Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/122 E. 2020/280 K. 24.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/122
KARAR NO : 2020/280

DAVA : Endüstriyel Tasarım Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 19/06/2017
KARAR TARİHİ : 24/09/2020

Mahkememizde görülmekte bulunan endüstriyel tasarım hükümsüzlüğüne ilişkin asıl dava ile, endüstriyel tasarım hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, durdurulması, önlenmesi, maddi ve manevi tazminat talepli karşı davanın yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; davalının … no ile kendi adına tescil ettirdiği “…” başlıklı tasarımı “…”, “…” olarak sektörde uzun yıllardır sektörde bilinen bir tasarım olduğunu ve tasarım tescil tarihinden önce mevcut olduğunu, Google arama motorunda tarih aralıkları ile davalının başvuru tarihinden önce olmak üzere “hijyenik rulo, hijyenik kapak rulosu, otomatik klozet kapak rulosu” kelimeleri ile ayrı ayrı arama yapınca çıkan sonuçlarda davaya konu edilen endüstriyel tasarımların birebir aynısı olduğunun görüldüğünü, Google görsellerde 01/01/2010-01/01/2013 tarihleri arası “…” arama sonuçları davaya konu edilen … nolu endüstriyel tasarımın başvuru tarihinden önce (25/02/2013) kamuya sunulduğunu, yani yenilik vasfı taşımadığını, söz konusu tasarımın, yine … internet sitesinde videolarda kullanıldığını, videoların siteye yüklenme tarihinin tasarımın başvuru tarihinden önce olduğunu, Youtube video paylaşım sitesinde bulunan videoların birçoğunun davalı tarafından sisteme yüklenmiş olduğunu, dava konusu tasarımın yenilik vasfına haiz olmadığını, … başlıklı … tescil nolu tasarımların klozetlerde kullanılan hijyenik klozet rulolarının olmazsa olmaz bir parçası olup, söz konusu ürünün ana işlevi gereği bu ürünün yerinde olması gerektiğini, bu sebeple dava konusu tasarımın üreticiye seçenek özgürlüğü sağlamadığını ve de tasarım özelliği taşımamakta olduğunu, genel anlamda kullanılacağı alanda yerleştirildiği yerde görünmeyen ürünlerin endüstriyel tasarım tesciline konu edilemeyeceğini, davalıya ait … tescil nolu tasarımdaki 1 ve 2 nolu tasarımın kullanıldığı alan gereği klozet kapaklarının iç kısımlarına yerleştirilen rulo/makaralar olup, kullanılacağı üründe hiçbir zaman görünmeyecek bir görsel olduğunu, dolayısıyla kullanılacağı alanda hiçbir zaman görünmeyecek bir görselin endüstriyel tasarım olmayacağının açık olduğunu, klozetlerin kapalı iç kısımlarında yer alan ve “hijyenik klozet rulosu” olarak nitelenip hiçbir zaman görünmeyecek olan 1 ve 2 nolu tasarımların tescilinin mümkün olmadığını iddia ederek, dava konusu …endüstriyel tasarımın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı-karşı davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; davacı-karşı davalının dava dilekçesinde müvekkili şirketin tasarımının daha önceden başka firmalar tarafından da üretildiğini iddia edip bir takım deliller sunduğunu, davacı firma ile müvekkili şirket arasında bayilik sözleşmesi bulunduğunu, davacı firma ve davalı müvekkili arasında sözleşme kurulduğunu ve alacaklı-borçlu ilişkisi olduğunu, davacının, daha önceden müvekkilinin bayiliğini yapmasına rağmen davalıya ait tasarımın tescilinin hükümsüzlüğünü talep ettiğini, bayilik sözleşmesine istinaden davacı şirket müvekkilinden ürünleri satın alıp yetkili bulunduğu bölgede sattığını, iş bu dava ile tasarımın tescilinin hükümsüzlüğünü talep etmesinin hem hakkın kötüye kullanılması niteliğini taşıdığını, hem de davacının işbu davanın açılmasında hukuki yararı bulunmadığını, öncelikle zamanaşımı itirazında bulunduklarını, tasarıma ilişkin talep ve davaların, tescilli tasarımın yayımlandığı tarihten veya tescilsiz tasarımın kamuya sunulduğu tarihten itibaren üç yıl içinde ileri sürülmemesi halinde bu hakkın düşeceğini, tasarımın hükümsüzlüğüne ilişkin olarak koruma süresince veya tasarım hakkının sona ermesini izleyen beş yıl içinde dava açılabileceğini, ancak o tasarım ile bağı bulunan bir başka ifade ile o tasarımın satışını yapan kişinin, tasarımdan haberdar olduktan sonra 2 yıl içinde hükümsüzlük davası açması gerektiğini, davacının huzurdaki davayı açmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, müvekkilinin bayilik sözleşmesi kapsamında tasarım ürünlerinin satıcısı olduğunu, satışa sunduğu ürünlerin davacı müvekkilinin taklit ürünleri olduğunu, davacının müvekkilinin … ve … markalarını kullanmak suretiyle adına tescilli tasarımı taklit ederek hem bayilik sözleşmesine aykırı davrandığını hem de müvekkilinin markasını ve endüstriyel tasarımına tecavüzde bulunduğunu, davalı müvekkili adına tescilli ürünün yenilik ve ayırt edicilik özelliğine haiz olup, ilk defa davalı tarafından halka arz edildiğini, davacının müvekkilinin bayisi olmasına rağmen, hukuka ve usule aykırı olarak ürünlerinin sahtesini piyasaya sürdüğünü ve davalı müvekkili şirketi zarara uğrattığını, söz konusu tasarımın müvekkili firma tarafından tescil edilmiş olduğunu, davacı firmanın da bu ürüne herhangi bir yenilik ve ayırt edici nitelik katmadan taklit ederek piyasaya sürdüğünü, iddia edilenin aksine bu tasarımın müvekkili şirketi ait özgün bir ürün olduğunu iddia ederek, asıl davanın usule ilişkin sundukları itirazlar yönünden reddine, esasa girilmesi halinde haksız ve dayanaksız davanın tümden reddine, karşı davaya ilişkin, davacı-karşı davalı şirketin müvekkili şirket adına tescilli bulunan marka ve endüstriyel tasarım hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine, 5.000 TL maddi ve 5.000 TL itibar tazminatı ile 20.000 TL manevi tazminatın davacı-karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı-karşı davalı vekili karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında önceden var olan bir bayilik ilişkisinin davaya konu … tescil nolu tasarımın yenilik vasfına haiz olmadığını ortadan kaldıran bir durum olmadığını, hükümsüzlük davalarında zamanaşımı ya da hak düşürücü bir sürenin söz konusu olmadığını, davalı yanın davaya konu tasarımın ilk defa 2004 yılından önce kendileri tarafından oluşturulduğunu ve piyasaya sürüldüğünü, hatta sonra … tescil nolu faydalı model de kullanıldığını beyan ettiklerini, davalının … tescil nolu tasarımın başvuru tarihi itibari ile yenilik vasfına haiz olmadığını ikrar ettiğini, karşı davaya ilişkin olarak, asıl davanın tasarım hükümsüzlüğüne ilişkin olduğunu, karşı davanın ise davalı adına tescilli… nolu tasarım, …, …, …, … tescil nolu … ve … markalarına tecavüz gerekçesi ile açıldığını, esas dava ile ilgisi olmayan söz konusu markalara tecavüz iddialarının ayrı bir dava konusu olduğunu, karşı davanın tespit, tedbir ve durdurma taleplerini kapsadığını, bu sebeple belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, bu yönden reddi gerektiğini, müvekkili davacı-karşı davalının hiçbir fikri mülkiyet hakkı ihlal etmediğini, … Cumhuriyet Başsavcılığının … soruşturma sayılı dosyası üzerinden yapılan arama el koyma işlemleri sırasında müvekkiline ait işyerinde davaya konu fikri mülkiyet haklarını ihlal eder bir durum bulunmadığını, davalı-karşı davacının maddi tazminat taleplerinin fahiş olduğunu, itibar tazminatı taleplerini kabul etmediklerini belirterek, karşı davanın tüm talepler yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosyada bildirilen tüm deliller toplanmış, TPMK kayıtları getirtilmiş, … Cumhuriyet Başsavcılığının … soruşturma sayılı dosyası Uyap sistemi üzerinden dosyamız arasına alınmış, bilirkişi rapor ve ek raporları alınmıştır.
Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtlarının incelenmesinde, … tescil nolu, 25/02/2013 tescil tarihli “…” adlı 1 ve 2 tasarım sıra nolu, Lokarno Sınıf 02-07 olan tasarımın …Ticaret Anonim Şirketi adına kayıtlı olduğu anlaşılmıştır.
… tescil nolu, “…” ibareli markanın, 03 ve 16.sınıflarda, 04/04/2011 tarihinde tescilli, …tescil nolu “…” ibareli markanın, 35.sınıfta, 20/11/2012 tarihinde tescilli, … tescil nolu “…” ibareli markanın, 35.sınıfta, 27/11/2012 tarihinde tescilli, … tescil nolu “…” ibareli markanın, 11 ve 17.sınıflarda, 28/10/2014 tarihinde tescilli ve …Ticaret Anonim Şirketi adına kayıtlı oldukları anlaşılmıştır.
… Cumhuriyet Başsavcılığının … soruşturma sayılı dosyasının incelenmesinde, müştekisinin dosyamız davalı-karşı davacısı olduğu, şüphelinin Hakan Sönmeziç olduğu, alınan arama el koyma kararına istinaden şüphelinin ürünlerini muhafaza ettiği depoda 4 adet klozet poşet rulosunun ele geçirildiği, ürünlerin taklit ürünler olduğu, şekil ve görünüş itibariyle her ne kadar isim olmasa dahi müşteki şirket ürünü ile karıştırma ihtimali taşıdığı, bu sebeple marka hakkına tecavüz suçunun unsurlarının oluştuğunun tespit edildiği ve … 3. Asliye Ceza Mahkemesine gönderilen iddianamenin kabulüne karar verilerek yargılama yapıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce alınan raporda bilişim uzmanı bilirkişi, incelenen web sitesi ekran görüntüleri ve içeriklerinde dava dilekçesinde geçen endüstriyel ürün ve benzerlerine ait görsellerin 1 Ocak 2013 tarihinden önce internette bulunduğu hususunda tespitlerini bildirmiştir.
Mahkememizce yapılan 21/06/2018 tarihli oturum 3 nolu ara kararı uyarınca bilirkişi heyeti oluşturularak rapor alınmasına karar verildiği ve raporun mahkememize sunulduğu anlaşılmıştır.
Alınan raporda bilirkişiler, asıl davaya ilişkin; hükümsüzlüğü talep edilen … ve 2 nolu tasarım tescillerinin başvuru tarih olan 25/02/2013 tarihi itibari ile normal kullanım sırasında son kullanıcı tarafından görülmemesi sebebi koruma şartı olan yenilik ve ayırt edici nitelik şartlarına sahip olmadığı, karşı davaya ilişkin; davalı-karşı davacı adına tescilli …nolu tasarım tescili ile davacı-karşı davalı adına tescilli …nolu tasarım tescili arasında kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde belirgin farklılıklar bulunmadığı, bu sebep ile benzer olarak algılandıkları, tasarım hakkına tecavüzde bulunulduğunun kabulü halinde talep edilen tazminatın dosyaya sunulu olan belgelerle hesaplanmasının mümkün olmadığı, hususlarında tespitlerini bildirmişlerdir.
Mahkememizce düzenlenen 04/03/2019 tarihli ara karar ile; mahkememizce yapılan 21/02/2019 tarihli oturum 1 nolu ara karar uyarınca tarafların bilirkişi raporuna karşı itirazlarının celse arası değerlendirilerek ara karar oluşturulmasına karar verildiği bu nedenle oluşturulan ara karar ile heyete patent vekili eklenmek suretiyle bilirkişilerden ek rapor alınmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce alınan ek raporda bilirkişiler; asıl davaya ilişkin; hükümsüzlüğü talep edilen … ve 2 nolu tasarım tescillerinin başvuru tarihi olan 25/02/2013 tarihi itibariyle yenilik ve ayırt edicilik vasıflarına sahip olmadığı, söz konusu ürünün, daha önceki tarihlerde kullanımının mevcut olduğu ve bu nedenle dava konuu … nolu tasarım tescilinin hükümsüzlük şartlarının oluşmuş olduğu, karşı davaya ilişkin; davacı-karşı davalı taraf olan Bambusan’ın ticaretini yapmakta olduğu makaraların dosyada mevcut olmaması nedeniyle tasarıma tecavüz yönünden inceleme yapılamadığı, tasarım hakkına tecavüzde bulunulduğunun kabulü halinde ise talep edilen tazminatın dosyaya sunulu belgelerle hesaplanmasının mümkün olmadığı hususlarında tespitte bulunmuşlardır.
Dava, 6769 sayılı SMK hükümleri uyarınca açılmış, tasarım hükümsüzlüğüne ilişkin asıl dava ile, tescilli marka ve tasarıma tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, durdurulması, önlenmesi, maddi ve manevi ve itibar tazminatı talepli karşı davadır.
1-Asıl davadaki tasarım hükümsüzlük talebi yönünden;
Davalı karşı davacının tasarım tecavüzüne ilişkin taleplerinin değerlendirilebilmesi için öncelikle asıl davadaki hükümsüzlük iddiasının değerlendirilmesi gerek ve zorunludur.
6769 sayılı SMK’da tescilli tasarımların korunma şartları belirlenmiştir. Tasarım ve ürün; Madde 55- (1)Tasarım, ürünün tümü veya bir parçasının ya da üzerindeki süslemenin çizgi, şekil, biçim, renk, malzeme veya yüzey dokusu gibi özelliklerinden kaynaklanan görünümüdür. Yenilik ve ayırt edicilik; Madde 56- (1)Tasarım yeni ve ayırt edici niteliğe sahip olması şartıyla bu Kanunla sağlanan haklar kapsamında korunur. (4)Bir tasarımın aynısı; a)Tescilli tasarım için başvuru veya rüçhan tarihinden önce, b)Tescilsiz tasarım için tasarımın kamuya ilk sunulduğu tarihten önce, dünyanın herhangi bir yerinde kamuya sunulmamış ise o tasarım yeni kabul edilir. Tasarımlar sadece küçük ayrıntılarda farklılık gösteriyorsa aynı kabul edilir. (5)Bir tasarımın bilgilenmiş kullanıcı üzerinde bıraktığı genel izlenim; a)Tescilli tasarım için başvuru veya rüçhan tarihinden önce, b)Tescilsiz tasarım için tasarımın kamuya ilk sunulduğu tarihten önce, kamuya sunulmuş herhangi bir tasarımın aynı kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimden farklı ise bu tasarımın ayırt edici niteliğe sahip olduğu kabul edilir. (6)Ayırt edici niteliğin değerlendirilmesinde, tasarımcının tasarımı geliştirmede sahip olduğu seçenek özgürlüğünün derecesi dikkate alınır. Madde 57- (1)Kamuya sunma; sergileme, satış gibi yollarla piyasaya sürme, kullanma, tarif, yayım, tanıtım veya benzer amaçlı faaliyetleri kapsar. Tasarımın gizlilik şartıyla üçüncü bir kişiye açıklanması kamuya sunma sayılmaz. (2)Koruma talep edilen bir tasarım, başvuru tarihinden veya rüçhan talebi varsa rüçhan tarihinden önceki on iki ay içinde tasarımcı veya halefi ya da bu kişilerin izni ile üçüncü bir kişi tarafından veya tasarımcı ya da halefleri ile olan ilişkinin kötüye kullanımı sonucu kamuya sunulması hâlinde bu açıklama tasarımın yeniliğini ve ayırt edici niteliğini etkilemez. Madde 58- (1)Tasarım sahibi, kendi tasarımına kıyasla ayırt edici niteliğe sahip olmayan tasarımlara karşı bu Kanundan doğan haklarını kullanabilir. (2)Koruma kapsamının değerlendirilmesinde, tasarımcının tasarımı geliştirmede sahip olduğu seçenek özgürlüğünün derecesi dikkate alınır… Madde 59- (1)Tasarımdan doğan haklar münhasıran tasarım sahibine aittir. Üçüncü kişiler, tasarım sahibinin izni olmadan koruma kapsamındaki tasarım veya tasarımın uygulandığı ürünü üretemez, piyasaya sunamaz, satamaz, ithal edemez, ticari amaçlı kullanamaz veya bu amaçlarla elde bulunduramaz ya da bu tasarım veya tasarımın uygulandığı ürünle ilgili sözleşme yapmak için öneride bulunamaz. (2)Tescilsiz tasarım, sahibine birinci fıkrada belirtilen fiilleri engelleme hakkını sadece korunan tasarımın aynısının veya genel izlenim itibarıyla ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kopyalanarak alınması hâlinde verir. Korunan tasarımın kendi tasarımından önce kamuya sunulduğunu makul yollarla bilmesi mümkün olmayan bir tasarımcı tarafından bağımsız olarak yapılan tasarımın koruma kapsamındaki tasarımdan kopyalanmış olduğu kabul edilmez. MADDE 77- (1)Aşağıdaki hâllerde tasarımın hükümsüz sayılmasına mahkeme tarafından karar verilir: a)55 inci maddenin birinci ve ikinci fıkralarında yer alan tanımlara uygun olmadığı, 56 ncı ve 57 nci maddelerde belirtilen şartları taşımadığı, … başvurunun kötüniyetle yapıldığı ve bir fikri mülkiyet hakkının yetkisiz kullanımını içerdiği ispat edilmişse. b)Hak sahipliğinin başka kişiye veya kişilere ait olduğu ispat edilmişse. c)Sonradan kamuya açıklanan aynı veya benzer nitelikteki bir tasarımın başvuru tarihi, tescilli bir tasarımın başvuru tarihinden önce ise…. Madde 79- (1)Tasarımın hükümsüzlüğüne ilişkin karar geçmişe etkili olup, tasarıma bu Kanunla sağlanan koruma hiç doğmamış sayılır. 2)Tasarım sahibinin ağır ihmali veya kötüniyetli hareket etmesinden zarar görenlerin tazminat talepleri saklı kalmak üzere, hükümsüzlüğün geçmişe dönük etkisi aşağıdaki durumları etkilemez: a)Hükümsüzlüğe karar verilmeden önce tasarımın sağladığı haklara tecavüz nedeniyle verilen kesinleşmiş ve uygulanmış kararlar. b)Hükümsüzlüğe karar verilmeden önce yapılmış ve uygulanmış sözleşmeler. (3)İkinci fıkranın (b) bendinde belirtilen sözleşme uyarınca ödenmiş bedelin hakkaniyet gereğince kısmen veya tamamen iadesi talep edilebilir. (4)Tasarımın hükümsüzlüğüne ilişkin kesinleşmiş karar herkese karşı hüküm doğurur.
Sonuç olarak; izahı yapılan mevzuat kapsamında hükümsüzlük talebi değerlendirildiğinde; hükümsüzlüğü talep edilen … ve 2 nolu tasarım tescillerinin başvuru tarihi olan 25/02/2013 tarihi itibariyle yenilik ve ayırt edicilik vasıflarına sahip olmadığı, söz konusu ürünün, daha önceki tarihlerde kullanımının mevcut olduğu ve bu nedenle dava konu … nolu tasarım tescilinin hükümsüzlük şartlarının oluşmuş olduğuna kanaat getirilmiş, asıl davanın kabulü ile davalı adına tescilli … tescil nolu “…” isimli endüstriyel tasarımın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar vermek gerekmiştir.
2-Karşı davadaki tasarıma tecavüz tespiti, durdurulması, önlenmesi talepleri yönünden;
Dava konusu tasarım yönünden yukarıda hükümsüzlüğe ilişkin kısımda izahı yapıldığı üzere SMK hükümleri kapsamında hükümsüzlük şartlarının oluştuğu anlaşılmakla davalı karşı davacının tasarım tecavüzüne ilişkin iddialarının sübut bulan hükümsüzlük davası dikkate alındığında dinlenilemeyeceği anlaşılmakla tasarım tecavüzüne yönelik karşı davanın reddine karar vermiştir.
3-Karşı davadaki markaya tecavüz tespiti, durdurulması, önlenmesi talepleri yönünden;
SMK m.7/II’ye göre; Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahihine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması halinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır: a)Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması. b)Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması. c)Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
SMK m.29/I-c uyarınca markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak, marka hakkına tecavüz sayılır.
6769 sayılı SMK’nın 7. Maddesine göre; Bu Kanunla sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir. Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır: a)Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması. b)Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması. c)Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması. (3)Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir: a)İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması. b)İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi. c)İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi. ç)İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması. d)İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması. e)İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması. f)İşaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması. (4)Markanın sahibine sağladığı haklar, üçüncü kişilere karşı marka tescilinin yayım tarihi itibarıyla hüküm ifade eder. Ancak marka başvurusunun Bültende yayımlanmasından sonra gerçekleşen ve marka tescilinin ilan edilmiş olması hâlinde yasaklanması söz konusu olabilecek fiiller nedeniyle başvuru sahibi, tazminat davası açmaya yetkilidir. Mahkeme, öne sürülen iddiaların geçerliliğine ilişkin olarak tescilin yayımlanmasından önce karar veremez. (5)Marka sahibi, üçüncü kişiler tarafından dürüstçe ve ticari hayatın olağan akışı içinde, markasının aşağıda belirtilen biçimlerde kullanılmasını engelleyemez: a)Gerçek kişilerin kendi ad veya adresini belirtmesi. b)Malların veya hizmetlerin türüne, kalitesine, miktarına, kullanım amacına, değerine, coğrafi kaynağına, üretim veya sunuluş zamanına ya da diğer niteliklerine ilişkin açıklamalarda bulunulması. c)Özellikle aksesuar, yedek parça veya eşdeğer parça ürünlerinde, malın ya da hizmetin kullanım amacının belirtilmesinin gerekli olduğu hâllerde kullanılması.
6769 sayılı Kanunun 29. maddesinde marka hakkına tecavüz sayılan fiiller sayılmıştır. Bunlar Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7. maddede belirtilen biçimlerde kullanmak, marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak, marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek halleridir.
Kanunun 149.maddesinde “Sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi, mahkemeden aşağıdaki taleplerde bulunabilir: a)Fiilin tecavüz olup olmadığının tespiti. b)Muhtemel tecavüzün önlenmesi. c)Tecavüz fiillerinin durdurulması. ç)Tecavüzün kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini. d)Tecavüz oluşturan veya cezayı gerektiren ürünler ile bunların üretiminde münhasıran kullanılan cihaz, makine gibi araçlara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde elkonulması. e)(d) bendi uyarınca elkonulan ürün, cihaz ve makineler üzerinde kendisine mülkiyet hakkının tanınması f)Tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınması, özellikle masraflar tecavüz edene ait olmak üzere (d)bendine göre elkonulan ürünler ile cihaz ve makine gibi araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya sınai mülkiyet haklarına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise imhası. g)Haklı bir sebebin veya menfaatinin bulunması hâlinde, masrafları karşı tarafa ait olmak üzere kesinleşmiş kararın günlük gazete veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesi veya ilgililere tebliğ edilmesi” şeklinde düzenleme bulunmaktadır. SMK m. 29/1-a atfıyla uygulanacak olan SMK m, 7/2- b’ye göre tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tesdili maıkanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması, marka hakkına tecavüz niteliği taşıyacaktır. Yine SMK m. 7/2-c’ye göre ise tanınmış marka söz konusu olduğunda, tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması, aynı sınıfta olup olmadığına bakılmaksızın marka hakkına tecavüz fiili teşkil edecektir.
Somut olaya dönüldüğünde : davalı karşı davacının markaya tecavüz iddiasında bulunmuş ise de bu iddiasını ispata yarar delilin dosyaya sunulmadığı, esasen ceza soruşturması sürecinde alınan raporda arama el koyma kararına istinaden şüphelinin ürünlerini muhafaza ettiği depoda 4 adet klozet poşet rulosunun ele geçirildiği, ürünlerin taklit ürünler olduğu, şekil ve görünüş itibariyle HER NE KADAR İSİM OLMASA DAHİ müşteki şirket ürünü ile karıştırma ihtimali taşıdığının tespit edildiği, şu hale göre davacı kullanımlarının davalı karşı davacı markasını içeren kullanımlar olmadığı gibi aksini ispata yarar delilin de dosyaya sunulmadığı, davacı tarafın savcılık soruşturmasındaki ifadede davalı karşı davacıdan almış olduğu ürünleri pazarladığını taklit marka kullanmadığını beyan ettiği, davalı karşı davacının da davacı karşı davalı karşı davalının bayisi olduğunu yargılama safahatinde defaten ikrar ettiği anlaşılmakla davacı karşı davalı kullanımlarının davalı karşı davacı markalarına tecavüz iddiasının izahı yapılan mevzuat kapsamında ispatlanmadığı anlaşılmakla bu yöndeki talebin de reddine karar vermek gerekmiştir.
3-Karşı davadaki haksız rekabetin tespiti, durdurulması, önlenmesi talepleri yönünden;
Tacirin ticari hayatı ile ilgili olarak yaptığı işlerde diğer şahıslardan daha çok “özen göstermesi” gerektiği kabul edilmektedir. Tacir devamlı olarak yaptığı işlerle ilgili mevzuatı, ne yapması gerekeceğini tacir olmayan şahıslardan daha iyi bilir ve bilmek zorundadır. Tacirin bilmek zorunda olduğu şeylerin başında ticari hayatı için gerekli olan kanun hükümleri, ticari hayatın gerekleri ve teamülleri ile ticari örf ve adet gelir. Bu bağlamda, başvuru sahiplerinin tacir olması durumunda T.T.K. M.18/f.2 uyarınca “basiretli bir tacir gibi” hareket etme yükümü altında oldukları kabul edilmektedir. Fakat; bu yükümlülüğün çok katı ve sert değerlendirilmemesi her somut olayın özelliğine göre incelenmesi gerekmektedir.
6102 sayılı TTK’nın 54 vd maddeleri ise Haksız Rekabete ilişkindir. Madde 54- “(1) Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. (2) Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır. ” hükümlerine amridir. Yine TTK Madde 55- (1) Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır: a) Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve özellikle;….4. Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak,… dürüstlüğe aykırı davranmış olur. Şeklinde düzenlenmiş Madde 56 da “Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse; a) Fiilin haksız olup olmadığının tespitini, b) Haksız rekabetin men’ini, c) Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını, d) Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini, e) Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini isteyebileceği düzenlenmiş kararların ilanının talep edebileceği öngörülmüştür.
TTK hükümlerinden de anlaşılacağı üzere başklasının haklı olarak kullandığı tanıtıcı işaretlerle kullanmak veyahut iltibasa meydan verecek eylemlerde kullanmak haksız rekabet olarak nitelendirilmiştir.
Somut olaya dönüldüğünde ; davacı karşı davalının iddiaları kapsamında davaya konu davalı karşı davacı tasarımının hükümsüzlüğüne karar verildiği, tasarım tecavüzü ve izahı yapıldığı üzere markaya tecavüz şartlarının oluşmadığı dikkate alındığında davacı karşı davalının haksız rekabete dayalı talepleri yönünden de yasal şartların oluşmadığına kanaat getirilmiş davalı karşı davacının haksız rekabete yönelik taleplerinin de reddine karar vermek gerekmiştir.
Tüm dosya kapsamı, hükme esas alınan bilirkişi heyet raporu izahı yapılan mevzuat kapsamında değerlendirildiğinde; asıl davada dava konusu tasarımın tescil tarihinden önce piyasada yer aldığı yenilik ve ayırt edicilik unsurlarının bulunmadığı anlaşılmakla sübut bulan hükümsüzlük davasının kabulüne, bu kabul karşısında tasarım tecavüzüne dayalı taleplerin dinlenilme ihtimalinin kalmadığı anlaşılmakla bu yöndeki davanın reddine, yine markaya tecavüz iddiaları yönünden davacının ispatlanamayan davasının reddine, karşı davadaki tasarım ve markaya tecavüze yönelik talepler reddolunmuş olmakla haksız rekabete yönelik iddiaların da sübut bulmadığından reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Asıl davanın KABULÜ ile, davalı adına tescilli … tescil nolu “…” isimli endüstriyel tasarımın HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE VE SİCİLDEN TERKİNİNE,
a)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 54,40 TL karar harcından peşin yatırılan 31,40 TL’nin mahsubu ile kalan 23,00 TL bakiye karar harcının davalı-karşı davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
b)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 4.910,00 TL vekalet ücretinin davalı-karşı davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacı-karşı davalıya verilmesine,
c)Davacı-karşı davalı tarafından yapılan: 2.750,00 TL bilirkişi ücreti, 328,30 TL posta gideri olmak üzere toplam 3.078,30 TL ve 62,80 TL harç (peşin+başvuru) olmak üzere toplam 3.141,10 TL yargılama giderinin davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalıya verilmesine,
d)Davalı-karşı davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
2-Karşı dava yönünden, karşı davacının açmış olduğu, marka ve endüstriyel tasarıma tecavüz ile haksız rekabetin tespiti, durdurulması, önlenmesi ve maddi ve manevi tazminata yönelik davaların REDDİNE,
a)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca peşin yatırılan 520,00 TL’den 54,40 TL karar harcının düşülmesine, kalanı 465,60 TL’nin karar kesinleştikten sonra talep halinde davalı-karşı davacıya iadesine,
b)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ret edilen tecavüz talebine ilişkin 4.910,00 TL vekalet ücretinin davalı-karşı davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacı-karşı davacıya verilmesine,
c)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ret edilen maddi tazminat talebi üzerinden hesaplanan 4.910,00 TL vekalet ücretinin davalı-karşı davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacı-karşı davacıya verilmesine,
d)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ret edilen manevi ve itibar tazminat talebi üzerinden hesaplanan 4.910,00 TL vekalet ücretinin davalı-karşı davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacı-karşı davacıya verilmesine,
c)Davalı-karşı davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
d)Davacı-karşı davalı tarafından yapılan yargılama giderleri asıl dava üzerinden hesaplandığından yeniden hesaplanmasına yer olmadığına,
3-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 24/09/2020

Katip …
¸

Hakim …
¸

Bu belge 5070 sayılı elektronik imza kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır