Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2016/154 E. 2018/80 K. 03.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/154
KARAR NO : 2018/80

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/07/2016
KARAR TARİHİ : 03/04/2018

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … markasının Türk Patent Enstitüsü nezdinde 18.02.2013 tarih ve … sayı ile 25 ve 35. sınıfta tescilli olduğunu, markanın, davacı şirketlerin ”…” ve “…” esas unsurlu markalarının ayırt edilemeyecek derecede benzeri olduğunu, davalının , müvekkilleri ile aynı sektörde ve aynı iştigal konusunda 2011 yılından beri faaliyet gösterdiğini davalının davacı şirketlerin tanınmış markalarının ayırt edilemeyecek derecede benzeri olan “…” ibaresini aynı sınıflarda adına haksız surette tescil ettirdiğini, ilk defa müvekkil şirketler tarafından kullanılan ve tanıtılan, aynı zamanda müvekkili şirketlerin ticaret unvanının da kök unsurunu oluşturan “…” ve “…” ibarelerinin birleştirilmesi ile oluşturulduğunu, davalının kötü niyetli olduğunu, davacıların markaları ile iltibasa neden olacak derecede benzer ve aynı malları kapsadığını belirterek davalı markasının hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinini talep etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle; davacıların haksız ve kötü niyetli olduğunu, markanın 3 yıl önce tescil edildiğini, gerek davacıların yargı mercilerinde veya TPE nezdinde itirazlarının olmadığını, davacıların eşarp firması iken müvekkilinin elbise, gömlek, ceket üretim ve satışı yaptığını, Eminönü’nde farklı işle uğraşanların farklı yerlerde konuşlandığını, aynı ilçede faaliyet gösteriyor olmalarının hükümsüzlük sebebi olamayacağını, davacılar ile müvekkili şirket arasında bu ve diğer nedenlerle iktisadi ilişki kurulamayacağı gibi seri marka imajı da oluşturmayacağını, davacıların sektörde bilinmeyen ve tanınmayan bir marka olduğunu, davada iki ayrı firmanın kendilerine ait markaların birleştirilmesi ile yeni bir marka kullanımını engellemeye çalıştığını, usulen böyle bir dava arkadaşlığının mümkün olamayacağını, davaların tefrik edilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
GEREKÇE
Dava 556 sayılı KHK hükümleri uyarınca açılmış marka hükümsüzlüğü davasıdır.
Dosyada, Davacı …tarafından davalı aleyhine açılan dava tefrik edilerek 2017/26 Esas’a kaydedilmiş ve diğer davacı … … Şti hakkında davaya işbu dosyada yargılamaya devam edilmiştir.
Marka KHK m. 5 uyarınca bir teşebbüsün mal ve hizmetlerini, bir başka teşebbüsün mal ve hizmetlerinden ayırt etmeyi sağlaması koşuluyla her türlü işaret markadır. Markalar kullanılacakları mal ve hizmet sınıflarına göre tescil edilmekte ve korunmaktadır. Bir markanın hangi sınıfta tescil edildiği, başka bir marka ile iltibas oluşup oluşmadığı tespit edilirken -tescilli veya tescilsiz kullanım hallerinde- dikkate alınmalıdır. Tescil sınıfı özellikle iltibas hallerinde yanılgıya düşebilecek olanların belirlenmesinde göz önünde tutulur.
Marka KHK’da öngörülen sebeplerin varlığı halinde, mahkeme kararıyla 42. madde gereği markanın hükümsüzlüğüne karar verilir.
Karıştırılma ihtimali temelde tüketicinin istediği malı alacağı yerde şekil, yazılış veya ambalaj ındaki benzerlikler nedeniyle gözde ve kulakta yanılma sonucu başka bir malı almasıdır. Aynı ya da benzer ürünler bakımından kullanılan birbirine benzer işaretlerin, ilgili tüketici çevresi nezdinde yarattığı yanılmayı ifade etmek için kullanılan bir kavramdır. Markalar arasındaki benzerliğin karıştırılma ihtimaline yol açıp açmayacağı değerlendirilirken, önceki markanın ayırt edici karakteri ve özellikle tanınmışlığı dikkate alınmalıdır, inceleme konusu markaların çok benzer olması ve önceki markanın, özellikle tanınmışlığı nedeniyle, yüksek derecede ayırt ediciliğe sahip olması durumunda, mal ve hizmetler arasında düşük derecedeki benzerliğe rağmen karıştırılma ihtimali ortaya çıkabilir. Çağrıştırma ve ‘bağlantı kurma’ ihtimalleri karıştırılma ihtimaline dahil kavramlardır. Çağrıştırma ihtimali 556 s. KHK’da m. 9/l b’de ‘ilişkilendirme ihtimali’ m.8/l b’de ise ‘ilişkili olduğu ihtimali’ biçiminde kullanılmaktadır. Yargıtay 14.11.2003 tarihli kararında; Karıştırma tehlikesi bakımında önemli olan hususun, halkın bu işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurması olduğunu, burada işitsel veya görsel bir benzerlik hatta genel görünüş açısından ‘umumi intiba olmasa bile’, halk tarafından iki marka arasında bir bağlantı kurulmasının ve hatta çağrıştırılmasının dahi karıştırma ihtimali için yeterli bir ölçüt olarak kabul edilmesi gerektiğini belirtmiştir Bir işaret, görsel, fonetik veya diğer bir açıdan farklı olsa bile, ‘bütünsel’ bir açıdan yaklaşıldığında herhangi bir sebeple müşteri gözünde başka bir marka ile yaklaşıldığında herhangi bir sebeple müşteri gözünde başka bir marka ile bağlantısı varmış intibaı yaratarak onu çağrıştırıyorsa ve bu yüzden müşterini mal veya hizmet tercihinde etkili oluyorsa, marka olarak tescil engellenebilir. Çağnştırma ihtimalinde, sonraki marka ile önceki marka arasında kolaylıkla fark edilebilen farklılıklar bulunur ve bu nedenle sonraki marka tüketicilerce farklı bir işaret olarak değerlendirilir niteliktedir. Bununla birlikte sonraki markanın önceki markanın sahibiyle ilişkilendirilmesi, tüketicinin markaların sahiplerinin ekonomik olarak bağlantılı olduklarını düşünmesi tehlikesi mevcuttur. İlişki veya bağlantı kurulması hali, sonraki markanın, tüketicilerce önceki markanın sahibine ait bir marka serisinin devamı veya alt markası olarak değerlendirilmesi hallerinde ortaya çıkabilir. Somut olayda, görsel ve işitsel farklılıklar dikkate alınsa bile, her iki markanın da aynı nitelikteki mallar üzerinde kullanımı söz konusu olduğundan ‘çağnştırma’ bağlantı kurma’ ihtimali suretiyle karıştırılma ihtimali evleviyetle söylenebilecek bir durumdur.
Marka KHK m. 8 gereği tanınmış marka sahibi markasının aynı veya benzerinin farklı mal veya hizmetlerde kullanılmasını ancak ve ancak bu kullanım haksız bir yarar sağlıyorsa veya markanın itibanna zarar veriyor ya da markanın ayırt edici karakterini zedeliyorsa ilgili markanın tesciline itiraz edebilir veya tescil edilmişse 42. madde gereği iptalini dava edebilir.
Markalar arasında karıştırılma ihtimalinin varlığı incelenirken öncelikle inceleme konusu markalann benzerlik derecesi, inceleme konusu markalar kapsamında bulunan mal ve hizmetlerin benzerlik derecesi, önceki markanın ayırt edici gücünün, tanınmışlığının derecesi, inceleme konusu mal ve hizmetlerin tüketicilerinden oluşan ortalama tüketici kitlesinin bilinç ve dikkat düzeyi incelenir. Karşılıklı etkileşim içerisinde bulunan yukarıdaki hususların birlikte değerlendirilmesiyle, inceleme konusu davalıya ait markanın bütün olarak ortalama tüketicilerde bıraktığı izlenim çerçevesinde, davacıya ait marka ile davalıya ait marka arasında karıştırılma ihtimalinin bulunup bulunmadığına karar verilmelidir.
Davacının … ibaresini ihtiva eden markaları şekil ve kelime unsurlarından oluşmaktadır; “…, … ” kelime unsurları yanında, M harfi ve çevresinde daire şeklinde ve ayrıca … kelime unsurunun üzerinden çapraz geçen bir çizgi ve üçgen şekillerinde logo unsuru da bulunmaktadır. Davacının markalarında yer alan … ibaresi asıl ve ayırt edici unsur olup, “…” kelimesi ve/veya logolar, ayırt ediciliği bulunmayan yan unsurlar durumundadır.
Davacı markaları, siyah zemin üzerine beyaz harf karakteri ve/veya beyaz zemin üzerine siyah harf karakteri şeklindedir.
Davalının … ibareli markası ise, geri zemin üzerine siyah harflerle yazılı olan … kelime ibaresinden ve İ harfinin noktasında kalp şeklinde logodan oluşmaktadır. Davalının markasında da kelime ibaresi baskın ve ana unsur olup, kalp şeklinde noktadan oluşan logo ayırt edici değildir. Bu haliyle tarafların markalan, görsel, işitsel ve anlamsal olarak, birbirine oldukça benzerdir. Tarafların tüketici kitlesi, ortalama tüketici olup, her kesimden kadın müşteriyi içermektedir. Bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, davalının markasının, davacının markası ile çağrıştırılma ve karıştırılma ihtimali de dahil olmak üzere iltibasa neden olabileceği tespit edilmiştir.
Davacının … asıl ibareli markasının, eski tarihli çok sayıda tescile dayanması ve dosyaya sunulan deliller birarada değerlendirildiğinde, davaya konu, davalının … tescil nolu markasının tescil tarihi olan 15.01.2015 tarihinde de, özellikle “eşarp(baş örtüsü)” emtiası yönünden, sektörel olarak belirli bir tanınmışlık seviyesine ulaşmış olduğu görülmektedir. Her iki taraf markalan da, 25. ve 35.sınıfta ortak tescilli emtialar içermektedir.
Davaya konu, … tescil nolu markanın 25. ve 35.sınıflarda; koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar. Ayak giysileri. Baş giysileri. Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler (Ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarlann organizasyonu hizmetleri dahil). Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlanndaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri. Ticari ve sınai ürünler için eksperlik hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. Müşterilerin mallan elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar. Ayak giysileri. Baş giysileri, malların bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir).” Emtiası yönünden tescilli olduğu, davacının … ibareli tanınmış markası ile davalının … ibareli markasının ortak tescilli emtiasının, 25.sınıftaki; “koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar. Ayak giysileri. Baş giysileri.” ve 35.sınıftaki; “Müşterilerin mallan elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar. Ayak giysileri. Baş giysileri, malların bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir).”olduğu görülmüştür. … markasının, daha çok kadın giysileri (bluzlar,etekler, gömlekler, ceketler) üzerinde kullanıldığı görülmüş ise de, kadın giysileri (etek, bluz, ceket, gömlek vb) ve eşarp- şal (baş örtüsü) gibi ürünlerin, hepsinin “giysi” kavramı içerisinde yer aldığı, genellikle aynı mağazalarda ve hatta bir arada satışa sunulduğu, aynı sınıf içerisinde değerlendirildiği göz önüne alındığında, karıştırılma ihtimaline yol açacağı tespit edilmiştir.
Mahkememizce alınan bilirkişi raporunda davalıya ait … tescil nolu … ibareli markasının, tescilli olduğu 25.sınıftaki; “Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar. Ayak giysileri. Baş giysileri.” ve 35.sınıftaki; “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar. Ayak giysileri. Baş giysileri, mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir).” Emtia ve hizmetleri yönünden kısmi olarak hükümsüz kılınabileceği belirtilmiştir.
Davacı taraf vekili, markanın sadece bu emtia ve hizmetlerle sınırlandırılmadan, tümden hükümsüz kılınması gerektiğini müvekkilinin, … esas unsurlu ticaret ünvanı ve markası ile 1994 yılından bu yana her türlü pamuklu, yünlü, ipek ve kadife kumaşın ve bunların karışımdan mamul tekstil emtiası ile konfeksiyon mamullerinin, üretim toptan ve parakende iç ve dış ticareti ve pazarlaması konusunda iştigal ettiğini, davalının haksız avantaj sağlamak amacıyla ve kötü niyetli olarak tescil ettirdiğini, davalı markasının, müvekkili şirket tarafından, yıllardır marka ve ticaret ünvanı olarak kullanılan 25 ve 35.sınıfta tescil ettirilmiş olduğunu, bu durumun müvekkili şirketlerin haklı itibarı ve müşteri çevresinden, yine müvekkilleriyle aynı çevrede faaliyet gösteren davalı tarafından faydalanılmak istendiğinin bir kanıtı olduğunu, aynı faaliyet alanı içinde ve aynı sınıflar için davalı tarafından başka bir marka seçme imkanı mevcutken, müvekkili şirketlere ait marka ve ticaret unvanının kök unsurunun seçilmesinin kötü niyetin açık bir göstergesi olduğunu beyan etmiştir.
Davalı taraf vekilinin, rapora karşı beyanlarını içerir dilekçesinde özetle; Öncelikle bilirkişilerce, davacı tarafa ait “…” “…” markasının tanınmış olup olmadığı hususunun değerlendirilmediğini, sadece marka logolarında yer alan yazı renkleri üzerinden değerlendirme yapıldığını, bu haliyle markaların görsel, işitsel ve anlamsal olarak birbirine benzediğinin iddia edildiğini, bunun gerçeği yansıtmadığını, yine müvekkili şirket ile davacı tarafın müşteri portföyünün aynı olmadığını, davacı firma ile müvekkilinin faaliyet alanlarının farklı olup, ayrı yerlerde faaliyet gösterdiklerini, bilirkişi raporunda bu konuda eksik inceleme yapıldığını, davacı tarafa ait … markasının basit bir ibare olup, birçok firma tarafından kullanılmakta olduğunu, ek bilirkişi raporu alınmasını gerektirdiğini beyan etmiştir.
Davalının bu konuda,”…. aynı alanda faaliyet göstermeyen, aynı malları satmayan müvekkiline ait ürünlerin tüketici nezdinde karışıklık yaratmayacağı” yönündeki itirazı ise … markasının, daha çok kadın giysileri (bluzlar,etekler, gömlekler, ceketler) üzerinde kullanıldığı görülmüş ise de, kadın giysileri(etek, bluz, ceket, gömlek vb) ve eşarp- şal (baş örtüsü) gibi ürünlerin, hepsinin “giysi” kavramı içerisinde yer aldığı, genellikle aynı mağazalarda ve hatta bir arada satışa sunulduğu, aynı sınıf içerisinde değerlendirildiği göz önüne alındığında, karıştırılma ihtimaline yol açacağı tespit edilmiştir. Tarafların … İli, … İlçesinde faaliyet gösterdiği yani, her iki tarafın mağazasının aynı ilçe sınırlan içerisinde olduğu da dikkate alındığında, ilçenin farklı kısımlarında mağazalarının yer almasının, iltibası engeller nitelikte olmadığı değerlendirilmiştir.
Davacının … asıl ibareli markasının, eski tarihli çok sayıda tescile dayanması ve dosyaya sunulan deliller bir arada değerlendirildiğinde, davaya konu, davalının … tescil nolu markasının tescil tarihi olan 15.01.2015 tarihinde de, özellikle “eşarp(baş örtüsü)” emtiası yönünden, sektörel olarak belirli bir tanınmışlık seviyesine ulaşmış olduğu görülmektedir.
Bu hususta davalı taraf, rapora itirazında, tanınmışlık konusunun hiç incelenmediğini ve değerlendirilmediğini bildirmişse de, … asıl ibareli markanın, eski tarihli ve çok sayıda tescile dayanması vb tüm hususlar birlikte değerlendirilmiş ve sektörel olarak tanınmış olduğu, bilirkişi kök raporunda tespit edilmiş ve bilirkişilerce ek rapor olarak aynı kanaat tekrarlanmıştır.
Yine dosyadaki beyanlar ve dosyaya sunulan markanın kullanıldığı görseller incelendiğinde; … markasının, daha çok kadın giysileri(bluzlar,etekler, gömlekler, ceketler) üzerinde kullanıldığı görülmüş ise de, kadın giysileri(etek, bluz, ceket, gömlek vb) ve eşarp- şal (baş örtüsü) gibi ürünlerin, hepsinin “giysi” kavramı içerisinde yer aldığı, genellikle aynı mağazalarda ve hatta bir arada satışa sunulduğu, aynı sınıf içerisinde değerlendirildiği göz önüne alındığında, karıştırılma ihtimaline yol açacağı tespit edilmiştir. Bu nedenle, kök raporda, davalının, dava konusu markasının, davacının da tescilli olan markalan ile ortak olan tescilli emtiası yönünden kısmi olarak hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilebileceği değerlendirmesi yapılmıştır.
Davacının, rapora karşı, davalının, markasını kötü niyetli olarak tescil ettiği yönünden yapmış olduğu itiraz dikkate alındığında, kötü niyetli marka tescili 556 S. KHK’da bir hükümsüzlük nedeni olarak sayılmamış olmasına rağmen, doktrinde bir kısım yazarlar tarafından bu durum da hükümsüzlük nedeni olarak savunulmuştur. Yargıtay HGK, 16.07.2008 tarih ve 2008/11-501- E., 2008/507 K. sayılı kararı ile tescilde kötü niyeti markanın hükümsüzlüğüne yol açacağı yönünde içtihat oluşturmuştur.
“556 sayılı KHK’nın 42. maddesinde özel olarak düzenlenen sınırlı sayıdaki hükümsüzlük nedenleri içerisinde yer almayan “marka tescilinin kötü niyetle yapıldığı iddiasına dayalı hükümsüzlük isteminin” 556 sayılı KHK’ nın sistematik ve ilkeleri ile genel hüküm ve temel prensip niteliğindeki Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesi çerçevesinde değerlendirilmesi gerekmektedir. Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesine göre, “Herkes haklarını kullanırken ve borçlarını verine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.
Kötü niyetin tespitinde somut olayın bütün özellikleri dikkate alınır ve kötü niyetin tespiti tescil başvurusunun yapıldığı tarih dikkate alınarak değerlendirilir.
Kötüniyetin varlığını tespitinde araştırılması gereken en önemli husus, tarafların aynı ticari alanda faaliyet gösterip göstermediği ve uyuşmazlık konusu markanın birden çok ülkede tescilli olup olmadığıdır. Zira Yargıtay, davalı marka sahibinin uluslararası ticari alanda faaliyet gösteren bir kuruluşunun olması nedeniyle dünyadaki bu konudaki gelişmeleri ve bununla ilgili marka tescillerini takip etmek zorunluluğu karşısında aynı sahada çalışan davalının on beş ülkede tescilli bir markayı bilmediğini ve o nedenle Türkiye’de tescil ettirdiğini ileri sürmesini kötüniyetli bulmuştur.
Yargıtay kararlarında da benimsendiği üzere tescilde kötüniyetin var olup olmadığının tespit edileceği tarih tescil başvurusunun yapıldığı tarihtir.
Yukarıdaki kriterler dikkate alındığında, somut olay yönünden; davacının ve davalının aynı sekörde ve aynı iştigal alanında (tekstil ürünleri (kadın giysileri) üretim ve/veya satışı)iştigal alanlarında çalışmakta olduğu, davacının ticari ünvanının … San Ltd. Şti olduğu ve bu unvanın asıl unsurunun … kelimesi olduğu 17/10/1994 tarihinden itibaren bu ünvan ile …’nde kurulmuş olduğu, davacının, … asıl unsurlu, ilki 1995 yılında tescil için başvurulmuş olmak üzere (… tescil nolu) çok sayıda ve eski tarihli tescilli markasının bulunduğu, davacının … asıl unsurlu markasının sektörel tanınmışlığa sahip olduğu, davalının … ibareli markasının tescil başvuru tarihinin 2013 yılı ve tescil tarihinin de 2015 yılı olduğu, yani davacının ilk başvurusunun 1995 yılı olduğu dikkate alındığında yaklaşık olarak 18 yıllık bir süreden sonra davalı tarafından, ayırt edilemeyecek derecede benzer olan … markasının tescili için başvuru yapıldığı, davalının, … ibareli markayı orijinal sebeplerle oluşturduğu veya bu markayı tesadüfen bulduğu yönünden bu hususta başkaca bir savunmasının ve ispatının bulunmadığı, davacı ve davalının, aynı il ve hatta aynı ilçede( … İli … İlçesinde) faaliyetlerini sürdürdüğü, yani oldukça yakın bir mesafede ve bölgede, aynı sektörde faaliyette bulunduğu, gerek bu yönden, gerekse davacının markasının sektörel olarak tanınmışlığı nedeni ile, davalının, oldukça eski olan davacı markasını hiç duymamış olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, davalının markasının, kötü niyetli olarak tescil edilmiş olabileceği davalıya ait … tescil nolu … ibareli markanın, hükümsüz kılınabileceği ve sicilden terkininin mümkün olabileceği alınan ek rapor ile de anlaşılmakla toplanan deliller kapsamında davalı markasının hükümsüz kılınması gerekmiş aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davacı …… Ltd. Şti tarafından davalı şirket aleyhine açılan davanın kabulü ile davalıya ait TPE nezdinde tescilli 18/02/2013 tescil tarihli … tescil nolu … ibareli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 35,90 TL karar harcından peşin yatırılan 29,20 TL’nin mahsubu ile kalan 6,70 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsiline,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacılar vekili yararına hesap olunan 3.145,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
4-Davacılar tarafından yapılan: 1.000,00 TL bilirkişi ücreti, 1.545,80 TL posta gideri olmak üzere toplam 2.545,80 TL ve 71,80 TL harç (peşin+başvuru) olmak üzere toplam .. TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair verilen karar, hazır bulunan taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere açıkça okundu, usülen anlatıldı. 03/04/2018

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı