Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2016/248 E. 2018/174 K. 19.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/248
KARAR NO : 2018/174

DAVA : Marka Hükümsüzlüğü, Marka Hakkına Tecavüzün ve Haksız Rekabetin Tespiti
DAVA TARİHİ : 28/11/2016
KARAR TARİHİ : 19/06/2018

Mahkememizde görülmekte bulunan marka hükümsüzlüğü, marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili firmanın 2015 yılında kuyumculuk alanında faaliyet göstermek üzere … ve … tarafından kurulduğunu, … markasının müvekkili şirketin bir kısım ortakları tarafından daha önce kurulmuş olan … Tic. Ltd. Şti. tarafından … numarası ile TPE nezdinde tescil edildiğini, markanın aynı zamanda 2011 yılından bu yana mağaza ismi olarak kullanıldığını, 2015 yılında kurulan davacı şirket ile … nolu … markasının tüm haklarının devralındığını ve 5 yıldan bu yana markanın aralıksız olarak kullanıldığını, … markalı ürünlerin önde gelen alışveriş mağazalarında satıldığını, birçok ülkede markanın tescil edildiğini, … isimli internet sitesinin 2013 yılında alındığını, pek çok alışveriş merkezinde kendi mağazası olduğu gibi ünlü mağazalarda da satışlarının gerçekleştiğini, davalı tarafın tamamen fantezi ve özgün olan markayı aynı şekli ile tescil ettirmesinin kötü niyetli olduğunu, davalıya markayı geri çekmesi için ihtarname gönderilmesine rağmen bir sonuç alınamadığını, davalının markası farklı sınıflarda tescil edilmiş olsa da müvekkilinin markasının tescilli olduğu 14. sınıfta yer alan emtialar ile benzer olduğunu, ürünlerin benzer alıcı kitlesine hitap ettiği, davalı tarafın eylemlerinin aynı zamanda müvekkilinin ticaret unvanına tecavüz ettiğini, müvekkilinin … markasının gerçek hak sahibi olduğunu, açıklanan nedenlerle, davalının marka hakkına tecavüz, haksız rekabet ve ticaret unvanına tecavüz teşkil eden eylemlerinin tespiti ile men’ine, davalı adına tescilli … nolu … markasının hükümsüz kılınmasını arz ve talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, müvekkilinin … markasının sahibi olduğunu ve markayı 18, 25 ve 35. sınıfta yer alan emtialarda tescil ettirdiğini, müvekkilinin başvurusuna davacı tarafından itiraz edilmediğini, taraflara ait markaların aynı ürün ve hizmet sınıfında tescilli olmadıklarını, müvekkilinin deri sektöründe faaliyet gösterdiğini ve markayı kullandığını, ürettiği ürünlerin iç piyasaya sürülmeyerek Rusya’ya ihraç edildiğini, davacı tarafın ise markayı 14. sınıfta yer alan kuyumculuk eşyalarında kullandığını, davacı şirketin Mayıs 2015’de kurulmuş yeni bir şirket olduğunu müvekkilinin şirketinin geçmişinin daha eskiye dayandığını, davalıya yapılan haksız ithamların kabul edilemez olduğunu, müvekkilinin İzmir’de mukim saygın bir ailenin şirketi olduğunu, davacının tedbir talebinin reddedilmesi gerektiğini, açıklanan nedenlerle, açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava 556 sayılı KHK hükümleri uyarınca açılmış markanın tecavüzünün önlenmesi ve marka hükümsüzlüğü ve sicilden terkini davasıdır. Dosyada tarafların delilleri toplanmış, bilirkişi incelemesi yapılarak rapor alınmıştır. Davanın açılış tarihi itibarıyla olayda 556 sayılı KHK hükümleri uygulanmıştır.
Davacı tarafın … nolu … ibareli markasının 14. sınıfta yer alan kuyumculuk emtialarında tescilli olduğu, markanın 19/07/2012 tescil tarihli olduğu anlaşılmaktadır. Davacının … nolu … ibareli diğer marka başvurusu 14 ve 35.sınıflardadır.
Davalı markası olan “…” ibaresinin 18, 25 ve 35. sınıfta yer alan sınıflarda 16.03.2016 tarihinden bu yana tescilli olduğu anlaşılmaktadır.
Davalının TPMKdan getirtilen marka tescillerinde müddet olan ancak başvurusu yapılarak tescil edilmiş, tanınmış markaların bulunduğu bunların …, …, …, …, …, …, …, … ve … ibareli markalarının bulunduğu
somut olayda “…” kelimesinin markalarda ortak olarak kullanıldığı, her iki markada (‘) işaretinin aynı şekilde aynı yerde kullanıldığı, markaların kelime unsurlarının birebir aynı olduğu ve … kelimesinin herhangi bir anlam taşımadığı, görülmüş, davalı ve davacı kelime markası olarak tescil edilen markaların görsel ve işitsel açıdan bakıldığında taraflara ait markaların aynı olduğu; davalı markasının davacı markası ile görsel ve işitsel açıdan aynı olması dolayısıyla, “çağrıştırma” ve “bağlantı kurma” suretiyle tüketiciler nezdinde karıştırılma ihtimaline yol açar nitelikte olduğu tespit edilmiştir.
Mal ve hizmetlerin benzerliği veya ilişkilendirilebilir niteliği mal ve hizmetlerin kullanım amacı ve alanlarının benzerliği, mal ve hizmetlerin kullanıcılarının benzerliği, malların fiziksel görünümünün benzerliği, mal ve hizmetlerin ticari pazara ulaşmasında kullanılan satış yollarının benzerliği, mal ve hizmetlerin birbirleriyle rekabet eder nitelikte bulunmasından kaynaklanan benzerlik, mal ve hizmetlerin birbirlerini tamamlayıcı nitelikte olmasından kaynaklanan benzerlik malların mağazalarda aynı reyonda veya rafta bulunmasından kaynaklanan benzerlik dikkate alınarak tespit edilir.
Nice sınıflandırması ve TPE tebliğine göre farklı sınıflarda yer almalarına rağmen halk nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ticaret ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmetlerin “benzer”‘ olarak değerlendirilmesi de mümkündür. Somut olayda davacı markası 14. sınıfta tescilli emtialarında tescillidir. Davalı tarafın markası ise 18, 25 ve 35. sınıfta tescilidir. Taraflara ait markalar birebir aynı ancak tescil edildikleri sınıflar birbirinden farklıdır. Davalı tarafın markasının tescilli olduğu 35. sınıf ayrıntılı olarak incelendiğinde “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Kuyumculuk eşyaları; altınlar, mücevherler, kıymetli taşlar ve bunlardan mamul takılar, kol düğmeleri, kravat iğneleri ve heykeller, biblolar. Saatler ve zaman ölçme cihazları (kronometreler ve parçaları, saat kordonları dahil) mallarının bir araya getirilmesi hizmetlerinde” tescilli olduğu görülmektedir.
Yargıtay uygulaması sonrasında Türk Patent Enstitüsü tarafından 21 Kasım 2011 tarihi itibariyle 35. sınıftaki “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için çeşitli malların bir araya getirilmesi hizmetleri” ile ilgili hizmetlerin “malın veya malların satış hizmeti” olarak değerlendirilmeyeceği, belirtilen hizmetin “tüketicilere perakende satış ortamlarında malların sunumu hizmeti” olarak kabul edilmesi gerektiği kararına varılmıştır. Bu kriterler dikkate alındığında, Davalı markalarının tescilli bulunduğu; 35. sınıfta yer alan Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Kuyumculuk eşyaları (taklitleri dahil); altınlar, mücevherler, kıymetli taşlar ve bunlardan mamul takılar, kol düğmeleri, kravat iğneleri ve heykeller, biblolar. Saatler ve zaman ölçme cihazları (kronometreler ve parçaları, saat kordonları dahil) mallarının bir araya getirilmesi” hizmetlerinde davacı markasının tescilli bulunduğu mallarla benzerlik bulunmaktadır. Ayrıca, kullanım amacı ve alanlarının benzerliği yanında kullanıcıları da benzerdir. Böylece, davacı ve davalı tarafın markalarının aynı emtialarda ve hizmetlerde tescil edildiği, bu durumun tüketici nezdinde aynı tür ürünler açısından karıştırılma ihtimaline yol açacağının kabulü gerekmektedir.
Dava dilekçesi ekinde sunulmuş olan belgeler incelendiğinde; …’da … markasının 14 ve 35. sınıfta yer alan sınıflarda 2016 yılında marka başvurusunun yapıldığı, davacı tarafın şirketinin 11.05.2015 tarihinde davalı tarafın marka başvurusundan sonra kurulduğu, çeşitli gazete ve dergilerde Haziran ve Aralık 2015, Nisan Mayıs Ağustos Ekim 2016 tarihlerinde davacının … markalı kuyumculuk ürünleri ile ilgili haberlerin çıktığı, sadece bir haberin Aralık 2014 tarihinde davalının marka başvurusundan önce olduğu, dosyaya sunulan beyannamelerin adı geçen firma tarafından hangi markalı ürünlerin satışını yaptığı bilgisi ile desteklenmediğinden gerçek hak sahipliğinin ortaya konmasında yeterli olmadığı, çok zor okunan silik faturaların 2016 ve 2017 yıllarına ait oldukları ve bir adet faturanın ise okunmadığı tespit edilmiştir.
Davacı adına tescilli www…..com.tr alan adının sahip bilgileri incelendiğinde 30.10. 2013 tarihinde alındığı tespit edilmiştir. Davacı tarafından dosya kapsamına sunulan tüm belgeler incelendiğinde; davacı tarafa ait “…” markasının 14. sınıfta yer alan Kuyumculuk eşyalarında tescilli ve kullanılmakta olduğu, buna karşın 18, 25 ve 35. sınıf kapsamında kullanılarak davalı tarafın marka başvurusunda önce belirli bir bilinirlik düzeyine eriştiği hususunun ispatlanamadığı anlaşılmıştır.
Kötü niyetli marka tescili 556 S. KHK’da düzenlenmemişse de doktrinde bir kısım yazarlar tarafından bu durum da hükümsüzlük nedeni olarak savunulmuştur. Bu hükümsüzlük hali TMK 2’de belirtilen genel nitelikteki dürüstlük kuralının uygulanması neticesinde ortaya çıkmıştır. Kötü niyetli tescilin tespiti yönünden somut olayın özelliklerine göre ve tescil başvurusu sırasında mevcut olan her önemli faktörün birlikte değerlendirilmesi gerektiğini, bu faktörlerin özellikle; Başvuru sahibinin üçüncü kişinin en azından Birlik üyesi ülkede bu işaretin aynı veya benzerini aynı veya benzer mallar yönünden kullandığı yönünde bilgi sahibi olması, başvuru sahibinin bu üçüncü kişiyi işareti kullanmaya devam etmede engelleme niyeti, başvuru konusu işaretle üçüncü kişinin işaretinin hukuki koruma derecesi olduğunu belirtmiştir.
Markanın tescilinde başvuru sahibinin engelleme maksadını ortadan kaldıran ve mazur gösteren nedenler yoksa tescil kötü niyetlidir. Davalı tarafın kuyumculuk sektörde faaliyet gösteren davacı tarafa ait … markasından haberdar olma ihtimali fazladır. Davalı tarafa ait marka başvurusunun 22.03.2015 tarihinde yapıldığı gözetildiğinde davacının 19/07/2012 tarihinde sicile tescil edilen markasından yaklaşık üç yıl sonra davalının birebir aynısını marka olarak tescil ettirmesinin ve davalının diğer tanınmış birçok yabancı markayıda kopyalayarak marka tescilleri almasının kötü niyetli tescile işaret olduğu düşünülmüştür.
Davacı taraf markasının tanınmış marka olduğunu ileri sürmüştür. Tanınmışlığın tespitinde, marka sahibi tarafından yaptırılan promosyon ve tanıtım malzemeleri yanında ulusal basında veya gazetelerde markanın 14 üncü sınıftaki kullanımını aşan ve tanınmışlığını ortaya koyan reklam ve haberler de dikkate alınır. Bunun yanında yaygın satış zinciri, toplum nazarındaki tanınmışlıkta dikkate alınır. Bir markanın tanınmış marka olarak belirlenmesinde, markanın toplumun ilgili kesiminde sahip olduğu yüksek bilinirlik düzeyi dikkate alınması gereken kriterlerden biridir. Marka sahiplerinin tanınmışlık talepleri ile birlikte sunacakları bilinirlik düzeyini ispat eder nitelikteki belgeler, tanınmış markanın tespitinde yol gösterici olacaktır. Davacı tarafın markanın tanınmışlığı ispatlamak amacıyla bir takım belgeler sunmuş ve bunlara yukarıda “gerçek hak sahipliği” bölümünde yer verilmiştir. İşbu belgelerin içeriği incelendiğinde … markasına ilişkin kullanımların, markanın tanınmış marka olarak kabulü için aranan kriterleri sağladığını ispat edemediği görülmüştür.
Davacı, davalıya ait … markası ile kendisine ait şirket unvanı arasında iltibas olduğundan bahisle davalı tarafın müvekkilinin ticaret unvanından kaynaklı haklarını da ihlal ettiğini iddia etmektedir. Fakat, davacı tarafın şirketi 11.05.2015 tarihinde davalı tarafın 23.03.2015 tarihli marka başvurusundan sonra kurulmuştur. Bu durumda önceden tescil edilen markanın sonradan tescil edilen ticaret unvanı ihlal etmesi mümkün değildir.
Davacının markasını devraldığı … Ticaret Ltd Şti’nin 2008 yılından itibaren … markası altında yapmış olduğu satışların dosyaya sunulduğu markanın 2015 yılında devrinden sonrada davacı şirketin bu marka altında satışlar yaptığı anlaşılmaktadır.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Haksız Rekabete ilişkin 54. maddesi uyarınca Haksız rekabete ilişkin hükümlerin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 55. maddesinin 4. fıkrasında ise iyi niyetle bağdaşmayan, haksız rekabete ilişkin eylemlere örnek olarak; “Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak” gösterilmiş ve haksız rekabet halleri hüküm altına alınmıştır.
Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse fiilin haksız olup olmadığının tespitini, haksız rekabetin men’ini, haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını, kusur varsa zarar ve ziyanın tazminini, Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini isteyebilir.
MarkaKHK 61. maddesinin (a) bendine göre, marka sahibinin izni olmaksızın markayı 9. maddede belirtilen biçimlerde kullanmak marka hakkına tecavüz olarak nitelendirilmiştir.
Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 9. maddede belirtilen biçimlerde kullanmak. Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek, markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak veya bir başka şekilde ticaret alanına çıkarmak veya bu amaçlar için gümrük bölgesine yerleştirmek, gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutmak veya ticari amaçla elde bulundurmak fiilleri tecavüz oluşturur.
Tescilli bir marka tescil belgesi hükümsüz kılınmadıkça hak sahibinin marka hukukundan doğan haklarını hukuka uygun olarak kullanması başka bir kişinin marka hakkına tecavüz teşkil etmeyeceği gibi haksız rekabete de yol açmaz.
Somut olayımızda; marka hakkına tecavüzün gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespiti için davalı tarafça “…” markasının tescil edildiği şekli ile tescil edildiği sınıfta kullanılıp kullanılmadığı incelenmiştir. Davacı vekili tarafından davalıkların kendi adlarına tescilli olan markayı tescil belgesine uygun şekilde kullanmadıkları ya da farklı sınıfta özellikle 14. sınıfta kullandığı yönünde dosyaya hiçbir belge sunulmadığından marka hakkına tecavüz edildiği ya da haksız rekabet fiilinin işlendiği iddiası ispatlanamamıştır.
Mahkemememizce alınan kök rapor ile davalı markasının 35. sınıfta yer alan Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Kuyumculuk eşyaları (taklitleri dahil); akınlar, mücevherler, kıymetli taşlar ve bunlardan mamul takılar, kol düğmeleri, kravat iğneleri ve heykeller, biblolar. Saatler ve zaman ölçme cihazları (kronometreler ve parçaları, saat kordonları dahil) mallarının bir araya getirilmesi” hizmetleri ile davacı tarafın 14. sınıfta tescilli markası arasında sınıfsal açıdan benzerlik olduğundan davalı adına tescilli 2015/24550 nolu markasının 35. sınıfta yer alan sözkonusu hizmetler yönünden kısmen hükümsüzlüğüne karar verilebileceği belirtilmiştir.
Alınan rapora davacı vekilinin itiraz ederek müvekkilinin markasının davalı tarafın markasının tescilli olduğu sınıflarda kullanılmadığını, fakat 14. sınıf ile 18 ve 25. sınıftaki ürünlerin birbiri ile bağlantılı nitelikte ürünler olduğunu, satış ve dağıtım kanallarının aynı olduğunu, kadın tüketicilere hitap ettiğini … markası altında üretilen ürünler ile müvekkilinin ekonomik, işletmesel ve ekonomik bir bağ olduğunu düşünülmesine sebep olacağını, sınıflar arası benzerliğin tespitinde markanın tanınmış olması şartının aranmadığını, müvekkilinin 18, 25 ve 35. sınıflar yönünden gerçek hak sahipliği iddiasının olmadığını, markanın müvekkillerine ait olduğunu, hiçbir dilde bir anlam ifade etmeyen bir ibare olduğunu, davalının binlerce seçenek özgürlüğü varken … markasını benzer sınıflarda tescil ettirmesinin tesadüf olmadığını, davalının müvekkili gibi başka üçüncü firmaların markalarını kendi adına tescil ettirmeyi alışkanlık haline getirdiğini, bu nedenle markanın kötüniyetle tescil edilmiş olması sebebiyle tüm sınıflar bakımından hükümsüz kılınması gerektiğini, açıklanan nedenlerle, itiraz edilen hususlar yönünden dosyanın ek rapora gönderilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce itirazları gidermek üzere ek rapor alınmıştır.
Kötü niyetli marka tescili 556 sayılı KHK’da bir hükümsüzlük nedeni olarak sayılmamış olmasına rağmen, doktrinde bir kısım yazarlar tarafından bu durum da hükümsüzlük nedeni olarak savunulmuştur.
Davalı tarafın kuyumculuk sektörde faaliyet gösteren davacı tarafa ait … markasından haberdar olmaması mümkün değildir. Zira hiçbir anlam ifade etmeyen bu ibare davalı tarafından virgülüne kadar aynen kopyalanarak tescil edilmiştir. Davalının daha önce yapmış olduğu marka başvuruları incelediğinde bunların davacı tarafın markaları ile benzer olmadığı, başka markaların benzerlerinin başvurulduğu görülmektedir. Bilirkişi heyeti ek raporunda da davacı taraf markası ile davalı markasının ayırt edilemeyecek derecede aynı olduğu; fakat markaların 35. sınıfta yer alan bir kısım hizmetler dışında farklı sınıflarda tescil edilmiş olmaları nedeniyle aralarında iltibas veya karıştırılma ihtimali olmadığı, davalı markasının 35. sınıfta yer alan müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Kuyumculuk eşyaları (taklitleri dahil); altınlar, mücevherler, kıymetli taşlar ve bunlardan mamul takılar, kol düğmeleri, kravat İğneleri ve heykeller, biblolar. Saatler ve zaman ölçme cihazları (kronometreler ve parçaları, saat kordonları dahil) mallannın bir araya getirilmesi” hizmetleri ile davacı tarafın 14. sınıfta tescilli markası arasında sınıfsal açıdan benzerlik olduğundan davalı adına tescilli … … nolu markasının 35. sınıfta yer alan Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Kuyumculuk eşyaları (taklitleri dahil); altınlar, mücevherler, kıymetli taşlar ve bunlardan mamul takılar, kol düğmeleri, kravat İğneleri ve heykeller, biblolar. Saatler ve zaman ölçme cihazları (kronometreler ve parçaları, saat kordonları dahil) mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri bakımından kısmen hükümsüzlüğüne karar verilebileceği, davacıya ait … markasının ülkemizde kendi sektöründe ayırt ediciliği yüksek, iyi bilinen ve yaygın kullanılan bir marka olduğu konusunda yeterli kanaate ulaşılamadığı, davacı tarafın davalı markasının tescil olduğu sınıflarda gerçek hak sahibi olduğu konusunda yeterli kanaate ulaşılamadığı, davacı tarafın ticaret unvanı davalı tarafın marka başvurusunda sonra tescil edildiğinden ticaret unvanından kaynaklı haklarının ihlal edilmediği, davalının … markasını tescil belgesine uygun şekilde kullanıp kullanılmadığı yönünde dosyaya hiçbir belge sunulmadığından marka hakkına tecavüz edildiği ya da haksız rekabet fiilinin işlendiği konusunda yeterli kanaate ulaşılamadığı, davalı tarafa ait … markasının kısmi hükümsüzlüğüne karar verildiği takdirde hükümsüzlük kararının sonuçları geçmişe etkili olacağı için, davalı tarafın 35. sınıfta yer alan “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Kuyumculuk eşyaları (taklitleri dahil); altınlar, mücevherler, kıymetli taşlar ve bunlardan mamul takılar, kol düğmeleri, kravat İğneleri ve heykeller, biblolar. Saatler ve zaman ölçme cihazları (kronometreler ve parçalan, saat kordonları dahil) mallarının bir araya getirilmesi” hizmetleri bakımından markaya uygun kullanımlarının da, davacı tarafın marka hakkına tecavüz oluşturacağı belirtilmiştir
Kötü niyetli tescil hali ilk … Marka Yönergesinin (89/104) m.3/2d’de yer almış ve üye devletlere bu hali teşcil engeli ve hükümsüzlük nedeni olarak düzenleyebilecekleri belirtilmiştir. Avrupa Birliği üyesi ülkeler buna uygun olarak kötü niyetli tescil engelini iç hukuk düzenlerine taşımışlardır. Avrupa Topluluk Marka Tüzüğü’de topluluk markası yönünden eski Tüzük (40/94) m. 51/lb’de yeni Tüzük (207/2009) m. 52/l de kötü niyetli tescili hükümsüzlük hali olarak düzenlemiştir. …’ a göre kötü niyetli tescilde somut olayın bütün faktörleri göz önünde bulundurulmalıdır. Markayı tescil ettiren kendisinden önce bir başkasının diğer bir üye ülkede aynı veya karışıklığa yol açacak kadar benzer bir markayı bilmesi, bilmesinin gerekip gerekmediği, markanın kullanılmasını engelleme amacı taşıyıp taşımadığı, önceki markanın koruma kapsamı ve tescil başvuru tarihi itibariyle markanın sahip olduğu ün dikkate alınarak kötü niyetli tescilin bulunup bulunmadığı tespit edilir. Kötü niyetin tespitinde, tarafların aynı ticari alanda faaliyeti, uyuşmazlık konusu markanın birden çok ülkede tescilli olması gibi hususlar dikkate alınır.
Davalı Türkçede hiçbir anlam ifade etmeyen orijinal olan davacı markasını isteyerek bilinçli olarak virgülüne kadar almak suretiyle kopyalamış kullanmaktadır. Davalı markayı ürün ve hizmet markası olarak tescil ettirmek istemiş gönderilen ihtarnameye olumsuz cevap vermiştir. Davalının davacı markasını kullanmak istediği hizmetler davacı faaliyeti ve ürünleri ile doğrudan bağlantılıdır. Tüketici kitlesi de aynıdır. Davalının markayı kullanmasına izin verilmesi haksız ve hukuka aykırı bir durum yaratacaktır. Davalının basiretli bir tacir gibi hareket etmediği TPMK nezdindeki diğer taklit marka başvurularından da anlaşılmaktadır. Markanın birebir aynısının virgülü dahil davalı tarafından kopyalanması kötüniyetin göstergesidir.
Toplanan deliller kapsamında hernekadar bilirkişi tarafından markanın kısmen hükümsüzlüğüne karar verilebileceği belirtilmişse de davalının bariz kötü niyeti gözönüne alınarak davacı … Tic A.Ş tarafından davalı şirket aleyhine açılan davanın kısmen kabulü ile davalının TPMK nezdinde tescilli … tescil nolu … ibareli markasının tüm sınıflar yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, davacı yanın tecavüz ve haksız rekabete ilişkin diğer taleplerinin reddine, kesinleşen karar örneğinin resen kuruma gönderilmesine karar verilmiş aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davacı … Tic A.Ş tarafından davalı şirket aleyhine açılan davanın kısmen kabulü ile davalının TPMK nezdinde tescilli … tescil nolu … ibareli markasının tüm sınıflar yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
2-Davacı yanın tecavüz ve haksız rekabete ilişkin diğer taleplerinin reddine,
3-Kesinleşen karar örneğinin resen kuruma gönderilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 35,90 TL karar harcından peşin yatırılan 29,20 TL’nin mahsubu ile kalan 6,70 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsiline,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı vekili yararına hesap olunan 3.145,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı vekili yararına hesap olunan 3.145,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan: 1.000,00 TL bilirkişi ücreti, 402,20 TL posta gideri olmak üzere toplam 1.402,20 TL’nin -ret ve kabule göre takdiren hesaplanan- 701,10 TL ve 58,40 TL harç (peşin+başvuru) olmak üzere toplam 759,50 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
9-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair verilen karar, hazır bulunan taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere açıkça okundu, usülen anlatıldı 19/06/2018

Katip
e-imzalı

Hakim
e-imzalı