Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/228 E. 2021/104 K. 04.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/228
KARAR NO : 2021/104

DAVA : Fikir ve Sanat Eserinden Kaynaklanan Maddi Tazminat
DAVA TARİHİ : 12/06/2015
KARAR TARİHİ : 04/03/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan fikir ve sanat eserinden kaynaklanan maddi tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; müvekkili şirket tarafından yapımı sağlanarak piyasaya çıkarılmış bulunan …-… kaldım isimli albümün … tarih ve … sayılı Müzik Eseri Kayıt ve Tescil Belgesi ile Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürlüğünde kayıtlı olduğunu, söz konusu albümün işletme belgesi sahibi, yapımcısı ve fikri mülkiyet hakkı sahibinin müvekkili olduğunu, davalı şirketin müvekkilinin fonogram yapımcısı sıfatı ile hak sahibi olduğu ve piyasaya sürülmüş bulunan müzik eserlerini yapımcısı bulundukları…-… adlı müzik albümünde isimlerini değiştirmek suretiyle izinsiz olarak çoğaltıp piyasaya sürerek haksız kazanç sağladığını, bu albümde yer alan dört eserden ilki olan … adlı eserin birebir aynısının, davalı tarafından yapımı sağlanan …-…adlı CD’de albümün ilk parçası olan … adlı eserde aynen, davacıya ait …-… isimli müzik albümünde ikinci sırada yer alan … adlı eserin davalı şirkete ait müzik yapımı olan …-… albümünde ikinci sırada yer alan … adlı eserde aynen, davacıya ait …-… içinde altıncı sıradaki … adlı eserin giriş bölümünde yer alan İntro bölümü kaldırılarak, davalı yapımı olan …-… adlı eserin dördüncü sırasında yer alan … adlı eserin girişteki kısmının kesilerek kullanıldığını, yine davacıya ait …-… adlı müzik albümünde yedinci sırada yer alan … adlı eserin davalı tarafından …-… adlı albümde beşinci sırada yer alan … adlı eserde aynen kopyalanmak suretiyle davacıdan izin alınmaksızın ve mali hak bedeli ödenmeksizin kullanılması sonucu davacının haklarının ihlal edildiğini, ihlal nedeniyle müvekkili tarafından davalı şirket yetkilisi hakkında … Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğunu ve … hazırlık numarası ile soruşturma başlatıldığını, davacı tarafından aldırılan bilirkişi raporunda ihlalin tespit edildiğini, … tarafından tanzim olunan teknik bilim kurulu raporunda her iki albümde yer alan dava konusu dört eserin birinin münitaj farkı olmasına rağmen aynı karaktere sahip kayıtlar olduğunun tespit edildiğini iddia ederek, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla, 50.000 TL maddi tazminatın 07/09/2009 tarihinden itibaren işleyecek faizin ticari işlerde temerrüt faizinin merkez bankasının kısa vadeli krediler için öngördüğü reeskont faizi olan %45 faiz oranı üzerinden hesaplanarak davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili ıslah dilekçesinde özetle; dava açılışta 50.000 TL maddi tazminat talebinde bulunduklarını, yapılan bilirkişi incelemeleri sonucunda FSEK 70/2 maddesi uyarınca 150.000 TL haksız fiil tazminatı ile FSEK 70/3 maddesi uyarınca satış yapılamamasından dolayı mahrum kalınan kar tutarından 100.000 TL olmak üzere toplam 250.000,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; dava konusu edilen talebin zamanaşımına uğradığını bu nedenle zamanaşımı itirazında bulunduklarını, müvekkilince davaya konu albüme ilişkin olarak yapılmış olan işlemlerin devir sözleşmesi ile müvekkiline sunulan … imzalı muvafakatname baz alınarak yapıldığından davanın …ve …Tic. Ltd. Şti’ne ihbar edilmesini talep ettiklerini, müvekkili şirketin davaya konu albümü … 22. Noterliğinin … tarihli ve … yevmiye nolu devir sözleşmesi kapsamında …nden devir alındığını, … tarafından seslendirilen … isimli albümün yapım ve kayıt işlemlerinin devir eden konumunda bulunan … tarafından yapıldığını, devir sonrasında müvekkili şirketin bandrol alınarak üretim yaptığını, müvekkilinin albümün hazırlanması ile hiçbir ilgisinin bulunmadığını, davacının iddialarının mesnetsiz olduğunu ve hukuki hiçbir dayanağının olmadığını, müvekkili şirket tarafından yapılan üretimlerin bizzat yapımcı şirket konumunda bulunan … ile müvekkili şirket arasında bulunan devir sözleşmesi kapsamında yapıldığını, müvekkili şirketin söz konusu albümü noter aracılığı ile …Tic. Ltd. Şti’ne devrettiğini, müvekkili şirketin dava konusu albümle herhangi bir ilgisinin kalmadığını, müvekkili şirket tarafından yapılan işlemlerin tamamen hukuka uygun olduğunu, gerekli olan tüm hukuki süreçlerin yerine getirildiğini, dosyaya sunulan bilirkişi raporu ve … tarafından münitaj farklı olmasına rağmen aynı karaktere sahip kayıtlar olduğuna ilişkin tespitler olsa da aynı sanatçı tarafından seslendirilen şarkıların farklı karakterde olmasının beklenmeyeceğini, dava dışı alınan raporu kabul etmediklerini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İstanbul Kapatılan 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2015/124 esas sayılı dosyası mahkemenin kapatılması nedeniyle mahkememize devredilerek 2017/228 esasına kaydedilmiştir.
Dosyada bildirilen tüm deliller toplanmıştır.
… tarafından hazırlanan raporda, …-… CD’sine ait dava konusu 4 eserin …-… CD’sinde aynen üzerine hiçbir ilave yapılmadan kullanıldığının tespit edildiği anlaşılmıştır.
… Meslek Birliği tarafından düzenlenen 02/07/2014 tarih ve … sayılı yazı, “Sonuç olarak, …Ltd. Şti firmasına ait olan albüm (CD) “…” içinde yer alan dört (4) eser ile … Tic. Ltd. Şti firmasına ait … isimli CD içinde yer alan ve bahse konu dört (4) şarkılardan, birinin münitaj farkı olmasına rağmen aynı karaktere sahip kayıtlar olduğu sonucuna varılmıştır. Albümlerin kayıt tescil tarih ve bilgileri incelendiğinde …Tic. Ltd. Şti adı geçen albümü Telif Hakları ve Sinema Müdürlüğünün 21/07/2004 tarih ve … sayı numarasıyla vermiş olduğu …den 07/05/2009 tarihinde devir almış olup 22/04/2010 tarihinde … Ltd. ŞTi firmasına devretmiş olması kusursuz sorumlu olduğunu göstermektedir, denilmektedir.” şeklindedir.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları Müdürlüğü kayıtlarının incelenmesinde, … adlı eserin icracı sanatçısının … olduğu, denetim tarihinin 30/07/1992 ve karar numarasının … olduğu, kayıt ve tescil tarihinin 03/08/1992 olduğu, eser sahibinin …- … olduğu anlaşılmıştır.
Yine Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları Müdürlüğünün cevabi yazısında, … isimli sanatçının seslendirdiği… adlı albümün 21/07/2004 tarihinde kayıt ve tescil edildiği kayıt tescil belgesinin … Ltd. Şti adına düzenlendiği, 2009 ve 2010 yıllarında 2 defa devir gördüğü 07/09/2009 tarihinde … Ltd. Şti tarafından davalı …Tic. Ltd. Şti’ye devredildiği 22/04/2010 tarihinde …Tic. Ltd. Şti tarafından hali hazırda üzerine kayıtlı olan … Ltd. Şti’ne devredildiği ve halen sahibi olduğu, belirtilmiştir.
Mahkememizce alınan raporda bilirkişi …’in, davacı …’a ait olan … – …; …, …, …, …, …, … (ses kayıtları), davalı …’e ait olan … – …; …, …, …, …, …, şarkılar (ses kayıtları) ile birebir aynı olduğu, davalı tarafa ait albümün, davacı tarafın dayanağı albümün ses kayıtlarından yararlanarak dijital/analog olarak kopyalandığı net bir şekilde anlaşıldığı, dava konusu albümde sanatçı …’in ayrı ve farklı bir seslendirmesi olmadığı, dava konusu icraların, davacının dayandığı fonogram tespitlerinden farklı olmadığı, hususlarında görüş ve tespitlerini bildirdiği anlaşılmıştır.
Davalı vekilinin rapora itiraz ettiği, mahkememizce yapılan 31/01/2017 tarihli oturum ara kararı uyarınca mali müşavir bilirkişiden rapor alınmasına karar verildiği, dosyanın tevdi edilerek raporun mahkememize sunulduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce alınan mali müşavir raporunda bilirkişinin, davalının davacının davaya konu albüm kaç adet sattığı belirlenememiş, ancak internet üzerinden yapılan araştırmada davaya konu eser olan … adlı albüm satış fiyatının en alt ve en üst aralığının ortalaması olan 23,95 TL olarak rayiç bedel biçilebileceği, yayın tarihi olan 23/07/2004 yılından bu yıla geçen 12 yıl boyunca yapılan bu 8.000 baskının tükenme şansının yüksek olduğu da göz önünde tutularak, bunun toplam baskı miktarı ile çarpılması durumunda 24,38 TL x 8.000 adet = 191.600,00 TL edeceği, bunun %8’inin yani 14.192,60 TL’yi yayıncının vergi olarak ödediği, geri kalan toplam 177.407,40 TL bedel üzerinden yapılan olan %20 eser telif ödemesinin de 35.481,48 TL olacağı olduğu, 8.000 adedin … Şti’ne ait 1000 adet bandrollü ürünün telif ödemesinin 35.481,48/8000=4,44 TL x 1000=4.400,00 TL olduğu, geri kalan 31.081,48 TL’nin telif ödemesinin ise …Ltd. Şti’nin olduğu sonucuna vardığı anlaşılmıştır.
Davalı vekilinin rapora itiraz ettiği, mahkememizce yapılan 12/10/2017 tarihli oturumda dosyadaki hak devir belgelerinin de değerlendirilmesi suretiyle davacının mali hak ihlalinin bulunup bulunmadığı ve FSEK 70/2 maddesi uyarınca talep edilebilecek tazminatın varlığı ve miktarı hususunda heyet oluşturularak rapor alınmasına karar verildiği, dosyanın bilirkişi heyetine tevdi edildiği ve raporun sunulduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce alınan raporda bilirkişilerin, 03/08/1992 tarihli ve 92/1255 sayılı Eser İşletme Belgesine göre, dava konusu “…” albümünün fonogram yapımcısının…- …olduğu, … – …’un FSEK m.80 kapsamında fonogram yapımcısı olduğu ve bağlantılı hakka sahip olduğu, bu kapsamda yapılan eser tespitlerinin aynen veya kısmen çoğaltılarak yayımlanması için fonogram yapımcısından izin alınması gerektiği, olayda izinsiz bir kullanımın söz konusu olduğu, bununla birlikte, iş bu davada davacının yapımcı …- …değil, bu şahsın da hissedarı olduğu anlaşılan … Tic. Ltd. Şti olduğu, dosya içinde şahıs şirketinin Ltd. Şti’ne yaptığı bir devir belgesinin mevcut olmadığı, davacının talebinin isabetli bulunması durumunda 1.325,42 TL ödemesinin uygun olacağı, hususlarında tespitlerini bildirmişlerdir.
Taraflarca rapora itiraz edildiği, mahkememizce yapılan 22/03/2018 tarihli oturum 3 nolu ara karar uyarınca bilirkişi heyetinden ek rapor alınmasına karar verildiği ve raporun sunulduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce alınan 25/10/2018 tarihli ek raporda bilirkişilerin, … albümünde yer alan 4 eserin (1…., 2…., 3…., 4….) … albümündeki 4 eserle birebir aynı olduğu, davacı tarafın bahsettiği … adlı eserin … adlı albümde bulunmadığı, dilekçeye ekli fotokopide 21/08/2006 tarihinde … albümünün eser işletmesinin … – …firmasından…Ltd. Şti’ne devredildiğinin görüldüğü,… Ltd. Şti tarafından … Ltd. Şti’ne …adlı albümün eser işletme belgesinin 07/09/2009 tarihinde devir edildiği, somut veriler ışığında yapılan hesaplamalarının önceki raporda belirtildiği, eserlerin master kullanımı için izin alınmış olması halinde ünlü bir sanatçının okuduğu eser başına 6.000 TL – 9.000 TL arasında bir bedel belirlenebileceği, hususlarında görüş ve tespitlerini bildirmişlerdir.
Taraflarca ek rapora karşı beyanların sunulduğu yine mahkememizce yapılan 27/06/2019 tarihli oturumda, tarafların itiraz ve beyanlarını tekrar ettikleri ve müzik sektör bilirkişisi seçilerek “taraflarca sunulacak davaya konu kayıtlar üzerinde inceleme yapılarak sonradan kopyalanmak suretiyle üretildiği iddia olunan eserlerin ilk seslendirmenin kopyası olup olmadığı, yeni bir seslendirme olup olmadığı hususlarında tarafların iddia ve savunmaları da değerlendirilmek suretiyle var ise hangi eserler üzerinde (…, …, …, … ve … isimli eserler üzerinde) kopyalamanın bulunduğunun tespiti yönünden rapor tanziminin istenmesine,” şeklinde karar verildiği, dosyanın bilirkişiye tevdi edilmesi sonrasında raporun sunulduğu anlaşılmıştır.
Alınan 09/12/2019 tarihli raporda bilirkişinin, davacı ve davalı tarafın piyasaya sürmüş oldukları CD’lerin ayrıntılı incelemesinin tamamlandığı, eser işletme kayıt ve tescil tarihi 1992 yılına dayanan davacı tarafa ait … isimli eserde yer alan 5 eserin, davalı tarafa ait olan ve eser işletme belgesi 2004 yılına dayanan … isimli albümde, tamamına mastering yapılarak yani ses seviyeleri yükseltilip parlatılarak, “…” isimli eserin ismi “…” olarak değiştirilerek, “…” ve ismi “…” olarak değiştirilmiş olan “…” isimli iki eserin final kısımlarında kopyalama yapılıp eser süreleri uzatılarak, “…” isimli eserin giriş kısımındaki serbest enstrüman partisyonu çıkartılarak kullanıldıkları, yeni seslendirme olup olmadığı hususunda ise, defaten yapılmış olan dinleme ve mukayeselerde solistin söz konusu 5 eseri yeniden seslendirmişi olduğuna dair herhangi bir his ve algı doğmadığını, teknik açıdan bakıldığında davacı ve davalı tarafın CD’lerindeki altyapıların birbirinin aynı olduğu kanaati ile, dava dışı … davalı albümünde yeni bir seslendirme/okuma yapmış olabilmesi için mantıken davacının albümündeki müzikal stüdyo altyapısının kullanılmış olması gerekir ki, böyle bir yöntemin hiç gündeme gelmemiş olduğu hem dava dosyasının tüm aşamalarındaki taraf beyanlarından hem de kendisince yapılmış teknik incelemelerden dolayı net bir şekilde anlaşıldığı, diğer yandan davacı ve davalı tarafın albümlerinin kayıt ve tescil tarihleri arasında 10 seneyi aşkın bir fark bulunduğu, bu kadar geniş bir zaman aralığının ardından yapılabilecek yeni okumalarda solistin sesinde algılanması ve fark edilmesi muhakkak olan (özellikle fiyzolojik anlamda) değişimler ve farklılıkların ortaya çıkmasının kaçınılmaz olduğu, fakat uzlaşmazlık konusu olan her iki albümde yer alan 5 eserdeki solistin ses mukayesesinde herhangi bir değişik ve fark algılanmadığı, aynı gün üst üste yapılan tekrar okumalarında dahi solistlerin esere katmış oldukları duygu, okumalardaki nefes ve diyafram kullanım tarzları, kelime sonlarını tutma-uzatma tercihleri gibi faktörlerin hiçbir zaman bir önceki okumanın aynısı olmadığı ve farklar görülmekteyken davada olduğu gibi uzun zaman süreçlerinin ardından yapılan olası yeni okumalarda hiçbir farklılığın olmamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, davalının albümü için yeni bir okuma/seslendirme yapılmadığı, hususlarında tespit ve görüşlerini bildirdiği anlaşılmıştır.
Dava, 5846 sayılı FSEK 70 hükümleri uyarınca açılmış maddi tazminat talebine ilişkindir.
Eser Vasfı Yönünden Değerlendirme
Yargıtay kararlarına göre, FSEK kapsamındaki uyuşmazlıkta dava konusu fikri ürünün “eser” niteliği taşıyıp taşımadığı re’sen araştırılmalıdır. FSEK’in 1/B maddesinde öngörülen tanım dikkate alındığında bir fikir ve sanat ürününün eser olarak nitelendirilebilmesi için iki unsuru haiz olması gerekir. Bunlardan ilki, fikir ve sanat ürününün “sahibinin hususiyetini taşıması”, ikincisi ise “kanunda sayılan eser kategorilerinden birine dahil olması”dır. Doktrinde, bu unsurlardan ilkine “sübjektif unsur” veya “esasa ilişkin şart”, ikincisine ise “objektif unsur” veya “şekle ilişkin şart” denilmektedir. Sübjektif unsur gereğince, bir fikir ve sanat ürününün eser olarak kabul edilebilmesi için, bu ürünün onu meydana getiren kişinin “hususiyetini” taşıması gerekmektedir. Başka bir deyişle eser onu yaratan zihnin bireyselliğini gösteren özellikler taşımalıdır. Objektif unsur gereğince, bîr fikir ve sanat ürününün hukuk alanında korunmayı hak edebilmesi için, sahibinin hususiyet arz eden fikri çabasının somut neticesi olması gerekir. Başka bîr deyişle bu fikri çaba gözle görülebilir, elle tutulabilir, kulakla duyulabilir, kısaca algılanabilir olmalıdır. Fikir ve düşünceler, ancak bir şekle büründüğünde yani eser formunda açıklığında fikri hukuk kapsamına girer. Diğer taraftan eserde algılanabilir olma dışında düşüncenin açıklanış formatı da önemlidir. Yani fikir ve sanat ürününün FSEK’te öngörülmüş olan düşünceyi ifade formatlarından birine dahil olması gerekir. FSEK’te eser formatları olarak, ilim ve edebiyat eserleri, musiki eserleri, güzel sanat esefleri, sinema eserleri ve bağlı eser olarak kabul edilen işlenme eserler gösterilmiştir. Dolayısıyla bir fikir ve sanat ürününü bu formatlardan birine sokmak mümkün değilse, onu kanuna göre eser saymak ve korumak da mümkün olmayacaktır.
FSEK m.3’e göre, Musiki eserleri, ya sözlü ya da sözsüz olurlar. Sözsüz musiki eserlerinde sadece besteler, sözlü musiki eserlerinde hem beste hem de güfteler musiki eseri olarak FSEK tarafından korunurlar. Ancak güftede ayrıca edebi bir özellik varsa; FSEK m. 2/b.1’e göre bunun dil ile ifade edilen bir eser olarak da korunması mümkündür. Dil ve yazı ile ifade olunan eserler geniş bir fikir alanını kapsarlar. Bu eserler, hikaye, roman,, şiir, bir şarkının güftesi, skeç, tiyatro oyunlarını kapsadığı gibi, bilimsel konferansları, monografileri, siyasi nutukları, eğlendirici sohbet tarzında konuşmaları, çocuk hikayelerini ve benzerlerini kapsar.
Davaya konu olan ve dosyada mübrez CD’ler, Kültür Bakanlığı Telif Hakları genel Müdürlüğünden gönderilen bilgi ve belgeler incelendiğinde davaya konu edilen şarkıların FSEK m. 2/b.1 ve 3 anlamında dil ile ifade olunan müzik eserleri olduğu kanaatine varılmıştır.
Eser Sahipliğinin Değerlendirilmesi
Yargıtay kararlarında FSEK kapsamındaki uyuşmazlıklarda, “eser sahipliği” ya da hak sahipliği sıfatının da re’sen gözetilmesi gereğine işaret edilmektedir. Dolayısıyla huzurdaki davada da, uyuşmazlık konusu fikri ürünlere ilişkin eser sahipliği ya da hak sahipliği sıfatının re’sen irdelenmesi gerekmektedir. Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda eser sahipliği veya hak sahipliği ile ilgili çeşitli karinelere yer verilmiştir.
FSEK m. 11 hükmüne göre; “Yayımlanmış eser nüshalarında veya bir güzel sanat eserinin aslında, o eserin sahibi olarak adını veya bunun yerine tanınmış müstear adını kullanan kimse, aksi sabit oluncaya kadar o eserin sahibi sayılır. Umumi yerlerde veya radyo-televizyon aracılığı ile verilen konferans ve temsillerde, mutat şekilde eser sahibi olarak tanıtılan kimse o eserin sahibi sayılır, meğer ki, birinci fıkradaki karine yoluyla diğer bir kimse eser sahibi sayılsın.”
Musiki eserlerinde eser sahipliği ile ilgili olarak şu hususlara değinmekte de fayda vardır. Bir musiki eserin güftesi veya bestesi aynı kişiye ait olabileceği gibi, eserin güftesinin veya bestesinin farklı kişilere ait olması da mümkündür. Güftesi ve bestesi farklı kişilere ait olan musiki eserlerinin de FSEK m.9 anlamında “ortak eser” durumu söz konusudur. Yani beste ve güfte kendi başına eser olma vasfını korumaktadır. Zira, güfte bağımsız bir ilim ve edebiyat eseri iken, beste bağımsız bir müzik eseridir ve sahipleri bunlar üzerinde münferiden tasarrufta bulunabilirler.
Dosyada mübrez Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları genel Müdürlüğü tarafından gönderilen tescil belgeler dikkate alındığında FSEK11’deki karine çerçevesinde dava dışı …’in icracı sanatçı olduğı olduğu, davacının ise FSEK 1/B f gereği (Fonogram: Sinema eseri gibi görsel-işitsel eserler içindeki ses tespitleri hariç olmak üzere, bir icrada yer alan seslerin veya diğer seslerin veya ses temsillerinin tespit edildiği ses taşıyıcısı fiziki ortamı,) fonogram yapımcısı olduğu k bendi gereği komşu hak sahibi olduğu kanaatine varılmıştır.
FSEK 80/1 bağlantılı hak sahipliği açıklanmış olup komşu hak sahipliği ” Eser sahibinin manevi ve mali haklarına zarar vermemek kaydıyla ve eser sahibinin izniyle bir eseri özgün bir biçimde yorumlayan, tanıtan, anlatan, söyleyen, çalan ve çeşitli biçimlerde icra eden sanatçıların, bir icra ürünü olan veya sair sesleri ilk defa tespit eden fonogram yapımcıları ile radyo-televizyon kuruluşlarının aşağıda belirtilen komşu hakları vardır.” şeklinde tanımlanmıştır.
Yine 80/1 B hükmü “Bir icra ürünü olan veya sair sesleri ilk defa tespit eden fonogram yapımcıları eser sahibinden ve icracı sanatçıdan mali hakları kullanma yetkisini devraldıktan sonra aşağıda belirtilen haklara sahiptir.
(1) Eser sahibinin ve icracı sanatçının izni ile yapılan tespitin, doğrudan veya dolaylı olarak çoğaltılması, dağıtılması, satılması, kiralanması ve kamuya ödünç verilmesi hususlarında izin verme veya yasaklama hakları münhasıran fonogram yapımcısına aittir. Yapımcılar tespitlerinin işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletimine ve yeniden iletimine izin verme hususunda münhasıran hak sahibidir.
(2) Fonogram yapımcısı, yurt içinde henüz satışa çıkmamış veya başka yollarla dağıtılmamış tespitlerinin aslının veya çoğaltılmış nüshalarının satış yoluyla veya diğer yollarla dağıtılması hususunda izin verme ve yasaklama hakkına sahiptir.
(3) Fonogram yapımcısı, icraların tespitlerinin telli veya telsiz araçlarla satışı veya diğer biçimlerde umuma dağıtılmasına veya sunulmasına ve gerçek kişilerin seçtikleri yer ve zamanda tespitlerine ulaşılmasını sağlamak suretiyle umuma iletimine izin vermek veya yasaklamak hakkına sahiptir. Umuma iletim yoluyla tespitlerin dağıtım ve sunulması yapımcının yayma hakkını ihlal etmez.” hükümlerine amirdir.
Eser sahiplerinin hakları ile bağlantılı haklara sahip olanlar da eser sahipleri gibi Tecavüzün Ref’i, Tecavüzün Men’i ve Tazminat Davası haklarından faydalanırlar.
Sonuç olarak; yukarıda da izah olunduğu üzere FSEK m.80/B’ye göre, bir icra ürünü olan veya sair sesleri ilk defa tespit eden fonogram yapımcıları, eser sahibinden ve icracı sanatçıdan mali hakları kullanma yetkisini devraldıktan sonra, eser sahibinin ve icracı sanatçının izni ile yapılan tispitin, doğrudan veya dolaylı olarak çoğaltılması, dağıtılması, satılması, kiralanması ve kamuya ödünç verilmesi hususlarnıda izin verme veya yasaklanma haklarını münhasıran haizdir. Bu çerçevede fonogram yapımcısının hakları: I-Tespitin doğrudan veya dolaylı olarak çoğaltılması, II-Tespitin her türlü yöntemle satılması ve dağıtılması, III-Tespitin kiralanması ve kamuya ödünç verilmesi, IV-Tespitin işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan vasıtalarla umuma iletimi ve yeniden iletimi (Radyo-televizyon aracılığıyla yayın), V-Yurt içinde henüz satışa çıkmamış veya başka yollarla dağıtılmamış tespitlerin aslının veya kopyalarının satış ve diğer yollarla dağıtılması, VI-Tespitin telli veya telsiz araçlarla veya diğer yöntemlerle umuma iletilmesi, VII-Tespitin internet ortamında umuma iletilmesi, şeklindedir.
Deliller incelendiğinde;
Davaya konu eserlerin yer aldığı fonograma ilişkin olarak davacının icracı sanatçı olan …’ den almış olduğu muvafakati de sunmak suretiyle kültür Bakanlığı nezdinde 03/08/1992 yılında eser işletme belgesi aldığı anlaşılmaktadır.
Yine davaya konu davacı kayıtlarının aynen kopyalandığı iddiasına dayalı fonogramlar yönünden ihbar olunan … tarafından yine ihbar olunan icracı sanatçı … den alınan 30/06/2004 tarihli muvafakate dayalı olarak 20/07/2004 tarihinde eser işletme belgesinin alındığı, bu eser işletme belgesinin 07/09/2009 tarihinde davalı … devrolunduğu, davalı tarafından da ikrar olunduğu üzere bu dönemde davalı tarafça eserin bandrol alınmak suretiyle piyasaya sunulduğu, bahse konu eser işletme belgesinin 22/04/2010 tarihinde dava dışı … devrolunduğu anlaşılmıştır.
Dosyaya sunulan rapor içerikleri dikkate alındığında Fonogramda başka bir deyişle albümde yer alan bir eserin albümde icra edilmiş aynı halinin hak sahibinden izin alınmaksızın aynen kullanılmasının FSEK 80/B hükmünün ihlali sayılacağı izahtan vareste olmakla davalı kullanımlarının hak ihlaline sebebiyet vereceği sonucuna ulaşılmıştır.
TAZMİNAT / ALACAK TALEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ;
Davacı vekiline yargılama safahatinde tazminat taleplerini açıklaması ve netleştirmesi yönünden süre verilmiş duruşmadaki beyanları ve talep miktarlarının dava dilekçesi ile uyumlu olmadığı dikkate alınarak 19/11/2020 tarihli celsede sunduğu dilekçedeki aşkın talepleri yönünden ıslah dilekçesini sunması ve harçlandırması için süre verilmiş, son olarak sunduğu ıslah dilekçesinde ve 04/03/2021 tarihli celsedeki beyanlarında taleplerinin FSEK 70 e dayalı olduğunu mahkememize bildirmiştir.
Bu beyan ve talepler üzerinde hak ihlali yönünden tespit yapılmış olmakla birlikte tazminat hesaplamasının ve değerlendirmesinin FSEK 70 de düzenlenen şartlar kapsamında ele alınması gerektiği, kusursuz sorumluluğu öngören ve 3 kat hesabıyla hesaplama içeren FSEK 68 dayalı talep bulunmadığı resen hesaplama ve değerlendirme yapılmasının talep aşımı sonucunu doğuracağı dikkate alınarak talep doğrultusunda uyuşmazlık ele alınmıştır.
Tazminata ilişkin kanun hükümleri ele alındığında;
FSEK Madde 66 – Manevi ve mali hakları tecavüze uğrayan kimse tecavüz edene karşı tecavüzün ref’ini dava edebilir. Tecavüz, hizmetlerini ifa ettikleri sırada bir işletmenin temsilcisi veya müstahdemleri tarafından yapılmışsa işletme sahibi hakkında da dava açılabilir. Tecavüz edenin veya ikinci fıkrada yazılı kimselerin kusuru şart değildir. Mahkeme, eser sahibinin manevi ve mali haklarını, tecavüzün şümulünu, kusurun olup olmadığını, varsa ağırlığını ve tecavüzün ref’i halinde tecavüz edenin düçar olması muhtemel zararları takdir ederek halin icabına göre tecavüzün ref’i için lüzumlu göreceği tedbirlerin tatbikına karar verir. (Ek fıkra: 07/06/1995 – 4110/19 md.) Eser sahibi, ikamet ettiği yerde de tecavüzün ref’i ve men davası açabilir. Madde 67 – Henüz alenileşmemiş bir eser, sahibinin rızası olmaksızın veya arzusuna aykırı olarak umuma arzedildiği takdirde tecavüzün ref’i davası, ancak umuma arz keyfiyetinin çoğaltılmış nüshaların yayımlanması suretiyle vakı olması halinde açılabilir. Aynı hüküm, esere, sahibinin arzusuna aykırı olarak adının konulduğu hallerde de caridir… Hükümlerine amirdir.
Yine Madde 68-(Değişik madde:07/06/1995-4110/21 md. : değişik madde: 23/01/2008 -5728 S.K./137.mad) Eseri, icrayı, fonogramı veya yapımları hak sahiplerinden bu Kanuna uygun yazılı izni almadan, işleyen, çoğaltan, çoğaltılmış nüshaları yayan, temsil eden veya hertürlü işaret, ses veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletenlerden, izni alınmamış hak sahipleri sözleşme yapılmış olması halinde isteyebileceği bedelin veya bu Kanun hükümleri uyarınca tespit edilecek rayiç bedelin en çok üç kat fazlasını isteyebilir. İzinsiz çoğaltılan kopyalar satışa çıkarılmamışsa hak sahibi çoğaltılmış kopyaların, çoğaltmaya yarayan film, kalıp ve benzeri araçların imhasını veya üretim maliyet fiyatını geçmeyecek uygun bir bedel karşılığında kendisine verilmesini ya da sözleşme olması durumunda isteyebileceği miktarın üç kat fazlasını talep edebilir. Bu husus, izinsiz çoğaltanın hukuki sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. İzinsiz çoğaltılan kopyalar satışa çıkarılmışsa hak sahibi, tecavüz edenin elinde bulunan nüshalar hakkında ikinci fıkradaki şıklardan birini kullanabilir. İkinci ve üçüncü fıkraların eser sahibinden başka hak sahiplerince uygulanabilmesi için eser sahibinin bu Kanunun 52 nci maddesine uygun yazılı çoğaltma izni aranır… Bedel talebinde bulunan kişi, tecavüz edene karşı onunla bir sözleşme yapmış olması halinde haiz olabileceği bütün hak ve yetkileri ileri sürebilir.
Madde 70 – (Değişik fıkra: 07/06/1995 – 4110/22 md.) Manevi hakları haleldar edilen kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat ödenmesi için dava açabilir. Mahkeme, bu para yerine veya bunlara ek olarak başka bir manevi tazminat şekline de hükmedebilir.
Mali hakları haleldar edilen kimse, tecavüz edenin KUSURU VARSA haksız fiillere mütaallik hükümler dairesinde tazminat talep edebilir. Birinci ve ikinci fıkralardaki hallerde, tecavüze uğrıyan kimse tazminattan başka temin edilen karın kendisine verilmesini de istiyebilir. Bu halde 68 inci madde uyarınca talep edilen bedel indirilir. Hükümlerine amirdir.
Sonuç olarak izahı yapılan mevzuat kapsamında tazminat talebi değerlendirildiğinde davacının kusursuz sorumluluk içeren FSEK 68 dayalı talebinin bulunmadığı, aşamalardaki taleplerini netleştirmesi yönünden verilen ıslah dilekçesi ve son celsedeki beyanlarında açıkça FSEK 70 e dayalı talepte bulunduğu, taleple bağlılık gereği FSEK 70 kapsamında davalının sorumluluğu dikkate alındığında, zarardan sorumluluğun kusur esasına dayalı olduğu, dosya kapsamında sunulan deliller dikkate alındığında davaya konu davacı kayıtlarının aynen kopyalandığı iddiasına dayalı fonogramlar yönünden ihbar olunan … tarafından yine ihbar olunan icracı sanatçı … den alınan 30/06/2004 tarihli muvafakate dayalı olarak 20/07/2004 tarihinde eser işletme belgesinin alındığı, bu eser işletme belgesinin 07/09/2009 tarihinde davalı … devrolunduğu, hak sahibinden usulünce yapılan devirlere dayalı olarak eser işletme belgesini devralan ve kayıtların ilk fonogramdan kopyalama olup olmadığı hususunda herhangi bir bilgisi olmayan, devir tarihi itibarı ile 5 yılı aşkın (2004-2009) süredir varlığını sürdüren eser işletme belgesinin geçersiz ya da haksız olduğunu (davacının devir tarihi itibarı ile 5 yıl sessiz kaldığı da dikkate alındığında) bilmesinin mümkün olmadığı, bu noktada davalıya atfedilebilecek herhangi bir kusurun bulunmadığı, kusurun bulunmadığı dikkate alındığında davacının davalıdan FSEK 70 kapsamında herhangi bir talepte bulunamayacağı sonucuna ulaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı izahı yapılan mevzuat kapsamında değerlendirildiğinde; davacının davaya konu eserler üzerinde FSEK 1/B f gereği (Fonogram: Sinema eseri gibi görsel-işitsel eserler içindeki ses tespitleri hariç olmak üzere, bir icrada yer alan seslerin veya diğer seslerin veya ses temsillerinin tespit edildiği ses taşıyıcısı fiziki ortamı,) fonogram yapımcısı olduğu k bendi gereği komşu hak sahibi olduğu, davalının piyasaya sunmuş olduğu ve davacının hak sahibi olduğu fonogramdaki kayıtları aynen içeren fonogramı, hak sahibinden izin alınmaksızın aynen kullanılmasının FSEK 80/B hükmünün ihlali niteliğinde olduğu, hak ihlali yönünden tespit yapılmış olmakla birlikte tazminat hesaplamasının ve değerlendirmesinin talep doğrultusunda FSEK 70 de düzenlenen şartlar kapsamında ele alınması gerektiği, kusursuz sorumluluğu öngören ve 3 kat hesabıyla hesaplama içeren FSEK 68 dayalı talep bulunmadığı resen hesaplama ve değerlendirme yapılmasının talep aşımı sonucunu doğuracağı dikkate alınarak talep doğrultusunda uyuşmazlık ele alındığında hak sahibinden usulünce yapılan devirlere dayalı olarak eser işletme belgesini devralan ve kayıtların ilk fonogramdan kopyalama olup olmadığı hususunda herhangi bir bilgisi olmayan, devir tarihi itibarı ile 5 yılı aşkın (2004-2009) süredir varlığını sürdüren eser işletme belgesinin geçersiz ya da haksız olduğunu (davacının devir tarihi itibarı ile 5 yıl sessiz kaldığı da dikkate alındığında) bilmesinin mümkün olmadığı, bu noktada davalıya atfedilebilecek herhangi bir kusurun bulunmadığı, kusurun bulunmadığı dikkate alındığında davacının davalıdan FSEK 70 kapsamında herhangi bir talepte bulunamayacağı anlaşılmakla davacının FSEK 70 E dayalı tazminat davasının reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca peşin yatırılan 853,88 TL ile ıslah harcı olan 3.450,00 TL’den karar harcı olan 59,30 TL’nin düşülmesine, kalanı 4.244,58 TL’nin karar kesinleştikten sonra talep halinde davacıya iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13/4 uyarınca ret edilen maddi tazminata ilişkin hesap olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan, 100,00 TL posta gideri, 1.200,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.300,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 04/03/2021

Katip
¸

Hakim …

¸
Bu belge 5070 sayılı elektronik imza kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır