Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/196 E. 2019/228 K. 30.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/196
KARAR NO : 2019/228

DAVA : Endüstriyel Tasarım (Maddi Tazminat İstemli), Endüstriyel Tasarım (Manevi Tazminat İstemli), Endüstriyel Tasarım (Endüstriyel Tasarımın Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/12/2014
KARAR TARİHİ : 30/05/2019

Mahkememizde görülmekte bulunan Endüstriyel Tasarım (Maddi Tazminat İstemli), Endüstriyel Tasarım (Manevi Tazminat İstemli), Endüstriyel Tasarım (Endüstriyel Tasarımın Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … Üniversitesi, Endüstriyel Sanatlar Yüksek Okulu Endüstriyel Tasarım Bölümünden (yeni adı … Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi, Endüstriyel Tasarım Bölümü) mezun olduğunu, öğrenci iken tasarım alanında büyük bir yeteneğe sahip olduğunun anlaşıldığını, staj yaptığı ülkemizin en büyük firmalarından iş teklifleri aldığını, halen … Sanayi A.Ş.’de ürün tasarım şefi olarak görev yaptığını ve … Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinde öğretim görevlisi olarak cam tasarımı dersleri verdiğini, mezun olduğu 2005 yılından beri yaptığı bir çok çalışma ile Türkiye’de ve dünyada bir çok ödül aldığını, kendi alanında otuzdan fazla ödülünün bulunduğunu, … Üniversitesinin ilk mezunlarından olduğunu, bitirme projesi olarak hem ebevenlerin hem de küçük aile fertlerinin aynı anda kullanabilecekleri lavabo tasarladığını, bu tasarımının beğenildiğini ve ilk prototipinin … A.Ş tarafından Vitra markası ile üretildiğini, kendisine ait olan bu tasarımın yıllar sonra davalı … A.Ş. adına tescil edildiğini ve seri üretime geçildiğini tesadüf eseri öğrendiğini, kendisine ait olan tasarımın tescil belgesinde tasarımcı olarak …’ nun gösterildiğini, oysa kendisine ait olan tasarımın Kartal’daki … fabrikasında hazırlanan prototipinin o dönemde … tasarım müdürü olarak görev yapan … tarafından … Üniversitesi’ne bizzat getirildiğini, bu tasarımın müvekkiline ait olduğunun Üniversite tarafından da bilindiğini, müvekkilinin fikrinden ve emeğinden haksız bir şekilde yararlanılmasından son derece üzüntü duyduğunu, konu ile ilgili … firmasına e-mail göndererek durumu açıkladığını ve hatanın giderilmesini talep ettiğini ancak bu firmadan herhangi bir dönüş yapılmadığını, müvekkilinin mezuniyet projesi ile davalı … Tic. A.Ş adına … no ile tescil edilen 11. Ve 12. Sıradaki lavabo tasarımları arasında bilgilenmiş kullanıcı açısından belirgin bir ayırt ediciliğininin bulunmadığını, ortak özelliklerinin aynı olduğunu, sadece farklı seviyelerdeki lavaboların bağlantı açısının değiştirildiğini, bu farklılığın yasanın andığı anlamda “küçük farklılık” mahiyetinde olduğunu, müvekkilinin 2005 yılındaki mezuniyet projesi olan tasarımın davalının tescil tarihi itibariyle yenilik vasfını kaybettiğini, tasarımın gerçek hak sahibi olan müvekkilinin tasarımı 2005 yılında gerçekleştirdiğini, davalının ise 20.11.2009 tarihinde tasarım tescili aldığını, müvekkili açısından yenilik unsurunun kaybedilmiş olup, tasarım hakkı sahipliğinin kendisine devredilmesine ilişkin talep ve dava hakkının da ortadan kalktığını, tescil belgesinde tasarımcı olarak dava dışı …, tasarım sahibi olarak ise … A.Ş.’nin gözükmesinden dolayı müvekkilinin tasarımın kendisine sağlayabileceği mali hakları (lisans bedeli gibi) kullanamadığını, tasarımı adına tescil ettiren davalının tüm ekonomik getirisinden faydalandığını, beş yıllık süresi dolan tasarımın 1. yenilemesini de yaptırdığını, davalının, … Firması tarafından “…” adıyla tescil ettirilmek istenen benzer bir tasarımın tescil başvurusuna itiraz ederek, tescilini engellediğini, ayrıca … Firması’nın tasarım başvurusuna da, kendi tesciline benzer olduğu gerekçesiyle itiraz ettiğini, oysa davalının itirazı üzerine … Firması’nın reddedilen tescil başvurusuna konu olan ürün ile davalının tescili arasındaki farkın, müvekkilinin proje tasarımı ile davalı adına tescilli tasarım arasındaki farktan daha az olduğunu, tüm bu hususların, tasarımın benzerinin yapılmasını önlemek ve gerçek hak sahibi olmadığı tasarım üzerinden elde ettiği haksız kazancın devamını sağlamak amacı ile yapıldığını, tescilin 1.yenilenmesinin ve yaptırılmasının bu tasarımın halen ekonomik satmış ve getirisinin yüksek olduğunun göstergesi olduğunu, davalıya ait “…” sayfasında dava konusu tasarımı fiyatının 981,00 TL olarak belirtildiğini, davalının kendisine ait olmayan tasarımı bilerek kendi adına tescil ettirmesinin tam bir haksız rekabet hali olup, Türk Ticaret Kanunu’nun 56.maddesi uyarınca zarar ve ziyanın tazmini ile manevi tazminat talep edilmesinin yasaya uygun olduğundan bahisle, davalı adına … sayılı çoklu tescil belgesindeki 11 ve 12 nolu lavabo ürünlerinin 554 Sayılı KHK’nın 43.maddesinin (a) ve (b) bentleri uyarınca hükümsüzlüğüne, karar kesinleştiğinde davalının bu tasarımı ve benzerlerini üretmesinin, satmasının, ticari alana çıkarmasının yasaklanmasına, tasarımın gerçek hak sahibinin müvekkili … olduğunun saptanmasına, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere haksız fiil, sebepsiz zenginleşme ve haksız rekabet hükümleri çerçevesinde 10.000,00 TL maddi tazminatın tescil tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine, 50.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekiline ödenmesine, hüküm özetinin ülke çapında yayın yapan tirajı en yüksek üç gazeteden birinde ilanına karar verilmesini talep ve dava ettiği, 06.03.2018 tarihli ıslah dilekçesi ile, davalı adına … sayılı çoklu tescil belgesi ile tescilli 11 ve 12 no’lu lavabo ürünlerinin SMK md. 77 uyarınca hükümsüzlüğüne, davalının bu tasarımı ve benzerlerini üretmesinin, satmasının, ticari alana çıkarmasının yasaklanmasına, tasarımın gerçek hak sahibinin … olduğunun saptanmasına, 63.883,00 TL maddi tazminatın tescil tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine, 50.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine karar verilmisini talep ettiği anlaşılmıştır.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin ana iştigal konusu itibarbiyle 1950’li yıllardan beri banyo ve mutfak malzemeleri ve mobilyaları üreten Türkiye’de ve dünyada kendisine yer etmiş, saygın marka sahibi bir şirket olduğunu, … ve … markaları ile hem ülkemizde hem de tüm dünyada bilinen, tanınan bir şirket olduğunu, söz konusu markaların hem ülkemizde hem de tüm dünyada son derece meşhur, maruf ve matuf olduğunu, müvekkili şirketin söz konusu markaları yaratmak için uzun yıllar boyunca emek verdiğini, müvekkili şirketin pazarın ihtiyaçlarını belirleyip her zaman yenilikçi olmak ve yeni ürünler tasarlayıp pazara sunmak zorunda olduğunu, bu çerçevede kendi bünyesinde onlarca tasarımcının çalışmış olduğu bir tasarım birimine sahip olduğunu, bu birimin pazarın ihtiyaçlarını tespit ederek yüzlerce ürün tasarladığını ve ortaya çıkan tasarımlardan uygulanabilir olanlara karar verilerek üretime geçişini sağladığını, müvekkili şirketin dünyaca ünlü yabancı ve Türk tasarımcılarla birlikte çalıştığını, müvekkili şirketin 56 yıllık köklü bir geçmişe sahip, seramik sağlık gereçleri alanında öncü bîr firma olduğunu, bünyesinde yer alan … Merkezi’nde sektörde ilk olan pek çok yenilikçi fikre imza atıldığını, ulusal ve uluslararası pek çok ödüle sahip yirmi kişilik tasarım ekibinin firmanın yenilikçi ve öncü kimliğine katkıda bulunacak ürünler tasarladığını, Yurtdışı ve yurtiçinden tasarımcılar ve akademik kurumlarla iş birlikleri yapıldığını, bugüne kadar pek çok üniversitenin mezuniyet projelerine destek verildiğini, atölye çalışmaları gerçekleştirildiğini, tasarım kültürünü benimsemiş bir firma olarak endüstriyel tasarım öğrencilerine destek vermeyi her zaman önemsediğini ve gelecekte de bu desteğin süreceğini, Tasarım ve İnovasyona ciddi anlamda yatırım yapan, akademik kurumlar ve organizasyonları destekleyen, kendi ekibi dışındaki tasarımcılarla iş birliği yapan bir firmada bir öğrenci projesinin bedeli ödenmeden taklit edilmesinin firmalarının köklü değerleri ve çağdaş profili ile hiçbir zaman örtüşmediğini, bilindiği üzere bir tasarımın aynısı, daha önce dünyanın herhangi bir yerinde kamuya sunulmamış ise o tasarımın yeni kabul edildiğini, yani bir tasarımın yeni olabilmesi için, daha önce aynısının veya ayırt edilemeyecek kadar aynısının dünyada kamuya sunulmamış olması gerektiğini, davacının dava konusu ettiği tasarımının bir mezuniyet projesi olduğunu, bir tasarım olmadığını, bir tasarımın ana unsurlarını hiç bir şekilde taşımadığını, bu projede kanun hükmünde kararnamenin 21. maddesinde belirtildiği şekilde herhangi bir ticari oluşum olmadığını, buradaki amacın proje vasıtasıyla okuldan mezun olmak olduğunu, bu proje oluşturulurken amacın çok net açık ve de özel olduğunu, davacının okuldan mezun olma isteminin birinci ve tek istem olduğunu, bu yüzden bu projeyi bir tasarım olarak nitelendirmenin mümkün olmadığını, KHK’nun 21.maddesinn “a” bendinde belirtildiği gibi özel bir amaçla sınırlı kalan ve ticari olmayan bir durum ve “c” bendinde belirtildiği gibi eğitim amaçlı bir durumun söz konusu olduğunu, bu tip durumları kanunun, koruma kapsamı dışına çıkardığını, dolayısıyla bu projeyi tasarım olarak nitelendirmenin mümkün olmadığını, davacı tarafın tasarım olduğunu iddia ettiği mezuniyet projesini 2005 yılında jüriye sunmuş olmak ile tasarımı kamuya sunduğunu iddia ettiğini, bu proje özel bir amaçla bir jüri heyetine sunulduğu için bu sunumun sadece belirli kişilerin bilgisi dahilinde kalmış olduğunun çok açık olduğunu, bunun bir kamuya sunum olmadığını, davacının kendisinin de dava dilekçesinde mezuniyet projesinin üniversite bünyesinde kaldığını çok net bir şekilde ifade ettiğini, dolayısıyla müvekkili şirkete ait tescilli tasarımın tescil edilmesinden önce, davacı tarafça kamuya sunulmuş bir tasarımdan söz etmenin mümkün olmadığını, dava dilekçesinde, davacının 2005 yılında öğrenci olduğu dönemde müvekkili şirketin tasarım ile ilgili müdürlerinin gözetiminde çalışmalar da bulunduğu ve hatta tasarım müdürünün mezuniyet sunumunda jüride yer aldığının ifade edildiğini, müvekkili şirketin tasarım ile ilgili yetkililerinin davacı tarafa bir takım yardımlarda bulunduklarını, fikir beyan ettiklerini, kendisini yönlendirdiklerini, kısacası esin kaynağı olduklarını, hiç bir hak tazamnun etmemek kaydıyla bir an için mezuniyet projesini tasarım olarak kabul edilse bile, bunun davacıya ait olduğunun da tartışmalı olduğunu, çünkü mezuniyet projesiyle ilgili olarak dava dosyasına sunulmuş olan fotoğraflarda “… ” şeklinde yazıldığını, öncelikli olarak davalıya karşı açılan davanın temelini oluşturan “farklı seviyedeki iki haznenin tek lavaboda birleşme fikrinin endüstriyel tasarım tescilinin koruma kapsamına girmediğini, endüstriyel tasarım tescilinin ürünlerin formunu korumaya yönelik olduğunu, daha önce müvekkili şirketin “…” lavabosuna benzedikleri gerekçesi ile itirazda bulunduğu iki üründen sonuncusu ile ilgili olarak YİDK’den çıkan güncel kararın bunu kanıtlar nitelikte olduğunu, müvekkili şirketin itiraz konusu ettiği lavabonun müvekkili şirketin … lavabosu ile olan benzerliğinin, davacının mezuniyet projesine konu lavabodan daha fazla olmasına rağmen itirazlarının kabul edilmediğini, dava konusu mezuniyet projesinin … desteği ile yapılmış bir öğrenci projesi olduğunu, seramik üretim kriterlerine uymadığını, üretilebilir ve kullanılabilir bir ürün olmak için gerekenleri sağlamadığını, proje sunumunda teknik ölçüler ve bağlantı ve sifon detayları gibi kritik bilgilerin yer almamasının lavabonun tasarım olgunluğuna erişmediğini gösterdiğini, tamamen farz-ı muhal olarak davacı tarafın iddiaları doğru olsa bile (hiçbir şekilde iddiaların doğruluğunu kabul anlamına gelmemek kaydıyla), davacı tarafın uğramış olduğu zarara ilişkin iddialarının hiçbir hukuki ve maddi temelinin mevcut olmadığını, davacı tarafın uğramış olduğu maddi zararı somut delilleriyle ispat etmesi gerektiğini, bu kapsamda davacı tarafın maddi zararını HMK’ya uygun biçimde somut ve kesin delillerle, kalem kalem ortaya koyması gerektiğini, aynı şekilde manevi tazminat talebinin de hukuki vc maddi temelinin bulunmadığını, manevi tazminat talep edilebilmesi için ağır kusurlu bir davranışın varlığı ve ağır kusurlu davranışın acı, elem, üzüntüye sebebiyet vermesinin gerekli olduğunu, somut olayda ise manevi tazminatı gerektirecek hiçbir maddi vakıanın mevcut olmadığını, davacının ne şekilde manevi zarara uğradığının, acı ve elem duyduğunun meçhul olduğunu, ayrıca davacı tarafın somut olayda ne şekilde haksız ve ağır kusurlu bir davranış olduğunu ve bu davranışın ne şekilde kendisine acı, elem verdiğini somut delillerle ortaya koymak, ispat etmek zorunda olduğunu, davacı tarafın hak iddia ettiği tasarım üzerinde hakkının varlığını gerçeğe yakın biçimde ispat eden vakıaları, şeklen dahi hak sahipliğini gösteren herhangi bir tasarım tescil belgesi ortaya koymadığını, davacının 2005 yılındaki mezuniyet projesinin kendisine hak tanıdığı iddiasıyla bu davayı açtığını, davanın ise 26/12/2014 tarihinde açıldığını, davanın zaman aşımına uğradığından bahisle, davacı tarafın ihtiyati tedbir talebinlin şartlarının oluşmaması ve yargılamayı gerektirmesi nedeni ile reddine, davanın zamanaşımı süresi içinde açılmamış olması nedeni ile zamanaşımı yönünden reddine, hukuki ve maddi dayanağı olmayan davanın reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Dosyada tarafların bildirdiği deliller toplanmış, Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtları getirtilmiş, teknik ve özel bilgi gerektirmesi nedeniyle bilirkişi incelemesi yaptırılarak, raporlar alınmıştır.
Türk Patent Enstitüsü’den gelen cevabi yazı incelendiğinde, dava konusu … tescil numaralı tasarımın davalı … Ticaret A.Ş adına 20.11.2009 tarihinde tescil edildiğini, tasarımcının … olduğu anlaşılmıştır.
Davacının 2005 tarihli mezuniyet projesine konu ve davada dayanak yapılan tasarımları ile davalı tarafa ait dava konusu tasarımların aynı ya da belirgin biçimde benzer olup olmadığı, bu tasarımlar yönünden gerçek hak sahibinin davacı olduğunun kabul edilmesi ihtimalinde davacının varsa iddia ettiği maddi zarar miktarının ne olduğu, davalının tescil tarihinden dava tarihine kadar dava konusu iki tasarımı kullanarak elde ettiği net gelirin varsa ne olduğu hususlarında düzenlenen 07.07.2015 tarihli bilirkişi raporunda özetle;”… 554 sayılı KHK 7/I’e göre, bir tasarımın bilgilenmiş kullanıcı üzerinde bıraktığı genel izlenim ile diğer bir tasarımın böyle bir kullanıcıda bıraktığı genel izlenim arasında belirgin farklılık bulunması halinde, o tasarım ayırt edicilik niteliğine sahip kabul edilir. Aynı KHK 7/III’te, ayırt edici niteliğin incelenmesinde ise ilke olarak farklılıklardan çok ortak özelliklerin değerlendirilmesine ağırlık verilmesi ve tasarımcının tasarımı geliştirme açısından ne kadar seçenek özgürlüğüne sahip bulunduğunun dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir. KHK m.6’ya göre, tasarımlar sadece küçük ayrıntılarda farklılık gösteriyorlarsa aynı kabul edilir. Bu çerçevede davalı tarafa ait 20.11.2009 başvuru tarihli ve … sayılı 11 ve 12 numaralı tasarım tescilleri ile davacı tarafa ait 2005 tarihli tasarım arasında bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde belirgin farklılıklar bulunmadığı, bu sebep ile benzer olarak algılandıkları, davacının maruz kaldığını iddia ettiği maddi zarar miktarına esas 11 ve 12 Kodlu lavabo satışları ile ilgili olarak 2010-2011-2012-2013-2014 dönemleri net kârının kesin olarak tespit edilemediği, manevi zararın ise dosyanın halihazır durumu itibarıyla ispat edilemediği…” kanaatinin bildirildiği anlaşılmıştır.
Davalının bilirkişi raporuna karşı esas yönünden itirazlarının ve davalının itirazlarından özellikle … 3.FSHHM 2014/397 Esas sayılı dosyasındaki karar ve bilirkişi raporunda değerlendirilmesi için dosyanın yeniden bilirkişi heyetine tevdii edildiği, bilirkişi heyetince sunulan 29.09.2017 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “… 3 FSHHM 2014/397 Esas sayılı dosyasında değerlendirilen tasarımların; davalı tarafa ait 20.11.2009 başvuru tarihli ve … sayılı 11 ve 12 numaralı tasarım tescilleri ile dava dışı tasarım tescili iptal edilmiş … numaralı tasarımlar olduğu, … 3.FSHHM 2014/397 Esas sayılı dosyası kapsamında alınan bilirkişi raporunda dava dışı bu iki tasarımın benzerlik ve ayırt edici nitelik yönünden karşılaştırıldığı, yapılan değerlendirme sonucunda “Davacı yana ait … numaralı tasarımın, davalının yayına itirazına mesnet …-11 ve 12 no.lu tasarımları karşısında bilgilenmiş kullanıcı gözüyle yeni ve ayırt edici olarak kabul edilmesi gerektiği” görüşünün beyan edildiği, bu görüşe katıldıkları, karşılaştırılan tasarımların yapısal olarak benzerlik gösterdiği, bununla beraber tasarımcının seçenek özgürlüğü kapsamında değerlendirildiğinde gövdenin biçiminin ayırt edici niteliğe sahip geometrik biçimde olarak tasarlandığının görüldüğü, … davacı tarafa ait 2005 yılı mezuniyet projesi görsel ile davalı tarafa ait 20.11.2009 başvuru tarihli ve … sayılı 11 ve 12 numaralı tasarım tescilleri için tasarımcının seçenek özgürlüğünün sınırlarının yeterli bir biçimde kullanılmadığı, sadece kenar radyuslarının azaltıldığı, oluşturulan bu farkın da tasarımlar arasında ayırt edici nitelik oluşturmaya yetmediği, davalı tarafa ait 20 11.2009 başvuru tarihli ve … sayılı 11 ve 12 numaralı tasarım tescilleri ile davacı tarafa ait 2005 tarihli tasarım arasında bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde belirgin farklılıklar bulunmadığı, bu sebeple benzer olarak algılandıkları…” görüş ve kanaatinin bildirildiği anlaşılmıştır.
Mahkemememizce verilen karar gereği, davacının üzerinde hakettiğini iddia ettiği tasarımların kullanıldığı iddiasıyla davalının dava tarihine kadar ki satışlarının tarih ve miktarlarının ne olduğu, bu satışlardan dolayı davalının elde ettiği net gelirin, hesaplama sırasında davalının sadece dava konusu tasarımlarla ilgili olarak var ise satışlarının ayıklanarak hesaplanması için … 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … talimat sayılı dosyası ile bağımsız denetçi SMMM’den alınan 17.03.2016 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “…davalı firmanın bilgi ve işlem sisteminde dünyada ve Türkiye’de çoğu büyük ve kurumsal şirketlerin kullandığı ve güvenilir bir sistem olarak kabul edilen SAP yazılım programı üzerinden elektronik ortamdaki kayıtlar ve raporlara bağlı olarak yapılan incelemede firmanın davaya konu olan ürünlerden 4790 adet sattığı, satılan bu ürünlerden 1.517.865 TL satış hasılatı elde ettiği, satılan bu ürünlerin maliyetinin 454.795 TL ve bunlara bağlı olarak ise brüt satış karın 1.063.070 TL olduğu, ayrıca firmanın kullanmış olduğu SAP sistem raporuna göre ilgili ürünlerle alakalı dönem net karı 60.658 TL, gelir tablosuna göre ise 63.883 TL olarak hesaplandığı, ürünlerle ilgili olarak cari dönem dışında iade, iskonto ve fiyat farkı oluştuğunda SAP’de geçmişe dönük düzeltme yapılamadığı, bu nedenle SAP üzerinden hesaplanan net kar ile gelir tablosu üzerinden hesaplanan net kâr arasında bir fark oluştuğu, dava ile ilgili olarak SAP programından kaynaklanan farkın giderildiği gelir tablosu üzerinden hesaplanan net kârın yani 63.883 TL’nin dikkate alınmasının daha uygun ve önemli olacağı, ayrıca ilgili dönemlere ait satış hasılatı raporunda satılan ürün miktarları ve stok kartından çıkan ürün miktarları karşılaştığında 201 fazla adetin ise yarattığı net kâr farkının 4.785 TL olduğu, bu 201 adet ürünün satışa girmeyen bedelsiz olarak verilen numuneler, fabrikada kullanılan, müşteriye giderken yolda kırılanların ya da eksik gönderilenlerin yerine ücretsiz gönderilen ürünler olduğu ve bu durumun ticari hayatın olağan akışı içinde normal olduğu…” kanaatine varıldığının bildirildiği anlaşılmıştır.
… 3.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/41 talimat sayılı talimatı ile dinlenen Davacı tanığı …’nun “Ben üniversitede … Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesinde Endüstriyel Tasarım Bölümünde öğretim üyesi olarak görev yapmaktayım. Davacı benim 2005 yılı ve öncesinde öğrencimdi. Davacının dava dilekçesinde bahsetmiş olduğu iddiaları doğrudur. Ebeveyn ve çocukların kullanabileceği lavabonun tasarımı davacıya aittir. Mezuniyet projesidir. Çok iyi hatırlıyorum ki çocuklar ve ebeveynlerin ilişkilerinin kuvvetlendirilmesi ebeveynleri örnek alması amaçlanmıştır. Davacı lisans düzeyinde de çok başarılı ve çalışkan bir öğrenciydi. Mezuniyetten sonra da ortaya koyduğu tasarım ve ödüllerle adından bahsettirmiştir. Dava konusu tasarımı ben birkaç yıl önce … nın kataloglarında görmüştüm. Biz üç boyutlu olan prototipleri sadece mezuniyet projelerinde alıyoruz. Staj döneminde almıyoruz.” şeklinde beyanda bulunduğu, davacı tanığı …’ın;” Ben … Üniversitesinde endüstriyel tasarım bölümünde akademisyen olarak görev yapmaktayım. Davacı da benim öğrencimdi. Hatta mezuniyet projesinde davacının danışmanıydım. Aynı zamanda proje asistanıydım. Ebeveyn ve çocukların birlikte kullanabileceği dava konusu tasarım davacının mezuniyet projesinin konusuydu. Ben davacının tasarlamış olduğu lavaboyu davalı şirketin kataloglarında gördüm. Biz sadece mezuniyet aşamasında prototip denilen çalışmaları isteriz. Stajda okul zaten istemez. Mezuniyet aşamasında bütün prototipler bizim onayımızdan geçmektedir. Davacının 25 tane ulusal ve uluslararası tasarım ödülü vardır. Kendisi çok başarılıydı. Bir tasarımın %30 u benzerlik taşıdığında bütünü benzemiş olur dünyadaki standart bu şekildedir. 3.sınıfın yaz döneminde davacı … da staj yapmıştır. Çok başarılı bulunduğu için davacı mezuniyete de … kabul edildi. Dava konusu tasarımı da davacı mezuniyet projesinde oluşturdu. Stajla bir alakası yoktur.” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce dinlenen davalı tanığı …’nun,”Ben … da 15 yıl tasarımcılık yaptım 1997-2012 yılları arasında çalıştım. 21 yıllık ürün tasarımcısıyım birçok tasarım yarışmasında jüri üyeliği yaptım ve özellikle banyo sektöründe tecrübeli biriyim davaya konu olan tasarımın tasarımcısıyım bu tasarımın yapılmasına 2000’li yıllarda başladık 90 lı yılların sonlarında başlayan aile kullanımına yönelik ürünler … ürün tasarım portföyünde bulunuyordu. Daha çok Arge aşamasındaydı teknik sorunlar yüzünden hayata geçirilemedi, biz bu ürünlere camide şadırvan kullanımını daha modernize etmek amacıyla başladık kişinin rahat abdest alabilmesi için tasarladık, … hanım … staj yaptığı dönemde şahsın merhabamız oldu ancak yakınen tanımam öğrenci tahminen bir ay kadar staj yapar … öğrenciye ve projelerine destek olan bir firmadır. Normal koşullar altında kişilerin giremeyeceği ofislere çalışmalara öğrencilerin girmesini imkan tanır.Tasarımın hangi tarihte yapıldığına dair bir tarih veremem uzun bir süreçtir. 2009 yılında tescil edildi. … hanımın projesi benim tasarımımdan farklı bir projedir ben onun tasarımını görmedim ancak … tasarım müdürü … hanıma bizzat teknik destek bilgi malzeme desteği atölyesini açarak her türlü desteği vermiştir. Gelen stajyerler burada yapılan işlerden etkilenir, örnek alırlardı. Benim tasarımım ile davacı tasarımı farklı tasarımlardır.” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.
Dava, 554 sayılı KHK hükümleri uyarınca açılmış tasarım hükümsüzlüğü ve gerçek hak sahibinin tespiti, haksız fiil, sebepsiz zenginleşme ve haksız rekabet hükümleri gereğince maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
554 sayılı Endüstriyel Tasarımların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname Madde 3 e göre; Bu Kanun Hükmünde Kararnamede geçen; a) “Tasarım”, bir ürünün tümü, veya bir parçası veya üzerindeki süslemenin, çizgi, şekil, biçim, renk, doku, malzeme veya esneklik gibi insan duyuları ile algılanan çeşitli unsur veya özelliklerinin oluşturduğu bütünü,… c) “Tasarımcı”, korumaya konu olan tasarımı tasarlayan kişiyi,… İfade eder.
Yeni ve ayırt edici niteliğe sahip tasarımlar belge verilerek korunur. Bileşik bir ürünün bir parçası ile ilgili tasarımın kendi yeni ise ve ayırt edici bir niteliğe sahipse ayrıca korumadan yararlanır. ( Madde 5 ) Bir tasarımın aynısı, başvuru veya rüçhan tarihinden önce dünyanın herhangi bir yerinde kamuya sunulmamış ise o tasarım yeni kabul edilir. Tasarımlar sadece küçük ayrıntılarda farklılık gösteriyorlarsa aynı kabul edilir. Kamuya sunma, sergileme, satış gibi yollarla piyasaya sürme, kullanma, tarif, yayım tanıtım veya benzer amaçlı faaliyetleri kapsar. Üçüncü şahıslara yapılan ve açıkça veya zımnen gizlilik niteliği taşıdığı anlaşılan açıklamalar kamuya sunmanın kapsamı dışındadır. ( Madde 6 ) Bir tasarımın ayırt edici niteliğe sahip olması, bu tasarımın bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenim ile ikinci fıkrada belirtilen herhangi bir tasarımın böyle bir kullanıcıda yarattığı genel izlenim arasında belirgin bir farklılık olması anlamındadır. Herhangi bir tasarımın ayırt edici nitelik açısından kıyaslandığı diğer bir tasarımın, a) Başvuru veya rüçhan tarihinde Türkiye’de veya dünyada herhangi bir yerde piyasaya sunulmuş olması; veya b) Enstitü tarafından tescilli bir tasarım olarak yayınlanmış ve ayırt edici nitelik açısından değerlendirilen tasarımın başvuru veya rüçhan tarihinde henüz koruma süresini doldurmamış olması, gerekir. Ayırt edici niteliğin değerlendirilmesinde, birbirleri ile kıyaslanan tasarımların ilke olarak farklılıklarından çok ortak özelliklerinin değerlendirilmesine ağırlık verilir ve tasarımcının tasarımı geliştirme açısından ne kadar seçenek özgürlüğüne sahip olduğu göz önüne alınır. ( Madde 7) Koruma talep edilen bir tasarım, başvuru tarihinden önceki oniki ay içerisinde veya rüçhan talebi varsa, rüçhan tarihinden önceki oniki ay içerisinde tasarımcı veya halefi veya bu kişilerin izni ile üçüncü bir kişi tarafından kamuya sunulur veya tasarımcı veya halefleri ile olan ilişkinin suistimali sonucu kamuya sunulursa, bu açıklama 6 ncı ve 7 nci maddeleri çerçevesinde tasarımın yeniliğini ve ayırt edici niteliğini etkilemez. ( Madde 8)
Tasarım hakkı tasarımcıya veya onun hukuki haleflerine aittir. Tasarımcının birden çok olması halinde, taraflar arasında aksine bir anlaşma yoksa tasarımcılar, müşterek mülkiyet hükümleri çerçevesinde hak sahibidir. Her hak sahibi diğerlerinden bağımsız olarak aşağıdaki işlemleri kendi adına yapabilir: a) Kendisine düşen pay üzerinde serbestçe tasarrufta bulunur. Payın üçüncü kişiye devredilmesi halinde diğer pay sahiplerinin önalım hakkı vardır…. c) Tasarımın korunması için gerekli önlemleri alabilir.( Madde 13)
Aralarındaki özel sözleşmeden veya işin mahiyetinden aksi anlaşılmadıkça memur, hizmetli ve işçilerin işlerini görürken tasarladıkları tasarımların sahipleri bunları çalıştıranlardır. Sözleşmesi gerektirmediği halde işyerindeki bilgiler ve araçlardan faydalanmak suretiyle bir tasarım yapan memur, hizmetli ve işçinin yaptıkları tasarımın sahipleri bunları çalıştırandır. Bu takdirde, memurun, hizmetlinin ve işçinin yaptığı tasarımın önemi gözönüne alınarak tespit edilecek bir bedele hakkı olur. Taraflar bu bedel konusunda anlaşamadıkları takdirde, söz konusu bedel mahkemece tespit edilir. ( Madde 14) Tasarımın kullanılması hak ve yetkileri münhasıran tasarım hakkı sahibinindir. Üçüncü kişiler, tasarım hakkı sahibinin izni olmadan koruma kapsamındaki tasarlanan veya tasarımın uygulandığı bir ürünü üretemez, piyasaya sunamaz, satamaz, sözleşme yapmak için icapta bulunamaz, ithal edemez, ticari amaçlı kullanamaz veya bu amaçlarla elde bulunduramaz. ( Madde 17) Tasarımcı başvuru sahibine veya tasarım hakkı sahibine karşı, tasarım sicilinde, rüçhan belgelerinde ve yayınlama sırasında adının tasarımcı olarak gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Ekip çalışması sonunda ortaya çıkan tasarımlarda bu husus açıkça vurgulanır. Bu hakkın devri ve haktan feragat hükümsüzdür…( Madde 18)
Tasarım hakkı, 13 üncü maddenin birinci fıkrası hükmüne göre gerçek tasarım hakkı sahibi dışında biri tarafından başvurusu yapılmış veya hak sahibi dışında biri adına tescil edilmiş ise, gerçek hak sahibi olduğunu iddia eden kişi, tasarım hakkından doğan diğer hak ve talepleri saklı kalmak şartıyla, tasarım hakkı sahipliğinin kendisine devir edilmesini talep ve dava etme hakkı vardır. Tasarım hakkı sahipliği üzerinde kısmi bir hakkın iddia edilmesi durumunda, bu maddenin birinci fıkrası hükmüne göre bir hak sahipliği tanınmasını talep ve dava etme hakkı vardır. Bu maddenin birinci ve ikinci fıkralarında belirtilen talep ve dava hakları, tescilli tasarım hakkının ilan tarihinden itibaren iki yıl içinde ve gaspta kötü niyet varsa tescilli tasarım hakkının koruma süresinin bitimine kadar kullanılır. Bu madde hükmüne göre açılan dava ve davada ileri sürülen talepler, dava sonunda verilen kesin hüküm veya açılan davayı herhangi bir şekilde sona erdiren bütün diğer haller ilgilinin talebi üzerine üçüncü kişilere karşı hüküm ve sonuç doğurmak üzere Tasarım Siciline kayıt edilir. ( Madde 19)
Aşağıda sayılan fiiller tasarım hakkının dışında kalır, a) Özel amaçla sınırlı kalan ve ticari amaç taşımayan fiiller, b) Deneme amaçlı fiiller, c) Ticari uygulamadaki dürüstlük kuralları ile bağdaşır olmak, tasarımın normal kullanımını gereksiz şekilde tehlikeye sokmamak ve kaynak göstermek kaydı ile eğitim veya referans amaçlı çoğaltmalar, d) Yabancı ülkelere kayıtlı olan ve geçici olarak Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde bulunan deniz veya hava taşıt araçlarında bulunan ekipman, bu araçların onarımı için kullanılmak üzere ithal edilen yedek parça ve aksesuarlar ile bu araçların onarım fiili. (Madde 21)
Yine aynı KHK’nın “HÜKÜMSÜZLÜK HALLERİ”başlıklı Madde 43 – Aşağıdaki hallerde tasarımın hükümsüz sayılmasına yetkili mahkeme tarafından karar verilir: a) Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin 5 inci ila 10 uncu, maddelerinde belirtilen koruma şartlarına sahip olmadığı ispat edilmişse; b) Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin 13 üncü, 14 üncü, 15 inci ve 16 ncı maddesinde belirtilen hak sahipliğinin başka kişiye veya kişilere ait olduğu ispat edilmişse; c) Tescilli bir tasarım, sonradan kamuya açıklanan aynı veya benzer nitelikteki diğer tasarımın başvuru tarihi kendisinden önce ise; Tasarım belgesi sahibinin, 13 üncü, 14 üncü, 15 inci ve 16 ncı maddelere göre tasarım hakkına sahip bulunmadığı hakkındaki iddia, ancak, bu maddelerde belirtilen hak sahipleri tarafından ileri sürülür. Bu durumda, bu Kanun Hükmünde Kararnamenin 19 uncu maddesi hükmü uygulanır…”Hükümlerine amirdir.
Tasarımdan doğan hakları tecavüze uğrayan tasarım hakkı sahibi, mahkemeden özellikle aşağıdaki taleplerde bulunabilir: a) Fiilin tecavüz olup olmadığının tesbitini; b) Tasarımdan doğan haklara tecavüz fiillerinin durdurulması ve önlenmesi talebi; c) Tecavüzün giderilmesi ve maddi ve manevi zararın tazmini talebi; … g) Tasarımdan doğan haklara tecavüz eden kişi aleyhine verilen mahkeme kararının, masrafları tecavüz eden tarafından karşılanarak, ilgililere tebliğ edilmesi ve kamuya ilan yoluyla duyurulması talebi. (Madde 49 )
Tasarım tecavüzü fiilini işleyen kusurlu kişiler Tasarım hakkı sahibinin zararını tazmin etmekle yükümlüdür. (madde 50 )
Tasarım hakkı sahibinin uğradığı zarar, sadece fiili kaybın değerini değil, ayrıca Tasarımdan doğan haklara tecavüz dolayısıyla yoksun kalınan kazancı da kapsar. Yoksun kalınan kazanç, zarar gören tasarım hakkı sahibinin seçimine bağlı olarak, aşağıdaki değerlendirme usullerinden birine göre hesap edilir…. b) Tasarımdan doğan hakka tecavüz edenin, tasarımı kullanmakla elde ettiği kazanca göre, … Yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında, özellikle tasarımın ekonomik önemi, tasarımdan doğan haklara tecavüz edildiği anda geçerlilik süresi ve tecavüz sırasında tasarıma ilişkin lisansların sayısı ve çeşidi gibi etkenler göz önünde tutulur. (madde 52)
Dava sonucunda haklı çıkan taraf, haklı bir sebebin veya menfaatının bulunması halinde, masrafları karşı tarafa ait olmak üzere, kesinleşmiş kararın günlük gazete, radyo, televizyon veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesini talep etmek hakkına sahiptir. İlanın şekli ve kapsamı kararda tesbit edilir. İlan hakkı, kararın kesinleşmesinden sonra üç ay içinde talep edilmezse düşer. (madde 59)
554 sayılı Endüstriyel Tasarımların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname madde 3 de öngörülen tasarım tanımı dikkate alındığında yenilik ve ayırt edicilik unsurlarını taşımak kaydıyla öğrenci projesinin de tasarım olarak nitelendirilebileceği, bu tanımın ana veya yardımcı unsur olarak ticari amaç barındırma şartı bulunmadığı, dolayısıyla 554 sayılı KHK’nun 21 .maddesinin uyuşmazlık konusu olayda kullanılabilmesi mümkün olmadığı, Kanun Hükmünde Kararname madde 6 de düzenlenen kamuya sunulma yönünden değerlendirme yapıldığında profesyoneller, akademisyenler ve öğrencilerden oluşan akademik bir jüri ve jüri sonrası düzenlenen herkese açık bir sergi, maddede açıkça belirtildiği üzere, kamuya sunum anlamına geldiği, bir tasarımın kamuya sunulmuş (biliniyor) olması halinin mevcut olup olmadığına karar vermek için, o tasarımı görmüş olan meslekten kişilerin onu gerçekleştirebilecek (yapabilecek) şekilde akılda tutabilmelerinin, hafızalarına kaydedebilmelerinin mümkün olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği, sır saklama yükümü olmayanlara yapılan açıklama, bir tek kişiye de yapılsa, yeniliği ortadan kaldıracağı, bir tasarımın endüstriyel tasarım olarak nitelendirilebilmesi için, onun mutlaka sınai üretimde prototip olarak kullanılma amacına yönelik olması, mutlaka böyle bir işlevinin bulunması gerek ve zorunlu olmadığı, bir sınai üretimde kullanılabilir olması, kullanılmaya elverişli olmasının yeterli olduğu sonuç olarak yenilik ve ayırt edicilik vasıflarına haiz olduğu bilirkişilerce de tespit olunan davacı tarafa ait 2005 tarihli bitirme projesinin tasarım niteliğinde olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
554 sayılı Endüstriyel Tasarımların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 14.maddesinde “Aralarındaki özel sözleşmeden veya işin mahiyetinden aksi anlaşılmadıkça memur, hizmetli ve işçilerin işlerini görürken tasarladıkları tasarımların sahipleri bunları çalıştıranlardır. hükmü bulunmaktadır. Fakat somut olayda herhangi bir özel sözleşme ya da iş ilişkisi bulunmamaktadır. Davalının staj süresince yapmış olduğu teknik desteğin tasarım hakkı sahibinin tasarım üzerindeki yasal haklarını ortadan kaldırmayacağı gibi teknik destek dışında davalının herhangi bir katkısı da ispat edilememiştir.
Tazminat talepleri yönünden; Yargıtay, hükümsüzlük davalarında, davalı adına yapılan tescilin hükümsüzlüğüne karar verilene kadar tasarım tescil belgesinin davalıya tanıdığı hakların onun tarafından kullanılmasının hukuka uygun olduğuna ve haksız rekabet de teşkil etmeyeceğine karar vermektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 27/3/2013 tarih ve 2013/11-209 E., 2013/399 K. sayılı kararıyla bu içtihatlardaki görüşü yumuşatarak kötü niyetle tescil hallerinde tazminata hükmedilmesine karar vermiştir. Somut olay açısından gerek maddi gerek manevi tazminat şartlarının oluştuğu kanaatine ulaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, dinlenen tanık beyanları, alınan bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde; davacının 2005 yılında … Üniversitesi, Endüstriyel Sanatlar Yüksek Okulu Endüstriyel Tasarım Bölümünde öğrenci iken bitirme projesi olarak davaya konu hem ebevenlerin hem de küçük aile fertlerinin aynı anda kullanabilecekleri lavabo tasarladığı, davacının 2005 tarihli bitirme projesinin KHK’nın tanımladığı manada tasarım niteliğine sahip olduğu, bu tasarımının staj eğitimi gördüğü davalı … A.Ş tarafından tasarım üzerinde herhangi bir hak sahipliği bulunmamasına rağmen 2009 yılında tescil edildiği ve seri üretime geçildiği, bilirkişiler tarafından yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda davalı tarafa ait 20.11.2009 başvuru tarihli ve … sayılı 11 ve 12 numaralı tasarım tescilleri ile davacı tarafa ait 2005 tarihli tasarım arasında bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde belirgin farklılıklar bulunmadığı, bu sebep ile benzer olarak algılandıkları, yukarıda izahı yapıldığı üzere tescil tarihi itibarı ile tasarımın yenilik vasfının bulunmadığı, izahı yapılan mevzuat kapsamında hükümsüzlük şartlarının oluştuğu, esasen tasarım sahibinin davacı olduğu davalının bir dönem stajını davalı nezdinde yapmış olmasının davacının tasarım üzerindeki haklarını bertaraf etmeyeceği anlaşılmakla davanın kabulü ile; davalı adına TPMK nezdinde tescilli … sayılı tescil belgesinde yer alan 11 ve 12 nolu tasarımların (Lavabo ürünleri) hükümsüzlüğüne, bu tasarımların davacıya ait olduğunun ve davacının bu tasarımlar üzerinde hak sahibi olduğunun tespitine, bu tasarımların davalı tarafça üretimi ve satışının önlenmesine karar vermek gerekmiştir.
Manevi tazminat talebi yönünden dosya kapsamı tasarımın niteliği hak ve nasafet kuralları gözetildiğinde davacının talep etmiş olduğu manevi tazminatın yerinde olduğuna kanaat getirilerek 50.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar vermek gerekmiştir.
Maddi tazminat yönünde bilirkişi raporundaki değerlendirmeler gözetilerek yasal şartları oluşan maddi tazminat davasının kabulü ile; net kazanç üzerinden yapılan hesaplamaya göre tespit olunan 63.883,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar vermek gerekmiştir.
Son olarak KHK 59 maddesi gözetilerek davacının ilan talebi yerinde görülmekle hüküm özetinin karar kesinleştiğinde Türkiye çapında tirajı en yüksek üç gazeteden birinde bir kez ilanına karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KABULÜ ile; davalı adına TPMK nezdinde tescilli … sayılı tescil belgesinde yer alan 11 ve 12 nolu tasarımların (Lavabo ürünleri) HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE, bu tasarımların davacıya ait olduğunun ve davacının bu tasarımlar üzerinde hak sahibi olduğunun TESPİTİNE, bu tasarımların davalı tarafça üretimi ve satışının ÖNLENMESİNE,
2-Davacının manevi tazminat davasının KABULÜ ile 50.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Davacının maddi tazminat davasının KABULÜ ile; 63.883,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Hüküm özetinin karar kesinleştiğinde Türkiye çapında tirajı en yüksek üç gazeteden birinde bir kez ilanına,
5-Alınması gerekli 7.779,35 TL harçtan, peşin yatırılan 1.979,85 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 5.824,70 TL karar harcının davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
6-Davacı tarafından yapılan: 2.600,00 TL bilirkişi ücreti,908,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 3.508,70 TL yargılama gideri ile 1.979,85 TL harç (peşin+başvuru+ıslah) olmak üzere toplam 5.488,55 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı yargılamada kendini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen tasarımın hükümsüzlüğü, hak sahibinin tespiti ve tasarımların davalı tarafça üretim ve satışının önlenmesi talepleri yönünden AAÜT’sine göre tespit olunan 3.931,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
8-Davacı yargılamada kendini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen manevi tazminat talebi yönünden AAÜT’sine göre tespit olunan 5.850,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
9-Davacı yargılamada kendini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen maddi tazminat talebi yönünden AAÜT’sine göre tespit olunan 7.377,13 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
10-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 30/05/2019

Katip
¸

Hakim …
¸

Bu belge 5070 sayılı elektronik imza kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır