Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2016/232 E. 2019/167 K. 02.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/232
KARAR NO : 2019/167

DAVA : FSEK-Tecavüzün Tespiti, Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 02/11/2016
KARAR TARİHİ : 02/05/2019

Mahkememizde görülmekte bulunan FSEK-tecavüzün tespiti, maddi ve manevi tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin davalı şirket bünyesinde 01/01/2013-04/11/2015 tarihleri arasında “Editör-Grafiker-Basın Yayın ve Sosyal Medya Yöneticisi” olarak çalıştığını, müvekkilinin iş tanımının yazılı bir sözleşmeyle belirlenmiş olmamakla birlikte, davalı işveren yanında; sosyal medya hesaplarını düzenleme, yabancı kaynaklardan çeviriler yaparak bunları sosyal mecrada yayınlanma, haftada iki gün televizyon kanalları için canlı yayın sunum metinleri hazırlama, yurt içi ve yurt dışında konferanslar ayarlama, şirket tarafından kendisine tahsis edilen hat üzerinden 7/24 satış desteği sunma gibi çalışmalar yürüttüğünü, kuruma ait fişler, broşürler, ‘…’ isimli el kitapçıklarını hazırladığını, iş sözleşmesi kapsamındaki yükümlülükleri arasında şirketin iştigal alanı ile ilgili bir fikir eseri üretmek bulunmadığını, ancak müvekkilinin yaptığı çalışmalar için ayrıca ücret ödeneceği vaadiyle, 2013 yılında Ahmet&… adıyla çıkan ‘…’ adli kitabın tashih, içerik editörlüğü, resim seçimi ve baskıya hazırlık çalışmalarını yaptığını, ancak vaat edilen ödemelerin yapılmadığı gibi kitabın tanıtım sayfasında müvekkilinin adına hiçbir sıfatla yer verilmediğini, Kasım 2015’te … adıyla basılan ‘…’ adlı kitabın müvekkili tarafından kaleme alındığını, eseri meydana getiren eser sahibine ait olması gereken çoğaltma, yayma gibi mali haklar ile umuma arz etme, eser üzerinde adın gösterilmesi gibi manevi haklar yazılı bir sözleşme yapılmaksızın ve müvekkilin rızası aranmaksızın, kitabın mail olarak gönderildiği kişiler tarafından haksız olarak kullanıldığını, meydana getirilen eserin yaratıcısının müvekkili olduğunun kurum içi mail adreslerinden yapılan yazışmaların incelenmesi sonucu anlaşılacağını iddia ederek, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla “…” ve “…” adlı eserler üzerindeki eser sahipliği sıfatının müvekkiline aidiyetinin tespitine, müvekkilinin manevi haklarına yönelik tecavüzün, özellikle çoğaltılmış nüshalar üzerine adının derç edilmesi suretiyle ref’ine, müvekkilinin uğramış olduğu zararın 3 katından az olmamak üzere şimdilik her bir eser için ayrı ayrı 3.000 TL maddi ve 10.000 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, iki eserin basım tarihinin haksız fiilin vuku bulduğu tarih olarak kabul edilerek bu tarihten itibaren avans faizi işletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacının … Tic. İhr. San. Tic. Ltd. Şti.’de sigortalı olarak çalıştığını, dava konusu ”…” ve ”…” adlı eserlerin diğer müvekkilleri … ve … tarafından yazılmış olup kendilerinin eser sahipleri olduğunu, davanın … Tic. İhr. San. Tic. Ltd. Şti. yönünden husumet yokluğundan reddi gerektiğini, müvekkili …’nin endüstri mühendisi olduğunu, kozmik bilim ve şifalı bitkiler hakkında çalışmalar yapan ünlü bir bilim adamı olduğunu, diğer müvekkili …’nin …’nin eşi olduğunu, fizik tedavi ve rehabilitasyon eğitimi aldığını, bunun yanında bioenerji alanında da eğitim aldığını, ekstrasens ve bioenerji konusunda uzman olduğunu, bu konularda kitap çalışmaları ve yayınlanan eserleri olduğunu, dava konusu kitapların müvekkillerinin uzun yıllar süren eğitim, araştırma ve çeşitli ülkelerde bizzat uygulamalara tanıklık ederek edindikleri bilgi birikimi ile hazırlanan kitaplar olduğunu, kitapların editörlerinin … ve … olduğunu, davacının müvekkillerinden …Şti’de editör olarak çalışmaya başladığını ve sözleşmedeki yazılı görevi gereği söz konusu eserlerin redaktörlüğünü yani metinlerdeki imla hataları ve tashihleri gerekirse dipnot-atıf düzeni ile ilgili çalışmalar yaptığını, eserlerin davacının işe başladığı tarihten çok önce oluşturulduğunu, eser sahibinin eseri meydana getiren kişi oldğuunu, eserin meydana getirilmesinde yapılan teknik hizmetler veya ayrıntılara ait yardımların, eserin sahibi olunduğu anlamına gelmeyeceğini, davacının dava dilekçesindeki eser sahipliği ve diğer iddialarının gerçek dışı olduğunu, eser sahibi olmadığı gibi editör sıfatı ile hareket etmesinin de bu eserlerde söz konusu olmadığını, eser sahiplerinin müvekkilleri olduğunu iddia ederek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Dava, 5846 sayılı FSEK hükümleri uyarınca açılmış, eser sahipliğinin tespiti ile, tecavüzün ref’i, maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
Tarafların bildirdikleri tüm deliller toplanmış, … Müdürlüğünden dava konusu “…” ve “…” adlı eserlere ilişkin eser işletme belgeleri ve bandrol bilgileri istenilmiş, dava konusu kitaplar dosyaya sunulmuş, davalı şirketin ticaret sicil kayıtları ve ortak bilgileri istenilerek dosyaya getirtilmiş, tarafların SGK kayıtları istenilmiş, davalılar ile … arasında yapılan telif sözleşmesi dosyaya sunulmuş, teknik ve özel bilgi gerektirmesi nedeniyle bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınmıştır.
… Müdürlüğünden gelen cevabi yazıda, dava konusu “…” adlı eserin sahiplerinin … ve … olduğu, 5100+3100 adet satıldığı ve verilen bandrol adedinin 5100+3100 adet olduğu, ” …” adlı eserin sahiplerinin … ve … olduğu, 5250 adet satıldığı ve verilen bandrol adedinin 5250 adet olduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekili 04/05/2017 tarihli dilekçesinde, davanın ikamesi sırasında açık kalp ameliyatı geçirdiğini ve hala iyileşme sürecinde olduğunu, bu nedenle müvekkilinin çalışamamakta ve geçimini yardımlarla sağladığını, müvekkilinin sağlık durumu gözönüne alınarak adlı müzaharet kararı verilmesini talep etmiş olup, buna ilişkin sosyal ve ekonomik durum araştırması yapılarak, Merkezi Kayıt Kuruluşu’ndan adına kayıtlı bulunan tüm banka hesap dökümleri istenilmiş ve Uyap Takbis sistemi üzerinden davacı adına kayıtlı taşınmaz bulunup bulunmadığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu Bölge Müdürlüğünden herhangi bir yerde sigortalı çalışan olup olmadığı araştırması yapılmıştır. Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarından hizmet kaydının bulunduğu 4/a kapsamında 01/05/2017 tarihinen itibaren yaşlılık aylığı aldığı tespit edilmiş olup, mahkememizce yapılan 29/03/2018 tarihli oturum 2 nolu ara kararı uyarınca, adli müzaharet talebi uygun görülmekle talebinin kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır.
… 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin talimat mahkemesi sıfatıyla dinlediği, Tanık … beyanında, tarafları tanıdığını, davacının davalı tarafın basın yayın işlerini yaptığını, dava konusu edilen … ve … kitaplarının davacı tarafından hazırlanıp hazırlanmadığına dair bir bilgisinin olmadığını, taraflar arasındaki iş sözleşmesi kapsamını bilmediğini ancak davacı tarafın … ‘ya geldiğinde çoğu zaman … ile geldiğini, davacının geldiğinde davalı tarafın basın yayın işleriyle ilgilendiğini, tarafların İstanbul’daki iş ilişkisine dair bir bilgisinin olmadığını belirtmiştir.
Davacı tanığı … beyanında, bir dönem … de çalıştığını …’ın orada sosyal medya bilgi birikimi hazırlama tasarlama gibi işler yaptığını bildiğini, bilgi portföyü olduğunu, genel araştırmalarını yapıp kaleme döktüğünü, bunları da adım adım sosyal medyada da paylaşıp bilgi birikimi olarak bir araya topladığını, bilgisayar ortamında yahut yazılı olarak kitap haline getirerek sakladığını, araştırmalar yaptığını ve bu bilgi birimini de şirkette kullandığını bildiğini, ne tür bir kitap yahut birikim yaptığını bilmediğini, genel bilgi birimi olduğunu, 2-3 sene öncesinde davacı şirkette yaklaşık 6 ay kadar çalıştığını, bazı sıkıntılarından dolayı verilen sözlerin yerine getirilmemesinden dolayı ayrıldığını, ödemesinin dahi yapılmadığını, eğitim danışmanı olarak girdiğini belirtmiştir.
Davalı tanığı … beyanında, davalının kitaplarının yayınlanması konusunda dışarıdan editöryel olarak destek verdiğini, sözkonusu kitapların sağlık serisi olarak başladığını, “…” ile ilgili çalıştığını, kendisi ile … hanım ve arasıra girip çıkan başka arkadaşlarla birlikte editöryel çalışma yaptıklarını, davacının grafik tasarım, basın işleri ve internet sitesi ile ilgili alandan sorumlu olduğunu, 2013 yılının 5.ayında kendisinin kitabın son hali olarak …’nın editörü … Bey’e gönderdiğini, sonrasında sağlık nedenleriyle tamamen bıraktığını, …’nin ve …’nin kendi elyazısı ile yazdığı yahut dijital ortamda yazmış oldukları kitaplara editöryel destek verdiklerini, belli konuların açılması yahut belli noktaların çıkartılması konusunda fikir verdiklerini, … adlı kitap tahminen 2013 yılında Mayıs-Temmuz ayları aralığında basılmış olabileceğini, mailleşmeleri editör … Bey ile yaptıklarını ve son halini ona gönderdiğini, davalıya bağlı çalışmadığından maaş almadığını telif bedeli aldığını, 2015 yılında orada olmadığını fakat … ile ilgili kitabın ön hazırlığı safhasında orada bulunduğunu, kendisinin grafik tasarım ile ilgili bir yetkinliğinin olmadığını, o zamanlarda …’deki birimin olmadığını, …’daki davalı birimine gittiğini, … ile ilgili kitap için … Bey’e maili gönderdiğini ancak …’ndan mı yoksa …’ndan mı çıktığını hatırlamadığını belirtmiştir.
Davalı tanığı … beyanında, davalı ile uzun süre çalıştığını, … isimli kitabın editörlüğünü yaptığını, …’da da …’nin kendilerine hazır halde getirdiğini, editörlüğünü yaptığını, ancak kendisinin … da … Bey’e teslim edip 2014 yılında işten ayrıldığını, …’ın davalının yanında sosyal medya uzmanı reklam işlerine bakan ve grafiker olarak çalıştığını, kitapların yazımında katkısını bilmediğini, … ile uzun yıllar çalıştığını, ilk kitabınında ilk editörlüğünü kendisinin yaptığını, şirketin ilk kuruluşunda imzasının olduğunu ve birlikte şirketi oluşturduklarını ancak kendisinin şirkette sigortalı çalışan konumunda olduğunu, …’daki birimde bulunduğunu, …’nin kendisine elyazısıyla yazdıklarını verdiğini, herhangi bir mailleşme yapmadıklarını, … kitabının Nesil Yayınevi’nden çıktığını, kendisinin bu kitabı ilk başta hazırladığını, …’nin kendisine verdiğini, onun yazdığını bildiğini belirtmiştir.
Davalı tanığı … beyanında, 2011 yılının Haziran ayında işe başladığını, muhasebe elemanı olarak çalıştığını, davacının kuruma 2013 yahut 2014 tarihinde girdiğini, kendisinin grafiker sosyal medya ağını yönetmek amacıyla işe başladığını, muhasebe biriminde İncirli’de ikinci katta çalıştığını, davacının da aynı binada -1 de bulunduğunu, kitap yazıp yazmadığını görmediğini, … ve … kitaplarının yazarlarının … ile … olduğunu, editörlerinin de … ve … olduğunu bildiğini belirtmiştir.
Davalı tanığı … beyanında, 2011 yılından beri … şirketinde çalıştığını, … Hanım ile çalışmaya başladığını, … Bey ile devam ettiğini, bahsi geçen … ve … adlı katipların …’ın işe başlamadan önce de hazırlığının yapıldığını bildiğini, … ve …’nin gündeme yönelik dönem dönem kitaplarla ve işlerle ilgili sorular sorduğunu, …’ın da buna ilişkin zaman zaman kendilerine sorular sorduğunu ve kitapta eklenmesi gereken konularla ilgili danıştığını, konuyla ilgili kendilerine ve ürünlerle ilgili mağazada sorular sorduğunu, …’nin kimseye danışmadan iş yapmadığını herkesin fikrini aldığını, ilk şubenin …’da olduğunu, kendisinin orada çalıştığını daha sonra … de 2-2,5 yıl kadar çalıştığını, davacı ile aynı ofiste bilgi işlem bölümünde beraber çalıştıklarını, davacının kendisini tanıdığını, …’ün kim tarafından nerede basıldığını hatırlamadığını ancak …’ın müdür … döneminde hatırladığı kadarıyla Nesil isimli bir yayınevi olabileceğini, 2-2,5 yıl önce olduğunu ve tam olarak hatırlamadığını, davacının şirkette facebook, twitter alanında şirkete destek verdiğini bildiğini, üst kademede ne işler yaptığını bilmediğini, sosyal medyadan gelen sorular ve paylaşımlar üzerine … ile birlikte bilgi alış verişinde bulunduklarını belirtmiştir.
Bilirkişi heyeti raporunda, davaya konu … ve … isimli kitapların FSEK 2/1 anlamında dil ve yazı ile ifade olunan ilim ve edebiyat eseri olduğunu, davacının FSEK 11’deki karineyi çürütemediğini ve davaya konu … ile … isimli kitapların eser sahiplerinin FSEK 11’deki karine çerçevesinde takdirin mahkemede olduğunu belirterek davalılar … ve … olduğunu, davacının davaya konu kitapların eser sahibi olduğunun tespiti halinde dahi davalı Bilge şirketinde çalıştığı sırada meydana getirdiği eserlerin mali hak sahibinin davalı şirket olacağından davacının mali hak ihlaline dayalı tazminat talebinin de yerinde olamayacağını belirtmişlerdir.
FSEK’in 1/B maddesinde öngörülen tanım dikkate alındığında bir fikir ve sanat ürününün eser olarak nitelendirilebilmesi için iki unsuru haiz olması gerekir. Bunlardan ilki, fikir ve sanat ürününün sahibinin hususiyetini taşıması, ikincisi ise kanunda sayılan eser kategorilerinden birine dahil olmasıdır. Bu unsurlardan birincisine “esasa ilişkin şart”, ikincisine ise “şekle ilişkin şart” denilmektedir. Bir fikir ve sanat ürününün eser olarak kabul edilebilmesi için, bu ürünün onu meydana getiren kişinin “hususiyetini” taşıması gerekmektedir. Başka kelimelerle; eser onu yaratan kişinin akli ve fikri izlerini taşımalıdır. Bir fikir ve sanat ürününün FSEK koruması altına girebilmesi için sahibinin hususiyet arz eden fikri çabanın neticesinde ortaya çıkması gerekir.
FSEK kapsamındaki uyuşmazlıklarda, dava konusu ürünün eser olup olmadığı ve “eser sahipliği” ya da hak sahipliği sıfatının da re’sen gözetilmesi gerekir. FSEK m.11 hükmüne göre; “Yayımlanmış eser nüshalarında veya bir güzel sanat eserinin aslında, o eserin sahibi olarak adını veya bunun yerine tanınmış müstear adını kullanan kimse, aksi sabit oluncaya kadar o eserin sahibi sayılır. Umumi yerlerde veya radyo-televizyon aracılığı ile verilen konferans ve temsillerde, mutat şekilde eser sahibi olarak tanıtılan kimse o eserin sahibi sayılır; meğer ki, birinci fıkradaki karine yoluyla diğer bir kimse eser sahibi sayılsın”.
FSEK 68. Maddesinde ” Eseri, icrayı, fonogramı veya yapımları hak sahiplerinden bu Kanuna uygun yazılı izni almadan, işleyen, çoğaltan, çoğaltılmış nüshaları yayan, temsil eden veya hertürlü işaret, ses veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletenlerden, izni alınmamış hak sahipleri sözleşme yapılmış olması halinde isteyebileceği bedelin veya bu Kanun hükümleri uyarınca tespit edilecek rayiç bedelin en çok üç kat fazlasını isteyebilir. İzinsiz çoğaltılan kopyalar satışa çıkarılmamışsa hak sahibi çoğaltılmış kopyaların, çoğaltmaya yarayan film, kalıp ve benzeri araçların imhasını veya üretim maliyet fiyatını geçmeyecek uygun bir bedel karşılığında kendisine verilmesini ya da sözleşme olması durumunda isteyebileceği miktarın üç kat fazlasını talep edebilir. Bu husus, izinsiz çoğaltanın hukuki sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. İzinsiz çoğaltılan kopyalar satışa çıkarılmışsa hak sahibi, tecavüz edenin elinde bulunan nüshalar hakkında ikinci fıkradaki şıklardan birini kullanabilir. İkinci ve üçüncü fıkraların eser sahibinden başka hak sahiplerince uygulanabilmesi için eser sahibinin bu Kanunun 52 nci maddesine uygun yazılı çoğaltma izni aranır. Hak sahiplerinden biri, ikinci ve üçüncü fıkralar uyarınca talepte bulunduklarında Ceza Muhakemesi Kanununun el koymaya ilişkin hükümleri delil elde etmek amacı dışında uygulanmaz. Bedel talebinde bulunan kişi, tecavüz edene karşı onunla bir sözleşme yapmış olması halinde haiz olabileceği bütün hak ve yetkileri ileri sürebilir.” hükmü düzenlenmiştir.
Yine FSEK “Hakların Kullanılması” başlıklı 18 maddesi; “Mali hakları kullanma yetkisi münhasıran eser sahibine aittir. Aralarındaki özel sözleşmeden veya işin mahiyetinden aksi anlaşılmadıkça; memur, hizmetli ve işçilerin işlerini görürken meydana getirdikleri eserler üzerindeki haklar bunları çalıştıran veya tayin edenlerce kullanılır. Tüzel kişilerin uzuvları hakkında da bu kural uygulanır. Bir eserin yapımcısı veya yayımcısı, ancak eserin sahibi ile yapacağı sözleşmeye göre mali hakları kullanabilir.” hükümlerine amirdir.
Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davaya konu … ve … isimli kitapların genel bilgileri derleyen, bir araya getiren, belli bir şekilde sistematize eden bu çerçevede FSEK 2/1 anlamında dil ve yazı ile ifade olunan ilim ve edebiyat eseri oldukları, davalılar … ve …’nin eserler üzerinde yazar olarak yer almaları nedeniyle yukarıda izahı yapılan FSEK 11 kapsamında eser sahipliğine ilişkin karineden faydalandıkları, her ne kadar davacı kitapta tashih, içerik editörlüğü, resim seçme ve baskıya hazırlık şeklinde katkı sunduğundan bahisle eser sahipliği iddiasında bulunmuş ise de dosyada yer alan SGK işe giriş çıkış bildirgeleri dikkate alındığında davacının davalı şirkette 22/06/2013-04/11/2015 tarihleri arasında çalıştığı, davaya konu “…” isimli kitabın bandrol taahhütnamelerinin 05/05/2013-13/05/2013 tarihleri olduğu, davacının işe girmeden önce ya da iddiaya göre 01/01/2013 tarihinde işe girdiğinin kabulü halinde dahi 6 aylık süreçte eser sahipliğini gerektirecek katkıyı sağlamasının yayıncılık teamülleri ve yazarlık işinin zorluğu dikkate alındığında mümkün olmadığı, tanık beyanları ve mail içerikleri dikkate alındığında FSEK 11 deki karinenin bu eser yönünden çürütülemediği, yine davaya konu “…” isimli eser yönünden bu kitabın 06/11/2015 tarihinde bandrol taahhüdünün alındığı, davalı tarafça sunulan mail içeriklerine göre bu kitabın da … isimli kişi tarafından 28/05/2013 tarihinde dava dışı kişiye mail olarak gönderildiği, davacıya ait … isimli kitap ile davaya konu eser arasında farklılıklar bulunduğu, bir an için davacının eserler üzerinde katkısının bulunduğu kabul olunsa dahi tanık beyanları ve dosya içeriğine göre davacının o dönem itibarı ile davalı şirkette çalışıyor olması sebebiyle çalıştığı dönemdeki meydana getirdiği eserlerde FSEK 18/2 gereği davalı şirketin mali hak sahibi olduğu ve davacının bu hakları kullanmayacağı anlaşılmakla davacının sübut bulmayan davasının reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davacının açmış olduğu, eser sahipliğinin tespiti, maddi ve manevi tazminata yönelik davaların REDDİNE,
2-a)Alınması 44,40 TL karar harcından peşin yatırılan 444,02 TL’nin düşülmeseni, kalanı 399,62 TL’nin karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
b)Davacının adli yardım talebinin kabul edilmiş olması sebebiyle kamudan karşılanan 2100,00 TL bilirkişi ücretinin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-a)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalılar vekili yararına ret edilen maddi tazminat miktarı üzerinden hesap olunan 3.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalılara verilmesine,
b)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalılar vekili yararına ret edilen manevi tazminat miktarı üzerinden hesap olunan 3.931,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalılara verilmesine,
c)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalılar vekili yararına ret edilen eser sahipliğinin tespiti ve tecavüzün tespiti talebine ilişkin 3.931,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan, 170,00 TL (posta gideri) yargılama giderinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 02/05/2019

Katip …
¸

Hakim …
¸

Bu belge 5070 sayılı elektronik imza kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır