Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/200 E. 2021/85 K. 25.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/200 Esas
KARAR NO : 2021/85

DAVA : Patent (Patent Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/01/2015
KARAR TARİHİ : 25/02/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Patent (Patent Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; dava konusu patent belgesinin … sayılı Avrupa Patentinin validasyonu yoluyla Türkiye’ye giriş yapmış olup patent belgesi ile koruma altına alındığını, davaya konu davalı yana ait … sayılı patent, … nolu Avrupa Patent başvurusunun tescilinin Avrupa Patent Bülteninde … yayın numarası ile yayınlanması sonrasında 23/12/2013 tarihinde TPE nezdinde validasyon yoluyla tescil edildiğini, söz konusu Avrupa Patentinin Avrupa fazında itirazında sürecinde bulunduğunu, 4 farklı firma tarafından yenilik ve buluş basamağı kriterlerinden yoksun olması kapsam aşımı gibi nedenlerden dolayı patentlenebilir olmadığının ileri sürüldüğünü, Avrupa patanetine Avrupa fazına 4 farklı firma tarafından yapılan söz konusu itirazların; yenilik içermediği, buluş basamadığından yoksun olduğunu, orjinal kapsamını aştığını, bununla birlikte … sayılı Avrupa Patenti ile davaya konu patent belgesinin koruma kapsamı ve istemleri karşılaştırıldığında her iki patent arasında herhangi bir fark bulunmadığının görüldüğünü, dava konusu patent belgesinin koruma kriterlerine sahip olup olmadığının tespiti için öncelikle belgenin koruma kapsamının tespitinin gerekmekte olduğunu, başvurunun orjinal halinin … sayılı uluslararası başvurusunun yayın metninde görülebileceğini, Patent KHK 64.madde uyarınca başvuru istemlerinde yapılan değişikliklerde başvurunun kapsamının genişletilemeyeceğini, davalı yanın mevcut başvurunun orjinal halinde 30/09/2009 tarihinde yaptığı değişiklikler sonucunda istem 1, 2 ve 7’nin konularını kombine ederek yeni bir istem oluşturduğunu belirttiğini, ancak istem 7 farmasötik olarak kabul edilebilir bir seyrelticiyi açıklayan istem 5’e bağlı olduğunu ve yeni istem 1’de açıklanan kompozisyonun seyreltici içerdiği açıklamadığını, dolayısıyla …’nin ilk istemi istem 1, 2 ve 7’nin kapsamını aşmakta ve mevcut istem 1 tarifnamenin orjinal halinde açıkça belirtilmediğini, buna göre istem 1, 551 Sayılı KHK 47.maddesi ve 64.maddesine aykırı olması nedeniyle ve Patent KHK 129/1-c bendi uyarınca hükümsüzlük şartlarını taşıdığını, diğer taraftan istem 10, istem 1’e göre bir tigesiklin kompozisyonunun liyofilize edilme prosesini tarif ettiğini, ancak istem 1’deki kompozisyonun herhangi bir forma yönelik olmadığından sadece katı formlar da dahil olmak üzere olabilecek tüm formları kapsadığını, davaya konu patentin tarifnamesinde de açıkça belirtildiği gibi teknikte görülen problemler katı ve çözelti formunda tigesiklin içerikli stabil kompozisyonlar sağlanarak çözüldüğünü, buna göre 3.0 ile 7.0 arasında asidik bir pH da tigesiklin ve uygun bir karbonhidrat içeren bir sulu çözelti liyofize edilerek daha stabil kompozisyonlar hazırlandığını, bu nedenle kompozisyonun liyofize edilerek hazırlanması istem 1’e verilmediği için istem 10’da anlatılan prosesin istem 1’e bağlanmasının karşılığı bulmamakta olduğunu, istem 10’un buluşa konu olan prosesin zorunlu bir teknik özelliği olan çözelti hazırlanması ile liyofizalasyon arasında geçen zamanı ve sıcaklığı barındırmadığı için EPC madde 83, 100(b) ve Patent KHK 129/1-b maddesi uyarınca hükümsüzlük şartlarının oluştuğunu, istem 17’nin de 1’e bağlı olması, istem 1’in ise sıvı ve katı formları da kapsaması ve söz konusu istem değişikliği sonucunda kapsam aşımı gibi hükümsüzlüğe sebep olan unsurları barındırması açısından hükümsüzlük şartlarının oluştuğunu, patentin tarifnamesinde tigesiklin epimerizasyonun 4.karbondaki N-dimetil hrubununda görüldüğünün belirtildiğini, bu grubun minosiklinde de mevcut olduğunu, ancak patent sahibinin her iki aktif maddenin farklı epimerizasyon özellliklerine sahip olduğunu iddia etmiş ise de moleküllerin bahsedilen yapıları nedeniyle bu hususun doğru olmadığını, patentte açıklanan komposizyonların tigesiklin içermesi durumunda minosikline kıyasla daha iyi sonuç verdiğini ve etken maddenin degradasyonunun karbonhidrat ve asit kombinasyonu sayesinde engellediğini kanıtlayan ikna edici bir verinin patentin içerisinde yer almadığını, sonuç olarak istem 1 ve 10’un buluş basamağı içermediğinden patentin hükümsüz kılınması gerektiğini, dava konusu patentin … başvurusu halindeyken yapılan istem değişikliği sonucunda bir seyreltici içermesi gerekirken … ve … patentlerinde istem 1’de bir seyreltici varlığı açıklanmaması, istem 1’in buluş konusu kompozisyonunun liyofilizasyon ile hazırlanması ve dozaj formunu açıklamadığı için teknikte uzman kişi tarafından anlaşılabilecek ve tatbik edilebilecek yeterlilikte ve açıklıkta yapılandırılmaması, istem 17’nin istem 1’e bağlı olup bir farmasötik kompozisyonu içerdiği için istem 1 ile aynı sebeplerden dolayı patentlenebilir olmadığını, davalı yanın dava konusu patentin orjinal halinde yaptığı değişiklikler sonucunda istem 1, 2 ve 7’nin konularını kombine ederek yeni bir istem oluşturması, ancak istem 7’nin farmasötik olarak kabul edilebilir bir seyrelticiyi açıklayan istem 5’e bağlı olması ve yeni istem 1’in açıklanan kompozisyonun seyreltici içerdiği açıklaması, dolayısıyla tescil olunan …’in ilk isteminin istem 1, 2 ve 7’nin kapsamını aşması ve mevcut istem 1’in tarifnamenin orjinal halinde açıkça belirtilmediğini, istem 10’un istem 1’e göre bir tigesiklin kompozisyonunun liyofilize edilme prosesini tarif etmesi, ancak istem 1’deki kompozisyonunun herhangi bir forma yönelik olması sadece katı formlar değil sıvı formlar da dahil olmak üzere olabilecek tüm formları kapsaması, kompozisyonun liyofilize edilerek hazırlanması istem 1’de verilmediği için istem 10’da anlatılan prosesin istem 1’de verilmediği için sistem 10’da anlatılan prosesin istem 1’e bağlanmasının karşılığını bulmaması ve istem 10’un bu açıdan açık ve yeterli bir kapsama sahip olmadığı gibi istem 1’de mevcut olmayan ek özellikler içerdiği için kapsam dışında konu içermesi sonucunda istem 1 ve 10’un hükümsüzlük şartlarının mevcut olduğunu, istem 1’in D1 belgesi karşısında yenilik içermemesi, dava konusu olan patentin buluş basamağı kriterlerine sahip olmaması nedenleriyle dava konusu … sayılı pantentin hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin araştırma ve geliştirme faaliyetlerine çok önem veren tüm dünyada çok sayıda patenti olan, insan sağlığına ve yaşam kalitesine katkıda bulunmak amacıyla özellikle sağlık konusunda yenilikçi çözümler üretmeyi hedef alan dünyanın sayılı buluş ilaç üreticilerinden biri olduğunu, dava konusu … nolu patentin … NOLU Avrupa Patentinin validasyonu olarak tescil edildiğini, dava konusu patentin dayanağı olan … nolu patent ile ilgili EPO’da hali hazırda itiraz aşamasının tamamlandığını, temyiz aşamasına geçildiğini, dolayısıyla tescil sürenin henüz tamamlanmadığını, patente ilişkin itirazın EPC uyarınca Avrupa Patentlerinin EPO’nun tescil kararından sonra görülmesi gerektiğini, EPO nezdinde devam eden sürecin iş bu dava yönünden bekletici mesele yapılmasını talep ettiğini, davacının dava konusu patentin .. sayılı patentin kapsamının dışına çıktığı ve buluşun yeterli şekilde açıklanmadığı iddiasının bilimsel açıdan kabul edilebilir olmadığını, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, dava konusu patent ile aynı tarifnameye sahip orjinal başvuru olan … nolu patent başvurusunda seyreltici içermeyen ancak mevcut istem 1’de açıklandığı üzere bir karbonhidrat ve bir asit veya tampon içeren pH’sı 3.0 ile 7.0 arasında olan kompozisyonlar açıklandığını ve uygun karbonhidratların seçileceği grubunda verildiğini, bu hususunda tarifname ile desteklendiğini, EPO’da tescil sürecinde yapılan istem değişikliği patentin tarifnamesi ile desteklendiği için hiçbir tartışma olmaksızın Avrupa Patent Ofisi tarafından kabul edildiğini, davacı yanın davaya konu olan patentin 10 nolu isteminde açıklanan prosesin teknik etki elde edilmesi bakımından tüm özellikleri barındırmadığını ve zaman sıcaklık gibi parametrelerin söz konusu prosese eklenmesi gerektiğini iddia etmiş ise de davacı yanın sıcaklık ve zaman parametrelerinin etkisi olduğuna dair patentin tarifnamesinde yer alan örneklere atıfta bulunduğunu, başvurunun orjinal halinde seyreltici içermeyen kompozisyonlarında açıklandığını ve buradan destek bulduğunu, dava konusu patentin 1 numaralı isteminin üç farklı tip kompozisyonu kapsadığını, patentin tarifnamesinde ph ve karbonhidratın epimer oluşumunu azalttığının gösterildiğini, tigesiklin molekülünün …’de açıklanmadığını, dolayısıyla dava konusu patentin yeni olduğunu, … adlı belgede oksidatif bozunma ve epimerizasyon problemlerinin karbonhidrat kullanımı ve ph ile çözülebileceğinin açıklanmadığını, … adlı belgede oksidasyon ve epimerizasyon problemlerinden bahsedilmediğini, … adlı belgenin karbonhidrat kullanımı ve aist/tampon kullanımını açıklamadığını, … adlı belgenin oksidatif degrarasyon konusunda sessiz kaldığını, EPO’nun vermiş olduğu kararda davacının atıf yaptığı belgelerin dikkate alındığını ve patentin muhafaza edildiğini, bütün bu nedenlerle tekniğinde uzman kişinin buluşu kolayca düşünemeyeceğini, açıklanan nedenlerle mevsimsiz açılan davanın reddine karar verilmesini talep ve beyan ettiği anlaşılmıştır.
Mahkememizin 01/02/20217 tarihli ara kararı ile; davaya konu .. no’ lu patentin dayanağı olan … no’ lu başvurunun, EPO itirazının sonuçlarınması mahkememizdeki hükümsüzlük talebiyle doğrudan ilgili olduğundan EPO sürecinin sonucunun beklenmesine, bekletici mesele görülmesine karar verilmiştir.
Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde ve 10/03/2017 tarihli beyan dilekçesindeki beyanlarında özetle; davalı yanın söz konusu patentin EPO’daki itiraz sonucu beklenmeksizin mevsimsiz dava açıldığı ve reddine karar verilmesi ya da bekletici mesele yapılması hususlarının reddinin gerektiğini, ayrıca Avrupa Patent Ofisi İtirazlar Kurulunun dava dışı 3. Kişiler tarafından yapılan itirazlarının değerlendirilerek patentin korunabilirliğine dair karar verdiği yolundaki iddiasının da tam olarak gerçekleri yansıtmadığını, davalı yanın sunduğu karara göre Avrupa Patentinin istemlerinin değiştirildiğini, ancak davalı yanın değişmiş istemleri ibraz etmek yerine patentin geçerli olduğuna dair karar verildiğini iddia ettiğini ve patentin koruma kapsamının tespitinde değiştirilmiş istem setinin esas alınmasını da talep ettiğini, ancak değiştirilmiş istemleri dosyaya ibraz etmediğini, EPO’ daki temyiz sürecinin uzun süre bekletici mesele yapılmasının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, 01/02/2017 tarihli mahkeme kararından dönülmesini, tahkikata devam la bilirkişi incelemesi yaptırılmasını, dava konusu hükümsüzlüğü talep edilen patent ile ilgili olarak dava dilekçesindeki iddialarını tekrar ettiklerini belirterek davalı yanın buluş basamadığına karşı yaptığı savunmanın da eksik ve yetersiz olduğunu, dava konusu patentin hükümsüzlüğünü engelleyici nitelikte olmadığından; davanın kabulüne karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Mahkememiz 05/05/2017 tarihli ara kararında; davacı tarafın mahkememiz 01/02/2017 tarihli ara kararından rücu edilmesi talebinin dosyanın bulunduğu aşama itibariyle reddine karar verildiği, bilirkişi incelemesi yaptırıldıktan ve tarafların beyanları sunulduktan sonra talebin yeniden değerlendirilmesine karar verilmiştir.
Davalı vekili 17/05/2017 tarihli ikinci cevap dilekçesinde özetle; mahkeme tarafından dava konusu patent yönünden EPO’daki temyiz sürecinin beklenmesi yönündeki ara kararın yerinde olduğunu, davacı yanın bilirkişi incelemesi yaptırılması taleplerinin bekletici mesele yapılan EPO temyiz sürecinin tamamlanmasından sonra yaptırılmasına karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Dosyada taraflarca bildirilen tüm deliller toplanmış, tarafların talep ve itirazları doğrultusunda bilirkişi incelemesi yaptırılarak bilirkişi raporları alınmıştır.
Mahkememiz 12/06/2017 tarihli ara kararı ile; davalı tarafın bilirkişi incelemesi yönelik ara karardan rücu talebinin reddine karar verilerek; davacının talepleri, davalının itirazları dikkate alınarak, dava konusu patenti, patent buluş basamağı kriterlerine sahip olup olmadığının ve tarafların tüm talep ve itirazlarının somut ve denetime elverişli bir şekilde incelemesinde bakımından dosyanın farmasötik teknolojisi konusunda uzman İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Öğretim Üyesi P…, farmasötik kimya mühendisi … Üniversitesi Farmasötik Kimya Ana Bilim Dalı Başkanı … ve patent vekili-kimya mühendisi …’ten oluşan heyetine tevdiine karar verilmiştir.
29/09/2017 tarihli bilirkişi heyeti raporunda özetle; ”Sonuç itibari ile; takdiri mahkemeye ait olmakla birlikte İstem 1-4, 6-9 ve 17’nin 551 Sayılı KHK – Madde 129/b’ye göre buluşun uygulamaya koyulması için yeterli, açık ve tam bilgiyi içermediği ve hükümsüzlük şartlarını taşıdığı, İstem 1-17’nin 551 Sayılı KHK – Madde 129/a’ya göre buluş basamağı içermediği ve hükümsüzlük şartlarını taşıdığı.. ” görüş ve kanaati bildirilmiştir.
Davacı vekili 16/10/2017 tarihli bilirkişi raporuna beyan dilekçesinde özetle; bilirkişi heyeti tarafından dava konusu patentin kapsam aşımı nedeniyle hükümsüzlük talebi ile yenilik kriterinin bulunmaması nedeniyle hükümsüzlük iddilarını haksız bulmuş ise de; diğer iddialarını haklı bularak, dava konusu patentin tüm istemleri itibarıyla hükümsüz kılınması gerektiğini ifade ettiklerini, bilirkişi heyetinin dava konusu patentin, sonradan yapılan değişikliklerle kapsam aşımı olmadığı yolundaki görüşüne katılmadıklarını, dava konusu patentin koruma kapsamı tek bağımsız istemi, başvurunun orijinal halinin, … sayılı uluslararası başvuru olduğunu, 551 sayılı KHK Madde 64 uyarınca, başvuru istemlerinde yapılan değişikliklerle başvurunun kapsamı genişletilemediğini, başvuru kapsamının genişletilmemesinden kastın, koruma kapsamının genişletilmesi olmadığını, başvuruda daha önce açıklanmamış bir unsurun, sonradan istem ve tarifname değişikliği yoluyla başvuruya dahil edilmemesi temel olduğunu, dolayısıyla, …’nin ilk istemi, istem 1, 2 ve 7’nin kapsamını aşmakta ve mevcut istem 1, tarifnamenin orijinal halinde açıkça belirtilmemiş bulunmadığından; istem 1’in, bilirkişi görüşünün aksine, 551 sayılı KHK Madde 47 ve Madde 64’e aykırı olması nedeniyle ve Patent KHK Madde 129/1-c bendi uyarınca hükümsüzlük şartlarını taşıdığını, ayrıca kompozisyonun liyofilize edilerek hazırlanması istem 1’de verilmediği için, istem 10’da anlatılan prosesin istem 1’e bağlanması karşılığını bulmamakta ve istem 10 bu açıdan açık ve yeterli bir kapsama sahip olmadığı gibi, istem 1’de mevcut olmayan ek özellikler içerdiği için kapsam dışında konu içerdiğini, istem 10’un, bilirkişi görüşünün aksine, 551 sayılı KHK Madde 46’ya aykırı olması nedeniyle ve Patent KHK Madde 129/1-c bendi uyarınca hükümsüzlük şartlarını taşıdığını, dava konusu patent belgesinin 1 ve 10 nolu istemleri, … dokümanı karşısında yenilik kriterinden yoksun olduğunu, açıklanan nedenlerle davanın kabulüne ve dava konusu patent belgesinin hükümsüzlüğüne karar verilmesini beyan ettiği anlaşılmıştır.
Davalı vekili 15/01/2018 tarihli bilirkişi raporuna karşı beyan ve itiraz dilekçesi ile; davaya konu patente karşı üçüncü bir firma tarafından … 1.FSHHM nezdinde … Esas sayılı dosya kapsamında ikame edilmiş olan hükümsüzlük davası kapsamında 10/09/2017 tarihli raporun 32.sayfasında bilirkişilerin dava konusu patentin buluş basamadığını ihtiva ettiğini belirttiklerini, davacı yanın iddialarının aksine dava konusu patentin yeni olduğu ve orjinal başvurusunun kapsamının dışına çıkmadığı yönündeki tespitleri ile tüm lehe olan tespitleri aynen kabul ettiklerini, EPO İtiraz Kurulu kararı ile tümden çelişen, EPO İtiraz Kurulu kararını göz ardı eden raporun EPC m.138(b) ve buluş basamağı yönünden yaptıkları geçersizlik tespitlerine karşı itirazlarının kabulü ile davanın reddine, aksi halde itirazları doğrultusunda ek rapor alınmasına karar verilmesini talep ettikleri anlaşılmıştır.
Davalı vekilinin itirazlarının değerlendirilmesi doğrultusunda mahkememiz dosyanın raporu tanzim eden bilirkişi heyetine yeniden tevdiine ilişkin verilen ara karar doğrultusunda düzenlenen 10/04/2018 tarihli ek bilirkişi raporunda; ”…. İstem 1-4, 6-9 ve 17’nin 551 Sayılı KHK – Madde 129/b’ye göre buluşun uygulamaya koyulması için yeterli, açık ve tam bilgiyi içermediği ve hükümsüzlük şartlarını taşıdığı, İstem 1-17’nin 551 Sayılı KHK – Madde 129/a’ya göre buluş basamağı içermediği ve hükümsüzlük şartlarını taşıdığı….” şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Mahkememiz 24/05/2018 tarihli duruşmasında; davalı vekillerinin bilirkişi raporlarına itirazlarını gidermek ve sorularının cevaplandırılmak üzere bilirkişilerin duruşmada dinlenmeleri için adlarına APS yoluyla davetiye çıkartılmasına karar verilmiş olup; mahkememiz dosyasının 21/06/2018 tarihli duruşmasında; taraf vekilleri ve tarafça hazır edilen teknik uzmanlar eşliğinde bilirkişiler dinlenmiştir.
TPMK kayıtları incelendiğinde; davacının hükümsüz kılınmasını talep ettiği … patenti, … numaralı Avrupa patentinin Türkiye’deki uzantısıdır.
Patentin başvuru tarihi 12.03.2006 olup, 13.03.2005 tarihli Birleşik Devletler patent başvurusundan (…) rüçhan almaktadır. Buluş, gelişmiş tigesiklin kompozisyonları ve bu kompozisyonları yapma yöntemleri ile ilgilidir. Tigesiklin, tetrasiklin grubundan bilinen bir antibiyotik ve minosiklinin kimyasal bir analogudur. İlaca dirençli bakterilere karşı tedavi olarak kullanılabilir ve diğer antibiyotiklerin başarısız olduğu yerlerde işe yaradığı gösterilmiştir.
Davaya konu patentin EPO temyiz sürecinin devam ettiği anlaşılmıştır. Her ne kadar yargılama safahatinde temyiz sürecinin beklenmesi kararlaştırılmış, sonrasında bu ara karardan vazgeçilerek yargılamaya devam olunarak teknik inceleme yapılmış ise de, 20/12/2018 tarihli celsede “Dosya kapsamı dikkate alındığında davalı tarafça EPO nezdindeki müracaata ilişkin temyiz sürecinin devam ettiği Türk Patent nezdindeki istemlerde temyiz sürecinin sonuçlanmamış olması sebebiyle değişikliklerle ilgili bu haliyle yapılacak olan incelemede esas hüküm yönünden ve netice itibariyle usül ekonomisine uygun düşmeyeceği anlık değerlendirme olarak dosya kapsamında yargılama masrafının artmasına sebebiyet vereceği dikkate alınarak EPO nezdindeki temyiz sürecinin beklenmesine, ” karar verilmiş olup, bu süreçte TPMK’ya müzekkere yazılarak davaya konu patente ilişkin davalı tarafça herhangi bir istem sınırlamasına gidilip gidilmediği hususunun araştırılarak, bahse konu patente ilişkin temyiz süreci sonrasında taraflarınca herhangi bir işlem yapılıp yapılmadığı hususları da değerlendirilmek suretiyle ilgili bilgi ve belgelerin mahkememize gönderilmesinin istenilmiş olup; TPMK 28/05/2020 tarihli cevabi yazısı ile; davaya konu … sayılı patentin Avrupa Patent Sözleşmesi … maddesi kapsamında istemlerin sınırlandırılması suretiyle değişiklik yapılması talebinde bulunulduğu, talep üzerine istemler incelenerek … ve Avrupa Patentlerinin Verilmesi ile ilgili Avrupa Patent Sözleşmesinin Türkiye de Uygulanma Şeklini Gösterir Yönetmeliğin 14. Maddesi uyarınca anılan patentin sınırlandırılmış istemler itibarı ile devamına karar verildiği, söz konusu patentin istemlerindeki değişikliğe ilişkin “Patent/Faydalı Model başvurularında belgelerinde yayından sonraki değişikliğin ilanının 22/09/2019 tarihli resmi patent bülteninde yayınlandığının bildirildiği ve sınırlandırılmış olan istemin ekte gönderildiğinin bildirildiği anlaşılmıştır.
Dava, 551 sayılı KHK hükümleri uyarınca açılmış patent hükümsüzlüğü ve sicilden terkini talebine ilişkindir.
Dosyada tarafların bildirdikleri tüm deliller toplanmış, TPMK kayıtları getirtilmiş, teknik ve özel bilgi gerektirmesi nedeniyle bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınmıştır.
10/01/2017 tarihinde 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu yürürlüğü girmiştir. Bu çerçevede, somut uyuşmazlığın çözümü bakımından, teknik bir husus olan, dava konusu patentin patentlenebilirlik koşullarını taşıyıp taşımadığı ve hükümsüzlüğünün tespiti ve somut uyuşmazlık yönünden değerlendirilmesi bakımından, hangi mevzuatın uygulanacağının tespiti değerlendirmenin başlangıç noktasını oluşturmaktadır.
Bu çerçevede, 6769 sayılı SMK’nın “551, 554, 555 ve 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerin hükümlerinin uygulanması” başlığını taşıyan geçici 1.maddesinin (2) fıkrasının ilk ve üçüncü cümleleri, “Bu Kanunun yayımı tarihinden önce yapılmış ulusal patent başvuruları ve faydalı model başvuruları, başvuru tarihinde yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre sonuçlandırılır…, …patent ve faydalı modellerin hükümsüz kılınmasında, başvuru tarihinde yürürlükte olan mevzuat hükümleri uygulanır” hükümlerine taşımaktadır. Dava konusu patentin hükümsüzlüğü istemiyle açılan davada, başvuru tarihinde geçerli olan mülga 551 s.KHK hükümleri uygulanacaktır.
551 sayılı KHK Madde 5–”Yeni tekniğin bilinen durumunu aşan ve sanayiye uygulanabilir olan buluşlar, patent verilerek korunur.
Madde 7–”Tekniğin bilinen durumuna dahil olmayan buluş yenidir. Tekniğin bilinen durumu, patent başvurusunun yapıldığı tarihten önce, buluş konusunda dünyanın herhangi bir yerinde toplumca erişilebilir yazılı veya sözlü tanıtım, kullanım veya bir başka yolla açıklanan bilgilerden oluşur. Patent başvurusu tarihinde veya bu tarihten sonra yayınlanmış olan ve patent başvurusu tarihinden önceki tarihli Türk patent ve faydalı model belgesi başvurularının yayınlanan ilk metinleri tekniğin bilinen durumuna dahildir.
Madde 9–”Buluş, ilgili olduğu teknik alandaki bir uzman tarafından, tekniğin bilinen durumundan aşikar bir şekilde çıkarılamayan bir faaliyet sonucu gerçekleşmiş ise, tekniğin bilinen durumunun aşıldığı kabul edilir.”
Madde 10–”Buluş, tarım dahil sanayinin herhangi bir dalında üretilebilir veya kullanılabilir nitelikte ise, sanayiye uygulanabilir olduğu kabul edilir.”
Madde 129–”Aşağıdaki hallerde patentin hükümsüz sayılmasına yetkili mahkeme tarafından karar verilir: a-Patent konusunun, bu Kanun Hükmünde Kararnamenin 5 inci ila 10 uncu maddelerinde belirtilen, patent verilebilirlik şartlarına sahip olmadığı ispat edilmişse; b-Buluşun, buluş konusunun ilgili olduğu teknik alanda bir uzmanın onu uygulamaya koyabilmesini mümkün kılacak yeterlikte, açık ve tam olarak tanımlanmadığı ispat edilmişse; c-Patent konusunun, yapılmış olan başvurunun kapsamı dışına çıktığı veya patentin 45 inci madde anlamında ayrılmış olan bir başvuruya veya 12 inci maddeye göre yapılan bir başvuruya dayandığı ve onların kapsamlarını aştığı ispat edilmişse; d-Patent sahibinin, 11 inci maddeye göre patent isteme hakkına sahip bulunmadığı ispat edilmişse. Patent sahibinin, 11 inci maddeye göre patent isteme hakkına sahip bulunmadığı hakkındaki iddia, ancak buluşu yapan veya halefleri tarafından ileri sürülebilir. Bu durumda, bu Kanun Hükmünde Kararnamenin 12 nci maddesi hükmü uygulanır.
Hükümsüzlük nedenleri patentin sadece bir bölümüne ilişkin bulunuyorsa, sadece o bölümü etkileyen istem veya istemlerin iptali suretiyle, kısmi hükümsüzlüğe karar verilir. Bir istemin kısmen hükümsüzlüğüne karar verilemez. Kısmi hükümsüzlük sonucu, patent ile korunan buluşun iptal edilmeyen istem veya istemleri, bu Kanun Hükmünde Kararnamenin 5 inci ila 7 inci madde hükümlerine uygun olması halinde, patent bu kısım için geçerli kalır.” şeklinde düzenlenmiştir.
551 sayılı KHK’nın “Hükümsüzlük Talebi” başlıklı Madde 130 – Patentin hükümsüzlüğü, zarar gören kişiler veya Cumhuriyet Savcıları kanalıyla ilgili resmi makamlar tarafından istenebilir. Ayrıca, patentin hükümsüzlüğünü, 129 uncu maddenin birinci fıkrasının (d) bendine göre patent isteme hakkına sahip kişiler de ileri sürebilir. Patentin hükümsüzlüğü koruma süresinin devamınca veya hakkın sona ermesini izleyen beş yıl içinde dava edilebilir. …” hükümlerine amirdir. 6769 sayılı SMK 138/5 maddesi de aynı hükümleri ihtiva etmektedir.
Patent haklarının korunmasına ilişkin her ülkenin kendine özgü patent kanunları ve farklı uygulama prosedürleri bulunmaktadır. Bir patent ile verilen hak, verilmiş olduğu ülke sınırları için geçerlidir ve bu husus patent hukukunda “ülkesellik ilkesi” olarak da ifade edilmektedir. Patent verilmesi işlemlerinde değerlendirilen ve hükümsüzlük davalarında önemli olan “tekniğin bilinen durumunun belirlenmesi”, “yeniliği etkilemeyecek açıklamalar”, “yenilik” ve “buluş basamağı” vb konularda farklı uygulamalar bulunmaktadır.
Türkiye’de verilmiş olan bir patent ile benzer korumaya ya da aynı rüçhana sahip olan bir patentin, diğer ülke mahkemelerince ya da EPO tarafından hükümsüz kılınması ya da başvurunun geri çevrilmesi, o patentin Türkiye’de de otomatikman hükümsüz kılınması gerektiği anlamına gelmeyecektir. Benzer şekilde, bir buluşun diğer ülkelerin patent ofislerince ya da EPO tarafından patent verilebilir bulunması, aynı buluş için Türk Patent’e yapılan ulusal bir başvurunun kati suretle patent verilebilir bulunacağı ve/veya hükümsüz kılınamayacağı anlamına da gelmeyecektir.
TPMK kayıtları incelendiğinde; davacının hükümsüz kılınmasını talep ettiği … patenti, … numaralı Avrupa patentinin Türkiye’deki uzantısıdır.
Yargılama sürecinde EPO temyiz sürecinin sonuçlandığı, davalının müracaatı üzerine; davaya konu … sayılı patentin Avrupa Patent Sözleşmesi …maddesi kapsamında istemlerin sınırlandırılması suretiyle değişiklik yapılması talebinde bulunulduğu, talep üzerine istemler incelenerek …ve Avrupa Patentlerinin Verilmesi ile ilgili Avrupa Patent Sözleşmesinin Türkiye de Uygulanma Şeklini Gösterir Yönetmeliğin 14. Maddesi uyarınca anılan patentin sınırlandırılmış istemler itibarı ile devamına karar verildiği anlaşılmıştır.
Dolayısıyla sınırlandırılmış istemler üzerinden devamına karar verilen patent yönünden hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığının tespiti açısından yeni bir inceleme yapılması zorunluluk arz etmektedir.
22/10/2020 tarihli celsede “Dosyanın rapor sunan bilirkişi heyetine tevdii ile, 10/04/2018 tarihli ek rapor sonrası sunulan beyanlar ve mütalaa da dikkate alınarak 28/05/2020 tarihli TPMK müzekkere cevabına ekli davaya konu patentin sınırlandırılmış istemler ile devamına ilişkin yazı ve ekleri yönünden ek inceleme ve değerlendirme yapılarak, davalıya ait patentin hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı yönünde ek rapor tanziminin istenilmesine, bilirkişilerin harcayacak oldukları emek ve mesai dikkate alınarak 2.000’er TL ek ücret takdirine, takdir edilen ücretin davacı tarafça karşılanmasına, rapor sunulduğunda duruşma günü beklenmeksizin taraflara tebliğine, ” yönünde ara karar oluşturulmuş olup, davacı vekilince 02/11/2020 tarihli dilekçe ile; ara karardan rücu edilerek gerekli delil avansının davalı tarafça karşılanmasının talep edildiği, 03/11/2020 tarihli ara karar ile “1-Davalı vekilinin ara karardan rücu taleplerinin REDDİNE, 2-Davacı vekilinin talebinin REDDİ ile, ek ücretin davacı tarafça karşılanmasına, Mahkememiz 22/10/2020 tarihli ara kararında takdir edilen 6.000,00 TL bilirkişi ücreti ve 200,00 TL posta giderleri olmak üzere toplam 6.200,00 TL gider avansının iki haftalık kesin süre içinde yatırılmasına, aksi takdirde bilirkişi incelemesinden vazgeçmiş sayılacağı hususunun ihtarına, gider avansı yatırıldığında dosyanın bilirkişi heyetine tevdiine, 3-Ara kararın taraflara tebliğine, ” karar verildiği ara kararın usulünce davacı tarafa tebliğ olunduğu, yine davacı vekilince 27/01/2021 tarihli dilekçeyle süresi içerisinde delil avansını yatırmamalarına rağmen dosyanın bilirkişilere tevdi olunduğu, bilirkişi ücretinin taraflarınca karşılanmayacağının bildirildiği anlaşılmıştır.
6100 sayılı HMK Madde 266-“(1) Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Ancak genel bilgi veya tecrübeyle ya da hâkimlik mesleğinin gerektirdiği hukukî bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz. (Değişik cümle : 24/11/2016 – 6754 S.K./49. md) Hukuk öğrenimi görmüş kişiler, hukuk alanı dışında ayrı bir uzmanlığa sahip olduğunu belgelendirmedikçe, bilirkişi olarak görevlendirilemez. (Ek cümle : 24/11/2016 – 6754 S.K./49. md) ” hükümlerine amirdir.
Yine aynı yasanın ” Delil İkamesi İçin Avans ” başlıklı Madde 324’e göre “- (1) Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler. (2) Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi hâlde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır. (3) Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işler hakkındaki hükümler saklıdır.” hükümlerini ihtiva etmektedir.
Tüm dosya kapsamı yukarıda izahı yapılan mevzuat kapsamında değerlendirildiğinde; dava konusu … patentin … numaralı Avrupa patentinin Türkiye’deki uzantısı olduğu, dava sürecinde EPO temyiz sürecinin sonuçlandığı, davalının müracaatı üzerine davaya konu patentin Avrupa Patent Sözleşmesi … maddesi kapsamında istemlerin sınırlandırılması suretiyle değişiklik yapılması talebinde bulunulduğu, talep üzerine istemler incelenerek … ve Avrupa Patentlerinin Verilmesi ile ilgili Avrupa Patent Sözleşmesinin Türkiye de Uygulanma Şeklini Gösterir Yönetmeliğin 14. Maddesi uyarınca anılan patentin sınırlandırılmış istemler itibarı ile devamına karar verildiği, yargılama safahatinde davacı vekilinin talebi doğrultusunda EPO temyiz süreci bekletici mesele yapılmaksızın gerekli teknik incelemeler yapılmış ise de esasen inceleme yapılan istemlerde değişikliğe gidildiği dikkate alındığında yeni bir inceleme yapılmasının davanın teknik boyutu dikkate alındığında kaçınılmaz olduğu, davalı vekiline bilirkişi incelemesine yönelik takdir edilen delil avansını yatırması için verilen kesin süreye rağmen davacı tarafın gerekli delil avansını yatırmadığı ve ara karar gereği bilirkişi incelemesine dayanmaktan vazgeçmiş sayıldığı, şu hale göre patent hükümsüzlük iddiaları yönünden ispat yükü altındaki davacının mevcut dosya durumu itibarı ile davasını ispatlayamadığı anlaşılmakla ddavanın karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 59,30 TL karar harcından peşin yatırılan 27,70 TL’nin mahsubu ile kalan 31,60 TL bakiye karar harcının davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı vekili yararına hesap olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
4-Davalı tarafından yapılan: 83,00 TL posta giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 25/02/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸

Bu belge 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında E-İmza ile imzalanmıştır.