Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2016/246 E. 2021/251 K. 16.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/246 Esas
KARAR NO : 2021/251

DAVA : Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
DAVA TARİHİ : 23/11/2016
KARAR TARİHİ : 16/09/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; “Türk Patent Enstitüsüne müracaat ederek “…” markasını ( .. – … ) alarak kendi adıma tescil ettirdiğini, davalı … bu isimi kullanarak özellikle sosyal medya hesapları açarak bu hesaplar üzerinden şahsı ve müvekkili federasyon dahil bir çok kişiye bu isim altında hakaret iftira ve TCK’ya göre suç teşkil eden bir çok eylem için kullandığını, davalılar …. ismi ile tecavüz ettiğini, bu ismi marka adına zarar verir derecede kullandığını, diğer yandan ikinci olarak adını zikrettiği … isimli müvekkilinin aynı zamanda yönetim kurulu başkanı olduğu federasyon olduğunu, tamamen gönüllü olarak hayvan haklarına hizmet eden ve 2008 yılında İstanbul Valiliği il dernekler müdürlüğü tarafından tüzel kişilik kazanmış ve ülke çapında hayvan ve çevre sevgisinin aşılanması, yardıma muhtaç hayvanlara yardım etmek amacıyla kurulmuş aynı zamanda eğitim çalışmaları yapan 12 üye müteşekkil demekten kurulmuş ulusal çapta çalışmalar yapmaya çalışan yasal bir tüzel kişilik olduğunu, şahsına ait bu markanın haksız kullanımı ve üçüncü kişilere karşı tecavüzü nedeniyle … isminin kullanımının durdurulması talep zorunluluğu doğduğunu, durum böyle olmakla beraber daha önceden bir çok sabıkasının olduğunu öğrendikleri davalı … ın … olarak taklit ederek kurmuş olduğu sosyal medya facebook hesabından yıllardan beri iftiralarda bulunduğunu, yönetim kurulu başkanı olduğum sivil toplum örgütünün trilyonlarca lira fonları olduğu, devletten bağış aldığı gibi (akla hayale gelmeyecek)facebook sayfası üzerinden yaptığı yayınlarla gerek kendisini gerekse müvekkil federasyonu zan altında bıraktığını, davalının aleyhimde yayın yapmak ya da başkanı bulunduğum federasyon aleyhine yayın yapmak için bu para talep ettiğini, tehditine ve şantajına karşılık olumlu yanıt vermeyince, açtığı sayfa üzerinden … ve şahsı aleyhine yayınlar yaptığını, şüphelinin bugüne kadar böyle taleplerine tevessül etmedikleri için dosyaya ve savcılığa sundukları yayınları da sahip olduğu ve yönettiği facebook sayfasından rahatlıkla yaptığını, paylaşımlarında federasyonun ismi olan … da çoğu yazıda … olarak yazarak tüzel kişiliği küçümseyen ve ızrar eden yayınlarla gönüllülerinin gözü önünde küçük düşürdüğünü, şantajlarına boyun eğmeyince hakaretin dozunu bu isim altında artırdığını, bu yayını ve benzeri yayını yapmamak için diğer temsilcilerinden ya da üye derneklerden olduğu gibi açıkça para talebinde bulunduğunu, çoğunun da maalesef ödeme yaptığını belirtmiş, davanın kabulü ile şahsı ait tescilli marka olan …’a yönelik tecavüz ve haksız rekabetin öncelikle tespiti ve söz konusu ismin kullanımının tedbiren durdurulması, önlenmesi ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına kararın bir örneğinin facebook Türkiye adresine ivedilikle gönderilmesini, bu sebeplerle davacınınn uğramış olduğu manevi zararın tazmini için fazlaya ilişkin talep ve dava haklarımız saklı kalmak kaydıyla tarafımızca belirlenmesi mümkün olmayan maddi tazminat miktarı için fazlaya hakkımızın saklı tutulmasına kendi ve müvekkili federasyon için ayrı ayrı 15.000 er TL manevi tazminatın ödenmesine, davalı …’ın üzerine kayıtlı hiçbir malvarlığı olmadığından ( olası tazminatın tahsil kabiliyeti olmadığından ) ve işlemlerini diğer davalı annesi üzerinden yaptığından, davalının …’ın …bank … şubesindeki hesabına ihtiyaten tedbir koyulmasına, davalıların üzerine …’de kayıtlı bulunan taşınmazı üzerinde alacağımızın garantiye alınması için yine tedbir karan verilmesine, sayın Mahkemece verilecek hükmün Türkiye çapında tirajı en yüksek 3 gazetede ikişer hafta ara ile iki defa yayınlanmasına, yargılama giderlerinin karşı vekalet ücretlinin davalı taraflara müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı beyan dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; … markasının kendisine ait olduğunu, facebook hesabının ve … mail adresinin de kendisine ait olduğunu, davacı tarafın her ne kadar … isimli sayfanın kendisine ait olduğunu iddia etmiş ise de bu iddiaların asılsız olduğunu, söz konusu sayfanın 13/08/2011 tarihinde kendisi tarafından kurulduğunu, reklam giderlerinin de kendisi tarafından karşılandığını, davacının sunduğu beyanlarında kendisinin hırsız dolandırıcı, sabıkalı biri olduğunu ifade ettiğini, halbuki kendisinin yaptığı işlerle çevresinde itibar gören sosyal medyada 80.000 üyeye sahip olduğunu, davacı ile arasındaki ilişkinin geçmiş dönemlerde iyi olduğunu, başkanı olduğu … aleyhine haber yapılmaya başladıktan sonra başkan ve üyelerinin kendisine karşı cephe almaya başladıklarını, ancak yapılan haberlerin geçerek olduğunun sunduğu delillerden anlaşılacağını, bahse konu derneğe ilişkin başka sayfalarda da haberlerin yapıldığını, isnat etmiş oldukları tehdit suçlamasına ilişkin kendilerine de dava açıldığını, dernek üyelerinin kendi içlerinde para kavgasına düştüklerine ilişkin yazışmaları dosyaya sunduğunu, yapılan haberleri durduramayınca sayfayı kendir adına tescil ettirdiğini, dava sonrası paylaşım yapmayı durdurduğunu, kendisinin bu markayı davacının tescilinden çok daha uzun süre öncesinde kullandığını, kendisine yöneltilen tüm şantaj iddialarından beraat ettiğini, bu hususta haklarında iftiraya ilişkin olarak yargılamanın devam ettiğini, davacının … markası ile hiçbir eylemi olmadığını, zira bu markayı tescil sebeplerinin sadece kendisini susturmak olduğunu beyan etmiş, davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … usulüne uygun tebliğe rağmen cevap dilekçesi sunmamış, delil bildirmemiş yargılamaya katılmamıştır.
Dosyada bildirilen tüm deliller toplanmış, TPMK kayıtları getirtilmiş, bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınmıştır. … 15. ASCM … Esas, … sayılı dosyası fotokopisi dosya arasına alınmış, yapılan tetkikte yargılama neticesinde davalının 2.800 TL ADLİ PARA CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA karar verildiği görüldü.
Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtlarının incelenmesinde; … ibareli markanın … no ile 35 ve 38 sınıflarda davacı … adına tescilli olduğu 24/12/2015 tarihinden itibaren tescilli olduğu anlaşılmıştır.
Davalı tarafça sunulan sosyal medya ekran çıktılarının dosya içerisinde yer aldığı anlaşılmıştır.
Davalı tarafından … 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan … esas sayılı hükümsüzlük davasına ilişkin kayıtlar dosya içerisine alınmış olup dava dosyasında 21/06/2017 tarihinde yetkisizlik kararı verilerek … FSHHM ye gönderildiği, dosyanın işlemden kaldırılarak yenilenmemesi üzerine açılmamış sayılmasına karar verildiği, kesinleştirme işlemlerinin yapılmamış olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizin 20/02/2017 tarihli kararı ile reddine karar verilen tedbiren erişim engelleme talebinin İstanbul Bam 16 Hukuk Dairesinin 14/06/2017 tarih 2017/2604 esas 2017/2091 sayılı kararı ile kabulüne karar verildiği markanın internet ortamında kullanımın önlenmesine karar verildiği anlaşılmıştır.
Davalı sunmuş olduğu 20/07/2017 tarihli dilekçeyle davaya konu … olan ismini … olarak değiştirdiğini bildirmiştir.
Mahkememize sunulan 11/01/2018 tarihli heyet raporunda özetle; davacı tarafa ait “…” markasının … numara ile 35 ve 38. Sınıflarda tescilli olduğu ve kullanılmadığı, davalı tarafından “… ibaresinin sosyal medyada ağırlıklı olarak 45. Sınıf kapsamında kullanıldığı, davacı marka sahibinin 25.12.2015 tarihli marka başvurusundan önce davalı …’ in … ibareli sosyal medya kullanımından haberdar olduğu, davalı tarafından açılmış olan hükümsüzlük davasının … 3 Asliye Hukuk Mahkemesi’ nin … Esas sayılı dosyası ile yetkisizlikle Anadolu Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesine geldiği, gerçek hak sahipliği ve diğer hususlar açısından her iki dosyanın birlikte değerlendirilmesinin daha sağlıklı olacağı kanaatine ulaşılmakla nihai değerlendirmenin Sayın Mahkeme’ nin takdirinde olduğu, davalının … ibareli sosyal medya kullanımının davacı marka sahibinin tescilli “…” markası ile ayırt edilemeyecek denli benzer olduğu, sadece Messenger kullanımı için 38. Sınıf açısından iltibas yarattığı, 38. Sınıf açısından 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu kapsamında düzenlenen marka hakkına tecavüz hükümlerine aykırı bir fiil işlenmiş olduğu ve haksız rekabet oluşturduğu yönünde görüş ve kanaatine varıldığı anlaşılmıştır.
Davacı vekili 07/02/2017 tarihli bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesinde özetle: “Öncelikle şunu tekrar belirtmek isteriz ki süresi içinde dosyaya yanıt vermeyen davalı HMK gereği münkir addedilmelidir. Sayin mahkeme nihai kararını verirken özellikle bu durumu dikkate almasını talep ediyoruz. Her ne kadar davalı yan mersin 3 Asliye hukuk mahkemesinde markanın hükümsüzlüğü ile ilgili dava açmış olsa da dosyada yetkisizlik kararı verilmiş ve süresi içinde İstanbul Anadolu mahkemesine gönderilmediğinden dava açılmamış sayılmış olarak kabul edilmelidir. Dolayısıyla sayın bilirkişi söz konusu sürelerin geçmiş olduğunu bilemediğinden her ne kadar bu davanın sonucu beklensin dese de ortada böyle bir dava artık yoktur. HMK gereği başvuru süreleri geçmiştir ve dosya halen Mersin’dedir. kaldıki davalı vermiş olduğu beyan dilekçelerinde ve bilirkişinin de tesbit ettiği üzere bu yayınları yaptığını kabul etmiş ve 17/01/2016 saat 18:56 tarihinde bu yayınları yapmayı durdurduğunu da ikrar etmiştir . İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi de gerekçelerinde bu durumu belirttiğinden haklı olarak talebimizi kabul etmiş ve tedbir kararı verilmesi gerektiğine karar vermiştir. Sayın bilirkişi heyeti raporunun netice bölümünde söz koonusu markanın müvekkilime ait olduğu ve özellikle 6769 sayılı FSEK’in 38 Sınıf açısından marka hükümlerine aykırı bir fiil işlemiş olduğunu tesbit etmiştir.Davalının tüm görseller yaa da yazılar üzerinde … markasını kullanmasının davacının tescili markasını ayırt edilemeyecek denli benzer olduğunu da sayın bilirkişi çok yerinde bir şekilde tesbit etmiştir. HMK gereği deliler süresinde dosyaya sunulmadığı halde davalı taraf kafasına göre konuyla ilgili ilgisiz bir sürü belge sunup üstelik dürüst kullanımında olmadığı bu isim kullanımında ısrar etmesini anlamak mümkün değildir. Yasa koyucunun amacı markaların bu şekilde kullanımı değildir. … ibaresinin 45. Sınıf kapsamında tescilli de müvekkil üzerinedir. Sayın mahkemeye buna ilişkin belgeleri de sunabiliriz Müvekkillin bu ismi kullanmıyor olması . davalıya bu isimleri hele üçüncü şahıslara karşı kullanım hakkı vermemesi gerekir. Davalı yan el yazısı ile yazdığı 17/01/2018 tarihli son beyan dilekçesinde dahi bir avukata , kamu görevi yapan bir hukukçu olan kişiye dahi gayri ahlaki zihinde olduğunu aciz olduğunu dahi fütursuzca yazarak hakaret etmekte olduğunu da sayın mahkemeye hatırlatmak isteriz. Marka tescili ile istenen asıl amaç bir değer yaratmaktır. Fikri mülkiyette marka korunması bu değerin yaratılmasında anahtar işlev sağlar. Marka hakkı başlı başına bir değeri içerir ve elde edilen değer başarılı bir işletmenin temel unsurları arasında yer alır. Davalının iddia ettiği isimle yarattığı değer insanları kurumları makamları aşağılamak, hakaret etmek , internet üzerinden sövmek , hatta bu işleri yapmamak için para toplamaktır. Böyle bir marka değeri yaratılmasını kanun koyucu korumaz. Yukarıda açıklananan nedenlerle , davalının münkir addedilip tescilli isim üzerinde dürüst kullanımı da olmadığından ve dosya içindeki delillerimiz ile tescilli markaya tecavüzünün sayın bilirkişi heyetinin raporunda da tesbiti doğrultusunda davamızın kabulüne ve yargılama giderlerinin davalı taraf üzerine bırakılmasına vekaleten arz ve talep ederiz.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Yargılama devam ederken davalının … 21. Asliye Ceza Mahkemesinin 25/04/2018 tarih …esas … karar sayılı ilamı ile verilen 6 yıl 13 ay hapis cezasından hükümlü olduğunun anlaşılması üzerine hükümlüye vasi olarak …’ın atandığı görülmüş olmakla vasiye duruşma gün ve saati tebliğ olunmak suretiyle yargılamaya devam olunmuştur.
Taraflar mevcut yargılamanın konusu olmayan ceza soruşturma ve kovuşturma süreçleri ile alakalı beyanları yargılama sürecinde defaten tekrarlanmış olmakla davanın esası ile alakalı olmamaları sebebiyle karara eklenmemiştir.
Yine dava dışı … tarafından … nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla sunulan beyan dilekçesi dosya içerisine alınmıştır.
Dava markaya tecavüz ve haksız rakabetin tespiti, durdurulması, önlenmesi ve ortadan kaldırılması ile manevi tazminata ilişkindir.
Markaya Tecavüz iddiası yönünden;
6769 sayılı Kanunun 29. maddesinde marka hakkına tecavüz sayılan fiiller sayılmıştır. Bunlar Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7. maddede belirtilen biçimlerde kullanmak, marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak, marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek halleridir.
İlgili Kanunun 7 inci maddesi; “Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır: a)Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması. b)Tescilli marka ite aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle betik tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması. c)Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci /fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir: a)İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması. b)İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi. c)İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi. ç)İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması. d)İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması. e)İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması. f)İşaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması. ” hükümlerine amirdir.
Kanunun 149.maddesinde “Sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi, mahkemeden aşağıdaki taleplerde bulunabilir: a)Fiilin tecavüz olup olmadığının tespiti. b)Muhtemel tecavüzün önlenmesi. c)Tecavüz fiillerinin durdurulması. ç)Tecavüzün kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini. d)Tecavüz oluşturan veya cezayı gerektiren ürünler ile bunların üretiminde münhasıran kullanılan cihaz, makine gibi araçlara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde elkonulması. e)(d) bendi uyarınca elkonulan ürün, cihaz ve makineler üzerinde kendisine mülkiyet hakkının tanınması f)Tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınması, özellikle masraflar tecavüz edene ait olmak üzere (d)bendine göre elkonulan ürünler ile cihaz ve makine gibi araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya sınai mülkiyet haklarına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise imhası. g)Haklı bir sebebin veya menfaatinin bulunması hâlinde, masrafları karşı tarafa ait olmak üzere kesinleşmiş kararın günlük gazete veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesi veya ilgililere tebliğ edilmesi” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
SMK m. 29/1-a atfıyla uygulanacak olan SMK m, 7/2- b’ye göre tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tesdili markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması, marka hakkına tecavüz niteliği taşıyacaktır.
Mutlak hak niteliğini taşıyan markanın, marka sahibinin izni olmaksızın bir başkası tarafından kullanılması yasaklanmış bulunmaktadır. Markanın sahibinden başkası tarafından aynen veya taklit, tağyir, iltibas suretiyle kullanılıp kullanılmadığının saptanmasında her şeyden önce markanın şekil ve anlam itibariyle taşıdığı baskın unsur göz önünde tutulmalıdır. Bu baskın unsurun aynen veya değiştirilerek başkası tarafından kullanılması, haksız olarak kullanımın tespitinde büyük önem taşır. Bir marka ana özellikleri itibariyle başkası tarafından bir hakka dayanmadan kullanıldığında tecavüz unsuru gerçekleşmiş olur (Erdal Noyan, Marka Hukuku, Ankara 2006, s.545). Bir marka hakkına tecavüz teşkil edilebilmesi için, markayla ayniyet taşıyan veya benzer olan işaretin, tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal veya hizmetlerde alıcıların karıştırılmasına sebebiyet verecek şekil ve surette kullanılması gerekir.
Somut olaya dönüldüğünde ; her ne kadar davacı …no ile adına tescilli “…” ibareli markasının davalılar tarafından izinsiz bir şekilde sosyal medyada kullanıldığı, bu ismi marka adına zarar verir derecede ve suç teşkil edecek biçimde kullanılarak gerek kendisine gerekse başkanı olduğu derneğe asılsız isnatlarda bulunulduğu iddiasıyla iş bu davayı açmış ise de yapılan teknik inceleme sonucunda davalıya ait internet sitelerinin oluşturulma tarihinin davacının marka tescili öncesine dayandığı, şu hale göre bahse konu kullanımlar yönünden davalının üstün hak sahipliği bulunduğu, davacının tescil öncesi hak sahipliği iddiasında bulunmadığı gibi bunu ispata yarar delil de sunmadığı, davacının sonraki tarihli tescillerle bu kullanımları önleyemeyeceği davalı kullanımlarının markaya tecavüz sonucunu doğurmayacağı sonucuna ulaşılmış markaya tecavüze dayalı talebin reddine karar vermek gerekmiştir.
Haksız rekabet iddiası yönünden;
6102 sayılı TTK’nın 54 vd maddeleri Haksız Rekabete ilişkindir. Madde 54- “(1)Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. (2)Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” hükümlerine amridir. Yine TTK Madde 55- (1)Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır: a)Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve özellikle;…. 4.Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak,… dürüstlüğe aykırı davranmış olur. Şeklinde düzenlenmiş Madde 56 da “Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse; a)Fiilin haksız olup olmadığının tespitini, b)Haksız rekabetin men’ini, c)Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını, d)Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini, e)Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini isteyebileceği düzenlenmiş kararların ilanının talep edebileceği öngörülmüştür.
Somut olaya dönüldüğünde; davalının davacının marka tescili öncesinde bahse konu siteleri oluşturduğu ve kullandığı bu noktada davacının tescil öncesi üstün hak sahipliği yönünden iddiasının bulunmadığı dikkate alındığında izahı yapılan TTK md. 54 ve TTK md. 55/l-a (4) kapsamında haksız rekabete oluşmayacağı sonucuna ulaşılmış, yine davacının haksız rekabete dayalı taleplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Tüm dosya kapsamı, sunulan deliller getirtilen TPMK kayıtları ve bilirkişi raporu ile birlikte değerlendirildiğinde; davalı … yönünden; bu davalının davaya konu siteyi davacıya ait marka tescillerinden çok önce oluşturduğu, her ne kadar davacı tescile dayalı hak sahipliği iddiasında bulunmuş ise de sonraki tarihli tescillerle davalının önceye dayalı kullanımlarını önleyemeyeceği bu kullanımların markaya tecavüz ve haksız rekabet teşkil etmeyeceği, esasen davalı tarafından “… ibaresinin sosyal medyada ağırlıklı olarak 45. Sınıf kapsamında kullanıldığı, davacı marka sahibinin 25.12.2015 tarihli marka başvurusundan önce davalı …’ in … ibareli sosyal medya kullanımından haberdar olduğu da dikkate alındığında davanın taraflar arası çekişmeden kaynaklı olduğu, davacının marka tescilinde iyi niyetli olmadığı markayı hiç kullanmadığı dikkate alındığında davalının sosyal medya kullanımlarını önleme amacı güttüğü, davanın ve hak iddiasının dürüstlük kuralı ile bağdaşmadığı hukuken korunamayacağı anlaşılmakla davacının davalı …’a yönelik sübut bulmayan davasının reddine karar vermek gerekmiş, yine diğer davalı … a husumet yöneltilmiş ise de bu davalının markaya tecavüz teşkil eden eyleminin bulunduğuna dair herhangi bir delilin dosyaya sunulmadığı diğer davalı tarafından oluşturulan ve kullanılan site ve içeriklere yönelik iddialar yönünden bu davalının sorumluluğunun ve hasım sıfatının bulunmadığı anlaşılmakla bu davalı yönünden hasım sıfatının bulunmadığı dikkate alınarak davanın reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacıların açmış olduğu markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, durdurulması, önlenmesi ve ortadan kaldırılması ile maddi ve manevi tazminat davalarının REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 29,20 TL’nin mahsubu ile bakiyesi 30,10 TL’nin davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye irad kaydına,
3-Davacılar tarafından yapılan masrafların üzerlerinde BIRAKILMASINA,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 16/09/2021

Katip
¸

Hakim
¸