibraz ederek bu protokol uyarınca … ile aralarında bir ortaklıkları olduğunu, faturaların protokole istinaden dava dışı ” … ” tarafından kesileceğini beyan ettiğini, ne var ki davacı/karşı davalı …’e protokol gereğince ödemesi gereken tutarı ödemediğinden taraflarına herhangi bir fatura da gönderemediğini, davacı/karşı davalının dava konusu faydalı model/endüstriyel tasarımların buluş sahibi/tasarımcısı olmadığını gösterdiğini, dolayısıyla iş bu davanın dava şartı noksanlığını ispata yönelik olduğunu, yurt dışındaki müşteriler ile olan yazışmalar, ihtar, fesih belgeleri davacı/karşı davalının yurt dışı patent başvuru yapmaması nedeniyle müvekkiline şirketlerden gelen ihtar, fesih vs belgeler olduğunu, davacının yükümlülüklerini yerine getirmediğini ayrıca bu sebeple müvekkilinin uğradığı zararları kanıtladığını, avans ödeme makbuzlarının 15/12/2014 tarihinde 500,00 TL, 31/12/2014 tarihinde 1.600,00 TL, 13/01/2015 tarihinde 1.000,00 TL, 26/01/2015 tarihinde 15.000,00 TL, 10/07/2015 tarihinde 2.500,00 TL, 24/07/2015 tarihinde 16.000,00 TL’nin davacının prototip üretmek gerekçesiyle müvekkilinden masraf talebinde bulunması sebebiyle davacı/karşı davalının ileride doğması muhtemel patent alacağından mahsup edilmek üzere davacıya yapılan avans ödemesi olarak davacıya ödendiğini, karşı davadaki alacaklarını ispatlamaya yönelik olduğu davacı/karşı davalı ile dava dışı … arasında imzalanmış olan protokol olduğunu, davacıdan olan alacaklarının kanıtlandığını, bu nedenlerle karşı davalarının kabulü ile davacı/karşı davalıdan olan alacağına ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL’nin ticari avans faizi ile birlikte davacı/karşı davalıdan tahsili ile müvekkiline iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dosyada taraflarca bildirilen tüm deliller toplanmış, TPMK kayıtları getirtilmiş, bilirkişi incelemesi yaptırılarak bilirkişi raporu alınmıştır.
Taraflar arasında düzenlenen 04/09/2014 tarihli “İmalat, Montaj, Pazarlama Sözleşmesi” -alt lisans sözleşmesi dosya içerisine alınmıştır.
Davacı tarafından … 3. Noterliği vasıtasıyla davalıya çekilen … tarih … yevmiye nolu ihtarname dosya içerisine alınmış incelendiğinde; 04.09.2014 tarihinde imzalanmış olduğumuz sözleşmenin 5. Maddesinin A ve F bendinde yer alan yükümlülüklere sözleşmenin yapıldığı tarihten itibaren uyulmadığı, sözleşme hükümlerinin yerine getirilmediğinin tespit edildiği, sözleşmenin A ve F bendi gereğince 200.000,00 TL’nin ödeme taahhüdünün yerine getirilmesi gerektiği, ihtarnameden itibaren 15 gün içerisinde sözleşmede yer alan edimi yerine getirmesi, aksi takdirde sözleşmenin fesholunacağı ve yasal yollara başvurulacağının ihtar olunduğu anlaşılmıştır.
Davalı / karşı davacı tarafça delil olarak sunulan “…” başlıklı 15/08/2014 tarihli dava dışı …ve davacının (… vekili olarak ) taraf olduğu sözleşme incelendiğinde; “iş bu protokol hareketli banklarla ilgili olup, … -… -… nolu patentlere (patent sahibi …) a ait olan ve noter kanalı ile bütün yetkileri … ye vekaletname ile verilen hareketli bank ile ilgili tüm üretim satış gelir ve giderler … ve … arasında %40 …(…) %60 … (…) olarak paylaşılacaktır. İş bu protokol karşılıklı olarak 2 nüsha halinde imzalanıp muhafaza altına alınmıştır, … ve … beraber hareket ederek yeni bir şirket kuruluncaya kadar, …’e ait olan … üzerinden çalışacaklardır. Yeni şirket faaliyete geçtiğinde ortaklık faaliyetleri aynı şekilde eşit olarak devam edecektir.” hükümlerini içerdiği anlaşılmıştır.
Davalı / karşı davacı tarafından sunulan ödeme dekontları ve alındı makbuzları dosyaya sunulmuştur.
Davalı / karşı davacı tarafça sunulan … 19. Noterliğinin … tarih … yevmiye nolu cevabi ihtarnamesi incelendiğinde; cevap ve karşı dava dilekçesinde belirtilen hususlarda davacıya ihtar çekildiği, ihtarda 04/09/2014 tarihli sözleşme gereği ödenen 33.100,00 TL’nin 15 gün içerisinde iadesi hususunun belirtildiği, sözleşmenin 4 E bendinin ve 3. Maddesinin ihlal edildiğinin belirtildiği ve ödemeye ilişkin herhangi bir faturanın sunulmadığı ve sözleşmeye aykırı davranıldığının belirtildiği anlaşılmıştır.
Davalı / karşı davacı vekili tarafından müvekkilinin vergi mükellefi olmaması sebebiyle sunacağı herhangi bir ticari defterinin bulunmadığını bildirmiştir.
Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtlarının incelenmesinde;
1-Dava dilekçesinde belirtilen … nolu endüstriyel tasarımın dava dışı kişiler adına tescilli olduğu anlaşılmıştır.
2-Davaya konu … nolu “… 1, 2, 3, ” isimli endüstriyel tasarımın dava dışı … adına lokarno sınıfında 30/11/2013 tarihinde tescil olunduğu anlaşılmıştır.
3-Davaya konu … nolu “…” isimli endüstriyel tasarımın dava dışı … adına lokarno sınıfında 23/01/2014 tarihinde tescil olunduğu anlaşılmıştır.
4-Davacı … adına kayıtlı … nolu patent başvurusunun yıllık ücretinin süresi içerisinde ödenmemesi nedeniyle geçersiz kılınarak işlemden kaldırıldığının bildirildiği anlaşılmıştır.
5-Davaya konu … nolu “…” isimli faydalı modelin dava dışı … adına tescilli olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce alınan 29/06/2018 tarihli raporda bilirkişilerin; TPE’ce tescilli olan … sayılı Faydalı Model Belgesi; … sayılı Tasarım Tescil Belgesi ve… sayılı Tasarım Tescil Belgesi geçerli olduğuna göre ve davacı/karşı davalı …’nin de …’na ait olan bu belgelere geçerli bir hak sahipliği belgesi bulunması halinde; Davacı/Karşı davalının dosyaya eklediği fotoğraflardaki bankların; Davacı/Karşı davalının dosyaya eklediği fotoğraflardaki banklar’ın; TPE’ce tescilli … saydı “…” isimli Faydalı Model İstemlerini içerdiği, böylece dava konusu Faydal Modele tecavüzü söz konusu olduğunu, Davacı/Karşı davalının dosyaya eklediği fotoğraflardaki bankların; … sayılı Tasarım Tescil Belgesi ve … sayılı Tasarım Tescil Belgesindeki ürünlerle de bire bir aynı olduğunu, dosyada davalı/karşı davacı olarak belirtilen …, fotoğraflarda görülen … veya … kurucusu, sahibi veya yetkilisi olması dava konusu imalatı yaptığı veya bir sözleşme ile yaptırttığı kanısına varıldığı, sadece … adına yapılan para hareketlerinin; 500,00+1.600,00+1.000,00+15.000,00=18.100,00TL görünmekte olup (diğerleri … adına olup dikkate alınmamıştır) bu ödemenin de dava konusu işe ait avans olup olmadığı belli olmadığını, (Buna karşılık, …’in 15.000,00 TL’lik 2 adet borç senedi görünüp bunların da dava konusu işle ilgili olup olmadıkları anlaşılamamıştır) tarafların birbirlerinden alacaklı olup olmadıkları, varsa kimin ne miktarda alacaklı oldukları hususlarında ise dava konusuna yönelik bir avans/ödeme, dosya içeriğinden anlaşılamadığını, taraflardan ticari defterler ve belgeler talep edilmiş olmakla birlikte tarafların huzurda verdiği beyanlarda ve ibraz ettiği belgelerde ticari defter ve belgelerinin olmadığı yönünde görüş ve kanaat bildirildiği anlaşılmıştır.
Davalı/Karşı davacı vekili bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde; bilirkişi heyeti tarafından tanzim edilen raporda dava konusunun tecavüz olmasına rağmen tecavüzden bahsedilmesi hususunun abesle iştigal olduğunu, bu durumunun raporu objektiflikten uzaklaştırdığını, … Ltd. Şti.’nin müvekkili … ile eşi … ile birlikte ortağı olduğu, ve yine eşiyle birlikte yetkili olduğu şirket olduğunu, dolayısıyla …’ın 3.şahıs değil doğrudan taraf olduğunu, taraflar sözleşmeyi kendi şirketlerini temsilen şahsen imzalamayı tercih ettiklerini, ancak sözleşme yürürlüğe girseydi ticari faaliyetin muhasebeleştirilmesi tarafların ortağı olduğu şirketler vasıtası ile yapılacağını, önceki beyanlarında da belirtildiği gibi davacı, şirket kuruncaya kadar ticari faaliyeti … Şirketi ile yüretecek buna karşılık müvekkilimi de … Ltd.Şti.’nin temsil edeceğini, bu hususunun davacının bilgisi ve kabulü dahilinde olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte … Şirketi 3.şahıs olsa dahi sözleşmenin 5-c.maddesi uyarıncan müvekkilinin ürünün pazarlanmasına yönelik olarak ticari firmalarla işbirliği yapma yükümlülüğü ve yetkisine sahip olduğunu, bilirkişi raporunda müvekkilinin sözleşmesi konusu bankların fiilen üretimi yaptığına dair kanaate hangi gerekçelerle varıldığının belli olmadığını, davacının dosyaya sunmuş olduğu foroğraflarda yer alan bankların davacının lisansı ile değil dava dışı … Pazarlama Ltdf. Şti.’nin lisansı kapsamında üretilen banklar olduğunu, davacının sunduğu fotoğraflarda yer alan bankların dava dışı buluş sahibi lisans veren … ile dava dışı lisans alan … LTD ŞTİ arasında 15/07/2011 tarihinde akdedilmiş olan lisans sözleşmesine dayalı olarak dava dışı lisans alan … LTD ŞTİ ile müvekkili arasında 04/10/2011 tarihinde akdedilmiş olan … sözleşmesi kapsamında üretilen ve pazarlanan banklar olduğunu, müvekkili şirketi … Ltd. Şti.’nin açıkhava reklam sektörünün en köklü ve sayılı firmalarından biri olduğunu, bu bakımdan davacı/karşı davalı ile sözleşmenin akdedildiği 04/09/2014 tarihinden çok öncesinde de müvekkilinin hali hazırda bu bankların pazarlamasını yapmakta olduğunu, dosyaya sunulan fotoğraflardaki bankaların 3.şahıslarla yapılan sözleşmeler neticesinde üretilen banklar olduğunu, ne var ki halihazırda pazarlamasını yaptıkları bankların açıldıktan sonra hızlı kapanması gibi bir takım teknik olumsuzluklar ve yine bombeli yüzeye sahip olması gibi reklam görünürlüğüne olumsuz etki eden bir takım özelliklerinin olduğunu, davacının müvekkiline gelerek teklif verdiğini ve verdiği teklifte bankların tekniğini geliştirdiklerini lisans aldığı bankların yavaş kapanan düz yüzeye sahip şapkalı tenteli banklar olması sebebiyle reklama daha elverişli olduğunu söylediğini, müvekkilinin de daha karlı bir üretim yapacağı inancıyla 04/09/2014 tarihli sözleşmeyi akdettiğini ancak daha önceki beyanlarında da belirtildiği gibi davacı/karşı davalı tarafından prototip üretimi yapılmadığından, sözleşme konusu bank tasarımına ilişkin teknik çizim, detay, yedek parça bilgileri müvekkiline verilmediğinden sözleşme konusu bankların üretimine başlanamadığından dava konusu sözleşmenin yürürlük kazanamadığını, ancak raporda sunulan delillerinin hiçbirinin dikkate alınmadığını, bilirkişi raporunda davacının sözleşme konusu yükümlülüklerini yerine getirip getirmediği hususunda bilirkişilerce net bir değerlendirme yapılmadığını, her ne kadar davacı sosyal medya üzerinden aldığı çıktıları dosyaya sunmuş ise de sözleşmenin çok öncesine ait 2011 yılından itibaren üretim yaptıklarına ilişkin görselleri dosyaya sunduklarını, davacı tarafından sunulan görsellerdeki bombeli yapının davacının davaya konu lisansına konu geliştirilmiş banklara ilişkin görseller olmadığını kanıtladığını, müvekkili tarafından davacıya verilen avanslara ait dekontların her birinde davacı/karşı davalı …’nin adı geçmesine rağmen raporda avansların dava konusu işe ait olup olmadığının belli olmadığı hususunun davacıyı haklı çıkarmaya yönelik zorlama bir davranış olduğunu, müvekkilinin davacı/karşı davalı … ile bu sözleşmeden başka herhangi bir ticari ya da kişisel ilişkisi ya da para alışverişini gerektirecek herhangi bir hukuku bulunmadığını, öte yandan davacı/karşı davalı tarafından yapılan ödemeler inkar edilmezken bilirkişi raporunda aksi yönde kanaat oluşturulmasının kabul edilebilir olmadığını belirterek yeni bir heyetten rapor alınmasını talep ettiği anlaşılmıştır.
Davalı karşı davacı tarafından dava dışı … TİC LTD ŞTİ ile yapmış olduğu… nolu faydalı modele ilişkin tescil belgeleri ve lisans belgesi dosyaya sunulmuştur. Yine dava dışı … ile faydalı model sahibi dava dışı … ile yapılmış olan lisans sözleşmesi de dosyaya sunulmuştur.
Yine davaya konu sözleşme öncesi üretim yapılan bankalara ilişkin eski tarihli sosyal medya çıktıları dosyaya sunulmuştur.
Davacı/Karşı Davalı vekili bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesinde özetle; öncelikle raporun 6 ve 7.sayfalarında belirtildiği üzere müvekkilinin hak sahibi olduğu faydalı model ile dosya içeriğindeki fotoğraflarda bulunan banklar arasında birebir benzerlik mevcut olduğunu, müvekkilinin hak sahibi olduğu faydalı modelin bütün istemlerini taşıdığını, davalı/karşı davacının her ne kadar tasarıma tecavüz iddiası ile ilgili inceleme yapılmasının abesle iştigal olduğu belirtilmiş ise de; bilirkişi heyetlerinin inceleme ve tespitlerinin yerinde olup davalı/karşı davacı …’in müvekkilinin hak sahibi olduğu faydalı model ve endüstriyel tasarımlara ilişkin tecavüzünün bulunduğu yönünde kanaate ulaştıklarını, davalı/karşı davacının müvekkiline ait tasarıma tecavüz ederek banklarını üretimi yaptığı ve sattığı hususunun sunulan fotoğraflardan açıkça anlaşıldığını, mahkemece ticari defterlerin ibrazı yönündeki ihtarata rağmen ticari defterleri mahkemeye ibraz etmesinin nedeninin yaptıkları bank satış miktar ve tutarlarını saklamak amacıyla yapıldığını, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 4/e bendinde müvekkili tarafından prototip ürün üretilerek davalı/karşı davacıya verileceğine ilişkin herhangi bir yükümlülüklerinin bulunduğunun sabit olmadığını, aksine yazılı bir izin olmaksızın lisans sahibi dışında ürününü standardında, dizaynında ve marka isminin değiştirilemeyeceği hususunda davalı menfi bir sorumluluk yüklendiğini, davalı tarafından müvekkili ile herhangi bir ilgi ve alakası bulunmayan davanın veya sözleşmenin bir tarafı bile olmayan …’ya iki parça halinde ödenmiş olan 18.500,00 TL tutarındaki dekontun dava dosyasına sunulmasında nasıl bir amaç bulunduğunun anlaşılamadığını, ne için ödendiği belirsiz olan bu ödemenin bilirkişi raporunda aradaki uyuşmazlığa esas olarak alınmasının imkanı olmadığını, ayrıca müvekkiline yapıldığı iddia edilen 4 parça halindeki 18.100,00 TL tutarındaki meblağın müvekkili ile davalı aralarındaki sözleşmeden kaynaklanan borca ilişkin bir ödeme olup olmadığı hususuna ilişkin olarak davalı/karşı davacı tarafça herhangi somut bir delile dayanmadıklarını belirterek asıl davanın kabulü ile karşı davanın reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Dava dışı tasarım buluş sahibi … tarafından davaya konu FM ve tasarımlara ilişkin olarak kendi adına ve şahsı adına ilgili hakları kullanmaya dava açmaya dava takibi yapmaya ve iş bu tescillere ilişkin kendisi ya da davacı … tarafından açılmış bulunan derdest davaları yürütmeye davacı veya müdahil sıfatıyla bulunmaya davacı karşı davalıyı yetkili kıldığına ilişkin 13/02/2019 tarihli adi yazılı icazetnamenin dosyaya sunulduğu anlaşılmıştır.
Davacı karşı davalının talebi üzerine bir kısım belediyelere müzekkere yazılmış, yazılan müzekkerelerden … ve … Belediyesine yazılan müzekkerelere cevap verildiği davalı karşı davacı ile yapılan reklamlı bank montajına ilişkin 14/06/2012 ve 31/07/2012 tarihli davalı karşı davacının taraf olduğu sözleşmelerin gönderilmiş olduğu, diğer müzekkerelere olumsuz cevap verildiği, davacı karşı davalının montaj ya da herhangi bir suretle davalı karşı davacı adına iş yaptığına ilişkin ispata yarar delilin sunulmadığı, senet ve ödeme bilgileri dikkate alındığında yapılan ödemelerin bu kapsamda olduğunu ispata yarar delil olarak değerlendirilemeyeceği anlaşılmıştır.
Davacı karşı davalı vekili 08/02/2021 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 200.000,00 TL ye arttırmıştır.
Davalı karşı davacı vekili 12/02/2021 tarihli ıslah dilekçesiyle karşı davadaki taleplerini 36.600,00 TL ye arttırdıklarını mahkememize bildirmiştir.
Davacı karşı davalı asil son celsedeki imzalı beyanlarında; “karşı tarafça tarafıma yapılan ödemeler daha önceden yapmış olduğumuz montaj işleri ile alakalı olup, yine reklam içeren bankların montajına ve başka işlere ilişkindir, sözleşme kapsamında üretilen bankalara ilişkin olarak belediye isimlerinin bildirilmediğini, davalı karşı davacının bu kapsamda ne kadar üretim yaptığını ben bilmiyorum.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Asıl dava taraflar arsındaki 04/09/2014 tarihli tescilli tasarım ve faydalı model lisans sözleşmesi niteliğindeki imalat montaj ve pazarlama sözleşmesi kapsamında davacının lisans alacağının tahsiline, karşı dava ise bahse konu lisans sözleşmesi kapsamında davalının sözleşmeye aykırılığından ve sözleşmenin yerine getirilmemesinden kaynaklı sözleşme kapsamında avans olarak ödenen bedellerin iadesine ilişkindir.
1-Davalı / karşı davacının görev itirazının değerlendirilmesi;
Açılan asıl dava tasarım ve faydalı model lisans sözleşmesine dayalı olarak açıldığı dikkate alındığında sınai mülkiyet hukuku kapsamında kaldığı ihtisas mahkemesi olan mahkememizin görev alanında kaldığı anlaşılmakla görev itirazının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davalı / karşı davacının aktif husumete yönelik itirazının değerlendirilmesi;
Uygulanması gereken mevzuat;
554 sayılı KHK 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun (SMK) 10.01.2017’de Resmi Gazete’de yayımlanmasıyla beraber yürürlükten kalkmıştır. Bu doğrultuda derdest davalara hangi mevzuatın uygulanacağının açıklanması zarureti doğmuştur. Kanunlar kural olarak yürürlüğe girdiği tarihten itibaren ileriye etkili olarak uygulanırlar; ancak kanunun geçmişe etkili olarak uygulanacağına ilişkin bir hüküm ihdas edilmiş ise kanun geçmişe etkili olarak uygulanabilir. Kanunun yürürlüğü düzenleyen 192. maddesinin “a” ve “b” bendinde yer alan ileri yürürlük hükümleri istisna olmak üzere, kanunun diğer hükümlerinin SMK’nın yayımı tarihinde yürürlüğe girecek olup; SMK’nun geçmişe etkili olarak uygulanmasına ilişkin bir hükmün bulunmadığı, dolayısıyla yürürlüğe girdiği 10.01.2017’den itibaren ileriye etkili olarak uygulanacağı görülmüştür. Bu doğrultuda SMK’nın, yürürlüğe girmesinden önce ikame edilen ve takiben anılan düzenlemenin yürürlüğe girdiği sırada derdest olan ve söz konusu Kanun’un yürürlük tarihinden önce gerçekleşen olaylara yönelik davalara SMK değil KHK uygulanacaktır. Somut olaya dönüldüğünde davanın 554-551 sayılı KHK hükümlerinin uygulanacağı sonucuna ulaşılmıştır.
554 sayılı KHK’nın “HAK SAHİPLİĞİ” başlıklı Madde 13 – “Tasarım hakkı tasarımcıya veya onun hukuki haleflerine aittir. Tasarımcının birden çok olması halinde, taraflar arasında aksine bir anlaşma yoksa tasarımcılar, müşterek mülkiyet hükümleri çerçevesinde hak sahibidir. Her hak sahibi diğerlerinden bağımsız olarak aşağıdaki işlemleri kendi adına yapabilir: a) Kendisine düşen pay üzerinde serbestçe tasarrufta bulunur. Payın üçüncü kişiye devredilmesi halinde diğer pay sahiplerinin önalım hakkı vardır. Payın devri yazılı şekilde yapılır ve sicile kaydedilir. Enstitü ön alım hakkının kullanılabilmesi için durumu iki ay içinde diğer paydaşlara bildirir. Ön alım hakkı bildirimin tebellüğünden itibaren bir ay içinde kullanılır. b) Diğer hak sahiplerine bir bildirimde bulunduktan sonra tasarımı kullanabilir. c) Tasarımın korunması için gerekli önlemleri alabilir. Tasarımın kullanılması amacı ile üçüncü kişilere lisans verilmesi, hak sahiplerinin tamamının karar vermesi ile mümkündür. Ancak mahkeme mevcut şartları göz önünde tutarak, hakkaniyet düşüncesiyle bu yetkiyi hak sahiplerinden sadece birine de verir. d) Birlikte yapılan tasarım başvurusu veya tasarımdan doğan hakların herhangi bir şekilde tecavüze uğraması halinde üçüncü kişilere karşı hukuk veya ceza davası açabilir. Diğer hak sahiplerinin davaya katılabilmeleri için, durum davayı açan tarafından davanın açıldığı tarihten itibaren bir ay içinde, kendilerine bildirilir.” hükümlerine amirdir.
Madde 39 a göre “Tasarımın tescil başvurusu veya tescilden doğan tasarım hakkı başkasına devredilebilir, miras yolu ile intikal eder. Bu haklar üzerinde ölüme bağlı tasarrufların yapılması mümkündür. Başvuru ve tasarım hakkı; Kanuni veya akdi rehin hakkına ve hacze konu olabilir. Bu durumda taraflardan birinin talebi üzerine ilgili haklar sicile kaydedilir ve yayınlanır. Rehin hakkı ve haciz bakımından Türk Medeni Kanunu ile İcra ve İflas Kanunu’nun ilgili hükümleri uygulanır. Başvuru ve tasarım hakkının üzerinde sağlararası işlemler yazılı şekle tabidir. Başvurunun ve tasarım hakkının devri veya miras yolu ile intikali yönetmelikte öngörülen ücretin ödenmesi ile sicile kayıt edilir ve yayınlanır. Yayın tarihi üçüncü şahıslara karşı hüküm ifade etme tarihidir.”
“LİSANS” başlıklı Madde 41 – “Tasarım başvurusu veya tescilli tasarım hakkından doğan kullanma yetkisi ulusal sınırların bütünü içinde veya bir kısmında geçerli olacak şekilde, lisans sözleşmesine konu olabilir. Lisans, inhisari lisans veya inhisari olmayan lisans şeklinde verilebilir. Bu maddenin birinci fıkrasında öngörülen sözleşme şartlarının lisans alan tarafından ihlali halinde, tasarım başvurusu veya tasarım tescilinden doğan haklar, tasarımın sahibi tarafından lisans alana karşı, dava yoluyla ileri sürülebilir. Aksi sözleşmede kararlaştırılmamışsa, lisans inhisari değildir. Lisans veren tasarım konusunu kendi kullanabileceği gibi, üçüncü kişilere aynı tasarıma ilişkin başka lisanslar da verebilir. İnhisari lisans söz konusu olduğu zaman, lisans veren başkasına lisans veremez ve hakkını açıkça saklı tutmadıkça kendisi de tasarımı kullanamaz. Aksi sözleşmede kararlaştırılmamışsa, sözleşmeye dayalı lisans sahipleri, lisanstan doğan haklarını üçüncü kişilere devir edemez veya alt lisans veremez. Aksi sözleşmede kararlaştırılmamışsa, sözleşmeye dayalı olarak lisans hakkını alan kişi, koruma süresi boyunca milli sınırların bütünü içinde tasarımın kullanılmasına ilişkin her türlü tasarrufta bulunur. Lisans sözleşmesi yazılı şekle tabidir. Lisans sözleşmesi taraflardan birinin talebi üzerine sicile kayıt edilir ve yayınlanır. Aksi sözleşmede kararlaştırılmamışsa, inhisari lisansa sahip olan kişi, üçüncü bir kişi tarafından tasarım sahibinin tasarımdan doğan haklarına, tecavüz edilmesi durumunda tasarım sahibinin bu Kanun Hükmünde Kararname uyarınca açabileceği davaları, kendi adına açabilir. İnhisar olmayan lisans sahibi olanların, dava açma hakları yoktur. Bu maddenin birinci fıkrası hükümlerine göre, tasarıma tecavüz dolayısıyla dava açma hakkı olmayan bir lisans alan, noter vasıtasıyla yapacağı bir bildirimle, gereken davayı açmasını tasarım sahibinden isteyebilir. Tasarım sahibinin, bu maddenin ikinci fıkrasında belirtilen talebi, kabul etmemesi veya bildirimin alındığı tarihten itibaren, üç ay içinde, gerekli davanın açılmaması halinde, lisans alan yaptığı bildirimi de ekleyerek kendi adına dava açabilir. Lisans alan, ciddi bir zarar tehlikesi karşısında ve sözkonusu sürenin geçmesinden önce, ihtiyati tedbire karar verilmesini mahkemeden talep edebilir. Bu maddenin onuncu fıkrası hükmüne göre, dava açan lisans alanın, dava açtığını tasarım sahibine bildirmesi gerekir.” hükümlerine amirdir. (davaya konu faydalı model yönünden de 551 sayılı mülga KHK 148 vd maddelerinde paralel düzenlemeler getirilmiştir)
” HAKKIN DEVRİ VE LİSANS VERMEDEN DOĞAN SORUMLULUK” başlıklı Madde 42 – “Tasarım başvurusu veya tescilli tasarım hakkını bir bedel karşılığında veya bedelsiz olarak devir eden veya lisans veren kişinin, bu işlemleri yapmaya yetkili olmadığı sonradan anlaşılırsa, söz konusu kişi bu durumdan ilgililere karşı sorumlu olur. Tasarım başvurusunun geri alınması veya başvurunun red edilmesi veya tasarım hakkının hükümsüzlüğüne mahkemece karar verilmiş olması hallerinde, tarafların hakkı devir eden veya lisans veren bakımından daha kapsamlı bir sorumluluğu sözleşme ile öngörmemiş olmaları halinde, bu Kanun Hükmünde Kararnamenin 45 inci maddesi hükmü uygulanır. Bu madde hükmünden doğan tazminatı talep süresi sorumluluk davasına dayanak olan mahkeme kararının kesinleşme tarihinden başlar. Zaman aşımı için Borçlar Kanununun hükümleri uygulanır. Devir eden veya lisans verenin kötü niyetle hareketi halinde, bunlar, fiillerinden her zaman sorumludur.” hükümlerine amirdir.
Yine dava tarihi itibarı ile uygulanması gereken 554 sayılı KHK Madde 49 -” Tasarımdan doğan hakları tecavüze uğrayan tasarım hakkı sahibi, mahkemeden özellikle aşağıdaki taleplerde bulunabilir: a) Fiilin tecavüz olup olmadığının tesbitini; b) Tasarımdan doğan haklara tecavüz fiillerinin durdurulması ve önlenmesi talebi; c) Tecavüzün giderilmesi ve maddi ve manevi zararın tazmini talebi; d) Tasarımdan doğan haklara tecavüz suretiyle üretilen veya ithal edilen ürünlere, bunların üretiminde doğrudan doğruya kullanılan araçlara el konulması talebi; e) Mümkün olduğu takdirde bu maddenin (d) bendi uyarınca el konulan ürün ve araçlar üzerinde kendisine mülkiyet hakkının tanınması talebi; Bu durumda, söz konusu ürünlerin değeri, tazminat miktarından düşülür. Bu değer, kabul edilen tazminatı aştığı zaman, tasarım belgesi sahibinin fazlayı karşı tarafa ödemesi gerekir. f) Tasarımdan doğan haklara tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınması, özellikle bu maddenin (d) bendine göre el konulan ürünlerin ve araçların şekillerinin değiştirilmesi veya tasarımdan doğan haklara tecavüzün önlenmesi için, kaçınılmaz ise, imhası talebi; g) Tasarımdan doğan haklara tecavüz eden kişi aleyhine verilen mahkeme kararının, masrafları tecavüz eden tarafından karşılanarak, ilgililere tebliğ edilmesi ve kamuya ilan yoluyla duyurulması talebi. …” hükümlerini içermektedir.
“LİSANS ALANIN DAVA AÇMASI VE ŞARTLARI” başlıklı Madde 60 – Aksi sözleşmede kararlaştırılmamışsa, inhisari lisansa sahip olan kişi, üçüncü bir kişi tarafından tasarım hakkı sahibinin tasarımdan doğan haklarına, tecavüz edilmesi durumunda, tasarım hakkı sahibinin bu Kanun Hükmünde Kararname uyarınca açabileceği davaları, kendi adına açar. İnhisari olmayan lisans sahibi olanların, dava açma hakları yoktur. Bu maddenin birinci fıkrası hükümlerine göre, tasarımdan doğan haklara tecavüz dolayısıyla dava açma hakkı olmayan bir lisans alan, noter vasıtasıyla yapacağı bir bildirimle, gereken davayı açmasını tasarım hakkı sahibinden ister. Tasarım hakkı sahibinin, bu maddenin ikinci fıkrasında belirtilen talebi, kabul etmemesi veya bildirimin alındığı tarihten itibaren, üç ay içinde, gerekli davanın açılmaması halinde, lisans alan yaptığı bildirimi de ekleyerek, kendi adına dava açabilir. Lisans alan, ciddi bir zarar tehlikesi karşısında ve söz konusu sürenin geçmesinden önce, ihtiyati tedbire karar verilmesini mahkemeden talep eder. Bu maddenin üçüncü fıkrası hükmüne göre dava açan lisans alanın, dava açtığını tasarım belgesi sahibine bildirmesi gerekir.” hükümlerine amirdir.
Davalı karşı davacı davacı karşı davalının buluş tasarım sahibi olmadığı almış olduğu vekaletin dava açma hakkını kapsamadığı dikkate alındığında iş bu davayı açamayacağını iddia etmiş husumet itirazında bulunmuştur.
Dosya içerisine alınan buluş / tasarım sahibi … tarafından davacı karşı davalıya verilen … noterlğince düzenlenen … tarih … nolu vekalet incelendiğinde sözleşmeye konu endüstriyel tasarım ve faydalı modele ilişkin dileği kişi yada kişilerle dilediği bedel ve şartlarla patent sözleşmesi yapmaya sözleşmeleri imzalamaya sözleşme şartlarını tayin ve tespite gerekli gördüğü takdirde yapılan sözleşme şartları üzerinde değişiklik yapmaya ek maddeler ilave etmeye yapılan sözleşmeleri feshetmeye fesih ihbarnamelerini ve karşılıklı fesihleri imzalamaya gerektiğinde tek taraflı sözleşme feshi yapmaya bu hususlarda yapılması gereken her türlü iş ve işlemleri yapmaya takip etmeye ve neticelendirmeye münferiden davacı karşı davalının yetkili kılındığı, vekalet olarak düzenlenmiş ise de esasen lisans sözleşmesi niteliğinde olduğu, verilen lisansın inhisari nitelikte olduğu anlaşılmış olmakla birlikte aynı noterliğin … tarih … yevmiye nolu azilnamesi ile verilen vekaletin görülen lüzüm üzerine sonlandırıldığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki sözleşme 04/09/2014 tarihli olup sözleşmenin imza tarihi itibarı ile esasen davacı karşı davalının yukarıda izahı yapılan vekalete dayalı inhisari lisans sahibi sıfatının bulunduğu ancak dava tarihi itibarı ile bu hak sahipliğinin azilname dikkate alındığında son bulduğu anlaşılmış olmakla birlikte (esasen davacı karşı davalının sözleşmeyi vekaleten imzalamamış ise de sözleşmenin konusunda lisansa dayalı hak kullandığı belirtilmiştir), dava dışı tasarım buluş sahibi … tarafından davaya konu FM ve tasarımlara ilişkin olarak kendi adına ve şahsı adına ilgili hakları kullanmaya dava açmaya dava takibi yapmaya ve iş bu tescillere ilişkin kendisi ya da davacı … tarafından açılmış bulunan derdest davaları yürütmeye davacı veya müdahil sıfatıyla bulunmaya davacı karşı davalıyı yetkili kıldığına ilişkin 13/02/2019 tarihli adi yazılı icazetnamenin dosyaya sunulduğu dikkate alındığında açılan dava yönünden sözleşme tarihi itibarı ile inhisari lisans sahibi olan davacının bu lisansa dayalı olarak yapmış olduğu sözleşmeden kaynaklı davayı açmak yönünden aktif husumetinin bulunduğu, bir an için aksi düşünülse bile alınan icazet ile eksikliğin yargılama sürecinde tamamlandığı davacının aktif husumetinin bulunduğu sonucuna ulaşılmış, aktif husumete yönelik itirazlar dikkate alınmaksızın yargılamaya devam olunmuştur.
3-Asıl davadaki sözleşmeye aykırılık ve alacak talebinin değerlendirilmesi;
Taraflar arasındaki 04/09/2014 tarihli sözleşme hükümleri incelendiğinde;” İMALAT, MONTAJ, PAZARLAMA SÖZLEŞMESİ” başlıklı alt lisans sözleşmesi incelendiğinde;
“Madde 2: Sözleşme’ nin konusu ;lisans sahibi’ nin ekte bir örneği bulunan lisans sözleşmesi’ ne istinaden tüm haklarını … tarih ve … no’lu noter belgesi ile devir almış olduğu yine ekte bir örneği bulunan türk patent enstitüsü tarafından, … no’lu faydalı mode/… no’lu endüstriyel tasarım ve … no’lu endüstriyel tasarımlar yurt içinde ve yurt dışında tanıtımı, satışı, bedelsiz olarak hibe edilmesi, ürün üzerine reklam alınması ve her türlü reklam uygulamasına uygun hale getirilerek ürünün üretilmesi ve dağıtılması hususunda pazarlamacı’ya gayri kabili rücu yetki verilmesidir.
madde 3: sözleşme’ nin tanımı; lisans sahibi, hareketli, amortisörlü, yaylı oturma bankının ; faydalı model lisans,endüstriyel tasarım patent sahibidir ve yurt dışında da patent alımı için gerekli müracaatları yapacaktır. lisans sahibi, ürün’ün yurt içinde ve dışında tanıtımını, ürettirilmesini, satış pazarlama ve ürünün üzerinde uygulanabilecek her türlü değişik ilan ve reklam hakkı münhasır olarak işbu sözleşme ile pazarlama’cıya vermiştir.
lisans sahibi, türkiye içinde ve Türkiye dışında patentli ürün olan hareketli amortisörlü,yaylı oturma bankı üretim, satış ve pazarlama hakkını pazarlamacı’ ya vermiştir. bu sözleşme ile taraflar aşağıdaki şartlarda anlaşmaya varmışlardır.
madde 4: tarafların yükümlülükleri;
a)bundan böyle lisans sahibi, ürün’ün üretilmesi, satış ve pazarlanması, hibe edilmesi ile hiçbir şekilde ilgilenmeyecek, herhangi bir kişi ya da kuruluşa yetki vermeyecektir, herhangi bir tasarrufta bulunmayacaktır. tüm üretim, satış, pazarlama ve dağıtım pazarlamacı tarafından yapılacaktır.
b)lisans sahibi, bundan böyle kendisine ulaşacak talepleri pazarlamacı’ya bildirecektir.
c)lisans sahibi, bu sözleşmenin geçerlilik süresi içinde ürün ile ilgili hiçbir şekilde başka bir kişi ve kuruluşa yetki vermeyeceğini kabul, beyan ve taahhüt etmiştir.
d)lisans sahibi, kendi namına ve hesabına ürünün imalat, üretim, tanıtım, satış ve pazarlama hakkını münhasıran ve gayri kabili rücu olarak pazarlamacı’ya vermektedir.
e)pazarlamacı, lisans sahibi’nin satış konusu ürünün dizayn ve performansı hakkında yazılı bir izin olmaksızın işbu ürünün standartında ve dizaynında değişiklik yapamayacak ve yalnızca ‘hareketli oturma bankı’ markası ile imalat ve satışını yapacaktır. ancak satış arttırıcı öneriler lisans sahibi’ne yazılı olarak bildirilecektir. ürün üzerinde her türlü değişiklik hakkı lisans , sahibi’ne aittir.
f)lisans sahibi, her türlü sözleşme yapmaya ve sipariş kabul etmeye yetkilidir ve bu yetkiyi pazarlamacı’ya münhasıran vermiştir. lisans sahibi, pazarlamacı’nın tek yetkili olarak pazarlama yapmasına muvafakat etmiştir.
g)lisans sahibi, pazarlamacı’ya vermiş olduğu münhasıran pazarlama yetkisine ilaveten, ürün’ün üretilmesi işini de pazarlamacı’ya vermiştir, ancak pazarlamacı üretim yaptığı takdirde lisans sahibi’nin üretim şartlarına kayıtsız şartsız uymak zorundadır.
madde 5: üretim, pazarlama, bedel
a)pazarlamacı üreteceği her hareketli oturma bankı için lisans sahibi’ne 169,50 tl (yüz altmış dokuz tl elli kuruş) + kdv olmak üzere toplam 200 (iki yüz) tl ödemeyi taahhüt eder.
b)pazarlamacı taahhütlerini yerine getirdiği müddetçe ürün’ün üretim, satış, pazarlama, hibe, reklam karşılığı kiralama gibi her hususta bağımsız hareket edecektir, taraflar bu hususta mutabık kalmışlardır.
c)pazarlamacı, ürün’ün satış fiyatını belirlemede, dilediğine ürün’ün ücretsiz vermeye, satış ve pazarlama ile ilgili her türlü tasarrufu kullanmaya yetkilidir. fiyat belirlemede kendi başına karar verecektir. ürün’ün pazarlanması hususunda ticari firmalarla işbirliği yapacaktır. ayrıca, pazarlamacı ürün’ün tanıtımını yapacak, fuar ve sergilere katılacak ve bu hususta her türlü işbirliğini yapmakta bağımsız olacaktır, bunlarla ilgili yapacağı her türlü masrafı karşılayacaktır.
d)pazarlamacı, ‘hareketli oturma bankı’ ürün’üne benzeyen veya aynı tanımdaki mamülleri satmayacak, aynı statüdeki ürünlerle ilgilenmeyecektir.
e)lisans patenti’nin taraflar haricinde 3. kişi ve kuruluşlarca taklit edilmesi, üretilmesi halinde, haksız ve hukuksuz olan bu davranışın engellenmesi, durdurulması ve yapanlar hakkında dava açılarak davaların takip edilmesinden lisans sahibi sorumludur. bu hususta tüm girişimleri yapmayı taahhüt etmiştir.
f)pazarlamacı, bu sözleşme’nin imzalanmasına müteakip 1000 adet stoklarında bulunduracağı patent bedelsiz bank haricinde. her yıl için minimum 1.000 adet’te bank imalatı vaptırıp, patent bedelini ödemeyi garanti ye taahhüt etmektedir. (pazarlamacı,üretim yapılmasa bile her yıl için 1,000 adet’lik patent bedeline tekamül eden bedeli lisans sahibi ne ödemeyi taahhüt etmiştir.)
madde 7: ödeme şekli ;pazarlamacı, bu sözleşmenin 5/a maddesinde taahhüt ettiği ödemeyi aşağıdaki belirtilen şekilde gerçekleşecektir.
a)pazarlamacı, ilk olarak müşterilerine ürün’ün elinde hazır olduğunu göstermek amacı ile 1.000 (bin) adet ürünü, ürettirecek ve stoklarında bulunduracaktır.
b)pazarlamacı, ürün satışını gerçekleştirip, fatura kestiğinde, sattığı ürün adeti kadar faturayı lisans sahibi’nden isteyecek, fatura bedelinin % 50’sini 30 gün içinde %50’sini de 60 gün içinde ödeyerek kapatacaktır.
c)pazarlamacı, ürün’ü satmayıp, herhangi bir belediye veya kuruluş ile reklam karşılığı değerlendirdiği takdirde, ürün’ü imal ettirip, montajını tamamladıktan sonra lisans sahibi’nden faturasını alacak ve toplam bedelin; %25 ini 30 gün içinde , %25 ini 60 gün içinde, %25 ini 90 gün içinde, %25 ini 120 gün içinde ödeyerek kapatacaktır.
madde 9: fesih ;Taraflar Yukarıda bahsi geçen ilk 8 MADDE ve fıkralarını içeren yükümlülükleri yerine getirmediği taktirde önce yazılı bir ihtarla muhatap tarafa bilgi verecek ve yükümlülükler yine de yerine getirilmez ise işbu Sözleşme fesih edilerek geçersiz sayılacaktır.” hükümlerini içerdiği anlaşılmıştır.
Taraflar arasında sözleşmeye ilişkin olarak herhangi bir çekişme bulunmamaktadır.
Her ne kadar davacı yapılan sözleşmenin sözleşmenin 5. Maddesinin A ve F bendinde yer alan yükümlülüklere sözleşmenin yapıldığı tarihten itibaren uyulmadığı, sözleşme hükümlerinin yerine getirilmediği iddiasıyla sözleşmenin A ve F bendi gereğince 200.000,00 TL’nin ödenmesi talebiyle iş bu davayı açmış ise de, davacının lisansa konu bank tasarımlarının üretim aşmasına geçilmesine yönelik olarak davalı karşı davacı gerekli teknik desteği sağlamadığı üretime geçilmediği, yurt dışı pazarına ilişkin olarak 3. Madde kapsamında gerekli yükümlülükleri yerine getirmediği savunmalarına karşılık sözleşmesel yükümlülüklerini yerine getirdiği ve ürünün üretiminin yapıldığına ilişkin olarak bu savunmaları çürütebilecek herhengi bir delilin dosyaya sunulmadığı, duruşmaya katılan davacı karşı davalı asilin duruşmadaki beyanlarında da “.. sözleşme kapsamında üretilen bankalara ilişkin olarak belediye isimlerinin bildirilmediğini, davalı karşı davacının bu kapsamda ne kadar üretim yaptığını ben bilmiyorum..” şeklindeki beyan ve ikrarı dikkate alındığında davacının sözleşme kapsamında lisans alacağı talebinin dinlenilemeyeceği, her ne kadar sözleşmenin 6/f bendi gereği “pazarlamacı, bu sözleşme’nin imzalanmasına müteakip 1000 adet stoklarında bulunduracağı patent bedelsiz bank haricinde. her yıl için minimum 1.000 adet’te bank imalatı vaptırıp, patent bedelini ödemeyi garanti ye taahhüt etmektedir. (pazarlamacı,üretim yapılmasa bile her yıl için 1,000 adet’lik patent bedeline tekamül eden bedeli lisans sahibi ne ödemeyi taahhüt etmiştir.)” kararlaştırılmış ise de üretim yönünden gerekli teknik desteği sağlamayan davacı karşı davalının sözleşmenin bu bendi kapsamında lisans bedeli talebinde bulunmasının dürüstlük kuralına uygun düşmeyeceği, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu, “üretim olmasa dahi ücret talep edebileceğini” ibaresinin üretim şartları oluşmuş olmasına rağmen üretim gerçekleştirilmemesi halinde talebe konu edilebileceği sonucuna ulaşılmış sübut bulmayan asıl davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
3-Karşı davanın değerlendirilmesi;
Davalı karşı davacı açmış olduğu karşı davasında; 04/09/2014 tarihli sözleşme sonrası davacı tarafından prototip ürünün üretilebilmesi yönünden masraf talebinde bulunulduğunu, müvekkili davalı/karşı davacının sözleşmede de böyle bir yükümlülüğü bulunmaması rağmen davacı/karşı davalının ileride doğması muhtemel patent alacağından mahsup edilmek üzere davacıya talep ettiği avans ödemelerini yaptığını, davacının yükümlülüklerini yerine getirmediğini avans ödemesi olarak 15/12/2014 tarihinde 500,00 TL, 31/12/2014 tarihinde 1.600,00 TL, 13/01/2015 tarihinde 1.000,00 TL, 26/01/2015 tarihinde 15.000,00 TL, 10/07/2015 tarihinde 2.500,00 TL, 24/07/2015 tarihinde 16.000,00 TL’nin ödendiğini belirtmiş yapılan ödemelerin faiziyle birlikte iadesini talep etmiştir.
Alındı makbuzu ve banka dekontları incelendiğinde;
15/12/2014 sayılı alındı yazısı( davacı karşı davalı … imzalı):500,00 TL
31/12/2014 sayılı alındı yazısı( davacı karşı davalı … imzalı):1.600,00 TL
13/01/2015 sayılı alındı yazısı( davacı karşı davalı … imzalı):1.000,00 TL
… tarafından yapılan EFT … adına (… Bankası 26/01/2015):15.000,00 TL açıklama olarak 27/02/2015 tarihli … senet kalanı ve harçları yazılmıştır.
… tarafından yapılan EFT dava dışı … adına (10/07/2015):2.500,00 TL- açıklama olarak 27/02/2015 tarihli … senedine istinaden yazılmıştır.
… tarafından yapılan EFT dava dışı … adına (… bankası 24/07/2015):16.000,00 TL
Görüldüğü gibi Sadece … adına yapılan para hareketleri: 500,00+1.600,00+1.000,00+15.000,00=18.100,00TL görünmekte olup bu ödemenin de dava konusu işe ait avans olup olmadığı belli değildir .
Yine davalı …’in 15.000,00 TL’lik 2 adet borç senedi görünüp bunların da dava konusu işle ilgili olup olmadıkları anlaşılamamıştır
Esas itibariyle davalı karşı davacı yapılan ödemelerin avans ödemesi olduğunu kanıtlamakla yükümlüdür.
Yapılan ödemelere ilişkin dava dışı …’ya yapılan havaleler hariç herhangi bir açıklama / itirazi kayıt düşülmemiş olup bu ödemelerin avans ödemesinden ziyade borç ödemesi olarak kabulü gerekmekle birlikte, davacı karşı davalı asil son celsedeki imzalı beyanlarında “karşı tarafça tarafıma yapılan ödemeler daha önceden yapmış olduğumuz montaj işleri ile alakalı olup, yine reklam içeren bankların montajına ve başka işlere ilişkindir.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Bu beyan ve ikrar dikkate alındığında davalı karşı davacının ödeme iddialarını ispatladığı, davacı karşı davalının bu ödemelerin başka işlere ilişkin olduğunu iddia etmekle ispat yükünü yer değiştirdiği, başka işlere ilişkin olarak davacı karşı davalı vekilinin talebi doğrultusunda belediyelere yazılan müzekkere cevaplarından davacı karşı davalının davalı karşı davacıya başka işler yaptığı ve yapılan ödemelerin buna ilişkin olduğunu ispatlayamadığı, kaldı ki gelen müzekkere cevaplarındaki işlerin yapılma tarihi dikkate alındığında ödeme / senet tarihleri ile arasında 3-4 seneyi bulan aralığın bulunmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu ispat yükünü kendi üzerine alan davacı karşı davalının ödemlerin başka işlerden kaynaklı olduğunu ispatlayamadığı anlaşılmakla sübut bulan karşı davanın kabulü ile taraflar arasındaki sözleşmeye istinaden avans ödemesi olarak yapıldığına kanaat getirilen ödemelerin ödeme tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte ödenmesine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
I. ASIL DAVA YÖNÜNDEN;
1-Asıl davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 59,30 TL karar harcından peşin yatırılan 170,78 TL ve 3.245,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 3.415,78 TL’nin mahsubu ile artan 3.356,48 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13/4.maddesi gereğince davacı vekili yararına hesap olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
II. KARŞI DAVA YÖNÜNDEN;
1-Karşı davanın KABULÜ ile; 36.600,00 TL’nin 500,00 TL’sinin 15/12/2014 tarihinden, 1.600,00 TL’sinin 31/12/2014 tarihinden, 1.000,00 TL’sinin 13/01/2015 tarihinden, 15.000,00 TL’sinin 26/01/2015 tarihinden, 2.500,00 TL’sinin 10/07/2015 tarihinden, 16.000,00 TL’sinin 24/07/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davacı/karşı davalıdan alınarak davalı/karşı davacıya ÖDENMESİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 2.500,14 TL karar harcından peşin yatırılan 27,70 TL harç ile 608,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 635,70 TL ‘nin mahsubu ile kalan 1.864,44 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsiline,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı vekili yararına hesap olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan: 650,00 TL bilirkişi ücreti, 100,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 750,00 TL ve 635,70 TL harç (peşin+başvuru) olmak üzere toplam 1.385,70 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 18/02/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸

Bu belge 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanunu Kapsamında E-İmza ile imzalanmıştır.