Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/239 E. 2019/462 K. 12.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/239
KARAR NO : 2019/462

DAVA : Fikir Ve Sanat Sanat Eseri Sahipliğinden Kaynaklanan Haklara Tecavüzün Ref’i, Önlenmesi Ve Tazmini
DAVA TARİHİ : 19/08/2015
KARAR TARİHİ : 12/11/2019

Mahkememizde görülmekte bulunan Fikir Ve Sanat Sanat Eseri Sahipliğinden Kaynaklanan Haklara Tecavüzün Ref’i, Önlenmesi Ve Tazmini davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin “… A.Ş.-…” isimli dizinin yapımcısı olarak hak sahibi olduğunu, bu projenin 2012 yılında hayata geçirildiğini ve … isimli internet sitesinde yayınlandığını, davalıların ise bu projeyi sahiplenerek “… A.Ş.-…” adıyla sinema filmi olarak yayınlamak üzere çekimlere başladığını, davalıların müvekkiline ait projeyi izinsiz olarak kullandıklarını, müvekkilinin bundan dolayı haklarının ihlal edildiğini ve zarara uğramasının söz konusu olduğunu ileri sürerek müvekkilinin eser sahipliğinden doğan mali ve manevi haklarına tecavüzün ref’ ini, Kültür Bakanlığı tarafından eser işletme belgesi verilmemesi ve filmin dağıtımının yapılmaması için ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; “Davacı davasında haksız ve kötü niyetli olduğunu, Davacının tecavüzün refi davası açma yetkisi ve hakkı olmadığını, müvekkillerinden …’ın “… A.Ş:- … “ isimli dizinin … ve … isimli kişilerle birlikte asıl hak olduğunu, dava konusu dizinin oluşum sürecinde davacının katkısı olmadığını, davacının Fsek hükümlerine göre eser sahibi sıfatına haiz olmadığını ve davayı açmaya da yetkisinin olmadığını belirterek tedbir talebinin ve davanın reddini talep etmiştir.
Davalılar vekili süresi içerisinde sunduğu yetki itirazı dilekçesinde, dava konusu dizinin Ankara ile sınırlarında yapımı gerçekleşen projeler olduğunu davalıların her ikisinin de ikametgahının Ankara olduğunu belirterek mahkememizin yetkisizliğine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce 09/12/2014 tarihli verilen kararı ile mahkememizin yetkisizliğine, karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın Ankara Nöbetçi FSHHM’ne gönderilmesine karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen karar davacı vekilince temyiz edilmiş, temyiz başvurusunu değerlendiren Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2015/2135 Esas, 2015/7917 Karar ve 08/06/2015 tarihli kararında 6100 sayılı HMK’nın m.19/2. ve m.131/1 maddelerine göre mahkememizce verilen yetkisizlik kararıın bozulmasına oybirliğiyle ile karar vermiştir.
Taraflar arasındaki ihtilafın halli “… A.Ş …” isimli dizinin davalılarca “… A.Ş …” Hikayesi olarak film yapılması ve fragmanının yayınlanması yolu ile davacının mali haklarına tecavüzün bulunup bulunmadığı, talep olunan tazminatın varlığı ve miktarı hususlarında
Dava dosyası mahkememizce verilen 27/10/2015 tarihli duruşmasında Yargıtay bozma kararına uyulmasına karar verilmiş, yargılamaya esastan devam edilmiştir.
Davanın Fsek m.66/1’e göre Taraflar arasındaki ihtilafın halli “… A.Ş …” isimli dizinin davalılarca “… A.Ş …” Hikayesi olarak film yapılması ve fragmanının yayınlanması yolu ile davacının mali haklarına tecavüzün bulunup bulunmadığı hususlarında olduğu anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, dava ve cevap dilekçeleri, bilirkişi raporları, tanık beyanları, Uyap üzerinden celp edilen … 3.FSHHM’nin … Esas, … 3. FSHHM’nin …, birleşen … 4.FSHHM’nin … Esas sayılı dosyaları celp edilmiştir.
TANIK … ifadesinde Ben çekimlerde ses teknisyeni olarak görev aldım, söz konusu … adlı dizinin çekimlerine ilk defa 2012 yılının Haziran ayında başlandı, ilk bölümü yine yönetmen olarak … olduğu sırada …’da bir kısım ev ve mekanlarda çektik, … icracı sanatçılardan biriydi ancak bu bölüm beğenilmedi, ilk bölümde baş karakter hikayede geçen dümene konu oluyordu, yani dümeni yapan kişi değildi, bu bölümün çekimlerine ben daha öncesinde senaryo ve diğer alt yapı çalışmalarından habersiz olarak anlık çağrılmam üzerine katıldım, senaryoyu kimin yazdığını bilemiyorum, ancak çekim beğenilmediği için 2012’nin ekiminde yeniden bir araya gelindi, davalı … İstanbul’da oturuyordu, yönetmen olarak yine davacılardan … bulundu, bu kez söylediğim gibi senaryoda baş karakter bizzat dümeni uygulayan kişi olarak ortaya çıkmıştı, bildiğim kadarıyla bu değişikliklerde …’ın katkısı olduğu, yaptığı değişiklikleri, diğer yönetmen ve senaristlere gönderiyordu, senaryonun yazma işi …’taydı, ancak …’ın ne tür bir metni …’a gönderdiğini her seferinde bizzat görmedim, ancak hangi bölümler yada metinler olduğunu şu anda hiç hatırlamıyorum, bu çerçevede 8 bölümün 5. bölümünü bizzat İstanbul’dan gelerek … yönetmen sıfatıyla çektirdi, 3. bölümü ise İsa’nın arkadaşı olduğunu bildiğim Murat Nas yönetmen olarak çekti, diğer tüm bölümleri yönetmen sıfatıyla … çekti. Çekim öncesi senaryo doğal olarak yönetmene en son hali ile iletiliyordu, ben sesçi olmam nedeni ile sadece …’ın senaryoya müdahalelerini bu şekilde öğrenmiş oldum, ancak bir kısım değişiklikler belirli bir disiplin içerisinde değil, gurup arkadaşlığı olduğu için anlık yapılıp uygulanıyordu, ben ödeme olarak 3. bölümün çekiminin sonunda …’tan 200 TL ses teknisyenliği ücretini aldım, yine 5. bölüm sonunda her ne kadar yönetmenliği … yapmış ise de …’de oradaydı ve 200 TL daha aldım, proje bittikten sonra da 500 TL …’dan aldım, taraflar yanı İsa’nın davacılara yada davacıların İsa’ya yaptığı herhangi bir elden ödemeyi ben görmedim ve bilmiyorum, bildiğim kadarıyla ödemeler İsa tarafından toplu olarak …’ın hesabına havale suretiyle yatırılıyordu, o da yapımda görev alanlara ödemelerini yapıyordu, 2. ödemeyi İsa’nın kredi kartı yada banka kartını …’ye vermesi suretiyle bankadan …’nin çektiği nakitten aldığımı hatırlıyorum, ben …’ın senaryoda yaptığı değişiklikleri atölyede yani tiyatro çalışmaları yapılan bir yerde …’da kime ait olduğunu bilmediğim dizüstü bilgisayarda yine kime ait olduğunu bilmediğim bir e-posta hesabına gönderilmiş şekilde gördüm, ekranı geriden gördüğüm kadarıyla bunu söylüyorum, jenerikteki değişikliklerin nelerden ibaret olduğu hakkındaki bilgileri ile ilgili olarak tanık beyanında: ilk bölüm olarak çekilip beğenilmediğini söylediğim bölümden sonra jenerikte bazı isimlerin değiştiğini biliyorum ancak şu anda kimin hangi adın kimin yerine değiştiğini söyleyecek şekilde bilgim yoktur, şeklinde beyanda bulunmuştur.
TANIK … ifadesinde Ben kendim yönetmenlik yapıyorum, biraz sonra tanık olarak dinlenecek olan … benim ev arkadaşım olup, kendisi davalı … ile “…” isimli filmin çekimi esnasında beraber çalıştıklarından dolayı tanıyorum. Daha sonra … ile birlikte biz de bir projede çalıştık. Davalı bir gün bize gelerek projesi olduğunu, ve şu anda hatırladığım kadarıyla davacılardan …’nin de ismi geçerek kendi projesini …’daki ekibe yaptıracağını ve çocukların kurguya ihtiyacı olduğunu, kurgusunu yapıp yapamayacağımızı sordu. Davalı davacılardan …’ye daha önce … isimli projede yer verdiği için kendisini tanıyordu. Bu nedenle oradaki ekipte çalışmak istemiş, az önce de beyan ettiğim gibi projenin fikir sahibi ve yapımcısı davalı idi. Yapımcı olarak oyuncuları da bulduktan sonra eserin kurgu ve diğer işlerini yapıp yapamayacağımızı bize sordu. davalının fikir bazında kara mizaha yakın bir tarzı olup, davaya konu olan filmin baş karakteri yine davalıya ait olan … geçen karakterlerden … isimli oyuncunun oynadığı karaktere çok benzemektedir. Buradan da eserin davalıya ait olduğu anlaşılabilir. Davaya konu olan filmin çekim kısmı bildiğim kadarıyla … ekibindeki davacılar tarafından yapıldı, hatta hatırladığım kadarıyla 2. yada 3. Bölümün çekiminde yönetmen olan … davalı tarafından …’ ya gönderilerek çekimlerin düzeltmesi işlemleri yapıldı, yapılan çekimler ya …’ dan bize gönderiliyordu, yada davalı tarafından CD halinde getiriliyordu. kurguları aşamasında zaman zaman davacı … de …’ a yanımıza gelerek yaptığımız kurgular üzerinden birlikte çalıştık. Benim davaya konu film ile ilgili sadece 1. Bölüme dair katkım olmuştur, sonraki bölümlere dair kurguların nasıl yapıldığını bilemiyorum. Benim her ne kadar az önce beyanımda çekimin …’ daki davacılar tarafından yerine getirildiği beyanım geçmişse de ; benim kastım davalı tarafından meydana getirilen … ekibince çekimin yapıldığını yönelik olup, hatta buradan sesçi olarak … isimli kişi de bu ekibe katılmıştı diye hatırlıyorum, davaya konu proje hayata geçirilmeden önce de davalı ile birlikte yaptığımız konuşmalarda böyle bir projesi olduğunu ve hayata geçirilse nasıl olur şeklinde bizlerle konuştuğu dönemler olmuştur. davaya konu eserin ilk meydana çıktığında 3-4 dakikalık fragman şeklinde idi. Fragmanın işlemi bittikten sonra biz ortaya çıkan eserin daha da genişletilebileceğini düşündük ve hatta bu kapsamda … ile birlikte fragmanın fikir olarak bir kısım eklemeler ve çıkarmalar yaptık, sonrasında yapılan çekim sonrasında 1. Bölüm hatırladığım kadarıyla 20 dakika hazırlanmıştır. Benim davalı ile jenerik de isminin senarist olarak neden isminin yer almadığına dair konuşmam olmadı. Ancak yapımcılık vasfı genel olarak bütününü ifade etmekte olup, davaya konu eser gibi olan projelerde ticari kaygı olmadığından dolayı yapımcı olarak projenin fikir sahibi kendisinde olsa dahi ismini yazmamış olabilir, şeklinde beyanda bulunmuştur.
TANIK … ifadesinde Ben oyuncu olarak çalışmaktayım. Davalı ile … isimli flimi çekimlerinden önce tanıştık, kendisi o zaman yönetmen ve yazarımızdı. davaya konu eserle ilgili olarak davalı … daha önce de beraber çalıştığımız için bu projeden bahsederek benim de proje içinde olmamı istedi, ben o süreçte başka bir dizi çekiminde olduğum için ve öğrenci olmam neden ile ve projenin de internet projesi olmasından dolayı cazip gelmediği için kabul etmedim. Yaptığımız bu konuşmadan sonra projenin ne kadar sonra hayata geçirildiğni şu anda hatırlamıyorum, ancak davalı ile zaman zaman telefonda yüz yüze filmin senaryosu ile ilgili karşılıklı fikir alış verişinde bulunduk. davalı kendi yazdığı kısımlarla ilgili bizlerle görüşüyordu. ben yazılı bir metni görmedim. Davalı kendi yazdığı kısımlarla ilgili bizlerle sözlü olarak görüşüyordu. davacılardan … , … isimli projede bizlerle birlikte oyuncu olarak çalıştı, İsa kendisini bu nedenle tanıyordur. davaya konu eserle ilgili olarak bizzat davalının yazmış olduğu teazer’in çekimi yapıldıktan sonra montajı diğer tanık … ile beraber ikamet ettiğimiz evde yapıldı. Sonrasında hatırladığım kadarıyla 1 yada 2. Bölümün montajında da yine bizler de görev aldık. Ayrıca fragman montajı da bizler tarafından yapıldı. Teazerin çekimi hatırladığım kadarıyla 1,5 – 2 dakika süreliydi. Bunda karakterin özellikleri anlatılıyordu. teazerin çekimi iki sefer yapıldı. İlk çekimden sonra görüntüler geldiğinde … ; kendi yazdığı gibi olmadığı için ve aynı zamanda teknik eksiklikler nedeniyle ikinci sefer daha çekimini istedi, ikinci çekimden sonra biz montaj ve düzenlemeleri yaptık. bana sormuş olduğunuz şekilde çekimlerin kimin tarafından yapıldığını bilemiyorum, ancak oyuncuların çekim yapabilmesi teknik olarak mümkün değildir, … tarafından projenin içeriği ile ilgili bizimle konuşma yaptığı esnada … yoktu. Hayata geçirildikten sonraki aşamalarda … ile karşılaştık. Ben jenerik de neden davalının isminin yer almadığını bilemiyorum. Ancak genel olarak …’ ın yaklaşımı nedeniyle genel olarak ağabey tavırlarından dolayı kendi ismini jenerik de yer almaması neden olmuş olabilir, şeklinde beyanda bulunmuştur.
TANIK … ifadesinde ben aslında oyuncuyum, söz konusu … A.Ş. İsimli dizinin bir bölümünde oyunculuk yaptığım gibi, tüm bölümlerde yani 8 bölümde kamera arkasında setde de bir çok işte çalıştım, çekim ekibinde olduğum için bu diziye konu eserin kim tarafından yazıldığını ve fikrin kime ait olduğunu bilirim, bu eseri … ve … yazdılar. İlk bölümlerde … diye bir arkadaşta senaryoya yardımcı olmuştu, …ı tanırım kendisi senarisdir ancak bu dizide senarist olarak bir çalışması olmamıştır. Dizi yanlış hatırlamıyor isem 2012 yılında yayınlanmıştı, film ise 2015 te yapıldı, söz konusu dizi filme dönüştürülürken de senaryo … ve … tarafından uyarlandı, davacının bu film de de her hangi bir katkısı olmamıştır, ben kendisini sette görmedim, senarist olarak adı da her hangi bir suretle geçmemiştir, şeklinde beyanda bulunmuştur.
TANIK … ifadesinde Yaklaşık 6-7 yıldır sosyal medya uzmanı olarak çalışıyorum, filmlerin sosyal medyadaki tanıtım işleriyle ilgileniyorum. Davalı … ı tanıyorum çünkü … da … belediyesinde beraber çalışmıştık. Davacıyı tanımam. Senarist … ve yönetmen …, … belediyesinden beraber çalıştığım ve çok tanıdığım kişilerdir. … A.Ş. Adlı filmin ilk başında kurgulanmasından, senaryo aşamasından filmin vizyona giriş zamanına kadar bilgi sahibiyim. … senaryoyu yazdı, sonra filmle alakalı çekim süreci başladı…. ve … filmin aynı zamanda oyunculuğunu da yaptılar. Filmin internet üzerinden tanıtım işlemlerini de ben gerçekleştirdim, web sitesini ve tanıtım videolarını, fragman, teaser gibi işlemleri ben yaptım. İnternet üzerinden reklam yönetimini de ben yaptım ve devamlı bu kişilerle irtibat halindeydim. Duyduğum kadarıyla davacı … Bey filmin kendisine ait olduğu iddiasında bulunmuş. Ancak ne film aşamasında ne de sonraki aşamalarda kendisinin herhangi bir katkısını görmedim şekilnde beyanda bulunmuştur.
TANIK … ifadesinde Yaklaşık 15 yıldır, profesyonel olarak da 8 yıldır tiyatro, sinema, televizyonda oyuncu olarak çalışıyorum. …’ ı tanıyorum. Kendisi ile 2008 yılından itibaren bugüne kadar aynı atolyede, aynı sanat ortamında beraber çalıştık. Davacıyı tanımam. Ben internet dizisi sürecinde de vardım, film sürecinde de vardım. … A.Ş. Filminin yönetmeni olarak …’ la, set oyuncusu ve set çalışanı olarak çalıştım. Zaten kollektif bir iş idi, herkes her işi yapıyordu, hem set çalışanı olarak hem oyuncu olarak herşeyi yaptım. Film geçen yıl yaz aylarında, Ağustos ayı gibi çekildi. Senaryo yazım ekibiyle de bir müddet çalıştım. … ve … yazım ekibinin çekirdekleri idi, Filmin adı ve genel hikayenin kime ait olduğu konusunda … ve …’ a aittir. Şöyleki, filme başlamadan önce internette sürekli … A.Ş. İle ilgili geliştirmeler ve hikayeler yazılıyordu. Geliştirmeden kastım, hikayeyi film senaryosu haline oluşturmak için küçük küçük sekanslar oluşturuluyordu. Bu sekansların yazım ekibinde de dediğim gibi hep … abi, … çalışıyordu, internette yayınlanan … A.Ş’ nin sekanslarının yapımcısının … olup olmadığı hususunda yanlış hatırlamıyorsam girişte … Film ibaresini biliyorum ancak … ismini hiç duymadım, şeklinde beyanda bulunmuştur.
Taraflar arasındaki ihtilafın halli “… A.Ş …” isimli dizinin davalılarca “… A.Ş …” Hikayesi olarak film yapılması ve fragmanının yayınlanması yolu ile davacının mali haklarına tecavüzün bulunup bulunmadığı hususlarında taraflar arasında uzlaşma sağlanamadığından dosya kapsamı ve iddia ve savunmalar doğrultusunda İletişim uzmanı Prof. Dr. …, FSEK uzmanı Yard. Doç. Dr. … ve senarist yönetmen …’den müşterek rapor alınmasına karar verilmiştir.
Mahkememize 20/03/2018 havale tarihi ile sunulan bilirkişi raporunda özetle; dosyaya sunulan dizi ile sinema filminin senaryolarının aynı olmadığı, sadece dizinin ikinci bölümüne konu olan kentsel dönüşüm projesi ile sinema projesindeki senaryonun bu konuda kesiştikleri, ancak dizinin ikinci bölümünde ve sinema filminde bu konunun işlenişinin bile farklı olduğu, davacının jenerikte de yazılı olan yapımcı sıfatından dolayı bağlantılı hak sahibi sıfatından söz edilebileceği ancak davacı yapımcının eser sahibi olmadığı, eser sahibi olmayan davacı yapımcının eser sahiplerinden mali hakları devralmış olsaydı, ancak o halde filmin yapımına engel olabileceği ancak davacının eser sahipliğinden doğan mali hakları devralmış olduğunun tespit edilemediği, davacının davalılara senaryo danışmanlığı yapmış olduğu, ancak senaryo danışmanlığının ayrı bir konu olduğu, senaryo danışmanının senaryoyu yazmadığı sadece yazılan senaryo üzerinde etkili olabilecek (kısmi) değişiklikler yapmaları konusunda karşı tarafı uyardığı, bu bağlamda davacının yaptığının teknik destek olarak kabul edilebileceği, dolayısıyla senaryo danışmanlığı sıfatı ile her hangi bir hak talep edilemeyeceği, bu bakımdan davacının katkısının FSEK 10.madde 3.fıkra anlamında hususiyet arz etmeyen, “bir eserin vücuda getirilmesinde yapılan teknik hizmetler veya teferruata ait yardımlar” kapsamında değerlendirilebileceği, davacının yapmış olduğu senaryo danışmanlığı, gerekli alt yapı, koordinasyon, reklam-tanıtım ve pazarlama aşamalarında ve teknik açıdan davalılara destek sağlama, önerilerde bulunma, yol gösterme gibi görevlerin sektör tecrübesi olan, bilgili, bilinçli ve öngörülü bir yapımcının sorumlulukları arasında olduğu, davacının tek başına mali hak sahibi olduğunu ispatlayacak her hangi bir belgeyi dava dosyasına sunmadığı, her hangi bir sinopsis ve/veya treatman, bir hikâyeyi daha genel bir şekilde anlattıkları için, bir birlerine benzerlik gösterebileceği, hatta bazı durumlarda senaristlerin bir birlerinden esinlenebildikleri, piyasada var olmuş olan ve hâlihazırda var olan senaryoların en az bir iki noktada birbirlerine benzedikleri, dava dosyasında mevcut dilekçe, bilgi, belge vesaire evraktan anlaşıldığı kadarıyla davacının; davalıların mali organizasyonlarına destek sağladığı, dava dışı … ile sözleşme imzaladığı, davalılara teknik ekip ve ekipman desteği verdiği, icracı sanatçıların ödemesini yaptığı, ancak tüm bu sürecin davacının davalı tarafa teknik destek sağladığını ve halihazırda yapımcının sorumluluğunda olduğu, davacının davaya konu eser üzerinde hak iddia edebilmesi için yönetmen, senarist/diyalog yazarı, özgün müzik bestecisi olması gerektiği, ancak davacının dizinin yönetmenlik yaptığını iddia ettiği bölümünü/bölümlerini ispatlayamadığı, ayrıca jenerikte hiçbir bölümde davacının isminin yönetmen olarak geçmediği, daha öncede belirtildiği gibi davacının en azından dizinin bir bölümünün senaryosunu baştan sona yazmadığı, davacının böyle bir iddiasının olmadığı, davacının davalılara senaryo danışmanlığı yaptığı iddiasının var olduğu, ancak senaryo danışmanlığının senaristlikle aynı şey olmadığı, davacının yönetmen, senarist ve/veya özgün müzik bestecisi olmadığı gerekçeleri ile her hangi bir hak iddia edemeyeceği, var olduğu söylenen e-posta yazışmalarının dava dosyasında yer almadığı sağlıklı sonucun; tarafların senaryolarını yazdığı bilgisayar ve/veya senaryonun son halini gönderdikleri e-posta yazışmaları incelenerek tespit edilebileceği zira her hangi bir fikrin somutlaşmadığı sürece korunamayacağı görüş ve kanaati bildirilmiştir.
Davacı vekili bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesinde, bilirkişinin eser sahipliği yönünden; müvekkillerinin fikrinin somutlaşmadığından kanun tarafından korunmayacağı yönündeki tespitin hatalı olduğunu, bilirkişinin …’te “… A.Ş Bir … ” ismi ile yayınlanan dizinin isim sahipliği konusunu tartışmadığını ve bu yönde bir tespitte bulunulmadığını, söz konusu dizinin yapımcılığı müvekkilinin üstlendiğini ve isim hakkının müvekkili olduğunu, bilirkişinin e-posta yazışmalarının dava dosyasında yer almadığını, yer alsaydı davaya konu senaryonun ilk kim tarafından yazıldığının daha kesin bir şekilde tespit edilebileceğini ifade ettiğini, bahse konu yazışmaların dava dosyasında delil listesinde de görüleceği üzere sunulu olduğunu, bu yazışmaların incelemesi gerektiğini, eksik inceleme ile oluşturulan bilirkişi raporunun hükme esas alınamayacağı, bilirkişilerin tanık beyanlarını rapora sadece yazdığını her hangi bir şekilde incelemediğini, bilirkişilerin teknik olarak dizi ile filmin senaryo açısından yaptığı tespitin hatalı olduğunu ve hakkaniyete aykırı olduğunu, bilirkişinin müvekkillerinin sadece yapımcı sıfatından dolayı hak sahibi olduğu ve mali hakların devrine yönelik tepsitte bulunamadığına yönündeki beyanının da hatalı olduğunu belirterek bilirkişi heyetine teknik bilirkişi eklenerek ek rapor alınmasını talep etmiştir.
Mahkememizce davalı vekilinin itirazları doğrultusunda bilirkişi heyetine bilişim uzmanı …’nın eklenerek ek rapor alınmasına karar verilmiştir.
Mahkememize 19/09/2018 havale tarihi ile sunulan bilirkişi raporunda özetle; Davacının “kendisine ait eski bir eserden yararlanarak bir fikir yarattığını ve dava konusu projeyi geliştirdiğini” iddiasında bulunduğu ancak bir eserin korunabilmesi için somutlaşması ve vücuda gelmiş olması gerektiği, dolayısıyla fikrin korunamayacağı, diğer bir deyişle fikirlerin kimsenin tekelinde olmadığı, FSEK’de fikirlerin değil fikirleri ifade ediliş biçiminin korunduğu, yönetmenin, senaryo yazarının/diyalog yazarının ve özgün müzik bestecisinin eserin birlikte sahibi olduğu, dava konusu eserde …’ın yönetmen ve senaryo yazarı, …’ın, …’in senaryo yazarı ve özgün müzik bestecisi olarak da “…”un eserin ortak sahibi olduğu, dava dosyasında davalı …’ın ve diğer senaristlerin mali haklarını davacıya devrettiğine dair davacı ile dizinin senaristleri ve/veya yönetmeni arasında imzalanmış herhangi bir sözleşmeye rastlanılmadığı, davacının, yapımcı sıfatıyla tek başına hak sahibi olamayacağı, zira bir eserin yapımcısının veya yayıncısının, ancak eserin sahibi/sahipleri ile yapacağı sözleşmeye göre mali hakları kullanma yetkisine sahip olabileceği, kök raporumuzda da dikkat çekildiği üzere, davacının, jenerikte de yazılı olan yapımcı sıfatından dolayı bağlantılı hak sahibi sıfatından söz edilebileceği, ancak davacı yapımcının eser sahibi olmadığı, eser sahibi olmayan davacı yapımcının, eser sahiplerinden mali haklan devralmış olsaydı, ancak o halde filmin yapımına engel olabileceği, ne var ki davacının eser sahiplerinden eser sahipliğinden doğan mali hakları devralmış olduğunun tespit edilemediği, davacı tarafın, eser sahipliğini veya tek başına mali hak sahibi olduğunu ispatlayacak her hangi bir belgeyi dava dosyasına sunmadığı, dolayısıyla davacının eser sahipliğine yönelik iddiasının ispata muhtaç olduğu, bahse konu dizinin senaryosu ile sinema filminin senaryosu işleniş bakımından tamamen farklı olduğu, sadece her iki projenin senaryosundaki konu/ana tema benzeştiği, dizinin 2. Bölümünde ve sinema filminde konu olarak “kentsel dönüşüm projesi’nin ele alındığı, fakat konunun her iki projede bir birinden farklı olarak izleyiciye sunulduğu, jeneriklerde davacının adının senaryo grubu içinde değil, senaryo danışmanı olarak göründüğü, oysa senaryo danışmanlığının senaristtik olmadığı, senaryo danışmanlığının başlı başına farklı bir iş kolu olduğu, senaryo danışmanlığının; bir eserin vücuda getirilmesinde yapılan teknik hizmetler kapsamında değerlendirilebileceği, bu kapsamda kök raporda da ifade edildiği üzere, dolayısıyla senaryo danışmanlığı sıfatı ile her hangi bir hak talep edilemeyeceği, nihai takdiri sayın Mahkemeye ait olmak üzere, bu bakımdan davacının katkısının FSEK md.10 f.3 anlamında hususiyet arz etmeyen, “bir eserin vücuda getirilmesinde yapılan teknik hizmetler veya teferruata ait yardımlar” kapsamında değerlendirilebileceği, dosyaya sonradan sunulan e-posta yazışmalarına göre; davacı Isa Yıldız ile davalılardan …’ın devamlı iletişim halinde olduğu, davacının senaryo da dâhil olmak üzere dizinin genelinde ve her alanda danışmanlık yapmış olduğu, davacının, dizinin yapımcısı olabileceği ancak eser sahipliğinden kaynaklanan mali haklara sahip olamayacağı Isa …’ın bilgisayarında yer almış bu belgelerden; hikâyenin, sinopsisin, tretmanın ve senaryonun ilk defa, kim tarafından, ne zaman yazıldığının kesin olarak tespit edilemediği, diğer taraftan eser sahipliği iddia edilen hikâyenin Isa …’a ait olduğu varsayıldığında bile, Isa Yıldız’ın söz konusu hikâyenin senaryolaşması için davalılardan …’a ve diğer senarist grup elemanlarına görev verdiğini gösterir bir belgeye ve/veya e-posta yazışmasına da deliller arasında rastlanılmadığı, Her hangi bir sinopsis ve/veya tretman, bir hikâyeyi daha genel bir şekilde anlattıkları için, birbirlerine benzerlik gösterebileceği, hatta bazı durumlarda senaristlerin bir birlerinden esinlenebildikleri, nitekim piyasada var olmuş olan ve hâlihazırda var olan senaryoların en az bir iki noktada birbirlerine benzedikleri görüş ve kanaati bildirilmiştir.
İNCLEEME VE DEĞERLENDİRME
Teknik Olarak Dizi İle Filmin Karşılaştırılması;
“… A.S” isimli sinema filminin yapımcısı …, yönetmeninin …, senaristinin … olduğu, filmin oyuncularının; …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … ve … Halkı olduğu, Yapım yılı 2015 olan filmin süresinin bir saat 33 dakika 24 olduğu, Filmin; Ülkenin farklı coğrafyalarında yaşanan toplumsal sorunları, … Mahallesi üzerinden, aktardırdığı. Filmde; … Mahallesi’nde yaşayan üç gencin, kendine has jargonuyla, gerçekliğe oldukça yakın ve gerçek karakterleriyle, mahallenin ortak sorunlarına çözüm bulma mücadelelerinin anlatıldığı, “… A.Ş – Bir Ankara Dümeni” isimli dizinin ise; 2012 yılında, davalılardan …’ın yönetmenliğinde çekildiği, Dava dosyasında mevcut videoların jenerikleri incelendiğinde; senaryo Yazarları olarak 1 .Bölümde … ve …’ın 2. Bölümden 8. Bölüme kadar sadece …, … ve …’in görev aldığı, jeneriklerde 3. Bölümde …’a ilişkin herhangi bir bilginin bulunmadığı, 4-8. Bölümlerde Senaryo danışmanı ve yapımcı olarak davacı …’ın görev aldığı, Oyuncu olarak davalılardan …’ın dizide rol alan diğer oyuncularla birlikte toplam 8 bölümde rol aldığı, Dizide; …’in …, …’in …, …’ın …, …’ın tek kat …,….’nın ise … karakterini canlandırdığı, Birinci bölümün sonunda teşekkür edilen şahıslar arasında …, …, … ve …’ın da adının geçtiği,
Senaryo Açısından;
Dizi bölümlerinin senaryosu ile sinema filminin senaryosu karşılaştırıldığında; dizinin ikinci bölümü ile sinema filminin ana temasıın ayniyet derecesinde benzediği, hem sinema filminde hem de dizinin ikinci bölümünde … Mahallesine yapılması planlanan inşaat’ın konu edildiği, yani dizinin ikinci bölümüne konu olan kentsel dönüşüm projesi ile sinema projesindeki senaryonun bu konuda kesiştikleri, fakat konunun; dizinin ikinci bölümü ve filimde farklı şekilde işlendiği, Bir başka deyişle, … Mahallesine yapılması planlanan inşaat senaryolaştırılıp daha da detaylandırıldığında her iki senaryonun da aslında bir birinden farklılaştığı, Bununla birlikte ana tema/konu ile senaryonun temelde aynı şey olmadığı, ana tema/konu genel bir hikaye iken, senaryonun temanın, senaryo tekniği çerçevesinde detaylandırılmış sinematografik anlatım olduğu, davacı vekili; “Müvekkilim, daha önce yazmış olduğu “…” ve “…” adlı iki film öyküsünden esinlenerek 2008 yılında karakter ve ana unsurları benzer davaya konu projeyi yazmıştır.” beyanında bulunduğu, , davacının bu beyanına göre; davacının da daha önce yazdığı, iki farklı ama bir birine benzer film öyküsünden esinlendiğini gösterdiğini, dolayısıyla davalıların da senaryolarını yazarken dava konusu dizinin ve/veya benzeri bir filmin senaryosundan esinlenmiş olabileceği zira piyasada yapılmış olan filmler ve diziler incelendiğinde pek çoğunun senaryosunun ve hatta işleniş biçimlerinin bile benzerlik gösterdiği, Bir başka deyişle, ülkemizde çekilen aynı türde dizilerin/filmlerin konuları büyük çoğunlukla birbirine benzediği, bu nedenle davacının daha önce yazdığı benzer konuda bir senaryonun olması, bu senaryoların da birebir aynı olduğunu göstermeyeceği, diğer bir deyişle de, söz konusu senaryolarda, birbirinden esinlenilmiş olabileceği, nitekim dizinin senaristleri ve oyuncuları arasında ve yönetmeni olarak davalılardan …’ın isminin yer aldığı, sinema filminde de davalılardan … hem yönetmen hem de oyuncu olarak görev aldığı, yani …’ın her iki projenin ortak ismi olduğu, Dolayısıyla bu açıdan da her iki projenin de bir birinden esinlenmesi gayet doğal olduğu, öteki taraftan dava konusu olay işlenme eser kapsamına da girebileceeği, zira işlenme eser; orijinal esere bağlı olarak meydana getirilen ve işleyenin hususiyetini taşıyan eserler olduğu,
Yapımcı Yönünden :
Davacının, yapımcı sıfatıyla, gerekli alt yapı, koordinasyon, reklam-tanıtım ve pazarlama aşamalarında davalılara destek olduğu, Ama bu desteğin halihazırda yapımcının sorumlulukları arasında olduğu, davalıların da verdikleri röportajlarda gerekli alt yapıya, teknik ekibe ve ekipmana sahip olmadıklarını, devamlı öğrenmeye devam ettiklerini beyan ettikleri, ayrıca dizinin jeneriğinde davacının isminin; ilk bölümlerde hiçbir şekilde yer almamasına rağmen, dizinin 4. Bölümünden itibaren “Yapımcı ve Senaryo Danışmanı” olarak belirtildği, bu durumun da davacının, davalılara yapımcı sıfatıyla önerilerde bulunarak teknik yönlerden destek vermesinin gayet doğal olduğu, çünkü yapımcının diziye mali yatırımda bulunduğu, dolayısıyla dizinin tutması ve zarar etmemesi için sektördeki tecrübesiyle teknik ekibi yönlendirebileceği, jenerikte davacının isminin senaryo danışmanı olarak da geçtiği, davacının iddiaları arasında da senaryo ekibine danışmanlık yaptığı, gerekli değişiklikleri yapmalarını önerdiği hatta yaptırdığının yer aldığı, ancak bu önerilerin ve/veya söz konusu değişiklikleri yaptırmanın da sektör tecrübesi olan, bilgili, bilinçli ve öngörülü bir yapımcının sorumlulukları arasında olduğu, zira projenin başarısız olması durumunda yapımcı da yapmış olduğu mali yatırımın yanında prestij kaybına da uğrayacak ve tüm emekleri de boşa gitmiş olacaktır.
Eser Sahipliği;
Davacı vekili; fikri üreten ve bu fikri başkaları ile paylasan kişinin davacı olduğunu” iddia etmiştir. Ancak söz konusu fikir, uygulamaya geçmediği, somutlaşmadığı sürece yani sadece fikir olarak kaldığı sürece kanun tarafından korunamayacaktır, ayrıca FSEK.md.8 / 3.bendine göre dava konusu eserde … yönetmen ve senaryo yazarı, …, … senaryo yazarı ve özgün müzik bestecisi olarak “…” eserin ortak sahibi oldukları
Mali Hakların Devri;
FSEK md. 18/3’de “Bir eserin yapımcısı veya yayıncısı ancak eserin sahibi ile yapacağı sözleşmeye göre mali hakları kullanabilir” hükmü yer almaktadır. Yapımcı eser sahiplerinden haklarını devralsa bile bu devirin sınırları sözleşme ile belirleyebileceği, yani yapımcı/yayımcıların, eser sahipleri ile yapacakları sözleşmenin mali haklarına dair sözleşme olması ve bu sözleşmede tasarrufların yazılı olması ve konuları olan hakların ayrı ayrı gösterilmesinin FSEK madde 52 kapsamında zorunlu olacağı, yönetmen, senarist, başrol oyuncuları, eser üzerine hak sahibi kişilerdir. yönetmen ve senarist eser sahibi sıfatıyla hak sahibi olurken, oyuncu icracı sanatçı dolayısıyla bağlantılı hak sahibi sıfatıyla hak sahibi olacağı, mali hakların davacıya devrine dair davacı ile dizinin senaristi, yönetmeni ve icracı sanatçıları arasında imzalanmış herhangi bir sözleşme olmadığı, bu sebeple de davacının yapımcı sıfatıyla tek başına hak sahibi olamayacağı, davacı, yönetmen, senarist ve özgün müzik bestecisinden mali haklarını bedelleri karşılığı devralmış olsaydı, o halde eserin tüm mali hakları ve mali hakların kullanılmasının gerektirdiği ölçüde manevi hakları kullanma yetkisi davacıya ait olabileceği, ancak böyle bir devire dava dosyasında rastlanılmadığı, ayrıca davacı, eser sahipliğine yönelik her hangi bir belge de sunmadığı, dolayısıyla davacının eser sahipliğine yönelik iddiası ispata muhtaç olacağı, zira dava dosyasında senaryonun kendisine ait olduğunu ispatlayacak her hangi bir resmi belge yer almadığı, yani işbu projenin davacıya ait olduğunu gösterir belgelere de dava dosyasında rastlanılmadığı, davacının dizinin bir bölümünde yaptığı yönetmenlik görevi de resmen ispatlanamadığı için de (en azından jenerikte yazmadığı için) ispata muhtaç olarak değerlendirilebileceği anlaşılmıştır.
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu m.66/1 “Manevi ve mali hakları tecavüze uğrıyan kimse tecavüz edene karşı tecavüzün ref’ini dava edebilir.
Tecavüz, hizmetlerini ifa ettikleri sırada bir işletmenin temsilcisi veya müstahdemleri tarafından yapılmışsa işletme sahibi hakkında da dava açılabilir.
Tecavüz edenin veya ikinci fıkrada yazılı kimselerin kusuru şart değildir.
Mahkeme, eser sahibinin manevi ve mali haklarını, tecavüzün şümulünu, kusurun olup olmadığını, varsa ağırlığını ve tecavüzün ref’i halinde tecavüz edenin düçar olması muhtemel zararları takdir ederek halin icabına göre tecavüzün ref’i için lüzumlu göreceği tedbirlerin tatbikına karar verir” hükmüne amirdir.
En son yapılan araştırmalardan, bilgisayarlarda yer alan belgelerden ve e-posta yazışmalarından çıkan sonuca göre davacının eser sahibi olamayacağı, eser sahipliğinden doğan mali ve manevi haklara haiz olmadığı, fikir olarak kendisinde bulunan kurguların eser sayılamayacağı, eser için önemli olanın bir özgünlük , uslup taşıyacak şekilde hususiyet niteliğine sahip şekillenmenin mevcut olması olduğu anlaşılmaktadır. Örneğin aynı olayı gören ve anlatan iki kişinin bunu farklı üslup ve özgünlükte anlatmaları halinde iki bağımsız eser olacağı kuşkusuzdur, o halde eser için fikrin somutlaşıp belli bir yapıda tamamlanması gerekir. Davacı da davaya konu eseri kendisinin oluşturduğunu kanıtlayamamıştır. Fikir ve sanat ortamında yer alanlarca sıklıkla fikrinin çalınmasından bahsedilmekte olup, fikrini esere dönüştürmedikçe o fikrin eser olarak korunmasının mümkün olmadığı ve aynı fikri düşünebilecek başkalarının da olabileceği gözden kaçırılmaktadır.
Bu sebeplerle yapılan araştırma , alınan raporlarda tespit edilen maddi olgular dikkate alınarak kanıtlanamayan davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 44,4 TL karar harcından peşin yatırılan 25,2 TL’nin mahsubu ile kalan 19,2 TL bakiye karar harcının davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar tarafından yapılan 120,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalılar vekili yararına hesap olunan 3.931,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, kendisini vekille temsil ettiren davalılara verilmesine,
6-Gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.12/11/2019

Katip …
¸

Hakim …
¸

Bu belge 5070 sayılı elektronik imza kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır