Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/133 E. 2019/28 K. 22.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/133
KARAR NO : 2019/28

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 11/07/2017
KARAR TARİHİ : 22/01/2019

Mahkememizde görülmekte bulunan itirazın iptali talepli asıl ve birleşen davaların yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davalının kullanmakta olduğu Transact yazılımının bağlımlı olduğu Microsoft Server 2002 desteğini durdurması sonucu davalının gelişmiş bir yazılıma ihtiyaç duyduğunu, taraflar arasında 27/03/2014 tarihli “… Yazılım Lisansları ve Hizmetleri Tedarik Sözleşmesi” imzalandığını, sözleşme ile lisansı verilen “…” yazılımının bir kredi temellendirme sistemi olduğunu, yazılımın amacının şubelerden ve internetten anlık ipotek ve anlık kredi başvurularını yakalamak olduğunu, yazılımın ilk aşaması olan teknik testlerin başarı ile sonuçlandığının müvekkili tarafından davalı şirkete gönderilen 18/01/2016 tarihli mailde kabul testlerinin tamamlanıp canlıya geçiş için bir engel veya hata olup olmadığının sorulması üzerine canlıya geçişin mümkün olduğunun söylenmesi, “kullanıcı kabul testlerinin” başarı ile sonuçlandığını gösteren dokümanın imzalanması, müvekkili şirket tarafından talep edilse de davalı şirketin “login mekanizmasını” gerekçe göstererek canlıya geçişi onay verici teyit belgesini imzalamadığını, davalının fesih sebeplerinin ek talep niteliğinde olduğunu ve bu taleplerin “canlıya geçiş”ten önce yerine getirme zorunluluğunun olmadığını, “note editör” uygulamasının müvekkili şirket tarafından yerine getirildiğini, söz konusu uygulamada silme, güncelleme ve ekleme bulunduğunu, notun üzerine tıklandığında bu notun kim tarafından yazıldığının ve logonun gözüktüğünü, VPN hesaplarının davalının güvenlik ve alt yapı hizmetlerini aldığı IBM yardımı ile alabileceğinin ifade edildiğini, “instant-non mortgage” akışı için 1 adet görüntüleme, 1 adet başvuru girişi ve 1 adet teminat ve uw ekranı geliştirildiğini, yazılımın davalı tarafından kabul edildiği aşamaya kadar tarafların ortak iradesi ve mutabakatı ile her bir aşamanın sona erdirildiğini, gecikmenin davalıdan kaynaklı sebeplerle meydana geldiğini, fesih sebeplerinin “canlıya geçiş”ten sonra yapılmasının kararlaştırılan ek talepler olduğunu, davalının haksız fesih ihtarının borçlarını ödemeye engel olmadığını belirterek, davalının … 27.İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yaptığı haksız itirazın iptali ile takibin avans faizi ve takip talebindeki koşullar üzerinden devamına karar verilmesini, davalının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, “Powercurve Origination” yazılımınının hiçbir surette çalışabilir hale getirilmediğni, programın yerine getirilmesi gereken temel özelliğin sisteme girilen otomatik başvuruları değerlendirip bu başvuruları expertiz firmalarına rapor alınmak üzere yönlendirmesinni kredi konusu taşınmazın değerinin belirlendiği ekspertiz raporunu yine sistem üzerinden davacı firmaya aktarmak olduğunu, bu temel özelliğin dahi tamamlanmadığını, davalı şirketin kabul testini hiçbir şekilde imzalamadığını, “canlıya geçiş” için engel kalmadığını hiçbir surette kabul etmediklerini, kabul testine girilmeden … olarak adlandırılan kabul testinin hazırlığı sürecinde eksik ve hataların davacıya 23 kez iletildiğini, 18/01/2016 tarihli maillerde yazılımın 1.5 versiyonuna geçişinin yapılmasının önerildiğini, kredi başvuru programının temel özelliklerinin kullanılabilmesi için expertiz raporlarının sisteme otomatik olarak aktarılmasına bağlı olmasına rağmen bu özelliğin geliştirilmediğini, dışarıdan yazılıma giriş yapan bir şahsın şirkette herhangi biri adına giriş yapılabileceğini, o kişi adına şifreyi hatalı girmek suretiyle şirket personelinin hesabının kilitlenmesine ve güvenlik açığı oluşturacağını, “note editör” uygulamasında yorumda bulunan kimsenin isminin yorumla birlikte otomatik olarak görülmesi gerektiğini, “İnstant Non Mortgage” özelliğinin görülebildiği 3 yeni ekran tasarlanacağı konusunda anlaşmış olmalarına rağmen bu özelliğin ihtiyaçları karşılar nitelikte olmadığını, “iz kaydı” uygulamasında log kayıtlarının ilgili ilgisiz her departman tarafından görülebildiğini, eski yazılımdaki dataların yeni yazılıma aktarılabilir düşüncesi olmasına rağmen bu özelliğin geliştirilmediğini, UAT sürescinde kullanıcı onayı alacak seviyeye gelememiş konuların yer aldığı ve bunların 16 kalem halinde sıralandığını, gecikmeye neden olmuş sorunlar olarak … aşamasında yaklaşık 100 adet sorunla karşılaşıldığını, sorgu ekranlarındaki verilerin sayısal kod olarak gözüktüğünü, “final update fonksiyonu” ile ilgili sorun bulunduğunu, veri tutarsızlıkları yaşandığını iddia ederek, haksız ve hukuki dayanağı bulunmayan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
BİRLEŞEN 2018/364 ESAS SAYILI DAVADA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili şirketin kredi finansmanlığı faaliyetinde bulunan bir Doğan Holding firması olduğunu, tarafların 2007 yılında yaptıkları sözleşme kapsamında “Transact” adlı yazılım programını kullanmakta iken davalı şirket tarafından bu programın belirli ihtiyaçları karşılamayacağı ve ileri tarihlerde Microsoft altyapısı tarafından desteklenmeyeceğini bildererek müvekkili şirket için daha iyi, daha ileri bir ürünün geliştirilmesinin teklif edildiğini, programın lisans bedelinin tamamıyla ödendiğini, müvekkili şirket tarafından kullanılır durumda olduğunu, davalı firmanın müvekkili için daha ileri ihtayaçları karşılayacağını taahhüt ettiği “Power Curve” yazılımını geliştirmeyi kabul ettiğini ve 27/03/2014 tarihinde sözleşme imzalandığını, sözleşme uyarınca müvekkili şirketin beklentileri doğrultusunda şekillendirilecek ve geliştirilecek olan programın zaman çizelgesi çerçevesinde tamamlamayı kabul ettiklerini, ancak teslimin kararlaştırıldığı tarihten itibaren bir yıl geçmesine rağmen müvekkili şirketin ihtiyaçlarını karşılayacak düzeye getirilemediği gibi en basit haliyle bile çalışabilecek konuma getirilemediğini, tüm uğraşlara ve müvekili firmanın IT departmanının seferber olmasına ve yardım etmesine rağmen sonuç alınamadığını, hatta bazı kodların müvekkili tarafından yazıldığını, bu durum üzerine davacıya ihtarname gönderildiğini, buna rağmen herhangi bir iyileştirilmenin yapılmadığından hareketle sözleşmenin feshi ihtarnamesinin gönderildiğini, bu zamana kadar kendisine ödenen 295.072,22 TL, 358.502,41 TL olmak üzere toplam 653.574,63 TL’nin yasal faizi ile birlikte 15 içinde iadesini talep ettiklerini ve davalı tarafından düzenlenen 401.729,11 TL’lik son faturanın ödenmeyeceğinin bildirildiğini, davalı yanın haklı bildirimlerine rağmen müvekkili şirkete bu faturaya ilişkin icra takibi başlattığını ve itirazları neticesinde … 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı davasını açtıklarını, müvekkili şirket tarafından kullanılır hale getirilemeyen yazılımın peşin olarak ödemesinin yapıldığı 1.ve 2.taksitlerinin iadesi için ve ayrıca sözleşmeye güvenle yazılım için gerekli serverın sağlanması için IBM firmasına yapılan ödemelere ilişkin menfi zararın tazmini için İstanbul 8. Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, takibe itiraz edildiğini belirterek, … 8. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra takibine yapılan itirazın iptaline ve takibin kaldığı yerden devamına, davalı aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacının iddiasının kendi içerisinde çelişkili olduğunu, müvekkili şirketin karar destek sistemleri, analitik çözümler ve pazarlama hizmetleri alanında dünya lideri olup kurumların daha hızlı ve kaliteli kararlar almalarına yardımcı olan analitik uzmanlık ve özel yazılım ürünleri sunduğunu, davacının kullanmakta olduğu “Transact” adlı yazılımın bağımlı olduğu Microsoft’un, server 2002 ve üstü desteğini durdurması sonucu, davacının gelişmiş bir yazılım ihtiyacının meydana geldiğini, bu ihtiyacın karşılanması için taraflar arasında sözleşme imzalandığını, PowerCurve yazılımının Transact yazılımından çok daha gelişmiş bir yazılım olduğunu, tarafların yazılımın davacı tarafından kabul edildiği tarihe kadar her bir aşamada karşılıklı olarak mutabakata varmak suretiyle hareket ettiklerini, yazılımın tamamlanması ve davacı tarafından kabul edilmesi aşamalarında davacıdan kaynaklanan nedenlerle gecikme meydana geldiğini, özel istekler vb.durumlar yaşandığını, müvekkili şirketin yazılımın bir an evvel program dahilinde kabul testlerini tamamlaması ve böylelikle yazılımın davacı tarafından kabulü için büyük çaba sarfettiğini, gecikmenin tamamen davacının kendi uygulamalarından kaynaklandığını belirterek, davanın reddine ve davacının %20’den aşağı olmamak kaydıyla kötüniyet tazminatının tahsil edilmesini istemiştir.
BİRLEŞEN 2018/109 ESAS SAYILI DAVADA:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı arasında “Power Curve” yazılımının davalı için geliştirilmesi ve davalıya satışı için sözleşme imzalandığını, bu kapsamda davacı şirket ile davalı arasında 27/03/2014 tarihinde Experian Decision Analytics Yazılım Lisansları ve Hizmetleri Tedarik Sözleşmesinin akit ve imza edildiğini, bu sözleşme ile davacı şirketin yazılım için davalıya sözleşmede belirlenen bedel karşılığında lisans verildiğini ve davalının ihtiyaçları doğrultusunda bu yazılımı geliştirmeyi kabul ve taahhüt ettiğini, davalının da sözleşme ile aldığı lisans mukabilinde davacı şirkete net 580.000 USD’yi 5 yılda eşit taksitler halinde ödemeyi kabul ettiğini, sözleşme uyarınca davalı şirketin söz konusu yazılımı geliştirmeye başladığını, bu kapsamda taraflar arasında yazışmalar ve toplantılar yapılarak yazılımın tamamlandığını, yazılımın kabul testinin ilk aşaması olan teknik testlerin de başarı ile sonuçlandığını, davalının teknik testlerin başarı ile sonlanmış olduğu 18/08/2015 tarihli toplantı ile hemde davacı şirkete vermiş olduğu 20/08/2015 tarihli kesin onay belgesi ile onaylandığını, onaydan sonra testlerin başarı ile sonlandığını teyit eder dökümanın imzalanması davacı şirket tarafından talep edilsede davalının login mekanizmasının tamamlanmadığını gerekçe göstererek bu teyit belgesini kötüniyetli olarak imzalamadığını, yine sonrasında 01/02/2016 tarihinde davalı ile yapılan değerlendirme toplantısında davalının bu kez anlaşılamaz bir biçimde daha önce yazılı olarak onay verdiği bazı hususlara itiraz etmeye başladığını, bundan sonra da kötüniyetli olarak davacıya ihtarnameler göndererek sözleşmeyi feshettiğini bildirdiğini, davalının ihtarnamesindeki iddiaların tamamen gerçek dışı ve afaki olduğunu, sözleşme gereği kararlaştırılan 580.000 USD lisans bedelinin ilk taksitinin 31/03/2014 tarihli faturaya istinaden 30/05/2014 tarihinde ödendiğini, yine ikinci taksit bedelinin ise 12/03/2015 tarihli faturaya istinaden 30/04/2015 tarihinde ödendiğini, ancak 27/05/2016 tarihli 401.729,11 TL bedelli faturanın davalı tarafça Beşiktaş 11.Noterliği’nin 23/06/2016 tarih ve 19377 yevmiye nolu ihtarnamesi ile iade edildiğini ve ödenmediğini, bunun üzerine davalı aleyhine … 27.İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, başlatılan takibe davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, davalının itirazlarının haksız olduğunu, anılan nedenlerle davalı borçlunun … 27.İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yaptığı haksız itirazın iptali ile takibin avans faizi ile takip talebindeki koşullar üzerinden devamına, davalı borçlunun %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesi ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı borçluya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davalı şirketin kredi finansmanlığı faaliyetinde bulunan bir holding olduğunu, davacı ile daha önce 2007 yılında yaptığı sözleşme kapsamında “Transact” adlı yazılım programını kullanmakta iken davacı şirket tarafından bu programın belirli ihtiyaçları karşılamayacağı ve ileri tarihlerde Microsoft altyapısı tarafından desteklenmeyeceği bildirilerek davalı şirket için daha iyi bir ürünün geliştirilmesinin teklif edildiğini, davacı firmanın davalı için daha ileri ihtiyaçları karşılayacağını taahhüt ettiği “Power Curve” yazılımını getiştirmeyi kabul ettiğini ve bu kapsamda 27/03/2014 tarihli “Experian Decision Analytics Yazılım Lisansları ve Hizmetleri Tedariki Sözleşmesi”nin imzalandığını, ancak imzalanan sözleşme gereği yazılım tesliminin kararlaştırıldığı tarihten 1 yıl geçmiş olmasına rağmen davalı şirketin ihtiyaçlarını karşılayacak düzeye getirilemediği gibi en basit haliyle bile çalışabilecek konuma getirilemediğini, önceki yıllardan ticari ilişkilerin olması ve beraber çalışılmış olması nedeniyle davacı firmaya karşı son derece müsamahakar olunduğunu, tüm bu iyi niyetli davranışlara rağmen davacının karşılamayı taahhüt ettiği teknik özellikleri karşılayamadığı gibi en temel özellikleri bile hazır hale getirilemediğini, bu durum üzerine 24/03/2016 tarihinde eksikliklerin tamamlanarak sözleşme yükümlülüklerinin yerine getirilmesi amacı ile davacıya ihtarname çekildiğini, davacının aldığı ihtarnameye karşı bir ihtarname ile itiraz ettiğini ve davalı tarafça gönderilen ihtarnamede yer verilen 28 günlük sürenin dolması akabinde davacı tarafından söz konusu hususlara ilişkin herhangi bir iyileştirmenin de yapılmamış olması nedeniyle 23/05/2016 tarihi itibariyle davacıya fesih ihtarnamesinin gönderildiğini, gönderilen fesih ihtarnamesi ile bu zamana kadar ödenen fatura bedellerinin faizleri ile birlikte 15 gün içinde iade edilmesinin ihtar edildiğini, ancak davacının bu bedelleri ödemeyeceğini bildirdiğini, davacı tarafın “Power Curve Origination” yazılımını hiçbir surette çalışabilir bir hale getiremediğini, yine davalı şirketçe kullanıcı kabul testinin hiç bir suretle imzalanmadığını, yazılımın test sürecinde eksiklik ve hataların tespit edildiğini, davacının karşı edimini yerine getirmemiş olduğundan sözleşme bedelini talep etme hakkına sahip olmadığı gibi önceden ödenen taksitleride iade etmekle yükümlü olduğunu, anılan nedenlerle haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Dava ve birleşen davalar taraflar arasında düzenlenen yazılım sözleşmesinin haksız feshi ve sözleşme kapsamında bakiye alacağın tahsili ve yapılan ödemlerin iadesine ilişkin olmakla buna dayalı olarak yapılan takiplere vaki itirazların İİK’nın 67.maddesi uyarınca iptali istemlerine ilişkindir.
Birleşen dosyalarda dava konusunun 5846 sayılı FSEK’in 2/1 maddesi kapsamında kaldığı ve uyuşmazlığın çözümünde Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilerek, mahkememize tevzi edilen davalar esasa kaydı yapılarak davalar arasındaki hukuki ve fiili irtibat gözetilerek usuk ekonomisi de dikkate alınmak suretiyle bu esas üzerinden birleştirilmiştir.
Mahkememizce yasaya uygun inceleme ve araştırma yapılmış ve taraf delilleri toplanmıştır.
Esas itibarı ile taraflar arasındaki uyuşmazlık davalının davacı şirketten satın alınan “Powercurve Origination” yazılımının hiçbir surette çalışmadığı iddiasına dayalı ayıplı ifa ve bunun sonucu olarak feshin haklı olup olmadığı temelinde olduğu, eser sözleşmesinden kaynaklı olduğunun kabulü gereken taraflar arasındaki ihtilafın 5846 sayılı FSEK kapsamına göre belirlenmiş haklara ilişkin bir dava olmadığı anlaşılmakla uyuşmazlığın Asliye Ticaret Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. Bu yönde;
Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nin 2014/3102-5641 sayılı 11/04/2014 tarihli kararı “5846 sayılı FSEK’in 1.ve 1/A maddelerinde amaç ve kapsamı düzenlenmiş olup, fikir ve sanat eserlerini meydana getiren eser sahiplerinin ürünleri üzerindeki manevi ve mali haklarını belirlemek, korumak, bu ürünlerden yararlanma şartlarını düzenlemek, öngörülen esas ve usullere aykırı yararlanma halinde yaptırımları tespit etmektir. Somut olayda, davacı ile davalı arasında yapılan web sitesi tasarımı sözleşmesine göre sözleşme bedelinin ödenmesine rağmen web sitesinin tamamlanarak teslim edilmediği iddiasıyla ödenen bedelin davalıdan tahsilinin talep edildiği anlaşılmıştır. Bu niteliği itibariyle uyuşmazlığın, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunun tanımlar başlıklı 1/B-a fıkrasında düzenlenen eser kavramından kaynaklanmayıp Borçlar Kanunu kapsamındaki eser sözleşmesinden kaynaklandığı anlaşıldığından, uyuşmazlığın genel görevli asliye ticaret mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.” şeklinde düzenlenmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi’nin 2017/595-587 sayılı 31/03/2017 tarihli kararı “Borçlar Kanunu 355.maddesindeki tanımlamaya göre eser sözleşmesi ile yüklenici, iş sahibinin ödemeyi taahhüt ettiği bedel karşılığında bir eser meydana getirmeyi üstlenir. Eser veya kanundaki ifadesiyle istisna akdinin konusu ise, yapımı kararlaştırılıp bir çalışmanın ürünü olan, maddi veya gayri maddi varlığı bulunan bir sonucun meydana getirlimesidir. Bu kapsamda bütünlük arzeden ve ekonomik değeri olan her hukuksal varlık eser sayılmaktadır. Yanlar arasındaki uyuşmazlık da davaya esas teşkil eden sözleşmelerle tarafların yüklendikleri edimlerin hukuki niteliği itibarıyle BK’nın 355 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi ilişkisinden kaynaklanmaktadır. Eser sözleşmesinden doğan ihtilaflarda, dava değeri ve tarafların sıfatlarına göre sulh hukuk, asliye hukuk ve asliye ticaret mahkemesi gibi genel mahkemeler görevlidir. 5846 sayılı FSEK ve o konudaki diğer mevzuat hükümlerinin düzenlendiği hukuksal ilişkilerden kaynaklanan ihtilâfların çözümünde ise Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi görevlidir.
Somut olayda, taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin münhasıran “…” yazılımının kullanılabilmesi için verilen kullanım lisansına ilişkin olduğu, davanın bu kullanım bedelinin tahsiline yönelik olması karşısında uyuşmazlığın Asliye Ticaret Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.” şeklinde bahsedilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16.Hukuk Dairesi’nin 2017/6606 esas, 2018/1083 sayılı 03/05/2018 tarihli yargı yeri belirlenmesine ilişkin kararında “Taraflar arasında FSEK kapsamında uyuşmazlık bulunmayıp, otomasyon işleri için sipariş verilen bilgisayar programının sözleşmeye uygun yapılmadığı iddiasıyla tazminat istemine ve buna karşı açılan davaya ilişkin olduğundan uyuşmazlık tarafların tacir olması nedeniyle ticaret mahkemesinni görevine girdiğinden, Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce görevsizlik kararı verilerek tarafların tacir olması nedeniyle dosyanın Ticaret Mahkemesine gönderilmesi gerekirken, yargılamaya devamla hüküm kurulması yerinde görülmemiş, görev hususunun kamu düzenini ilgilendirmesi ve resen gözetilmesi gereği karşısında, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.” şeklinde olup yargılamanın Asliye Ticaret Mahkemesince yapılması gerektiği bu nedenle görevsizlik kararı verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri çevrilmesine karar verildiği anlaşılmıştır.
TTK 4. maddesine göre; her iki tarafında ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve tarafların tacir olup olmadığına bakılmaksızın TTK da düzenlenen davalar ticari dava sayılır.
Mahkememiz ihtisas mahkemesi olup, 5846 sayılı Yasa’nın 76.maddesinde açıkça belirtildiği üzere; Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun düzenlediği hukuki ilişkilerden doğan davalara, Kanun Hükmündeki Kararnameler ile düzenlenmiş olan marka, patent, tasarım gibi uyuşmazlık konusu davalara bakmakla görevlidir. Dosyada buna ilişkin herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Türk Ticaret Kanununun 4.maddesinde her iki taraf için ticari sayılan hususlardan doğan hukuk davaları ile Türk Ticaret Kanununda tanzim olunan hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava sayılacağı belirtilmiş, 5.maddesinde de ticari davaların Ticaret Mahkemeleri tarafından bakılması gerektiği hükmüne yer verilmiştir.
İhtisas mahkemesi niteliğinde olan mahkememizin davada görevli olmadığı, dava konusunun davacının davalı için hazırladığı “Powercurve Origination” yazılımının hiçbir surette çalışmadığı iddiası nedeniyle kalan ödemelerin yapılmadığı ve bu sebeple haksız fesihten dolayı davalı tarafından yapılmayan ödemelere ilişkin açılan icra takiplerine karşı itirazın iptaline ilişkin olması, yine birleşen davaların da aynı taraflar arasında aynı sözleşmeden kaynaklı ayıplı ifa sebebiyle ödenen bedelin iadesi ve bakiye alacağın tahsiline dayalı olması sebebiyle de Asliye Ticaret Mahkemesinin görevine girdiği anlaşıldığından, görevin kamu düzeninden olduğu hususu da nazara alınarak, dava dilekçesinin görev yönünden reddine, mahkememizin görevsizliğine, karar kesinleştiğinde ve süresinde talep halinde dosyanın görevli Nöbetçi İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın ve birleşen davaların görev yönünden reddi ile mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Kararın kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesi halinde; aynı konuda … 11.Asliye Tİcaret Mahkemesinin görevsizlik kararı vermesi sebebiyle 6100 sayılı HMK’nın 21/1-c maddesi uyarınca yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ İLGİLİ HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-Karar kanun yolundan geçmek suretiyle kesinleştiğinde ve yasal süresi içerisinde başvurulduğunda dosyanın görevli ve yetkili … 11.Asliye Tİcaret Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-6100 Sayılı HMK’nın 323 ve 331/2. maddeleri gereğince davaya görevli ve yetkili mahkemede devam edilmesi halinde harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli ve yetkili mahkemece hüküm altına alınmasına, görevsizlik kararından sonra davaya görevli ve yetkili mahkemede devam edilmez ise talep üzerine mahkememizce dosya üzerinden bu hususların tespitine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 22/01/2019

Katip …
¸

Hakim …
¸

Bu belge 5070 sayılı elektronik imza kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır