Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2016/130 E. 2021/211 K. 03.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/130 Esas
KARAR NO : 2021/211

DAVA : Marka (Maddi Tazminat İstemli), Marka (Manevi Tazminat İstemli)
DAVA TARİHİ : 30/05/2016
KARAR TARİHİ : 03/06/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Maddi Tazminat İstemli), Marka (Manevi Tazminat İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı … firmasının müvekkilinin maruf ve meşhur … markasını … numaralı marka ile 07,08,09, 21 ve 28 inci sınıflarda tescil ettirdiğini, markanın hükümsüzlüğü talepli davanın iş bu dava ile aynı anda ikame edildiğini, davalının tescilli markayı kullanırken müvekkilinin distribütörü gibi hareket ettiğini, müvekkilinin … no.lu şekil markasını davalının … tescili ile beraber haksız olarak kullandığım, davalının katıldığı organizasyon ve fuarlarda müvekkilinin tescilli kanat logosunu kullandığını ve müvekkilinin markasının ticari itibarından ve tanınmışlığından haksız olarak yararlandığım, … markalı arabaların kullanıldığı … filminin afişlerini de kullanarak müvekkili firma ile bağlantı ve karışıklık oluşturduğunu, davalının haksız kullanımlarının görsellerinin dava dilekçesi ekinde sunulduğunu, davalı tarafın eylemlerinin haksız rekabet ve marka hakkına tecavüz teşkil ettiğini, müvekkiline ait … markasının otomotiv dünyasında eşsiz bir marka olduğunu, şirketin 1913 yılında kurulduğunu ve 1914 yılından bu yana … markasının kullanıldığını, kusursuz tasannu, lüksü, el işçiliği ve performansı ile araba yarışlannda da sayısız başarı elde ettiğini, her ne kadar bir otomobil markası olsa da sadece otomobil alanında kullanılmadığını, farklı ürünlerde de markanın kullanıldığını, markanın hemen hemen dünyanın tüm ülkelerinde tüketicilere ulaştığım, Türkiye’de ve Dünya’da çok sayıda tescilinin olduğunu, tescil belgelerinin çok geniş bir coğrafyayı kapsadığını, müvekkilinin … ve şekil markasının gerçek hak sahibi olduğunu, davalının müvekkili adına tescilli olan ” şekil ” markasını gerek satım ve dağıtım faaliyetini yürüttüğü güneş gözlükleri üzerinde gerekse de tanıtım ve reklam faaliyetleri kapsamında taklit ederek kullandığını, bu nedenle marka hakkına yapılan tecavüzün tespiti, durdurulması ve giderilmesinin talep edildiğini, davalının eylemlerinin aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiğini, müvekkilinin yüksek tanınmışhğa sahip kanat markasını kullanarak tüketiciler nezdinde karışıklığa sebebiyet verdiğini, müvekkilinin davalının bu tutumu nedeniyle prestij kaybına uğradığını, davalı şirketin kötü niyetli olarak hareket ettiğini, davalı tarafın davranışlarının basiretli tacir özeniyle bağdaşmadığını, davalının birçok tanınmış markayı kendi adma tescil ettirdiğini, … markasının yüksek düzeyde tanınmış bir marka olduğunu, 65 ten fazla ülkede 1000’in üzerinde tescilli markası olduğunu, tanınmış marka Türkiye’de üretilmese, ithal edilmese ve satılmasa dahi korumadan yaralanabileceğim, Dünya çapındaki bayi ağı, internetteki varlığı, film ve televizyon görüntüleri ve ünlü kişilerle bağlantıları sayesinde … isminin uluslararası tanmırlığa sahip olduğunu, dünya çapmda sayısız ödül aldığım, … sitesinin tüm kullanıcılara açık olduğunu, siteyi ziyaret edenler arasında Türkiye’nin 19 uncu sırada olduğunu, gişe rekoru kıran ve tüm Dünya’da izlenen pek çok filmde … markalı araçların kullanıldığını, ayrıca … markası adı altında güneş gözlüğü, kemer, bavul, kıyafet, oyuncak araba gibi ürünlerinde piyasaya sunulduğunu, … markasını veya kanat logosunu taşıyan gözlüklerin 1990lardan bu yana kullanıldığını ve müvekkili tarafından lisans verildiğini, 556 sayılı KHK 8/4 kapsamında tanınmış olan markanın tescilli olmadığı sınıflar açısından da korunması gerektiğini, davalının söz konusu kullanımlarının müvekkilinin markasının itibarına haksız olarak zedelediğini, davalının markadan haksız olarak yarar sağladığım, müvekkilinin 50 yılı aşkın süredir harcamış olduğu sermaye, sarf etmiş olduğu emek ve güven imajımn davalının eylemleri sebebiyle kaybet ihtimali olduğunu, müvekkilinin 2010 yılında yapılan … ibareli marka başvurusuna yapmış olduğu itirazın TPE tarafından müvekkilinin markasının tanınmış marka olması sebebiyle reddedildiğini, 2013 yılında kanat logosunun kullanıldığı bir başka başvurunun da aynı gerekçeyle reddedildiğini, … markasının aym zamanda müvekkilinin ticaret unvanı olduğunu ve korunduğunu, maddi tazminat kapsamında davanın 10.000 TL belirsiz alacak davası olarak açıldığını ve 556 sayılı KHK 64 ve 66 maddeleri ile yoksun kalınan kazancın hesaplanması gerektiğini, ayrıca davalı taraftan 100,000 TL manevi tazminat talep ettiklerini; açıklanan nedenlerle, davanın kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen Davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Öncelikle dava konusu davalı adına tescilli … no.lu … markasının sicil kaydına tedbir konarak markanın üçüncü kişiye devrinin önlenmesi gerektiğini, ayrıca verilecek olan tedbir kararı ile davalı tarafın … markasından kaynaklı haklarım müvekkiline karşı kullanmasının önüne geçilmesi gerektiğini, örneğin … markalı arabaların kullanıldığı … filminin afişlerinin davalı tarafından kullanarak müvekkili firma ile bağlantı ve karışıklık oluşturduğunu, aksi takdirde telafisi imkansız zararların doğacağım, Davalı … firmasının müvekkilinin maruf ve meşhur … markasını … numaralı marka ile 07,08,09, 21 ve 28 inci sınıflarda tescil ettirdiğini, müvekkiline ait … markasının otomotiv dünyasında eşsiz bir marka olduğunu, şirketin 1913 yılında kurulduğunu ve 1914 yılından bu yana … markasının kullanıldığını, kusursuz tasarımı, lüksü, el işçiliği ve performansı ile araba yarışlarında da sayısız başarı elde ettiğini, her ne kadar bir otomobil markası olsa da sadece otomobil alanında kullanılmadığını, farklı ürünlerde de markanın kullanıldığını, markanın hemen hemen dünyanın tüm ülkelerinde tüketicilere ulaştığını, Türkiye’de ve Dünya’da çok sayıda tescilinin olduğunu, tescil belgelerinin çok geniş bir coğrafyayı kapsadığını, müvekkilinin … ve markasının gerçek hak sahibi olduğunu, hükümsüzlüğü talep edilen … markası ile müvekkilinin … markasının birebir aynı olduğunu, markalar arasında fonetik, okunuş, yazılış ve genel görünüş açısından bir farklı bulunmadığım, markanın müvekkilinin markasının kullanıldığı sımfa benzer sınıflarda tescil edildiğini, davalının markasını gören tüketicilerin davalı tarafından piyasaya sürülen ürünlerin müvekkiline ait olacağım düşüneceklerini, ünlü otomobil markalarının kendi markalan altında çeşitli giyim eşyalan ve aksesuarları üretmesinin oldukça yaygın bir durum olduğunu, müvekkilinin tanınmış markasının davalı adma 07,08,09,21 ve 28. Sınıflarda tescilinin devam etmesi halinde müvekkilinin itibarının zedeleneceğini ve tüketici nezdinde oluşturduğu güvenin sarsılacağını, davalının aynı zamanda müvekkilinin yüksek tanınmışlığa sahip kanat markasını kullanarak tüketiciler nezdinde karışıklığa sebebiyet verdiğini, müvekkilinin davalının bu tutumu nedeniyle prestij kaybına uğradığını, davalı şirketin kötü niyetli olarak hareket ettiğini, davalının hiçbir zaruret olmamasına rağmen müvekkilinin markasımn ve ticaret unvanının aymsım kendi adına tescil ettirmesinin kötü niyetli olarak hareket ettiğinin göstergesi olduğunu, … ibaresinin Türkçe kelimelerden oluşmadığım ve birden bire akla gelmesinin mümkün olmadığını, kötü niyetli tescilin 556 sayılı KHK ışığında bir hükümsüzlük sebebi olarak kabul edildiğini, davalı tarafin davranışlarının basiretli tacir özeniyle bağdaşmadığını, davalının birçok tanınmış markayı kendi adma tescil ettirdiğini, … markasının yüksek düzeyde tanınmış bir marka olduğunu, 65 ten fazla ülkede 1000’in üzerinde tescilli markası olduğunu, tanınmış marka Türkiye’de üretilmese, ithal edilmese ve satılmasa dahi korumadan yaralanabileceğim, Dünya çapındaki bayi ağı, internetteki varlığı, film ve televizyon görüntüleri ve ünlü kişilerle bağlantıları sayesinde … isminin uluslararası tanınırlığa sahip olduğunu, dünya çapında sayısız ödül aldığım, … sitesinin tüm kullanıcılara açık olduğunu, siteyi ziyaret edenler arasında Türkiye’nin 19 uncu sırada olduğunu, gişe rekoru kıran ve tüm Dünya’da izlenen pek çok filmde … markalı araçların kullanıldığını, ayrıca … markası adı altında güneş gözlüğü, kemer, bavul, kıyafet, oyuncak araba gibi ürünlerinde piyasaya sunulduğunu, … markasını veya kanat logosunu taşıyan gözlüklerin 1990lardan bu yana kullanıldığını ve müvekkili tarafından lisans verildiğini, 556 sayılı KHK 8/4 kapsamında tanınmış olan markanın tescilli olmadığı sınıflar açısından da korunması gerektiğini, davalının tescilli … markasının müvekkilinin markasının itibarına haksız olarak zedelediğini, davalının markadan haksız olarak yarar sağladığım, müvekkilinin 50 yılı aşkın süredir harcamış olduğu sermaye, sarf etmiş olduğu emek ve güven imajının davalının eylemleri sebebiyle kaybet ihtimali olduğunu, müvekkilinin 2010 yılında yapılan … ibareli marka başvurusuna yapmış olduğu itirazın TPE tarafından müvekkilinin markasının tanınmış marka olması sebebiyle reddedildiğini, 2013 yılında kanat logosunun kullanıldığı bir başka başvurunun da aynı gerekçeyle reddedildiğini, … markasının aynı zamanda müvekkilinin ticaret unvanı olduğunu ve korunduğunu, ayrıca davalı şirketin …; markasını 09 uncu sımf dışındaki sınıflarda kullanmadığım, bu nedenle 556 sayılı KHK md 14 uyarınca kullanmama nedeniyle iptal edilmesi gerektiğini, açıklanan nedenlerle, davanın kabulü ile … nolu … markasının hükümsüz kılınması talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili asıl ve birleşen dava yönünden cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili …’in 1998 yılında Türkiye’de gözlükçülüğün merkezi olan …’de kurulduğunu, Avrupa’nın pek çok üleşinde isminden söz ettirdiğini, Avrupa’dan optik çerçeve ve güneş gözlüğünün yarn sıra aym zamanda Japonya’dan optik cihazlarda ithal ettiğini, müvekkiline ait … markasının 19.04.2005 yılından bu yana tescilli olduğunu ve aralıksız, fasılasız ve davasız bir şekilde tescil edildiği emtiada tescil edildiği şekli ile kullanıldığını, müvekkilinin tescilli … markasını kullanmasından dolayı başka bir kişinin marka hakkına tecavüz veya haksız rekabet durumunun oluşmasının mümkün olmadığım, müvekkili tarafından markaya herhangi bir ek yapılmadığım, tescil edildiği şekli ile ayırt edici niteliği zedelenmeden kullanıldığından hukuka uygun bir kullanım olduğunu, müvekkiline ait markanın 2005 yılında başvurusunun yapıldığım ve 2006 yılında tescilinin yapıldığım, davacı yanın müvekkilinden haberdar olmadığım iddia etmesinin mümkün olmadığım, marka tescilinden 10 yıl soma açılan davada sessiz kalma yoluyla hak kaybımn olduğunun kabulü gerektiğini, TPE sicilinin aleni olduğunu ve markanın tescilli olduğunun herkes tarafından bilinebileceğini, bu süreç içerisinde davacımn müvekkili ile kullanımı engelleme veya durdurma gibi bir girişiminin de olmadığım, davacının … nolu tarihinde tescil edildiğini ve bu tarihten önce davacının tescilli bir şekil markasının olmadığını, müvekkili şirket tarafından söz konusu şekil markası kullanılmış olsa dahi, tescil tarihinden sonra kullanıldığına dair davacı tarafından ibraz edilen herhangi bir değil bulunmadığım, davacı tarafından sunulan tüm delillerde kullanım iddiasına yönelik bir tarih bulunmadığım, tescil tarihinden sonra davanın açılmasından önce müvekkilinin kullanımının olmadığının açık olduğunu, davacının ve … markasının sadece otomobil emtiası bakımından bilinen bir marka olduğunu, diğer emtialar yönünden herhangi bir şekilde tanınmışlığının bulunmadığını, bir markanın bir emtia bakımından bilinmesinin tüm emtialarda tanınmış marka olduğu anlamına gelmeyeceğini, TPE’de otomobil markası olarak bilinen bazı markaların farklı kişilerce farklı sınıflarda tescil edilmiş olduğunun görülebileceğini, bir markanın tescilli olmadığı sınıflarda korunması için 556 sayılı KHK 8/4 anlamında aranan şartlarında somut olayımız açısından mevcut olmadığını, otomobil sektöründe kullanılan … markasının diğer emtialarda kullanılmasının müvekkili şirketin tescilinden sonraki tarihte olduğunu, bahse konu otomobiller üzerinde kullanılan markanın Türkiye’de çok fazla alıcısının bulunmaması, fiyatlarının çok yüksek olması, hitap ettiği kesimin dar bir kesim olması sebebiyle tanınmışhğının diğer emtialara tesir etmeyeceğini, TPE tarafından kabul edilen tanınmışlık kriterlerinin somut olayda gerçekleşmediğini, davacı tarafın talep ettiği tazminat miktarının fahiş olduğunu, davacı tarafından delil listesi ekinde sunulan görsellerin müvekkili şirkete ait olduğunu ilişkin herhangi bir bulgu mevcut olmadığını, davacımn yurtdışında yapmış olduğu bir kısım marka başvurularının müvekkilinin marka başvurusundan sonra olduğunu, davacı tarafından sunulan tescil belgelerinin incelenmesinde markanın 12 inci sımf kapsamında kullanıldığının anlaşıldığım, davacı tarafından sunulan delillerin otomobil sınıfı bakımından hak sahipliğini ortaya koyduğunu; müvekkili tarafından tescil edilen … nolu … markasının kötüniyetli olarak tescil edilmediğini ve markanın hükümsüz kılınması için açılacak olan davanın 5 yıllık hak düşürücü süreye tabi olduğunu ve bu sürenin somut olay açısından geçmiş olduğunu, müvekkiline ait markanın tescilli olduğu tüm sınıflar yönünden aralıksız olarak kullanıldığını, haksız rekabet için gerekli olan şartların somut olayımız açısından mevcut olmadığım; açıklanan nedenlere; esas ve birleşen davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir.
Yargılama devam ederken davacı vekili 19/02/2021 tarihli dilekçesi ile; davalı taraf ile uzlaşma sürecinde olduklarını belirterek mahkememizin 09/02/2017 tarihli ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını talep etmiş olup; mahkememiz dosyasının 01/03/2021 tarihli ara kararı ile talebin kabulü ile teminatın iadesine ilişkin ara karar oluşturulmuştur.
Celse arasında davacı vekili 25/05/2021 tarihli dilekçesi ile; davalı taraf ile sulh olduklarını, bu nedenle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi ile yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığını beyan etmiştir.
Davalı vekili de 01/06/2021 tarihli dilekçesi ile; davacı taraf ile sulh olduklarını, bu doğrultuda karar verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığını bildirmiştir.
Mahkememiz dosyasının 03/06/2021 tarihli oturumda taraf vekilleri sulh olduklarına ilişkin beyanlarını tekrar ederek; esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesini, karşılıklı olarak yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığını beyan etmişlerdir.
Her ne kadar Mahkememiz 03/06/2021 tarihli oturumunda birleşen Mahkememiz 2016/119 Esas sayılı dosyası yönünden bir karar verilmemiş ise de; daha sonra taraf vekilleri uyap sistem üzerinden ayrı ayrı dilekçelerini sunarak; birleşen dava yönünden de anlaşma sağlandığını, tarafların sulh olması nedeniyle davanın esassı hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığını belirtmişlerdir.
6100 sy HMK m.313vd.’na göre sulh davaya son veren taraf işlemlerinden olup, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri uyuşmazlıkları konu alan davalarda yapılabilir. Sulh ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm gibi sonuç doğurur. Somut davada dava konusunun tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri maddi alacak konusunda olduğu, tarafların iradelerini sakatlayan bir durumun bulunmadığı, taraf vekillerinin sulh olma yetkilerinin bulunduğu anlaşıldığından geçerli bir sulh olduğuna kanaat getirilerek karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
ASIL DAVA ve BİRLEŞEN DAVA YÖNÜNDEN;
1-Tarafların sulh olduğu anlaşıldığından; esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2-Asıl dava yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 59,30 TL karar harcından peşin alınan 1.878,53 TL’nin mahsubu ile kalan 1.819,23 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
3-Birleşen dava yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 59,30 TL karar harcından peşin alınan 29,20 TL’nin mahsubu ile bakiye 30,10 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Taraflar karşılıklı olarak yargılama gideri ve vekalet ücreti talebinde bulunmadıklarından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/06/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸